Sevdaselin_ce

---> sana


Sana ne sözler birikti, bir bilsen.

Şarap tadındaki kokunla sevdalı tenime doğuyor önce güneş, sabahın ilk ışığını gören gözlerime doluyorsun sonra... Kalkıp aynadaki yüzüme bakıyorum, sen varsın, anla. Sana bakıyorum, gözlerimin içindeki kendime. Nedeni yok, nedensiz buluyorsun yolunu, biliyorsun çünkü; sana ait kaldığımı.

Sana ne sözler birikti, bilsen...

Gülümsüyorum sokakta insanlara. Sabah değil aslında, ben öyle görüyorum. Gözlerinin içindeki sevda nefesi geliyor peşimden, bekliyorum, anla. Martılar düşüyor yine bir bir, ama gülümseyerek ve gagalarında avuçlarıma bıraktıkları sana ait kırıntılarla...

Sana ne sözler birikti, bir bilsen...

Önce içli bir özleyiş sarıyor beni, sonra ayrılığının sesi. Peşi sıra vuruyor ellerimi sustukça sen; biriktiriyorum ben de istemeden...
Seni seviyorum, ben sana sevdalı melek; sözlerimi biriktirirken, gözlerinde kalacağım için gözbebeklerime dolduruyorum hayatı...
Anla, ben seni anlatamazken; yüreğimin sesini bekliyorum...
İnan, seni sevmelere doyamıyorum....
....

İçimden tuhaf şeyler geçiyor. Sanki içimde ağlıyorsun. Yokluğu sırtından vuran garip bir ağlayış bu. Bırakıp gittiğini düşünürken bile gidemediğini gördüğün için ağladığını söylüyor gözlerin, sağ yanına topladığın saçların karanlığın ıslak tekerlemesine karşı çıkmış; bana gülümsüyor... Gör hadi...
Aslında gelmen için sebepler vardı ellerinde, gelebilmen için... sevdalı bir tenin kokusu vardı hala içinde, belki de sen bu yüzden ağlıyordun...
Bildin işte; yalnızlığın yaralı memelerinden ağrısız bir ölüm akıp dudaklarımdaki dört mevsim değil artık bendeki; sensin.
Aradığım, sesimin en işlek caddesinde bana gülümseyenim, sigaram bittiğinde nöbetçi tiryakimsin artık sen...
Bildin işte, ağladıkça, bir istanbul tramvayında kaybolan yolcumsun içimde. Üstü başı açılmış denizimin fenerisin artık sen...

Hadi durdur karesini hayatımın, kopsun sensizliğimin filmi. Yazılamamış bir öyküden dön artık, uykumun sağrısına uzandığımda gel, gel, gel yine yeniden...
Sen içimde ağlıyorsun... Göğümle yerin arasında savrulan rüzgara bakıp; içimdeki yaralı kanatlara dokunuyorsun. Dudak kıvrımlarındaki uçuğa benzer hikayelerin için; sen meleğim, sen içimdeki bize ağlıyorsun...
Gözlerini sakladığın yerden çıkarıp bak hadi, zulasında beşinci kitap gibi sakladığın hikayenin ilk sayfalarını oku gizlice, tanrıya sor. İçimde özgürce yürüyen adımlarından kalbinin berraklığı gibi toza bulanmış yollarımı sor...
Hadi açtım damarını kuytusunda sakladığım seninle dolan hayatımın, boğ karanlığı, sil artık sensiz yazılanları...

....

Sen içimde ağlıyorsun, gecemin aylak saatlerinde yönünü çalan sevdalı bir melek gibi tanrımın sözlüğündeki gülümsemeye döküyorsun herşeyini... Sen içimde umutla ağlıyorsun, sen... Sen bende kendini bulduğun için, sen biz için yakılan sevda ağıtlarına ağlıyorsun...
....

Sana ne sözler birikti, bir bilsen...

Ama söyleyemediklerimi sen anla, hadi; bir martının kanatlarının tenindeki ışığından anla, üstüne hangi gülüşü taksan sana yakıştığından anla. İçimdeki ağlayışından...
Seninle bir sabahtı ve seninle gelendi herşey. Gündü, güneşin tam ortasıydı yedi tepeli şehre benzeyen gözlerin. Geceydi, aşkın sızışıydı sanki tenindeki terin. Sendin, hücremin duvarlarını yıkan, ve sendin saçlarını tel tel ayırırken bana ait şarkılar mırıldanan..
Hatırla, söyle derdin, bir şarkı da sen mırıldan...

Duyuyor musun; sen içimde gülerek ağlıyorken sahibini bulan kelimelerle sunuyorum şarkımı. Ezgisini yazdıkça, özleminden kırılan notalar haykırıyor sana, dinle... Kaçıncı perdesindeyse bu gece; ilkyazdan seslerle fısıldıyorum kulağına, dinle...

....

Farkında mısın; hangi ışığı kaldırsam altından sen çıkıyorsun artık. Dolunay akşamüstlerime geliyor yavaşça, ve sen ansızın vuruyorsun ayın bu halini, dönüyor, ardına bakmadan kaçıyor, farkında mısın?
Farkında mısın, kaç çıkmaz sokağın duvarlarını yıktın içimde. Kaç kaldırımı dizdim yeniden, kaç ağaç diktim,
görüyor musun...
 
---> sana

yokka6.jpg
 
---> sana

mavi_gul.gif



Ve bir kırılmış gülün günahı falan da yoktur...Yerilmiş bir kaç duyguyu
kapı dışarı etmenin faydasından başka mezalim bu duygu aklımda
yoktur..Sil baştan başlamak tümcesinde beklemenin,bir boş sokak
lambasına dayanıp üşümekten başka sisli bir hüzne yol eylemiş fikri
gönlümde yoktur...Gönlümde yar falan da yoktur...Sızının maksadı taşmış
benden..Bende beni anlayacak bir hal bu aralar yoktur..
 
---> sana

SANA DİLE GELEN BÜTÜN KELİMELER KAN REVAN ŞİMDİ…

İçimdeki şehri tek gören sendin oysa... Kaldırımlarını bir bir aşındıran yalnızca senin adımlarındı...
Bak sen gittin diye yıkıyorum her şeyi, bir daha kimse o şehirde yaşamasın diye, bir daha parklarında oynayan çocukların cıvıltısı olmasın diye...
Sen gittin diye ben de gidiyorum kendimden. Ölümüne bir sessizlik batıyor yüreğime...
Tanrıya kaldı gün, tanrıda kaldı huzur, tanrıyla kaldı umut, tanrınındı gözlerim, şimdi hepsi yalın ayak dolaşan düşte kaldı...

Haylaz bir kemancının nota bilmeyen parmaklarında en son şarkıyı sana yolluyorum şimdi. Bir aylak sesin mavi resimlere düşler kurdurttuğu anları vuruyorum yüzümden yüzüne, son kez. Aslında benimkisi kaçıncı sınıf gülüştü ki yerine düşmedi bir daha, hep havada kaldı ömrüm, hep aramızda kaldı gidip geldiğin umutlarım.
Nereye baktığını gördüm hep, nereden baktığını da, neden baktığını da, mimiklerinde devrimciliğin son şahı deviren hutbesi yazılıydı hep, geldikçe vurdun yüzüme, hangi sabah kurşuna dizmedinki aşkımızı, ve bilirdin güneş tepemizden kaybolunca yeniden bulacağımızı bizi, bilirdin ömür dediğinin bizden sonra geldiğini, kaçaktım sende, kimin alkışladığını görmediğimiz en güzel oyunumuzdu denizden esen rüzgar.
Şimdi bir kentin çöküntüsünü yüzüne asan tuhaf bir körüm ben, gördüklerim yaşadığımdan ibaret, kokundan buluyorum tenini, kokuma ulaşıyor yürüdüğün yolun sonu, ve hala namlusundaki son mermiyi taşıyan militan gibi duruyorsun hayatta, masada çırılçıplak kalıyorum, sıvasız yolculuğum kanında duruyor aniden, öpüşümden tanıyorsun dudaklarımı, öptüğüm teninden, aşinasın yalınlığıma, hem kim derki şehrimin bütün sokakları kocaman bir yalnızlık ağıtı yakıyor kendince; sana dile geldiğim bütün kelimeler kan revan şimdi...


Gidilemeyecek yol yoktur içimde, isyanın sarhoşluğu dilimde yürüyorum şimdi.
Sana en çok bu tepesinden bakıyordum İstanbulun, seni en güzel gördüğüm yerinden, sana dokunduğum, seninle olduğum en cüretkar nefesinden.
Anımsa hikayemizi, biz en çok gün ağırırken yolundaydık ömrümüzün. Senli benli değil, bizli seslerin kıvılcımında tutuşuyordu aşk... Koşuşturmadan varıyorduk sabaha, sonra zamana, sonra öğleden sonrası olmayan bir güne.
Biliyorduk aslında birgün öğleden sonrası da olacaktı günün, özlüyorduk, özlemle deniz sesini çekiyorduk içimize, ıssız ve ılıktı devrim, bekliyorduk an gelsin de ruhumuz cenderesinden kurtulsun diye.
Her şeyi "yalan değilmiş" vakitlerine sığdırıp uyuyorduk sonra, en uykusuz yanımızla, en yorgun en dinç en saf halimizi vuruyorduk bedenimize, çünkü biliyorduk bir gün öğleden sonrası da olacaktı günün... Görüyorduk..

Sonra ölüyorduk...
hikayenin sonu böyle bitmeyecekti, inanıyorduk...


 
---> sana

Aşk gözlerde başlar kalpde büyürmüş…

Gözlerine baktığımdan beri yüreğimde bir titreme var. İçimi aydınlatan bişey var.
Adını daha koyamadığım bir duygu bu. Ölmekle ölmemek arası ,Sevmekle sevecek olmak arası bir şey.

Ben senden hiç ayrı kalmamıştım uzun zamandır. Ne şarkılar dindiriyor içimdeki sızıyı nede senle geçirdiğimiz günlerin hayali… Hayallerde bir yerde toz bulutu olup kayboluyor gözümün önünden.
Elimdeki resminin her karesini ezberledim. Kaç kıvrım, kaç çizgi varsa yüzünde hepsi beynimin tam ortasında. Yarın diyorum… yarın belki her şey değişir….


Uzakta olmak içindeki sevgiyi daha çok tetikliyormuş. Daha bi dolu yaşatıyormuş kalbimde seni..


Bir asırdır ayrı gibiyiz sanki. Yollar uzaklaştıkça özlemim bir o kadar artıyor sana.
Teselli edecek hiçbir şeyin olmadığını anlıyorum “senden başka” … çok şey istemiyorum ki hayattan.
Bana çıkmazların içinde olduğum zamanda verdiği mucizeyi şimdi yanımda istiyorum….
Hayatımdaki en güzel varlığı “ sen’i ” …

Seviyorum seni .. hemde her zamankinden daha çok …..
Özlüyorum seni … kimsenin kimseyi özlemediği kadar …
Bekliyorum … geri dönüp koşacaksın kollarıma diye …


Yağmur,
Denize düştüğünde deniz,
Yeşile düştüğünde yeşil,
Toprağa düştüğünde toprak kokar...
Yağmur,
Saçına düştüğünde sevgi,
Eline düştüğünde özlem,
Göğsüne düştüğünde aşk kokar..
Hiç yağmuru,
Göğsüne düşürdün mü?


Ben düşürdüm … şimdi de beni hayata bağlayan yağmur damlamı bekliyorum …
 
---> sana

çok teşekkür ediyorum yüreginize saglık yazılarınız çok güzel



[MENTION=157965]telaslipenguen[/MENTION]
 
---> sana

Nasıl oldu ne oldu bilmiyorum ben de… Ben küçücük, savunmasız kalbimle aşkın ne olduğunu kavramaya çalışırken sen zehir gibi çoktan karışmıştın kanıma sinsice… Engel olmaya çalıştıysam da kuvvetine karşı koyamadım. Yapacak bir şeyin kalmadığı anlayınca da sonuna kadar açıp yüreğimi, teslim oldum sana…

Zaman su gibi akarken azaltamadı sana olan sevgimi. Başaramadı, bir türlü koparamadı beni senden. Öyle kenetlenmişti ki kalbim sana, filmlerdeki ayrılık sahnelerine inanmaz olmuştum artık… Oysa ki gerçekler filmlerden daha acı değil miydi? Zamanla ben de öğrendim gerçeklerin acı olduğunu ama ben öğrenene kadar gerçekler yavaş yavaş acıyla kaplamıştı yüreğimi çoktan…

Ben çok direndim biz için ama direnen sadece ben olunca yetmedi. Aramıza mesafeler girince sen yuvadan uçan kuş misali bırakıverdin beni… Keşke uçup giderken içimdeki sevgini de alsaydın ama almadın. Yoldaş olarak bıraktın sevgini bana aklınca, yanına bir de özlem ekledin üstelik…

Hayatıma girmene izin verdim, mani olamadım ama gidişine izin veremem. Sen hayatımın tadı, damarlarımdaki kan, ruhumdaki canken sensiz ben ne olabilirim söyle bana! Kolonları olmayan bir bina ne kadar dayanır fırtınalara, depremlere? Parçaları kayıp bir yapboz kartonunun çocuğun gözündeki değeri ne ki? Kocaman bir HİÇ!!! Peki sensiz ben neyim? Sensiz ben var mıyım ki? Ne komik bir cümle sensiz ben!

Anlasana artık ben seninle var oldum, hayatı seninle öğrendim, sevginin sıcaklığını da acısını da sende tattım. Şimdi sen gitmekten bahsediyorsun. Madem ki çok istiyorsun git… Hadi durma, bakma gözlerime GİT!!! Ama şu son sözlerimi hiç unutma ; SEBEBİM OLUR ÖLÜME GİDİŞİN…
 
---> sana

- İlk olarak çok sevmeli beni , herkesten kıskanmalı . Hatta kendinden bile çok sevmeli . Her dakika kaybetme korkusuyla yaşamalı . Her dakika benimle olmak istemeli , benimleyken zaman onun içinde su gibi akıp geçmeli . ♥

- Herşeyden önce sahiplenmeli benii , 'Benimsin' diyebilmelii ve Benim olduğunu hissettirmeli . Beni herkesten saklamak istemeli , kimsenin benimle konuşmasını bile istememeli . Hatta kimseyle göz göze gelmemden bile rahatsız olmalı . Kıskanmalı iştee . ♥

- Özlemeli , tıpkı benim onu özleyeceğim gibii . Kokumu , ellerimi tutmak istemesi , gözlerime saatlerce bakmayı , Beni özlemeli . Her dakika her saniye beni düşünmeli , beni görmek istemelii . Sımsıkı sarılmalı bana , kokumu içine çekmeli , Beni özlediğini hissettirmeli , Beni gerçekten özlemeli . ♥

- Benimle ilgilenmeli , ilgisini her zaman göstermeli . Beni kendinden soğutucak hareketler yapmamalı.. Her sabah 'Günaydın ile başlayıp 'Seni Seviyorum'la biten mesajlar olmalı telefonumda . İlgisi sevgisini göstermelii . Küçük bi bebek gibi ilgilenip sevmeli beni , ilgilenmeli yanii . ♥

- Herşeyden önce çok sevmeli . İlk başta söylediğim gibi herşeyi ben olmalıyım .Sevmeli işte . ♥

~ Eğer böyle bir sevgili bulabilirsem , Ona tek bi cümle söyleyeceğim ;
Hayatıma Hoşgeldin Sevgilim ..
 
---> sana

Bir rüya gördüm geçenlerde. Ama sahiplenmedim. Benim rüyam demedim hiç.

Küçük bir çocuk var rüyamda. Kimsesiz bir çocuk. Sanki bütün tanıdıkları terk etmiş onu. Yalnız kalmış. Yabancı bir yerde yaşama mücadelesi vermekten yenik düşmüş hayata. Çaresizce, çaresizliğin gölgesinde bir kaldırım taşına oturmuş ağlıyor. Etrafına bakıyor. Ama ne çare, yardım eden kimse yok. Bir şefkat bekliyor, biri gelip elinden tutup götürsün istiyor. Nereye giderlerse gitsinler, yeter ki yalnız kalmasın. Hissediyorum, tüylerim diken diken oluyor. Çünkü o çocuk benim. Yardım etmek istiyorum ama edemiyorum. Nasıl yardım edebilirim ki? Ona yardım edebilecek bendeki sen değil, sendeki ben…


Kimsesiz bıraktın beni. Gurur nedir bilmem. Hatırlarsın sana “sevgiyle gurur aynı yerde barınmaz” dediğimi. Benim sensiz yapamayacağımı biliyorsun, geri gelirsin diye bekliyorum. Gelmedin. Saatler, günler geçti… sen yoksun. Gün geçtikçe yıkıldım, gün geçtikçe sensizlik kamçılar oldu beni. Şimdi çaresizliğin gölgesinde Mart ayazına aldırmadan balkonda oturuyorum. Hava soğuk. Ellerim de ruhum gibi üşüdü, geceme ışık tutan sözlerin sıcaklığı yok. Bir sigara yakıyorum alışkın olmasam da.. Hayat nelere alıştırmadı ki.. Hatırlıyorum da beraber ne sohbetler etmiştik geceleri bu balkonda. Kimseler yokken biz olurduk, herkes uykudayken. Dakikalarca sürerdi sohbet, sana ve bana ait dertlerimizden.


Sigaramı içerken balkonda gözlerime hakim olamıyorum. Söz geçiremiyorum çünkü sözlerin geliyor aklıma. Akmaya başlıyor gözyaşlarım yanağımdan aşağıya, sonra dudaklarıma geliyor. Senin teninin tadı var gözyaşlarımda. Anlıyorum ki akan gözyaşlarım içimdeki sensin. Birden tüylerim diken diken oluyor. Gözlerimi bir noktadan ayıramıyorum. Yıldızların arasından kaçamak bakışlarını görür gibi oluyorum. Bakışlarımda buzul bir soğukluk. Tenim soğumaya başlıyor. Senin için atan kalbim sıkışıyor. Vakit hayli geç olmuş ki, şehrin ışıkları bir bir sönmeye başlıyor. Bütün ışıkları şehrin. Bütün ışıklar sönünce “öldüm” diyorum. Senin yokluğun ölümüm, karanlıkta ruhum iyice kararıyor.


“Seviyorum” diye haykırmak geliyor içimden.
Seviyorum!
Daha zamanı değildi beni terk etmenin. Çaresiz haykırışlar, çaresizliğin karanlığında. Karanlık ki, ellerim ayaklarıma çaprazlama bağlanmış ve gözlerime de şerit geçirilmiş. Kendi zindanımda ölüme terk..
Sigara kokan ellerime bakıyorum, ellerin geliyor aklıma ve bir sigarayı ortaklaşa içişimiz... Öldüm ama son kez bir duman çekmek istiyorum içime. Ritmi azalan kalbimle, görmeyen gözümle, soğuktan kaskatı kesilmiş bir haldeyken. Bir duman alıyorum. Son zannettiğim bir duman. Dumanı içime çektikçe hissetmeye başlıyorum. Kalbim atmaya başlıyor, şehrin ışıkları bir bir yanmaya başlıyor tekrar. Tenim ısınıyor, ruhum ısınıyor ama ısıtamıyor. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlıyorum. Birden gözyaşım geliyor yanaklarımdan dudaklarıma, irkiliyorum ama ne fayda.Yapacağım hiçbir şey yok. “Keşke ölseydim” diyorum. Ölemiyorum. Ağlamaya devam ediyorum hıçkıra hıçkıra. Bendeki senin tadını alamayınca gözyaşlarımda. Ölen ben değil, ölen sen değil, ölen sendeki benmişim meğer.
 
---> sana

Ve gittin...
Sadece bitti dedin...
Fazlasına gerek yoktu zaten...
Herkes anlamak istediğini anlardı değil mi...?
Ama inan hiçbir şey anlamıyorum...
Sana lanetlermi yağdırmalıyım,yoksa yolun açık olsun mu demeliyim...?
Yok bu çok fazla,dilerim Allah'tan bensiz gittiğin hiç bir yol açık olmasın...!
Sensiz aldığım nefes nefes değilken,bensiz aldığın nefes nefes olmasın...
Yok bu da çok fazla...
Ben kıyamam ki sana...
Ben sadece geride bıraktıgın bu beceriksiz kalp için yalvarıyorum...
GEL UNUTTUR BANA SENİ..

 
---> sana

Unutulmuş Yaralarıma Tuzdur Adın

Unutulmuş Yaralarıma Tuzdur Adın..
Kavgadır Kalbimin Gözündeki Fer....
Bir Devrimin Eskimiş Yüzüyüm... Derinimde Puslu İhtilaller
Yanmış Süt Kokulu Sabahların Eşiğinde Bekleyen Gece!
Bana Göz Kırpıyor Kalabalık Yalnızlığım Şimdi Arsızca... Fütursuzca
Kimi Nerde Arayacağımı Sordum Mavi Gözlü Hüzne
Dedi “Geç! Aşkı Geç!...”
Geçemedim....

Yedi Geceyi Geçtim. Yedi Güvercin Vurdum. Yedi Yıldız Biçtim. Yedi Nehir İçtim. Yedi Dağ Ezdim. Yedi Yemin Verdim. Yedi Gül Derdim. Ve Yedi Kez Titredim Bakışlarının Sırtında.
Bir Eren Geçiverdi İçimden O Vakit. Dedim “Kimi, Nerde Arayayım?!”
Dedi “Vur! Aşkı Vur!..”
Vuramadım...


Bir Tutam Hayat Buldum. Kokmuştu. Çekilmişti Bütün Suları. Unutulmuştu Bütün Sözler.
Ve Sanki Görmek İçin Kapanmıştı Gözlerin Ayağına Ölüm. Ölüm Kör Müydü?
Bir Cebinde Birikmiş Kan Buldum Kullanılmış Hayatın. Alıp Bağrıma Bastım. Sonra Biraz Daha Yokladım Ve Bir And Buldum Sol Dikişte. Dedim” Kimi, Nerde Arayayım?!”
Dedi “Sök! Aşkı Sök!..”
Sökemedim...

Bir Şiir Yazdım Kalbine. İçinde Kalbin Hiç Geçmedi. Bir Çığlık Çığırdım Utancın Yüzüne. Karanlık Çatladı. Kalbin Issızlığına Yağmur Gibi Düşürdüm Şimşekleri. Ve Gözlerime Çark Ettim Karabasanları. Bir Elimi Sana Verdim Ötekini Aramadım Bile. Bir Yangın Geçiverdi Yamacımdan. Dedim “ Kimi, Nerde Arayayım?!..”
Dedi “ Kır! Aşkı Kır!..”
Kıramadım...


Eşkıya Bir Kahır Biçti Ömrümü
Sonrasında Canhıraş Kavgalar..Küskün Ölümler...
Aynı Yollardan Geçtim..Farklı Sehpalarda İdam Edildim
Ve Unutmanın En Deli Yükünü Taşıdım Ben, Sözlerinin ***** Yüzünde!!!
Yalanın Ve İhanetin İnsafsızlığı Bendeydi...
Benden Soruldu Uykusuzluğun Yük Olduğu Gecelerin Hesabı!
Aşkı Geçemedim, Vuramadım, Sökemedim, Kıramadım!!!
Kendime Kaldım... Kendimi Topladım. Tuttum Elimden. Bağladım Gözlerimi
“Aşk!” Dedim Attım İçime Seni...
Sonrası Kimsenin Kalbini Meşgul Etmeyecek Kadar Basit:
İçimde Bir Sen Aşk İçinde...
İçimde Bir Ben Bir Sen İçinde
İçimde Bir Biz Bin Hiç İçinde...


Sırrın Kalemine Perde İndirdim
Ve Ben Bir Kez Daha Ye-Nil-Dim!!!

 
---> sana

‘Nasılsın?’ diye sorma bana. Acın, başımdan aşkınyine.
‘Nasılsın?’ diye sorma bana. Aşkın,başımdan aşkın yine.
‘Nasılsın?’ diye sorma bana.Sensizim işte.
‘Nasılsın?’ diye sorma bana. Çok yorgunum artık hayata karşı. Yaşamak için tek bir çaba göstermiyorum. Göstersem de bir şey değişmeyecek ve yine öleceğim. Ve sen sanki böyle bir imkân varmış gibi yüzsüz bir şekilde karşıma geçip, sana yenileceğimi düşünüp, yanılıyorsun. ‘Benimle öl’ diyorsun. Bilmiyor musun? Seninle doğmadım ki ben; sensiz de ölebilirim elbet!

 
---> sana

HaLa Küçük ßir Kız Çocuğuyum
HaLa Yüksék Sésé KırıLır HaLa KoLumu Sértçé Tutarsan AğLarım

ßana PahaLı ŞéyLér ALma ELma Şékériné ßayıLırım Né OLur Tut ELLérimi
YaLnızLıktan Korkarım Çok Canım Acıyor SöyLé Géçér Mi?

Né Kadar ßüyüméLiyim ?
Uyusam ßitér Mi? ßu GözyaşLarı ßaLıkLara Yétér Mi?Küçük Dünyam ßu Sarsıntıya Dirénir Mi?
 
---> sana

Bazen insan;

Bağırmak istiyor birine,

Bağırdığında kırılmayacak birine,

Ardından çocuk gibi sıkıcasına sarılabilecek,

İki damla yaş düşürebileceği omuzları olan birine...


Eline sağlık duyguseli güzel yürekli arkadaşım :)
 
takipçi satın al
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
vozol
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst