Nereye gittiğini bilmeyen bir böcek gibi,
kendime kuytu bir karanlık arıyorum, küçücük,
ayak altından, sesten, serzenişten, kimselerden,
gölgelerden uzak kuytu bir karanlık.
Gösterişten, yapay sevgiden, bağlılıktan, nefretten, ölümden,
her şeyden biraz eksik, her şeyi tamamlayacak,
her şeyi bir sabah yoluna koyacak,
her şeyi bir akşam üzeri yerle bir edecek küçük bir kara delik.
İçimden hep bunu bağırdım sabahları, akşamları, yıldız kayarken,
derken ben hep buna yo-rul-dum.
Kendi karanlığıma sarılmak için şaşırmadan, örselenmeden, utanmadan,
kim ne düşünecek'li bir cümleye varmadan
dilim kuytu istedim sakince ağlamak,
kendimi, herkesi, kızdığım ve kırdığım herkesi içimde temize çekmek için,
biraz nefes alabilmek için, rutubetli ama benim,
sessiz ama benim, ama küçük, karanlık ama benim..
Olsun.
İstedim.
Hepsi buydu.
Bu kadardı.
Benim küçük meselemin.
. . .