Melâl~

---> Melâl~

Yitirilmiş Ne Varsa

Çirkin çiçeklerle dolu katil bahçelerinde dolaştım
Dalgındım
Bıçak sırtı yaşamalarım
Penceresizliğim
Ve öksüz düşlerim vardı ceplerimde
Uğultusuzluğumu özlemiştim
Hala bir ceylan ağlıyordu içimde
Hiç yoktan vurulan

Senin şehirlerin uyurken
Benim gözlerimi bıçakladılar
Kör bir balıkçıyım şimdi
Görmediğim vapurlara el sallıyorum
Rüyalarım da yaşlanmıyor

Kaybolan eylül gemilerimi
Sonbahar sesimle çağırsam gelir mi
Ah vurulası yüreğim
Süpüremedin kapından yalnızlığı
Örselenmiş paslı yüreğim

Ellerim yumuk
Orman karanlıkları omuzlarımda
Ve ardından ağlayan
Ezgisiz türkülerdi gözlerim
Senin gözlerinin pusuna saklanıp
Senden kalan bu yıkıntılar arasında
Bizi büyüten ellerini aradım
Öpülesi ellerini

Susuşlara prangalı dil
Kanlı düşler kuyusunda
Ölüm çığlıkları atabilir

Gözyaşı göllerinde durulanmalar vaktinden geliyorum
Sonunu hep unuttuğum
Dilsiz şarkılarım vardı
Ağlatan inleten
Şimdi
O şarkılar beni unuttu

Yıkık kentler konuşmaz bilirim
Cam kırıkları ve kırık dallar var
İncinen yüreğimin yaralarında
Ve bilir misin
Güller hiç uyanmaz bu vadide
Gözlerin düşer aklıma
An gelir şavkın vurur yüzüme
O zaman vakit ölüm olur dudağımda
Kaçsam yakama yapışır gözlerin

Yılları ve yolları ödünç aldım
Yastığımdaki çukura dolan korkulu geceden
Düş düşkünü çocukluğumu çalmış namlı sevdalılar
Üstüne üstlük sensizim
Yani gölgesiz dolaşıyorum
Artık intiharlar da öldürmez beni
Yüreğimde konaklayan hüzünler
Senden gelir

Al
Dün gece seninle yoğurdum bu şiiri
Ekmek buğusu mübarekliğinde
Sıcacık
Nasıl olsa sana çıkmayan yol yok
Kaybolabilirim kuytularda
Dalıp dalıp giderim başka diyarlara
Bir gün dönmeyiveririm

Ama sen
Yine de biriktir göz yalarını
Belki bir gün
Tutuşturur seni bensizlik
Belki bir gün
Sen de beni ağlarsın

Hoyratım benim
Şafaklar düşmüş alnına
Kırlangıçlar uçmuş koynuna
Bak hala aynı şarkıda irkiliyoruz

Bu aşkın adresi dursun sende
Kelepçeli kuşlar
Yuva kurmadan gözlerimize
Belki geri döneriz
Ve geri veririz birbirimize

Yitirilmiş ne varsa
 
---> Melâl~

Gitmenin Zamanı Şimdi

Gidiyor musun diye sorma bana!
Gönderen sensin...
Ne terk etmeyi istedim seni,
Ne de daha yaşamadığımız bu aşkı toprağa gömmeyi...
Senin kadar öfkeliyim ben de... Senin kadar endişeli...


Bir dokunuşunla bin kenti yıkacak güç verirdin bana... Ama inandıramadım seni...
Sen, sorgularken beni kafanda,
Ben gözlerinin içine bakıyordum kuşkuyla...
Bir tek sözün bağlardı beni sana...
Oysa sen hep susmaların koynunda...


Aşkın içine bir kez girdi mi kuşku,
Teslim alır bedenleri de...
Sütten çıkmış ak kaşık değildim,
Ama yalanı sokmadım iki kişilik dünyamıza...
O dünya ki bazen minicik bir odada,
Bazen kentin ortasında şekillendi...
Nasıl da güzeldi...
Zaten varsın diye her şey güzeldi...
Ama, sen buna inanmadın...
Ah bu sorular...
Yaşamak varken sevdayı delice,niye boğarız sorularla? Nasıl ikna edebilirdim seni?
Ben, aşk dedikçe sen, dur dedin...
Ben, seninleyim dedikçe, Sen hayır dedin...
Zaten az konuşan sen,
Olumsuz ne kadar sözcük varsa bulup çıkardın ortaya...
Bense hiç bir şey diyemedim...


Ne kadar zarar vermişim sana meğer...
Nasıl değiştirmişim seni...
Oysa hiç böyle düşünmemiştim...
Kimseye zarar vermek istemem ben...
Kimseyi olduğundan farklı bir hale getirmek istemem... Ama öyle oldu işte...
Demek ki; gitmelerin zamanı şimdi...


Çocukluğuna sığınır atlatırsın bu acıyı...
Ne sevişmelerimiz kalır aklında,
Ne sevda sözlerimiz...
Rahat değilim diyordun ya, rahat ol artık...
Gülüşlerini saklaman için bir neden kalmadı...
Tedirginliğinin sebebi de kalktı ortadan...


Biliyor musun bir tanem!
Gidişim yürekten değil, zorunluluktan...
Sanma ki, bu toy sevdayı başka kimliklere taşırım... Sanma ki, benden sakladığın gülüşleri
Yalancı yüzlerde ararım...
Seni de götürürüm yüreğimde...
Her zaman yokluğunu taşırım...


Bulup, bulup kaybettim seni bebeğim...
Ne yazık ki, toz duman edemedim kuşkularını...
Ne yazık ki, kalamadın bana...
Öpücüğümün kokusu kalacak kapının eşiğinde...
Kokladıkça
Bizi bir yanlışa mahkum ettiğini anlayacaksın
 
---> Melâl~

Yara aldım kıyılarıma her demir atandan.

Her beden bende bir iz bıraktı.
Bazıları sığ, bazıları çok derin yaralar.
Hala iyileşmeyen yaralarım var biliyor musun?




Sana gelene kadar birçok kez kırıldı kalbim,
bu kırık kalbi onarmaya gücün yetecek mi?
Yaralarımı onaracak merhemlerin var mı?
Dayanabilecek misin başkasının açtığı yaraların kapanışını beklerken,
zoruna gitmeyecek mi?
Neden demeyecek misin?
Keşkeler olmayacak mı?
Ağlayacak mısın hiç, umutsuz kaldığın anlarda, çaresiz olduğunu düşündüğünde…



Gücün yetecek mi bana hükmetmeye,
söylediklerini yaptırabilecek misin?
Bana boyun eğdirebilecek misin?
Aslan kesilebilecek misin karşımda?
Korkmadan, kırılacak, kızacak demeden…



Beni ben olduğum için sevebilecek misin? Hatalarımla, günahlarımla,
yanımda sana getirdiklerimle kabul edebilecek misin?
Kaybettiklerim sana zarar vermeyecek mi?
Soğuk gelmeyecek miyim sana?
Eksik gelmeyecek miyim?



Hiç sordun mu kendine,
acaba rüya mıyım?
Gerçek mi bu yaşadıklarım diye..
Suskunluklarımın sebebini düşündün mü hiç
ya da fazla konuştuğum zaman altında yatan korkularımın sebeplerini?




Korkmuyor musun beni kaybetmekten?
Hiç korktun mu kaybettiğini sanıp?
Gidiyorum desem
“gitme” diyecek kadar yürekli misin?
Pişman olacak mısın
bana “seviyorum” dediğin için.



Hiç düşündün mü bana adımlar atarken yüreğimdeki uçurumları?


Kurtarabilecek misin beni o uçurumlara atlamadan?
 
---> Melâl~

Adı Hüzün Olsun

Adı hüzün olsun bu gerçeğin.
Ayrılığın tekil sızısını hissetmenin
Ve senden sonraki yaşantımın,
Adı hüzün olsun!

Öteki renklerini aldığın,
Tek mevsimlik dünyamın,
Ve senden bana kalanların,
Rotasız başlayan yolculuğumun,
Her limanda yüzleştiğim sensizliğin,
Adı hüzün olsun!

Bir türlü gelmeyen geleceklerin,
Bir yarısı sende kalan geçmişin,
Ve her gün biraz daha kaybolan iyimserliğimin,
Adı hüzün olsun!

Gittikçe tuhaflaşan tavırlarımın,
Azalan ideallerimin,
Alışkanlık haline gelen sıradanlıkların
Birbirine benzeyen her günün
Adı hüzün olsun!

Aklımda kalan şarkı sözlerinin,
Anılarını sakladığım kirli odamın,
Yağan yağmurun,
Cama dayanmış soluk yüzümün,
İçimde ağlayan çocuğun,
Adı hüzün olsun!

Artık gelmeyeceğine olan inancımın,
Eksik yüreğimin, göremediğim renklerin,
Sensizliğin, yarım kalmışlığın,
Adı hüzün olsun!

Değişmeyen şeylerin,
Aynı filmin tekrarına benzeyen rüyaların,
Sadakatini elden bırakmayan gönlümün,
İçimdeki yalnız şairin, bu yaşantının,
Ve bu şiirin adı hüzün olsun
 
---> Melâl~

Hep gidenlerin yasını tuttu yüreğim


Hep gidenlerin yasını tuttu yüreğim…

Gitmelerim olmadı ki benim..


Gidenlere tanık oldum da,

Bir ben ögrenemedim gitmeyi...


Fırsatım olmadı belki de..

Gidişlere aglarken, gitmelere varamadım..


Gitmek icin gelenlere actım gözlerimi..

Sonra ne mi oldu?

İzledim sessizce gidişleri…


İzlerken, kendimi unutmusum…

Sarılmışım yalnızlığıma…


Anladım artık…!

Gidenlere ait benim sevmelerim..


Ben…

En koyu şahidiyim gitmelerin…


Özlemlerim var, gidişlere dair…


Kimbilir, yenilenlerdenim belki de…!


Eger yenilgi, susmaksa caresizlige…


Yenildim!


Eger yenilgi, korkmaksa yarından...


Ben Yenildim!


Suskunluğum, ansızın gelişlere..


Korkularım, kaçınılmaz gidişlere…


Yenilişim, sonlara…


Şimdi, kabuguma çekildim..


Şah yanımda..

Son hamleyi bekliyorum…


Öğrendim büyürken...

Sonlar acı olur, kimilerine
 
---> Melâl~

Kararlıydım./Geçmişimi Tek Yönlü Bir Yola İttim

Kararlıydım...
Sırt çantam bir hayli ağırlaşmıştı..
Geçmişin yükü olsa gerek...

Kararlıydım...
Kaç kırık kalp sığdırmıştım acaba çantama..
Kaç göz koymuştum üzeri yaşlı..
Hangi isimler üst üste gelmişti bilmiyorum...

Kararlıydım...
El yordamı ile doldurdum hepsini,bir kez daha görmek istemiyordum..
Karşı karşıya gelmek, geçmişe dair ne varsa hayatımda...

Kararlıydım...
Arkama bakıp,gözlerim nemli acı çekmekten bıkmıştım artık..
Hele birde ayaklarımın önüne bembeyaz bir sayfa serilmişken...

Kararlıydım...
Koşar adım uzun bir mesafe katettim..
Kaç bina,kaç cadde, kaç yürek geçtim..
Kaç dem bıraktım kim bilir...

Kararlıydım...
Geçmişimi dalga dalga başka bir kıyıya vuracak olan denizin kokusu çoktan nefesime karışmıştı...

Kararlıydım...
Eskiye dönüp ona zincirlenmektense sil baştan yazacaktım geçmişimi,yeni bir sayfaya...

Kararlıydım...
Liman,iskele siz ne derseniz deyin,hayat çizgimin üstünde yürüyordum..
Sona doğru olan her adım,kalbimde ayak izleri bırakıyordu...

Kararlıydım...
Onları da bir kerede söktüm aldım yüreğimden..
Artık onlar da elimde son yolculuklarına uğurlanacaklardı...



Kararlıydım...
Ufuk çizgisi ilk kez bu kadar anlam yüklü geldi bana...

Kararlıydım...
Artık geçmişimin ufuk çizgisi ben,benim ufuk çizgim de o olacaktı..
Hep uzaklardan "merhaba" diyecektik..
O da anlaşılırsa...


Kararlıydım...
Düşünmeme dahi fırsat vermeden,adımlarımın son bulduğu yerde savurdum sırt çantamı ,ayak izlerimi dalgaların içine...

Kararlıydım...
Dalgalardan biri usulca fısıldadı kulağıma..
"Nereye kadar sürükleyelim" diye...

Kararlıydım...
Dalga dedim ;"Ufuk çizgim olana kadar sürükle gitsin"...
Ve beyaz sayfam..
Geçmişimi tek yönlü bir yola ittim..
Sadece gidiş olan...
Dönüşü olmayan...!

-Alıntıdır-
 
---> Melâl~

Unutma


Yüreğinde bir ismin imzası var
Ve sen onu silemezsin

Söküp atamazsın ne kadar uğraşsan da
Seninle beraber büyür ıcındekı sızı
İlk önce onu hissedersin
Başkasına dokundugunda...


Unutma!
Bir kere sevdin mi
Uzun uzun yanarsın
Sitemler.. öfkeler birikirken ıcınde
Sen azalırsın.
Dilinde küfür elinde kadeh eksik olmaz
Günler böyle geçer. alışırsın...



Unutma!
Sabahlar artık gecikir.
İster sağa dön ister sola
Gözüne uyku değil gidenin hayali gelir...
Kendini şiirlere verirsin
Elin sigaraya gider her on dakika da bir
Eena zehirlenirsin...

Unutma!
Bir süre güvenmeyeceksin kimseye
Kandine sığınacaksın
Aşk konuşulduğunda sen susacaksın
Of'larla ah'larla başlayacaksın her cümleye
Çevrende senden başka herkes haksız olacak
Senin haklılığınsa çaresiz gidecek çöpe..


Unutma!
Bir gün kaldığın yerden başlayacaksın
Biri seni bulacak...
Önce korkacaksın eski acılara yakalanmaktan
Biraz ürkeceksin.
Ne kadar dirensen de nafile
İnsansın sonuçta, seveceksin....
Eski acılara bakıp da küsme sevdalara
Gavura kızıp da oruç bozulmaz
Sök at kafandan acaba'ları!
Bir kemik aynı yerden
İki defa kırılmaz..

Artık kararmaz gecelerin.
Bir daha yaşlar akmaz gözünden.
Sabahların gecikmez.
Kim bilir ağladığın günlere gülersin
Bir defa öldün ya zamanında?
Bir daha ölmezsin...
 
---> Melâl~

Bir Sıkıntım Var


İçimde bir sıkıntı var

Ezberlediğim duvarlardandır belki

Ya da gözümün yaşını silen yatağım

Ya başımdaki ağrı ya kalbimdeki


İçimde bir sıkıntı var

Dinlediğim şarkılardan olsa gerek

Ya da yüreğimdeki melankoliden

Ya dizlerimin titremesi ya ellerimin


İçimde bir sıkıntı var

Gurbetlik olsa gerek

Ya da kendi benliğimden

Ya yüreğimdeki sızı ya yüreğimdeki
 
---> Melâl~

Gecenin Ağzından


Bu gece yine sabaha kadar oturdum.

Bir elimde sigaram diğer elimde yalnızlığım.

Gecenin sessizliği bana sesleniyordu usulca,

Ve bense umutlarımın yeşermesini bekliyordum

Her zamanki dinlediğim şarkılar beni anlatıyordu bana,

Bıkmadan,usanmadan!...

Ve yine o her zamanki hüzün bastı yüreğimi…

Ve beklide eski günlerim özlemiyle yanıyordu yüreğim.

Ve beklide beni yakan,unutamadığım o dersimliydi.

Hayallerimi,yalnızlığımı benden çalan çaresizliğim,

Umutlarımıda peşinden sürüklemişti o karanlığa.

Ne zor şeymiş;çaresizlik ve o masum yalnızlık

Tüm umutlarımı göğe gelin ediyorum…

Ve gün ışırken ben bir sigara daha yakıyorum..

Ve bitmek bilmeyen geceye bir ağır söz daha ediyorum!!!...
 
---> Melâl~

Ben sana sevmenin ne demek olduğunu öğrettim
Sende bana seni sevmenin ne kadar yanlış olduğunu






Simdi sırada gitmek var...
yüreğimde kalan emnanet sevgini vererek
çıkacağım hayatından
ve nasıl girdiysem yalan gözlerine
öylece akıp gideceğim
bir kaç damla gözyaşıyla birlikte
yanaklarından süzülüp dudaklarında son bulacağım
hani her şeyin başladığı yerde?



Şimdi sırada susmak var...
şiir bitince başlayacak sessizliğim
duymayacaksın bir daha seni seviyorumsözünü benden
bir başkasının söylediği en güzel söz bile
titretemez yüreğini bundan sonra
ve hiçbirşeyin değerini kavrayamaz benliğin
ben sustukça...
suskunluğum saklıdır
ihanetinin suçlusu olan \'dilinde\'
hani bana herşeyim dediğin
yani yalanlarınla yaraladığın yerde......


Şimdi sırada gülmek var...
gözyaşıyla geçen yıllara inat gülmek!
yağmurlarla yarışmaktan vazgeçmek...
ama ben sende unuttum gülüşümü
girişinde parkı olan şehirlerde kaldı tüm sevinçlerim
çokca aşk.. özlem.. isyanlar ve gözyaşı
işte sana gençliğim!


oysaki herşey güzeldi bir zaman
adam gibi ağlamak bile koymuyordu
bugünkü sahte gülüşler kadar....


şimdi sırada isyan var...
\'sonsuza dek\' diyen dillere
aşkın gucuyle aşılan yollara
kolarımda beklerken ellerde gördüğüm sahte yüreklere
ve bana hatırla diye bıraktığın gecelere
isyan nerde başlar bilirmisin sen?
sevgiyle çarpan kalbin ihanetle durduğu yerde...


şimdi sırada maziyi gömmek var...
sonu hüsranla biten senelerı
hepsi seninle yaşanmıştı
mevsimlerin bir tadı vardı eskiden
seni bana sevdiren yüzündeki imkansızlıktı
mutluluk mu? uzun zamandır uğramadı
çünkü o uzaktaki bir şehrin tozlu kaldırımlarında kaldı....


şimdi sırada özlemek var huzurla gecen yılları
yalansız..dolansız.. tüm saflığınla
kollarımda uyandığın sabahları
geceleri uyurken yanımda duran sıcaklığı özlemek
o sıcaklık şimdi
resimlerin hatırlattığı anılarda saklı....


şimdi sırada unutmak var...
yaşanan ya da yaşanamayan güzel günleri
büyüsü bozuldu bu sevdanın
en iyisi kurutmak hayalleri ve bır daha kurmamak
düşünmemek geçmişi..
ve sürdürmemek yalan yüreğinde yarattığım
hiç bir geleneği!
bir güzelliktin uzun zaman once yüreğimde yer eden
şimdilerde ise çirkın ruhunla birlikte kaybolup giden.....


şimdi sırada teşekkür var...
yaşattığın mutluluklar için.
pınarlarımı kurutup başkasına ağlamamı engellediğin için.
benliğinde yer eden anıları benimle yasamayı
tercih ettiğin icin....

Ve en önemlisi üşüdüğümüz o gecede üstümü örttüğün için...


aslında sana o kadar çok tesekkür borçluyum ki....
hiç bir şiirimi istediğim gibi bitiremeyeşim!
acıları yüreğime kazıyıp mutluluğumu gölgeleyişin!
çok sevdiğim şarkıları unutuşum
hepsi senin eserin teşekkürler....



kalabalıklar ortasında yalnızlığı tattırdın
bakamaz olduğum uğruna kırdığım dostların yüzüne
açamıyorum odamın pencersini
güneşe olan utancımdan!
o çok sevdiğim rüzgar benden uzakta esiyor şimdi
sonbahar da küstü...
yapraklar öyle guzel sararmıyor
oysa tek sırdasımdı seni bana sevdıren Nisan yağmuru


gençliğimi çöpe atım sayende
ve yıktın beni ayakta tutan umudu
teşekkürler sevgilim son kez teşekkürler
şimdi herkes biliyor gözlerının ela
adının da wefasızın biri olduğunu...
 
---> Melâl~

Hala Aşıksen Haberin Varmı ?


Hala Aşksın Sen..
Ama Sadece Şarkılarda...

Aşk nedir diye sordular bana, hiç düşünmeden koydum ismini yerine, yazıp yüreğimin elleriyle..
Senli anlamlar yükledim sevda şarkılarının her sözcüğüne, her hecesine. Haykırışlara dönüştüler, içimde bir yerlerde..




Sırılsıklam bir özlemdi,
Gözlerimden akan..
Damla damla bir ümitle,
İçimde oyalanan...
Dokunmanın coşkusuyla,
Taştı boşaldı birden..
Saklanamaz bir çağlayışla,
Kurtuldu esaretten...


Umutlarım terketmişlerdi beni çoktan oysa. Mutululuklarsa uzaktılar bana, bir o kadar da ulaşılmaz. Yalnızlık bir yağmur misali yağıyordu ruhuma hiç durmaksızın. Zincirleyip yüreğimi, hapsetmiştim ben de ıssızlığıma kendimi. Ta ki ellerin dokununcaya kadar ellerime.. Atıp yüreğimdeki zinciri bir kenara, açtım bütün kapılarımı sana.. Susturup aklımdan geçen bütün düşünceleri, kulak verdim içimdeki çığlıklara..


Evet, sendin beklenen,
Evet, sendin istenen,
Eksikliği gözlenen,
Yokluğunda özlenen...


Bir yanım hep ek**** hep yarımdı yokluğunda. Neyi özlediğimi, neyi beklediğimi bile bilmiyordum. Neyi aradığımı, neyi istediğimi bile fark eetmiyordum. Yollarım vardı benim.. Önümü görmeden, bilmeden nereye varacağını, gittiğim. Bazen hızla koştuğum, bazen yavaş adımlarla yürüdüğüm. Yolların sonu karanlıktı, sen çıkmadan önce yollarıma.


Asabiydim ondandı,
Hep mutsuzdum ondandı,
Yıllar yılı saklandım,
Gözyaşıyla kutlandım...

Bulutların arkasına gizlenmiş güneş misali, korkuyordum sevdaya göstermekten kendimi. Bütün karanlıklarımı çıkarıp aydınlığa, güneşim olup doğdun dünyama. Susuz kalıp kururken ruhum bir toprak gibi, yağmurum oldun, yağdırdın sevdanı üzerime. Cümlelerimin gizli kalmış özneleri, "sen" li oldular, "biz"li oldular.. Umutsuzluklara ait tüm gözyaşlarımı silip, mutluluğa dair damlalar döktüm gözlerimden..


Gidişin de çok ani oldu ya,
Gelişin gibi..
İşin doğrusu;
Varlığına alışmaktan daha zor oldu,
Yokluğuna alışmak.
Alıştım mı bilmiyorum,
Ama mecbur olduğumu biliyorum.
Boşver...
Coşkusuda çok güzeldi varlığının,
Yokluğunun acısı da, hiç fena değil hani...

Seni görmediğim zamanlarda, hani hiç dokunmadığım günlerde, hani bakışların değmediğinde bile gözlerime, bir an dahi düşünmedim çıkarıp atmayı içimden. Senli kelimelerim çığlığa dönüştüğünde, kaybolduğunda yokluğunun karanlığında, sen duymadığında bile vazgeçmedim sana seslenmekten. Düşlere, hayallere sarılıp, günlerce gecelerce avundum onlarla. Sensizlikte de sevmeyi öğrendim seni.. Hasretini de sevdim.. Seninle herşeyi sevdiğim gibi.. Varlığının heyecanı gibi sahip çıktım, benimsedim yokluğunun acılarına da.. Güldüreni de, ağlatanı da, sevinçler yaşatanı da, hüzünlere boğanı da.. Sana dair, sevdana dair ne varsa, benimdi onlar da...


Soranlara neden böyleyim,
Bilmediğimi söyledim.
Yalandı bu,
Sensizlikti keyifsizlik sebebim.
Gelişinle eksik parçam bir anda tamamlandı..
Sende gördüm ya o an,
Sevinçten nasılda ağlandı...

Geldiğinde sona erdi tüm acıtanlar, tüm sancıtanlar. Çıplak yüreğinle basıp yüreğime, dindirdin yaralarımın kanayanlarını.
Dünyama gelmeden önce kapalıydı gözlerim, açtım gözlerimi, uyandım sevdana.
Hiç beklemediğim bir anda, hiç ummadığım bir zamanda tuttun yine ellerimden..
Çıkmazlara doğru giden adımlarımı, döndürüp geriye yürüdüm sana doğru gelen yollara..
Yarım kalmış bir hikayenin bilmediğim bir satırında bıraktığım sevdanı, alıp oradan devam ediyorum kelimelerime..
En güzel dünlerim, en inanılası düşlerimdin sen. Şimdi en yaşanılası bugünlerim, en umut dolu yarınlarımsın benim..


Evet, sendin beklenen,
Evet, sendin istenen,
Eksikliği gözlenen,
Yokluğunda özlenen...


Hep "Aşk" Olarak Kalacaksın Sen..
Yüreğimin Kalemiyle Yazılan, Her Satırımda...
 
---> Melâl~

ÖZLEMLER


Aynı kalsın her şey

Yosun tutmuş taşlar misali

Tozlu sayfalarda bıraktım sana gelen yanımı

Belki tesadüftü bu aşk

Geçip gidiyorduk öylece bu şehirden

Sen dünü kaybetmiştin sokağında, ben yarınımı..


Hayatın nihavent makamında

İncesaz kıvamında söylenirken şarkılar

Sanki borçlanmış gibi

Hesabı gözyaşıyla ödedik durduk

Güneş, hep şu dağın ardında saklıydı

İnadına akşam vakti sevdik maviyi

Bulutu özlemek serbest

Uzanıp yıldız koparmak yasaklıydı…


Sürgün izler bıraktım yollara

Hiç kimse bulamadı gölgemi

Özlemek zamanında yorgun gövdemi

Usulca sararken tenin

Kokumuz sinerdi yastığa hani

Dalıp gittikçe gözlerin…

Saat başları hep yüreğimizden vurdu

Alıp şehri koynumuza yattık

Korkardık bir anı eksik yaşamaktan

Biz yorulurduk…Şehir uyurdu…..


Zordu sevmek, biliyorduk

Kavgasız olmazdı emek

Emeksiz yaşanmazdı sevda

Bir yanı hep dağ yangınıydı insan

Bir yanı yağmur kokusu üşümek…


Uzamış sakalıma değerdi omzun

Kirli düşlerimi süpürürdün aklımdan

Yaramı sararken acıtmazdı ellerin

Eğilip öperdim bahar kokulu avuçlarından

Sevemedik bir türlü sabahın olmasını

Sevemedik bu şehrin uykudan uyanmasını

Her gidişte bıçak gibi sırtıma saplanırdı gözlerin…


Sevdik işte

Utandık ismine aşk demekten


Ucuz insan pazarıydı sokaklar

Satılıktı, değersizdi, duygular

Yüreksiz iklimler mevsiminde

Korktuk belki de

Kendimize bile söylemekten…



Hiçbir şey alma giderken

Bırak aynı kalsın her şey...


Arama emirlerinde geçen ismim

Pencerende dursun


Terinde kalsın

Suç unsuru taşıyan parmak izlerim


Bir tebessüm yolla bana deniz bakışlı

Sevdam, kıyına vursun…


Tozlu sayfalarda bıraktım ten yangınımı


Belki tesadüftü bu aşk

Geçip gidiyorduk öylece bu şehirden

Sen dünü sormuştun bana, ben yarınımı……..
 
---> Melâl~

Yarama Düşer Şiirler

Bir şeylerin intikamını bıraktım ardımda,
alamadım..
Ötekinin gölgesiyle sebebim oldun sen..
Öteki ve sen..
Bense luzumsuz..
Böyle vuslat olmaz!
Yanılmış duyguların yalan çocuğu,
içimi çeke çeke hergün anımsıyorum aynı gözleri..
Ne çok şeyin özetidir aslında iç çekmek..

Affetmek değil aslında,
hasret sadece..
Nerdesin kimlesin bile bile..
Çaresiz..
Yitik..
Ve hatta sitemkar..
Pişman ve gururlu,
ve biraz dalgın,
ve hatta susarak,
bağışlanmaz bir öfkeyle..

Ayrılığın kurşun kadar ağır,
gülüşün kadar felaket..
Affet, yerine sevmem için erken
ama yerime sevmen için çok geç..
Kirli bir sevdanın kara yazısısın üstelik..

Ama yara izinden kan damlar mı?
Ne bileyim sızlıyor işte..
 
---> Melâl~

Kaderde senden ayrı düşmekte varmış!


Doğrusu bunu hiç düşünmemiştim
Seni tanımadan
Hele seni böyle deli divane sevmeden
Yalnızlık güzeldir diyordum
Al başını kaç bu şehirden
Ufukta bir çizgi gibi gördüğün dağlara
Rüzgarın iyot kokularını taşıdığı denizlere git
Git gidebildiğin yere diyordum
Oysa senden kaçılmazmış


Yinede dayanmaya çalışıyorum işte
Bir kır çiçeği koparıyorum gözlerine benzeyen
Geçen bulutlara sesleniyorum elerin diye
Rüzgar güzel bir koku getirmişse
Saçlarını okşayıp gelmiştir diye avunuyorum
Yaşamak seninle bir başka zamanı
Bir başka zamanda seni yaşamak
Her şeyden önce sen
Elbette sen

Mutlaka sen
İster uzaklarda ol
İster yanıbaşımda dur
Sen ol yeterki bu zaman içinde
Ben olmasamda olur

Seni bir yumağa sarıyorum
Bitmiyorsun
Çaresizliğim gün gibi aşikar
Su olup çeşmelerden akan güzelliğin
İnceliğin ışık ışık yüzüme vuran
Sen güneş kadar sıcak
Tabiat kadar gerçek
Sen bahçelerde çiçek açtıran
Sudan havadan güneşten yüce varlık
Sen o tek sevgi içimde
Sen
Görebildiğim o tek aydınlık



Bir nefeste benim için al
Havasızlıktan öldürme beni
Bulutlara yıldızlara benim içinde bak
Susadım diyorsan
Bir yudum su içmelisin
Ben yoruldumsa sen uyumalısın
Ellerim sevilmek istiyor
Saçlarım okşanmak istiyor
Dudaklarım öpülmek istiyor
Anlamalısın



Ağaçların yeşili kalmadı
Gök yüzünün mavisi yok
Bu dağlar bu dağlar değil
Rüzarlarında kekik kokusu yok
Kim bu çaresiz adam
Bu kıpkırmızı gözler kimin
Kaç gecedir uykusu yok
Gündüzü yok
Gecesi yok
Yok
Yok
Anladım
Sensiz yaşamanın bu dünyada
İmkanı yok.
 
---> Melâl~

Hep Ertelenen Bir Hayat, Hic Yasanmamaya Mahkumdur!


Hep ertelenen bir an hiç yaşanmamaya mahkumdur.
Düşlerin bekleyişini yalnızca bir hüsran karşılayacaktır.
Mevsimleri sayarsak ömür baharsız tükenir gider.
Sevdiğimizi bulmak yada bulduğumuzu sevmek tercihi,
en zor olan iki seçenektir bu sınavda.
Boşuna akan ırmaklar mı var yüreğimizde.
Sebepsiz mi coşkun bir denizde maviye hasretliğimiz?
Ufukta görünen o ki mutluluk tek kişiliktir aslında.
Karşımızdakinin çabasına ihtiyacı yoktur mutluluğun.
Aşkında sevdiğin kadar büyüktür.
Sevdiğin sürece meydan okur dünyaya.
Hasretle beklenen gelmez hiçbir zaman, bu hasreti yalnız tüketirsin.
Karşılık bulmuyorsa sevda,umut değil,kendini hükümdar sanan köleler üretir dönemezsin.
Ama boşa geçmemiştir dolan vakit.
Heba olan şiirlerin de değildir.
Türkülerin diliyle yas tuttuğun geceler,sırdaşlığını hiç terk etmez.
Kıymetini bilmediğin kır çiçekleri yeniden açar,o gül solarken.
Ayrılanlar yıllar geçse de üstünden hep aynı acıyı çeker.
Ama yollar hiç bitmez.
Sonuna geldiğini zannettiğin yerler birer duraktır aslında.
Ve sen yolculuğunu gönüllü bitirmişsindir o durakta.
Güneş hep geç kalırmış gibi gelir,sen bir baharda mevsimler başka havada.
Gerçeklerle düşler yerini kaybeder.
Bir tek o kalır yüreğinden hiç gitmeyen.
Aynı bakışlı resmine saatlerce dalışın kalır,sevdanın tutsaklığında acılarını dindirmeyen…
Şöyle dimdik durup rüzgara karşı ”EY HAYAT SEN ŞAVKLI SULARDA BİR DOLUNAYSIN,ASLINDA YOKUM BEN BU OYUNDA,ÖMRÜM BENİ YOK SAYSIN.”diyerek çekip gitmek gelir aklına.
Bedeninizin parçalanması hiç umurunda değildir ama sevdiği uğruna ölenlerden olmak istemezsin.
Çünkü yalnız yaşarken bir ihtimal daha vardır.
Belki ölüme değil ama onun hayatına geç kalmışsındır.
Uzaktır,öyle kalacaktır belki.
Hep bir umutla beklenirken sevda habercisi,yüreğini teselli etmek de sana düşer.
Her şeye rağmen korkutmasın seni bu sevdanın ateşi.
Her yangın önce başladığı yeri yakar.
Sana küçük kendime büyük gelen yüreğimde,yıllar geçse de
SENİN ADIN YAZAR.
Ve bil ki sevdiğim,uslanmaz ruhum yaşadıkça
SENİ SEVER, SENİ SEVDİKÇE YAŞAR !
 
---> Melâl~

Düşlerim Vardı Sana Dair

Düşlerim vardı

Sana dair.
Ve
Senin o karşılık gözetmeyen sevgine...

Hislerim vardı geleceğe dair
Hep korktuğum, kaçtığım geçmişime...
Hiç bu kadar sevmemiştim uzun zamandır kimseyi
Ve hiç bu kadar cesur değildim yürekten,
Kimse için savaşmamıştım bu kadar
Ve kimse için göz yaşı akıtmamıştım gönülden...

Oysa şimdi
Bilinmez bir yere ve belirsizliğe gidiyorum,
Ardımda seni
Sevgisinden bile emin olamadığım seni bırakarak...

Düşüncelerim yağmurlu, esaretten yorgun
Ve
Her zaman dertleştiğim dalgalar daha hırçın vuruyorlar sahile...
Öfkeli yüreğim
Heyecandan kabarıyor giderek,
Sonra sırdaşım dalgalar durgunlaşıyor,
Bakıyorum
Ve
Gözlerim dalıyor uçsuz bucaksız denize;
Bir cevap arıyorum
biz neydik?
veya
ne yaşadık diye...

Sorularım vardı senin söylediklerine dair
Ve belki de farketmeden yaptıklarına...
Kızgınlığım vardı bu kayıtsızlığına,
Cesaretsizliğine,
Boşvermişliğine...

Cevapsız kalıyordu yüreğimde hepsi
Ama tek bir şeyin yanıtı vardı kalbimde
Vazgeçemediğim sen
Ve
Sana dair olan anlamsız sevgi...

Seni bilinmezliğe zorlayamazdım,
Seni yok edemezdim isteklerimle...
Ben giderken uzaklara ve bilinmezliğe
Şimdi seni geçmişimde bırakıyorum.
Kızgınlığını,
kırgınlığını
ve
sevgini bile bilemeden
Seni kıskanarak,
Seni özleyerek,
Seni hep isteyerek....

Ama bildiğim tek bir şey var :
Kalbim uzaklarda atacak
Senin olduğun yerde


Ve belki de senden habersiz
 
---> Melâl~

Dönüşü Olmayan Gidişim

Her baslangic güzelde olsa mutlaka bir sonu vardir...

Her güzel sey cabuk biter derler,ne kadar dogru bilmiyorum..



Cektigim acida yasadigim mutlulukta cok uzun zamanimi aldi..

Farkindaydik yasanmasi gereken mutluluktan cok aci yasadik...



Geriye baktigimda heryer senle dolu,ileriye baktigimda yine ayni...

Meger sen birtek yüregimin degilde, hayatiminda sahibi olmussun..



Yürekten mi sevdin bilmiyorum,hadi itiraf et vakit cok güzel gecti..

Anlayamamisiz ne cabuk gectigini,itiraf etmeliyimki yasanan güzel seylerde vardi...



Peki öyleyse neden sorunlar yipratti bizi?Neden her kavgadan sonra biraz daha soguduk?

Ne hakkin vardi sorularima soru eklemeye,mutlulugumuzun üstüne aci serpmeye?



Yasanmasi gereken herseyi yasamistik,

Söylenmesi gereken bütün kelimeler akmisti dudaklarimizin arasindan...



Neyazikki beceremedim ne senle nede sensiz olmayi,

Benimde hakkim yok güzel duygulari acilarla harcamaya...





Onun icin,birak gideyim nolur kal deme bana,

Gidisim kolay görünsede benligimi sana emanet edipte gidiyorum...



Sana emanet ettigim yalnizligimida geri aliyorum cünkü,

Artik bir baskasi olmayacak yalnizligimi emanet edecegim..

Alıntıdır
 
---> Melâl~

Geceye Otopsi



Gecenin koynunda

Yarasaların kol gezdiği dolunayın gizi vardı

İzi vardı bedenimde kimsenin göremediği



Depresif bir gecede ölüm sessizliğiyle

Hiç düşünmeden vurdum hançeri yüreğime

Kana boğuldu kainat neler çıkmadı ki içinden



Cerahat sızıyordu geceye kan kokusu alan

Akbabalar uçuştu etrafımda..



Ellerimle kavradım yüreğimi uzanıp dolunaya astım

Her kopup yiten parçada İzi vardı bitimsiz sevgilerin



Bir elimde hançer ucundan kan damlayan

Bir gözümde yaş hep kaybettiklerimin ardından...



Ve anılarım!

Alt beynimde dizilmişler

Bir hançerde anılarıma!

Öz sıvıları akıyor derinlerinden



Kalıplaşmış ne varsa silinmeyip de içine işleyen

Bir bir düşüyor gecenin kasvetine



İçi boşalıyor, içim boşalıyor...



Her bir anıyı alıp dolunayın ardında ki Yıldızlara asıyorum



Bir otopsi gecesinde öldürdüm ben yüreğimi

Yok ettim anılarımı!



Ve ben şimdi...

Bir ucube, bir sığıntı yaşamla, ölüm arası

Ken / dim / den!



Nefret molasındayım!
 
---> Melâl~

İnsan Sevebildiği Kadar İnsandır



Sen uykusuzluk nedir bilir misin
Tırnaklarınla yastığını parçaladın mı
Gözlerini tavana dikip
Düşündüğün oldu mu bütün gece

Ve bütün bir gün

Belki gelir ümidiyle bekledin mi hiç
Gelmeyince

Seni aramayınca

Ölesiye ağladın mı

Sonra çekilip en koyusuna yalnızlıkların
Ona ait ne varsa
Bir bir hatırladın mı

Sen günden güne erimeyi bilir misin
Dev bir ağacın vakarı içinde ölmeyi
Bir teselli aramayı
Issız parklarda, tenha sokaklarda
Ve bütün bir şehir uyurken uzaklarda

Deli divane yollara düşüp

Yaşlanmış bir köpek gibi
Eskimiş bir gömlek gibi
Atılmışlığını hissettiğin oldu mu

Sevmekten

Günler geceler boyunca yürümekten
Elin ayağın yoruldu mu

Sen yalnızlığın acısını bilir misin
Unutulmak bir hançer gibi saplandı mı sırtına
İçinde kıskançlığın zehirli çiçekleri açtı mı
Bütün gururunu çiğneyip
Sevdiğinin geçtiği yollarda
Bastığı toprakları eğilip öptün mü


Sen çaresizlik nedir bilir misin


Sen yokluk nedir gördün mü
Yanan başını
Duvarlara vurup parçalamak geldi mi içinden


Sen her gün bin defa öldün mü


Böyleyim diye ayıplama beni
Bir gün kendimi
Sonsuzluğun koynuna bırakırsam
Yaralı ve yenik bir asker gibi

Darılma

Unutma ki

Her seven isimsiz bir kahramandır


Unutma ki

İnsan; sevebildiği kadar insandır.


Alıntıdır
 
---> Melâl~

Öldüm ve Öldün


Güneşi tutardım parmak uçlarımda, yanmadan

Gölgeleri aydınlatırdım, karanlıklarımda

O kadar güçlüydüm ki, yenilmez ordular gibi

Söylenmezdi hiç bir nasihat, bir musibete düştüm

Hiç ölmezdim gibi gelmişti ama ben de vuruldum

Ve öldüm.


Dağları taşırdım omuzlarımda, titremezdi ayaklarım

Ne deprem olurdu bende, ne de hiç bir felaket

Öyle fikirlere dolanırsın ki, sarsılmaz sanırsın kendini

Köklü bir ağaç gibi sapasağlam ayakta ölürüm derdim

Hiç düşmez sanırdım kendimi, bir yüreğin salıncağındaydım

Ve düştüm.


Vuruldum bir anda, kanlar içinde kaldı ruhum

Binlerce orduyla savaştığım bu mahşerde

Dünyalara karşı alamadılar inandığım değerleri

Can pazarında değerime satmadılar beni

Binlerce darbeyle ölmem gerekirdi, olmadı

Ve sadece sevgilinin sözleri öldürebildi beni

Uyurken başucunda, bir masalımız vardı bitmeyecek gibi

Ve bitti.


Ne zaman değer vermediysem birine dost oldu ardımdan

Ve ne zaman sevdiysem birini, hep öldürdü beni

Vuruldum yine işte, akıllanmadım geçmiş ölümlerimden

Akıllandım sanmıştım oysa, düşmanın darbesi öldürmedi beni

Duyun dostlar, sevdiğim vurdu beni ve kanlar içinde bıraktı

Ölümümü beklemeden, hiç tanışmadığımız günlere döndü

Ve öldüm.


Ölümümün ardından ağıdımı kendim yaktım

Kendim ağladım arş-ı alâya figanımı yolladım

Dirilmez dediğim ruhumun ardından, dua okurken

Küllerimden doğdum yeniden, sevgiliye inatla

Ölümü görmeden gitmişti oysa, bil bunu sevgili

Ben doğdum.


Üç gün sürdü ölümüm, üç gün cesettim sadece

Üç gün ağladım kendime, üç gün, gün boyu öldüm

Hasret kaldığım yüzü de, gözü de, teni de sildim

Ne senden bana sen kaldı sevgili, ne de ben

Bitmişliğim vardı, kabirsiz cesettim sadece

Bugün güneşin doğuşunu seyre daldım

Güneş gibi doğdum sevgili

Ve sen öldün
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
bypuff
Geri
Üst