Anisette.

---> Anisette.

mV6I.gif



Şayet bir kapısı varsa evrenin
Yani işte ben açayım diye
Ancak senin dokunuşunla kıpırdayacaktır.
İsminde bir sır varsa da şayet
Benim ismimde durmaktadır.
Seninle bir dizenin sırrını
Bir düzenin yanlışlığını
Bir şehrin sihrini
Bir kelimenin aslını
Bir yuvanın sıcaklığını bulmak için mesela
Uykusuz kalma ihtimali
Ne güzeldir fikri bunun
Kötü olan her ihtimal
Omzunun omuz hizama düşmesiyle
İyi ihtimaldir.
Gecenin sihri
Sabaha aynı rüya ile uyanıp
Birbirimize attığımız derin bakışımızdadır
Ki bunun bahsi
Bir başka yazıya daha yakışacaktır
Yazılarımda geçen kaç eskici
Kaç yitirilmiş varsa
Hepsini tanıyışındır;
Kötü rastlantı.
Güzel rastlantı;
Bilmem kaç kez küsüp bana
Yine kaderimin ortasına
Elinde zeytin dalıyla
Bir güzel kırmızı yıldız gibi düşmendir.
Güzel olan
Her defasında üzerimden 3 fil ağırlığını
Almış olmandır sihirli dilinle
Beni kendine bilmem kaç bininci kez
Hayran bırakmandır
Bilmem kaçıncı kez öykümde
Kahraman olmadır.
Güzel olan en çöl anımda
Bana mesaj atmandır
Dilime düşmeden kelimeyi
Yüzüme düşmeden kederimi anlayışındır
Belki de bu yüzdendir
Birbirimizle tanışmışlığımız
Birbirimize sahip çıkalım diye vardır
Sarılmak..
Sen benim en güzel rastlantımsın
Rastlantıdan en ötelerimsin
Tüm inanışlarım ve dualarımsın
Sen benim asal sayım
Asil sayımsın
Sen benim rastgele
Bütün sayılarımsın.
Sen benim
Geri kalan zamanlarımsın.
Şarap gibisin
Bir güzel şarkı gibisin
Sen inandığım her şeyin anahtarısın
Bu yüzden
Gizime
Sözüme
Özüme
İçime
İşliyorsun
Sızı,
Yorsun..
İçime..
Allah bilir
Ben seninle
Bilmem kaç ömür yaşamışımdır
Öykümde
Allah bilir
Ben senin için
Doğmuşumdur
Belki de...

...​
 
---> Anisette.

LZoy5.gif



Hıçkırarak doğruldum uykumdan.
Hani bazen yutkunamaz ya insan,
Hani ne çok şeyin vardır söylecek..
Duvarlar yıkılsın istersin üzerine,
Şehirler karışsın.
İki melek tutup kollarından seni Allah huzuruna taşısın.
Hani canın deşilir olur olmaz..
Hiçbir itfaiye içindeki yangına dokunmaz.
Bütün cümleler eksik şimdi, bence.
Yok sensizliğimi anlatacak bir cümle, hiçbir dilde..
Hani bağırmak istersin bazen ama adilce!
Bütün küfürleri savurasın gelir, kendi geçmişine o'nun geleceğine..
Sen dersin, ben dersin susarsın,
Dokunur "biz" diyememek içine.
Hani çığlık çığlığa yenilesin gelir birine.
Ne bileyim,
Mesela paramparça etsin seni son kez,
Son kez bakmasın yüzüne..
Son kez yaralasın seni ama sanki öldürecekmiş gibi öfkeli.
Gömleğinin yakasına yapışsın elleri avaz avaz kussun yüzüne en rezil kelimeleri yettiğince sesi.
Herşeye rağmen sen yüklenip bir delinin cesaretini dikince gözlerine gözlerini,
Sarılsın,
Geçsin hepsi.
Sonra öpsün,
Unut herşeyi.
Hani bazen korkar insan, gitmekten değil de kimsenin "kal" demeyeceğinden,
Ses etmez cımbızla kazısalar saçlarını bu yüzden.
Sigara üstüne sigara yakar,
Fazladan bir kadeh daha içer her gece.
İdam mahkumları gibi sessiz bir bekleyişle.
Biraz da umut yarına dair, binlerce belki yüreğinde.
Hani kimse anlamaz.
Hırçınsındır,
Kızgınsındır,
Kırılgansındır artık onlara göre.
Hem de herkesten güçlü bilirler seni..
En kötünü yaşıyorken bile en iyi kahkaha senin dudaklarına aittir, mecburi bir hisle.
En sağlam diye doğrulurken parmaklar üzerine.
Oysa sen yarılmışsındır daha az önce.
Hani direnmeyi bırak, nefes alacak gücün yoktur artık.
Öyle derin bir acı, kemirir seni her saniye eksildikçe eksilirsin,
Söküp atamazsın yine de,
Yine de bırakıp gidemezsin bir yere..
Her soru, başka bir soru doğurur zihninde,
Hani düşünmediğin bir an yoktur ve çıkmazdır sana sunulan tüm sokaklar.
Bütün yokluklar senindir, sen biraz rezil..
Anlatamıyorum insan işte,
Yarım yamalak ne söylese.
Bütün cümleler eksik şimdi, bence.
Yok sensizliğimi anlatacak bir cümle, hiçbir dilde..
Bir nokta lazımsa eğer bu devrik şiire;
Sevgilim!
Ben bugün de seni çok özledim...
Çok ne kadarsa ondan da çok özledim.

...​
 
---> Anisette.

YtWzE.gif



O gün öldüm.
Artık hiçbir soruyu yanıtlayamayan bir gülümsemeydim.
Sorusu olmayan bir yüz. Acısız beyin.
Her şey, karşısında gülümsenecek bir film gibi akıp gidiyordu.
Ben, tam da istediğim gibi, orada öylece duruyordum.
Orada öylece durup, katillerden intikam bile almak istemiyordum.
Durmak ve gülümsemek.
En sonunda bunu yapar insan, ne bağırmak, ne küfür etmek.
Hani bazen olur ya, ağlamak yetmez. Ağlamanın hiçbir türlüsü yetmez.
Bağırmak da yetmez. Cekip gitmeye bile gerek yoktur.
Garip bir gülme kaplar göğsünüzü.
Çünkü acı öyle büyüktür ki, bedeninizi kaplar, bedeniniz acı olur.
Acı yabancı değildir, batmaz, gülersiniz, gülüyorum.
Bütün gizlenmiş, yatıştırılmış, bütün yasaklanmış gülmelerimi gülüyorum.
" 'Yaşamak, eskimektir' dediğim ilk gün,
beklenmedik bir şey olmayacağını da fark etmiştim.
Belki biraz daha iyi, belki biraz daha kötü.
Ama hiçbir zaman beklenmedik değil. insan, bekler çünkü tetiktedir.
Beklemediğini söyleyenlerse, en çok bekleyenlerdir.

...
 
---> Anisette.

4o0mp.gif



"Oysa" diyordu Cemal Süreya; "Oysa Allah biliyor bugün iyi uyanmıştık!"
Hıçkırarak okudum bu satırları, daha önce binlerce kez okuduğum cümlenin bu kez beni bu kadar hüzünlendireceğini düşünmemiştim hiç.
Ve iyi uyanılmış bir günün gecesinde bu kadar dağılmamıştım da..
İyi uyanmıştım, Allah biliyor ya!
İyi uyanmıştım, uysallaşmış, umutlu, kazanmış gibi.
Hatta göğe bakmıştım, uzunca. Öyle öfkeyle değil, hal hatır sorarcasına..
İnançlı uyanmıştım, sabaha, yarına, hatta sana!
Allah elbette biliyor bunu da.
Tadına bakmıştım içten gülümseyişin aylar, hatta belki on yıllar sonra.
İyi uyanmıştım dedim ya, ıslık çalarak sokakları süpüren çöpçüler gibi keyifli ve gocunmadan..
İçimi kezzapla yıkamışlar gibi hissettim iyi uyanılmış bir günün batışında.
Allah bunu da biliyordur da!
Kaç küfür etsem az, kaç cinayet işlesem az, kaç şehri yerle bir etsem az buradan sonra...
Ve mutluluk, iyilik, o güzelim umut ne kadar kısa.
Hıçkırıyorum ama neye ?
Kandırılmışlığa,
Yorulmuşluğa,
Vurulmuşluğa,
Satılmışlığa..
Ağlıyorum ama kime?
Sana,
Bana,
Bize,
Sende ben var sanmışlığa,
Bende eksilmiş sana,
Bizim hiç var olmamışlığımıza...
İyi uyanılmış günüme ve sevdana açılmış gözlerime nasıl kıydın anlatsana.
Ayrılık saklanabiliyor olsaydı keşke avuçlarımın arasında,
Tırnaklarımı etime geçirene dek sıkardım yumruğumu inan bana..
Bana inan!
Bu benim mahvolmuşluğuma inan.
Bedenimi sarmış bu acıya inan..
Kendini bulacaksın içimdeki ülkelerin enkazı altında,
Kendine üzüleceksin,
Kendini arayacaksın mezarlığa dönmüş kalbimin ortasında.
İnan buna.
"Oysa Allah biliyor! Bugün iyi uyanmıştım."
Korkusuz, asil ve kırmızı.
Sana açılmıştı gözlerim,
Sevdanla açılmıştı.
Bir dağın zirvesinden bakmıştım sanki dünyaya.
Kainatın güzelliğini giyerek üzerime,
Tenime sinmiş kokunla dans ederek..
Allah biliyor ya,
Bugün iyi uyanmıştım.
Aklıma cinayetler, intiharlar, ölümler getirmeyerek.
Eyvallah.
Ama unutma,
Bazen intikam kokan bir kelimedir "görüşmek".
Ve görüşürüz mutlaka,
İyi uyandığın bir günün, sonunda.

...​
 
---> Anisette.

oQ2Xj.gif



Seninle kapanmamış bir hesabım yok artık benim.
Alacağımız, vereceğimiz, seveceğimiz yok!
Ağlayacaklarımı daha önce ağlamıştım, dökülecek gözyaşım da yok!
Hayat hep 1-0 yeniyordu beni, bu sefer ben eşitledim sanırım skoru.
O yüzden seninle görülecek hesabımız kalmadı.
Hiçbir veresiye defterinde adımız geçemeyecek artık.
Kalpte ise, silik bir anı olarak kalacağız.
Şimdi güldüğümüz ve yarın da güleceğimiz pek çok güzel hatıramız olacak ama hepsi bu;
ben zaten acıları biriktirmeyi yıllar önce bıraktım.
Gözyaşlarını, hüzünleri, dertleri defter arasında sakladığım yıllar mazi oldu.
Gençliğin o tuhaf tutkusundayken yakışıyordu belki, şimdi devran değişti; ben de!
Artık güzel şeylere yer açıyorum aklımın kıvrımlarında.
Yaşamak süresi kısaldıkça anlıyor insan ne kadar değerli olduğunu zamanın ve kendinin.
O yüzden artık seninle bir hesabımız kalmadı.
Sen dilediğin gibi yaşayabilirsin, dilediğin gibi seçebilir, sevebilirsin; kıskanmam.
Çünkü hiçbir ortak hikayede buluşamadık seninle,
hep farklı romanların kahramanları olduk.
Sen kendini beyefendi saydığın, şövalye sandığın romanlarda devleştirdin.
Benim kitaplarımda böyle ego gösterileri yoktu.
Ben sevdaya yol çizdim, çizdiğim yolda yürüdüm.
Kah düştüm, kah koştum ama hiç vazgeçmedim.
Sen kendini bile inkar edecek kadar yabancılaştın kendine.
Ben en çok buna üzüldüm ama elimden gelenden fazlasıyla sevdim seni,buna inan ve
hiçbir tutanakta beni aleyhime bir dava bulamazlar şimdi gitsek öteki tarafa...
Gönlüm de rahat, vicdanım da; zaten gidecektin, belliydi rengin,
sadece basit bir sebebe ihtiyacın vardı, belki ben sana onu verdim.
Şimdi koca bir ömür var önünde seçeceğin, belki koca değil, kısa, kim bilir?
Belki benim kısadır ömrüm, belli değil ama bildiğim tek bir şey var;
seçtiğim yol seninki değil!

...​
 
---> Anisette.

tAXxP.jpg



Bir gün olur da eski bi dostunla karşılaşırsan,
ve adımı anarken soru işaretiyle sonlanan cümleler yöneltirse sana,
hiç çekinmeden
"çok seviyor" de.
"hala…"
çünkü bunu değiştirmeye muktedir değil zaman.
ve akıl.
ve idrak.
ben seni bu bir dayatmaymış gibi,
mecburmuşum gibi,
soluk almaktan da daha zaruri bir ihtiyaç gibi,
cehennem ehlini kurtarmaya yetecek kadar büyük bi sevapmış gibi,
var olma sebebimmiş gibi,
"seni sevmekten yaratılmışım gibi"
içgüdüsel,
tek yeteneğim ve doğru yapabildiğim tek şey buymuşçasına seviyorum.
seni sevmenin aksi bi ihtimal yok dünyamda benim.
her gün ilk günkü gibi,
ve evladımmışsın gibi bi şefkatle;
her hatanı sineye çekmeye hazır bi vaziyette
ve öyle helal, çokça helak olmuş şekilde seviyorum.
alnıma kazınan tek şey buymuş gibi,
zararlı sayılabilecek kadar dürüst ve bi o kadar yalın,
süssüz,
gülüşünle şereflenen her göze garezkar olabilecek kadar korkunç,
ağzından çıkan her harfe, işaret ettiğin her şeye itaatkar,
belki yanlış bir fikir kadar tehlikeli,
resmi bir vazifeymiş gibi düzenli
hatta mütemadiyen,
tüm hatalar kadar cazip,
bu durumdan mustarip
bir şekilde seviyorum seni.
seni sevmek; bir uzvum benim,
seni sevmek; yaşamsal bi fonksiyon gibi.
belki bir küfür kadar ayıp ve yine o küfür kadar doğal,
huduttan, boyuttan, biçimden, aslında imgelerden bile münezzeh seviyorum seni.
şiirin sözü, sözün özü;
şayet sorarsa işte,
bu şiiri ağlat o eski dosta.
gözünü dahi kırpmadan “seviyor” de, “hala…”
ve ekle ardından;
"ben de seviyorum fazlasıyla,
başka bir kadını.
bu kadının adı, bir öncekinin gülüşünde saklı.
belki bu yüzdendir bunca ağlayışı.”
ya da boş ver tüm bunları.
ben kendi damarlarıyla kendini boğan, umutsuz vaka,
çok zamandır ağlayamayan kurak bi coğrafyayım.
biri bi densizlik edip de beni sorarsa sana,
arkana yaslan ve ceplerini yokla.
beni kaybetmeden evvel kaybettiğin vicdanın gelsin aklına.
onu ara.
inan bana,
yanındaki kadının buna benden daha fazla ihtiyacı var.

...
 
---> Anisette.

socAI.jpg



Daha kaç kez gelip kaç kez gideceksin benden?
Ölümsüz değiliz ikimiz de! Ve bir tarafım her zaman yalnız, seninleyken bile...
Ne yanımda olman, ne de gitmiş olman düşüncesine hazır olamıyorum bir türlü.
Oysa tutarlı bir tarafı olmalı aşkın...
Küçük bir çocuğun elinde kaybolan yapboz parçaları gibi,
her defasında bir yerimiz yok oluyor. Ellerimiz, kollarımız...
Kim bilir? Belki yarın, o çok sevdiğimiz kalbimiz...
Paramparçayız, anlıyor musun?

EYyr.jpg
 
---> Anisette.

gPEY9.jpg



Her şey üst üste gelir bir zaman sonra
her şeyin gitmiştir çünkü hem de habersiz.
Önce beklersin, çok beklersin hem de
çalmayan bir telefona sarılır uyursun
ona yazamadıklarını bir deftere sığdırmaya çalışırsın
sonra tekrar beklersin, tekrar ve tekrar.
Ağlamaya başlarsın olur olmaz yere
ağlamak oysa çözüm değil bilirsin,
ama ağlarsın işte çünkü başka çaren yoktur.
Hiç dokunmadığın bir tene sarılmayı özlemenin verdiği aptallıklar gelir aklına
daha çok ağlarsın.
Başta anlatamazsın kimseye,
'Neden?' derler,
sahi neden?
Sen de bilmezsin ki sebebini nasıl anlatasın,
sen sevmekten başka bir şey yapmadın
sen beklemekten başka bir işe yaramadın
sen, lanet olasıca sen ilk defa birine uzun bir aradan sonra inandın çünkü.
Ağlarsın sonra yine,
kendine kızarsın;
onu özlersin
çok özlersin,
ona kızmaya kıyamazsın
kendince bahaneler üretirsin onun adına
hem, seviyorum demişti dersin
seven birinin böyle habersizce çekip gitmeyeceğini göz ardı ederek.
Bir gün önce mutluluğunu anlattığın insanlara,
bir gün sonra mutsuzluğu anlatamayacak olmanın yükü vardır omuzlarında.
Hasta olursun,
gözlerin şişer,
uyku uyuyamazsın,
ama o bilmez bunları
belki de şimdi başkasına 'seni seviyorum.' diyordur kim bilir,
ona da o kadar güzel söylüyor mudur acaba?
Günler geçer,
artık onu soran insanlara cevap vermeye takatin kalmamıştır
ve bir mutluluk maskesi edinirsin kendine
yalnız kaldığında ağlamak için çıkartmak üzere.
Günler geçmez aslında
aklın onda
o kim bilir nerede...
Sonra yatağa girersin uyuyamamak için yine,
açarsın ellerini göğe
ve iyi olsun lütfen Allah'ım dersin
'Ne olur mutlu olsun o, benden aldığı mutlulukla beraber nerede ve kimleyse...'

...
 
---> Anisette.

“Aynı suda ikinci kez yıkanmak imkânsız değil boğulmakmış!”
Yalanlarınızın eline bakarken gözlerim dürüstlüğünüzü bana gösterdiniz.
Size inandım.
Size hep inanırdım!
Dürüsttünüz. Ve acımasız!
Öldürmeyi canıma ödül sayıp beni kendi hatalarımla vurdunuz.
Serseriliğimi sessizliğinize dinleyici yaptınız.
Sustunuz! Günlerce… Konuşmadınız! Aylarca…
Daha yanacak yanımın kalmadığını anladığınız da çıkıp geldiniz. İçimin içine…
Asıl yerinize asilce oturdunuz.
Gitmeleri silmiştiniz. Size inandım.
Size hep inanırdım!

“Aynı suda ikinci kez yıkanmak imkânsız değil boğulmakmış!”

Gördüğüm yüzünüze suların durgunluğunda bakmışım meğer.
İlk gel-git’te gideceğinizi bildiğim halde, kandım gelmenize.
Kopardığım ilk fırtınada gittiniz gelen dalganın gitmesini beklemeden gittiniz!
Her şeyinizi alıp da gittiniz. Hiç gelmemiş gibi gittiniz!

“Bilmediniz”

Şüpheleriniz beynimi kemirirken ‘senaryo yazıyorsun’ dediniz.
Şüpheleriniz içimi çürütürken ‘zaman’ dediniz.
Şüpheleriniz artık belimi bükerken yüzüme kapılar çarptınız!
Beni kendi gözümden düşürdünüz.
Acı çekiyorum. . .
Ne acı ki acı çektiğimi canınızı yaktığımda anladınız.
Ve daha acı ki sizin canınız yanınca benim canım daha çok yandı!
Ben kelime kelime kim’lere ulaşırken ‘neden’ yoktu lügatınızda.
Sormadınız! Nasıl’ın açıklaması gereksiz bir tartışmanın açılışıydı sizin için.
Çelişkisiz karakterinizle içinizin rahatladığı sona vardık.
Sonuç: Dudaklarınız arasından çıkan sonsuz suskunluk…

“Şimdi”

Bu hiddet benim! Kimse sahiplenmesin!
Bu suçlar ‘yine’ benim! Kimse nezaketini araya verip suçtan pay çıkarmasın kendine!
Nesnelerinizin kelimelerinizin zamanınızın sevginizin ziyanlığına yanmayın!
Hasarı tespit edin yeter!
Bedelini fazlasına canımı ekleyip ödeyeceğim!
Sıyrılıp çekilirken aranızdan ‘üstüm kalsın’ diyebileceğim!
Meğer siz nasıl da yetermişsiniz size! Bilemedim…
Sağ olun sizi sevmeme izin verdiğiniz için ve beni sevdiğiniz için…
Üstüm kalsın!

. . .​
 
---> Anisette.

Uluorta yaşadığım ama hiç kimseye anlatmak istemediğim acılarım var benim.
Ve kanaması durmayan kalbimin bileklerinde ustura kesikleri...
Aklımdan ayaklarımın altına kadar can kırıklarıyla dolu bedenim, acıyor her yanım…
Her adımımda, üstünde yürümekten bıktığım ateş parçaları düşüyor avuçlarımdan.
Dokunduğum her yer “Dokunma!” diyor küstahça.
Hiçbir kapıyı çalmadığım hâlde, her kapı kapanıyor yüzüme.
Oysa anahtarım olsa dahi girmiyorum içeri.
Terk edilmiş ve yıkılmış bir şehir var bende.
Belki de kavim göçleri kadar eski ve Yaradan’ın gazabına uğramış...
Bir kuyunun dibindeyim.
Bir kervanın en sonunda yürüyorum her an kopmak için.
Bir peygamberin, ağlamaktan kör olmuş gözleri gibi ağıtlarla dolu dudaklarımın çukuru…
Kaybolmak istiyorum çoğu zaman ve uzaklaşmak her şeyden...

. . .​
 
---> Anisette.

Bazı kadınlar sol göğsünün altında mayın taşır.
Ve oraya ilk ayak basan adam, ayağını çekip gitmeye kalkışırsa eğer;
mayın patlar,kadın dağılır,adam ölür, kadının sol göğsünde.
Sonra bir daha kim gelip giderse gitsin sol göğsün altındaki kente,asla aynı etki yaşanmaz.
Bir mayın bir defa patlar.
Bir kadın, gerçekten, bir defa sever.
”Bir şiir bir kez yazılır, bir kitap bir kez okunur” gibi çürütülebilir bir tez değildir bu.
Bir insan bir kez ölür, türündendir.Hatta düpedüz eşdeğerdir ikisi.
Ve sen:
Eğer bir gün uğrarsan sol göğsümün altındaki kente,hüzünlü bir sesle:
”Buralar bir zamanlar hep benimdi” diyeceksin kendine.

. . .​
 
---> Anisette.

Bazen bir şeyi çok istersin, olmaz.
Hatta bazen bir şeyi ilk defa bu kadar çok istersin.
Elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştıkça her şeyin daha da berbat olduğunu görürsün.
Çalışıp çabalarsın olmaz, dua edersin olmaz,
tevekkül edersin olmaz.
Ne yaparsan yap, olmadı mı olmaz!
Olmadı mı zorlamayacaksın diye bir şey yok!
Zorlayacaksın.
Olmuyorsa vakti değildir, hakkın değildir.
Olmuyorsa hakkında hayırlı değildir.
Küsmeden, isyan etmeden sabredeceksin.
Çünkü hayatta en güzel, en değerli olan zor olandır…

...​
 
---> Anisette.

Gördüm ki; yüzünü bile görmeye değmeyen insanlar varmış etrafta,
Allah'ım değdirme yüzümü bir daha yüzlerine!
Sevmekten canı yanar mı bir insanın?
Düşün ki mahşer yerinde yalnızım, cehennem ateşi her yanım.
Yüreğim, tenim, avuçlarım…
Şimdi başını kaldır ve cevap ver bana.
Bir uçurumun kenarındaysam,
Düşmemişsem ve hala tutunmaya çalışıyorsam hayata,
Hayallerim kırılmışsa,
Umudum kalmamışsa,
Yıllar öncesinden isim koymuşsak doğmamış bir çocuğa,
Ve sen onu aldırmışsan düşlerimizin rahminden,
Giden sen isen ve öldüren sen,
Şayet evlenmişsen,
Söylesene nasıl, hangi şefkatle okşayacak doğmuş bir çocuğun saçlarını ellerin,
İçimdeki çocuk boynu bükük, “sen” özlemiyle yaşamaya çalışırken?
Yüreğin varsa; gücün yetiyorsa değil, gücüne gidiyorsa,
Elimi bıraktığın elin vicdanına uğruyorsa, dokunuyorsa insanlığına,
Sevme beni önemi yok ama anla…
Ey geçmişimi uğruna heba ettiğim, geleceğimi ziyan eden sen!
Seni öylesine sevdim, öylesine kimsenin dokunamayacağı derinlerime yücelttim ki hep bu yüzden kaybettim.
Bu yüzden sana olan bütün şefkatim, sevgim.
Bu yüzden yoksun yanımda,
Bu yüzden unutmayacağım seni asla.
Yaşarken tutunamadım ellerinle hayata,
aynı uykuya göz kapatamadım seninle, aynı sabaha uyanamadım.
Sevgiyle ellerinde olmadı elim bu dünyada, tutamadım.
Yeniden dirildiğimizde kinle, nefretle iki yakandan tutacağım.
Hakkım helal değil sana…

. . .​
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst