Aşk Şiirleri

Hoşçakal aşkım

Yolun gülle,

Yüreğin sevgiyle dolsun..!

Bak...


Nerelerden nerelere geldik...

Şimdi biz bittik...

Bir de başlangıcımız vardı

Sonunda bol gözyaşı döktüğümüz.


Sor yağmurları kendine

Kışları da sor.

Baharları bana bırak

Senden tek yadigar olarak.


Adı belli, sonu belli idik.

Soğuk bir mart akşamı idi

Beni son kez öpüp gidişin.

O an sadece yanımdan

Karanlığa karışmıştı yansıman.


Şimdi

Yüreğimden git diyorsun

Olur birtanem giderim .

Yollar böyle uzun

Aşk’lar böylesine vurgunken

Giderim, son kez gözlerine bakamadan

Giderim, son kez sarılamadan

Uykusuz sabahlayarak.


Pişman değilim

Sevdim seni.

Delice sevildim.

Hayat seni yaşamamı istedi

Yaşadım..

Ama keşke

Yüreğinden giderken

Ölüm beklemese başucumda.


Yine de

Yolun gülle,

Yüreğin sevgiyle dolsun..!

Sana en kötü sözüm bu olsun..
 
Beden Titrer Yüreğinle Üşürsün

Ayrılık bir rüzgar olur da eser,
Beden titrer, yüreğinle üşürsün...
Hayaller üstüne bir gün sis çöker,
Giderinle, durağınla üşürsün...

Ilık nefesini arzu ettikçe,
Hasretin ateşi basar gittikçe,
Cananın yokluğu cana yettikçe,
Ümidinle, merağınla üşürsün...

Savrulur külleri yangın yerinin,
Buz tutar yerini, aşkın narının,
Ve o yarin doldurulmaz yerinin,
Ümitsizlik çıkmazında üşürsün...

Başında saçların kar beyazıdır,
Seven kalbin se durmaya razıdır,
Ölüm alnındaki kara yazıdır,
Can verirken, yar dizinde; üşürsün
 
deniz meltemii..

Bütün hazları tattım,kitapları okudum
Ah,kandırmadı;kaçmak,kurtulmak istiyorum.
Bir başka köpükle gök arasındaki kuşlar
Orada şimdi kimbilir ne kadar sarhoşlar
Deniz çekiyor,deniz kim tutabilir beni;
Gözlerde aksi yanan o eski bahçeler mi?
Geceler!Mahzun ışığı mı yoksa lambanın,
Beyaz kağıda vurur,korkar dokunamazsın;
Ne o,n ede çocuğuna meme veren taze;
Gdeceğim,ey gemi,bilinmedik ellere,
Demir al sallayarak direklerini sızlar
Yürek ümitle,ama sonra her şeyi anlar,
Belki de fırtınaları çağıran direkler,
Şu anda,rüzgarla gelecek ölümü bekler,
O zaman ne yelken,ne de ümit...ama sen yine
Kalbim,gemicilerin şarkısını dinle
 
Bizim Sevgimizin Bir Adıda
baHar..
Cünkü mevSimLerden Bahar' da BasLadık..
aGacLar Ne GuzeL TomurCukLanır
YeSerir...
Sevgimiz Gibi..
baHaR dan Sonra yaZ geLir..
heR yer en GuzeL haLini aLır..
TıPkı Sevgimizin aLacaGı Gibi..
Renk Renk
doLu doLu..
yaZdan Sonra
Sonbahar GeLir..
aMa SevGimiz hep
iki Mevsim yaSar..
iLkbahaR ve yaZ..
heR Zaman TomurcukLu
heR zaman YesiL kaLacak..
o GuzeL GozLerin Gibi..
 
Yalnızlıgın Senfonosi

Yalnızlık senfonisi yükselir,
Gömerken seni, karanlıklarıma.
Birdaha olmayışın, çaremi sanki, duygularıma.
Biter işte bu yürek, geride bırakmışlarınla bir...
Odamda halâ kokun, bense perişan sersefil.

Yoksun;
Göremeyeceksin, sana feda ettiklerimi.
Vuslat, umut ve sevda yerine,
Yürek acıları çekecegim...
İnsan yıgınları arasında, yalnız başıma,
Senin gelmeni bekleyecegim,
Belki bir liman,
Yada tren garında.

Olmayacaksın;
Hayalinle sabahlayacagım odamda.
Düşünmek yoklugunu,
Çıltırtacak beni...
İçki çürütecek bedenimi.
Ardından,
Yakıp yıkacagım, sana ait ne varsa.
 
Savaş Çiçegi

Şarapneller arasından sıyrıldı küçük.
Ellerinde yarım kalmış ekmegi.
Minicikti, yarıçıplak bedeni.
Parlıyordu kahverengi gözleri.
Yarı ıslak, yarı nemli.
Yüregi mayınlarda, barut kokulu teni.
Anlamsızdı ona, bu savaşın rengi
Donuk gözleriyle baktı.
Yerde, babasının ceseti
Bekle küçük, bekle.
Konacak ülkene bir ugurböcegi.
Barışı getirecek,
Huzuru getirecek,
Günün birinde belki........
 
SEVMEYİ DENESEN?

bıktım artık gidişinden,
sevilip,sevmeyişinden
bıktım artık sevmekten seni
nedenini bir bilsem.
yanıp tutuşuyorum
aşkından sevgilim.
hep dertleniyorum,
ezilip büzülüyorum.
kan ağlıyor yüreğim,
beni sevmeyişinden,
suçum neydi ah zalim,
çekip gittin kalbimden?
 
beni sevme sakın

Farkındayım heyecanlanıyorsun,
Ellerin titriyor gizliyorsun,
Dudaklarinda hafif bir titreme,
susuyorsun.
Neden bilmiyorum ama farkındayım.
Biliyorum sen de anlam veremiyorsun.
Sadece sevme beni
Neden sorma,
Görmeye gelme, selam verme.
Beni sevme üzülürsün,
Ardimdan beddua eder durursun.
Sadece sevmeye yeltenme beni
Ahın kalır tasıyamam,
Kalbine laf dinletemem
Henüz vakit varken
Dön git sevdiğine
Düşün seni ne çok sevdiğini

Hadi daha vakit var
 
KAYIP YARİM

yarimi bıraktığım yerde,
yani kalbimin derinliklerinde
aradım onu bulamadım,
çekmiş gitmiş birine.

aramaya devam ettim
umudumu yitirmiştim,
en sonunda buldum onu
kalbimde,yerinde,

bırakamazmış beni
söyledi kendisi,
istese de yapamazmış
gücü buna varamazmış...
 
Ervah-ı Ezelde Levh-ü Kalemde

Ervah-ı ezelde levh-ü kalemde
Herkese bir türlü ihsan ederler
Kimi gam çeker de hayal bâbında
Kimini tahtında sultan ederler

Adamın söz ile bağrın ezerler
Aheste aheste raha dizerler
Elden ele kaptan kaba süzerler
Yuğururlar sonra insan ederler

Gene tazeledin köhne yaramı
Herkesin bir güna arzu, meramı
Kimse görmez gözündeki keranı
El gözünde çöpü destan ederler

Sümmânî değilsin her işe agâh
Geçer gençlik fayda vermez ah ü vah
İstersen geda ol ister padişah
Sonunda hâk ile yeksân ederler
 
sen beni kimde gördün

seninle gök oluyorum
sensiz yer çekimi
çekiliyorum yer ile gök
ve etrafımdaki
şaşkın bakışlar arası

sen diye başlayan
her cümleyi noktalıyorum dinlemeden
ki
merhametsiz
gözlerin başlıyor
noktanın bittiği yerden

hiç düşünmedim
seni ve beni olmayan hayatı
hiçbir çiçeğe hiçbir sinemaya
hiçbir kimsesi olmayan parka
ihanet etmedim bir başkasıyla
sen beni kimde gördün

ben ateşini çaldım tanrı,aşkı
sen ise dinlemeden yedirdin
ciğerlerimi

ey insanları olmayan şehir
deşip toprağın rahmini
çıkart bu acısına saklanmış
terkedilmiş köstebek kolonileri

cesedimle gömün ruhumu
olmayanlarımı örtün üstüme
bahsetmeyin adını
alın üstümden yaşadıklarımı

sen sevdiğim
dışından ağlamaklı gözlerin
içi insan ölüsü

inemedin kısacık ipinle
bilemedin derinliğimi

tek sevdiğim
sığınağımdın sen benim
sen beni kimde gördünde
gittin.............
 
Tıkanmış musluk gibiyim
boynu bükük sevdam
yine kaldı bahara…

Şehvetli bakışlar değdi gözlerime
hicap göçte
uyandı derin uykusundan volkan
püskürdü lavlar
dokunmak yetmiyor…

Boğazıma düğüm atmış örümcek ağı
kursağımda mantarlaşmış umutlar
küf kokusu yaymakta…

Tel tel dökülüyor açlıktan tenim
arzular süzülüyor bacaklarımdan
nafile…

Göz yaşlarım askıda
bedenim kızgın bulutların esiri
ıspazmoza tutuldum…

bu gece yine hasretini örteceğim üzerime…
 
BİLMEYENLERE DUYURULUR ..

İçimdeki kaynayan suya , dayandı kazan
İki bahçe ötede bir çağ sürüngeni
Sırtında yalpalayan kaybolmuş zaman...

Topaçlar güneşin ortası kaldırımda
Yön çeker ki kendine dil yumuşak
Kıkırdağın oynağında ne de biçimsiz
Sevişir görgüsüz hüzün sisleriyle
Bekler...
Neyi devirdiğini duymadan.

Tuz-yara ilişkisidir aradaki
Yangın bile terler,ahmağın kalbinde
Uzatırken yılan bozması mermileri
Ufkunda yoğunlaşır nehrin gözbebekleri
Isırdığı yumuşak kaygan salyongoz
At kalır havada kanatsız
Sen oynaşırken hayallerin dipçiğinde
Ne kadınlar doğurdu çığlıksız,sessiz...
 
GİDENİN ŞİİRİ


Her türlü haksızlık sardı dışımı
Öfkemi içime kustum da gittim.
Çok defa sabrettim, sıktım dişimi
Hiç birşey demedim, sustum da gittim...


Aşk değil, ben oldum kalbe hükmeden
Sessizce uyardım, kırıp, dökmeden
Kasırga misâli yıkıp, sökmeden
İnceden inceye estim de gittim...


Resmen harap olmuş tekmil duygular
Her yerde çoğalmış yersiz kaygılar
Tükenmiş sevgiler, ölmüş saygılar
Dostla muhabbeti kestim de gittim...


Vuruldum, ölmedim dert karşısında
Yumuşak davrandım sert karşısında
Zorbalık püsküren fert karşısında
Kendimi zor tuttum, kastım da gittim...


Gamsız insan kadir-kıymet bilmiyor.
Yeni gelen, eski derdi silmiyor
Ne kadar çağırsam, yine gelmiyor
Dermana darıldım, küstüm de gittim...


Sevda biliminde yeni buluş yok
"Um" unu geçtim de, tek bir "oluş" yok.
Baktım, kahrolmaktan hiç kurtuluş yok
Vefâyı topyekûn astım da gittim...


Bilmedim mi değerini her anın ?
Esiri mi oldum boş bir rüyanın ?
Şöyle düşündümde; fani dünyanın
Boş yere üstüne bastım da gittim...
 
salındık
sabahlarını yelledik kumsalın

akşamüstleri
kuşlarını uğurladık baharın

belki kal demeseydik aşka
bu kadar kırgın bakmazdı gözlerimiz

mutluyuz sanırdık
tutuştuğunda ellerimiz

bölünmezdi aşk
kirlenmeden düşlerimiz

düşkün olan dün değildi
yarın indirdi hep şakaklarımızdan teri

sarsıldık
sarıldığımız tüm köşelerden

dokunulmazdık
vurulmazdık hiç
aşk mabedimizin içindeyken

bir taş uçtuğunda havaya
paramparça camlar gibiydik

hem kendi canımızı
hem bize dokunanları kanatandık

oysa
ağlamayacaktık hiç

hazanda yerden süpürdüklerimiz
gün gelip üstümüzü örtmeyecekti

ötücü kuşlar kandırmayacaktı sesleriyle
yalancı baharlar umutlandırmayacaktı düşlerimizi

ellerimiz yumruk olup
dağlamayacaktı asla acıyan sinemizi

yeminler etmiştik
nice sözlerin ertesinde

gün geldi
söz de geçti bizden
güz gibi sarıyken tenimiz


“Ev kurmadan misafir ağırlanmazmış…”
 
Şair saydım kendimi, yıllarca şiir yazdım,
Senden güzel bir şiir, çıkmadı kalemimden.
Ezberledim sözlüğü, sırlı âlemde gezdim,
Cisminden güzel hece, düşmedi kelâmımdan.

Adını yazıp giydim, ateşten bir yeleğe,
Yüreğimde fal tuttum, gönlümdeki dileğe.
Ayırmasın diyerek, selam saldım feleğe,
Kahpe imiş gelmedi, bir yanıt selamımdan.

Ruhuma meslek ettim, serseri yaşamayı,
Kalabalık pazarda, yalnızlık taşımayı.
Unutmuşum yollara, sevdamı döşemeyi,
Düşlerime taht kuran, hasretin eleminden...

Harika şiirimsin, ömrüm seni seçiyor,
Gönlümün sayfasında, ezberimle geçiyor.
Her satırın, her hecen, gonca olup açıyor,
Gül kokusu taşıyor, hüzünlü âlemimden.
 
Ayrılık Değil

Gün ışığına söyle
Boğamaz içimin karanlığını,
Hep yağmurun sesine karışır,
Hüzün dolu bir şarkı.
Ve hep bir şeyler eksik kalır,
Sende ben,
Bende sen...
Umutsuzca özleriz birbirimizi....


Gün ışığına söyle
Gökyüzü çılgın mavileri de bilir.
Atamadıkça birbirimizi yüreğimizden
Ve vurdukça yüreğimiz birbirimizi
Sokakları sarmışken yağmur bulutları
O çılgın bir mavi yüreğimizde dururken,
Gülüşlerim çok uzaklarda kalır.
İçimdeki tamtamlar ayrılık çığlıkları atar,
Ama bu hayattan çalınmış zamanlar.
Bizi yine ayıramazlar.

Gün ışığına söyle
Vedalar kavuşmak içindir,
Bir yanılgı,
Bir saçmalık,
Bir pişmanlık değil,
Bu bir sevgi,
Belki ölümsüz de değil.
Her şeyimizi kaybettiğimiz bu hayatta.
Hep bir şeyler eksik kalacak bil...
Bende sen,
Sende ben...
Bu yaşadığımız dayanılmaz hasret,
Ayrılık değil...
 
Boyutsuz bir sevda bu
Zamanı yok
Mekânı yok
Sonu ne olur diye
Hesabı yok…

Boyutsuz bir sevda bu
Korkusu yok
Türküsü yok
Sen sever misin diye
Sorgusu yok…

Boyutsuz bir sevda bu
Zinciri yok
Silahı yok
Böyle olmalı diye
Kitabı yok…

Boyutsuz bir sevda bu…
 
Ayrılık Gözyaşına Sığmaz

Bir gün yenik düşmesin yine sevdamız siyaha,
Gözyaşıyla anlatılmasın yalanlar bir daha.

Bir ikindi serinliğinde ömrümüzü gölgeler sarmasın,
Gecenin en karanlık yerinde yine sen varsın.

Hiçbir zaman sonu gelmesin bu düşüncelerin,
Kimse olmasa da ben dostu kalayım gecelerin.

Biliyorsun gözyaşına sığmaz ayrılık inleyişlerde,
Kavuşmak tutsaktır sabırsız bekleyişlerde.

Zamanın ellerinde yalnızlıklar ateş, ayrılıklar kor,
Aynalardaki yorgun benim, istersen yüreğine sor...
 
Nedenini bilmiyorum,
Ama...
Bugün herzamankinden daha çok ihtiyacım var sana...

Çok eksiğim bugün...Yine batıyor güneşle birlikte kayboluyor tüm direncim,umutlarım!'Ben artık onsuz yapabiliyorum...!dediğim günler toz duman olup yapıştı yine boğazıma,Nedense tutamıyorum sensizliğin çıldırtan isyanını bugün!..Damlıyor gözyaşlarım...

Bak,
Yine çekildi;
Evli evine,köylü köyüne!
Nedenini bilmiyorum,ama;
Evsiz,köysüz kaldım bugün,bu gece...!

Herkes sığınacak bir çatı buldu gerçek benliklerde,bense sensizliğin kimliksiz çatısına sığındım yine...Bana gelen tüm yollar kapandı,yolsuz kaldında dönemedin mi?Yoksa çıkar bi yol mu buldun kendine!!!Bilmiyorum sebebini,sonucunu çok yanlızım bu gece...

Çözülmeyen düğüm,
Kanıtlanamayan suçlar gibi sensizlik...
Yetmiyor yaşamaya,
Bi ben bi de sensizlik...
Nedenini bilmiyorum,ama;
Çok koyuyor bugün,bu gece bu bilinmezlik!


Herşeyi bi nedene bağladımda,bi olmayışını bağlayamadım sonuca...Belki de bunun için acıtıyor bu denli,kıvrandırıyor....Çok sevdim diye mi kaybettim seni,çok sevilemedim diye mi...Tüm sessiz çığlıklarıma inat bozuyorum gizli suskunluğumu ...
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst