Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

falcı kadın yalan söylüyor yalan
bizi birbirimiz için yaratmış tanrımız
nasıl mümkün değilse
yıldızları toplamak gökyüzünden
öylesine imkansız bir şey aşkımız

kurudu gölgesinde oturduğumuz ağaçlar
bahçelerde sevdiğin çiçekler kalmadı
sadece hatıralarda ebedi olan
vazgeçemediğimiz, unutamadığımız
onlar bile bize yar olmadı

unut benden kalan ne varsa
unutmak tesellidir yalnızlığın
güneşi bir kadeh şarap gibi içip
delicesine sarhoş olmak
en güzel tarafı imkansızlığın

ümitlerimiz fırtınalı denizler ortasında
bir hurda teknedir şimdi
dalgalar dünden daha zalim
rüzgar daha hoyrat
ne bulut var ufuklarda ne gemi

mevsimler toz pembe değil
gündüzler gecedir, geceler zindan
güneşin doğmasını beklemek boşuna
boşuna artık medet ummak
taş kalpli zamandan

inan ki! kırılmış bir ayna gibi
paramparça, kırık dökük aşkımız
çaresizliğin, ümitsizliğin türküsü
türkülerin en içlisi, en hüzünlüsü
büyük aşkımız

imkansız aşk | ümit yaşar oğuzcan
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

bana benzeyen bir gözlerim kaldı
bir de kederli bakışlarım
düşüncemin olmadığı
aynalarda ben varım

yalan değil değiştiğim, yalan değil
şimdi her şarkı beni ağlatır
deli eden insanı zaman değil
zamanı unutmamak kahırdır

zamandı avuçlarımdan uçup giden
hayallerimin olmadığı yerde
zamandı düşünceme hükmeden

ilk sevdiğim şimdi kimbilir nerde?
önce hatıralarımı gö türdü ölüm
zaman aynasında ölümü gördüm

ayna | ümit yaşar oğuzcan
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

sessizce seviyorum seni
söylesem de duymazsın zaten
senin gözlerin gibi bakıyorum sana
senin bana bakmadığın gibi
dokunmuyorum sana
zaten tutmak istesem de
yapamam kıyamam sana
dokunduğumda öleceksin biliyorum
o yüzden seni hep
bir camın ardından seviyorum

akvaryum | ceyhun yılmaz​
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

bir çocuk doğdu, bendim.
sıraya girdim insanlar içinde.
alay-bayrak büyüdüm
odalar, sofalar içinde.

bir ayna doğdu, gördüm.
sıraya girdi aynalar içinde.
isime geldi, aldım,
çarşılar, pazarlar içinde.

bunca yıl yüzüne baktım.
kendisini aşmadı
olanlar içinde.

bir sabah uyandım,
duruyordu karşımda
düşmancasına,
bir cam,
aldanmış,
kendini ayna sanmış..

aynanın oyunu | özdemir asaf
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme
başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme

sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme

çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru
çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme

ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme

ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme

sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme

bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme

aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme

ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme

şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
o zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme

bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
huzurumu bozuyorsun sen mavediyorsun etme

harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme

isyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme

etme | mevlana celaleddin rumi
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

“seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?

elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek.

seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun?

”seni seviyorum” sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek.

seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun?
aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek birlikte ağlamak gülmek. ve buradayken bile seni çılgınca özlemek…

seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun?

seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak. senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak.

seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun?

tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana… elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte. elimde kır çiçeğiyle seni beklemek… aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek.

seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun?

sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara aya anlatmak… okuduğum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların türkülerin şiirlerin her mısrasında seni bulmak.

seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun?

seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek. sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak. yalın ayak yürümek bıçağın en keskin yerinde. kanadıkça tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime.

seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun?

nereden bileceksin?

sen benimle hiç olmadın ki. olsaydın avuçlarım terlemezdi… ısırmazdım dilimin ucunu… özlemezdim seni yanımdayken.kıskanmazdım.

korkmazdım yollarda yürümekten. ıslanmazdım yağmurlarda… yıldızlara aya dert yanmaz, böyle her şarkıda serhoş olmazdım.

korkmazdım seni kaybetmekten ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize… Ve her kulaçta haykırırdım seni..

ama sen hiç benimle olmadın ki…
YA AKLIN BAŞKA YERLERDEYDİ YA YÜREĞİN…”

"seninle olmanın en güzel yanı | can yücel"
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

HADİ GİT

Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,
Günahıma girmeden, katilim olmadan git!

Git de şen şakrak geçen günlerine gün ekle,
Beni kahkahaların sustuğu yerde bekle.

Git ki siyah gözlerin arkada kalmasınlar,
Git ki gamlı yüzümün hüznüyle dolmasınlar.

Mademki benli hayat sana kafes kadar dar,
Uzaklaş ellerimden uçabildiğin kadar.

Hadi git, benden sana dilediğince izin,
Öyle bir uzaklaş ki karda kalmasın izin.

Kahrımın nedenini söylesem irkilirler;
Çünkü herkes beni Kays, seni Leyla bilirler.

Sanırlar ki sen beni biricik yar saymıştın;
Oysaki hep yedekte, hep elde var saymıştın.

Hadi git, ne bir adres, ne bir hatıra bırak,
Zannetme ki, pişmanlık, mutluluk kadar ırak!

Sanma ki fasl-ı bahar geldiğim gibi gitmez,
Sanma ki hüsranını görmeye ömrüm yetmez.

Her darbene tahammül edecektir bedenim,
Gururum mani olur perişanıma benim.

Yari Ferhat olanın ellerle ülfeti ne?
Şirin ol katlanayım dağ gibi külfetine.

Henüz layık değilken tomurcuk kadar aşka,
Sana gül bahçesini kim açar benden başka!

Hercai arılara meyhanedir çiçekler,
Kim bilir şerefinden kaç kadeh içecekler!

Mademki aşk tablosunun takdirinden acizsin,
Git de çağdaş ressamlar modern resimler çizsin.

Ne vedaya gerek var, ne de mektuba hacet,
Git de Allah aşkına bir selama muhtaç et!

Güllere de aşk olsun gene sen kokacaksan!
Fallara da aşk olsun gene sen çıkacaksan!

Kopsun nerden inceyse artık bu bağ, bu düğüm!
Her gece daha berbat, daha vahim gördüğüm.

Korkulu düşlerimi yorumdan kaçırıyorum;
Sırf sana üzülüyor, sırf sana acıyorum!

Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,
Günahıma girmeden, katilim olmadan git! ...

CEMAL SAFİ
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

Yine enteresan hayaller kuruyorum..
Kalemim ile meydan okuyorum yasak denen duygularıma..
Bir an sendeliyorum ,
Yüreğim depremleri engelleme telaşına düşüyor o an..
Şiirlerim koşarak geliyor imdadıma,
her satırım , satır aralarındaki ünlemler misali dalıyor hüznüme..
Hüznümün yüzü gözü ümit içinde kalıyor..
ümitsizliğimi perdelerken ben hayata ,
Yaşam dediğin karmaşayı sırtlanıyorum,
yavaşça doğruluyorum, toparlanıyorum..
ve sana bu satırları dimdik duruşumla yazıyorum..
SENİ SEVİYORUM...!!
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

“Seni sevmekten vazgeçmeyen,
Biri varsa eğer...
Korkma incinmekten.
Bırak sıyrıklar olsun dizlerinde,
Öper ve geçer...”

Banu Yaşar
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

İHANET..

İhanet aldatmaktır
İhanet kandırmaktır
İhanet diğeriyle olmaktır

İhanet yalanlar söylemektir
İhanet gitmek ve gelmemektir
İhanet sevilip, hiç sevmemektir
İhanet gökkuşağını hiç bilmemektir

İhanet, değerlerde günahları bulmaktır
İhanet, ayrılığa mazeret öyküleri yazmaktır
İhanet çıkmaz sokakta tek başına kalmaktır
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

Yar karanlıkta senin sessizliğini dinliyorum.
Yaram yok ama, sensizlikten sızlıyorum.
Gözlerini eşsiz manzara misali izliyorum.
Sevdam özeldir, çeyiz sandığımda gizliyorum.

Katran geceye siyahla resmini çiziyorum.
Simanda sanki dünyaları geziyorum.
Ben yine boyumu aşan yerde yüzüyorum.
İçimdeki çocuğun kıpırtılarını seziyorum.

Levent AKTAŞ
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

Hiç olmadık bir yerde.
Hiç olmadık biriyle, seninle.
Yıllar sonra karşılaştık.
Elleri ellerini sarıyordu sımsıkı,
Gözleri gözlerine tutuklu,

Saatimin saniyeleri durdu.
Otobüsler, kaldırımlarda yürüyen insanlar durdu.
Ilık rüzgârla sallanan yapraklar.
Elimi attım göğsüme kalbim durdu.
Anladım hayat durdu…

Yıllar sonra bile,
Gözlerindeki güneş parıl parıl parlıyordu.
Saçların, yumuşacık mis kokan saçların,
Nasılda dans ediyordu,
Sanki bana nispet yapıyordu.

Bir adım öteye bile gidememişim senden,
Gözlerini yıllar sonra görünce anladım.
Aynı titrek cümleler dökülürdü konuşsam karsına geçip.
Hala beni anlatacak, bendeki seni anlatacak,
Kelimeler dağarcığına sahip değilim, sana da olamadım zaten.

Hep eksik bir şeyler vardı dilimde, anlatamadım.
Yazamadım içimde coşan denizi,
Çıkan fırtınalarımı,
Bir gülüşünle gelen baharı,
Yazamadım, anlatamadım içimde olanları…

Gittim, ben yakışmıyordum bu aşka,
Süslü püslü cümleler eksikti dilimde.
Ulu orta sevemedim sevmeyi. Kabul!
Gizemli sokaklarında dolaştım hep aşkın,
Her defasında kayboldum.

Gazetelerdeki kayıp ilanlarında aradım
Kimi zaman adımı,
Üzeri gazetelerle örtülmüş cesetlere baktım,
Kimliğimi aramadım üstlerinde.
Kendimi kaybettim de.
Bir beni bulamadım hiçbir yerde!
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

Suskunluğum,
Kederimden değildir,
Yanlış çalgıların sonunu duymak içindir,
Dinlerim önce,
Sonra ona göre tezahurat ederim,
Çalgısını iyi çalanın,
Tezahurata ihtiyacı yoktur zaten,
Sadece takdir bilenindir anlam,
Ve geriye kalan notalar,
Kapıyı açandır..
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

MASUM DÜŞLERİMİ GİZLEDİM TUĞLALAR ARASINA

Ne şehirler kurdum ben, yokluğunda biriktirdiklerimle.
Şehirleri kalelerle güçlendirdim, hatıralar savunmasız kalmasın diye.
Yerli yersiz mimariye aykırı, köprüler kurdum kavuşmalara vesile.
Gelmeni beklemedim, sadece hayal ettim kavruk yaz ezgileriyle...

Şehirler kurdum yokluğunda,
Her birinde SEN her birinde SENSİZLİK.
Harcına yaşlarımı akıtarak, ne duvarlar ördüm ben aşka inancıma.
Tuğlalarla kendimi değil, ihanete bulanmamış masum düşlerimizi gizledim.

Ne şehirler kurdum ben yokluğunda,
Kalbimdeki kazıklarını sökmeden ihanetin.
Her gecede sabahlar inşaa ettim.
Her gün yokluğunun doğuşunu izledim, bu sensizlik dolu şehrin surlarında.

Ve ne şehirler yıktın sen tek bir gidişinle...
Yaprak dökümü iniltilerle, her gidişine bir anıt diktim.
Sayısız gidişine karşılık, ustasıyım artık dirilip ölmenin.
Bu sensizlik cennetinde, susadığım tek yer cehennemin...

FERUZAN SEVİM​
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

Can Yücel'e sorarlar ;
Neden hep babanıza olan sevginizi anlatan şiirler yazıyorsunuzda, Annenize olan... sevginizi anlatan şiirler yazmıyorsunuz ?
Can Yücel cevap verir ;
Anneme olan sevgimi anlatacak kadar şair değilim...!
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

Kimse kimsenin her şeyi olamaz derler ya…
Sen benim her şeyimden de daha öteydin…
Hele gözlerin....
Karanlık kuyunun dipteki yıldız gibi…

Sen hiç göz yaşlarınla gökyüzüne aşkımızı yazdın mı?
Ben yaptım kalbimi bile kan damlamla çizdim…
Sen hiç pişmanlık kuyusuna duştun mu ?
Ben duştum…
Kuyun dibinde gözlerini aradım…

Belki gelirsin diye bekledim hep…
Hep bir umut vardı içimde…
Sensizliği koyamadım ben kendime….
Sen benim ruhumdun…SENSİZ
Gelemiyorum ben eski halime…


Göz yaşlarım bile kurudu artık
Kalmadı askımızı yazacak bir damla kan…
Tükeniyor içimdeki umut…
Boğuluyorum ben sensizlik...
Denizinde…
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

Gidersen hani sığınaklarım?
Eksilir zarar kalırım
Kalırım!
Yeni günün tenine dağılır yaralarım
Sana yağmur diyorum…

Uzun boylu umuttun
Tadında unutuldun
Nerde büyük uçurumların
Kış suların yaz uykuların?

Sana yağmur diyorum ıslaklığım bundan
Yağ da ıslanalım ama uslanmayalım
USLANMAYALIM!...

Gün vursun yükünü gecenin hırkasına
Yol vursun sesini uzaklığın pasına
Sesime kibrit çaksan tutuşacağım
Sargısızım
Çoğalırım;
Çoğaldıkça arsızım
Sana yağmur diyorum…
En haklı aşk
Alkışsız sürebilendir
Ve en haklı kavganın öznesi
Ölmemek için dövüşürken de
ÖLEBİLENDİR…

O an
İşte o an
Ey bizi ayrı takvimlere düşüren zaman
Yere bir bahar dalı düşmüş gibi mi olur
Sıradağlar mı tutuşur bağrının orta yerinde?

YETER
Kan sıçratmayın sabahın seherine
Boğulursunuz
BOĞULURSUNUZ!...
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

Bazen ne kadar azalıyor anlam..
insan eskilerine kıyamıyor bir türlü.atamıyor..
insan nelerle karşılaşıyor.nelere katlanıyor..
sevgili `ben yokum artık` diyor..
elin kolun bağlanıyor..
sonra geliyor..
`olmadı[yapamadım kalp ağrısına dayanamadım..` diyor..
ellerinde güller.kalbinde sevda yangını..
sen koşuyorsun gülleri almak için..
ellerine dikenler batıyor..
sevgili her gül dalına gizlediği yeni dikenlerle canını yakıyor..
böyle zamanlarda insanın yüreği nasıl yanar..
can bu kadar küçük bir parçaya nasıl sığar..
yürek bu sevdayı taşımaya hazırfakat beden bu ağır yüreği ne kadar taşır?...??

sen yine de gel sevgili!!!
yine geldim`in sevincini yaşatmak için olsa da gel..
tekrar gidiyorum`un acısını bırakmak için olsa da gel..
kalp ağrısı olsan da gel..
ruhumun karmaşasına yeni hüzünler bırakacak olsan da gel..

bu karmaşık ruhun hiç kaymayacak yıldızı
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

Gün devrildi
Koca bir yürek kaldı altında
Oysa gölgeli bir paranaaadi günler
Yüzünün deltasında
Pazartesiden cumartesiye
Aşk aynı gün ölmekti belki

Son tren çığlığında
İstanbul çeker giderdi içimden
Kırık zarlar kalırdı geriye
Ve ben
Saçlarımdan başlardım yaşlanmaya

Bazen öyle güzel susardın ki
Ağzımdan koparılan bir çığlıkla
Eklenirdim sessizliğine
Yaralı sandallar geceye açılırdı
Yüzün habersiz kopuk bir kirpik taşırdı
Düşürmenden korkardım
Solcu bir kız gibi bakardın
En mavi yanlarıma
Tutulur kalırdım

Aşk gecikmiş bir mutluluk oluyor
Aşk engelli yüreklere
Ve meleklerin aşık olduğu çocuklar
Hala erken ölüyor buralarda
Biliyor musun
Bazen acıyorum bu şehre işte bu yüzden

Vatan caddesinde
Her gece bir sarhoş ölüyor
Sen giderek yaklaşıyorsun
Şiir gecelerime
Yasak denizlerde yüzüyoruz oysa biz
-kulaç atmayı bilmeden-
Sense bana eski bir şarkıyı dinletiyorsun
“bir hadise var kimse bilmiyor”

Yalnızlık düğümlenip sen çözülmek
Ne garip şey

Ben ölürüm şehirler geçer içimden
Zaman gözlerinde durur
Karanlığı yarınca bıçkın bir otomobil farı
Şehrin camlarından yansız ışıklar
Şubat gözlerinde iki yıldız olur
Dokunamam
Yeni yetme ürkülerin var şimdilerde

Hüznünden yapıla şen
Kahkahandan tanırım seni
Bir de içindeki kırık aşklardan
Ki içinden kusamadıkların
Beni zehirler en çok
Çünkü yanlış insanlara ağladığın
Geceler saklı bu kentin koynunda
Sonra
Sana uzak bir radyoda anlam bulur sesim
Sesim ki
Şehla bir üveylik yavrusuyla kazınmıştır
Bu kentin duvarlarına kaldırımlarına

Bir martı ölür İstanbul kadar
Bir İstanbul kadar ölürüm
Ve şehir çürür içimde
Sancılı bir sokak kalır sana

Sanırım uykun geldi
Çünkü gözlerim kapanıyor
Bu intiharlar daha ne kadar saklanır bilmem

Ey benim yangınlar ortasındaki fesleğenim
İşte böyle geçiyor günler
Sonra bir gün daha devriliyor
Koca bir yürek kalıyor altında

Bir susuşta sen oluyorum
Seni gözlerinden seviyorum


Kahraman Tazeoğlu
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

Koştum...
Delicesineyetişircesine
Dişimi tırnağıma takıptüm engelleri aşıpsana gelircesine
Sana koştum...
Oysa taşlar bile durup durup önüme çıkıyordu.Her köşede biri ket vurmak için beni bekliyordu.
İnanırmısın...rüzgar bile esmiyordu!

Koştum...
Sonuç?...yok
Sebep?...hiç bilinmedi
Zaten aşk delilik değil miydi?

Bunca sene yanlış mı öğretildim?
Gözünü karartıp saçma bi cesaret katmaktı hayatadurup dururken gülmektiağlamaktısabahlara kadar uyur-uyanır dolanmak evin içindeher şarkıdan satırlar ezberlemekuygun sözleri benimsemek...ve bitmez sanmak herşeyigitmez sanmak sevdiğini...

Yine de koştum...
Dur desem ne farkederdi?
Gitmezmiydi?
Gözleri birdaha bedenimin herhangi ücra bir köşesine değmezmiydi?
Peki bu gidişonca gözyaşıma değer miydi?

Ardınsıra takılıkaldı gözlerim
Çekemedim önce..
Alışık değildim vedasız gidişlere
Dağıldımparçalandım hücrelerime
Yaş döktümkan döktüm gözlerimden...içimden!
Neyekime hiç düşünmeden
Belki ben sana hiç koşmadım
Belki ben sana hiç ağlamadım
Ne bileyim...
Belki sen bana hiç aşık olmadın
Sen giderken bir elvedaya razıyken
Artık tüm gelişlerine yabancıyım...
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst