Yeni Çıkanlar

ÇOCUK HASTALIKLARI
Helmut Keudel ve Barbara Capelle, çeviren: Gül Kızılca Yürür, Optimist Yayınları, sağlık, 302 sayfa
İkisi de çocuk hastalıkları uzmanı olan Helmut Keudel ve Barbara Capelle'in 'Çocuk Hastalıkları', çocuk hastalıklarının seyrine ve bu hastalıkların tedavi yöntemlerine yer veriyor. En sık görülen çocuk hastalıklarıyla ilgili bilgiler; çocuk hastalıkları konusunda ne yapılabileceği; doktora ne zaman başvurulacağı ve acil durumlarda hangi ilk yardım yöntemlerinin uygulanacağı, kitapta okurun karşısına çıkan ayrıntılardan birkaçı. Kitap, özellikle çocukların yakalanabileceği en önemli hastalıkları açıklaması, hasta çocuğa evde veya hastanede bakıldığı durumlarda, nelere dikkat edilmesi gerektiğine yer vermesiyle ilgi çekiyor.
 
RIFAT ILGAZ SEMPOZYUMU
Çınar Yayınları, sempozyum, 903 sayfa
10-12 Mayıs 2006 tarihinde, Ankara Üniversitesi Kastamonu Meslek Yüksekokulu'nda, Türkiye edebiyatının önemli isimlerinden Rıfat Ilgaz için bir sempozyum düzenlenmişti. Bu kitap, sempozyuma sunulan bildirileri kapsıyor. Sempozyum, 'Rıfat Ilgaz ve Kişiliği', 'Rıfat Ilgaz ve Dil', 'Rıfat Ilgaz ve Tiyatro', 'Rıfat Ilgaz ve Çocuk Edebiyatı', 'Rıfat Ilgaz ve Aydınlanma', 'Yerelden Evrensele Rıfat Ilgaz', 'Rıfat Ilgaz ve Eğitim', 'Rıfat Ilgaz'ın Şiiri' ve 'Rıfat Ilgaz ve Mizah' gibi, bu ismin neredeyse tüm üretimlerine odaklanan bölümlerden oluşuyor. Sempozyumun bir amacı da, Ilgaz'ın edebiyatı üzerinden, yeni dünya düzeninin ekonomik, toplumsal, siyasal ve sanatsal alanda yarattığı dönüşümlere karşı ne yapılabileceğini tartışmaya açmaktı. Dolayısıyla, sempozyuma sunulan bildiriler, yeni dünya düzeninin yarattığı olumsuzluklara, edebiyat ve kültür çerçevesinden karşı çıkmayı amaçlıyor.
 
DEMOKRAT DİKTATÖR ATATÜRK
Paraşkev Paruşev, çeviren: Naime Yılmaer, Kent Kitap, tarih, 326 sayfa
Paraşkev Paruşev, 'Demokrat Diktatör Atatürk'te, Mustafa Kemal'in bir diktatör olmadığını, fakat "gerektiğinde" diktatör gibi davranmasını bildiğini söylüyor. Tabi, "Mustafa Kemal, sadece tek amacını gerçekleştirmek için diktatörce yollardan yararlanmıştır, bunu hiçbir zaman kendi kişiliği için yapmamıştır," diyen Paruşev'in çalışmasında, kendisinin diktatörlükle demokratlığı hangi akıl yürütmeyle birleştirdiği bir muammadan öteye geçemiyor. Paruşev kitabının ilk bölümünde, Osmanlı İmparatorluğu'nun yükselişi ve çöküşünü anlatıyor. İkinci bölüm, Mustafa Kemal'in biyografisinden, üçüncü bölüm de, Kurtuluş Savaşı tarihinden oluşuyor. Kitabın, 'Devrimci Atatürk' isimli son bölümü ise, Mustafa Kemal'in Kurtuluş Savaşı'ndan sonra gerçekleştirmeye başladığı siyasî-sosyal reformlara yer veriyor. Çalışma, en azından, bu tarihi çerçeveyi verdiği için okunabilir.
 
KAYIP ZAMAN ATLASI
Nurettin Durman, Ebabil Yayınları, şiir, 103 sayfa
'Kayıp Zaman Atlası', Türkiye şiirinin önemli isimlerinden olan Nurettin Durman'ın son şiirlerinden oluşuyor. Kitaba adını veren şiirden bir alıntı: "Anlamını yitirdi artık korunaklarda hıçkıran masumiyet/ Gözlerini bağladılar bir meczubun hayaliyle çıkarken yola/ Uçan bir helezon olarak gök gürültüleri arasından fırlatılmış/ Şimşeklerin sonunda çarparak korku duvarına/ Ve hızından bir endişe doğurarak rejim rengindeki gecenin/ Soğuk yüzüyle karşı karşıya geldiğinde yenilgilerden/ Başka bir şey kalmayacak geriye.// Bütün bunlar karanlık bakışlı bir yabancının sunaklarından/ Bu sunaklar kanıyor boyna suratlarından akarak halkın kanıyor/ Şeytan hiç kimseyi elinden tutup cennete götürmüyor. (...)"
 
MİMOSLAR
Herodas, çeviren: Erdal Alova, Kabalcı Yayınevi, şiir, 112 sayfa
Herodas, 'Mimoslar'ında, gülünç olayların taklit edildiği bir drama türü olan mimoslar yer alıyor. Çoğunlukla iki ya da üç kişilik küçük dramatik sahnelerden oluşan mimoslarda, günlük yaşamdan seçilen kişiler bulunuyor. Bu seçilen kişilerin, özellikle, Herodas'ın derin karakter ve yetkin ahlaksal incelemeleriyle öne çıktığını söyleyebiliriz. Herodas'ın halk dilinden aldığı sözcükleri kullanmasının, onları deyim ve atasözleriyle bezemesinin de, şiirlere, toplumun gerçekçi bir tasvirini sunmak, bir dönemin günlük yaşamına ayna tutmak gibi katkılar yaptığı görülüyor. Mısır kralı Ptolemaios Philadelphos'un İskenderiye'sinde yaşayan Herodias, aynı zamanda şair Kallimakhos'un da çağdaşı.
 
DÖRT ÂDEM
Işık Yanar, Hece Yayınları, roman, 303 sayfa
Işık Yanar, 'Dört Âdem'de, Âdem, Cihan, Oruç ve Bayram isimli karakterleri üzerinden, bir insanın çocukluktan gençliğe ve gençlikten yaşlılığa uzanan yolculuğunu hikâye ediyor. Kurgu, Âdem karakterinin okuldan kaçışıyla başlarken, romanın devamında da, Oruç'un Bayram'la, Cihan'ın da Oruç'la karşılaşmasıyla devam eder. Bu karşılaşma, her bir kahramanın hikâyesinin de, diğerlerinin hikâyeleleriyle zenginleşmesine vesile olur. Bu durum, dört kahramanın gençlikten yaşlılığa doğru yol alışları çerçevesinden verilirken, herbir kahramanın kendine has diliyle de bütünleşir. Yanar, kahramanlarının yaşlılığa doğru yol alan hayatlarını anlatırken, bu kahramanların kişisel dünyalarında yer etmiş başka hikâyelere de uzanıyor.
 
BEYNİN GİZLİ GÜÇLERİ
Amargi Hillier, çeviren: Meltem Uzun, Safir Yayınları, parapsikoloji, 262 sayfa
Amargi Hillier, 'Beynin Gizli Güçleri'nde, olağanüstü özellikler barındıran zihnin sırrını çözebilecek tekniklere sahip olduğunu söylüyor. Hillier'in, görünmez dünyayı görünür kılacağına dair iddiası gerçekdışı olmasına rağmen, kendisi bu konuda bayağı iddialı olmaktan da geri durmuyor. Hillier, tahmin edilebileceği gibi, okült bilgiler, uzak doğu felsefesi ve Zen inancı gibi tekniklere başvurarak, zihinsel gücün ne anlama gelebileceğini anlatıyor. Fakat kitap, temel olarak zihnin, düşüncenin, neredeyse her şeye hakim olabileceği, hatta kişisel dünyamızı tümüyle değiştirebilecek bir güce sahip olduğu gibi, abartı dozu bayağı yüksek bir tez barındırıyor.
 
AĞIZ İÇİNDE DİL GİBİ-ACI DUMAN
Osman Şahin, Can Yayınları, öykü, 232 sayfa
'Ağız İçinde Dil Gibi-Acı Duman', eleştirel gerçekçi yöntemi temel alarak eserler yazmış Osman Şahin'in bütün öykülerinin ikinci cildini oluşturuyor. Bilindiği gibi, Şahin'in 'Fareler' isimli öyküsü, Atıf Yılmaz tarafından 'Kibar Feyzo' ismiyle, ' Acenta Mirza' ve 'Reşim' öyküleri de Yavuz Turgul tarafından ' Züğürt Ağa' ismiyle sinemaya uyarlanmış ve büyük ilgi görmüştü. Şahin'in bu kitapta yer alan 'Ağız İçinde Dil Gibi' isimli öyküsü ise, 1980 yılında Nevzat Üstün Öykü ödülünü kazanmıştı. Bu eser, toplamda iki kitaptan ve yirmi bir öyküden oluşuyor. Osman Şahin'in bütün öykülerinin bu ikinci cildi, Türkiye edebiyatının bu değerli ismini yeniden okumak için iyi bir fırsat.
 
DARWIN
Michael White ve John Gribbin, çeviren: Yelda Türedi, İnkılâp Kitabevi, biyografi, 320 sayfa
Michael White ve John Gribbin'in 'Darwin'i, 'Bilim Dünyasından Bir Hayat' alt başlığını taşıyor. Kitap, Charles Darwin'in çocukluğundan, evrim teorisini kurmaya başladığı döneme ve yaşlılığına kadar olan yaşamının izini sürüyor. Darwin'in edebiyata hayran olduğu; Viktoryen gelenekten geldiği; kitaplarının basımları öncesinde yaptığı son dakika değişikliklerle yayıncıları uğraştırdığı; bir biyolog, bir paleontolog olarak sayısız araştırmalarda bulunduğu, kitapta yer alan ayrıntılardan birkaçı. White ve Gribbin'in çalışmasında dikkat çeken bir konu da, yazarların Darwin'in evrime getirdiği radikal yorumun izini sürmeleri. Yazarlar, Darwin'in kişisel trajedileri ve sağlık problemleri dışında, doğal seleksiyon ve evrim hakkındaki düşüncelerinin etkisini de anlatıp Darwinizmin modern bilimsel düşünceyi nasıl şekillendirdiğine odaklanıyor.
 
--------------------------------------------------------------------------------

DENİZLER İDAMA GİDERKEN
Oral Çalışlar, Güncel Yayıncılık, siyaset, 100 sayfa
'Denizler İdama Giderken', 6 Mayıs 1972'de idam edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ı anan yazılardan oluşuyor. Fakat kitapta, bu üç isim için kaleme alınmış yazıların yanında, 12 Mart 1971 askeri darbesinin bir şekilde mağduru olan Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya, Sinan Cemgil, Hüseyin Cevahir ve 1968 kuşağının birçok genç önderine dair yazılar da yer alıyor. Çalışlar, bu anma yazılarının amacını açıklarken, "Deniz Gezmişleri anmak, onlara yönelik acımasız yok etme mantığını doğru anlamakla değer kazanır. Denizler, Türkiye'nin statükosunun, militarizmin kurbanıydılar," diyor. Kitapta yazıları bulunan isimler ise şöyle: Ülkü Sağır, Tuğrul Eryılmaz, Oğuzhan Müftüoğlu, Ertuğrul Kürkçü, Muzaffer Oruçoğlu, Mustafa Yalçıner, Necmi Demir, İlkay Alptekin Demir, Oğuz Etçi, Ayşe Emel Mesci, Atilla Keskin, Teslim Töre ve Çağatay Anadol.
 
İKİ CUMHURİYETİN KAVGASI
Atilla Yayla, Liberte Yayınları, siyaset, 363 sayfa
'İki Cumhuriyet'in Kavgası', Atilla Yayla'nın değişik yayın organlarında, farklı zamanlarda yayınlanmış yazılarını bir araya getiriyor. Yayla, yazılarında, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin 1923'ten günümüze uzanan kesintisiz bir bütün teşkil etmediğini, daha ziyade, iki ana dönemden oluştuğunu savunuyor. Yayla, bu dönemlerin, 1923 ile 1945, hatta 1950'ye uzanan tek parti dönemi ile 1950 ve sonrasındaki demokratik dönem olduğunu söylüyor. Yazar bu iki dönemin, temel değerler ve yapılanmalar bakımından büyük zıtlıklar barındırdığını belirtiyor. "bugünkü sıkıntılarımızın birçoğunun temelinde iki cumhuriyetin kavgası yatıyor," diyen Yayla, bu iki dönemin çatıştığı noktaları analiz ediyor.
 
--------------------------------------------------------------------------------

5. ATLI
James Patterson ve Maxine Paetro, çeviren: Meriç Güvenç, İnkılap Kitabevi, roman, 392 sayfa
Polisiye-gerilim edebiyatın ünlü ismi James Patterson'ın Maxine Paetro ile birlikte kaleme alıdığı '5. Atlı', San Fransisco'da, kadınlara mezar olan bir hastanenin hikâyesini anlatıyor. Bu şehirdeki hastanelerden birinde yatan genç anne, iyileşmek üzereyken aniden nefesi kesilir ve hayatını kaybeder. Bu ölüm, hastanedeki ilk olay değildir. Hastalar tam iyileşip taburcu olacakken, durumları garip bir şekilde tersine dönüyordu. Olayı araştırmaya başlayan Teğmen Lindsay Boxer ise, 'Kadınların Cinayet Kulübü' olarak adlandırılan bu hastanenin son üyesi Yuki Castellano'yla beraber, cinayetlerin ardındaki sır perdesini aralamaya çalışacaktır.
 
İŞ ADAMI
Yakup Almelek, Arion Yayınevi, tiyatro, 144 sayfa
Yakup Almelek, 'İş Adamı' isimli bu oyununda, güç ve iktidar hırsıyla zehirlenmiş kahramanı Aydın Tuna'nın hikâyesini anlatıyor. Ülkenin en başarılı iş adamlarından biri olan Tuna'nın yaşamı, para ve güç üzerine kuruludur. Fakat günün birinde hastalanan Tuna, paranın sağlıktan daha önemli olmadığını, hayatını yeni duruma göre yeniden düzenlemek zorunda kaldığını görecektir. Kendisinin o güne kadar fark edemediği küçük şeylerin, yaşamında aniden anlam kazanması ve geçmişiyle yaptığı yüzleşme, onu İtalya'nın Sicilya adasına sürükleyecektir. Tuna, buradaki küçük bir köyde bulunan mütevazı bir pansiyonda, kendisini mutluluğun ve sağlığın beklediğini görecek ve aslında "insan" olduğunu fark edecektir. Almelek, Aydın Tuna'nın dönüşen hayatını anlatırken, aslında para ve güç hırsının, insanı hayatın gerçek güzelliklerinden ve dinginliğinden nasıl uzaklaştırdığını anlatıyor.
 
ZAK: BAŞARILI MARKALARIN 1 NUMARALI STRATEJİSİ
Marty Neumeier, çeviren: Zeynep Arhon, Sistem Yayıncılık, pazarlama, 178 sayfa
Marty Neumeier, kendisine pazarlama dünyasında büyük ün getiren 'The Brand Gap'in yazarı. Neumeier 'Zak: Başarılı Markaların 1 Numaralı Stratejisi'nde de, firmaların pazarlama alanında başarılı olabilmek için "radikal farklılaşma"ya gitmelerini öneriyor. Yazar bu "radikal farklılaşma"yı da, "herkes zik çizerken siz zak çizin," şeklinde özetliyor. Neumeier'e göre, radikal farklılaşma için, "Zakını bulmak", "Zakını tasarlamak", "Zakını geliştirmek" ve "Zakını yenilemek" gibi dört farklı disiplinde ustalaşmak gerekiyor. Yeni pazarlama dünyasında firmaların neden başarısız olduklarını açıklayan Neumeier, bu dört disiplinden örnekler vererek, başarı için yapılması gerekenleri anlatıyor. Neumeier'in ele aldığı konuyu basit bir dille anlattığını, kitabın sonuna da, konu hakkındaki kaynak kitaplara yer verdiğini belirtelim.
 
HAKİKAT, DÜŞ VE ÖZGÜRLÜK
Tayfun Aygün, Versus Kitap, siyaset, 115 sayfa
Tayfun Aygün, 'Hakikat, Düş ve Özgürlük'te, günümüz dünyasında yaşanan temel sıkıntılar üzerinden, insanın bu sıkıntılara karşı geliştiribileceği alternatif muhalefet araçları sunmayı amaçlıyor. Kitap, hem bu alternatifin ne olabileceğine kafa yoruyor hem de özgürlük, ilerleme, obezite, kaygı hali, tarih, mülkiyet, milliyetçilik, iktidar, sınıf savaşı, insanlık ve arzu gibi, günümüzün sıkıntılı durum ve kavramlarını yeniden düşünmeye çalışıyor. Aygün'ün yazıları, iktidarı hedef almaları ve bu yapının gerçeklikle, gündelik hayatla, sömürgeciliğin yeniden inşa edilmesiyle kurduğu bağı analiz etmeleriyle ve bunun karşısında ne tür bir muhalefetin geliştirilebileceğini sunmalarıyla dikkat çekiyor.
 
AYIRDIM YOLLARIMI KENDİMLE
Türker Tola, Cinius Yayınları, şiir, 78 sayfa
Türker Tola, 1987 doğumlu bir şair. Tola, şiirde karar kılmasını, "Yaşanmışlıkların insana getirdiği o derin çelişkileri yorumlayabilmenin yolunu şiir olarak seçtim ve yazdığım her dize benim hayata daha sağlam tutunmamı sağladı," cümlesiyle açıklıyor. Kendisinin bu ilk kitabında yer alan 'Sebepsiz İnfilak' şiiri şöyle: "Sebepsiz geldim./ Gölgemde infilak etmiş/ Senden kalan yaralar./ Mektuplar beni ikna etmenin/ Sahte çabasında/ Erirken satır satır,/ Karla karışık bir gözyaşı sundum/ Beklentisi kalmayan/ Sabaha hasret saatlere...// Bir yelkovan uzunluğunda/ Ve bir akrep yavaşlığında ilerleyen gecelerde/ Sarsıldım içten içe,/ Olabildiğince senden uzak/ Ama tüm şiddetiyle/ Sana tutkun!"
 
NARCISSUS'UN ZENCİSİ
Joseph Conrad, çeviren: Haluk Şahin, İletişim Yayınları, roman, 189 sayfa
Joseph Conrad, oldukça ünlü bir kitap olan 'Narcisus'un Zencisi'nde, Bombay'dan Londra'ya giden Narcissus gemisinde, James Wait isimli zenci bir tayfayla diğer mürettebat arasında geçen gerilimli bir hikâyeyi anlatıyor. Conrad'ın sunduğu bu hikâye, aslında günümüzün "ötekilik" sorunu olarak da okunabilir. Çünkü gemilerini ve hayatlarını tehlikeye atarak, tüberküloza yakalanan bir tayfayı kurtarmaya çalışan bir kısım mürettebat, karşılarında bu zenciyi umursamayan bir kaptan bulurlar. Conrad'ın 1897'de yayınlanan ünlü öyküsü, bu aşamada başlayan karışıklık üzerinden, insancıllık, bencillik ve bir arada yaşamanın ahlâki boyutunu sorguluyor.
 
HABER BASININDAN İSLAMCI MEDYAYA
Hüseyin Aykol, Agora Kitaplığı, 139 sayfa
Hüseyin Aykol'un 'Haber Basınından İslamcı Medyaya' isimli bu çalışması, Türkiye medyasının iktidarla nasıl bir bağ kurduğunu analiz etmeye çalışıyor. Otuz yılı aşkın bir zamandır gazetecilik mesleğini icra eden Aykol, Türkiye'de medyanın nereye gitmekte olduğuyla yakından ilgilenen, muhalif bir gazeteci. "Bazı holdinglerin sahip olduğu yüksek tirajlı gazeteler, dünyaya kendi çıkarları açısından baktıkları için, olup biteni objektif olarak vermezler. Hatta biraz da mevcut iktidarlara yaranmak için bol bol yalan yanlış haber ya da makale yayınlamaktan çekinmezler," diyen Aykol, Türkiye medyasının 12 Eylül darbesinden günümüze uzunan ekonomik-politik yapısına kafa yoruyor.
 
BATI'YI ANLAMAK: ZİHNİYET, DEĞİŞİM VE KRİZ
Etyen Mahçupyan, İletişim Yayınları, siyaset, 288 sayfa
Etyen Mahçupyan, 'Batı'yı Anlamak'ta, modernliğin zihniyet analizini yaparak, bunun nasıl değiştiği, ne tür sorunlar yarattığı ve geleceğe dair neler ima ettiğine odaklanıyor. Modern anlayışın kilit noktası olan Aydınlanma'dan başlayarak, modernizmin, günümüz dünyasındaki konumunu geçmişiyle birlikte değerlendiren Mahçupyan, Batı modernliğinin nasıl algılandığını ve kavrandığını inceliyor. Doğu ve Batı arasındaki karşıtlıklar; kapitalizm, liberalizm ve devlet arasındaki ilişkiler; küreselleşmenin modernite üzerindeki etkileri; kimlik sorunları; dinin modern dünyadaki konumlanışı ve bu aşamada sol siyasetin önemi, kitapta üzerinde durulan konulardan birkaçı.
 
KATİLİN 7 GÜNÜ
Jonny Glynn, çeviren: Burak Burhan, Siren Yayınları, roman, 215 sayfa
Jonny Glynn'in 'Katilin 7 Günü' isimli bu romanı, kahramanı Peter Crumb'ın ilginç hayatını anlatıyor. Geçmişte yaşadığı korkunç bir trajediyle sarsılmış, küçük kızının bir cinayete kurban gitmesiyle hayatı darmadağın olmuş bir adam olan Peter Crumb, insanlığa, topluma inancını kaybetmiş, kişiliği bölünmüştür. Crumb, bu trajediden kurtulmanın tek yolunu, hissedilen dehşeti dışarıya yansıtmakta bulur. Tam da bu aşamada, kendisini soğukkanlı bir katile, bir caniye dönüştürecek yedi günlük süreç başlamış olur. Pazartesi gününden itibaren işe koyulan Crumb, haftanın yedi günü boyunca, uyuşturucu ve dehşet dünyasına dalacaktır. Glynn'ın, İngiltere'de 11 Eylül'den sonra yaşanan terör tehdidinin etkisinde kalarak kaleme aldığı roman, günümüz toplumunun çıkmazlarına ve bu toplumlarda yaşayan bireyin savrulduğu şiddet sarmalına ışık tutmayı amaçlıyor.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst