Melâl~

---> Melâl~

Karabasanların üstüme çöktüğü hüzünbaz gecelerin koynunda dinlendirdim senli yaşanmışlıkları.
Yıldızları tek tek öldürdüm sana bakan gözlerimin içinde,
Gözlerimden nehirler geçiyor, hislerimin buz tuttuğu anlardayım,
İçimdeki kırıntılarla ısıtıyorum üşüyen yanlarımı,
Şiirler okuyorum, anlamadığım diller ortak oluyor ağlayan yanlarıma,
Senli anıların siyah beyaz yanlarına dokundum işlemeli ağıtlar yakarak.

alıntıdır
 
---> Melâl~

Sen bir kitap kapağı gibi kapamışken adımı ben her sözcükte seni okuyorum harf harf...

Tümcelerimin boyun büküşlerine aldırma yar!
Gözü yaşlı satırlarımın kan döküşlerinde büyütüyorum keşkelerimi
Harflerimin ayağı kayıyor uçurumlarından.
Oysa sen bir liman sakinliğiydin yüreğime bir gün batımı huzuru
uçsuz bucaksız bir özgürlüktün mavilerime
ateşe verdin kıyılarımı apansız sinsice
züleyhanın kaderine razıydım Yusuf(um)sun diye
peşinden koşmaya kınanmaya dile düşmeye
nerden bilirdim dil(in)den düşeceğimi?

Bir sözünle ateşe verdin uğruna ödenen bedelleri
Gitme demem git şimdi!
Bir valizin içine bindirip vedalarını
son bir kez kokunu çekmeden tiryakiliğim son bir kez düşmeden kollarının girdabına
bir buseyi çok görüp alnıma en kara yazgıları sür de git!

Son fethedilen miyim meçhul ama
virgul.gif
sen son Fatihim
Bilsen kaç varlığa hiçlikti fetihlerin
Ama dur gitme!
Şu topraklarımda dalgalanan sancağını indir
virgul.gif
öyle git!
Yüreğimden sevdanı dilimden adını sök de git!
Ciğerlerimden kokunu gönlümden gözlerinin okunu çek de git!
Sözlerimi esaretten kurtar dilimi çöz de git!

Kaç kez uğurladım seni bu kentten?
Kaç kez boynu bükük bıraktın ardından el sallayışlarımı garlarda?
Dönüşünün umuduyla gidişine dayanamazken
virgul.gif
bu müebbet vedaya nasıl dayanırım söyle?
Ah yaren yakınımken uzağımdın.
Şimdi benden öte bensin ki
virgul.gif
ben bana tuzağım..

Kin tutmaz kalemim
virgul.gif
bilirsin.
Sen kapatsanda cismimin üstüne son sayfanı
virgul.gif
bu masalın devamını bir ömür bekler yüreğim
Sana git diyebilmek için kaç alfabe satın aldım zamansız pazarlıklarla bilsen.
Tüm kırgınlıklarımı çıkarıp kumbaramdan saydım
virgul.gif
bir git etmedi.
Yanında me si olmayan bir git yakıştırılmadı sevdama
Ama çok istiyorsan
virgul.gif
işte orda alfabemin kıyısında bir git
İster al git
virgul.gif
istersen kal; git-me Yar!..


Yar demişim sana yokluğun dipsiz bir yar!
İşte
virgul.gif
diz çöküyor sevdana yüreğim
virgul.gif
gitme!
Gitme
virgul.gif
sensiz ıssız bu diyar..

alıntıdır
 
---> Melâl~

Her şey birdenbire oldu.
Birdenbire vurdu gün ışığı yere;
Gökyüzü birdenbire oldu;
Mavi birdenbire.
Her şey birdenbire oldu;
Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan;
Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire.
Yemiş birdenbire oldu.

Birdenbire,
Birdenbire;

Her şey birdenbire oldu.
Kız birdenbire, oğlan birdenbire;
Yollar, kırlar, kediler, insanlar...
Aşk birdenbire oldu,
Sevinç birdenbire.

ORHAN VELİ KANIK
 
---> Melâl~

Yıldızlara baktırdım fallara çıkmıyorsun
Seni görmem imkansız rüyalarım olmasa
Pencereden bakmıyor yollara çıkmıyorsun
Seni görmem imkansız rüyalarım olmasa

Zor mu geldi kalbinde bana sevgi saklamak
Yakıp gittiğin yeri dönüp bir kez yoklamak
Değil sabaha kadar seni öpüp koklamak
Seni sarmam imkansız rüyalarım olmasa

Sevmesem özler miyim seni can pahasına
Ne olur bir fırsat ver, beni bir daha sına
Adını söyleyemem senden bir başkasına
Seni sormam imkansız rüyalarım olmasa

Düşlerimde incitsem günlerce uyuyamam
Sana değil, saçının bir teline kıyamam
Yıllar sonra dönsende' nerde kaldın' diyemem
Seni kırmam imkansız rüyalarım olmasa

Yalvarırım mektup yaz beş dakkanı ayır da
Su serp yanan sineme sağlığını duyur da
Yaban gülü gibisin dağda,kırda,bayırda
Seni dermem imkansız rüyalarım olmasa...

CEMAL SAFİ
 
---> Melâl~

Muhbir Vatandaş
Komiserim,
şikayetçiyim, komplo kurmuşlar.
Göğü boyamışlar,
daha bir parlak daha bir mavi .
Denizi de,
daha bir yeşil, daha bir derin.
Benden duymuş olmayın ama,
şarkıları da değiştirmişler
neşe katmışlar müziğe,
sözler de daha bir anlamlı
şiirler de öyle.
Yutturamazlar,
yollara yay döşemişler kesin
bastıkça geri tepiyor insan.
Çiçekler, ağaçlar ve kuşlar da alet bu işe...

Bir koku, bir cıvıltı var ki havada..
Ha, bir de insanlara
rüşvet yedirmişler belli,
geçerken bakıp bakıp gülümsüyorlar.
Rüzgâr da, güneş de payını almış
daha bir serin, daha bir sıcak

Yok canım, baharla ilgisi yok bunun.
O kıza aşık da değilim eminim.
Kesin bir komplo bu komiserim.
Şikayetçiyim!!!
İmza: Bir Muhbir
 
---> Melâl~

images


ey içimin kıyılarını
gecenin karanlığında
dövüp duran dalga
seni kendim kadar tanıyorum işte
beni yanlış yerlerde arama sakın
içindeki yaraya dokun
en kimsesiz saatlerinde


ben seni ne zaman düşünsem
eğilip dizlerimdeki yara izinden öpüyorum


(…)


aynı çağın gölgesinden
vurulmuş ve hüzünlüyüz biz
bu yüzden birbirine karışır ırmaklarımız
pusulasını yitirmiştir sular
kararsız ve kızıl akar biraz
bazen dinlenir ama hep akar...


nilgün gürbüz
 
---> Melâl~

images


Aglayan sen uzaklarda bir yerde
sen yüreğimde ...
yüreğimin gitmediği şehrinde...

bense kırgın ve dargın....
bir yanı ıslak
ve eksik
ağlayan şiirler yazıyorum sana..
kalmışken gerinde........
Yutkunuşumda boğuyorum hıçkırıklarımı....
yüreğimin vurgun yemiş yerinde....

sis çöküyor gidişinle şehrine..
mezarım oluyor şehrin..
.kapanıyor gözleri...
sönüyor ışıkları...çöküyor üzerime...
karanlık parselliyor gecemi....
karanlık parselerken gecemi....
dışarda umursamaz bir rüzgar..
sensizliğe kayan bir akşam....
sense bırakıpta beni olmadığın şehrinde...
düğümleyip gözlerime son bakışı..
usulca yağan bir yağmur...
ve seni almış bir fırtına..
kapılmışsın rüzgarına ...
gidiyorsun...
gidiyorsun uçurumun kollarına....

bense kal diyemiyorum sana....
kal öylece..
bir kac dakka...
sessizce..
yada gitme...


dokunma diyemiyorum sana....
dokunma gözlerime ...
gözlerimde kalan bir kac damla ömrüne..

yüreğime attığım haykırışlar...
faydası yok yalvarışlar...
söyleyemediklerim dilimde kayıp..
hayata yenilmiş duygular....
susuyorum...
ecelim tutmuş elimi..
sus vurmuş dilimi...
bense yeraltında
müstakil topraklara kuruyorum evimi..
toprak sarıyor bedenimi...
üşüyorum


oysa ben üşümem vefasız ...ben üşümem biliyorsun....üşüyorsam eger ya sen gidiyorsun ..ya ben ölüyorum ...biliyorsun....
 
---> Melâl~

huzun2.jpg


Sureti dönüşümsüz akşamların
Uzak bir sesi
Sur'dan kopma bir figan
İbadete kamil yalnızlık

Firari kentlerin
Sokak kedisi azgınlığında
Ve sönmeler ateşin bentlerinde

Birinci perde

Oyuncular kıyamda
Makyöz kaçışta
Dekor eslerde
Rol geceye gebe
Düş sineye

Hudutsuz mekanların, kapısız odaları ulu orta
Çürük bir koku
Boğuk nefes
Ürkek gece
Yok oluşluk...

İkinci perde

Kleopetra sahnede
Boylu boyunca uzanmış
Bir yarım elma kül kedisinden kalma
Ah'ın işlemeli örtüleri can üstü
Bir diriliş busesi
Varlık...

Üçüncü perde

Başrol suretler sahnede
Uzun bir siren
Koca bir düzlük
Göz kamaştıran şavk
Şavka inat karanlık
Ve son
Kıyam/et

Ölüme sevda türküleri çalar Sur
Solar gün
Akar hece semanın mavisinden
İbrik ibrik omuzlara sal

Arafta bir garip çaba
Sureti dönüşümsüz suretler
Elveda!..


Duru Cansuyu
 
---> Melâl~

image.axd

Biliyor musun?
birgün seni yazacağım Seni yazmak kolay sanma
Bende ki seni yazmak çok zor
Yüreğime ayna tutup baktığım da
Göreceğin alevle kor
İşte içimi yakan ayrılık
sonu olmayan sevgi
Üstünü örtemediğim sen varsın derinlerde
Ömrüm sen kokuyor
Gözlerimde sen,
Sesimde nefesimde sen
Nasıl yazsam seni zaten yazılmışsın
Bütün benliğimde varsın silmek imkansız
Bir gün seni yazacağım,
Gönül kalemimle
Çıkmayan silinmeyen sevgimle tüm dünya okumalı
İşte o zaman dünya öğrenecek bendeki seni
Uzat ellerini tut bırakma sendeki beni
 
---> Melâl~

Hüzünlü Saatlerim


Yinemi dönüyorum hüzünlü saatlere? Oysa geceye beş kala
çağırışlarını duymuştum Belki sensindir diye bir umut kapladı içimi
Nafile, sana uzanan bütün yollar kapalı öğrendim, evet geç de olsa
öğrendim bunu Çok geç olsa da

Uzaklardan bir ses olmak istedi bir dostum, uzaklardan bir el
Üşüme diye Olamadı, olamazdı, yokluğun her şeyden daha soğuktu
Yokluğun soğuk, yokluğun buz gibi

Hani; öyle üşürsün ki, artık hiç bir şey hissetmez uzuvların,
uyuşur kalır da manâsız bir donukluğun çizgileri oluşur, ardından
bir kabuk içindeki parçalanmayı döker, ezip de geçer tüm bedenini,
acısı en derinden gelir de yakar her yerini

İşte ben de öyle üşüdüm gece yarısını beş geçe
Manâsız buluyorum sanki artık her şeyi

Sevgi deseler sadece bir iç çekebilirim,
sonra gülüp geçerim gibi geliyor

Aşkı sorsalar, aynı dili mi konuşuyoruz diye
anlamsızca bakabilirim gözlerine

Anlatın derim durmayın, bırakın tüm şiirleri, şarkıları, masalları

Dokunabilir miyim aşka, dokunabilir miyim ellerimle diye sorarım,
geçer mi üşümesi yüreğimin, geçer mi üşümesi içimin

Aşk dediğiniz şey gelince ansızın, anlar mı beni aşkla gelen,
beni ben oldugum için mi, kendi var ettigi için mi ister
Varolanlara, benden kalanlara hoş geldin mi der,
yoksa bir iki zaman sonra herkes gibi o da mı çekip gider

Bakışlarım dondu sanki, yüreğim donunca Nasıl da manasız
bakıyorum etrafa Görmesin istiyorum hiç kimse gözlerimi,
görmesin hiç kimse hüzün tanelerimi

Susuyorum artık derin derin Nasıl da konuşmak istiyorum oysa
Saatlerce susmadan konuşmak istiyorum Tüm biriktirdiklerimi
en başından başlayıp sonuna kadar anlatmak istiyorum
Anlatmak yetmez biliyorum, anlaşılmak da istiyorum

Bir el istiyorum başımda
Saçlarıma dokunsun istiyorum, tüm bedenimden söküp alsın
yalnızlığımı tılsımıyla Bir el istiyorum dokunsun saçlarıma
yumuşacık ve alsın tüm donuklukları usulca

Bir göz istiyorum gözlerimde
Anlamsız bakan gözlerimin içini görsün, hâlâ arkalarda kalmış
ışık huzmelerinin içine dalsın, çıkarsın tüm umutlarımı
eski sandığın içinden, açsın da ışığı ile umut olsun yollarıma,
yolum olsun yordamım olsun istiyorum

Bir omuz istiyorum
Başımı yaslayıp uzun uzun ağlayabileceğim Yıllardır biriktirdiğim
hüzün tanelerini tek tek dökebileceğim bir omuz istiyorum
Ona yaslanınca her şeyi unutmak istiyorum, sıcacık olmak
İçimi huzur kaplasın istiyorum, hiç konuşmadan saatlerce
orada kalmak, hiç konuşmadan anlaşılabilmek istiyorum

Biliyorum, ne de çok sey istiyorum
Bunların sadece puslu bir hayal olduğunu da biliyorum

Seni bende var edişimi, aslında sadece bende olduğunu,
aslında sadece bir hayal olduğunu çok iyi biliyorum

Ama yine de seni çok özlüyorum,
yine de çok üşüyorum, ve yine de seni istiyorum

Ben, hüzünlerime geri dönüyorum

!!!
 
---> Melâl~

huzun-21.jpg


Ve Bir Damla Daha

Sabrın son demlerini yudumladığı anlardan biriydi Göz kapaklarıma ağır gelen ve kirpiklerimde sallanan bir damla yaşın acısını ölçüyordu yüreği
Beklentilerin yanında kaçıp giden umutların ayak sesleri yükseliyordu geceye Yıldızlardan habersiz gezinen ay’ a inat
tenhalığın alası kol geziyordu
Tepemde koca bir bulutun gölgesi ve rengi de siyahtan daha beterdi Önümü kapatmış gözlerimdeki feri çalmış gibi dört yanımı esir almıştı
Hangi gerçeğin yada hangi rüyanın kolları sarmıştı beni merak konusu
Hayatı inadına yaşayan ben kimin gözünden düşmüştüm böyle Avuçlarımdaki terlemenin sonu neyere kadar gidecekti sabırsızlıkla bekliyordum
Derken kulaklarım çinladı Aklımdan hiç çıkmayan yüreğin geldi bir anda odama Misafir ettim onu her zaman ki koltuğuna Takıldım sonra da herşey güzel de gecenin sabahlamaya yüz tutmuş saatlerinden nerden aklına düşmüştüm Bak yine telaşlandırdın beni kömür gözlüm hayırdır inşAllah
Oysa ki nasıl bırakmıştım seni bilinmezin yollarına hala aklımda Vedayı istemeyen yüreğin bensizliği nasıl yaşıyordu bu zaman aralığında Kaçtığının korkusu ne olarak düşüyordu gününe Merak ediyorum seniYüzündeki tebessümü ellerinin sıcağını ve bakışlarındaki gizemi Hala hayallerde kalan bir gerçeğin kahramanı yüreğim/izKaynakwh webhatti.com:
Acabalarım birikiyor her saat bunu günlere bölmek hiç aklımın işi değil biliyormusunGittikçe büyüyen bir yara gibi geleceğime düşmüşken nasıl olacaktı bu nasıl
Neyse; hayat neyi yaşatırsa bende yaşamaya mecburum
Her gün bir umutla uyanmanın zevkini hiç bir şeye değişmem Ne kadar yanımda olmasan da ne kadar kader bize pusu kursa da ben yitirmediğim hayallerimle sendeyim
Aklıma düştükçe hevesle beklediğim kömür gözlerin gecelerime kaçamak sızan senli düşlerin izi hep bir yanımda Sabahlarımda zorla yatağından kazıdığım bedenim öyle alışmış ki yokluğuna varlığını düşünmek bile zor geliyor bana
Nerden nereye gelmişim böyle
Bir damla yaş sürükleyip götürmüş sensizliğin senli yanına baksana Kaynakwh webhatti.com:

Gelecek ve geçmiş birbirinden hesap sorarmışçasına savaşta Varlığına inanan yanım yokluğunu hissettiren gerçeğe kurşun sıkıyor her defasında
Ne yapmalıyım peki soruyorum sana Uzağımda kalan seni hangi kefe’nin içine kormalı yada ortalığa salmalıyım
Hadi ! uzat ellerini gitmemecesine Sığındığım limanım olsun kolların ve sıkıca sar dünlerin izleri silinsin sevdanla her mevsim sende son bulsun bizde biriksin her dafasında olmaz mı?
Bedava bir hayal kurdum senden habersiz tıpkı bir zamanların kapında bıraktıkları gibi
Hadi ! bir kez daha süzülmesin yaş gözümden gönlümüze değecek kalbimizden geçecek bir köprü kur aramıza
umutla aşkla ve bizimle
 
---> Melâl~

huzun3.jpg


Anlayamayacagin o kadar sey varki aslinda,
Hiç birisi seni avutmayacak biliyorum..
Senin anlam veremeyeceginden degil bitanem,
Benim anlatamayacagim seyler aslinda...



Hissetmektir yasamak..
Bir an'i , bir hatirayi,bir sevgiliyi canlandirir aklin..
Yine ve yeniden yasanır istedigin an..
Ama hep bugündür asil olan...



Dön biraz gerilere ve herseyi basa sar
Içindekileri koy bir tozlu rafa..
Bak bakalım ne kadar anlam kalacak
Dene istersen birde,hangi kalanlar sana anlam katacak...



Tüm yasananlari bugüne tasiyan yürektir...
Tozlu raflari birer birer doldursanda içindekilerle,
Bütün geçmisi esir etsende,
Bir yürek alir getirir,tutar elinden götürür maziye...



Ben senin anlayamayacagin bisey yasatmadim sana,
Sende olan ne varsa,onlardi beni sana anlatan...
Birtek gülüsün anlatabiliyorsa tüm masumiyeti,
Bir keskin sözün devirir inan bana bu yüregi



Haydi güzel gözlüm gülümse...
Benden kucak dolusu sevgiler dolsun güzel yüregine...
Çok sevdigin sarki misali takilayim hep diline,
Herzaman kosar gelirim sana,yeterki sen iste...
 
---> Melâl~

Suskunluğun misafiri olmaktan haz alıyor yüreğim!
Musalla taşındaki cesedin suskunluğu kadar suskunum!
Konuşmalara küstüm! Gemilerim artık kendime yol alıyor.
Her zaman her yerde her istenileni anlatamıyorum.


Kime, neyi, nasıl ispatlayacaksın! o halde suskunluğun elini tutuyorum.
Merhem tutmaz öyle yaralarım var ki! Konuşamıyorum…
İçime atıp susuyorum.
Kurşun geçmez şartlanmış beyinlere söz geçiremiyorum.
Sayfalarca susuyorum.

Kelimelerimin dinlenmeye en çok muhtaç olduğu anlarda,
Beni anlayacak bana derman olacak birini aradığımda,
O çok (boş) konuşanlar kaçıyor.
Sokağımın gece yarısı suskunluğa terk edildiği gibi,

Bende yüreğimi suskunluğun kucağına bırakıyorum
Konuştuğum zaman mahkûm,
Sustuğum zaman zanlı muamelesi görüyorum.
Ne yapacaksın, kime gideceksin…
Anlamsız konuşmalardan kendime sığınıyorum
Zor olanı tercih ettim sustum…

Boğazıma dizilmiş sözcükleri söylemeden, haykıramadan, içime atarak…
Bir bilseler susan birinin gözlerinde çuvallar dolusu kelime olduğunu,
Ve yine bir bilseler söz tükenmişse en güzel cevabın susmak olduğunu…

Tarif edemediğim acıları,
Hayal kırıklıklarımı susuşlarımla örtüyorum.
Yüreğimin en ücra köşelerine inen zehirli oklardan
Canım çok yandı!
Konuşursam;

Kırmaktan, kırılmaktan
Gözyaşlarımı tutamamaktan
Kelimeleri yan yana getirememekten
Yaralı kelimeler sunmaktan korkuyorum.

Geri alınmayacak kelimeler adına; ağzımın sürgüsünü çektim!
Şuan boğazımda düğümlenen kelimeleri çarmıha germekle meşgulüm
Sustum…

Ben sustukça suskunluğumun üstüne düşman gibi sözcükler yağsa da
İncitseler de beni, artık vakit susma vaktidir

Korkup kaçtı,
Suçunu kabul etti,
Haksız olduğunu kabullendi diyecekler…
Desinler… Dudağım mühürlü!

Duygularım susuşlarımda saklı kalacak.
Yıllardır biriktirdiğim hiç kullanılmamış kelimelerimi
Devren satılığa çıkarıyorum. İlan verdim!
Alan olmazsa kalbimin morgunda biriktireceğim...


Sahi, her susan haksız mıdır?
Belki de her Suskunluğun arka planında ciltler dolusu anlamlar vardır.
Kim bilir!
Ve bir gün Söylenmemiş cümlelerimi zulama koyup gideceğim bu şehirden
Varsın kaçtı desinler…

Susacağım!
Derin denizleri her rüzgâr dalgalandıramaz…
 
---> Melâl~

Hiçbir duygumu ertelemedim ben.
Yaşayacağım hiçbir şeyi sonraya bırakmadım.
Sonra diye bir şeyin olmadığını biliyorum çünkü.
Hep yarına dair hayaller kurmak, gelmesi mümkün olmayacak zamanları beklemek benim işim değil.
Aşk zamana meydan okur; ama, sen karşı koyamazsın ona.
Orada durup öylece bekleyemezsin geleceği.
Bir adım atmalısın, bir el uzatmalısın aşka doğru.
Aşkın anahtarı cesaret değil mi yar?
Cesur olmak gerekmez mi bir sevdayı yaşamak, büyütmek için?
Kaç gece geçti hesaplasana…
Kaç gece bir sonraki günü düşünerek geçti.
Neler yapabilirdik,
neler yaşayabilirdik düşünsene…
Her sabahı birlikte karşılamak vardı seninle.
Sevişmekten yorgun düşmüş bedenini öpücüklerle yeni güne hazırlayabilirdim.
Gözünü açar açmaz ilk gördüğün şey ben olurdum ve sen benim yüzümde mutluluğu görürdün.
Bu kentin sokaklarında el ele dolaşabilirdik.
Girmediğimiz sokak kalmazdı.
Bakişlara aldırmadan sokağın ortasında sarılıp öpebilirdim seni.
Bir şarkıyı sözlerini bilmesek bile bağıra çağıra söyleyebilirdik.
Sonra bir filme gider,
bir kitap okur,
bir martının bir lokma simit kapabilmek için vapurların peşinden bıkmadan uçuşunu izleyebilirdik.
Paylaştığımız her anı,
beynimize bir daha çıkmamak üzere kazınırdı.
Özlerdik birbirimizi delicesine.
Bir saati yalnız geçirsek, bir sonraki saati iki saatlik yaşardık, arayı kapayalım diye.
Peki biz ne yaptık?
Aşkı bir bekleyişin sırtına yükleyip ona sadece uzaktan bakmakla yetindik. Her an aşkı yaşamak varken,
her gün birbirimizi yeniden keşfetmek varken,
bu yolda birer kâşif olmak varken sürgünleri yaşamaya mahkûm ettik birbirimizi.
Bu sürgünlüğe son vermenin zamanı geldi artık.
Sana huzur vaat etmiyorum.
Aşkta huzur arayan yanılır.
Ben tutkunun, en koyu sevdanın sözcüsüyüm.
Onlar adına konuşuyorum.
Yarını olmayan zamanlarda erimek adına konuşuyorum.
Gözlerinin içine bakıp “Seni Seviyorum” demek istiyorum.
Aşkın akışına kapılıp hiçbir kaygı duymadan gidebildiğim yere kadar gitmek istiyorum.
Kokunu içime çekmek, teninin sıcaklığı ile irkilmek istiyorum.
Yaşama senin adınla anlam katmak,
mutluluğu bulmak ve bir daha kaybetmemek istiyorum.
Seni istiyorum ey yar, canıma bir can daha katmak için,
daha mavi bir deniz,
daha mavi bir gökyüzü,
daha mavi bir sevda için.
Seni istiyorum, yarın, öbür gün, öbür hafta, öbür ay, öbür yıl değil….
Şimdi!
 
---> Melâl~

Yaslandım Kendime...


/ardımda bana yaslanan yürek!
Yaslandım Kendime... artık kime yaslana…/


yaslandım kendime,
k/arlanan gecede, üşürken ellerim
muhasebemin ağırlığında terledim;
ne de yalnızmışım meğer,
ağlamak ne de çok yakışırmış sîmama,
sevmek yüreğime

yaslandım kendime,
adımlarım geri sayarken fütursuzca
korkularımı bağladım içimdeki zindana,
cesaretimin yaralarını sarıp yola sevdalandım
ağzımda aşk’ın acımsı tadı,
zihnimin kuyularında Yusuf’un sevme sanatı,
terliyorum ayazda; ateşim içimde…

yaslandım kendime,
tâ derûnumu vuran notaların söze dokunan tınısında,
söze dokunan her yüreğin içimde bıraktığı izle,
kendime teselliler verdim, omuz oldum kendime
belimi bükmesin diye hazan,
süpürdüğüm yapraklar yüreğimin meyveleri olmasın diye
yaslandım kendime,
içimin yakarışını dinleyeyim diye

yasladım kelimelerimi can evime
dualarıma,
sustum…
ve
öldü(m) kelimeler(imle)!
/ölmek yakıştı bana/
nokta!
 
---> Melâl~

Geriye Kalan

Şimdi sana ihanet biriktiriyorum ceplerimde
Anlamlarımı anlamsızlaştırıyorum sensizliğimde
Hiç bir yolum çıkmıyor aşka
Her ne yaşanılmışsa bu şehirde
Her kim adına dökülmüşse yağmurlar
Ve kim neyi erken yaşayıp kaybetmişse
Bu şehri terkediveriyorum herşeyin adına

Her eylül sana sararıyorum
Hiç bir hüzün seni ulaştırmıyor bana
Ustamın dediği gibi
Neyi erken yaşamışsam
Yine onu kaybediyorum.
 
---> Melâl~

Anılarını Yerlerden Toplayanlar
Derneği'nden dönüyorum
Bir yanıp bir sönüyorum
Yağmur bizi izliyor sevgilim,
yalnızca biz
Yalnızca biz geçmişi yaktık,
yalnızca biz
Bir şemsiyeye çarpıp
batan bir teknedeydik, eğildik
Eğildik ve iplerimizi çözdük
Sonsuz ipli uçurtma şenliğine
dönüştü birlikteliğimiz
Yağmur bizi izliyor sevgilim,
yalnızca biz
Ağzımız sürükleyip götürüyor
çalar saatleri
En tehlikeli odalarındayız otellerin

Anılarını Yerlerden Toplayanlar
Derneği'nden dönüyorum
Bir yanıp bir sönüyorum
Yağmur bizi izliyor sevgilim,
yalnızca biz
Yalnızca biz bayrakları yaktık,
yalnızca biz
Gözyaşı şişelerine çarpıp kırılan
bir ülkedeydik, sevdik
Sevildik ve kire pasa direndik
Yeniden sevdalanıyorum sana
bunca kaçak günlerden sonra
Yağmur bizi izliyor sevgilim
Bir bardak yeryüzünde yeniden fırtına


AKGÜN AKOVA
 
---> Melâl~

Düşlerimin Mehtabı Altında


Kadife hızıyla
kalp atışlarımın
okşarım yanaklarını
doyasıya öperim ıslak
kan kırmızı dudaklarını

Düşlerimin mehtabı altında
o sımsıcak karbeyaz yağan
pamuk parmaklarıyla lâpa lâpa


NIZAMETTIN ESEN HAYMANALI
 
---> Melâl~

d61a849cb1a240205c50069bcefb4abb.jpg



Ruhumun dalgaları, koşup kabarmayınız.

Her damlanız tutuşan göğsüme birer bıçak.
Kalbim bir kayadır ki, nerdeyse yıkılacak,
Hayalden köpüklerle kalbimi sarmayınız.

Dümdüz olsam diyorum, ve kumlu bir sahili
Yalayan sular gibi siz de yavaşlasanız.
Bilmediğim yeni bir masala başlasanız,
Çekilse kulağımdan hatıraların dili.

Ey eski günler artık bana yaklaşmayınız,
Ey hayaller, vurmayın kalbimin sert taşına.
Bütün bir hayat bile değmez bir göz yaşına,
Ruhumun dalgaları, köpürüp taşmayınız.

Sebahattin ALİ
 
---> Melâl~

BİLİYORUM BİLMİYORUM


Bana bıraktığın aşk gibi yarım yaşıyorum her şeyi..

Başlayıp da bitiremediğim yazılarım, sonuna kadar gelip de okuyamadığım kitaplarım, son sözlerini duyamadığım şarkılarım var..

Her şeyi aşkımız gibi paramparça yaşıyorum..

Bütün dünyam dudağımdaki yarım bir öpücüğün tadında artık..


Adını koyamadığım yakınlıklarım, bütün sırlarımı dökemediğim ilişkilerim var..

Son kelimesini bir türlü söylemediğim cümleler kuruyorum..

Ayın hiç aydınlatmadığı bir gecede, bir güzelliği imkansız bir aşka dönüştürüyorum.

Seni söylediğimde herkesi her şeyi kaybetmekten korkuyorum.

Söylemediğim son kelimesi adın hep oluyor cümlelerimin..


Bir günahımı Allah'tan saklar gibi, bir sırra bütün ruhumla teslim olur gibi susuyorum, sıra sana gelince...


Saçmalıyorum, saçma sapan şeyler yaşıyorum.

Acı veren o gerçeği, seni, kimselerle paylaşmadıkça da sevdiklerim korkuyor benden.. Adın bir duvar oluyor hayatımda..

Aşamadığım, kimselerin aşmasına izin vermediğim bir duvar gibi duruyorsun önümde.

Elim bir başka elin sıcaklığını hissedeceği anda, araya giriyorsun çarpıyorum sana.

Kalbim ne zaman başka bir güzelliğe kapısını açmaya kalksa, huysuz bir bebek gibi paramparça ediyorsun her şeyi..


Yüzüme adın çarpıyor, yüzüme yazdıklarım, yüzüme yaşadıklarımız, şarkılarımız, şiirlerimiz çarpıyor, gelip kalbime bir zamanlar canımın ta içinde senindim şimdi ise sessizce ağlıyorum.

yüreğimde -artık tek kişilik bir sırra- dönüşen adın daha da kamburlaştırıyor beni.

Ne seni yaşabiliyorum, ne de severim sandıklarımla mutlu olabiliyorum.


Hiçbir çözümü olmayan matematik problemi gibi, cevabı olmayan bir soru gibi beynimi kemiriyorsun..

Yavaş yavaş, sessiz çığlıklarla bağıra bağıra eriyorum bitiyorum..


Biliyorum, bilmiyorum..
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst