Sen rüzgaralara söyle
Sen derdini rüzgara söyle.
Umudunu, korkunu, istediğini, acını aşkını sen rüzgara söyle...
Bilesin ki o her yere ulaştırır yüreğinin sesini, nice taş yüreklere girer,
Nice sağır kulaklarda yankı yapar o.
Onun adı poyraz, deli poyraz...
Rüzgar kıskançlık bilmez.
Rüzgar kin, öfke, yoksulluk da bilmez
Rüzgar yükünden ötürü yakınmız
Rüzgar zaman tanımaz
Rüzgar engel de tanımız
Sen ona bağrını aç, derdini söyle o seni serinletir, saçlarını okşar, sözlerini alır götürür acılarınla, nedenini-nedenlerini sormadan...
Rüzgar seni dinler
Hayatı bazılarına çekilmez kılan ekonomik zorluklar, yalan-dolan ve kandırmalarla da beslenince, insanların tüm yaşamsal dengelerini bozuvermiyor. Ruhsal ve bedensel acıların yoğunluğu, insanların hayatlarının sanki ayrılmaz parçaları yanlış gibi ölünceye kadar yakalarından düşmüyor. Düzenin acımasızlığı insanlarının omuzlarına biniyor hep. Kin, öfke, kıskançlık, acı verme dürtüsü insanları, başka insanlara karşı acımasız kılıyor. Düzen insanları çirkinleştiriyor. Hayatın acımasız anlamını da doya doya yaşayan bu zavallı insancıklar değil mi? Onlar değil mi? İnsalcıl yüreklerinde hayatın acımasızlığını değiştirecek umut ve sevinç ışığını taşıyanlar?
Rüzgar bulutların yoldaşıdır.
Bulutlarda dağların.
Bulutlar dağlara düşmeye görsün kara kara, rüzgar yetişir imdadına, alır bulutları dağlardan götürür uzaklara, uzaklara...
İnsanın bilinci de rüzgar gibidir.
Rüzgar gibi siler, süpürür herşeyi.
Alır umutsuzlukları sorar umutlarla, unutturur acıları. Her yeni güne hep yeni bir umutla başlar insan. Yüreğinin ak bulutlarıyla sarmaş dolaş, şu deli rüzgar, dağların doruklarında her an fırtınaya dönüşecek gibi ürpertir insanı.
Sen derdini rüzgara söyle.
Sırdaşın rüzgarın özgürlüğü olsun.
Rüzgar alır götürür acılarını bilinmez ülkelerin dağlarına, yaylalarına, ovalarına...
Yeni sıcak umutlar, dostluklar doğsun diye yüreğinde...
Öyle aydınlık bir sonbahar ki
Senin yaklaştığın anda
Kalbimdeki kör yangın
Bu yangından herkes kahkahalarla çıkacak bir sen kurtulamayacaksın.
Eriyen sadece kemik kalplerim kalacak
Ölümümden zırnık koklatmam toprağa Kanamalı bir için acele kin aranacak.
Bize susmak
Bize sevişmek yaraşır
Çocukluğunu özler zaman
Ben şimdi geceyi nerede senden saklasam
İçinde gül dolabı açılmış
Dikkat et, üşürsün solarken
Şal bir güz al arkana
Ağustostan doğm
Bir vahşi tay olur aşkım
Kim bilir.
Aslında insanın cebir karşısında zayıflığıdır aşk
Orgazm, sıfırdır
Oluşum durduğunda.