bir arşivde benden inanılmaz fıkralar

Bir gün bilim adamları mağarada 1.580 yaşında bir insan fosili bulurlar ve bu fosili
dünyanın istihbarat teşkilatlarını denemek amaçlı kullanmaya karar verirler.

Önce Japon'ların istihbaratı mağaraya girer ve 15 dakika sonra dışarı çıkarlar
ve bu fosilin yaşı 1.400 ila 1.600 arasında derler. Daha sonra Amerika'dan FBI girer
ve 12 saat sonra baya bi havalı şekilde çıkarlar. bu fosilin yaşı 1.500 ila 1.600 derler.
Daha sonra Rus'ların istihbaratı gelir ve sırf amerikalılara inat içerde 2 gün kalırlar.
Daha sonra çıkarlar ve derlerki bu fosilin yaşı yaklaşık olarak 1.500 ila 1.550 arasında
derler. Son olarak bizim M.İ. T girer ve aradan bir hafta geçer mağaradan ses yok 1 ay
olur ses yok 1.5 ay olur ses yok, dışarıda bir gazeteci topluluğu beklemeye başlar tam
içeri girilmesi düşünülürken bizimkilerden biri dışarı çıkar. Yaka paça dağılmış gömleğin
yarısı dışarıda... sigarası için bir ateş ister sigarsını yakar o sırada gazeteciler
heycanla sorarlar. —İçeride çalışmalar nasıl efendim fosilin yaşını bulabildiniz mi?
Bizimki sigaradan bir fırt çeker ve : — Fosilin yaşı tam olarak 1.580 der. Bunu duyan
gazeteciler şaşkınıkla sorarlar
-Nasıl becerdiniz bunu fosilin yaşını tam olarak tahmin ettiniz derler. Bizimki sigaradan
derin bir nefes çeker ve derki —Zor oldu ama "KONUŞTURDUK ********İ"
 
Bir gün bi uçakta Fransız, İngiliz, Alman, Rus, İranlı, Hollandalı ve Türk,
laylaylom gidiyorlarmış. Uçak rotasını takip ederek giderken İngiltere’nin

üstünden geçiyor. İngiliz şöyle bi aşağıları süzüyor ve lafa giriyor:
- Arkadaşlar,burası benim memleketim İngiltere. Bizim biramız acayip meşhurdur,
şahane biralar üretiriz, içmelere doyamazsınız. İngiltere bitiyor, Fransa’nın üstünden
geçerken Fransız lafa başlıyor:
- Burası da Fransa. Bizim kızlarımız meşhurdur, öpmelere kıyamazsın. Derken Almanya’ya
geliyor uçak, Alman bi iç çekiyor:
- Hey gidi memleket diyor. Biz bi arabalar üretiriz, binmelere kıyamazsınız.
Sonra Hollanda’nın üzerinden geçerken Hollandalı bakıyor şöyle bi aşağıya:
- Burası da Hollanda diyor. Ah o güzel evler, bizim evlerimiz meşhurdur...
Uçak geçiyor Rusya’ya sonra (nasıl bi rotaysa artık) Rus bakıyor aşağıya:
- Bizim KGB miz meşhurdur. Dünyada sinek havalansa haberdardır. Sonra İran’a dönüyor uçak.
İranlı bakıyor şöyle bi göz süzerek:
- Abiler burası da İran bizim de halımız meşhurdur, yumuşacıktır.. Geldik Türkiye’ye...
Türk bakıyor aşağıya, düşün düşün nerden başlasam ki (o kadar çok meşhur şeyimiz var ki
en orijinalini söylemeliyim diye) Sonra başlıyor anlatmaya...
- Arkadaşlar burası Türkiye. Bizim delikanlımız çok meşhurdur...Öyle ki; alır Fransız’ın
kızını, içer İngiliz’in birasını, atar Almanın arabasına, götürür Hollandalının evine,
yatırır İranlının halısında çatır çatır s.ker… KGB nin de bi s.kimden haberi olmaz…
 
Çok matrak bir adam günün birinde bir bara girer. Barda çok çekici bir kadının oturduğunu gördüğü gibi kadının yanına
gider ve oturur. Meraklı bir şekilde sürekli olarak kol saatine bakmaya başlar. Yanında oturan kadın bir süre sonra
dayanamaz ve :
- Randevunuza gelecek arkadaşınız geç mi kaldı? diye sorar. Adam :
- Hayır. Sadece günümüzün en modern ürünü olan bu saati yeni satın aldım. Test ediyorum...
- En modern saat mi? Ne farkı var bu saatin?
- Benimle beyin dalgalarını kullanarak iletişim kurabiliyor.
- Şimdi ne diyor?
- Sizin iç çamaşırı giymediğinizi söylüyor.
- Kadın kıkırdayarak; Öyleyse saat arızalı olmalı. Çünkü benim iç çamaşırım var...
- Adam mütebessim : Bu cihaz yine birsaat ileriyi gösteriyor...
 
Temel Dursun'a yatılı ziyarete gitmiş. Yemişler içmişler sıra yatmaya gelmiş. Dursun: "Bak Temel,
yatak odandan tuvalete gitmek için bizim odadan geçmen gerekecek. Bu olmasın istiyorsan şimdiden

tuvalete git de gece gelmesin." Temel: "Tuvaletim yok. Merak etme, gelse de tutarım zaten.
" Bu dialoğun ardından yatmışlar ama gece yarısı Temel fena halde sıkışmış. Yatak odasından geçmek de istemiyor.
Bakmış pencerede bir saksı içinde çiçek var. Çiçeği toprağıyla birlikte çıkarıp hacetini gidermiş,
toprağı tekrar yerine koyup uyumuş ve ertesi sabah da çekip gitmiş. Aradan birkaç ay geçtikten sonra
Dursun Temel"i aramış telefonla: "Temel, nereye sıçtın çabuk söyle, 4 ev değiştirdik ev hala kokuyor"
 
4 rahibe ölmüs ve cennet cehennem sınırında sorgulamaya alınmışlar. Sorgulama meleği demiş ' şimdi herkes sırayla
dünyadayken işledigi en büyük günahı anlatsın. Sakın atmayın tespit ederiz. 1. rahibe ben hayattayken bir kere *****e

dokunmustum parmağımın ucuyla demiş melek hangi parmağınla diyince sağ elinin isaret parmağını göstermiş.
Melek: Tamam yavrum şimdi git ve günahı işlediğin o parmağı yan taraftaki kutsal suya sokarak arın günahlarından demiş.
2. Rahibe ben hayattayken bir kere *****i tutmuştum Melek: hangi elinle demiş. Sag elini kaldırmış 2.rahibe,
melek de ona gidip o elini yandaki kutsal suya sokarak günahlarından arınmasını ögütlemiş. Bu sırada 3. rahibeyle
4. rahibe aralarında fısıldaşıyolarmış. Sonra aniden yer değiştirmişler.
Sorgulama meleği bunu farkederek: 'Bir dakika ne oluyor, siz niye yer değiştirdiniz ' diye sorunca daha önce
4. sırada olup 3. sıradakiyle yer değiştiren rahibe: ' İzin verirseniz, arkadaş kutsal suya g.tünü sokmadan ben
bi ağzımı çalkalayıp çıkayım efendim...
 
3 kız ve 3 erkek trenle seyahata çıkarlar.tren garına giderler.3 kız 3 bilet aldığı halde erkekler tek bilet alırlar.kızlar bunu sebebini sorduklarında erkekler ‘’bekleyin ve görün’’derler.trene binerler.tren hareket ettikten bir süre sonra 3 erkek kalkıp hep beraber trenin tuvaletine giderler.biraz sonra kondüktör gelir ve 3 bayandan 3 bileti alır.tuvaletin önünden geçerken kapıyı tıklatıp ‘’bilet lütfen’’der.kapı açılır ve bir el bileti uzatır.kızlar bunu görürler.taktiği kapmışlardır.Dönüş yolculuğu için yine gara giderler.kızlar bu sefer tek bilet alırlar,erkekler ise hiç bilet almaz.kızlar yine şaşırıp sebebini sorduklarında erkekler yine bekleyip görmelerini söylerler.bir süre sonra yolculuk başlar.önce kızlar kalkıp tuvalete gider.ardındanda erkekler karşısındaki tuvalete.kondüktörün gelmesi yaklaşınca,bir erkek çıkıp karşı kapıyı tıklar ve ‘’bilet lütfen’’der.kızlardan biri tek bileti uzatır.bileti alan erkek diğer tuvalete geri gider…
 
Nasreddin Hoca bir gün agacin altinda namaz kiliyormus.Agaçta bulunan biri de onu
izliyormus.
Namazi bittikten sonra namazimin kabul olmasi için Allah'a dua etmeye baslamis.
-Allahim sen namazimi kabul et.
Agaçtaki adam:
-Etmem diye cevap vermis.
Hoca sasirmis.Tekrarlamis.
-Alahim sen kildigim namazi kabul et.
-Etmem.
Hocanin saskinligi iyice artmis.Yine:
-Allahim sen namazimi kabul et
demis.
Agaçtaki adam tekrar:
-Etmem deyince hoca sinirlenmis.
-Etmezsen etme.Zaten abdestsiz kilmistim.
 
Bir gün padisah Nasreddin Hoca' ya sormus.
Hocam ben ölünce cennete mi gidecegim yoksa cehenneme mi, söyle bakayim? demis.
Hoca padisahtan korkmadan :
-Cehenneme gidersiniz padisahim? demis.
Padisahin sinirden sakallari titremis.
Bu durumu gören Hoca :
-Kizmayin padisahim ben aslinda size cennete gidersiniz diyecektim fakat sizin
cellatlarinizin kiliçlariyla ölen suçsuz kisilerden
cennet dolup tasmis.Bu yüzden cennete sigmazsiniz diye cehenneme gidersiniz dedim, demis.
 
Ben Aslı, Karagümrük lü aslı...
Uyuyamadım hakim bey,
Herkes bilsin istedim bu işin aslını astarını,
Hergünden daha sıradan bi gündü benim için,
İşten dönüyordum, yağmurlu bi havaydı.
Ne bileyim hakim bey, o gün hayatımın dönüm noktasıydı.
Saraçhane den Edirne Kapı ya uzanan,
Fevzi Paşa Caddesi çamurlu ve kaygandı.
Yağmura dayanamadım ve son param olduğunu bile bile,
Taksiye el kaldırdım...
Şimdi ister kader deyin hakim bey, ister alınyazısı...
56 model bi Chavrolet taksi durdu önümde,
Orda denk geldim ben bu kanı deliye...
Daha biner binmez bişeyler hissettim,
Allah aşkına hakim bey, ben bu olacakları nerden bilebilirdim?..
Arabaya bindim ve Karagümrük e dedim.
Günahını alamam hakim bey, hiç bi yamuğunu görmedim.
Yol boyunca tek kelimeyi ben ettim, Karagümrü ğe dedim.
Ama bende onun gözlerinden hissettim.
Başka ne bi söz, ne de bi tavır...
Hani vardır ya, gözler anlatır...
Hiç bitmesin dedim o an hakim bey,
Orda kalmak için,
KARAGÜMRÜK YANSIN istedim hakim bey!
Karagümrük yansın istedim...!
Sonra malesef Karagümrük e geldik hakim bey,
Borcumu verdim, almadı...
Dedim ya, son paramdı...
O zaman bi gün bi kahve ısmarlarım dedim utanarak, ödeşiriz.
Gülümsedi hakim bey,
Ve ben hayatta hiç öyle gülümseyeni görmedim.
Arabadan indim,
Bakıyodu, hissettim.
Meğer evimi öğrenmiş, bi de haber göndermiş kahve içelim diye.
Topu topu birkez buluştuk hakim bey,
Sonra hemen evlenelim istedik.
3 kez istetti beni ama, üvey annem hiçbirinde vermedi.
Bigün bi mektupla Bana kaçar mısın?.. dedi...
Hiç düşünmedim, Kaçarım! dedim.
Evde gizlice hazırlandım,
Üvey annem şüphelenmesin diye de, yemeğin altını yaktım.
Cama baktım, geldi mi diye...
Çantamı omuzuma attığım gibi kaçtım.
O telaşla da yemeği ocakta bıraktım.
Kaçtığımız gece polisler bastı evi,
N oluyor?.. diye sordu bizim kanı deli taksici,
Reşit filan dedi ama, polis onu bile dinlemedi...
Karagümrük yanıyor! dedi...
O nezarete, bense üvey annemin yeni evine...
Mahkeme günü geldiğinde bir umut vardı bizimkin de,
Nasılsa gerçeği ben biliyorum diye...
Bense Karagümrük ü o yakmadı... diyemedim!
Suçlu bendim, ama söyleyemedim.
Cesaret edemedim.
Ve hakime Evet dedim.
Beni de o kaçırdı, Karagümrük ü de o yaktı dedim...
7 yıl verdiler ona!...
Ertesi gün ziyaret etmek istedim,
Yine cesaret edemedim...
Hem gitsem ne diyecektim?..
Karşısına dikilip bi de dalga mı geçseydim?..
Dedim ya hakim bey, kanı deli diye,
2 güne kalmadı hapisten kaçtı!
Ramazan bu kez Karagümrük ü gerçekten yaktı...!
Yani hakim bey uzun lafın kısası;
Ramazan hapiste boşa yattı!
Bu kez inadından Karagümrük ü yaktı!
Sonunda söyledim ya hakim bey,
Artık içim rahat...
Sevdiğin adamı hapse tıktırmak,
Sizin vereceğiniz cezadan daha da berbat!..
Şimdi hazırım hakim bey,
İster asın, ister kesin...
Ama Ramazan suçsuzdur!
Sadece bunu bilin...
Sadece bunu bilin...​
 
Asiri ishalden sikayetci biri Cerrahpasa'ya gider hemen.. ama burokrasiden dolayi belgeleri karisir ve kahramanimizi

yanlislikla psikiyatri servisine havale ederler..
15 gun suren tedaviden sonra, taburcu olacagi gun, bir arkadasi karsilamaya gelir
- "Noldu gecti mi ishal ?"
- "Hayir gecmedi ama artik takmiyorum"
 
jinekologun biri lanet olsun der ve doktorlugu birakir. Niyeti araba tamircisi olmaktir. Gider ve sendikanin sinavina girer.

Sonuçta 100 üzerinden 150 alip gecer. Bunun üzerine bir sorusturma açilir.
Müfettisler hocaya sorarlar bu is nasil oldu diye.
Hoca;
- "Valla, yagi degistir dedim degistirdi. Filtreyi degistir dedim degistirdi. Bujileri temizle dedim temizledi.
Müfettis:
- "Iyi de neden 100 degil de 150 verdin?" Hoca:
- "Bunlarin hepsini egzozdan yapti !"
 
Adamin biri karisinin test sonuclarini almak uzere doktora gitmis.
Recepsiyondaki hemsire:
- Kusura bakmayin beyefendi, ama ufak bir problemimiz var. Karinizin testlerini lab'a gonderdigimizde ayni isimli bir baska

bayan da teste gitmis ve hangisi karinizin hangisi diger bayanin emin olamiyoruz malesef, demis. Acik olmak gerekirse

sonuclardan biri kotu digeri ise dahada kotu!
Adam:
- "Ne demek istiyorsunuz yani?"
Hemsire:
- "Testlerden biri AIDS digeri ise Alzheimer cikti ve hangisi karinizinki birsey soyleyemiyoruz."
Adam:
- "Korkunc birsey, peki simdi ne yapmaliyim?"
Hemsire:
- "Bence, karinizi sehrin gobeginde en kalabalik noktaya birakin ve eger evin yolunu bulabilirse de birdaha da onunla

yatmayin..."
 
Akıl hastanesinden iki deliyi salıvereceklermiş. Doktorlar kendi aralarında,
- "Şunlara son bir test yapalım da görelim akılları başlarına gelmiş mi." demişler...
Bunun üzerine iki deliyi bir masa başına çağırmışlar. Masanın üzerine bir kavanoz dolusu siyah zeytin, bir kavanoz dolusu da

canlı hamamböceği dökmüşler ve,
- "Buyrun beyler, yiyiniz." demişler...
Delilerden bir tanesi hemen zeytinlere saldırmış, ötekisi araya girmiş,
- "Önce kaçanları yiyelim, öbürleri nasıl olsa duruyor!"
 
Başhekim, akıl hastanesinin bahçesinde dolaşıyordu, bir ara baktı, bir kalabalık gözüne çarpmıştı.Hemen oraya

seğirtti.Deliler bir halka oluşturmuş, ortada dönüp konuşan birini dinliyorlardı :
-Papendreu seçimleri kaybetti.Hastaneye kaldırıldı...Bulgar zulmü devam ediyor.Zorla yollanan soydaşlarımızın sayısı seksen

bine ulaştı...Federasyon kupasını Beşiktaş kazandı...
Başhekim bu işten hoşlanmış :
-Ne yapıyorlar bunlar böyle? diye sormuş.
-Efendim, demişler.Ortadaki deli kendinin gazete olduğunu sanıyor, haberleri bildiriyor.
Başhekim daha da hoşlanmış.Dolaşmasını sürdürmüş.Az ileride birde ne görsün! Sekiz, on deli iplerle sımsıkı birbirlerine

bağlanıp bir köşeye atılmamış mı!
-Onlar mı, okunup da iadeye gidecek eski gazeteler efendim
 
Delileri uçağa bindirmişler, bir şehirden ötekine naklediliyorlardı.Ama o kadar çok gürültü yapıyorlardı ki, sonunda pilot

dayanamadı, uçağı ikinci pilota teslim ederek içeride ne olup bittiğini görmek istedi.
Deliler uçakta hep bir ağızdan bağırıp çağırıyorlardı.Baktı, en başta, bir deli, ötekilere uymamış, akıllı, uslu oturuyordu.
-Sen neden bağırmıyorsun? diye soracak oldu.
Adam :
-Ben bunların öğretmeniyim, diye cevap verdi.Onlarda benim öğrencilerim.Şimdi teneffüsteler de onun için ses çıkartmıyorum.
Pilot, çaresiz yerine döndü. Bir süre geçti.Bir an geldi ki sesler büsbütün kesiliverdi.
Pilot:
-Aman çok güzel! diye sevindi.Herhalde kendinin öğretmen olduğunu sanan deli, ötekileri derse almış olsa gerek, diye düşündü.
Ama dakikalar geçiyor, arkadan hiç bir ses seda çıkmıyordu.Pilot biraz daha bekledikten sonra merak etti.Gidip bakmak istedi.
Bir de ne görsün! Uçağın kapısı açık ve içeride öğretmenden başka kimsecikler yok değil mi!
Dehşetle sordu :
-Öğrencilerin nerede?, diye...
-Dersler bitti.Hepsini evlerine gönderdim!
 
İki deli tımarhaneden kaçmaya karar vermişler. Biri ötekine: "Git bak bakalım dikenli teller yüksek mi alçak mı, eğer

yüksekse altından kaçarız, alçaksa üstünden atlarız." Diğeri gitmiş, bir süre sonra geri gelmiş ve şöyle demiş: "Ne yazık ki

kaçamayacağız arkadaşım çünkü hiç dikenli tel yok!"
 
Üç deli deliler hastanesinden kaçmaya karar verirler ama hastaneden kaçmak için 100 basamaklı merdiven engelini aşmak

zorundadırlar ve merdiveni çıkmaya başlarlar 1 2 3 45 derlerken 50.basamağa gelirler 1.deli ben çok yoruldum der ve geri

döner iki deli devam eder 80.basamakta ikinci delide yorulur ve geri döner üçuncu deli merdivenleri çıkmaya devam eder 81 82

83 90 95 96 derken son basamak olan 100. merdivene gelir ve derki onuda yarın çıkarım der ve geri döner
 
Akıl hastanesinde bir gün bir hasta bakıcıyı yanına çağırır. "Bana çabuk 5 şişe kola getir" der. Hasta bakıcı buna kızar ve hastaya beş tokat atar ve "al işte kolalarını" der. Aradan zaman geçtikten sonra yine aynı hasta, bakıcıyı yine çağırır. Bu sefer hasta bakıcıyı tokatlar."Bakıcı ne oluyor?" der. Hasta cevap verir. "Şişeleri getirdim abi".
 
Yeni evli cift balayi icin bir otele gitmis. Ilk gece butun pozisyonlari denemisler.
Ertesi gece kadin:
- Tum pozisyonlari denedik degisik bir sey yapalim bu sefer demis
Erkek biraz dusundukten sonra:
- Buldum! Sen pencerenin onune git ,ben de kapinin onune, birbirimize dogru kosup birleselim demis.
Kadin kabul etmis,yerlerini almislar.
Erkek:
- uce kadar sayiyorum, ucte kosmaya basla demis.
- Biiirr, ikiiii ve uucccccc!!!!!!!!
Velhasil erkek hizalayamamis ve otelin 2.kat penceresinden havuza dusmus. Havuzdan cikacak ama cirilciplak oldugu icin utaniyor. Bakmis havuz kenarindaki barin barmeni hala is basinda hemen seslenmis:
- Arkadas ! Ordan bana bir masa ortusu uzatir misin?
- Niye? diye sormus barmen
- Pencereden dustum de...uzerinde hic bir sey yok, cikamiyorum havuzdan.
- cikin cikin, hic kimse sizi farketmez.
- Nasil yani?
- Oteldeki herkes 2.katta kapi koluna giren kadini kurtarmakla ugrasiyor.
 
Birgün bir çocuk babasına "Baba insanlar niçin çalışıyorlar?"demiş.
Babası cevap vermiş
"ekmek Parası için evladım"demiş.
Çocuk bir soru daha sormuş"
Peki baba fırıncılar niçin çalışıyor?"demiş.
__________________
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst