fıkralar zuhahahaha

saol adminim ama hala devamı war:) ;) :106:
YAZLIK SİNEMADA
Temel açık hava sinemasının birine müdür olmuş. Bir seyirci gelmiş,
- Sigara içebilir miyim?
- Hayır, demiş Temel.
- Ama herkes içiyor.
- Onlar sormatiler.
 
Son düzenleme:
MAÇ
İki Karadeniz takımı: Ordu sporla Sinop maç yapıyorlarmış. O esnada stadın yanından bir tren geçiyormuş. Sinoplular trenin düdüğünü hakemin bitiş düdüğü zannetmişler. Ve sahayı terk etmişler. Kalan 85 dakikada Ordu spor da gol atamayınca maç 0-0 berabere bitmiş...
 
MEZARLIK
Dört kişilik bir eğitim uçağı karadenizde mezarlığa düşmüş...... Lazlar 80 ceset çıkarmışlar ve ölü sayısının artmasından korkuyorlarmış..
 
DEVEKUŞLARI
Temel Avustralya'ya deve kuşu avlamaya seyahate çıkıyor. Orada malzemelerin hazırlayıp maceraya atılıyor. Bir virajı dönünce bakıyor 15, 20 tane devekuşu. Hemen arabayı durduruyor silahını doğrultuyor. Devekuşları silahı görünce ürkerek kafalarını kuma gömüyorlar. yani kendi akıllarınca saklanıyorlar. Temel etrafa bakıyor. ve kendi kendine sinirli sinirli soruyor:
- Ulan nereye gitti bu hayvanlar?
 
RESEPSİYON
Temel Londra'da otelin birinin odasında kara kara düşünüyor.' ulan' diyor
- Ben aşağıdan içki isterken Laz olduğum anlaşılır mi acaba?
Geçiyor aynanın karşısına ve prova yapıyor....
- Bana bir fvisku,,,,,yok böyle anlarlar
- Bana bir raki......'yok' diyor 'böyle de anlarlar'
- Bana bir bira....Tamam diyor böyle iyi anlamazlar......Ve
aşağıya iniyor Masaya dirseklerini dayıyor ve sesleniyor.
-Barmen bana bir bira.
Barmen Temeli biraz süzdükten sonra soruyor:
- Birader sen Laz misin?
Temel:
- Uuuy nasıl anladın diyor;
- Çünkü burası resepsiyon, bar karşıda.
 
ORMANIN GÜZELLİĞİ
Temelle Dursun ormanda uyuyorlar bir ara Temel Dursun'a sesleniyor.
- Dursun ormanın güzelliğine bak.
Dursun:
- Ağaçlardan göremiyorum ki.
 
MÜEBBED
Zamanın en büyük Mafya babası çok ağır bir suçtan yargılanmaktadır ve idamı istenmektedir. Jüri üyelerinin içinde Temel de vardır. Mafyanın adamları mahkemeden önce Temeli bir kenara çekerler ve şöyle derler:
- Temel ne yap et Baba için alınacak kararı müebbet'e çevir yoksa bu senin sonun olur derler!!! Temel'in içine korku düşmüştür: Acep ne yapsam da bu adamı kurtarsam" diye düşünür. Dava başlar günlerce devam eder ve nihayet Jüri üyeleri karar vermek üzere odalarına geçerler. Aradan uzun bir süre geçtikten sonra jüri geri gelir ve kararını okur:
- Müebbet hapis derler. Bunu duyan Babanın adamları ne yapacaklarını şaşırırlar doğru Temel'e gidip:
-Afferim sana Temel şimdi gözümüze girdin derler. Ehh be Temel iyi güzel de bu işi nasıl başardın, diye sorarlar. Temel:
- Sormayın bre uşaklar, der millet Beraat Beraat diye tutturdu Müebbete çevirmek kadar aklan karayı seçtim der.
 
DÖRT TANE
Tursun sormuş Temel'e:
- Ula Temel Sen kaç dua biliyorsun;
Temel:
- Dört adet dua pileyrum demiş.
Tursun:
- Hangilerini pileysun demiş.
Temel:
- Üç ihlas bir Elham'i pileyrum daaa
 
KORSAN TEMEL
Temel'in her konuda yarıştığı bir arkadaşı varmış ve bu arkadaşı bir gün uçak kaçırmış. Temel, arkadaşının bu hamlesinin altında kalmamak için gitmiş Karaköy-Galatasaray arasında çalışan nostaljik tramvayı kaçırmış.
 
GÖZ DOKTORUNDA
Göz Doktoru:
- Şu tablodaki harfleri okur musunuz?..
Cafer:
- Siz bana okur musunuz?.. Benim gözlerim bozuk da
 
GELMEDİK..
- Doktor beni morga mı götürüyorsunuz ?..
- Evet.
- Ama ben daha ölmedim ki...
- Olsun biz de daha gelmedik zaten...
 
ANCAK BULMUŞ
Doktor telefonda yakaladigi hastasına:
- Tahliller belli oldu, demiş, sana bir kötü, bir daha kötü haberim var.
- Nedir kötü haber?
- Maalesef 1 günlük ömrünüz kaldı.
- Peki daha kötü haber nedir?
- Size 24 saattir ulaşmaya çalışıyorum, ancak buldum...
 
HER YERİ KIRIK
Temel doktora gitmis.
- Hastayım doktor, çok hastayım, vücudumun her yeri ağrıyor, nereme dokunsam sızım sızım sızlıyor,dökülüyor.
Doktor:
- Nasıl hastalık o, tüm vücudunu saran, ağrıtan?
Temel parmağının ucuyla kafasına dokunmuş.
- Ay ay ay...
Sonra göğsüne parmağını basmış ve yine acıyla bağırmış. Sonra beline, yine acıdan allak bullak olmuş, sonra bacaklarına... Temel parmağını neresine dokundursa ağrıyla irkiliyormuş... Doktor daha fazla dayanamamış.
- Ver bakayım şu elini, demiş; Bak oğlum senin parmağın kırık...
 
BABALAR YARIŞIYOR
Çocuklar oturmuş birbirlerine babalarının ne kadar "hızlı" olduğunu anlatıyorlarmış.. Biri demiş ki:
- Benim babam ok attıktan sonra koşup hedefe oktan önce varıyor...
- O da birşey mi, demiş ikinci cocuk... Benim babam tabancasını ateşliyor ve hedefe kurşundan önce yetişiyor...
- O da birşey mi, demiş üçüncü çocuk... Benim babam devlet hastanesinde doktor... Mesai 5'de bitiyor benim babam eve 3:30'da geliyor.
 
İŞTE REÇETENİZ
Kadının biri eczaneden içeri hışımla dalar ve eczacıdan 1 şişe arsenik ister. Eczacı kadına arsenikle ne yapacağını sorar ve kadın

"Kocamı öldüreceğim" diye cevap verir. Eczacı

"Kusura bakmayın ama size bu sebeple arsenik satmam olanaksız" der.

Bunun üzerine kadın çantasına uzanır ve içinden kocasıyla eczacının karısının yatakta çekilmiş fotoğrafını çıkarır.

Eczacı fotoğrafa bakar ve "reçeteniz olduğunu neden daha önce söylemediniz!!"....
 
KARISINI HATIRLATMIŞ
Temel Fransa'dan dönmüş,Dursun soruyor;

-Müzeye gittin mi?..

-Gittim...

-Leonardo'nun Mona Lisa'sını gördün mü?...

-Gördüm...

-Peki sana neyi hatırlattı?...

-Fadime'nin söylediklerime inanmadığı halini...
 
TEMEL İLE KEDİ
Temel kediyi yıkıyormuş, komşusu seslenmiş;

Aman ne yapıyorsun öldüreceksin hayvanı, olmaz olmaz demiş.
Fakat Temel dinlememiş. Biraz sonra temeli üzgün gören komşusu

Ne oldi diye sormuş. Temel de;
Kedi oldi demiş. Komşusu;
Demedim mi ben sana yıkama diye seslenmiş. Temel itiraz etmiş:

Yıkarken ölmedi, sıkarken öldi, demiş
 
PARK YERİ
İlaç mümessili bir arkadaş işi gereği Trabzon'a gider. Orada bir otelde kalacaktır.Otelin bulundugu cadde çok dar ve arabaların geçişinin zor olduğu bir caddedir.Tek sıra halinde de araçlar park etmiştir.Ilaç mümessili arkadaş aracı için bir yer bulur ancak yer Broadway olan otomobil için dahi girilmesi zor bir yerdir.

Çaresizce girme manevrası yapmaya başlar. O arada esnaftan biri gelir,"Hosgelmisun hemşerum.. Yardum edeyum saa" diyerek "geeeel..gittt.." türü yardımını yapar. Yaklaşık 20 manevradan sonra araç tampon tampona da olsa park edilmiş olur. Ilaç mümessili kan ter içinde arabadan inerek kendisi de kan ter içindeki Trabzonlu esnafa teşekkür eder.

Esnaf : -"Ayip edeysun..insanlık öldimu" der ve biraz uzaklaşır, elindeki anahtarla öndeki aracın kapısını açar , biner , çalıştırır ve gider..."
 
VAK VAK DEĞİLMİŞ
Çin’de görevli Amerikalı bir subay bir gün Pekin’de bir lokantaya girdi. Garsonun getirdiği Çince mönüye garip garip baktı. Gelen mönüden birşey anlamasa da bozuntuya vermedi ve parmağını Çince bir yazının üzerine basarak garsona gösterip, ne geleceğini merakla beklemeye başladı.

Bir müddet sonra garson bir tabak meyve getirdi. Amerikalı subay garsona meyveyi kenara koymasını işaret ederek parmağıyla listedeki başka bir yeri gösterdi. Bu kez, bir dilim pasta geldi. Subayın karnı çok acıkmıştı. Parmak yöntemiyle güzel bir yemek seçemeyeceğini de anlamış bulunuyordu. Çevresindeki masalara baktı. Karşı masada bir Çinli et yemeği yiyordu. Subay, karşı masadaki adamın yediği yemeği gösterdi ve garsona o yemekten getirmesini işaret etti.

Yemek geldi. Subay büyük bir iştahla eti yemeye başladı. Birkaç lokma sonra, şimdiye dek bu tatta bir et yemeği yemediğini fark etti. Pekin ördeklerinin ününü duymuştu. Bu acaba onun eti miydi?

Garsonu çağırdı, eti gösterdi ve kollarını kanat gibi yaparak, “Vak, vak?!” dedi.

Çinli garson soruyu anlamıştı. “Hayır” anlamında başını salladıktan sonra, doğru yanıtı verdi:

“Hav, hav, hav!”
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst