Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

güneşin batışı, ayın doğuşu hep aynı... Bir ben farklıyım bu gece...

Notası olmayan unutulmuş bir melodi ile ayrılığın tadını çıkarıyorum. Dekorasyonu yarım kalmış aşkımı dayayıp döşüyorum süslü kelimelerle...Bu ayrılık buraya yakışmadı ama her neyse...Elimde bir tutam yaban heyecanı, bahçemde ki bülbülden muzdarip güllere anlatıyorum seni...Gözlerimde birikmiş bir nem var ama önemli değil, ağlamıyorum...Günlük hüzün randevularımın vazgeçilmezi bu.Aşkının rutubetinden olacak ki ıslanıyor işte ben istemesemde...İçime çekmiyorum sensizliği, öksürtüyor bu aralar.Şarap yerine kahve içiyorum bak.Sonra resmini çekiyorum kahvenin kırk yıllık hatırla sarmaş dolaş...Seni içimdeki dipsiz, kör bir kuyuya atıyorum.Kırk hayalin çıkartamıyor...

Sürüldüğüm dokuzuncu köydende kovuluyorum...

Yok sevgilim yok, olmuyor...Ben yalan söyleyemiyorum.Bütün mazeretlerim izinli bu gece.Aleyhimde şahitlik yapıyor zaman...
Bal gibi ağlıyorum işte, gözlerim kan revan...Unutamıyorum seni kahretsin, özlemin içimde bir yerlerde yanıp kor oluyor durmadan...Dudaklarımda duruyor hala dudaklarının numarası, karda yürüyüp izini belli edenlerdensin sende...

Hep aynı işte...Ayrıldığımızdan beri aynı tas aynı hamam...Hayatı sensizlikle paylaşmanın saçma muhasebesinde hesapsız bilançolar çıkarıyorum, beyan ediyorum seni kalbime...Gülü seversin diye güle en yakın diken oluyorum...Sus diyorsun, gözlerinin yakamozlarında sus pus oluyorum...Yeter artık bilesin, dayanamıyorum...

Herşeyindim hani...
Hani ömründüm...
Haberin olsun...
Ömrünü ölüme gelin ediyorum...
Gün
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

NEDİR AŞK DENİLEN ŞEY?






Aşk

cesaret ister, kocaman bir yürek ister.



Aşk
hayata karşı işlenilen en doğru suç ortaklığıdır,



Aşk
hayatıntekdüzeliğine, bütün sıradanlığına en soylu başkaldırıdır. Ondan korkup kaçmak hiç kimseye yakışmaz.



Ve elbette
Aşkı suçlamak, yargılamak, karalamak



inkar etmek de asla yakışık olmaz




Niçin aşk?Nedir bu aşk denilen şey, elle tutulmaz gözle görülmez bir şeyse nedir bu yaşanan somut acılar,güzellikler? Tek başına aşkı tanımlamak herşeyden soyutlamak mümkün mü? Hayır ! Aşk bugünlerde bazılarına göre plastikten bile yeniden yapıldı.Dünyada yaşanan suniliğe doğru gidiş aşkın etrafını sardı.
Nedir şu aşk...? Aşk hayatın bize hazırladığı en güzel sürprizdir, bu yüzden de kalpleri ne zaman ele geçireceği hiç belli değildir. Daha ne olduğunu bile anlayamadan onun hükümdarlığına giriverirsiniz. Aşk; en yalın biçimde anlatılan tek kavramdır o, adı kendisidir zaten. Onu anlatmak için sonu gelmez cümleler kurmanıza gerek yoktur, "Aşıkoldum"dediğiniz an akan sular durur, küçücük çocuk bile sizi rahatlıkla anlayabilir, çünkü aşkın dili tektir.
Aşkın zamanını biz ayarlayabilseydik eğer ve kime neden aşık olduğumuzu anlayabilseydik,aşkın sırrını da çözerdik herhalde. Ama o zaman da aşkın insanı alıp götüren büyüsü tamamen kaybolurdu.
Aşk hayata karşı işlenen en güzel ve en doğru suç ortakIığıdır, aşk hayatın bütün tekdüzeliğine, bütün sıradanIığına en soylu başkaldırıdır. Ondan korkup kaçmak hiç kimseye yakışmaz. Ve elbette yasanılan aşkı suçlamak ,yargılamak, karalamak, inkar etmek de aşka yakışık kalmaz. Bu önce haksızlık, kendinize saygısızlık olur. İnsan sonuna kadar savunmalı aşkını, karşılık görmesede, acı çekeceğini hissetsede, yarın terkedileceğini bilsede, ailesini karşısına alacağını bilsede taviz vermemeli aşkından, "Seni Seviyorum" diyebilmeli göğsünü gere gere. Aşk iste o zaman aşktır. Ve bunun dogrusu yanlışı yoktur, zaten aşkın kendisi doğrudur, kime karşı duyuluyorsa bu aşk, doğru insanda işte odur.
Aşkın zamanı yoktur, hep hazırlıksız yakalar insanı. Evli olmanız, sevgilinizin olması, bir ayrılığın taze yaralarını kurutmaya calışmanız,bağlılıktan korkmanız, ailenizden çekinmeniz, hatta sevilenin hapse girmesi bile onun hiç mi hiç umrunda değildir. İşte aşk bütün bunlara tek başınıza karşı gelebilme yurekliliğidir, belkide yeni hayata geçebilme yolu...
Aşkın ne zaman gelebileceği belli olmadığı gibi, ne zaman gideceği de hiç belli değildir. Fazla vakti yoktur onun, uzun süre beklemeye ve bekletilmeye tahammülü de yoktur. Bir başka göze bakmaya, bir başka tene dokunmaya başlaması o kadar da zor değildir...Aşktan değil, onun kaçmasından korkun ve doğruluğuna yanlışlığına bakmadan sonuna kadar savunun aşkınızı.
Biliyor musunuz, hayat zaten kocaman bir yalan, bu kadar sahteligin içinde gerçek ve doğru olan tek guzellik AŞK.!!. Lütfen ona haksızlık etmeyelim..
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Birgün öldüğümü duyacaksın ağlayacaksın taze bir bahar sabahı kapanacak gözlerim köşe başından bir tabut çıkacak basını onune egeceksin bir suclu gibi son pismanlıklar olucak hic dokunamadıgım dudaklarında ve bir ufak mısra gibi mırıldanacaksın derken, ilk adımı atacaksın toprağıma ağlamak gelecek içinden zor tutacaksın kendini düşüneceksin yapılan hataları beraber olduğumuz günler gelecek aklına titreyerek karşımda sarılmak isteyeceksin fakat bir an hocanın sesi kaybedecek hayalini dönüp bakacaksın yaş toprağa insanların, yavaş yavaş kaybolduğunu göreceksin yanlız kalacaksın mezarımda küçücük toprak taneciklerinden uzaklaşacaksın ağır ağır her sabah ziyaret edeceksin mezarımı 2 gül fidanı dikeceksin mezarımın iki başına biri beyaz biri kırmızı iki bülbül ötecek baş ucumda birbirlerine gulup ilân-ı aşk edecekler bizim yerimize aradan günler,aylar geçecek yavaş yavaş azalacak ziyaretler guller yaprak dokumune giricek sonbahar esintileri baslayacak aramızda bir sabah yanında sevgilinle geleceksin ona birşeyler söyleyeceksin mezarımın başında sen başını kapatacaksın ve dua edeceksin mezarcıya para verip mezarıma bakmasını söyleyeceksin birkaç gün o gelip sulayacak zamanla bülbüllerim ötmeyecek güllerim açmayacak ve benim zavallı bu ruhum mezarımın perişanlığını görünce son defa haykıracak elvada ELVEDA.......
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Sen şimdi git
Yolların tozuna bulan biraz
Acıların tuzuna ban...

Senin dudağında solan gül
Benim ellerimde kan...

Hani seviştik seninle
Zamane çocukları gibi yaramaz
Alnından öptüğüm an'ı düşün
Çocuksu gülüşün, göz yaşın biraz

Bende kalan....

Kavgalarımız yarım
Ne gitmeye gücüm var
Ne kalmaya yetiyor adımlarım..

Dilimde küfür dolu bir aşk makamı
Ey aşk! Yeter artık..Ben de insanım

Bırak yakamı...

Hani gidebilsem gidecektim

Silebilsem alın yazımdan ismini

Sonsuza dek silecektim...

Ne yaşamak tadında bildim seni
Ne çekip gitmene sevdalı yüküm
Boynumda urgan, çift büküm

Sıktıkça sıkıyor cellat

Ölmeye gücüm yetse..

Hemen ölecektim...

Sen şimdi git
Boş ver Bulutun Ay'ın hesabını
Yakamoz yangını düşler sularında
Savur rüzgara denizin ölümcül dalgalarını...

Yorulduk..

Seviştik...

Sevmiştik..

Sancıyı bölüştüğümüz gece..

Biz aslında çoktan yenilmiştik....
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

oysa ne çok söyLeyecekLerim vardı sana
ne çok isyanLarım ve ne çok sawaşLarım vardı yarıda bırakıp kaçtığın...
rövanşını yapacağımız turnuwaLar vardı binLerce..
ve en büyüğü benim yüreğimdeki senin yüreğindeydi...
topLamı sıfır veren biz'in çıkanından ben kaLıyordum..
ve yüreğim bitik..
kaç gece indirdim yıLdızLarı yeryüzüne
ve kaçgece sakLambaç oynadık senLe ...
ben hep eb'e oLuyordum ... sen karanLıktan korktuğumu biLe biLe en kuytu köşeye sakLanıveriyordun..
ve sobe yapıp gidiyordun bir eLweda biLe demeden !
ne ben görebiLiyordum seni nede sen beni...


ve gittin...


oysa neçok ağLadım yokLuğunda..
sana farkettirmeden...
ve sensizLiğin daLgasına inat
......................................bir damLa
.............................................. gözyaşı
.........................................dökmeden. ..
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Tek başınaydım şehrinde. Caddeler baştan sona sen kokuyor, bedenimi donduran soğuk, içimi ısıtıyordu.

Varlığıma bastıran gece, yaşadığın dünyaya attığım adımla tüm zamanları büyülüyordu. Ortada ne tanıdık bir yüz, ne tanıdık bir ses, ne de tanıdık bir şehir vardı. Yüzünün tüm ayrıntıları, yaşamayı arzuladığım anların merkezinde kilitliydi.


Bu koskoca şehirde yalnızdık. En sahici duyguları, en vasat acemilikleri, dünyayı unutturan o ballı buseleri yarına taşımaksızın alacaktık içeriye...

Uzayan saatler, kısalan anlara şahitlik edecekti belki de; belki ben, sen giderken ölmek isteyecektim. Bir rüyanın ortasında uyanmış gibi gözetleyecektim gidişini, bulduğum anda kaybettiğim parçamın yerine tamamlayamadığım bir hissin boşluğu saracaktı içimi.

Oysa ben, seninle ölmeye bile hazırdım.

Bana ait olan yanların yaşama gücümü ne kadar arttırıyor olsa da, ait olmayan yanların o kadar sızı veriyor sana her dokunuşumda. Camdan ruhun kırılmaya hazır umutsuz bir çatlağı gibi duruyor sevgin üzerimde...

Çok dua ettim Tanrıya, yakarışlarımı duysun diye mumlar adadım. Şefkatli ellerini uzatıp, sihirli bir dokunuş yapsın istedim hayatıma.

Bu gece bu şehir, sadece ikimizin sevgilim. Bedenin bedenimin ayrılmaz bir parçası, nefesin nefesimdeki yaşam kaynağım.

Böyle anlarda tepeden tırnağa sen oluyorum. İntikam alıyorum senden uzakta yaşadığım tüm saatlerden. Ne zaman başımı çevirsem sana doğru, sürgündeki günlerimin bittiğini düşünüyorum.

Uzaklara gitmemek mümkün mü?

Seninle bir ömür yaşamak mümkün mü?

Her dönüş adımlarımda soruyorum bunu kendime.

Ve aynı adımlarımla gerçek dünyanın kapısından içeriye giriyorum bütün çıplaklığımla.

Madem ki olmayacaksın hayatımda hiç, madem ki bu şehirden yabancı bir tanıdık gibi ayrılacağım, bir günlük varlığınla var olacağım madem ki, seninle olan düşlerimi, yaşadıklarımı madem ki bu şehirde bırakacağım, öyle olsun.

Bir tek seni seviyorum.

Bir tek seni yaşıyorum.

Benim olmayacağını bile bile...

Geldiğim gibi çekip gidiyorum işte, hayalet gibi yaşadığım şehrinden...

Benin olacağını bilsem, ne bu şehirde hayalet, ne bu şehre yabancı bir tutuklu, ne de çıplak bir gerçeğin özü olurdum.

Benim olacağını bilsem...
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Ben'li çilelerin, ben'li pişmanlıkların bitti artık. Dilediğince özgürsün artık. Mavi gökyüzünün altında istediğin düş ülkelerine kanatlanabilir yüreğin...Dilediğin mevsimlerde delice ıslanabilir gözlerin ...Bana çıkan tüm yolları adres defterlerinden sil artık.. Adımın üzerini kalın harflerle işaretleyip kaldır beni hatıralarının en tozlu raflarına...
Bana dair tek bir satır kalmasın , tek bir cümle olmasın dudaklarında..
Madem sana acı çektiriyorum, madem ben sende pişmanlığı anımsatıyorum bırak bitsin bu çile..Ben sana acı çektirmek gelmemiştim.. Ağır yaralı yüreğine umut diye girmiştim oysa.. Şimdi sende " kanayan pişmanlık " olmuşken unut beni...Hiç yaşanmamış say yaşananları.. Ben'li hatıraların üzerine karanlığı ört ve kapat tüm perdelerini.....Bana kattıklarını, bana bıraktıklarını topla yüreğimden...

Sözlerini, yeminlerini sök dudaklarımdan...

Ama bir şeye dokunma ne olur...Seni " sen " diye seven yüreğime dokunma...Dokunma, acıtır yalnızlığım yüreğini.. Dokunma, kanatır diz boyu karanlığım o ince dudaklarını....Hayatımda yenilmeye alışmışken senin yenilgine de alışırım ben...Ben nice yürekte canlı canlı gömüldüm senin zaferlerine de alışırım sevgili....

Bırak dokunma kanayan yaralarıma..

Cennet kokulu tenini sıçramasın kirli yüzümden akan yalnızlıklarım...Daha fazla acıtmasın pişmanlıklarda avutulmuş hatıralarım....Topla cümlelerini dudaklarımdan...

Her şey bitti artık...Ve her şey bitmişken, sana git demeyeceğim....

Gitsen de tek bir kelime bile etmeyeceğim..

Susmalıyım. Susuyorum...En derininden, en acısından suskunluğumda saklı cevaplarım sevgili... Belki de tüm cevaplarım soruların da saklı....

....Bana kalan acıları, bana bırakılan yenilgileri- sevgin için bedenimi yüreğimi semer bileceğim - sırtıma yüklenip gidiyorum...Kapıyı aralamana gerek yok sevgili..
Sana geldiğim yollardan gitmeyi de bilirim ben....Gerek yok " en iyisine sen layıksın " sözleriyle avutulmuş devrik cümlelere...Ben iyi bilirim tozlu yolları....Gidiyorum, tüm zaferlerin başkumandanı olarak ayrılığın ganimeti olarak tüm hatıraları yakabilirsin..

Ben'li tüm yaşananları da unutabilirsin...Artık söze gerek yok...Gitmeliydim ama bu kadar erken değildi..Gidiyorum bir bedende " yüreksiz " yaşamayı öğrenmeye gidiyorum..Gidiyorum öznesi çalınmış cümlelerde
sana " susmaya " gidiyorum....

Biliyorum sen bensiz de yaşabilecek kadar güçlüsün..Hayata kaldığın yerden devam edeceksin

...Noktasız, virgülsüz...Oysa ben..Oysa ben yaşadıkça hep bir eksik vereceğim sabah ictimalarında..Hep bir sen eksik olacak nefes almalarım..Artık öznesiz paragrafların içinde yarım cümlelik olarak adam sayılacağım...Artık ben " sensiz " varolacağım....

Topla cümlelerini dudaklarımdan..Bana vaat edilmemiş yarınlarımı da yanına al...Bir de benimle yaşadığın mutlulukları. Bir de sana yazdıklarımı.Kötü bir gününde gözyaşlarını kurulamak için kuru bir peçete niyetine kullanırsın senli satırlarımı...

Unutmadan bir teşekkür borçluyum sana; kısa bir süreliğine de olsa yarımlığımı, yalnızlığımı unutturduğun için

...Ve de yaşattığın tüm mutlulukların için....Teşekkürler sevgilim....Giderken sakın ardına bakma...Gözlerin pişmanlıklarında, günahlarında kalmasın...

Sana paylaştırılmış her acına ben yüreği kefil gösterdim..Sen yüzünü aydınlığa çevir sadece..İnan bana bensiz hayatta seni hep mutluluklar bekliyor olacak...Çünkü sensiz bir yerde yaşarken bile her nefesimde bin dua saklı olacak sana...

Artık mutluluğa kanatlanma zamanın geldi sevgili... Bensiz olsan da;
Her güneş, gözlerine doğmaya,
Her rüzgar, saçlarında dolaşmaya gelecek...
Hadi git....

Varlığımda acı çekmektense,
Yokluğumda mutlu ol....
Çünkü; mutluluklar en çok sana yakışıyor sevgili...

"Topla cümlelerini dudaklarımdan...
Her şey bitti artık... Maviler kadar özgürsün artık...
Dilediğince uçabilirsin....
Yolların hep Cennete çıksın sevgili...."

Bensiz hayatında mutluluklar dilerim...
Hoşcakal hüznüm/ hoşcakal yüreğimi adadığım ömrüm....
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Adresine düşecek binlerce cümlelerden yalnızca birine sığdırıp seslenmeyi öğrendim. Yazdığım bütün dizelerde, bütün satırlarda coşkun akan ırmaklar gibi geldiğim sensin. Sınırlar ötesinden, dağların ardından söylediğin sıcacık sözlerin göğüme düştüğünde, uzatırım elimi göğe; ellerime bulaşsın diye yüreğinin maviliği...

Sevmeyi bıraktığımsın iki yüreğin arasına, gücümün yettiği kadar alsınlar beni diye. Gözlerim uyku nedir unutsunlar diye gecelerde...
Bu bir ürperiş. Anlatsam şiir gibidir sözlerim; öyle bir sevdanın insafına kalır ki ömrüm, sessizce alıp başımı giderim bakışlarından.

Kendimde yaşadığımsın,
dünya diye. Dünya diye, sevdana hasret duruşlarımla bu şehrin duraklarında, bu şehrin sokaklarında beklediğimsin...

Kendimde yaşadığımsın
; temmuz akşamlarının serinliğinde, coşkulu halaylarda mendil mendil...

Kendimde yaşadığımsın
; parmaklarımın arasından öylece düşerken kelimeler sayfalara, yüreğimde büyüyen bir sızı, bir derince yara kalbimde kan/ar/ ırmak...

Kendimde yaşadığımsın
; bütün geçen dakikaları bir armağan bilip, dudaklarının kıvrımındaki gülümsemeye YASAK KELİME eğen; her şeyin kirlendiği bir dünyada... Yaşanan bir tek an´la ahbap olup, konuşur oldum. Yakama takıp sokak sokak gezdirdiğimsin; gözlerimde bu şehri seyredensin.

Kendimde yaşadığımsın;
bir yokluğu göğüsler gibi, bir hayali kucaklar gibi kollarımda; iki dudak arasında susan ve hep susan suskular içindesin.

Kendimde yaşadığımsın
; ölürcesine yaşanan. Kanadı kırık bir kuş... Bir acı yalnızlıktan geçerken bile, cehennemden geçer gibi...

Kendimde yaşadığımsın
; yalnızlıkları çoğaltan kalabalıklar ortasında, gece nöbetlerinde, uyanan günün kızıllığında, derin düşüncelerde, hüzün nağmelerinde...

Kendimde yaşadığımsın;
dağlar ötesinde, bir deniz mavisinde, kara gözlerinde; kalan cevapsız sorularda, söylenmiş sözlerde, yetim yazmalarda sen...

Kendimde yaşadığımsın;
bensiz söyleşmelerde bile. Yaşanan an´larda ve yaşanacak an´larda. Bir yabancı gibi öykünerek kendime, ha durdu duracak bu dünya dönüşünde, baktıkça içime yıkılan gözlerinle.

Kendimde yaşadığımsım; vatan bildiğim o yüzünün derin çizgilerinde uyurgezer gibi /veya/ bir sürgün gibi...


Sen kendimde yaşadığım gibi, kendimde öleceksin gibi!
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

O kadar özledim, o kada ihtiyacım var ki sana. Yanımda olsan şimdi, saçlarını okşasam, öpsem.. Canım desem sana, sevgilim desem. Tebessüm etsen.. O kadar özledim ki gülüşünü. O kadar özledim ki bakışlarını. Yanında yürümeyi özledim. Seninle vedalaşmayı, o lanet olası duyguyu bile çok özledim.. Sana birşeyler anlatma çabası içinde olmayı özledim. Seni dinlemeyi, beni dinlemeni özledim.

O kadar çok şey yaşadım ki seninle. Bana önce kendini, sonra kendimi o kadar çok sevdirdin ki. Çok şey borçluyum sana. Zaman zaman korkuyorum sana olan borçlarımı ödeyememekten.

Bazen bi çaresizlik sarıyor, bi bunaltı sıgınıyor beynime. Sanki tek dayanagı benmişim gibi. Sen olmadan da, çıkmıyor beynimden. Sana çok ihtiyacım var. Ellerini tutmaya, konuşmaya, dertleşmeye, saçlarına dokunmaya çok ihtiyacım var.

Bir anlık değil, ömürlük bir istek bu. Sana hep benimsin derdim. Başından beri bunu derdim. Seni benden bir parça bildim hep. Hepte öyle kaldın zaten. En kötü zamanlarımızda bile. Kan agladıgımda bile. Her geçen gün biraz daha benim oldun. Her geçen gün, biraz daha benim olacaksın. Hiç azalmayacak bendeki benliğin. Hep çoğalacak. Zaten hep öyle olmadı mı ? Her geçen gün daha çok benim olmadın mı ?

Bazı olumsuzluklar var. Ama düşünüyorum, nereden nereye geldik diyorum. Ne senin, ne de benim düşünmeyecegimiz bir "slm" ile başladı herşey. Ve buralara kadar getirdik. Eminim, sonunuda en guzel sekilde getirecegiz.

Çok az kaldı sana kavuşmaya. Yalnızca bir kaç gün kaldı. Beni gördüğünde gözlerime bak, seni ne kadar sevdiğimi, seni ne kadar özlediğimi ne yazılarım anlatabilir, ne de sözlerim. Sadece gözlerim anlatabilir.

Hiç birşey için üzülme canım sevgilim. Sen herşeyin en iyisine layıksın. Ve, herkes hakettiğini alır. Er yada geç. Bunu hiç unutma.

Seni çok seviyorum.
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Bin yaşındayım ben!...


Sevemem!...
Kaybolmuş geçmişlerden geliyorum,


yönüm bilinmeyen geleceklere dönüktür...


Kara sevdalarım olmadı benim.
Aşkımı kaybetmedim,


bırakıp gidenlerim olmadı ulu orta...
Hasretlerim de olmadı arkamda bıraktığım,


bekleyenim de...
Asla ağlamadım çekilip kuytu köşelere,


yakınmalarım olmadı


zifiri karanlığına sığınıp zamansızlıkların...
Koştuğum hiç olmadı ardından, bir edalı bakışın...


Hayaller kurmadım,


hülyalara dalmadım uykusuz gecelerimde...
Şiirler yazmadım yalnızlıklarımda,


şarkılar söylemedim,


sözüm de olmadı kadere...


Bir kendime oldu,başkasına olmadı zararım...
Ben!...
Bin yaşındayım!...
Kalbimi kaybetmişim...Sevemem...
Ve sevmek için,
bin yıldır, kaybettiğim kalbimi ararım...

user622kalbim2ql8.jpg

__________________
Madem Ki Dünyanın Sonunda Yokluk Var , Say Ki Yoksun , Varmışsın Gibi Mutlu Ol...!!
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

sensizlik095id0ez2dc1ak4.jpg


GİTME ne olurr o kadar acırki canım ben o kadar acırımkı gtme neolur olmaz sensız olmaz sen olmadan yapamam yanlızlık sen varken ıyı sen içimdeyken yanlızım ben sen yokken yapamam senı görmeden yapamam sen olmadan olmaz sen yanlızlığımın mültecisisinn sımdı nereye!


uzaktan görmek yetıyodu benım ıcın simdi sen nereyee nolur gitmee yanımda degılsın belkı evtt olmazssında evt ama ben olmazları alıstım artık olamazlarla yasıyorum ben senı yasıyorumm 6 yıldırr cumlelerım kalıplaştı artıkk klavyemde bıktı yazmaktan sıkıldı bunaldıı, çevrem bıktı artık senden gözlerım terkettı belki senıı ama kalbım hala seni yasıyo çünkü




yanlızlık paylaşılmaz,paylaşılırsa adı yanlızlık olmaz!
yanlızlık.. resmi çizilebilirmi? hiçliğin resmi nasıl çizilsin.....
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

[FONT=times new roman,serif]Yağmur damlalarındaki hüznü özlediyse yürek, yağmur yağan yerlere MI gitmek lazım acaba..?

Evet, gitmekten bahsediyorum...

Herkes bir yerlere gittiğine göre, gidilen yerlerde can alıcı, ilginç, matrah ve gönül fetheden bir şeyler olmalı..

Herkes bir yerlere gittiğine göre, gidilen yerlerde deniz huzur, toprak hasret, şarkılar keyif kokuyor olmalı..

Herkes bir yerlere gittiğine göre, gidilen yerlerde sevda baştan çıkarıcı olmalı..

Herkes bir yerlere gittiğine göre, bunda bir iş olmalı..

Balonlar bile sabırsızlanıyor, sıyrılıyor ve kayıyorlar parmaklardan, gökyüzüne kavuşacağı için çıldırıyor. Balonlar bile bir yerlere gidiyorlar.. Bunda inceden bir ayar olmalı..

Şarkılar gidenleri çağırıyor, şiirler gidene özlem yüklü, romanlarda hasret var, içilen her kadehte gidene falsolu bir sitem var.. Bu gidenler büyük insanlar olmalı, herkes onları çağırdığına göre.. Bu gidenler çok değerli olmalı, herkes onları özlediğine göre..

Birisini görüyorsun, gel otur, diyorsun, gitmem lazım, diyor..

Nereye?
Sen de MI..?

Sokaktan geçenler bile gidiyor.. Ben susuyorum, anlamıyorum, anlamsızlaşıyorum.. Hani ortaya bir soru atıldığında (bu DA garip oldu, soru atılmaz ki sunulur!), bir bilene soralım derler ya, biz de bir gidene soralım.. Soralım bakalım nereye gider bu insanlar.. Acaba bildik ve tanıdık bir yerlere MI..? Mutlaka öğrenmek lazım..

(Havai fişekler patladı biraz önce.. Tüm şehir rengarenk oldu, denize renkler düştü. Gidenler de bu harikalığı gördüler MI acaba..? Bak şimdi merak ettim çünkü inanılmazdı..)

Sahi, bir de gidenlerin arkasından dökülen göz yaşları var. Hem gidiyorlar, hem de ağlatıyorlar. Vay vay vay, olaya bak..
İçtikçe içiyoruz, sarhoş oluyoruz, gitme tarzında çakır keyif mesajlar atıyoruz, neden yaptım ki oluyoruz sonra, gururumuzu sigara alırken herhalde bir yerde düşürdük, geri dönüp izlerimizde onu arıyoruz, isyan boğazımızda düğümlenip kalıyor, her çığlık atışımızda bir parçasını kusuyoruz...

Gidenler dünyayı kurtaran adamlar olmalı, bizler sanırım bu yüzden kahroluyoruz..

Yok arkadaş, hal böyleyse benim de gitmem lazım. O zaman öğreneceğim orada mutluluk ve huzur var mı diye.. Bu yüzden gitmem gerek.. Kaldığım için boğuluyorum belki... Kaldığım için sürekli sorunlar gelip, biz senin kardeşiniz, diyor belki.. Kaldığım için bu susuzluğum belki.. Olamaz mı ki..?

Evet, evet.. Mutlaka gitmem lazım, o zaman öğreneceğim bunları.. ( gideceksen git AMA, fazla uzattın demeyin, anlatıyorum işte, bir dakika..)

Evet gitmeliyim AMA bunun adı kaçmak olmamalı.. Kaçarsam gitmiş olmam ki..

Öyle bir gidişim olmalı ki; arkamdan gelmemeli acılar, beni takip etmemeli iki yüzlü gülüşler, dokunmak istediğinde bana ulaşamamalı yüreğe bulanmayan eller, sadece bedeniyle sevişen vücutlar izlerimi bulamamalı yani.. Öyle bir gidişim olmalı ki, ben bile anlamamalıyım nasıl gittiğimi, ben bile fark etmemeliyim..

Gidişimin bir anlamı olmalı, bir hikayesi, bir mesajı...
Kelimeler sıfatlaşmalı hatta somutlaşmalı...
Dokunabilmeliyim kelimelere, belki onlar DA bana....
Gidişimin bir fragmanı olmalı, merak edilmeli,
Alt yazısız türkçe olmalı...
Gidişimin oscar'a aday bir film müziği olmalı,
Ayakta alkışlanmalı, insanlar mest olmalı...

Giderken sadece ben gitmeliyim, yardımcı oyuncular perde kapanırken arkada kalmalı..

Gidişimin bir ağırlığı olmalı, başı dik olmalı, gururu adımlarında olmalı... Öylesine değil böylesine olmalı...

Sahibi olduğum ya DA olmak zorunda kaldığım bütün aldanışlar ben giderken el sallamalı.. Gidişimin bir önemi olmalı yani, önemsenmeli.. Bedeni bana uymayan, uzun boylu bütün vedalar, gitmemem için yalvarmalı AMA ben duymamalıyım...

Gidişimin bir derinliği olmalı, şnokerle dalınmalı AMA havasız bırakmamalı.. Suskunluk adı altındaki bütün silahlar tutukluk yapmalı, hedefi bulamamalı AMA panzerler çalışmalı...

Gidişimin gürültülü bir yanı olmalı yani, rahatsızlık vermeli, uyku kaçırmalı, uyutmamalı...

Hani nasıl bir anda gelen bir haber şaşırtır yüzlerimizi; gidişimin haberi flash olarak çıkmalı, son dakika haberi olmalı, şaşkınlık yaratmalı, kaygı uyandırmalı...

Bu gidişin rengi mavi, mevsimi sonbahar olmalı.. Yosun kokusu bulaşmalı izlerine, papatyalar gülümsemeli, yağmur inadına sevgiyle ıslatmalı yani...

Gidişimin anlaşılır bir yanı olmamalı, anlaşılmamalı, gizem yaratmalı.... Anason kokan bir tadı olmalı, sodalı olmalı, birden çarpmamalı..

"Ben gidersem ruhum sen kal dünyada" diye söylüyor şarkısını Sibel Sezal.. Ben gidersem ruhum DA benimle gelmeli, yabancı bedenlerde öksüz yaşamamalı, yalnız olmamalı...

Gidişim bir bütün olmalı anlıyor musunuz, yarım kalmamalı,ekmek arası hasret kokmamalı... Yürekten söylenmeli şarkılar, ruhum giderken dinginliği dans ederek yaşamalı...

Gidişimin ritmik ve artistik bir konsepti olmalı..
-nereye gidiyorsun?
-bilmem..
-insan bilmediği bir yere gider MI..?
-bilmediğim için gidiyorum zaten, öğrenmek için..

Gidişimin koordinatları bilinmemeli, haritada görünmemeli, rakımı belli olmamalı..gidişim radara yakalanmamalı yani...

Sizleri bilmem AMA benim gidişimin yönetmene ve senariste ihtiyacı yok.. Gidişim kamerasız ve suflesiz olmalı.. Alt tarafı gideceğim değil MI, NE çok şey istedim böyle... Eee benim gidişim kolay değil, bol ayrıntılı olmalı...

Ayrıntılarda gizlidir asıl önemli olanlar... Gidişimin önemli ve öngörülü bir yanı olmalı..

Neyse, hadi ben gittim artık... Sizlere oralarda neler olduğunu, gidenlere neden cazip geldiğini söylemek isterdim elbette ama her giden gibi benim de dönmeye niyetim yok.

Şimdi, her zaman iç çekerek dinlediğim, ahlara ve vahlara sardığım ama söylemekten de her nedense garip bir zevk aldığım şarkı, dudaklarıma itinayla oturuyor.. Hadi siz de bana eşlik edin, beraber söyliyelim:

bir çok giden / memnun ki yerinden
çok seneler geçti / dönen yok seferinden

Dedim ya, gidişimin bir derinliği olmalı..

bir gün sizlerin de gidebilmeniz dileğiyle...

Sahi merak ettim şu an, sizin gidişiniz nasıl olmalı, neye benzemeli, hangi tatda olmalı ve nasıl bir fon üzerinde uyarlanmalı..?

Yoksa siz bir yerlere gitmek istemediniz mi hiç..? Sahi siz neden kalıyorsunuz..? Yoksa mutlu musunuz..?...

Cevaplarınız beni şaşırtabilir, duymadan uzaklaşayım bari, yoksa gidemeyebilirim...!!!!

Hadi ben gittim

Görüşmemek üzere...
[/FONT]
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

b-76841-muspar.jpg


Uçurumun kenarındayım Hızır
Bir dilber kalesinin burcunda
Vazgeçilmez belaya nazır
Topuklarım boşluğun avcunda
Derin yar adımı çağırır
Kaldım parmaklarımın ucunda ...


Uçurumun kenarındayım Hızır
Bir gamzelik rüzgar yetecek
Ha itti beni, ha itecek...


Uçurumun kenanndayım Hızır
Divan hazır
Ferman hazır
Kurban hazır


Güzelliğin zulme çaldığı sınır
Başım döner, beynim bulanır
El etmez
Gel etmez
Gözleri bir ret, bir davet ...
b-76837-muspar.jpg


Uçurumun kenarındayım Hızır
Ben fakir
En hakir
Bin taksir...
Cahil cesaretimi alem tanır!
Ateşten
Kalleşten
Mızrakla gürzden
Dabbetülarzdan
Deccal`dan, yedi düvelden

Korku nedir bilmeyen ben!
Tir tir titriyorum Senden...

Ödüm patlıyor Sana bakmaktan
Nutkum tutuluyor, ürperiyorum...

Saniyeler gözlerimde birer can
Her saniyede bir can veriyorum....

--
Uçumun kenarındayım yar...Ellerinde fermanım.Ben yarım yamalak şu halimle bekliyorum köşemde seni.İçimden gelir divan hazır,ferman hazır,kurban hazır demek...Güzel gözlerin aklımı çeler en uysal anımda...

Uçurumun kenarındayım yar.Ben hazır,kalbim hazır,ölümüm hazır...Bir güzel gülüşün yetişir bütün ömrüme.Bir içten öpüşün ısıtır kalbimi.bir seviyorum deyişin değiştirir içimde iklimleri...Heyecanlarım hazır,sevinçlerim hazır,ömrüm kalbine nazır...
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Yorgunlugum , yuregimle savasim ve hayatla kavgam...

Yuregimdeki aciya , icimde kopan firtinalara daha ne kadar tahammul edebilecegimi bilmiyorum?
Seni sensiz yasamayi ben cok uzaklardan gelirken terketmis olmak isterdim.Onume takilan her engeli cok uzaklarda birakmis olmak isterdim.Gercekten sevenlerin birbirine kavusamadigi dogru mudur? neden yuregim seni icinden cikartmak istedikce daha da derinlere batiyorsun?Artik gercekten icime islemissin biliyor musun , hucrelerimde bile hissediyorum seni...

Yoklugun , burdaki yoklugun tarif edilemeyecek bir duygu.Ben cok uzaklarda seni sensiz yasamaya calisip yapamazken , burda nefes alamadigimi hissediyorum cogu zaman.Bu bombos kalabaligin icinde sana denkgelme umudumu bile kaybetmek , bir hastane odasina guluslerimi saklamak ve bir takvim yapraginda gun hesaplamak...Ya senin yasadiklarin , daha nereye kadar yuregine aci yukleyeceksin?Daha nereye kadar sevindirmeyen zaferler kazandiracaksin yuregine?

Disari ciktiginda ne olucak? Her cikanin saskinligi nasil bir seydir? O sana da ugrar mi?

Hayattaki hic bir zorundaligi sevmeyen biri oldugunu biliyorum ama aklini guzel kullanmak zorundasin artik , aklina eseni degil aklina yatani yapmak zorundasin.Zamansiz patlamalari degil sessiz volkanlari beklemelisin.Kendi dogrularinla hayattaki dogrulari birbirine uyarlamak zorundasin.Artik dusunmek zorundasin kendini...

Seninle yasadigim bu sevdayi ne benim , ne de senin gibi yasayan bir insan daha bulamam yeryuzunde bence.Ne sen seni benim gibi seven bir insan bulabilirsin , ne de ben cikardigimi dusundukce derinlere sakladigim seni yuregimden sokup atabilirim.Ne garip bir sevda ki bulusturmadi bizi , kactikca yakalandik ama yakalandikca da kactik birbirimizden.Ne sen affettin beni ne de ben seni ama gozlerimiz birbirine hic kusemedi...

Yuregimle savasim , hayatla kavgam ve sen...

Kucuk bi selam gondermek bile agirlik yapiyor artik yuregimde...
Suskunlugumu bozarsam kiyamet kopacak gibi...
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Sadece seni sevdim paramparça yüreğimle

Bekledim...gidip gelip baktım o telefonun anlamsız ekranına... Bekledim aramanı her dakika belkiler geçti aklımdan, her saniye keşke dedim kimse duymadan...korktum anlatmaya, hala seni sevdiğimi, hala sana deliler gibi aşık olduğumu anlamalarından korktum... insanların o lanet olasıca yüzlerinden sakladım gözlerimi...
Evet artık korkarak seviyorum seni ve bekliyorum... beklediğim günleri biriktiriyorum... her sabah uyandığım yeni güne senin adını veriyorum... gidişine yüklüyorum bütün mutsuzluklarımı... her gün karşılaşıyorum pişmanlığımla... Allah kahretsin neyi sevdim ben sende diyorum. her seferinde bir cevap bulmaktan nefret ediyorum...


Sana bakarken gözlerinde kendimi bulmayı sevdim...

Sana sarılmayı,teninin sıcaklığını dudaklarımda hissetmeyi sevdim.

Sana sarılıp uyumayı,başımı göğsüne yaslamayı sevdim...

Seni sevdiğimi defalarca haykırabilmeyi sevdim yüzüne...

Yokluğundan sonra fark ettim bağıra çağıra kavga etmeyi sevdim ben aslında...

Vurdum duymazlığındı belki de beni sana bağlayan...-kaçan kovalanır aptal kaçan kovalanır"-bunu bir türlü kabul ettiremedim beynime de kalbime de ve bu yüzden hep kovaladım....sende kaçtın...hızlı ve büyük adımlarla....kimi zaman koşarcasına kimi zaman yürüyerek...tam yakaladığımı sandığımda her defasında yerde buldum kendimi,elimde sen değil çakıl taşlarının bıraktığı yaralar oldu...derim parçalanıyordu seni severken,yavaş yavaş tükenmek buydu işte...

Seni severken bittim ben...yokluğunla tamamlanacak,yok olmaktan kurtulacaktım oysaki...nerden bilebilirdim ki gidişinin bitmek olduğunu,nerden bilebilirdim ki yokluğunun aslında öldürdüğünü beni...
İnsan bazen dönüşü olmayan kararlar veriyormuş onu anladım...saçma sapan bir inattı belki de yokluğunun sebebi....önemsizce bir olay sonunda tüketilen tek bir cümle hayatımın rotasını değiştirdi....artık fırtınada sürükleniyorum...yokluğunun,gidişinin fırtınası....

Ne olurdu sevsen beni?ne olurdu son bir şans verseydin bana?

Anlamıyorum,aklım almıyor bu kadar çabuk mu parçalanır sevgiler...bahsettiğim senin sevgin de değil belki bilmiyorum bilemiyorum...en azından benim sevgime saygı gösterseydin...ölür müydün sanki sevseydin beni?

Bu kadar zor olmamalıydı...ben fazlasını yapıyorum çünkü...zorlanmadan, korkmadan, bıkmadan, herkese-her şeye inat seviyorum....

Yazık benim kadar olamadı yüreğin.....ben senin sevgisizliğinden korkarken sen sevmekten korktun...işte en büyük fark buydu ve sen bunu hiç kabul etmedin...

Önceleri hatayı kendimde aradım,suçladım kendimi,aklımdaki her cümle seni haklı çıkartıyordu,artık kavgalarım kendimleydi...senden sonra bende kırdım kalbimi...bütün suçu onun üstüne attım,çaresizliğimden mi bilmiyorum tek sorumlu oydu kanımca...

Artık sadece seni suçlamıyorum yüreğimi parçalarken, bende yardım ettim...şimdi dokunmayı bırak bakamıyorum bile ona...defalarca aldığı darbeler bile rahat bıraktı onu.

Yüreğim artık yerde,yüzüne bile bakılmayacak bir leşten farkı yok....

Yüreğim paramparça....ve ona artık sadece sen değil bende bakmıyorum...
Yüreğim...benim umutsuz,çaresiz,tükenmiş yüreğim....


Şimdilerde fark ediyorum sevmek sevdiğini haklı çıkartmakmış...bana yaptığın onca şeyi yeni yeni hissediyorum.kimi zaman güçleniyor kalbim ayaklanacak oluyor,o zaman değişiyor benimde duruşum,sana karşı daha güçlü daha dik oluyor bedenim...tek bir bakışın omuzlarıma yüklenip yıkabiliyor beni olduğum yere...seni çok sevdim de sen anlayamadın bunu...yada anlamak istemedin. kimse seni böyle sevmediği için bir garipti bakışların. anlamadığın,anlam veremediğin bir şeye baktın sen sadece. haklıydın artık bende anlam veremiyorum seni sevmeme...neden diyorum neden bu kadar çok?çünkü artık sevmek mutluluk değil acı veriyor bana...sevmek kolay değil...sevmek derken bile zorlanmalı dilin çünkü o kadar değerli ve zor.sen bunu hiç anlamadın.seni sevdiğimi anlamayı beklemiyorum artık insan mutsuz olmak,acı çekmek neden ister ki....

Artık seni sevmek sadece mazoşist eğilimlerden ibaret geliyor bana.çünkü ben seviyorum ve anladım ki bu sevgi bana sadece acı getiriyor. seni sevdikçe canım acıyor...derime batıyor sevgim.kanım fışkırıyor kesik yaradan içimdeki nefreti akıtıyor...

Seviyorum ve yeniliyorum artık....

Düşündüm ve vazgeçtim Beklemekten seni.

Sadece seviyorum...

Paramparça yüreğimle....
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Bu gecenin tarifi imkansız...

Acıların en koyusu yüreğimde,elime aldığım basit bir kalemle.
Asilce seni anlatmaya,seni yaşamaya çalışıyorum..

SEN..deli mavi hoyrat esinti..
SEN..yüreğimin üstüne kapanmaz yaralar açan
VE SEN.. aşk nedir bilmeyen yalancı varlık..
Kimbilir kimlerin dizinde uyuyorsun şimdi..

Ben bu gece biraz daha yorgun,huysuzum halbuki bu gece sensizliğin bilmem kaçıncı gecesi unutmalıyım seni öyle değil mi?Hatırlamamalı,ismini anmamalıyım..Ne zordur ki ! Böyle bir ihtimal bile yok..

Şimdi buraya yazıyorum seni benden sonra bir kaç kişi okuyup ellerine,yüreğine sağlık diyecekler..Bilmeyecekler ki bunlar benim sessiz çığlıklarım,sana yakınlığım,hepsi senden bir alıntı bir parça,ve bilmeyecekler ki..

Ben günlerce yitik rüzgarlarla uyandım..
Geceleri sen diye kapattım gözlerimi..
Ve nihayetinde uykuda terk etti beni..şimdi yapayanlızım!

Gitmek neyi değiştirdi söylesene? O gördüğün düşler gerçeğe dönüştümü,ben karaları bağlarken sen pembe günler mi yaşıyorsun..peki mutlumusun söylesene..?

Tamam..
Al işte bütün rüyaların gerçekleşti birer birer.Oysa ne sözler verilmişti değil mi???Mutluluk denen o zavallı varlığı yutan feleğe bir çomakta biz sokucaktık.Yıkıcaktık umutsuz yolları yerine yeni ümitler yapacaktık.. yürekler dolusu isyanım var sana anlasana..??

Affetmiyeceğim seni..
Sana her yazışımda birkez daha,
Bir kez daha nefret edeceğim senden..
Sen beni kimlere,nelere değiştin..
Oysa sen canım,sevdiğim,sevgilim.. nelere değmiştin..

Nerden bilebilirdim ki sevmenin diğer adınında ayrılık olduğunu!..
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

paylaşımlar süper emre teşekkür ederiz
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

" Varlığın acı veriyor olsaydı bana;
Seni ölüme sevmez,
Gelmeyeceğini bile seni beklemezdim hala.

Ben sensizlikte bile "seni yaşıyorum" sevgili... "


Mevsim, sonbahara akarken ben de sana geliyorum. Elimde yokluğun yüreğimde suskunluğunla sana geliyorum sevgili. Ilık bir Eylül gecesi kentin yorgun kaldırımlarında tanıdık kelimeler arıyorum sevdana dair. Sana dair tek bir kelime yeterdi bana. Tek bir nefes bile gülümsemem için yeterdi bana.. Sensizlikte kanarken sol yanım, ben hep seni düşledim zembereği kırılmış zamanın avuçlarında. Seni aradım güneşin sıcak alnında, senin ellerini aradım yağmurun ıslak dualarında.


Sana gelirken toprak yağmur kokuyordu sokaklar ise yalnızlık... Sana çıkan tüm yollar arsız dikenlerle süslenmişti sanki. Ayaklarım kan revan..Bir yanım uçurum bir yanım sensizlik ama her şeye inat sana geliyorum. Hava puslu, etraf ise sensizlik .. Dikenlere aldırmadan yalınayak yürüdüm gecenin dar sokaklarında. Yüreğimle ezdim tüm engelleri, ayaklarımla öptüm yollarındaki ikiyüzlü dikenleri. Her şeye inat sana geliyorum bir elimde mevsimlerin koynundan çaldığım ılık bahar bir elimde bulutların saçlarından arakladığım rüzgar ile .. Bir ömür uzaktan sana geliyorum bir elimde bir avuç gülüş karakışlarda güneş bil diye bir elimde bir yudum umut zifiri karanlıklarda aydınlığa sımsıkı tutun diye. Sana geliyorum sevgili....


Unutmadan sevgili; gittin diye meteliksiz bir intiharın ayakuçlarına boynunu büken bir kukla olmadım hiçbir zaman. Gittiğin gün kansız ve acımasız bir ihtilalin demir kelepçeli zamanlarından kaçıp sen diye ipsiz uçurumlara sığındım. Yokluğunda kimi zaman bir çocuk gibi koynunda ağladım kimi zaman kirpiklerinden ıslak yağmurlara kaçtım. Sensizlikte her gece arsız fırtınalarına göğüs gerdim ve esrarkeş yangınları sen diye koynuma alıp yüreğimde közledim yalnızlığının ıslak çığlıklarını. Evet gittiğin gün sen kokan kelimelerim çıplak kaldı dudaklarımda. Yüreğim gözyaşına asılı kaldı gözkapaklarımda. Ama hiçbir zaman boynumu bükmedim yokluğuna. Pes etmedim sensizlikte kıyılarıma vuran hasret dalgalarına. Direndim, savaştım yalnızlığınla. Kan revan içinde kalsam da, bilmediğim fırtınalarda sensiz savaşsam da ben hiçbir zaman " yalnızlığına " yenilmedim sevgili....


Gittiğin günden beri tek bir kelime konuşmadık seninle. Giderken seninle gitti taze baharlarım. Yetim kaldım mevsimlerin koynunda. Gözlerindeki sıcaklığı aradım güneşin sınırsız coğrafyasında. Seni sordum memleketimden göçen turnalara. Ama bulamadım seni. Yüreğimin derinliklerinde. kaybetmiştim seni. Aldığım nefeste, hayata bıraktığım her gülüşte seni aradım. Bulamadım işte. Ucube binaların nemli duvarlarına dayanıp sana ağladım. Dudaklarımı kapatıp kelimelerimle yalnızlığına ağladım. Ama hiçbir zaman ne kadere ne de sana isyan ettim. Gittin diye hiçbir zaman suçlamadım seni. Varlığına küfürler edip arkandan beddualar savurmadım hiçbir zaman. Gitmiştin beni " sensiz " bırakarak. Gitmiştin aramızda yaşananları bir kibritle zamansız yakarak. Ama gittin diye hiçbir zaman unutmadım seni. Yokluğuna inat yaşattım seni. Gittin diye bir ikindi vakti kefensiz satırlara gömmedim seni. Varlığın bana hiçbir zaman acı vermedi ki ben seni gidişinle suskunluğuna gömeyim sevgili...Seni " sen " diye sevdim ben. Varlığına inat yokluğunda bile sevdim seni. Sana duyduğum sevgim bir günlük olsaydı eğer; seni " sensizlikte " bile yaşatmazdım sevgili. Seni hiçbir zaman " acılarımın metresi " diye sevmedim ki ben. Ben yüreğindeki sıcaklığı, tenindeki saklı baharları ve gözlerindeki ıslak gözyaşları sevdim. Seni hep " aldığım nefes " bildim. Yüreğime dokunduğun için, yarım bir adamı sevginle tamamladığın için sevdim seni...


Satırlarıma sonvermeden bilmen gereken bazı şeyler var sevdiğim. İyi dinle beni sevgili. Cümlelere değil kelimelere örülmüş anlamları iyi algıla sevgili.. Yokluğunda seni aradım yorgun gecenin gri sabahlarında. Yalnızlığında kanattım fakir kelimelerimi. Dilimde birikmiş ve bir kaç cümleyi geçmeyen itirafım var sana canım. İyi dinle beni şimdi. Sensizlikte " seni aldattım sevgili ". Yanlış duymadın sevgili. Açık açık utanmadan sıkılmadan seni aldattığımı söylüyorum sevgili. Sensizliğin soğuk gecelerinde seni aldattım. Hem de defalarca... Başucumda bu imkansız sevdanın sevapları dururken ben seni " günahlarınla " aldattım sevgili. Yokluğunda kanarken tövbesi yarım kalmış günahlarınla seviştim yalnızlığının buz tutmuş yatağında. Her gece bedenimi ateşlere serip günahlarınla seviştim kan ter içinde. Közlenmiş bedenimle, terkedilmiş yüreğimle tövbesi oldum en masum günahlarının. Seni sensizlikte " senin günahlarınla " aldattım sevgili...Sen benden uzaklarda iken bensiz zamanlarda işleyeceğin her günaha bedenimle kefil oldum. Körpe ve filizlenmemiş acılarını satın aldım ömür defterinden. Evet, tüm günahlarını ve bensiz yaşayacağın tüm acılarını satın aldım karşılığını " yüreğimle " ödeyerek.


Sen bu satırları benden uzaklarda okurken ben bir kelebek edasıyla baharın ince dallarından binlerce çiçeği yüreğimin eteklerine topluyor olacağım. Bir gün Cennetin taze baharlarında buluştuğumuzda giyineceğin " beyaz duvağı " süslemek için en parlak yıldızları çalacağım gecenin kirpiklerinden. Sen benden " bir ömür " uzaklıkta yaşarken sensizlikte bile sen varmışçasına sevdana nefes alıyor olacağım. Her gece günahlarınla sevişip güneşle beraber perdelerine gelip yüzüne ilk gülümseyen ben olacağım sevgili... Sen beni unutsan da ben seni yüreğimde yaşatacağım. Uzaklarda bir yerde yaşıyor ve nefes alıyor olmanı en büyük mutluluğum bilip acılarına delicesine yanacağım. Közlenmiş yüreğimle bir sonbahar gecesi ıslak saçlarına yağacağım avuçlarımda güller ile. Gözbebeklerinden yuvarlanıp ayakuçlarına serileceğim. Gülüşlerini nefesim bilip " sensizlikte " bile sana yaşıyor olacağım sevgili. Adını yüreğime vurulmuş bir mühür bilip dudaklarında anılan dua olarak hep seninle nefes alacağım sevgili..


" Sen bana " bir ömür " uzakken ben sana bir nefes kadar yakınım sevgili.


Gelmeyeceğini bile bile ben hala seviyorum seni. "


Gün gelecek,
Adımı unutmak zorunda kalacaksın
Puslu gecenin yorgun sabahında.
Bir kibrit çakıp yaşananlara,
Tek tek yakacasın benli hatıraları
Ömür defterinin en masum günahında.


Duvarlarında asılı takvimlerden düşen
Bir gün gibi,
Ağladığında yüreğine gömülen
Bir hüzün gibi
Yavaş yavaş eriyeceğim dudaklarında.
Ama ben sana inat,
Yokluğuna inat,
Bedenimle közleneceğim günahlarında.


Seni benden alan kadere,
Tek bir kelime etmeden
Seni içimde yaşatacağım.
Çünkü ben senin;

" Bedelini yüreğimle ödediğim
En masum günahındım...."
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

GözLerini qördüm önce uzaktan, akLımı ba$ıma hep dar eden qözLerini.... qüzeLdi....
Yürürken sana, dü$ündüm; insan kac kere bu kadar mutLu oLur ki, oLur mu ki?

yarınsız qeLmeLerim var ayak ucumda,
sonu sana cıkan,
sonrası buqünden qitmi$....
Feneri uzakLıkLarda söndürdüqüm,
hani qitmesem dediqim,
otobüs camLarına e$ bir hüzün cıkmazı....

Cok uzaktaydım beLki her$eyden, sana yakınken, en büyük sıradanLıkLarı terkettim biLiyorum....
BeLki bir rüyaydı ama inandım.... Te$ekkür etmi$ miydim?


nisan yaqmuru dedikLeri bu muydu,
icinde kaLıyor insanın....
qitmeLiyim diyorum,
ayaqımda düqüm qibi sözLerin....
qitme dedin mi hatırLamıyorum biLe,
ne cok an var kayboLduqum, buLma beni....

Senden her ayrıLı$ımda bir yanım senLe kaLacak biLiyorum ve kaLbimdeki aqrı, $u dü$Lerime qiren yara
bu yüzden hic kapanmayacak....
Veda etmeyi sevmiyorum demi$ miydim?

her qecenin sabahı var,
var da;
senin oLmayı özLedim diyor icim
ve bu söyLem hep uzun sürüyor $imdiLerde....
Ne yaptın bana?


O ak$** otobüsten bozma servis aracıyLa evime dönerken, sanki hayat durmu$tu ve yarın sabah
yeniden uyanmak isteyeceqim hic bir sebebim kaLmamı$tı....


yine de, eteqimden cekerek
beni kandırmasına izin verdim
icimdeki cocuqun....
hakLıydı biLiyorum,
qüzeLdi cünkü....


Bak burdayım $imdi, ne kadar uzaktayım....
AkLımda kaLan o ´´öpücükLer ve cay´´ anLarının kurduqu, dayanıLmaz ic ceki$LerLe beraber....
Ne cok $eyin özetidir asLında iç cekmek....


Ne qeLdiyse onu yazmak istedim, basit bir kac sözLe anLatmak istedim, duru oLsunLar istedim, o unutuLmayanLar qibi, ne iyi ettim....
ÜzüLme sakın, kısa ya$amı$LıkLar hic ya$amamı$ oLmaktan daha iyidir demi$ miydim?
$imdi teseLLi diyeceksin beLkide, ba$ka ne varki diyeceqim ben de avutacak....
ÖLeLim mi beraber, yada bo$ver uyuyaLım mı yine....
Bu hatıra oLacak unutma, bir qün aLakasız bir yerde kar$ımıza cıksın istedim ve yine ben istedim....


BiL ki,
icimde hep ömürLük bir sevda büyüteceqim, ,
ve qün qeLecek, sana bir daha qitmemek üzere qeLeceqim....
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Hiçbir şey senle olduğumuz gibi değilmiş...

Öylesine serseri bir gün geçiyordu saatlerimden, öylesine serseri bir hafta geçiyordu günlerimden, öylesine serseri bir ay geçiyordu haftalarımdan, aylarımdan yıllarımdan ömrümden...
Parça parça öldürüyor yokluğun, azar azar bitiveriyorum.
Her şeyi güzel eden senin varlığınmış; çok yazık; Çirkinlikleri görmeme engel, senin bana taktığın cennet gözlükleriymiş.

Bu aşk bitti sevgili, bu dem bittim sevgili!
Haramdır diye kıyamadım bu cana, yaşayan ölüye mezar yok diye gelemedim yanına!
Yani zindanlık bir dünyadır bana kalan şimdi!
Hediyen vardı ellerimde, ruhuma işlemiştin, kokun sinmişti elbiselerime...
Uğraştım, çabaladım; elbiselerimi yakıp kokundan kurtuldum ama ruhumdan atamadım bir türlü varlığını...
Tutku denen şey hep böyle midir?

Titrek, yorgun ellerimin tuttuğu, kalem kalem, kağıt kağıt şiirlerimi, senli geçen her şeye köprü yapsam da, mavi deniz gözlerinden bir ışıkla o köprüden geçsem, sana tutkuyu yazabilir miyim ki?

Bedenimi toprağın yaptım unutma! Hep bedenini saracak!...
Ben hep bekleyeceğim; Ağlayarak annesine koşmak isteyen bir çocuk gibi, sana koşmak isteyeceğim ama, soluğum yetmeyecek.
Yılmak yoktu biliyorum, ölene kadar sevecektik...
Şimdi ikimizde öldük! Sen toprağın altındasın, bense üstünde!

Bu saatler de geçecek, bu günler de, belki bu ömrüm de bitecek ama, sen hep sol tarafımda cayır cayır yakacaksın beni. Ateş olup eriteceksin. Hiçbir soğuk üşütemeyecek bu yüreği!
Gözün arkada kalmasın! Bu gözler, kaldırıp da göz kapaklarını görmeyecek hiç kimseyi, bilmeyecek...
Bu dudaklar öpmeyecek bir başkasını ve konuşmayacak...

Hızlı hızlı atan şu kalbimi, göğsümden çıkarıp da yerden yere vursam, sana tutkuyu anlatabilir miyim ki?

Tutuyorum, ağlamayacağım diyorum; olmuyor, yapamıyorum. Sen gittin, inanmaya çalışıyorum; inandıramıyorum kendime...
Yılmak yoktu canım değil mi? Biz ölene kadar sevmeyecek miydik?
Şimdi ikimizde öldük işte! Sen toprağın altındasın, bense üstünde!..
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst