Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

39bj0.jpg
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Gidiyorum Buralardan Dönmemecesine
Senin olmadıgın bu şehir sarmıyor beni
Kim tutar kim engel olur, hangi ip baglar ki,

Göremedikten Sonra Gözlerinin
rengini..!!!


Gidiyorum çok uzaklara arama beni
Kokunu duymadan tutamadan ellerini
Güneş ısıtmıyor, Mehtap Aydınlatmıyor

Kalbim Kırık Gözlerimse Hep Aglıyor..!!!
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Unutacaktım Seni Silecektim Gözlerimden Hayalini
Duman Duman Atacaktım Seni Bu Şehirdeki Tüm Bacalardan
Ama Soluduğum Havaya Karışıp Tekrar Dolacaktın Ciğerlerime...

Onlarca Gözyaşı Döküp Akıtacaktım Seni Sevgimin Atıgı Diye
Ama Islaklıgın Kalacaktı Elmacık Kemiklerimde
Bu Kezde Tenimin Tuzuna Karışacaktın...
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Suskunluğundan tanırım O'nu... Yüzünde her daim nöbete duran
ve içindeki depremi maskeleyen gülücüğü bilirim.
O depremin yüreğinde açtığı derin yarıklardan en küçük bir iz yansımasa
da yüzüne, aşinayım ketumiyetine...

Bilirim ki, kabil olsa da, ters çıkarılmış bir kazağı düzeltir gibi içten
kavrayıp dışa çevirseniz ruhunu, sanki yıllar yılı söylenmeyip saklanmış,
dilin ucuna kadar gelip tutulmuş, tam haykırılacakken içe atılmış yüzlerce
sözcük, hafızaya kelepçelenmiş binlerce söz, dile getirilmemiş on binlerce
itiraz, akıtılmamış onca gözyaşı ilmek ilmek çözülüp saçılıverecektir ortalığa...

Ama o konuşmaz.

Sabırla dinler, sitemsiz kabullenir ve ruhunun derinliklerine gizlediği
çekmecelerde özenle saklar içine attıklarını...

Sadece kendisiyle baş başayken açar onları...Kimi zaman gizli bir
günlüktür çıkan çekmeceden... Yazar; ...kimi zaman da sırdaş bir
silahtır... Sıkar.
Niye bazıları ağzına geleni söyleyip rahat uyku uyurken, 'içine atan',
sessizliğe gömülüp kendi dehlizlerinin karanlığında yapayalnız kâbuslar
görmeyi seçmiştir?
Anlatmazlar ki bilesiniz...

Kimi nasıl diyeceğini bilmediğinden, kimi bildiğini de diyemediğinden, kimi
dediği halde kıymeti bilinmediğinden, kimi bir kez deyip yanlış bildiğinden,
suskunluğun o huzurlu kuytusuna sığınmıştır.

Sesini en çok yükseltenlerin en haklı sayıldığı bir dünyada, sürüye uyup
gürültüye katılmaktansa sessizliğe gömülüp haksız sayılmayı tercih
ederek tevekkülle içine kapanmıştır. İç kanamaları zaman zaman
ağzından kaçırıverse de, dudağının kenarından sızanın 'kızılcık şerbeti'
olduğuna inandırır herkesi...

Oysa ne kadar gizlemeye çalışsa da, içindeki fırtınanın birilerine fark
edileceği umudunu hep korur. Suskunluğunun her şeyi anlattığını sanır.
Sanki onca gürültü içinde birileri gözbebeklerini okuyacak ve konuşmayı
bilmeyen bir çocuğun derdini anlar gibi, iç dünyasında çağlayan nehrin
sesini duyacaktır. Başını sessizce öne eğişinden, sitemkâr imalarından,
dargın yalnızlığından derdini anlayacak, şifresini çözüp sessizliğini sese
çevirecek birini bekler umarsızca...

Oysa gürültünün çağında, kimselerin vakti yoktur,
anlatmayanın derdini anlamaya...
Kimse kimsenin gözbebeğine bakıp konuşmaz;
yüreğini dinlemeye yanaşmaz.

Öyle olunca da hepten içine kapanır 'içine atan'...
Maddi varlığını dibe çeken bu manevi yükün ağırlığıyla yaşamayı öğrenir.
Yükünü sırtlayıp, kendi iç sesiyle sohbet ederek yürümeye koyulur.
Kendine yazılmış mektuplar, meçhule karalanmış satırlar,
sadece yastığının bildiği sırlarla örer kozasını...

Sabah oldu mu, sahte gülümsemesini yüzüne yapıştırıp hayata karışır.

Anlaşılmadıkça artar ketumiyeti... Rahat hesaplaşanlara özenerek erteler
hesaplaşmalarını... Geciktirilmiş her sohbet, vazgeçilmiş her itiraf,
gösterilmemiş her tepki birbirine yapışıp koca bir ura dönüşür içinde...
Sonra kanser gibi sarar bünyesini...

İçindeki yara, yüzünde gülümseyen maskeyi aşağı çekmeye başlar
zamanla... Artık ya içindekileri kusacak, ya da hepten susacaktır.

İşte o zaman, 'iç' denilen o dipsiz derinlik, o ne atsan dolmaz sanılan kuyu
taşar aniden... Yük, taşınmaz olur. Yıllar yılı sabırla bastırılan volkan, ya
umulmadık bir tepki, ya katılırcasına bir ağlama nöbeti veya gizlenmiş bir
silah olur, gürültüyle patlar.

'İçine atan'ları bilmeyenler, kestiremezler bu ani tepkinin nedenini...
Yanlış yerde ve son günlerde ararlar ipucunu... Oysa onca yılın
suskunluğuyla kaynaya kaynaya dolmuştur yanardağ...
Ve gün gelmiş patlamıştır.

İntiharı, doğumudur 'içine atan'ın...
İlk kez yüksek sesle konuşmuştur ve çoğu kez, son olur bu...

Artık geride bıraktığı efsane konuşacaktır, kendisi yerine...
Tanırım O'nu...
Sessizliğin erdem sayıldığı bu özel dünyanın suskunları bilirler
birbirlerini...
Çareyi de bilirler.
Gözbebeklerine bakıp ruhunda kaynayan volkanı sezecek ve
şefkatle 'içeri' sızıp O'nu yukarı çekecek bir dost elini umutla beklerler.
Beynine ancak o dost eli uzanabilir.
O yoksa yedeği bir kurşundur.
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

olmasamektubunju0.jpg



Sanma unutulur kalp ağrısı zamanla
Her şeyi unutarak yaşanır sanma...



Bazen sanıyordum ki sen hep vardın... Bazen sanıyordum ki, sen hep olacaktın..Yüreğimdeki sevgi kimliğini yitirmeyecekti zamanla... Ben hep senin olacaktım. Sen hep bana aynı gözlerle bakacaktın. Sana ilk kez dokunduğum o karanlık akşamdaki gibi, birden bire oluverdi her şey bizim hayatımızda... Bizim bir hayatımız var mıydı onu bile bilmiyorum şimdi...

Oraya sanki bir dua gibi, bir sihir gibi yağıyordu kar. Karanlık sokaklarda yürüyorduk hiçbir yere varmayı ummadan.Sıcak çikolatamızı yudumlarken... Bizi bekleyen hiçbir şey yok sanıyorduk. Oysa ne çok şey varmış.. Ne çok şey yaşanacakmış...



Neydi bir arada tutan şey ikimizi
Birleştiren neydi ellerimizi
Bırak
Bana anlatma imkansız sevgimizi
Sevmek bir çok şeyi göze almaktı...



Birden bire dokunduğun ellerim bir mucizeye tanık olur gibi ısınmıştı birden bire... Sonra bir mucizenin bitişine tanık olduğunda da yine onlardı gözlerimi kurulayan... Ne başlarken, ne biterken canımı acıtmadı bu mucize... Belki biraz ağladım...Ama senin yanında bile ağlamak canımı acıtmaktan öte mutluluk veriyordu bir bakıma.Yanımdaydın çünkü....

"Sana gelişim bir tesadüf mü" demiştim gülerek. "Tesadüf diye bir şey yoktur yaşamda" demiştin sen de... "Ben her şeyi göze alıp geldim..." Giderken de her şeyi göze aldım biliyordum... Sen de... Bir tek sevmeyi göze alamadık... Belki bu yüzden imkansızdık...Belkide göze almıştık ama bazı şeyler bizi engelliyordu.....

Harcanmış zamanlar yeniden yaşanmaz ki
Geç kaldıktan sonra arama boşa; geç kalma diye dua ediyorum bu sefer...

Gelişim de tesadüftü gidişim de biliyorum şimdi... Hayatımda bana mutluluk vermek için vardın... Geçip gitti zaman...

Oysa sen hayatta tesadüf yoktur demiştin...

Oysa ben kalmak için gelmiştim...

Öyle demiştim...

Oysa gerektiği yere geri döndüm...
Seni yanımda alarak.....
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Mefluç Bir Hayatın Girdabına Takılı Kalmışım Ben....

Muzdarip Bir Gönülle Dile Gelsem Kimene....Kim Bakar Dönüp Te Bu Sefil Halime...

Terkedilmişliğimin Yalnızlığına İtilmişim....Çaresizliğin En Acı Yaralarını Sarmışım Bedenime....

Neyime Benim Sevmek, Neyime... .

Aşk Dediğin Yüreğimize Siner Mi Ki....Offfff Be Talihime Yandığımın, Her Döndüğüm Köşe Bana Zindan Oluyor Nedense....

Var Mı Dönüp Te Yüzümün Güleceği Bir Köşe....? Çöreklenmiş Gözlerimde Bir Sevda Çeksem İzin Olur mu....? Dipsiz Hayallere Demir Atsam, Gamlı Düşlerin Arasında Gezip Dursam, Çıban Görünümlü Hayatım Bir Mana Bulur Mu...?

Diyorum Ya Hayat Bana Hep Oyun Oynadı, Teselli Kırıntıları Geziniyor Hep Düşlerimde....

Yalnızlığın Yasını Tutmaya Devam Ediyorum Her Nedense...

Sevmeler Yalan, Sevilmeler Yalan Şu Gönlüme...Aşk Mı Diyorsun Hala, Size Ne Kadar Yakınsa, Bana O Kadar Uzak İşte.....Meczup Hüviyetine Bürünmüş Bedenim, Kahır Bulutlarının Sağanağına Tutulmuş Yine....

Efkar Efkar Öten Rüzgarın Bedenime Vuran Uğultuları Arasında, Islak Bedenimde Şekil Alıyor Damlalar....

Ahhhh , Feleğine Yandığımın Hülyaları, Bir De Gerçek Olsanıza Şu Garibe....Birde Aşk Kapımı Çalsa Olmaz Mı....? Yoksa Aşk Bana Hepten Yasak Mı...?

Solgun Kalmış Bakışlarıma Bir Renk Verecek Yok Mu? Kısır Kalmış Düşüncelerime Ya Yol Veren? İç Dünyama Nüfus Eden Bu Istırapları Dindiren De Mi Yok?

Koyu Matemler Bırakıyorsunuz Hayatıma, Zaten İp Ucunda Duran Bedenim..! Denge Kurmakta Zorlanırken, Hayatın Tekmesini Yiyip Düşüverdim Karanlıklara... Yüreğimin Sert Vuruşları İsyankar Kesildiler Bana....


Duygularım Felce Uğradı Bu Vuruşlar Karşısında...Gözlerime Tezahür Eden Çileli Damlalara Engel Olamadım Ki....

Acıların En Bedbahını Sundular Yavaş Yavaş Akarken Şakaklarıma....Meyus Bir Çehre İle Takılı Kaldım Aynalara....Tipimin De Diğerlerinden Pek Farkı Yoktu....

Karizmatikti Ama Sevgiye Açılan Kapısı Yoktu....Nedense.... Kısılan Gözlerimden Dökülürken Gözyaşlarım
Bıraktım Bana Gülmeyen Hayatıma....,

Bedenimde Boğum Boğum Kabaram Damarlarım Nüfus Ettiler Dışarı Çıkmak İçin...

.Sefalet Rüzgarları Her Bir Yerden Eser Oldu.... Aşk Mı Diyorlar Sanki Fısıldayarak Bana.....Ben Bunu Anlatamadım Henüz Ama....Aşk Bende Derin Bir Yara.....Anlatabilirmiyim Beni Anlayana....

Aşk Bende Bitip Tükenmeyen Bir Yara....Git Gönlüm Sen Aşkını Baki Olanda Ara.......!!!!!
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Sevmek... Dile kolay, kalbe ağır duygu. Hatırlıyor musun ansızın çıkıp gelerek nasıl da yüreğime taht kurduğunu.
Ayrılıklar... Hüzünler... Gözyaşları... Hepsi zalimce birer birer gelip yüreğimin başköşesine oturmuşlardı. Hayat, simsiyah bir tüle sarılmış açılmayı bekleyen bir hediye paketi gibi önümde durmaktaydı.
Hüzün yüklü karabulutların hızla yüreğimi kaplamaya çalıştığı bir zamanda, inatla girdin kararmaya yüz tutmuş dünyama...
Kilometrelerce uzaktan, bambaşka bir şehrin, değişik havasıyla, taşıyla, toprağıyla... Umutlarıyla... Şiirleriyle... Farklı yaşamı ve sevdalarıyla her şeyden önemlisi sevgi yüklü, sıcacık yüreğiyle geldin.
Karanlık bir girdabın içinde sürüklenmekteyken, tüm sevginle ve gücünle çekip çıkardın. Yaşamı yeniden sevmeme, hayata yeniden bağlanmama sebep oldun. Bu yüzden sevdim seni.
Öyle farklıydın ki, yüzyıllardır kapağının aralanmasını, içindeki gizemin keşfedilmesini bekleyen kara kaplı bir defter gibi görmekteydim seni.
Ben bu defterin kapağını ilk açtığımda, dokunmakta olduğum simsiyah ve sert yüzünün aksine, bembeyaz sayfalara yumuşacık bir yazıyla yazılmaya çalışılmış kocaman bir ömür gördüm.
Neler yoktu ki içinde, ayrılıklar, ümitsiz bekleyişler, kederler... Mutluluk getiren sevinçler, gözyaşları... Yarınlara gülümseyerek bakan sevmeler... Daha neler... Neler...
Kara kaplı deftere yazılmış, her bir cümle, yüreğime gemici düğümleri misali açılmamacasına, düğümlüyordu seni.
Günüm seninle başlıyor, gecem seninle bitiyordu... Sesini duyduğum zaman yüzümdeki goncalar gül misali açılıyor, dünyam seninle dönmeye başlıyordu...
Yolda yürürken, otobüse binerken, yemek yerken, insanlarla konuşurken, kısacası nefes aldığım her an, konuştuğumuz her cümle, anlattığın her hikâye, okuduğun her şiir beyimde yankılanıyordu.
Ben sensizliği bile seninle yaşıyordum... Bu yüzden seviyordum seni.
Hatırlar mısın? Gökyüzünden aynı beyazlığın yeryüzünde iki farklı şehre yağdığı bir kış günü, gece yarısına doğru aramıştın beni... Eve gidiyorum, bu soğuk havada sesin içimi ısıtsın istedim demiştin. Biz birbirinden kilometrelerce uzakta, iki candık... Konuşmaya başladık, konuşma uzadıkça, dışarıda olanca hızıyla yağmakta olan kara aldırmadan, sen park ettiğin arabanın içinde, ayaklarını hissetmekte zorlanana dek, bense soba yanmayan buz gibi bir odada soğuktan parmaklarım buz tutana kadar konuşmuştuk. Yaşamın her hali gelip geçmişti telefon tellerinden...

Hiç kimse, yağan kar altında kulağıma senin gibi şiirler okumadı.
Hiç kimse bana senin baktığın gibi bakmadı...
Hiç kimse beni, senin sevdiğin gibi sevmedi...
Ve hiç kimse ama hiç kimse yüreğinin sıcaklığı bana senin kadar hissettiremedi.
İşte, O gecede, ne dışarıda yağan kar, ne de aradaki mesafeler bana şiirler okumana, beni sevdiğini söylemene engel olamamış, o ana kadar hiç kimse beni senin kadar mutlu edememişti.
Sevdan bana yakıştığı için, sevdam sana yaraştığı için seviyordum seni...
Sana kavuşmak, seni sevmek kadar yasak ve imkânsızdı... Ben sadece olabilme ihtimallerini sevdim.
Ben kara kaplı bir defterin, bembeyaz sayfalarını sevdim... Beyaz sayfalarsa kendisine dokunan her eli...
Ben sana âşıktım... Sense aşk'a... Ben seni seviyordum... Sense mevsimleri...
Gelen her mevsimin kendine özgü bir güzelliği vardı, bu yüzden sen, sevemedin sadece beni...
Sen, baharda açan her bir gül tanesini sever gibi sevdin, yeni gelen her sevgiliyi...
Baharla her gelen sevgili için, unutup, sildin beni...
Bil ki! bir ben silemedim yüreğimden seni...
Çünkü ben seni
UNUTMAK İÇİN SEVMEDİM Kİ...
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

İçimde Bir burukluk var bu aralar..Yoklugunun buruklugu belki.. Geçer Diyorum hep geçer...

Kim Ölmüş ki Aşktan ben öleyim diye avutuyorum kendimi.Gerçekten ölmem dimi diye affallıyorum sonra.

Ölüm korkusu sarıyor herbir yanımı
İçim dahada burkuluyo,yaralarım gene kanıyor.Düşünüyorumda Ölüm kadar acı degil ya yoklugun..

Yitirişlerim bitti artık..Yitirecek birseyim olmadıgından degil,Bedenimin yorgunlugundan..Seni yitirmemin sebebide bu degilmiydi aslında.

Kalbimin yenikligi,Duygularımın Acizliği degilmiydi..




Bazen gözlerimi kapatıyorum annem geliyo aklıma"Yapma kızım ! Ağlama.." diyor.
Peki anne diyecek oluyorum hıçkırıklarım durduyor beni.
Elim telefona gidiyor annemin sesini duymak istiyorum omzunda ağlamak istiyorum..

Sonra asıl sözleri geliyor aklıma
"Askı bu kadar iğrençlestirdiniz "diyor bana
O an ne gülümsemesi kalıyor hayalimde nede varlıgı
Yerin dibine giresim Geliyor..

Midem bulanıyo.. Kalbim sancıyo
Dahada vuruyorum içkiye kendimi..

İçmek... İçmek.. İçmek istiyorum..Ben yapmadım anne,aska zararım dokunmadı sadece sevdim

Nasıl anlatacagımı bilemedikçe içiyorum içiyorum içiyorum..
Hiçbirşey uyuşturmuyo beynimi
Artık midem beni bile kaldırmıyo

İçimdeki burukluk bir kez daha sancıyo..
Bizim yaptıklarımız hem seni, hem beni...

... Hemde askı kirletmiş simdi anlıyorum...
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Neden hep susmalara teslim yüreğim.... Ne kadar oldu bir tende özlenmeyi hissetmeyeli, ne kadar oldu özel bir geceyi düşlemeyeli... Ben de unuttum artık..Boğuluyorum özlemlerin girdabında.Yürü yorum yollar boyu…aradığım ,belki de sana ait bir şeyler..Seni arıyorum,eksilen ruhuma yama olsun diye..siyaha çalan silinmişliklerin üstüne biraz mavi tonunu katabilmek için..Günü geceye bağlayan akşamlarda ben daha bir yalnızım artık...Biliyorum ki sende en az benim kadar yalnızsın….Elimden gelen pek bir şey yok şimdilik, yalnızca satırlarım var. Gözlerini bile göremediğim gibi, o tutku dolu yüreğe ait sesi bile özler oldum. Biliyorum ki sevgilerin tümünü hak ediyorsun. Bu nedenle seni incitmekten çekindiğim ve sana layık olan doğru cümleleri kurmak için bütün sözcüklerimi tartarak oluşturuyorum. ..Ne mutlu sana dokunup sesini duyanlara, seni, yüreğini tanımadan yanında gezenlere , hepsi sana çok yakın ama hiç biri hasret değil benim kadar kokuna.
Susuyorum, boğazım yırtılacasına bağırmak istiyorum ama susuyorum. Korkuyorum, yüreğimi sana ihbar etmekten korkuyorum.. .İhanete hazırdır bedenim alışamadım kendi günahlarıma. Bakarken gecenin karanlığında gökyüzüne, suretini çiziyor kayan yıldızlar, susuyorum ve yalnızlığıma yanılgılarımı eklemeye devam ediyorum. Bu kente sığmıyor artık ne ben nede bendeki sen. Cevaplanmamış bir çok soru var şimdi bende, hüzünün gölgesinde geçen saniyeler ile yaşadığım...
Her aşk kendi hikayesini yaratıyor...Hani terk edilen taraf olmak zordur da,bu hikayenin sonunu yazan olmak kolay mı? Bir gün gelse de bulsam dediğiniz sevgiyi bulduktan sonra tüketip posasını atabilmek kolay değil bence..Bir an geliyor çıkıp gitmek gerektiğini görüyorsunuz hikayenizden. Bitmeye mahkum bir aşkın can damarının kesilme vakti geldi zannederim…
Sen suçu bana yıkmaya,kendini haklı çıkarmaya çalıştıkça…
Anladım ki, hayatımda ki tüm hikayelerin sonu aynı bitiyor..Keşke susarak uğurlamasaydın beni senden be ömrümün delisi....Kıyı mların süre geldiği şehrimde, kim kahraman, kim yenik ayrılan…Asla öğrenemiyeceksin. .
Gecenin esrarına yüreğimi yazdım bu gece..Dalıyorum serseri karanlığa odaklanıyor gözlerim nedense..Niye gözlerin var hala gözbebeklerimin içinde..Herhalde ben sensizliği bile seninle yaşıyorum… Sevmelerimiz, sevişmelerimiz, sensizken içime gömdüğüm sessiz çığlıklarım,
seni beklerken zindanlarda zamana esir olmuş dakikalarım, hepsi senin olsun…Seni seviyorum...
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Bir dilin bütün sözcüklerini kullansam seni tarif edemeyeceğimi biliyorum. Ulaşılmaz oldun hep; dokunmak, hissetmek ve dolu dolu yaşamak isterken seni, kocaman bir yalnızlıktı payımıza düşen.


Payıma düşen her şeyi erteledim. Ama erteleyemediğim bir şey vardı, sana benziyordu. Su olsan dokunduğumda bozulurdun, bozulmayan bir 'şey'din... Gidilecek bir yer olsa sonu olurdu, sonu olmayan bir 'şey'din... Uykuda görülecek bir rüya olsa uyanırdım, beni rüyamdan uyandırmayacak bir 'şey'din... Simsiyah saçların olsun istiyorum, ama bahtın değil...


O gün seni gözlerinden, Anafarta'dan, üç ırmağın birleştiği yerinden öpeyim desem, aklına ırmaklar gelir. Düşün ki yılan dağından aşağı iniyoruz ve dünyada sadece iki kişilik türkü kalmış, onu söylüyoruz. Öyle bir 'şey'sin sen... Seni düşündükçe yoruluyorum desem dünyanın en büyük yalanı olur. Yalanım yok...


Bu günden yarına ne kalır bilmem, ama sen kalırsın tıpkı yatağı değişmeyen bir ırmak gibi...

Yaşadıklarımız azdı, zamana sığmadık yaşamak isterken her şeyi. Bu gün şarkı söylüyorsam, o gün şarkı değil, şarkı gibi seni yaşamak isterim.


Halkıma benziyordun, bir yanın göç, bir yanın toprak kokuyordu hep. Gezmediğim yerin kalmadı, bazen yasaklandın bana, bazen suç gibi boynumda taşıdım seni. Yedi telli sazımla bile tam anlatamadım. Sen bir uçurum gülüydün, ellerimi her uzattığımda bin kırıkla geri döndüm. Yasaların bile tanımlayamadığı bir 'şey'din sen. Haritalara sığmazdın, her ülkede bir başka gülüyordun, uzundun, inceydin, dokunduğumda nereli olduğumu seninle hatırlardım. Bana hep kendimi hatırlatan bir 'şey'sin sen...


Uzaksın, yakınsın, özlenensin ama bugün değil, yarın gibi bir 'şey'sin sen...


Bugün her şeyi değiştirmek için çabalarken, sen değişmeyen olarak duruyorsun karşımda. Kabul ediyorum. Dünyaya bu kalsın, ama sen bilme...


Dünyada kaç iklim, kaç zulüm, kaç ölüm var? Bir seni bunların karşısına koymak nasıldır bilemezsin. Bilme! Bugün her ölümle biraz ölürken, seni düşündükçe hayata dönüyorum yeniden.


Gecenin en karanlık yerindeyim, bir sigara ateşinin aydınlattığı kadar ışık bile olsan, yine de istiyorum seni. Sadece benim seni anladığım, kimsenin unutmamak için defterine not düşmediği, ama hayatımda hep bir dipnot olarak kalan kendi yasaklarım gibi unutmuyorum seni.


Dağları delmiyorum, inmek istiyorum oralardan. Hepiniz gibi aynada saçlarımı taramak, ''günaydın'' der gibi sokağa fırlamak ve şarkı söylemek istiyorum sana.

Adına aşk diyorlar, gelecek diyorlar... Bana yetmiyor. Her şarkımda sana bir adım daha yaklaşmak istiyorum. Bir başka dilden seviyorum, kırmızıdan daha uzundur...


Gelincikler gibi bir mevsim değil, dört iklim, köşe bucak, kim ne derse desin geri dönecek yerim yok, bir kentin ortasında çığlık çığlığa bağırarak tek başına kalsam da yine seviyorum seni
.
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Geçtiğim sokaklarda ayak izlerim…
Bir çift gözde aranıyorum adım adım…
Kaçıyorum zifiri bakışlardan…
Hüzün kokan tenlerden…


Gülen gözlerin ardında saklı kalmış bir gözyaşıyım…


Ben ki gizliyim, soğuk gülüşlerde…
Bir yakarışta hece hece dökülüyorum olur olmaz…
Adım başına bir damlayım şimdi…


Kırgınlıkların arasında unutulmuş bir hayalim…


Unutuluyorum bir gün doğumu…
Ansızın beliriyor, rotasız düşüncelerde rengim…
İsteyene pembe, isteyene mavi…
Mutluluğa, beyaz…
Acıya, siyah…


Aynada asılı kalmış bir tebessümüm…


Alacalı yalnızlıklar kuşağındayım…
Bir kadeh tokuşturuyorum, anlamsız bakışlara…
Aynada ki yüzüme takılıyor gözlerim…
Gülüyorum, kendimde gördüğüm anlamlara…
Bırakıyorum aynadaki halimi olduğu gibi,
Uyuyorum, düşünce bulutlarında…


Dilde mühürlenmiş bir suskunluğum…


Gözlerimi acıya açıyorum…
İçimi yıkıp, yağmalıyor sesler…
Kendi içimde kıvranıyorum…
Sesime uçurum çığlıklarım…
Kendime lal, dilim…
Duyulmuyorum…


Ve ben, hiç bilinmiyorum...
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

sss2se1.jpg


Yürüyorum ey yar
İnsanların arasında
Kimi yorgun kimi dökük
Kanar sabır yarasında

Özlüyorum seni zamanla barışamadım
Geçip gidiyor ömür günlere doyamadım

Ucum yok bucağım yok
Saklımdasın ey yar haberin yok
Yıllar geçti sönmedi ateş
Yanıyorum ey yar haberin yok

Üşüyorum ey yar
Yangınların ortasında
Yürek kırgın yürek talan
Kanar sevda yarasında
Kahırlı yılları çizdin alnıma
Dost eyledin beni göçüp giden kuşlara

ssskt3.jpg
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Uzun zamandır hasret kaldıM yüzüne ..Muhtacım inan senin tek bi sözüne..


sevdanesirbendeip6.gif


O kadaR özlediM ki Seni .. Sesini kokunu ellerini sıcaklığını Dünyayı kendisinde toplamış deniz mavisi gözlerini .. Sen gittikteN sonra muhtaç kaldım ellerine .. gözlerine .. Sesine .. Bir tek sözüne .. Öyle isterdiM ki sana olan sensizliğimi senin kollarında gidermeyi .. Öyle isterdim ki Tek bir sözü senin ağzından duymayı .. Öyle isterdim ki "Seni SeviyoruM" demeni ..
Yalvarsam ağlasam kapansam dizine .. Döner miyiz yine eski günlere..

boynubkkbrakmaqp2.jpg


Ahh gelmeN için bana .. DönmeN içiN .. Unutmak içiN eski günleri .. Sermez miyim dünyayı ayaklarının altına …YalvarsaM yakarsaM .. Duyar mısın hıçkırıklarımı .. Elimi uzatsaM tekrar tutar mısıN eski günlerdeki gibi .. Sana doya doya Seni SeviyoruM dememe izin verir misiN ? eski günlerdeki gibi .. Seni o kadar özledim ki .. Yine cam kenarındayıM .. Yine bir yıldıza takıldı gözüM .. En parlak ve bana en yakın olan yıldıza .. Her gece penceremden baktığımda hep gökyüzünde olan yıldıza …Ve yine her gece olduğu gibi dilek dilediM yaşlı gözlerimle .. SeniN bana gelmeNi .. Eski günlerdeki gibi olmayı dilediM .. Daha kaç gece dilek tutucam Mavi GözlüM .. Kç gece yalvarıcaM Tanrıya .. Kaç gece daha ıslak gözlerimle penceremin kenarında sabahlıycam .. Kaç gece mavi gözlüM .. Kaç gece ..
Söyle buldun mu aradığın aşkı..Söyle…
Hani giderkeN .. Son kez vedalaşırken seninle .. Son kez yaşlı gözlerimle yarı yolda bırakırkeN söylediğiN sözleri hatırladın mı?.. Daha büyük bir aşk arıyoruM demi$tiN .. Senin tahmiN edemiyeceğiN kadar büyük demiştiN..BulduN mu tahmiN edemiyeceğiM kadar büyük aşkı ..
Yoksa yalnız mısın sen yine..BeniM gibi boynu bükük gözü yaşlı tek başına..
Yalnız mısıN sende .. Her gece yıldızlardan dilek diliyor musuN .. Bir kişi için hayatını mahvediyor musuN .. bir yanın eksik mi ?.. AyrılığıN acısını anladıN mı ? .. ÇektiğiM acının çeyreğini yaşadıN mı?
Yine eskisi gibi beraber olsak…Ne olur sanki geçenleri unutsak …Hayat bitse dünya dursa…Ölüm bile olsa biz hiç ayrılmasak..


dnartktb4.jpg


Eskisi gibi tutşsak elele .. Hissetsem sıcaklığını tenimde .. Geçmişi silsek .. Ne varsa söylenen unutsak her şeyi .. Yeni bir sayfayla başlasak tekrar .. Ve o sayfanın ilk sözü "Seni Seviyorum" olsa … Ne olurdu sanki…Hayat bitene kadar .. Son nefesimizi verirken bile birbirimizin yanında olsak .. O anda bile gözlerimizde aşk aksa..Ölüm bile gelse ruhlarımız hep beraber kalsa ..biz hiç ayrılmasak …


basitakarklartr1.gif
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

SENDEKİ YOKLUĞUM OLABİLSEYDİM

Sence bır sebebı varmıdır tum bunların;
gokyuzunu kaplayan kapkara bulutların yagmuru getırmesının,
dayanılmaz olan sevgıme bazen karsı koyamamamın,
yanımda olamamanın,herseye ragmen bazen kabulllenemememın,
sensızlıgımı baskalarının yanında bır bASKASIYLA gıdermenın ;
bence vardır sevgılı,
tanrı bıle gerketıgınde yagmurları gonderdıgıne gore,
sevgının sevgıme karsı cıkmasını da anlıyorum sanırım artık...
anlıyorum galıba bazıları cok sevsede
bazılarının onların topragına yalnızca yagmur olabıleceklerını,
herseyı yerle bır edıp,
cekıp baska toprakları yıkmaya gıdeceklerını anlıyorum galıba ..
sadece senı ızlemekle yetınmem gerektıgını,
zalımce suzulen damlalarının altında
sana bas kaldıramamamın ımkansızlıgını,
senı cok arzuladıgımda avucuma yagabıldıgın kadar,
suzulen parmaklarım arasında tutamadıgım gıbı
senı ozlemeyı ogrenmem gerektıgını ..
soguk bır akıntının altında tıtreyen vucuduma aldırmadan sana;
"uzgunum senı boyle delıce, boyle ımkansızca sevebıldıgım ıcın......"
dıye haykırabıldıgım anları bıle ....
ıcındekı sevgısızlıkten
son buldugun nefretın olabılmek,
yagacak olan yagmurlarının tek bır damlası halıne gelebılmek,
bi parcan olabılmek ısterdımmm...
benı buralarda unuttugun gunden berı,
kendimin bile ötesindesin...
YOKLUK nedemek tır sence ?
benım ıcın yokluk;
bır martının kanadının altını kıskanmak,
dalgaların kayaları nasıl acımasızca dovdugunu gorebılmek
ve keske dıyebılmek;
keske varlıgınla benıde tasa cevırıp
gunler gectıkce yok edıp eritseydin dıyebılmek,
YOKLUK,senın yoklugun;
penceremden dısarı baktıgımda
yıne yagacak oldugun tepemdekı bulutlara uzanabılmek,
ofkenı tatmak!!
bebeğim...
yokluk artık senın sahıp olabıldıgın
bende tukettıgın herseyın.....
sendekı YOKLUĞUM olabılmek ısterdım.....
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

" Senden önceki hiçbir mutluluk senin gözlerin kadar anlamlı değilmiş meğer..."


Sende yaşıyorum...


Hayatta yüreğim.

Önümde gözlerin, arkamda benliğim..

Şimdi buraya yazıyorum seni benden sonra bir kaç kişi okuyup ellerine,yüreğine sağlık diyecekler..Bilmeyecekler ki bunlar benim sessiz çığlıklarım,sana yakınlığım,hepsi senden bir alıntı bir parça,ve bilmeyecekler ki..

Ben günlerce yitik rüzgarlarla uyandım..
Geceleri sen diye kapattım gözlerimi..
Ve nihayetinde uykuda terk etti beni..şimdi yapayanlızım!

Gitmek neyi değiştirdi söylesene? O gördüğün düşler gerçeğe dönüştü mü,ben karaları bağlarken sen pembe günler mi yaşıyorsun..peki mutlumusun söylesene..?


Biletsiz bindiğim yolculuğun son durağındayım....Sana gelirken aynı gökyüzünün altında sensiz tüm kaldırımları ateşe verdim..Sonra da sensiz tüm kelimeleri söktüm dudaklarımdan..
Bir sen kaldın avuçlarımda bir de geceye serdiğimiz yıldızlar..

Sen uyanmadan tüm ceylanları emzirdim ben..Sonra da başucunda bekleyen Melek'lerin uykusuz gözlerine Cenneti karaladım...

"Kapına bıraktım artık kalbimi dayanamadım.. "

Rüyalar sandım yaşadıklarımı, kabuslar sandım.. uyandım Hala aynıydın yoktu kalbim ve sen kapıyı açmadın
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

AŞK; GİT BAŞIMDAN GİT ! ! !

Buz kalıpları içinde aldığım nefeslerin
havaya buhar olarak yazdığı feryatları görmedi
ya buluta girdi yada görmezden geldi

Mevsimlerle uğraşırken, aşklarıda yönetirim sandı, yanıldı
Çünkü aşk;
güneşe değil gümüş bir ay ışığına sevdalanırdı
Uzaklara, denizlere ve gülen gözlere . . .

Güneşin sıcaklığı olmasa en fazla ölüm gelir
Ama aşkın sıcaklığı olmasa ölümden beter bir yaş** gelir
Bin defa öldürürde yinede o son nefesi verdirmez insana
Her ölende pişman olur, avuçlarında kurumuş bir gül...
Çareler tükenmiş olsada hayâl kurar, engeller olsada umut eder...
Vazgeçmez asla ! ! !
Uzaklaşır, boyun eğer, susar ama VAZGEÇMEZ . . .
Sevmek böyle olur, kadir kıymet bilir
Nadirdir, nadidedir ama
Her yanı ağulanmış (zehirlenmiş) yürek gibidir
Yeni baştan öğrenmeye ne niyetim nede gücüm var artık

AŞk Git Başımdan ! ! !

Sarı sayfalara ilan mı verdim?
Yaldızlı davetiyeler mi gönderdim?
Ne laf anlamaz şeysin sen
Çağrılmayan yere gelinir mi?
Bak yine kapımdasın

Git Başımdan AŞk ! ! !

Davetsiz misafirliğinden bıktım
Yol geçen hanı değil yüreğim
Yaşanmış sadece bir - kaç anımız vardı seninle
Ben onları çoookkttaaann uuttum . . .

Git Başımdan AŞK ! ! !

Kanatma kapanan yaralarımı,
Islatma kuruyan kirpiklerimi
Alıp Götürme ne olursun
Benden beni . . .
Seninle alacak - verecek defterimi
Yıllar önce kapattım

Git başımdan AŞK ! ! !
Bana bırak yüreğimi . . .
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Affet...

Affetmeyi beceremedigim icin bir turlu,
saatleri saymakta bu denli sabirsiz oldugum icin,
cocukluguma kiyip da oyuncaklarimi cope atmayip; en olmadik zamanlarda ortaliga sactigim icin,
en sevdigin yemegi pisirmeyi ogrenmemekte inat ettigim icin...

Af diledigim icin affet.

Affedilmeyi hak etmedigim icin belki de.


Bencilliklerimi affet, bencillerin en basinda yer alirken; bencilligi inkâr ettigim icin,ozur dilemeyi bir turlu beceremedigim icin affet...


Yalnizligi cektiginde canin, yalniz birakmadigim icin;
soguk odada sicakligi istediginde seni yalniz biraktigim icin;

Cezalarim icin, sebepsiz cezalandirmalarim icin affet...


Oldugum icin bagisla yok olan varligimi,topragima su serp ki anlayayim bagisladigini...


Sevdigin sarkilarin en sevdigin nakaratina gelince sesimle bastirdigim icin melodilerini,

En olmadik zamanda yildigim icin,yildirdigim icin..

Kaybetmis rolu yapan "kazanan" oldugum icin kimi zaman..

Devrik, carpik, imlasi bozuk cumlelerim icin affet...


Vazgecisimi affet.

Vazgecemedigim icin affet...

Oldugum icin bagisla.
toprak serp avuclarinla erimekte olan varligima...


Cumlelerimi sana degil de su carpik curpuk yesil sayfalara doktugum icin;

Simdiye kadar soyledigim gercekler icin;

soylemedigim yalanlar icin;

Oldugum icin;

affet...


"Affet" dedigim icin AFFETME .
 
---> Bendeki Varlığının Sebebi Ben,Yokluğunun Sebebi Sensin...

Hiç birşey sorma, hiç birşey konuşma, sadece gel...

Gelir misin ??


Hadi desem yada ..??
Hiçbir şey sormadan yine benimle yürür müsün sonu belirsiz...??

Bakmasan, görmesen, duymasan beni günlerce...Aylarca belki....





Yine beni sever misin?
Gözden ırak olan gönülden uzak olurmuş derler ya..


Yan ımda olup uzak olanlardansa , uzakta olup içimde olmayı becerebilir misin??
Aylar sonra, yıllar belki..


´´Seni sevdim.. Senden gelen iyi-kötü her şeyi sevdim. Ve hep seveceğim..´´
Diyebilir misin..??



Yanında otururken bile zaman zaman beni deli gibi özleyebilir misin??

Her ayrılışımı zda sabaha, bir daha görememek korkusuyla delirirmisin?

Her gelen telefonda ´ben´ diye irkilir misin sebepsiz..?







Beni her dakikana taşiyıp yaşamayı becerebilirmisin??
Beni, ben gibi sevebilir misin??


Delirsem birgün ..
´´Aşşkı mmm...´´ diye yine sarılabilir misin?




Kapris yapmak istesem...Yapsam hatta şimarıp,kalabalıklarda elimi tutabilirmisin?



Hayat bir gün bana oynarsa, maskeleri yırtıp heryerimden , çook çirkinolsam, yine beni görebilirmisin??
Ne şart ve konum olursa olsun,göz bebeklerimin hep aynı bakacağını bilebilir misin??

Yada ben hayatla oynamaya kalkarsam birgün nefesimden sıkılıp ..







Ölsem bir gün,yaşadığın her gün için benimle, ´bir saniyesi için bile pişman değilim´ diyebilirmisin?
sen hiç gözyaşlarını tutmaya çalistinmı??
senin her gün akan her gözyaşinla, çektigin acılarla gurur duydunmu hiç?



Acı çekmek senin hiç hoşuna gittimi??
Ben acı çekmek ho şuma gidermişçesine açardım şarkımızı dinlerdimm

seni göremediğim her güne,her saate,her dakikaya lanet ediyorum ve en önmlisi seni gerçekten seviyorum!!





ßoynumun büküklüğü sensiz geçirdi ğim heran içindir!




Gözlerimin Altındaki Morluklar ise ; uykusuz gecelerimin marifetidir...
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst