Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Ölümdür yaşanan tek başına aşk iki kişiliktir. En güzel şiirler
Hem de çok sevmiştim seni
Atan kalbimin seslerinde
Çektiğim nefesimin sıcaklığında
Sana baktığım gözlerimin ışıltısında sevmiştim
Canım Nadide çiçeğim vazgeçilmezimsin demiştim
Küstüğümüzde
Hiç olmadık nedenlerden birbirimize kırıldığımızda
Gözlerimden akan sana olan sonsuz sevgimle
Çektiğim nefeste
Duyduğum seslerde
Yine de sen benim tek sevdiğimsin demişti.
Frekansını kaybetmiş bir radyonun cızırtısında
Beraber ve solo yalanlara gizlenmişti
Yalnızlığın karantinasındaki ayrılık şarkısı
Ki
bilirim içi boş çıkacak
kabuğu soyulmamış hayallerin
Çünkü hiçbir kelime avcısı Şair tarif edemiyordu güzelliğini
Ve sonunda hasrete vurdum kendimi!
İçtiğim şarap değil
uzat kadehini hasret doldurayım
Yok Yok Ağlamıyorum
Bir sevdanın sahra kesesindeki çöl yağmuru yaktı gözlerimi
Alıp gidiyorum işte
Felçli fikirlerimin neden olduğu dudaklarımdan düşmeyen sözlerimi
Her tohum bahar gelince toprağı güneşle aldatır!
Sen de gideceksin biliyorum
bu şiire yakışsa da güzelliğin
Boş ver!
Bırak okumasın hiç kimse
içimde kalsın özelliğin
Tat vermiyor kainat
Sensiz Mehtabı seyretmek de neymiş huzura siftahsız gecelerde!
Sus söyleme!
Ben
ince kaygılarını süz bugün yüreğinden
paldır küldür gelip şehrin tam ortasına
gözlerini bana çevir....
bir değişiklik yap her güne inat
susma mesela !
nice hıyanetlere gül geç...
büsbütün özle
olanca yalnızlığın içinde
söz dinlemez bir serçe beni hatırlatsın sana
heybende tek iyimser haber olmasa da
yeniden sevmeye başla...
mavi mavi gülüşler ek mahzunluğuna
dudaklarına çırılçıplak ve özgün bir sözcük al
otur bir kaldırım taşına...
varsın dökülsün içindeki gam
bir şiir
bir öykü yaz mesela !
madem ki gökyüzü mavi
madem ki koparıp kırdın zincirleri
ve
madem ki kuru bir dal oldum senin için
bir çocuk gibi kaldır havaya ellerini
kurtar darağacından düşüncelerini
söyle mesela !
yana düşmüş başın ağrımasın boşuna
sana kafa tutan o kediyede aldırma
ne sen ölürsün bu dertten
ne ben...
ne sen silebilirsin gerçeği
ne ben...
söylesene !
çocuk yürekli adam
değişen hiç bir şey olmadı mı hayatımızda...
düşün mesela !
dağ gölleri gibi diplerde uykularım
çiçeğin hüznü kadar derindir duygularım
neresinden baksam haksızlık bu
.....s e v d i ğ i m.......
göğe desem ağlar
dağa desem inler
öyle gidecek gibi bakma bugün
kal mesela !
/mor bir dağa yaslanır şimdilerde derdim...
ben unutsam
zaman unutmaz seni
zaman unutsa ben... /
dar avlularda öğlen namazı kılıyor insanlar
benimse aklımda sen
utanıyorum !
kaçarak uzaklaşıyorum o manzaradan
elim ayağım ter...
biliyor musun ?
son günlerde gördüğüm tüm yüzler
.................................................s ana benzer...
beyaza kesmiş bir rübai dolanıyor dilime aniden
hasretin kanıyor inceden inceden...
yıllanmış bir hüznün gölgesi gözlerimde
insanlar kaçışıyor ıslanmasınlar diye...
ansızın mavi bir umut akıyor gökyüzünden
neler anlatıyor neler ......
bir bilsen ?
dinlerken sesler kanat oluyor
durakta yapayalnız ben !
dudaklarım ıslanıyor yağmurun şiddetinden
ah !
yine kaçırdım otobüsü
ağlarken !
bu mu payıma düşen ?...
ilerde iki sevgili sarılmış gülüşüyorlar
sırılsıklam olmuş hallerine...
ben de gülümsüyorum onlara
uykuyu unutmuş gözlerim takılıyor bir afişe...
bu da yeni moda mı ne ?
değişiyor afiş aniden...
şaşırıyorum...
saate bakıyorum
saat erken...
30'unu doldurmamış bir kadın soruyor
"otobüs gitti mi ?" diye...
benimse aklımda sen !
çocukken inandığım gibi aslında her şey...
zahmetlidir derdi anam aşk için
yoruldum açıkçası sevmekten...
bu bir sınav
bu bir ödev
başarmalıyım...
ama sen...
ya sen...
hemen yazmalıyım bunu diye sarılıyorum kaleme
neyi
kimi yazacağım peki ?
iki eksi ....bir de ben...
elde var hiç !
ne farkım var şu karşıki dilenciden...
yazdığım her satır serzeniş değil ki
bana bir gece yarısı dediler
siyah laleler
tuttum göğsümü...
gülüşüm
bakışım
sesim değişti
ellerimde kırçiçeği umut
koca bir taş oldu
ki bir dokunsam bin ah !
ve kül
ve gül
ve sur
üfledi yüzüme
bunu başka türlü açıklayamıyorum....
aşk !
gammazdır aynalar
bilirsin bu bir yalınlık hali...
"yolları kim ayırdıysa
o birleştirir" derler
parantez içinde söylüyorum...
yorgunum
takatsiz dizlerim...
maalesef seni çok özlüyorum...
şarkı içinde yaşanır sanırdım hep olup bitenler
içimde baharların sesi
senli şiirler yazıp duruyorum
gönlüm bulut mavisi...
sen söylerken daha da parlıyordu yıldızlar
sevdiğim türküleri...
yaşadığımız ne ki şunun şurasında
seyrek nakışlı bir aşk
rengi kurşun mavisi...
/ aşıklar yakamadıkları ateşten üşürler
hangimizin eksiğiydi bu alev ? /
yaşanmış uzun bir ağrı...
sen büyürken
ben de büyüyorum...
aşk !
düşlerken birlikte gezdiğimiz sokakları
ne günün yorgunluğu
ne havanın soğuğu
nereye varsam üç adım...
boşuna tüketme rüzgara eş nefesini
efsane aşklardan aldım ben iznimi
bu takdiri ilahi...
susuz nehirler gibiymiş kadının sevmeyeni
ki ;
seviyorum !
ki;
biliyorsun !
bir an kadar yakındır uzaklığın
ki;
afilli duruyor bu mesafeler...
otobüs duraklarına
tren garlarına
yapışıyor sensizlik
maalesef seni çok özlüyorum...
..................çok özlüyorum....
Seni özledim
Nice yıldız içindeki geceden sonra
Ufukta beliren ilk gün ışığı
Seni özledim
Ovalarca
uzanan yeşiller
kızıllar içinde
Bir başka sarı görünen gündöndü
Seni özledim
O masmavi gökyüzünde
Beyaz bir leke gibi duran düş bulutu
Seni özledim
Deli deli esen rüzgarlar arasında
Ruhuma huzur veren ılık meltem
Seni özledim
Kayıp şiirler arasında
Hayatı anlatan tek mısra
Seni özledim
Oturup hüzün hüzün dalınca
İçimi kıpırdatan nota
Seni özledim..
Kendini kaybetmişlerin dünyasında
Kayıp
Alıştığım İklimdesin Sen
Mor mavi gecelerde
Şarkıların ruhları okşadığı yerde
Şiirlerimde
Alıştığım iklimdesin sen.
Uzanamadığım yarınlarda
Gel-geç sevdalardan uzaklarda
İçimdesin sen.
Kum rengi sokaklarda
Beyaz badanalı evlerde
Çocukların kahkahalarındasın sen.
Dalgaların sahili öptüğü yerde
Çakıl taşlı sahillerde
Yakamoz ışıltılarındasın sen.
Sokak çalgıcılarının ezgilerinde
Nefes nefes kokladığım
Eylül rüzgarlarındasın sen.
ANLAT
Aşık olamamayı anlat aşık olmuşa anlat ki yaşadığının adını koyabilsin.
Ölmeyi anlat yaşamayı bilmeyene.
Gönül gözüyle görmeyi anlat gördüğünü zannedenlere.
Ya da kör olmayı anlat her şeyi görüpte acı çekenlere kalbi pas tutmuşa sevmeyi anlat.
Ağlamayı onur sayana gözyaşındaki asaleti anlat.
Hürriyeti anlat hapistekine.
Kuşları bile avlayana vicdanı anlat.
Hayatın güzel renklerini anlat siyahı anlam bilene.
Afrikadaki bebekleri anlat offff çekmeyi bilmeyene. Sonsuzluğu anlat sınırları olanlara.
Koşmayı anlat yürümeye üşenene.
Anlamları çoğaltıp boğmayı anlat hayatının anlamının olmadığını düşünene.
Sevabı anlat günahkara.
Günahın birazda tadını anlat ot gibi yaşayana kelimelerin gücünü anlat susmayı maharet sayana.
Ya da susmanın bazen bilgece göründüğünü anlat boş konuşana.
Hacivatı anlat karagöze anlat ki yarım olduğunu anlasın onsuz.
Ağaca kuşları anlat kimlere ev sahipliği yaptığını bilsin.
Güvenmeyi anlat insana dost aramayı bırakıp birilerine dost olabilsin diye.
Gururun ne kadar yüksek bir tepe olduğunu ve çıktıkça ne kadar alçalacağını anlat... Aldatana gerçekte aldattığının kendisi olduğunu anlat anlat ki kendi kendini hançerlediğini fark etsin.
Gülü hatırlatsın diye dikeni anlat belki de dikeni hatırlatsın diye gülü .
Elbet bir yerlerde seni anlayan mutlaka birinin olduğunu anlat yanlış anlaşıldığını zannedene.
Zamanın kıymetini anlat hoyrata.
Yüreğinin ta içini anlat anlamayana anlat ki seni değil yüreğini tanısın Sevdayı anlat yüreği nasır tutmuşa anlat ki geri kalan ömrünü gerçekten yaşasın.
Umutsuza güneşi anlat anlat ki her karanlığın sonu bir aydınlığa gebedir bilsin.
Gözlerle değil yürekle bakmayı anlat gözleri görmeyene anlat ki gerçek marifet aynada değil aynaya bakan da onu anlasın.
Kapı ağzı boş bavul yığınlarıyız
Sarı fotoğraflar yolculuğundayız şimdi
Ayrılıklara acemi aşıklarmışız
Ne barıştan anlarız
Ne mütareke biliriz şimdi...
Daha çok sevmek isterdik belki
Daha çok tanımak
Bu yabancı iki sevgiliyi
Biz seninle susmayı başaramadık
Yalancıyız
Biz barışmayız artık...
Ağlarım
ağlar açılır denizlere
Her şeyi bıraktım gidiyorum bende
Yağmurun derman değil kurak gönlüme
Biz bu şehirde karşılaşmayız bile...
Kırık parça olmuş hatırın bende
Sustuğun sözler kanar içimde
Ne güven kalmış
ne sevda bizde
Biz bu şehirde bir daha
Karşılaşmayız bile...
Ağlarım
ağlar açılır denizlere
Her mevsim biraz daha ayrıldık
Acemi aşıklarmışız
çabuk dağıldık
Yazık sevdiğim
Biz barışmayız artık
Acemi aşıklarmışız
ne çok kırıldık
Ne çok üzüldük
ne çok darıldık
Yazık sevdiğim
Biz barışmayız artık...
Hiç bitmeyecek gibi gelmişti önce
Her şeye tüketmek için başlamışız oysa
Bu sevda için doğru isimler değilmişiz meğer
Ne çok yandık böyle
ne çok yanıldık
Yeteneksiziz sevdiğim
Biz barışmayız artık
Aynı yatağın iki uzak ucunda uyuduk
Her gece biraz daha ayrıldık...
Daha çok sevmek isterdik belki birbirimizi
Daha çok tanımak
Bu iki yabancı sevgiliyi
Sevmek biraz da bağışlamakmış
Biz seninle susmayı başaramadık
Dokunuşsuz sevişler gömdük yastıklara
Hiç konuşmadan kaçak yaşadık odalarda
Aynı çatı altında iki yabancı
İki dilsiz aynı yatağın iki ucunda...
Ağlarım ağlar açılır denizlere
Her şeyi bıraktım
gidiyorum bende
Hiç olmazsa son kez mutluluk dile
Bir yatağın iki uzak ucunda
Her geçen gün
Biraz daha darıldık
Dokunuşsuz sevişler gömdük yastıklara
Dönüşü yok
Biz barışmayız artık...
Günler artık günlere kanmaz
Sanma bensiz güneşler doğmaz
Hep unuttun sevmeyi beni
Bende artık sabahlar olmaz
Kırk parça olmuş hatırın bende
Sustuğun sözler kanar içimde
Ne güven kalmış
ne sevda içimizde
Biz bu şehirde karşılaşmayız bile...
Ağlarım
ağlar açılır denizlere
Her geçen mevsim nasıl biraz daha ayrıldık
Acemi aşıklarmışız
çabuk dağıldık
Korkma sevgilim inan
Biz bu şehirde karşılaşmayız
Biz barışmayız artık...
Ugur Arslan
unuttum seni
unutuyorum iste
bak hic te zor degilmis unutmak
biliyorum bir anda silmek olmaz
ama yavas yavas atiyorum seni icimden
tek tek parca parca
lime lime atarken seni icimden
kanattigin olmuyor degil
ben kesiklerin buyumesine izin vermiyorum
tamam keskin bicak yaralarim var
ama kapatiyorum onlari hemen
kirik dokuk kapatacak yamalarim var
unuturum sevdigim seni
ben unuturum
geceleri daha az uyurum gelemezsin ruyalarima
sabah ise koyulurum dusmezsin anilarima
zaten sildim artik sarkilarimizi
yakmadim direk cope attim siirlerimizi
hani ismini koydugum komsunun bebegi vardi ya
sen diye onu bile koklamiyorum artik
kabuklasiyor yuregim
seni suzerek kalinlasiyor
arinacak bu can senden
cikacaksin bedenimden
ve kapanacak o kapilar
asla acilmayacak sonsuza kadar
gİttİğİn gün
bütün ayrılıkların hesabı benden soruldu
bütün acılı şarkıların
bütün hazİn sevdaların
gİttİğİn gün
her çİçeğe bİr gözyaşı
her kelebeğe bİr ağıt
banada yüzlerce şİİr düştü
yazmaya mahkum
gözlerİn İçİn.
Ben kİ
dönüşüne hasret yaşadım bütün ayları
ve gülüşüne hasret bütün baharları
gel gör kİ
bİr dağa çarpar gİbİ çarptı yüreğİm yokluğuna
bİr ben bİlİrİm
gururumu hangİ taşlara vurduğumu
başımı hangİ taşlara
ve hangİ uçurumlara köprüler kurduğumu
bİr sana kavuşmak İçİn
sen gİdelİ
bütün yollarımın yolları kesİk
bütün dallarımın dalları kırık
kaç geceye bekçİ
kaç sabaha nöbetçİ
ve kaç uykusuz trene bİletçİ oldum
gelmedİn
oysa hep karlar İçİnde sakladım umutlarımı
yağmurlar İçİnde kuruttum gözyaşlarımı
ve kanatarak açtım gölgene avuçlarımı
bİr sana sarılmak İçİn
bİr ucu kalbİmde kaldı bu sevdanın
bİr ucu ellerİnde
bİr adımı sende kaldı sonumun
bİr adımı sabrımda
çünkü
bulutlara çİzİlmİş
yıldızlara yazılmış
ve yüreğİme kazılmış bİr kara sevdaydı bu
günlerce
kışlardan güneş
karlardan ateş topladım
ve bütün ölümlerİ erteledİm
bİr sana dokunmak İçİn
oysa daha gİttİğİn gün
uykularımı çaldım gözbebeklerİmden
dİzlerİmde uyuttum
acılarımı koparttım yüreğİmden
İzlerİnde avuttum
ve sözümü de tuttum
yanarak İçİn İçİn
İşte bugün
unutmayıda unuttum
bİr tek senİ
unutmamak İçİn.
sihirli bir sopam olsa
ve bir defa yuregime dokunsa
ya sökup atsa kalbimi cok uzaklara
ya da yapistirip parcalarini hic bir iz birakmasa
ya sökup alsa icimdeki acitan seyi
ya da ogretse bana acitanlari hapsetmemeyi
keske mavi kelebegim benim olsa
kirik kanatlariyla saclarima konsa
sevsem sevsem yine sevsem
sevdikce doymasam ona
ellerimle sarar sarmalarim
ne cikar hasta ve yuregi yarali olsa
canimdan veririm canina can katarim
ne cikar omru kisa olsa
keske ben kelebek olsam
ucsam kollarina konsam
yasadigi kadar yasardim yaninda
hulyalara salardim onu sevdamla
Ben sana yüreğimin alfabesinden seslenirken
sen başkalarından alıntı yaptığın süslü cümlelerini serptin üzerime.
Olsun alınmadım belki kalp tutulmuş dil lal olmuştu...
Ama gel gör ki içimi acıtan kullanılmış şiirler değil ikinci el bahanelerdi...
Bana bakire yalanlar söyle sevgilim.
Duymadığım bilmediğim şahsıma münhasır olsun rica ederim...
Senden istediğim aşk şekeri değil ki avunsun deli yüreğim silsin yaşlarını küçük kız çocukları gibi.
Emzirme beni aşk! Bırak yarı tok olmak istemiyorum.
Ya aç kalmalıyım ya da burnumdan gelmeli kana kana içtiğim senli deryalar.
Boğulmalıyım ve tekrar seni yutkunmalıyım...
Bana kalmayı öğret diyen sevgili!
Affet sana kalmayı öğretemiyorum arka cebinde ki dönüş biletin hazırda beklerken.
Kalmak nedir peki?
benim yaptığım gibi bedeni alıp yüreği bırakmak mıdır?
yoksa senin yaptığın gibi elini verip yüreği kapatmak mıdır?
sana "Canım" diyorum bir daha hiç demeyeceğim içindir belki...
Ayrılmamız neyi değiştirecek ayrılık yüreğimden silip atabilir mi seni derdin.
Kimbilir...
Bu sana son yazışım.
Sözcüklere yüklemeye çalıştığım duygularım beyaz kağıtların keskin kenarlarıyla nasıl da parçalanıyor böyle...
İlk kez yazmak böyle zor anlatmak bu kadar olanaksız...
İçimde çağıldayan herşeyin sana doğru aktığını duyupta bunu anlatamamak; ne acı...
Oysa seni her düşündüğümde sesim zamanın ve mekanın olmadığı görünmeyen ince ipeksi bir yolda ilerleyip kulaklarına akmadı mı?...
Ruhumun sana akışı o hızlı ama bir o kadar yavaş delice ama bir o kadar sakin coşkuyla ama nasıl huzurlu bir çağlamaydı onların hepsi...
Hemen duyardın; büyük kalabalıklarda iki kişilik yalnızlıklarda yada gözlerin maviliklere kilitlenmiş...
Duyardın...
Hala duyuyorsun...
Şimdi şu an seninle konuşurken ruhunda geziniyorum yine...
Baktığın yerden uzaklaşan bakışlarını o kimselere hissettirmediğin bir anlık dalgınlığı sadece anın yakaladığı o ince sızıyı...
Kapa gözlerini...
Sen hep duyacak mısın beni ben hep anlatacak mıyım; bilmiyorum...
Ama madem ayrılanlar hala sevgili ayrılanlar hala sevdalı bu ayrılıkta bitmeli..
Ayrılık...
Ne çok korkardık bu sözcüğe yüklenen anlamdan...
Oysa şimdi anlıyorum ki ayrılığın kendisi değil ayrılmakmış asıl zor olan...
Ayrılmayı başarana kadar yaşanılanlar o kanatan acıtan korkulu bekleyişler...
O kopuşu yaşamak artık başka biri değil sen olan o varlığı olduğu yerden çıkarmaya çalışmak ağlamak git artık içimden diyebilmek ama daha derken pişman olup hayır kal ne olur diye yalvarmak...
Ne kadar zordu...
Öyle içimdeydin ki seni ordan çıkarmak kendimi paramparça etmek demekti...
Ayrılık...
O kanlı zafer...
Şimdi paylaştığımız işte bu...
İçimizde o boşluğun büyük acısı yüzümüzde birbirimizin kanı var hala...
Canımmmm diyorum son kez sana...
Bir daha demiyeceğimdendir bu ve bir daha yazmayacağımdan
ağladım biliyormusun
Hüzün yıldızları parlıyor bugün gökyüzünde
Bu gece yine için için yanıyorum
Oturmuş seni düşünüp ağlıyorum
Seni
gidişini sevişini her şeyini .
Unutamıyor işte seni şu yaralı kalbim
Yaptıklarını hatırlayıp
pişman oluyor.
Seni düşünüyorum bu gece karanlık gökyüzünde.
Simsiyah gökyüzünde parlayan yıldızları seyrediyorum
Onları sana benzetiyorum
Kararmış kalbimin bir kenarında yanan meşale misali.
Dedim ya
seni düşünüyorum bu gece
Beni sevdiğini bana nasıl baktığını bana nasıl güldüğünü
Ellerimi nasıl tuttuğunu ellerini nasıl tuttuğumu
Büyüyen bir ateş gibi sevgimizin nasıl çoğaldığını
Ve bir gün ansızın bırakıp gidişini.
Son vedanı hatırlıyorum gözlerime ağlarcasına baktığını
Gözlerini kalbime gömdüğünü hatırlıyorum
Bir daha çıkamasın diye.
Çıkamadılar zaten kalbimden gözlerin
Ölüler dirilirler mi ki gömülenler çıksın gitsin
Gittin son bir veda ile gözü yaşlı
Elimde kolyen ardından dakikalarca baktım ağlamaklı
Sıkıldım üzüldüm perişan oldum ama ağlamadım.
Ağlayamadım engel oldu gururum engel oldu aşkım
Uzaklara gittin belki bir daha asla geri dönmemecesine
Özledim seni deliler gibi özlüyorum hala.
Sen bir yerde ben bir yerde yinede sönmedi sevgimiz
Aksine çoğaldı dağlar gibi oldu hasretimiz.
Hep seni hayal eder hep seni düşünürdüm.