Melâl~

---> Melâl~

Kendimi
Ses Veriyorum Gecene..
Eteklerimdeki Tüm Taşları, HasretineMesafe Çeken Yollarıma Ekerek..
Uzak İklimlerden, Bulutlara Yükleyip Gözyaşlarımı
Sözümü Tutuyorum Adam Gibi






Leke Sürmediğim Sevdanı, Avuçlarımda Nefesimle Isıtıp
Saçlarına Yağıyorum ! Kaldır Başını Gözüm
Borcumu Ödüyorum..

- Seni Seviyorum -
 
---> Melâl~

Aşkın rengi kırmızıdır.
Sana yaman bir veda hazırladım.
Hançer gibi kalbimde duracak sevdam,
Ve seni saklayan bileklerimden
Ölümcül bir ihanet sunacağım kendime..
Bir damla hasretim akmayacak yüreğime..
Sana yaman bir veda hazırladım.
Zamanı sildim, mesafeyi kaldırdım..
Yaktım kutsal kitaplarımı, yaktım gözyaşlarımla yaktım..
Sana ateşten gülden ve kandan bir ülke bıraktım..
 
---> Melâl~

[FONT=&quot]Aşkın rengi kırmızıdır.[/FONT]
[FONT=&quot] Kimse kutsamaz aşkı hiç kana bulanmadan![/FONT]
[FONT=&quot] Sana yaman bir veda hazırladım.[/FONT]
[FONT=&quot] Zamansız her seferde her kalenin burcunda,[/FONT]
[FONT=&quot] Ateş renkli bir bayrak vardır ihanetten bir rüzgâr,[/FONT]
[FONT=&quot] Ve alevler donar orda, bakışlar sımsıcaktır..[/FONT]
[FONT=&quot] Bir mum gibi sana adadım bütün aydınlığımı!..[/FONT]
[FONT=&quot] Gece gibi zalim ol, tüket karanlığımı![/FONT]
[FONT=&quot] Kuşlar küsecek mevsimlere, yollar düğümlenecek.[/FONT]
[FONT=&quot] Aşkında kendince bir kanunu vardır. [/FONT]
[FONT=&quot] Kan damlar kelimelerden can yerine.[/FONT]
 
---> Melâl~

[FONT=&quot]Adımı unuttum yaşadıklarımı,
Sana kırmızı bir gül bıraktım.
Aşkın rengi kırmızıdır, fırtınaya hazır ol.
Bir başka yağar bu iklimde kar.
Ve dağlarda yıldızlı bir şenliktir her mevsim.
Atmışların uykusundan ,yetmişlerin türküsüne.
Bir sitemi taşır hayat, bilemezsin soğuktur..
Bir gülün kıyısında kül rengi yapraklar,
Aşkın rengi kırmızıdır, şimdi ne yapacaklar.
Sana yaman bir veda hazırladım.
Zamansız her seferinde geriye dönmelerin.
Kendime baktıkça ben karanlığın aynasında yağmuru özleyeceğim!..[/FONT]
 
---> Melâl~

[FONT=&quot]Sen olmayacaksın,[/FONT]
[FONT=&quot]Sararmış yapraklarda can suyu olmayacak.
Aşkın rengi kırmızıdır,
Sana yaman bir veda hazırladım.
İnandırdım kendimi sensiz bir hayata,
Ve sensiz bir hayatın olmadığına..
Bir yangın neden çıkar, neyi söyler alevler!
Sana bunları bıraktım,
Dağ gibi çökecek sevdam gönlüne,
Bir çakıl taşı gibi kayacağım sularda,
Sana halkam kalacak çelenk gibi boynumda,
Ve sularda bir kızılca kıyamet!..
Sen duymayacaksın bunları, hiç kimse duymayacak..
Derinlerdedir çünkü her sevdanın vurgunu!
Sana yaman bir veda hazırladım,
Sen yaşadıkça çoğalacağım her yürekte!..
Her sözde bir mânâ bulacaksın,
Ve her gece ölümün aynasında benim aksim duracak..
Korkudan bir kıble gibi bana dönecek yüzün,
Ve bilmeden ben seveceksin , bilmeden beni!.
Sana ateşten, gülden ve kandan bir ülke bıraktım.
Aşkın rengi kırmızıdır.
Kimse kutsamaz aşkı hiç kana bulanmadan!..[/FONT]
 
---> Melâl~

ne zaman eskiyor sevgiler ödenen bedellerin acısı geçincemi??? yağmur yağıyor mutfak camındayım. .nasıl üşüdüğümü bilemezsin.. menekşelerim çiçek vermiyor artık anne. söylediğin gibi hep dibinden su verdim ama.. şimdi telefon açsam sana sesini duynak da yetmiyor ki.. Hep ayni cumleler.Babamlar nasil? Ilacini aldin mi? Nedenini bilmedigim bir aglamak var icimde. Bir yerlere sigdiramiyorum yuregimi. Bazen dalip giderdin mutfakta yemek yaparken tahta kasikla tencerenin basinda oylece ne dusunurdun acaba? Ozlemek cok fena anne, anlamak seni daha da fena.. Omuzlarim agriyarak uyaniyorum sabahlari. Benim kizimin omuzlarimı ovmasina daha cok var. Gittikce sana mı benziyorum ben? Ya da 'annenin kaderi kiza' dedikleri dogru mu? 'baban eskitir herseyi kizim, 'demistin bir kez. Anlamamisim meger, eskiyormus annecigim. Omzunu ovacak kalmiyormus meger ayni evin icinde. simdi duysan bunlari, ne uzulursun mutsuz mu kizim diye, coktan kendinden vazgecmis bir sesle. Mutsuz degilim de anne, yagmura ve mutfagimdaki kedere care bulamiyorum .Evimi topluyor, toz aliyor, patlican kizartiyor, televizyon seyrediyor, aksam calan kapiyi aciyorum. Actigimi goren olmuyor.Pisirdigim yeniyor da, guzel olmus denmiyor.Cay demleniyor demleniyor, demleniyor. Kederim mutfagin her yerine yerlesiyor. ah Nasil eskiyor hersey anne, nasil eskiyor. eskilerimi atmaya kiyamiyorum. Seni cok ozluyorum. bana yasakladığın bahçeler sana da mı uzaktı hep.? gidemeyişine ağladın mı sende? ne zaman eskiyor sevgiler ödenen bedellerin acısı geçince mi? işte böyle... kalbimde bir acı şarkılar seni söyler..

İclal Aydın.
 
---> Melâl~

Hangi yönden esti bu ayrılık rüzgarları?
Nereden aklına geldi
Bu nedensiz,
Bu zamansız,
Böyle yoktan yere çekip gitmek?
Hangi masalın yalanlarına kandın..
Benden başka kimlere inandın
Hani bendim senin dünyan?
Soğuk gecelerde içini ısıtan,
Gülücüklerim vardı hani..
Hani, öpücüklerim yıldızlar kadardı
Ve.. o yıldızlar
Dudaklarına dokunmadan uyumazdın?
Hani, bir günümüz ayrı geçse.
O günü yaşanmış saymazdın?

Böyle mi olacaktı
Bu çocuksu,
Bebekler kadar masum aşkımızın sonu?
Bu yarı yolda bırakmak niye?
Beni böyle darmadağın edip gitmen
Allah'tan reva mı?
Bu gidişin derdine deva mı

Hani, hiç kimse ayıramazdı bizi?
Hani, bir gün uzak kalsak
Yangın yerine dönerdi yüreklerimiz
Denizler bile söndüremezdi ateşimizi...
Böyle apansız
Ve böyle acımasız gidince
Kapanır mı sanıyorsun
Yıllarca yaşanan bu sevdanın izi?

Demek ki sen beni hiç sevmedin ?
Ya da hiç sevemedin...

Tamam.
Git o zaman..
Her yoksul aşkta
Böyle apansız çekip, gidişler olur.
Yine de /dur..
Son bir kez iyice düşün.
Eğer,
İlle de gideceksen..
Çocuksu bakışların geride kalmasın.
Bırak önce gözlerin gitsin.
Sonra......
Al başımdan bu sevdayı
Bu aşk bitecekse böyle bitsin.



Necdet GÖKNİL
 
---> Melâl~

Ben
Kimseyi böyle çıldırasıya sevmedim.
Zorla değil ya,
Sevemedim işte..
Kimseler yer etmedi içimde..
Senin,
Her yanımı..
Sarıp sarmaladığın kadar.
Kan yerine
Senin damarlarımda dolaşıp,
İliklerime işlediğin kadar...

Ben
Bir tek seni.
Bugün..
Yarın..
Ve daima
Hep seni seveceğim.

Kalbinde ben kaldıkça
Ve yaşadıkça..
Adının her harfine..
Kirpiğinin,
Saçının her teline..
Binlerce şiir yazacağım.

Yaşadığım her günün sonrası
Zindan karası gözlerin
Zindan karası saçların
Süslerdi gecelerimi.
Sen bilmezdin..
Ellerini ellerimde tuttuğumda
O karanlık gecelerde
Yıldızlar kadar ışıldayan bendim..
Her hangi bir gecede,
Gökyüzüne baksaydın beni görebilirdin .
Belki o zaman,
Ben diye ..
Ellerine, yüzüne
Bir avuç gökyüzü sürebilirdin.

Kır çiçekleri kadar keskin kokun vardı
Soluduğum havada.
İçtiğim her bardak çayda..
Her bardaksuda..
İçtiğim her kadehte..
Yudumladığım sendin.
Bilemezdin.
Sen de içerken bir bak bardağına,
Kadehine..
Mutlaka beni göreceksin.
İşte o zaman..
İstersen..
Seni içtiğim gibi,
Sen de beni içeceksin.

Şimdi
Sen varsın ya dünyamda..
Artık sırtım gelmez yerlere...
Sen de kendini bana bırak
Mutluluk işte o zaman gelecek
Önümüzdeki bütün kapıları açılarak

Artık biliyorum..
Her şey,
Gün gibi açık..
Gün gibi ortada...

Sen, /benim/
Günlerimi binbir renkte
Fener alaylarına döndüren..
Yüzümü güldüren
İyilik meleğimsin.
Sen, benim içinde yüzdüğüm
Denizimsin, okyanusumsun
Sen benim huzur bulduğum
Sessiz maviliğimsin.




sessiz%20ask.jpg





Necdet Göknil
 
---> Melâl~

Hançer olsan ne çıkar ?
Kalbime saplanırsın en fazla...
Bir damla kanım bile akmaz.
İç kanamaya dönüşürsün.
Benim içim alevler içinde yanarken..
Sen üşürsün.
Yürek atışlarım dursa..
Soluk alamasam da..
Üzülme, canım yanmaz...

Kurşun olsan ne çıkar ?
Vursan vursan
Alnımın orta yerinden vurursun.
Kılın bile kıpırdamaz.
Sessiz sedasız durursun.
Bilirim,
Ölsem bile,
Düşüncelerimde sen kalacaksın.
Duygularımda sen olursun.

Hançer de olsan..
Kurşun da olsan ne çıkar ?
Herkez gibi
Sen de bir gün
Ettiklerinin karşılığını bulursun.

pop-princess-tsr-b-v1-1-no-type-7-20-09.jpg



Necdet Göknil
 
---> Melâl~

Devrilip gidiyorum işte

Geride kaldın sen...



Aşınmış sevdalar gibi

Yıpranmış postallar gibi

Lime-lime, yarasız

Geride kaldın sen...



Kaprislerinle, nazlarınla

Bakışlarınla, sözlerinle

Tutulmayan vaatler gibi

Harcanmış saatler gibi

Tek başına, kararsız

Geride kaldın sen...



Buraya kadarmış güzelim

Boynumda bıraktığın diş izi

Bitmez sandığın aşk denizi

Buraya kadarmış.



Vedalaşmak isterdim oysa

Klasik bir film öyküsü gibi

Ellerini tutup usulca

Son bir kez öpmek isterdim

Kendimi mazur gösterip

Masum ve mağrur bir duruşla

Her şeyi kadere yıkmak isterdim.



Ne gerek var oysa

Yürümeyen birtakım şeylerin

Nedenlerini tartışmaktansa

Asla yürümeyeceğini anlayıp

Bunu hiç konuşmamak

Daha bir yiğitçe değil mi?



Süzülüp gidiyorum işte

Bela olmadan

Yoluna çıkmadan

Hesap filan sormadan

İncitmeden, acıtmadan...



Bir bileti yırtar gibi

Bir kabuğu atar gibi

Sıyrılıp gidiyorum işte

Geride kaldın sen...



Bir tren penceresinden

Akıp giden bozkırın

Ortasında bir kuru ağaç gibi

Geride kaldın sen...





Yusuf Hayaloğlu
 
---> Melâl~

Sevgilim
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil
Bütün iş bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte
Yani yürekte, yürekte

Mesela bir barikatta dövüşerek
Mesela kuzey kutbunu keşfe giderken
Mesela denerken damarlarında bir serumu
Ölmek ayıp olur mu
Olmaz

Sevgilim
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil
Bütün iş bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte
Yani yürekte, yürekte sevgilim yürekte..

Seversin dünyayı doludizgin
Ama o bunun farkında değildir
Ayrılmak istemezsin ondan
Ama o senden ayrılacak
Yani sen elmayı seviyorsun diye
Elmanın seni sevmesi şart mı,
Değil...

Tahir i Zühre sevmeseydi artık
Yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil
Bütün iş bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte
Yani yürekte, yürekte gülüm yürekte yürekte

Hoşgeldin kadınım
Hoşgeldin kadınım
Yorulmuşsundur
Nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını
Ne gül suyu ne gümüş leğenim var

Susamışsındır sevgilim
Buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
Acıkmışsındır
Sana beyaz keten örtülü sofralar kuramam
Memleket gibi esir ve yoksuldur odam

Hoşgeldin kadınım, kadınım hoşgeldin
Hoşgeldin gülüm
Ayağını bastın odama
Kırk yıllık beton çayır çimen şimdi...
Kurban olduğum güldün
Güldün
Güller açıldı penceremin demirlerinde
Ağladın
Avuçlarıma döküldü inciler
Gönlüm gibi zengin
Hürriyet gibi aydınlık oldu odam
Hoşgeldin kadınım
Hoşgeldin kadınım
Hoşgeldin kadınım
Hoşgeldin sevgilim
Hoşgeldin...

volkan_konak.jpg
 
---> Melâl~

Yalanmış sevmek, yalanmış dünya
Gerçekmiş oysa, gördüğüm rüya
Ölüm vakti gelince başladı hiya
Hani sevenler şimdi haniya...
Hani onunla kendini çokluk sanırdın
İnsan sevince tokluk sanırdın
Bak elinde bastonun,ağarmış sakalın
Sevenlerin yok oldu,bak yalnız kaldın...

Adem Kocakaya
 
---> Melâl~

-bir solukta okumak istemiyorum seni, sayfalarını çevirme-
uyku tutmadı, sen tut beni
en son koynunda unuttum günaydın dilimi
gözlerinde büyüdüm, yüreğim sende çocuk kaldı
hadi kalk gidelim, bizi görüp yazacaklar, az kaldı
en keyifli sabah kahvaltım! Sen,
göğsünde yürüdüğüm balıkçı kasabası
akşamdan kalsın öpüşlerin, yalpalasın dudaklarımda
susuyorum, özlemin gelincik tarlası
susatma
gözüm tutmadı sensizliği, bir daha yollama
efkar dağıttım, herkese biraz düştü
dalgalara gözlerimle yazdım şiirimi, ıslandı ama yırtılmadı
kalbim, içli şarkılar kuşağı. İçinden geçiyor
parmaklarım karanlıkta mum gibi,
sana yazıldıkça eriyor
ateşli çingene dansım! Sen,
uzağında kaldığım deniz ülkesi
tutamayacağın sözler ver bana, ben tutarım
nefes alsın yorgunluğun dağınık yatak akşamlarında
biliyorum, gözlerin bir İstanbul hatırası
kapatma
ellerim tutmadı vedada, yaşlandım, bağışla
 
---> Melâl~

Artık güneş eskisi gibi doğmuyor melâl ..

Gökler bulanmış ağıt rengine..

Körpe karanfiller ölüyor uzaklarda,

Çığlıklarını (d)uyuyor musun ?

Canımdan can gidiyor,

Soluğumdan nefes,

Dermanı kaçıyor yüreğimin,

Sözler, çırpınıyor dilimde melâl!

Bir inşirah mühürleyip dilime..

Susuyorum!





Savuruyorum içimde biriken öfkemi,

Çürümüş vicdanlara,

Kokuşmuş insanlığa!

Dualar doluşuyor ellerime,

Dupduru bir hüzünle,

Secdelere gömüp başımı

Aminlerce ağlıyorum..







Keskin bir ah haykırıyor öteler..

Ölümler yağıyor durmaksızın,

Nicedir melekler uçuşuyor göklere!

Acı kusuyor yer ve gök!

Deli ağıtlar yükseliyor.

Yüreğimi sağır edercesine!

Kimseler duymuyor melâl.

Kimseler duymuyor.!.

Aklım almıyor artık,

İçim paramparça,

İçim kanrevan,

Yüreğim almıyor artık..

Yüreğim ağrıyor..

Yüreğim ağlıyor..

Yüreğim melâl!…


Alıntı
 
---> Melâl~

Melâl'e / Hiçlik Risâlesi





Kundaklandı yüreğim, dil vurgunu dikenli seslerle
Bir vâveyla düştü ellerime sadaka niyetine Melâl!



Şimdi risâlesini istiyorlar hiçliğimin..
Çok -sus- acıdın!
Bir -sus- konuş !
Bilmiyorlar sızımı dürttüklerini Melâl.
Bilmiyorlar, battığını kelimelerin içime..
Oysa canıma kastediyor sustuğum her bir hece..



Yolcusu yitik, çıkmaz bir yolda kurban oldum ben Melâl
Aransa bulunmaz silüetim.
Saçlarıma zifiri rüzgârlar değdi..
Kayıptır gölgesi ellerimin Melâl!…



Avuntudur libasım,
Yüreğime eğreti, ateşten bir avuntu!…
Namusuna hâlel gelmez bir yalnızlık, alnıma yazgılanan
Nişangâhı iki damla yas..!
ve hep gece,
Şakağımdan süzülen koyu bir ahla boyanan..





Dilimdeki ezberleri, bilmezdim önceleri..
Ne çok körpeydim acıya Melâl ,
İçime ağan sızıya ne kadar çöl…
Ateşlere uzanmış meğer,
Tutunamadı,
Yan(ıl)dı körpe ellerim!
Bu yüzdendir Melâl,
kavrukluğu yüreğimin!..
Artık ellerimi dualara veresim var …
Gömülüp secdelere ağlayasım..
Aminlerce sus-asım var Melâl!..





Şimdi gökyüzü ağlar bîçâreliğime..
Kuşlar uğramaz tenhalarıma Melâl!
Hangi duvara yaslasam başımı
Yıkık bir harabe gibi kalırım..
Zehirdir suyun tadı bende..
İklimlerin yoktur baharı..
Kış ortası açan çiçekler gibiyim Melâl!
Senden öte kimseler ilişmez ıssızlığıma.
Kimseler seslenmez kuyularıma.
Sızlar savunmasız kırgınlıklarım,
Kanar avuçlarım…
Hadi ellerinle sarmala kırıklarımı..
Merheminden sür dilime,
Duala beni Melâl!
Sesime sarayım seni, soluğuma..
Saçlarıma dolan,
Düşme gözlerimden
Asıl kirpiklerime!
Saklan!
Saklan, kimseler görmesin seni Melâl!…
 
---> Melâl~

firak-ı melal



zifir karanlıklarımın seheriydin sen benim.
Biçar ömrümün sokaksız evleriydin.
Bitmeyen yollarımın en uzun seferiydin.
şimdi bize de mi firak-ı melal düştü?


Bir serkeş sevda ruhumda kanar.
Içimi acıtır yağmurun dahi.
Serde sevdalık var,
acı var,
hüzün..
şimdi bize de firak-ı melal düştü...




Asisa
 
---> Melâl~

Nazende Melâl..
Nazlı Hüznüm Benim içimin suretsiz sevdası
nazlı hüznüm benim

ayrılıkların ayazına düşmüş nemli dudaklarım
ertelenmiş sevmelerimin ilk ve son noktasısın sen..
Gözlerimi sensiz düşlere hiç kapamadım
yıldızlar bile eksildi de gönlümün göğünden
sen hiç eksilmedin nazlı dileğim...

dilimde senin ateşinden geçmiş kelimeler
yakıyor boğazımı..
Hikâyelerim bitmedi henüz sana dair
mevsimlerim yeni uyanıyor...
gitme, sana yanan yüreğimden
en fazla bana yakın, en çok benden uzak gözlerin..
elimde kırık dökük cümlelerimle hep sana gelişim bundandır..
yasaklı cümlelerin ardında
kıvranıyor gecelerim..
bakma gözlerime öyle azrailin olmasın sesim..

NAZEN DE MELAL
nazlı hüznüm benim...

daha kaç yalnızlık vursamda ruhuma
sana sustuklarımı konuşuyorum
sesimin en içli yanından..
eski bir yaranın adıdır sende kanayan..

sahibinde kaybolan düşler kaldı ruhumda
düşlerken kaybettim hayatı
bunca acı çekilmez bunca sevmeyince
sen hep bende kal can yaram..

ahh yar!
kalemime vuran efkarım benim..
kırık dökük cümlelerim
sol yanımda kanayan bir şair sancısı
sen içimdeki züleyha
Yusuf yüzlü suretlerde can bulan

senden kalmış bir mühürdür gözlerimde hüzün
senden kalmıştır bu sessizliğim
içimin acıyan yanı
takati kalmadı sensizliğimin

NAZEN DE MELAL
nazlı hüznüm benim

en güzel cümlem sensin..
senden kalan her öykü titrer içimde
sığlığıma şiir genişliği sunan da sensin..

Gitme benden nazlı hüznüm
ömrüme yazılmış düşüm...
körpe sevdalar düşsede bozgunlarmın yalnızlığından
yarınımsın,sızımsın..

gözlerinde yitik bir şiire başladım
kendi öz yazımla, senden kalan yanımdan
her köşe başında bir hüzün bekler beni
başlığında senin adın yazan..


Sürmeden gözlerime yaşanmışlıkları
gir dizelerimden genzime
sensiz geçmesin hiçbir harf içimden
sesim sesinde
ıssız bir hüzün olsun...

NAZEN DE MELAL
nazlı hüznüm benim

yürümeye mecalim yokken
koşmamı isteme benden..

Anla ki en güzel cümlem sensin...

Nazlı hüznün ömrümden eksilmesin...


ALİ KIRDUDU
 
---> Melâl~

Susmayı geç öğrendim
Bu yüzden yalnızlığım

Çocuktum
Son gördüğümde
Esrikti yüzü aşkın
Kaçtığım için ondan
Şehla yollara düştüm ardınca
Ayaklarım kan revan

Ak bulutlardan düşen
Bir damla gözyaşıyım ben
Şimdi yazılmalı aşkın ahiri
Bitmeden içimde sürgün
Su ve yol tükenmeden
Gel hüznüme sebep yâr

Ayrılık kanıma sızdı
Mahur gökçe bir akşam
Tarla kuşları ve dua
Yürüdük mavi bir sancıyla
Kıvrılan yolda sevda namına

Gözlerimde tuz erittim
Dudağımda soldu kardelen
Kırgın ve mülteci
Her şehir tanır beni
Söyle aşk
Hangi yol sana çıkar...

2345949775_f775937955.jpg


Kalender Yıldız
 
---> Melâl~

Ey Melal

Ey hüznün ötesinden içime bakan melal
Ahuların seni kıskandığını
Kalbime fısıldarken rüzgarın dudakları
Yüreğine tutunmak istiyorum sessizce
Esrik bakışlarını ayırma gözlerimden

Şafak hatıraların kanadında gizlidir
Tanyeri bir çocuğun avuçlarında
Ey ömrümü bir bahtın ucunda yakan melal
Ruhumu bir gül gibi ellerine bırakıp
Zambakların sırrına yürüyorum sessizce
Esrik bakışlarını ayırma gözlerimden

Ey damar damar öfke, pıhtı pıhtı kan melal
Nerede, karanlığa hükmettiğimiz günler
Neden böyle vurgunuz ateş dilberlerine
Erdem çiçek özüdür, yıldızlardan süzülür
Pembe bir yanılgıdır hayatı büyülemek
Yabancı doruklara uzatma ellerini
Esrik bakışlarını ayırma gözlerimden

Ey gönlünü bir damla suya bırakan melal
Yenilgi doldurulmuş diye bardağımıza
Prangaya vurmalı mıydık geçmişimizi
Zamanın yılgınlığı gömülmeden toprağa
Ruhumu bir sır gibi mehtabına gizleyip
Eski umutlarıma dönüyorum sessizce
Esrik bakışlarını ayırma gözlerimden

Terkediyorum uykuda gülümseyen kuşları
Şehrayin siliniyor ufkumdan; gün dönüyor
Ey dünyama ırmaklar misali akan melal
Yakındır, gökyüzünde açması çiçeklerin
Kaktüslerin bahara erişmesi yakındır
Ayırma gözlerimden esrik bakışlarını
Esrik bakışlarını ayırma gözlerimden

Ey hüznün ötesinden içime bakan melal
Ey ömrümü bir bahtın ucunda yakan melal
Ey damar damar öfke, pıhtı pıhtı kan melal
Ey gönlünü bir damla suya bırakan melal
Ey dünyama ırmaklar misali akan melal
Esrik bakışlarını ayırma gözlerimden
 
---> Melâl~

Senle başlayan cümlelerin kurduğu bir uygarlığın çöküşüydü aslında bu aşk hikayesi..
Kelimeleri sana iliştirince, adına aşk diyordum..
Sonbaharda dökülen kelimelerden şiir yaptım; Okunası belki..
Yaşanmamış mevsimler yan yana gelince cümle diyordum;
Ve cümle alem biliyordu aslında, Koskoca bir AŞK'ı sonbaharda idam ettiğimizi..
Ve ben, sensiz cümlelerin lirik sokağında vurmuştum kendimi;
Mevsimlerden ise sonbahardı..
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst