Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

yıkayınca geçmiyor kokun" (F.D.)
[FONT=trebuchet ms,geneva]Parçaları kaybolmuş bir yapbozdu hayatım, getirdin eksik parçaları, tamamladın beni. Yaşamak için bir sebep lazım, bir bahane… Sen varsın ya. Daha ne olsun! Geldim sana her şeyimle. Kesmekeş.. yorgun.. keyifsiz.. tutuk.. ve teşne.. Sen karşımda bir ilah gibi.. peri gibi.. prenses gibi.. benim gibi.. sen!
Kaçak yolcusuydum sanki hayatın, kaçırdığım istasyonlar ardımda. İnsem… Gitsem bir kalbe, çalsam kapıyı. Üç günlük misafir karşılaması. Yine yanlış gelmişim.
Kalbim senin hayatım, kalbim senin. Geldiler, oturdular bir çay içtiler yahut kahve; yatıya kaldı kimileri. Ama hepsi misafir… Sen yerleştin, eşyalarını getirdin, ellerini, tenini, sesini, kokunu; yerleştiler hepsi bir bir yerlerine. Senin artık burası. Kokun sinmiş her yere.
[/FONT]
[FONT=trebuchet ms,geneva]Yüzünü özledim, gözlerini.. Gözlerini ovuştursan da anladım, mor menekşeler gibi açmış yalnızlık, göz altlarında. Mutevazi ve mutevazı iki gül bahçesi. Siyah bir gül tam ortada. Dudakların utandı, yalanlarından ve söyleyemediklerinden, kıpkırmızı olmuş bu yüzden. Dudakların dudaklarımın arzusu. Alnında bir çizgiyim ben! Sana bakmak güzel şey. Burdan bakınca intiharıma benziyorsun. [/FONT]
[FONT=trebuchet ms,geneva]Gel otur yanıma. Yaşlanınca gidersin. Yüzüne düşmüş bir gülün gölgesi. Beni üşüme. Beni düşün. Çok üşüdüm seni. Giyin. Gel otur yanıma. Sonra soyunursun. Sonra benimsin. Rüzgara ver yüzünü. Yaşlanınca gidersin. Sus! Karış kanıma. Konuşursan bitersin. Yüzüne düşmüş bir gülün gölgesi. Belki seversin* [/FONT]
[FONT=trebuchet ms,geneva]Kelime mi bilmiyorum onlar mı beni bilmiyor? İkisi de değilse yetmiyor bunlar. Biraz cin katıp yeni bir kelime mi hazırlasam, alkol oranı fazla sert bir kelime. Sen daha iyi bilirsin belki. Gece, sabah olunca uyanıyor da hece kalıyor be güzelim içinde adamın. Bir kelime olamamak en acı, sen de iyi bilirsin. Kelimelerini bükünce bana benziyorsun. [/FONT]
[FONT=trebuchet ms,geneva]Bıçak yarası olsaydı daha iyiydi, olsun, bunu çekelim.
"Ama."
Yorganı uzatıver.
[/FONT]
[FONT=trebuchet ms,geneva]Kapıyı açtın, gözlerini kapadın. İçimden geçen içinden geçiyor. Yüreğinin atışı yüreğime denk. "Ben senin bildiğin kızlardanım bebeğim, ben senin bildiğin kızım, ben seninim." Acıtınca kotumun düğmeleri, boşta kalan elinle ışığı kapat aşkım. "Aşkın değilim bebeğim, bitanen de değilim, ben senin bildiğin kızlardan değilim aslında; yalan söyledim bebeğim affetme beni." "Issız bir hayata düştüm, seni aldım yanıma." Boş kalınca fısıldıyor dudakların. "Sevişirken araya karbon kağıdı koymayalım hayatım." Eğiliyorum, iki mutevazi arter… Kayboluyorum. Ellerin gözlerin. Ellerim gözlerim. Türkçe sözlü hafif batı sevişmesi mi bu? "Bebeğim." Gülme. Birazdan deprem olacak! İki fay hattı dizlerin. Kısa cümleler gibi küçük öpüşler. "içeri geçince Müslüm Gürses'in son albümünü açalım olur mu?" Bunu söylemedin. Duydum ama ben. Ellerin ellerimdeyken şarkı söylüyorsun. "Ellerim bile çirkin benim, ben en iyisi değilim bunu hazmet" Gülüyorsun güller açıyor. Hayır gül falan yok. Bu aşkta gülün de bülbülün de yeri yok! Menekşe onlar. Kurumadan mürekkebin, bir küçük öykü yazmamı istiyorsun. "Sen dalga, ben çıplak bir ada" Biliyorum bebeğim, biliyorum, bu hâldeyken bize ambulanslar bile yol verir, durur dünya. Göğünde kanat çırpan bir kuşum. Maviliğinde, derinliğinde… Güzellik tanrıları ilham almış olmalı bedeninden. Ellerimin arasında, beni çarpan tek içkisin, sek içkisin. Bu hâlinle bana çok benziyorsun. [/FONT]
[FONT=trebuchet ms,geneva]Işığı kapatıp lambayı açarken küçük su şişesinden soğuk soğuk içiyorsun beni, dudakların daha bir güzel. Daha bir benim. Boğuluyorum nehirlerinde. Kaç fâilatün kaç mefâilün, gülüyorsun. Ten dili ve âb-ı hayatı mı bu? Bedeninde baştan yarat beni. Tamam güzelim, biliyorum biz iki heceyiz bir kelime oluşturan, mübalağa yapmak istedim sadece. "Sus." Susunca uykuma benziyorsun. Evinde neden abajur yok, tamam o lamba da güzel ama neyse… "Güzelliğime kafiye arama bebeğim, ellerin varken…" Soyunurken öpüşlerime benziyorsun.

Tekel Birası olsa daha iyiydi, olsun, bundan içelim.
"Ama."
Sigara ver bana, evet yakıp ver

Yüreğimi çevirip çevirip okuyorum. Kim yazmış bu acı romanı. Gözlerim ağrıyor, bitmiyor. Ömrüme tek tek çakılan çiviler, kerpetenle sökülüyor. Biri bana "günaydın" desin. Bitsin. Bayat hayat, tok tutuyor, çok yenmiyor. Sus! N'olur! Her şey kana muhtaç. Ben sana! Birazdan kan çıkacak. Güneşin batışında birikir dağların üzeri kanla. Gün doğmak üzere, kan çıkacak birazdan. Uyurken düşlerime benziyorsun.
[/FONT]
[FONT=trebuchet ms,geneva]Atalım eskilerimizi.
Bu cümlenin öznesi özlenendir güzelim.
[/FONT]
[FONT=trebuchet ms,geneva]Günaydın sevgilim. Kahvaltıdan önce sevişelim. Gülüşelim sonra. Bölüşelim, bitsin hayat. Kafiyeleri de silelim ne dersin? Uymasın birbirine hiçbir şey. Senin dışında hiçbir şey istemiyorum içimdeyken sen, içindeyken ben… Ne diyordum, atalım eskilerimizi ve eksiklerimizi. Ve dahi kesiklerimizi… Sen bileklerini kestiğini iddia ediyorsun ben dileklerini… Hâlâ yaşıyorsan ben haklıyım güzelim. Kesme bir daha dileklerini… Tarifi yok hâlimizin, iki ay kaşığı gülüş, bir emek karşılığı öpüş ve bir kalabildiğine sevgili kısık ateşte kırıştırı(lı)nca olmuyor. Kötü değil ama bu. Kimse tutturamaz kıvamını. Kimse bilemez bizi. Kimse bizim gibi yaşayamaz. Kimse sen, kimse ben olamaz. Bir araya gelince anlamlı bir kelime olan iki heceyiz mi demiştim, yalan! Bir araya gelince her şeyi bozuyoruz, her şeyi anlamsız kılıyoruz, güzel olan bu. Yaklaşıyoruz, uzaklaşıyoruz, uçuyoruz, konuyoruz, uyuyoruz, rüya yaşıyoruz, gerçek görüyoruz, biliyoruz, sıcaklığımıza çay koyuyoruz, susuyoruz, şaşıyoruz, üşüyoruz, bir gülün ağlamasına gülüyoruz, öpüşüyoruz, yalnızlığı omuzlarından sarsıyoruz, yıkıyoruz, kenara çekiliyoruz, sızıyoruz, üzerimizdekileri çıkarıp yıldızlara asıyoruz, bağırıyoruz, kavga ediyoruz, bıkıyoruz, yatıyoruz, kahvaltı yapıyoruz, gidiyoruz geliyoruz gidiyoruz geliyoruz, bedeninin şarkısına bir klip çekiyoruz, ellerimizi okuyoruz, zamanla kafa buluyoruz, zamanla kafayı buluyoruz, kalbimize nazar boncuğu takıyoruz,,, [/FONT]
[FONT=trebuchet ms,geneva] Ekmek arası olsa daha iyiydi, olsun, böyle yiyelim.
"Ama."
Gökyüzünü önüme ser.
[/FONT]
[FONT=trebuchet ms,geneva]Kılcallarımda, dolaşırken yorgunluk, nikotin, alkol… Kimse tüketemez ömür denen çektiğimi. Yüreğine oturmaya geldim. Sahip olamadım misafir olayım mı dedim? Bir çay içip gidecek miydim? Kahve mi getirdin? Fal mı baktın? Söyle meraklandırma ne çıktı? Neskafe mi? Olmaz mı yani? Çok bunaldım. Sen başla ben kaldığın yerden ağlarım içimden. Korkarım bu denizi ben ağladım. Şimdi içine daldım. Tut ellerimden. Ağlayınca eski sevgilime benziyorsun.
Püfür püfür değil kütür kütür küfrediyorsun. Apar topar affediyorsun. Öyle böyle değil gece gündüz özlüyorsun. Montunda, ceketinde bir şekilde eve girer erimeden kar, üzerindekileri çıkarılırken şöyle bir serpilir ya etrafa. Öyle anıların kalmış bende, saçıldı odama, yastığıma… Eridi sonra. Sindi kokusu ruhuma. Senli benli değil kanlı canlı seviyorsun.
Bak görüyorsun ya hiçbir şey anlatamadım. Saçmaladım sade. Yazılamayacak kadar güzelsin, kelimelere çevrilemeyecek kadar kendine ait ve yazamayacağım kadar benimsin. Perim.
[/FONT]
[FONT=trebuchet ms,geneva] İstanbul hatırası olsa daha iyiydi, olsun, bu foto da yeter.
"Ama bebeğim."
N'olur yeter.
[/FONT]
*şeref bilsel'den mülhem.
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

bitti işte meleğim,
sevincinle at kahkahalarını,
göremiyorum artık seni; gez, eğlen doyasıya bensiz yaşa anını,
duymuyorum sesini,özlem yaksada içimi o son görüşmede ettim yeminimi..
terkettin her defasında bakmadan gözyaşıma,
umursamadın; senin gururun vardı başının tacında,
unutursun eminim çok yakında,
bende bir hançer var elmastan canımda..!!!

çıkaramıyorum çıkarmaya çalıştıkça kanıyor yaram.
içinde kalsın desem acıtıyor bir yabancı olman,
inan ki gül yanaklım hiç acıtmadı,o eski sevdan...

o eski sevdan.......acıtmadı da
eski olman acıttı,
eski olmana sevinişin yıprattı,
yıpranmamla dalga geçmen kanattı,
şimdi ben yaralı, aşkım yaralı,geçmişim geleceğim yaralı,,
mevlam canımı almadı ama her gün gözyaşımı kan akıttı....


şimdi ne istersin diye sorsalar;...hiç düşünmeden mezarda yatan bir ölü olmak derdim.başıma gelip alaylı bir şekilde gülerek, gururumu çiğnediğini,bununda seni ne kadar sevindirdiğini görmek isterdim....!!!
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Tutunacak tek bir şey kaldı kurtarmak için hiç olmuş bedenimi…
Seni rüyamda görmeye gidiyorum,
hiç olmuş bedenimi kurtarmak için…
damla damla akarken yalnızlığım ruhuma
hep senli yansımalarla avuturum kendimi
kendimi avucunda hissetmeye kapatıyorum gözlerimi
yolunu böyle beklerim ben
gözlerim kapalı…
Bir hikaye var,
bir şarkı yanında,
uçurumlar da uzak değil…
dedim ya rüyamda görmeye gidiyorum seni
artık yalnızca hayalinin kendisi kurtarabilir bu hikayeyi…
Bir şarkı var,
bir çocuk ortasında,
gözyaşları uzak değil…
Üzülmek istiyorum senin için hissedebilmek tek derdim
köpek gibi sarılmak istiyorum gelmeyişlerine mesela
üzülmek göremedikçe yüzünü
rüyama girmedikçe sövmek gelen her sabaha
Tutunacak tek bir şey kaldı kurtarmak için hiç olmuş bedenimi…


--
Ellerimle tutuyorum artık hayatı...
Yakalamaya çalışıyorum, zindan ettiğim zamanı..
Artık herşey farklı olacak.. Eski ben'le karşı karşıyasın.. İster ağla, ister sevin;
Sana inat yaşayacağım bu hayatı.......
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Kapıyı vurup gidişinin ardından, bende 'gitmelerin' üzerine kapadım tüm kapıları…Benden gittiğini sandın ya hani, kitledim umutlarımı sanmaların üzerine… Gitmemişsin gibi, hiç bitmemişsin gibi uyudum sana dün…Uykumda içim ürperdi…Rüyamda bile sen yoktun…Gerçekliğini yaşattığın her ne varsa alıp, düşlerime kattın ve öylece gittin…Beni karmaşıklığının içine hapsedip, ellerini çektin…Şimdi bir sen yoksun birde sendeki ben yok…

Ve yine benim, yine sensiz yine bomboş yine darmadağın…

Düşündüm de 'yok' olan çok şey var artık…
Önce sen yoksun…
Sonra senin bana kattıkların yok…
Her şey senden öncesi…Senden sonrası hiç yok !
Bir hiçlik bana kalan !
Sorma yok olanları, dokunuyor !

Var olanların zamanı şimdi !
Sensiz bir 'ben' var…
Hüzüne karışmış umutlar var…
Beni içime küstüren, sende tükenen bende bitmeyen sevgim var !
Dinmeyen yağmurlarım var…
Anlattırma var olanları, canım yanıyor !

Kalemimin her darbesi gözyaşı misali…

Kalbimde sayısız cam parçaları…
Kırılmışım, dökülmüşüm…
Kendi kendime kalmışım başı boş sokaklarda…
Yok olanlara var olanları karıştırıp, susmuşum aynada ki halime…

Ve yine;
Sessiz bir köşede, kendimden düşmüşüm…
Ve yine;
Yüreğimde biryerlerde kaybolmuşum…
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Guz...
Yuregim agir gelmeye basladi yine..


Hani yagdi ya kar daglara, hani bulutlandi ya yine gokyuzu; kizardi, serildi, sarardi, serildi ya yine yapraklar ayaklarima..
Iste! Yine agir gelmeye basladi yuregim bana.


Yine coktu erken olumlerin sizisi icime, dogmamis cocuklarin kaygisi, olmamis dogumlarin sancisi.
Yine nemlendi gozlerim, karardi ruhum, daldi gozlerim ufuga ya!


Iste! Yine agir gelmeye basladi yuregim.

Benim hic bitmeyen gitmelerim, kopmalarim, kacmalarim basladi muzurca …

Icimin en cocuk yerinde.
Bilirim; gidecegimden degildir ya.
Olsun! Sis coktu hayatimin ufkuna, bembeyaz oldu ya daglar, sessizlesti ya sokaklar, dalindan dusme vakti geldi ya yine cicegimin, Hepsinin tek faili; Sonbahar geldi ya yine!


Iste! Yuregim yine agir gelmeye basladi bana.

Ayriliktan kacilmiyor. Kopma mevsimi geldi yine.
Adi bile huzunlu,Guz!


Insani alip baska yasamlara atiyor sanki.

Guz! Git! Der gibi sanki! Git!

Takil dusen sari yapraklarin pesine… Git…

Baska hayatlarin ozlemlerini baska insanlarin ellerini atiyor gozunun onune.
Kac kacabilirsen Simdi.


Baska bakislari, baska yasanmisliklari gulusleri opusleri, yanislari ativeriyor insanin onune hoyratca.
Kacarsan adisin, kacarsan korkaksin sanki.


Ne o sigabilir kabuguna ne de ben simdi. Ne yapraklar durabilir dallarinda, ne yuregim sIkisir kalir bu hayatta simdi.

Insani dinden imandan eder derler ya; Hic cekinmesi utanmasi yok bu mevsimin aynen oyle iste!
Insani hayatindan, duzeninden , canindan eder bu guz mevsimi.


Yine agir gelmeye basladi yuregim iste!

Dur durabilirsen bu yurekle simdi. Hani dokuldu ya yine agaclarin yapraklari, kendi ayriliklarina inat, seni de cekip almak isterler simdi.
Tevekkeli degil; geldi ya yine sonbahar.

Baslar artik yuregimin sizisi, canimin kalp agrisi...
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Tabiiki yasayacagiz bu hayati sindire sindire...
Gunes dogusuyla hergun yeniden baslayip, umutlarimizin pesinde suruklenecegiz...


Tekrar tekrar gidip ayni yollardan, kalbimiz kirilsada, gozumuz yaslansada sevecegiz, sevilecegiz...

Tabiiki hayati birakmayacagiz hic bir zaman...

Yolumuza ne cikarsa ciksin, nefes aldigimiz surece, gorebildigimiz surece, tutabildigimiz surece saclarindan gokyuzunun...
Baharla yeniden canlanip, yaz aylarinda tadini cikarip yasamanin, sonbaharda alip basimizi gitmek isteyecegiz yine...


Canimizi yaksada, gozumuzu acitsa da, yolumuza ciksada bir cift siyah goz her yerden tabiiki devam edecegiz herseye...

Bitene tek bu yol, solana dek butun guller, savrulup kaybolana dek ruzgarlarin onunde, toz bulutu ve zerrecik olana dek durmayacagiz..

Sevmeye, olume, gulmeye, huzune her zaman acik olacak kapimiz...
Hepsi bizim olacak, hepsi dolduracak icimizi, hic bitmeyecek, hic durmayacak....

Yollarimiz nereye cikarsa ciksin, nerede sekillenmisse yasamimiz, hangi gokyuzu bize bakiyorsa, hangi topraga dokunuyorsa ayaklarimiz, hangi agacin dalindan tutuyorsa parmaklarimiz, hangi gozlere bakabiliyorsa gozlerimiz onu tutup cekecegiz icimize... Nefes gibi, hava gibi...

Soluk alabildigimiz surece birakmak yok...

Aglamaksa aglamak, aciysa aci, sevincse sevinc, mutluluksa mutluluk, gozyasiysa gozyasi..
Neyse payimiza dusen bu hayattan ucundan tutup birakmayacagiz...


O bize ait, o bizim cunku...

Hayat hic birakilirmi, tabii ki devam..
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Keske yolda bulsaydim seni…

Yere bakarak , ne aradigimi bilmeden icimdeki butun ozlemlere cevaplar ararken ilisseydin gozume…
Hemen alir gogsume bastirir eve gotururdum seni; kimseye elletmezdim… " benim bu" derdim … "ben buldum"…


Ama sen yollara cikali yillar olmus..
Karsilasacagimiz hicbir yoldan gecmemissin …

Hep gec kalmisim ben sana …
Hep gec kaldigim icin burkulmus icim…

Bulusurken bile gec kaliyorum hala…
Bu zamansizlik aramizda kalacak hep; kimseye soylemeden , kimse gormeden hapis olacagiz bu zamansizliga…
Ama onun ustunden bakamaya calisacagiz birbirimize…

Basimizi ona yaslayip birbirimizi duymaya calisacagiz…
Ulasabildigimiz nereyse oraya dokunacagiz…

Ancak gozlerimizin icinde durarak gorecegiz birbirimizi…
Ne zaman kapatsan gozlerini beni goreceksin; sana baktigimi seni hayal ettigimi goreceksin…


Hep bogazimizda yumrukla donecegiz eve… Rahat uyumak icin daha uyanikken gozlerimizi kapatacagiz…
Ama sen her zaman benim gec gelecegimi bilip guleceksin bana; gec kalip cam kirmis cocuklar gibi bakacagim sana…
Ben birkac dakika degil, bir hayat gec kalmisim ya sana ; ona bile gulecegiz yapacak baska sey kalmadigi icin geriye…


Gormezden gelmem gereken onca sey,
gozlerimden vazgecip kulaklarimdan ,
ellerimden ,
ayaklarimdan,
saclarimdan ,
yuregimden saplanmaya calisacak ; istedigi kadar kapali olsun gozlerim…


Her sustugunda korkacagim…
Ama korkuma da gulecegim ; komik cunku hic gelmedigin bir yerden gitmenden korkmam…


Seni ozlememden korkacaksin simdi korktugun gibi…

Ama ozleyecegim sevgilim…
Ozlemeye de gec baslayacagim , seni ozlemeyi ogrenene kadar ben sen coktan gitmis olacaksin …
Mecburen ve istemeyerek gitmis olacaksin…Ama ben sadece gittigini bilecegim neden gittigini degil…


Hepsini bile bile bastiriyorum seni gogsume sevgilim…
daha senden korkmayi da ogrenmedim cunku…
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Seni sevmekten hic vazgecmedim ben…

Ölümle hayat arasindaki cizginin üzerinde yürürken…Gidiyormusun diye sorma bana…Gönderen sensin…Ne ölmeyi istedim ben…Ne henüz doya doya yasaymadigimiz askimizi…Benimle birlikte topraga gömmeyi…

Seninle nefes almak…Seninle yaslanmakti dilegim…Seni yasli gözlerle ardimda birakmak kolay sanma…En az senin kadar endiseli…En az senin kadar cagresizim…Bir dokunusunla tüm dünyayi yikacak güc verirdin bana…Ama inandiramadim seni…Inandiramadim…Kalbimdeki…Küllenmek bilmeyen sevdama…Yoruldum…Ne tutulacak bir dal…Nede…Bir isik biraktin bana…Kal demek kolay…Kalmak ise zor…Huzura sadece bir adim uzakken…

Her karsilasmamizda…Sen beni sorgularken…Ben gözlerine kuskuyla bakiyordum…Aradigim cevabi bulmak adina…Bir tek sözün…Dudaklarin arasindan cikacaz bir cümle…Yeterdi…Beni sana baglamaya…Yeterdi…Herkesi…Karsima almaya…Ama sen susmayi sectin…Beni sisli bir geceye terk ettin…Kusku girdimi bir kez iki sevdalinin arasina…Teslim alir…Seni…Beni…Sevgimizi…Bir bosluk kalir geriye…Anilara tutunamiyacak kadar derin…

Ben…Herkesten uzak…Beyaz bir dünya kurmak istemistim…Icinde biz olan…Mutluluk , huzur …Birde…Her yeni dogan günesle büyüyen sevdamiz olan…Sen…Ne bu dünyayi kurmama izin verdin…Ne beni hayatinda görmeyi istedin…Simsiyah bir duvar diktin aramiza…Söyledigin her yalanla…Simdi gitme deme bana…Her gece yeniden ölmektense…Ölürüm bir kez senin ugruna…

Yasamak varken…Doya doya sevdiginle…Savasmak ne kadar zor biliyormusun…Ölümün soguk elligle…Her yer karanlik…Ne askimizin pembe rengi…Nede umudun yesili…Sadece zifiri karanlik…Hayalinin bile aydinlatamadigi…Bir de sorular…Hic bitmek bilmeyen...Cevabi bende olmayan…Cevablarini alabilmek adina…Yasamaya degermi…

Cok aci cektim…Ama hic bir aci…Yüregimdeki kursun yarasi kadar…Agir olmadi…Kalbimin ne carpmaya gücü kaldi…Nede ebediyen susmaya…Hep kullagimda senin sözlerin…Benmi degistim…Yoksa senmi…Yoksa kaderin aglarinami teslim olduk…Hic bilmeden…Kimseye zarar vermek istemedim ben…Ne sana…Ne bana…Nede günahi olmayanlara…Ama öfkenin atesi bir kere teslim alidimi bedeli…Ne yüregini dinler…Nede sevdigini…Sicrar yakar önce kendini…Sonra önüne cikan herkesi…Engelleyemessin…Bende engelleyemedim…Anladimki…Zaman…Gitme zamani…

Üzülmüyorum sanma…Seni bir cirpida silidigime de inanma…Seni o kadar sevmisken…Seni unutabilecegimi düsünme…Ama zamanla sen unutursun…Cocukluguna siginir…Atlatirsin bu aciyi…Ne ben kalirim aklinda…Ne gecirdigimiz güzel günler…Ne gülüslerini saklaman icin bir neden kalir…Nede tedirginligini…Ama sunu bil…Ben hic unutmadim seni…Istesemde unutamamki…

Gidisim yürekten degil…Gitmek zorundayim…Ama sanamaki seni terk ediyorum daima…Ben herzaman olacagim…Gölgen gibi ardinda…Belki sende bir gün cok özlersen…Hissedersin benligimi… Ben sevdani tasiyacagim…Sonsuza denk yaramin dinmedigi tek yerde…Yüregimde…

O kadar cok bulup kaybettimki seni…O kadar cok yara aldimki…Ne yazik ki toz duman edemedim…Kuskularimi…Ne yazik ki kalamadin bana…Ama sunu unutma…Öpücügümün kokusu kalacak daima…Kapinin ardinda…Kokladikca bana olan hasretini…Anliyacaksin…Bir yanlisa mahkum ettigini…Bizi…

Hoscakal yosun gözlüm gidiyorum ben…Ama önce son bir kez bakmak istiyorum gözlerine…Aradigim cevabi…Belki bulabilirim diye…Bir umut iste…Belki gitmek zorunda kalmam diye…Eger…Gözlerini kaparsan bana…Bilki…kavusmamizi bekliyecegim…Tüm sorularin cevabini aldigim…Uzak diyarlarda…

Seni sevmekten hic vazgecmedim ben…
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

[FONT=times new roman,serif]Gitme ruhum...
Sen yokken hicran düser bu sehre
Gitme sevgim..
Sen yokken tutsak düserim bir isyan gecesine
Ölürüm..
Sen yokken..

[/FONT][FONT=times new roman,serif]Ket vurur sehir isIklari söz vermis bir aska..
Bilmem,bilemem..
Ferin aydinlatir mi içimi bir daha..
Kaybolursun puslu rüyalarin ardinda
Gurura yokus sevdalarda..
[/FONT]
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

[FONT=times new roman,serif]Biliyorum agliyorsun bir yerlerde
Ben de agliyorum
Kadere inat hala sana
Derinlerimden can alan canimi aliyor
Nasil unutabilirim ki seni
Unutamam...
Unutamam yas tutmus yüregimi..


Gölgen düser sarp aksamlarima
Bir kadin agliyor içimde
Bende ki bana çok uzaklarda
Kapinda günlerim her gece
Tutumamam..
Sende ki sana...
[/FONT]
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Tutamadım kendime verdiğim sözü yine. Aklımın dallarında yuva yapmış sustuğum herşey. Cevaplarını bulduğum herşey gibi yitip gidiyor şu geçmek bilmeyen zaman.


Firar...!

Evet, Firardı senin yaptığın. "Biz"den firar ettin "sen". Zamanını söyleyemem ama, adımını attığın an anlamalıydım diye de hayıflanırım.


Yazık...!




Evet, yazık ettin sen! Gönüllerce yol katettikten sonra Karşıma geçip, salıverdin üzerime "umutlarını ! " Neden yaptın! Madem , milatlarca yıl sonra dahi olsa Firar edecektin, neden yaptın, ne demeye saldın o umutları üzerime! Biliyorum herşeyi , sus! kıpırdamasın dudakların !


Bilme...!



Evet , bilme ne kadar aciz kaldığımı , ve , bilme sensizliğin sularında boğulduğumu. Gönüllerce yol katettikten sonra neden sindirdin kokunu aklımın gamzesine! O çukurda hapis kaldım ben! Bilme!

Bakamıyorum aynaya artık, kimin için hazırlayacağım ki saçlarımın lülesini! Yoksun ki! Geldin mi ki?! Birde , gönüllerce yol katettikten sonra soruyorsun "Bu bir Gerçek mi?" diye!


Gerçek...!


Evet, gerçek / ti... gözlerinin rengi kadar, yalın/yalnız/ayak koştuğun kadar, girip/çıktığın kadar benden başka her gönüle, ve! ve döndüğün kadar buz tutmuş kollarıma! Gerçekti evet! Biliyordum! Biliyordum, çırılçıplak kalacaktı "umut"larım o ilk adımı attığında! Ah kafam..! Ah akılsız başım!


Gözlerim, saçlarımı alnımdan geriye atışım, en onulmaz gerçeğim, bitmek tükenmek bilmeyen hasretim!!!!!!!!!!!!!!!!


Artık çok geç..Sende biliyorsun, uzaklar ve ....

Bilmece'msin..


Geç kalmışlığımın öfkesi
Yaptığım her hatanın sebebi
Gördüğüm renklerin en güzelisin biliyorum.
Çıkar beni bu karanlıktan
Yitip gidiyorum...
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Sana olan sevgim, bensiz akıp giden hayatına bir yabancı gibi uzaktan bakmak oldu çoktandır.
Çocuksu bir saflıkla o çocuk ellerinin yüzünden akan yaşlarını sildiğini,
aramızda kıvrılıp yatan uzaklığa rağmen hissedebiliyorum.
Uykularımda ağlıyorum…
Senin için bir şey yapamayışıma seni bu dünyada yapayalnız kimsesiz bırakışıma ağlıyorum:
Düşüncene ve kendine nasıl derinden inanıyorsan bu hayata ve onun insanlarına öyle inanıyorsun.
Bu hayatta duygularının karşılığı yok diyerek seni sevginden uyandıramam…

Seni sevmek, seni bir mülkiyet gibi sahiplenmemekti
aksine seni dersimin masmavi gökyüzünde özgür bırakmaktı;
koparmamaktı kanatlarını…
Ruhumun tek sahibi olan seni her şeyinle kabul etmeye kanaya kanaya razı olmaktı.
Çocuksu bir saflıkla, tek vazgeçemeyeceğinin ben olduğuma kendimi inandırarak, hayatına boyun eğmekti…

Kabul et artık; kimi sevsen, kimden duygularına cevap istediysen ölümünü istemedi mi senden?
Kabul et bunları…
Ben onlardan hiç olmadım.
Ben gözümü senden hiç ayırmadım.
Çünkü sen benim saf çocukluğumdun.
Sen benim o yaralı, o kimsesiz gençliğimdin.
Hayatı bitirdiğim yerde sen yeniden başlıyorsun.
Dokunurken içimi acıtan başında benim kanım var…

Bundan emin ol, seni değil, en çok kendimi yalnız bırakıyorum bu rutubetli evde…
Senin o affedemediğin kalbinde yatıyor benim tek ve gerçek sevgim.
Tek umudum senin bu savunmasız halin.
Senin bu kimsesizliğin…
Uyumsuzluğun…
Tek çıkışım, senin bu deli, bu çıplak sevdan…

Seni tanıyorum,
sen kimseyi kırmamak için kendi hayatını yaşamaya neredeyse zaman bulamayan bir yeryüzü meleğiydin
fakat nasıl olurda hayatını, kalbini ve ömrünün en savruk yıllarını paylaştığın bana nasıl bu kadar acımasız oldun…
Hüzünlerime yenik düştüğüm bir yerde,
beni bu yalnızlıklarla örülü dünyada anladığını,
adeta bir mucize gibi hatırlayıp içimdeki karmaşayı dindirmeye çalışıyorum.
Biliyorum ki o benim bütün sürüklenişlerimi yüreğin titreyerek görüyorsun.
Biliyorum ki bu dünyanın onca dehşetine ve insanların onca güvenilmezliğine rağmen benim bir şeyler için çırpındığımı sadece sen hissediyorsun…

Uzaklarda bir yerde esirgeyen ve bağışlayan gözlerle,
o kalbindeki sonsuz merhametinle çoğu zaman için burkularak beni düşündüğünü biliyorum…

BENİ KAYBETMEKTEN KORKMA
UNUTMA BENİ HERKESTEN DAHA ÇOK TANIDIĞINI…

Hep gülümse…
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Bakışlarım öyle boş ki, artık hissetmiyorum hiçbir şeyi...

Sanki tüm duygularım, gözlerimdeki tüm ışık yok olmuş ve bir daha hiç
çıkarılamayacak kadar derinlere gömülmüş gibi.
Nerede hata yaptım bilmiyorum.
Zaten kurumuş olan hangi dala nasıl da bastım?

Daha önce beni mutlu ettiğini düşündüğüm her şey yok oldu sanki.
Neydiler ya da kimdiler bilmiyorum ama artık yoklar...


Ümitlenme her telefon çalışında
Koşma kapılara her adım sesinde
Senin sandığın yıldız artık yok yerinde
Kabul et kalbim, kabul et kalbim
Ah kalbim biz ayrıldık


"Aşk"... Tarifini bile yapamazken öyle olabildiğimizi ya da olabileceğimizi iddia ediyoruz, ne garip değil mi?
Kocaman bir soru işaretinden ibaret olan hayatımızı bu ne idüğü belirsiz şeyin ardından koşmakla geçiriyoruz hep.
Yakalayınca ne oluyor peki?
Bir anlık bir huzura kavuşuyoruz ve yine bir anda o huzuru kaybediyoruz...

Kovalamaca; o basit ve bizi hayatın ne kadar kötü yanı olursa olsun yine de yaşamaya değer olduğunu düşündüren yakalamaca oyunu en baştan ve
yine
yeniden
başlıyor...

İçimde bir şeyler kopuyor, paramparça oluyorum.
Aynı parçalar yeniden kopup bir daha parçalanıyor,
sonu yokmuş gibi, garip bir yap-boz oyunu bu...

Gitti giden dönmeyecek,
Kabul et kalbim
Asla seni sevmeyecek,
Hayat ne zalim...

Bağırmak istiyorum, haykırmak istiyorum ama kelimeler boğazıma düğümleniyor ve susuyorum...
Susup sabrediyorum ve üstelik korkum daha da büyüyor...
Aslında ummadığım bir yerde, ummadığım bir anda patlamaktan korkuyorum...
Düşünüyorum da; sayılarını hatırlamadığım kadar çok olan "keşke"lerime bir yenisini daha eklemekten ve
geri dönüşü olmayan bir yola girmekten korkuyorum aslında...

O yanmadı senin kadar
Feryat etsen neye yarar
Ya sen dur sonsuza kadar ya kabul et...
Kabul et kalbim, kabul et kalbim...
Ah kalbim biz ayrıldık...


Diğer yandan da; hayat kısa, bağır çağır, boşalt içini diyorum kendi kendime.
Sonra da bu kısacık hayatı daha da çekilmez hale getirebileceğimi düşünüyorum.
Çelişkiye düşüp yine susuyorum. Kendi içime haykırmaya devam ediyorum kimsenin duymadığından emin bir halde.

Gözyaşlarımı içime akıtıyorum ve biliyorum ki kimse görmüyor, göremiyor...
Ve "Sessiz Çığlığıma" ses vereceğin "o" günü bekliyorum...
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

angeluscopy5vf.jpg
şimdi son çare
bir mektup güvercininde



adsz7vn.png




hiç bir yüz güzel degil senin yüzünden.




benı mansetlerden
donuyor amann dunya...


yasarsarklarnvar9bw.jpg


gel de al
bende kalan şarkıların var




teomanaskkrntlar8kg.jpg


Beklerken bütünleşmişim soğuk mermerin rengiyle
meğer bu sokağın bir taşıymışım kaç yabancı basmış üstüme...sayamadım. Kal derken gitmeleri haykıramadım. Kapımın önündeyim,beklerim ben.. Zaten kalkmayı başaramadım.



vegamendl5zq.jpg




sezenaksuyeter2ug.jpg


wol_error.gif
yasar5oq.jpg


Beni koyup gitme ne olursun
Durduğun yerde dur
Kendini martılarla bir tutma
Senin kanatların yok
Düşersin yorulursun
Beni koyup gitme ne olursun
Bir deniz kıyısında otur.
Gemiler sensiz gitsin bırak
Herkes gibi yaşasana sen
İşine gücüne baksana
Evlenirsin çocuğun olur
Beni koyup gitme ne olursun
Sonun kötüye varacak
Beni koyup gitme ne olursun
Elimi tutuyorlar ayağımı
Yetişemiyorum ardından
Hevesim olsa param olmuyor
Param olsa hevesim
Yaptıklarını affettim
Beni koyup gitme ne olursun
Seninle gelmeyeceğim yine de
Beni koyup gitme ne olursun
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Zaman kırgınlıklara gebe ise
Camdan bir kalbi koynunda saklamanın değeri nedir?
Uzamışlar yollara
Hasretlik vurmuşsa gökyüzüne
Suya yansımanın anlamı nedir?
Sussan olmaz!
Özledim diye haykırsan kifayetsiz zamanlar, büyütmüş olursun kalbinde.
Boğazın kurur öksürmek istersinde ; bir yudum su mu alsam , yoksa ciğerim çıkana kadar öksürsem mi dersin ya..
Hani bir uçurum kenarına gelip , kollarımı iki yana açıp , uçmayı mı denesem yoksa öleceğimi bile bile atlasam mı diye düşünürsün ya..
Bir bağlama sesinin aşkı ile
Bir türkünün tadında
Özlemin acısıyla
Susarsın ya...
Hani tek doğru varsa
Susmak yapacağın tek eylemdir ya...
Ve DEFOLMAN gerektiğini sana söylediğinde
Sessizce bakakalırsın ya
İşte öyle bir şey. ..
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

sanainatqg4.jpg
" Varlığın acı veriyor olsaydı bana;
Seni ölüme sevmez,
Gelmeyeceğini bile seni beklemezdim hala.
Ben sensizlikte bile "seni yaşıyorum" sevgili... "

Mevsim, sonbahara akarken ben de sana geliyorum. Elimde yokluğun yüreğimde suskunluğunla sana geliyorum sevgili. Ilık bir Eylül gecesi kentin yorgun kaldırımlarında tanıdık kelimeler arıyorum sevdana dair. Sana dair tek bir kelime yeterdi bana. Tek bir nefes bile gülümsemem için yeterdi bana..Sensizlikte kanarken sol yanım, ben hep seni düşledim zembereği kırılmış zamanın avuçlarında. Seni aradım güneşin sıcak alnında, senin ellerini aradım yağmurun ıslak dualarında.

Sana gelirken toprak yağmur kokuyordu sokaklar ise yalnızlık... Sana çıkan tüm yollar arsız dikenlerle süslenmişti sanki. Ayaklarım kan revan..Bir yanım uçurum bir yanım sensizlik ama her şeye inat sana geliyorum. Hava puslu, etraf ise sensizlik .. Dikenlere aldırmadan yalınayak yürüdüm gecenin dar sokaklarında. Yüreğimle ezdim tüm engelleri, ayaklarımla öptüm yollarındaki ikiyüzlü dikenleri. Her şeye inat sana geliyorum bir elimde mevsimlerin koynundan çaldığım ılık bahar bir elimde bulutların saçlarından arakladığım rüzgar ile .. Bir ömür uzaktan sana geliyorum bir elimde bir avuç gülüş karakışlarda güneş bil diye bir elimde bir yudum umut zifiri karanlıklarda aydınlığa sımsıkı tutun diye. Sana geliyorum sevgili....

Unutmadan sevgili; gittin diye meteliksiz bir intiharın ayakuçlarına boynunu büken bir kukla olmadım hiçbir zaman. Gittiğin gün kansız ve acımasız bir ihtilalin demir kelepçeli zamanlarından kaçıp sen diye ipsiz uçurumlara sığındım. Yokluğunda kimi zaman bir çocuk gibi koynunda ağladım kimi zaman kirpiklerinden ıslak yağmurlara kaçtım. Sensizlikte her gece arsız fırtınalarına göğüs gerdim ve esrarkeş yangınları sen diye koynuma alıp yüreğimde közledim yalnızlığının ıslak çığlıklarını. Evet gittiğin gün sen kokan kelimelerim çıplak kaldı dudaklarımda. Yüreğim gözyaşına asılı kaldı gözkapaklarımda. Ama hiçbir zaman boynumu bükmedim yokluğuna. Pes etmedim sensizlikte kıyılarıma vuran hasret dalgalarına. Direndim, savaştım yalnızlığınla. Kan revan içinde kalsam da, bilmediğim fırtınalarda sensiz savaşsam da ben hiçbir zaman " yalnızlığına " yenilmedim sevgili....

Gittiğin günden beri tek bir kelime konuşmadık seninle. Giderken seninle gitti taze baharlarım. Yetim kaldım mevsimlerin koynunda. Gözlerindeki sıcaklığı aradım güneşin sınırsız coğrafyasında. Seni sordum memleketimden göçen turnalara. Ama bulamadım seni. Yüreğimin derinliklerinde. kaybetmiştim seni. Aldığım nefeste, hayata bıraktığım her gülüşte seni aradım. Bulamadım işte. Ucube binaların nemli duvarlarına dayanıp sana ağladım. Dudaklarımı kapatıp kelimelerimle yalnızlığına ağladım. Ama hiçbir zaman ne kadere ne de sana isyan ettim. Gittin diye hiçbir zaman suçlamadım seni. Varlığına küfürler edip arkandan beddualar savurmadım hiçbir zaman. Gitmiştin beni " sensiz " bırakarak. Gitmiştin aramızda yaşananları bir kibritle zamansız yakarak. Ama gittin diye hiçbir zaman unutmadım seni. Yokluğuna inat yaşattım seni. Gittin diye bir ikindi vakti kefensiz satırlara gömmedim seni. Varlığın bana hiçbir zaman acı vermedi ki ben seni gidişinle suskunluğuna gömeyim sevgili...Seni " sen " diye sevdim ben. Varlığına inat yokluğunda bile sevdim seni. Sana duyduğum sevgim bir günlük olsaydı eğer; seni " sensizlikte " bile yaşatmazdım sevgili. Seni hiçbir zaman " acılarımın metresi " diye sevmedim ki ben. Ben yüreğindeki sıcaklığı, tenindeki saklı baharları ve gözlerindeki ıslak gözyaşları sevdim. Seni hep " aldığım nefes " bildim. Yüreğime dokunduğun için, yarım bir adamı sevginle tamamladığın için sevdim seni...

Satırlarıma son vermeden bilmen gereken bazı şeyler var sevdiğim. İyi dinle beni sevgili. Cümlelere değil kelimelere örülmüş anlamları iyi algıla sevgili.. Yokluğunda seni aradım yorgun gecenin gri sabahlarında. Yalnızlığında kanattım fakir kelimelerimi. Dilimde birikmiş ve bir kaç cümleyi geçmeyen itirafım var sana canım. İyi dinle beni şimdi. Sensizlikte " seni aldattım sevgili ". Yanlış duymadın sevgili. Açık açık utanmadan sıkılmadan seni aldattığımı söylüyorum sevgili. Sensizliğin soğuk gecelerinde seni aldattım. Hem de defalarca... Başucumda bu imkânsız sevdanın sevapları dururken ben seni " günahlarınla " aldattım sevgili. Yokluğunda kanarken tövbesi yarım kalmış günahlarınla seviştim yalnızlığının buz tutmuş yatağında. Her gece bedenimi ateşlere serip günahlarınla seviştim kan ter içinde. Közlenmiş bedenimle, terkedilmiş yüreğimle tövbesi oldum en masum günahlarının. Seni sensizlikte " senin günahlarınla " aldattım sevgili... Sen benden uzaklarda iken bensiz zamanlarda işleyeceğin her günaha bedenimle kefil oldum. Körpe ve filizlenmemiş acılarını satın aldım ömür defterinden. Evet, tüm günahlarını ve bensiz yaşayacağın tüm acılarını satın aldım karşılığını " yüreğimle " ödeyerek.

Sen bu satırları benden uzaklarda okurken ben bir kelebek edasıyla baharın ince dallarından binlerce çiçeği yüreğimin eteklerine topluyor olacağım. Bir gün Cennetin taze baharlarında buluştuğumuzda giyineceğin " beyaz duvağı " süslemek için en parlak yıldızları çalacağım gecenin kirpiklerinden. Sen benden " bir ömür " uzaklıkta yaşarken sensizlikte bile sen varmışçasına sevdana nefes alıyor olacağım. Her gece günahlarınla sevişip güneşle beraber perdelerine gelip yüzüne ilk gülümseyen ben olacağım sevgili... Sen beni unutsan da ben seni yüreğimde yaşatacağım. Uzaklarda bir yerde yaşıyor ve nefes alıyor olmanı en büyük mutluluğum bilip acılarına delicesine yanacağım. Közlenmiş yüreğimle bir sonbahar gecesi ıslak saçlarına yağacağım avuçlarımda güller ile. Gözbebeklerinden yuvarlanıp ayakuçlarına serileceğim. Gülüşlerini nefesim bilip " sensizlikte " bile sana yaşıyor olacağım sevgili. Adını yüreğime vurulmuş bir mühür bilip dudaklarında anılan dua olarak hep seninle nefes alacağım sevgili..

" Sen bana " bir ömür " uzakken ben sana bir nefes kadar yakınım sevgili.
Gelmeyeceğini bile bile ben hala seviyorum seni. "

Gün gelecek,
Adımı unutmak zorunda kalacaksın
Puslu gecenin yorgun sabahında.
Bir kibrit çakıp yaşananlara,
Tek tek yakacasın benli hatıraları
Ömür defterinin en masum günahında.

Duvarlarında asılı takvimlerden düşen
Bir gün gibi,
Ağladığında yüreğine gömülen
Bir hüzün gibi
Yavaş yavaş eriyeceğim dudaklarında.
Ama ben sana inat,
Yokluğuna inat,
Bedenimle közleneceğim günahlarında.

Seni benden alan kadere,
Tek bir kelime etmeden
Seni içimde yaşatacağım.
Çünkü ben senin;
" Bedelini yüreğimle ödediğim
En masum günahındım...."
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

İçimde gizliden gizliye sakladıklarım vardı ya hani..
Yüreğimde beslediğim,her şeyden koruduğum izler vardı ya hani..
işte ben tümünü sana vermeye geldim bu gece..
Sığabildiği kadarını bu geceye, arta kalanları gündüzlerine...

İnsanın rahatlıkla sığınabileceği kadar parlaktı bakışların..Alev alev yakıyordu gözlerin..Seni,gözlerine yandığım o gece sevdim işte..

Hiç korkmadan ve hiç kaçmadan dikilip karşına..Sana sarıldım..
Ve bütün benliğimide savurdum bir dokunuşla havaya..
.
.

Aşk...
Ne kadar "yok"sa herşey, o kadar olacaktı "aşk"..
Anlamadın..
Anlatamadım..
.
.

O sabah kara bir defter sayfası buldum yatağının kenarında..Boş yer kalmayacak şekilde karalanmış bir sayfa..Ve işte o an anladım..Senin yaşaman için boyamaya, karalamaya ihtiyacın vardı bir şeyleri..Ve bunun için de her seferinde yeni bir sayfaya..

Başlama ve bitiş noktalarından ibaretti hayatın...
Ve aralarda birkaç dağınık sayfa..
O sabah hiç pişman olmadan, ama çok acı çekerek..
Bütün kadınlara maletmeden, ama seni lanetleyerek ..
Hayatımdan seni, senin oyununla çıkardım işte..

"Ben değiştim.." dediğin gün elinde yine karakalemle bekliyordun.Sevinçle sarılmıştın boynuma..Sanki gerçekmiş kadar büyük bir hevesle..Değiştiğini sandın...Sandın..Ama yine yanıldın..

Sadece bu seferki sayfa o zamana kadar gördüklerinden daha büyüktü..
Sayfalar yanılttı seni, ben de..Çünkü artık bir silgi vardı elimde..
Yok ediyorum senin bıraktığın derin izleri..
Ve artık karalayamayacaksın eskisi gibi..
Korkma..
Meraklanma..
Şaşırma sakın..
Gidiyorum işte..
.
.

Ansızın uykulardan uyanmaların..
Gözlerini perdeleyen endişelerin..
Değişmeni AŞK sanıvermen..
Umutların ve insanları umutlandırmaların..
Bana dönmen ve beni sevme alışkanlığın..
Kapama gözlerini,bak..
Bitiyor işte hepsi..
Bir adım sonrası ayrılık..
Bir adım sonrası benden sonrası..

"Ben" de senden sonrası kalmadı..
Bu senin "Son"ran..
Bu senin "Son" olman..


Çünkü, gördün işte..Benim elimde silgi.. Seninse boş sayfaların yırtık..Ve kalemin bitmekte..
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Sen gittin sevgili...

Ardında beni " bende " bırakarak gittin..


Senden sonra sensizliği yüzüme vuran her kelimeyi, her cümleyi reddettim.

Sensizliğin her harfini savurdum dilimden.Sen beni öldürmüşken " ben " seni " öldüremedim..

Ve de yaşatamadım seni " bende ".Gittin..

Ardından binlerce sitem ekledim bensiz attığın her adıma.." İçi boş " küfürler savurdum çıktığın demir kapılara...

Sen gittin...Ardından içi boşaltmış sorgular, mesnetsiz iftiralar, cevabı sorusunda saklı çapraz yanılgılar geldi...Zan altında kaldım..

Geçmişinde yaşadığın acılarda tek bir payım / tek bir hissem halde " gençliğini çalmakla, geleceğine dair tek bir pay / tek bir hisse talep etmediğim halde " gelecek günlerini " zimmetime geçirmekte itham edildim imzasız iddaanamelerde.

Seni " sensiz " sevmekten yalnızlığına hüküm giydim topuksuz cümlelerin ağır yenilgilerinde..Suçluydum artık..

Adının kapladığı alan kadar yer tutan hücrelerde ezildim, itildim..Ve en sonunda yenildim..Ama hiçbir sorguda senin " adını " ifşa etmedim...

Hiçbir zaman pişmanlığı sende saklı günahlarıma seni ortak etmedim...Bu aşkın faili meçhul suçlarının hepsini üstelendim sırf sen temize çık diye sen hep bensiz de mutlu ol diye..

Çünkü sen benim " ölümle onurlandırılacak tek sebebim, mutluluklarda sayıkladığım tek nefesimdin "
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Sen ve benAynı cümlenin içinde iki yabancıyız.
Hayat ile ölüm arasında kalan boşluğa sıkışmış iki bahar
sabahı..
.
Biraz yorgun,
.
biraz kırgın,
.
biraz endişe..
.
Ayrılıkla şereflendirilmiş iki esir yürek....
Göğsünde söz verilmişliklerin bir bıçak yarası gibi parladığı
iki süngüsüz asker..
Oysa bayram sevinçlerimiz vardı yüzümüze " gülüş " diye taktığımız...
Oysa baca dumanlarının bile yüzündeki masumluğunu kirletemediği beyaz düşlerimiz vardı ardında " hayat " diye koşuşturduğumuz...

Hatıralar mısın seninle tanıştığımız günü...
Fırtınalı bir zamandı..

Yorgun bir gün sonrası akşamın karanlığına gizlenmiş iki yetim yürektik ikimiz..
Ürkek bakışlarımız vardı..Saklı cümlelerimiz, yaralı geçmişlerimiz.

.Sen,

mavi sulardan alınıp tozun toprağın içinde yaşatılmaya çalışan bir balık kadar çaresiz..
Ve ben tüm umutları alabora olmuş bir balıkçı kadar ümitsiz..

Acılarımız ortaktı, umutlarımız ise yalnızlığa prangalı..Ama pes etmedik...Önüne gelen herşeyi gölgesinin önünde diz çöktüren rüzgara bile bel bükmedik biz..
Yüreğimizi kalkan bilip sonuna kadar savaştık aşkımıza zaman biçen herşeyle ..

Bu savaşta yenilmeyi aynı safta ölmeyi bile göz aldık. biz.Göğsümüze ayrılığın madalyası takılmaktansa ölümü reva gördük umut fakiri yüreklerimize.
Ama belki göz ardı ettiğimiz belki de unutmak istediğimiz bir şeyler vardı sevgili.

Biz bu savaşa bir sıfır geride başlamıştık..Ayrılığa yakındı saflarımız..
Geç kalmışlık kokuyordu nefeslerimiz..Ve göz ardı ettiğimiz teknemiz su alıyordu..

Ama pes etmedik.

Yanan bir şeyler vardı yavaş yavaş..
Yenilmeye hazır iki asker vardı ayaklarımızın ürkek gölgelerinde...
Belki de er- geç ayrılmaya mahkum iki kırık yürek vardı kendimizden bile gizlendiğimiz köşelerde..
Ama mühürlü kaderimize inat tek bir yürek olmaya çalıştık uçurum kenarlarında..
Sevdamıza biçilen kelebek ömrüne inat biz yaşamaya çabaladık

...CaMdaN FaNuSlaRda...
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Seni " sende" bulmadan, karanlığın içinde senin gözlerinle aydınlanmadan ne acılar akıttım damarlarımdan.
Yılları hüzünle eleyip yüreğimde ne anarsit sevdalara yataklık etmişim meğer.
Sevda cümlelerini bile geçmiş zaman kipiyle kuruyorum artık. Delice sevmişim ve seviliyor zannetmişim !
Meğer seviyorken ayrılıklara hüküm giymişim...

Umuda gülümserken yenik düşmüştüm uçurum gölgelerinde.
Sesini yitirmiş rüzgar gibi kilit vurdum dudaklarıma.
Zamanı ayrılığın durgun anılarına kurup her sabah yalnızlığa uyandım.
Ellerimle ektiğim sevda fidelerini tek tek kanlı ve ihanet görmüş yüreğimle " ben " yoldum.
Bir gün sevdanın meyvesini verecek zannettiğim fideler şimdi ayrılığın en büyük ödülü olarak yüreğimin arka bahcesinde solmayı bekliyorlar.
Kör bıçakları kirpiklerimde bileyip yüreğime kanlı pusular kurdum.
Yüreğimin etrafına dikenli tellerle çevirdim. Kimse acılarıma ve düşleri çalınmış yarınlarıma ortak olmamalıydı.
Kimse benim için ağlamamalıydı.
Düşsem de uçurumlara , ezilmiş dizlerimle kendim çıkmalıydım aydınlağa.

Yaralarıma merhem diye gözlerini sürecekken nice ayrılık tokatları yedim yüreğime savrulmuş.
Günahlarına yüreğimi rehin verecekken yapmacık gülüşlerin ardına gizlenmiş kurşunları göğsümde dikenli gül bildim. Yenilmiştim ve ezilmiştim.
Ruhumda hep kendimi sorguladım.
Kalemini kırdım yüreğimin. Suç benimdi oysa; cünkü kırık dökük sevda teknesiyle ve yarım bedeninle hırçın denizlerde ne işim vardı benim ?
Hakkım olmayan sevmeyi bu kadar neden istemiştim ? Evet, suçum sabitti..
Cezama razı olup suskunlugun elbisesini giyindim üzerime. Ansızın celladın gölgesine yıkılmamak için kilit vurdum gönlüme...

Hiçbir zaman " gideni " suçlamadım.Suçu sabitken bile adını ihanet cümleleriylw anmadım. Gitse de onu hala sevdiğimden değil. Çünkü " O " yüreğimde ölmüştü.
Kendi silahıyla " yüregini " şakağından vurup sevda kitabında ölmüştü.
Ve bizim sevda kitabımızda ölenlerin ardından tek bir kelime edilmezdi. Tek bir cümle kurmadım gidenin ardından.." O artık ölmüştü."
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst