umit ile faydalı bilgiler

DETOKSUN FAYDALARI


Özellikle de ruh ile bedenin eş zamanlı olarak temizlenmesine yardımcı olan detoksun pek çok faydası bulunmaktadır. Karaciğer, böbrek, kolon, akciğer ve ciltlerde birikmiş olan tüm toksinler, düzenli bir detoks programı sayesinde tamamen ortadan kaldırılabilir.



Detoksun Faydaları Nelerdir ?

Cilt Hatalıklarına Karşı Faydası : Sistemli bir detoks uygulamasın halinde, yıpranmış ciltler eski ve bakımlı hallerine geri dönüş yapmaktadırlar. Özellikle de alerjik durumlardan ötürü ciltlerde oluşan bozukluk durumları, detoks sayesinde en aza indirilmektedir.
Sindirim Sistemine Faydası : Detoksun düzenli bir şekilde yapılması halinde, özellikle de vücudun fazlaca bitkin kalan organlarının dinlenmesine yardımcı olduğu gözlenmiştir.
Karaciğer Organına Faydası: Karaciğerler de bulunan toksinlerin dışarıya atımı, düzenli ve asla bırakılmadan uygulanan bir detoks sayesinde kolaylıkla gerçekleşebilmektedir.
Boşaltım Sistemine Faydası : Bağırsak, böbrek ve cilt yoluyla toksinlerin arındırılmasını sağlayarak, pek çok idrar yolu ve bağırsak enfeksiyonunun en aza indirilmesini sağlamaktadır.
Detoksun Dolaşım Sistemine Faydası : Detoks yöntemi ile vücudun dolaşım sistemi hızlanarak, sağlıklı besinlerle dolması sağlanır.


Detoksun Güzelliğe Faydaları

Yapılacak üç günlük bir detosk programı sayesinde;

Cildiniz dinlenmiş, yenilenmiş ve canlanmış olacak.
Cilt kızarıklıkları, lekeler ve alerjiler kaybolacak.
Gözlerdeki ak daha beyaz olacak.
Cilt dokuları daha pürüzsüz ve yumuşak olacak.
İnce çizgilerin görünürlüğü daha da azalacak.
Cildin doğal parlaklığı geri gelecek.


Kısaca Detoksun Faydaları

Metabolizmayı hızlandırır bu sayede kişinin daha kolay kilo vermesini sağlar
Cildin daha rahat nefes almasını sağlar.
Kişinin kendisini zinde hissetmesine yardımcı olur.
Kişinin hem bedensel hemde ruhsal açıdan rahata kavuşmasını sağlar.
Vücuttaki şeker, tuz ve kan dolaşımı dengesizliğini sabit bir konuma getirir.
Erken yaşlanmanın önüne geçer.
Snav stresi başta olmak üzere, pek gergin dönemin daha rahat geçmesini sağlar.
Hanımların özel günlerini sancısız geçirmesine yardımcı olur.


Detoks Diyetleri ve Aşamaları

Arınma Diyeti : Arınma diyeti için çeşitli sıvı detoksları uygulanabilir. Bunun yanında bu diyet esnasında et, şeker ve tuzlu gıdalardan mümkün oldukça uzak durulması gerekmektedir.
Yeniden Yapılanma: Detoksun ikinci aşamasıdır. Bu aşamada sistemimiz kendisini yavaş yavaş yeniden ve daha sağlıklı bir şekilde kurmaya başlamaktadır.
Olanı Koruma : Son aşamada ise, diyet ile yaptığınız şeyler sonuç göstermeye ve kalıcı bir hal almaya başlamaktadır.


Detoksun Yan Etkileri ( Zararları )

Vücudun direncini düşürerek günlük hayattaki faaliyetlerin aksamasına sebebiyet vermektedir.
Vücudun dirençsizliği ile birlikte, temel yaşamsal organların faaliyetlerini sürdürmesini engelleyecek düzeyde bir beslenme yetersizliğine yol açmaktadır.
Dengesiz beslenme, açlık ve bitkinlik gibi durumlarda ise kalbin yavaşlamasına sebebiyet vermektedir.
Dengesiz ve programsız bir şekilde yapılmakta olan detoks uygulamalarında, kişilerin ölümlerine yol açacak derecede olumsuz yan etkilerde görülmektedir.
Bazı zamanlarda vücut dengesi ile metabolizmasını bozar ve bu sebepten ötürü de yağların yakılması zorlaşır.


Sonuç: Her şeyden önce kişinin kendi bedenine olan saygısından ötürü ona iyi bakması gerektiğini göz önünde bulunduracak olursak eğer, detoks diyetinin pek çok faydasından söz edebiliriz. Nitekim, günlük hayatta tüketmek zorunda kaldığımız pek çok sağlıksız besin yüzünden elde edilen dirençsizlik durumu, dengeli bir detoks diyeti ile tamamen ortadan kalkabilir. Bunun için yapılması gereken en önemli şey ise, sağlam bir ön araştırma ile yapılacak olan diyet esnasında pek çok vitaminden de mahrum kalmamak olmalıdır. Özellikle de yeşil içeceklerle yapılacak olan detokslar bu açıdan daha faydalı görünmektedir.
 
HAMAMIN FAYDALARI
Hamamın Faydaları

Tarihten bu güne kültürümüzde var olan hamam, bugün geleneksel ve modern olarak yine kültürümüzde yer almaya devam ediyor. Hamama giden insanların pek çoğu bunu kültür olduğu için değil, keyfine düşkün olduğu için yapıyor. Keyfi ve geleneği bir kenara bırakırsak hamamın ne kadar yararlı olduğunu bilmekte fayda var.



Hamamın Vücuda Faydaları Neler?

Mutluluk Hormonunun Salgılanmasını Sağlıyor: Serotonin ve erdorfin adı verilen mutluluk hormonları hamamdaki sıcaklığın etkisiyle bol miktarda salgılanmaktadır. Mutluluk hormonunun salgılanmasıyla birlikte beden dinlenir ve zihniniz tüm gün açık olur. Bu şekilde hamamdan ayrılırken kendinizi mutlu hissedersiniz.
Ölü Deriyi Hamama Giderek Atın: Hamamın en önemli yararlarından bir tanesi cildinizdeki ölü derileri atarak yeni deriye kavuşmasını sağlamasıdır. Vücuttan ölü deri atıldığı zaman deri daha fazla oksijen aldığı için tazelenme fırsatını bulmaktadır.
Hamamlar Bağışıklık Sistemini Güçlendiriyor: Hamamlar bugün soğuk algınlığına birebir şifa olarak biliniyor. Hamamın içerisine girildiği zaman alınan sıcaklık kan içerisindeki savunma hücrelerinin artmasına yardımcı olarak vücudun mikroplarla baş etmesini sağlamaktadır.
Hamamdaki Sıcak Eklemleri Açıyor: Hamamın içerisindeki sıcak eklemleri açarak kaslarınızı rahatlatmaktadır. Bu şekilde kas ağrılarını da direk kesmektedir. Her mevsim çektiğiniz kas ağrılarınızı bu şekilde tedavi edebilirsiniz.
Sinüs Tıkanması Varsa Hamama Gidin: Sinüs tıkanmalarını hamama giderek açabilirsiniz. Hamama girdiğiniz zaman burnunuza nüfus eden sıcaklık burnunuzun rahat bir şekilde açılmasını sağlamaktadır.


Hamamın Faydaları

Hamama gitmek kanser gibi kötü hastalıkların da önünü kesiyor. Bugün tıpta kanserin ve enfeksiyon gibi hastalıkların yenilmesi için uygulanan buhar tedavisi, hamamda cildinize nüfus edecek buharla birebirdir. Bu nedenle bu hastalığa yakalanmadan önce ya da yakalandıktan sonra hamama gitmelisiniz.
Kalp atışlarındaki düzensizliğe şifa arıyorsanız hamam sizin için doğru bir adres olabilir. Kalp atışını hızlandıran etkisi için kalp hastaları gitmemelidir.
Metabolizma sorunu yaşayanlar, hamamda çalışan hızlı metabolizmadan faydalanmalıdır.
Hamam stresin giderilmesinde oldukça etkilidir. Sinirli ve gergin zamanlarınızda hamama giderek tüm bedeninizi rahatlatabilirsiniz.
Lenf sisteminin temizlenmesini sağlayan hamama ayda 2 kez gitmek yeterlidir.
Bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlar.
Alerjik astımı olanlara rahatlamaları için hamam önerilir.
Kilo vermek isteyenler hamama giderek yağ yakımını hızlandırabilir.
Hummaya ve ateşli hastalıklara iyi gelir.


Hamamda Yapılan Temel Bakımlar

Hamamda Kese Yaptırmak: Hamamda kese yaptırmadan önce vücudunuzun bir miktar ısınması gereklidir. Vücuttaki ölü derinin ve kirli tabakanın atılması için yapılan kese vücudu rahatlatarak temizlik sağlar.
Sabunlanma ve Köpük Banyosu: Kesenin faydasını arttırmak için yumuşak bir lif ve doğal bir sabunla yıkanmak gerekir. Aynı şekilde hamam taşına yatarak tüm vücudun köpüklü halde beklemesi de kesenin etkisini arttırıcı yöndedir.


Hamamın Zararları Nelerdir?

Hamama tok karnına gidilmez. Yemek yedikten 2 saat sonra hamama gitmek en doğrusudur.
Baş dönmesi ve mide bulantısı yapabilir.
Hamamda su kaybı oluşacağından bol sıvı tüketilmelidir.
Halsiz ve hasta iseniz hamama gitmek doğru değildir.
Kalp hastaları, solunum yetmezliği bulunanlar ve cilt hastaları hamama gitmemelidir.
Çocukların ve yaşlıların hamama gitmeleri önerilmez.
Alkol kullandıktan hemen sonra hamama gidilmez.
Hamamdan çıkınca bir müddet soğuk alanda dinlenmek gerekir.
 
Dondurma Kilo Aldırır mı ?
Yaz aylarında çok sevdiğimiz ve sık sık tüketmek istediğimiz dondurmadan bahsetmek istiyorum. Dondurma gerçekten masum mudur kilo aldırır mı yada kilo verme programlarında tüketilebilir mi bütün bu soruların cevaplarını size vermek istiyorum.


Evet dondurma oldukça masum bir tatlıdır diğer tatlılara görede gerçekten kalori içeriği çok daha düşüktür.

Örneğin: Baklavaya göre 1/3 daha az enerji içermektedir ki bu gerçekten az bir miktar. Diğer bir örnekle 2 top dondurma yediğimizde ortalama 150 kalori kadar enerji almaktayız. Bu durum 2 dilim baklava yediğimizde ise ortalama 500 kalori bize enerji vermekte yani yine oranladığımızda 3’de 1 daha az enerji almış oluyoruz ve dondurma çok daha besleyici içerisindeki kalsiyum çok yüksek, protein kalitesi çok yüksek, fosfor var magnezyum var ve pek çok vitaminler ve mineraller dondurmada bulunmakta bu yüzden biz dondurma tüketirken sadece şeker ve enerji almıyoruz içerisinde pek çok vitamin, mineral ve proteinde aldığımız için sütten dolayı aslında oldukça besleyici bir ara öğünü tüketmiş oluruz.

Bu yüzden dondurmadan çok korkmaya gerek yok tabi ki miktarına çok dikkat etmek lazım. Çünkü yinede şekerli ve tatlı bir besin olduğu için ortalama 2 top dondurmayı geçmezseniz çok iyi olur diyebilirim.

Eğer zayıflamak için diyetteyseniz enerji miktarınız daha kısıtlanmışsa 1 top dondurma belki olabilir veya erkeklerde daha çok enerji alması gereken kişilerde bu 3 topa çıkabilir bu durum kişiden kişiye değişmekte ama ortalama 2 top tüketilebilir şeklinde düşünebiliriz.

Dondurma aslında sadece yaz aylarında değil her mevsim çok rahatlıkla tüketilebilir keyifli bir tatlı türüdür. Özellikle gün içerisinde aldığımız a vitamine ve b vitamine destek olduğu için yine bize vitamin açısından destek sağlamakta ve tatlı krizimize çok güzel bir çözüm olmaktadır kısaca özetlemek gerekirse 7den 70e her yaş gurubu dondurmayı keyifle ve güvenle tüketebilir tabi ki miktarına dikkat ederek.
 
TARÇININ FAYDALARI
Tarçın dünya çapında oldukça popüler bir baharattır ve hem yemeklere tat vermek hem de tıbbi amaçlar için kullanılmaktadır. Her ne kadar tarçın yağının sağlığa birçok faydası bulunsa da, zaman zaman alerjik reaksiyonlara da sebep olabilmektedir. Bu yüzden de insanlar genellikle tarçın yağı kullanmak yerine direkt olarak tarçın kullanmayı tercih ederler. Bu makalede de yine tarçının faydalarından söz edeceğiz.

Tarçın şu anda dünya çapında solunum problemlerini, deri enfeksiyonlarını, menstrüel problemleri ve birçok kalp rahatsızlığını tedavi edilmekte kullanılıyor. Tarçının en çok kullanılan kısmı da hemen hemen her şekilde kullanılan kabuk kısmından oluşuyor.

Tarçının sağlığa olan faydaları antibakteriyel, antifungal, antimikrobiyal olma gibi özellikleriyle ilişkilendirilebilir. Aynı zamanda bu baharatın içerisinde oldukça yüksek miktarda manganez, demir ve kalsiyum mineralleri bulunmaktadır ki bu mineraller de fiber açısından oldukça zengindir.

Tarçının faydaları arasında:

Beyin Fonksiyonları: Tarçın beynin aktivitesini artıran bir içerik listesine sahiptir. Tarçın sinir sistemi üzerindeki stresin azalmasını sağlar ve hafıza kaybını engeller. Amerika’daki bir üniversitede yapılan bir araştırmada bu baharatın kokusunun bile beyin aktivitesini yükselttiği ortaya çıkmış. Yapılan araştırmada tarçın verilen kişilerin bilinç aktivitelerinde daha yüksek bir puan aldığı ortaya çıkmış, bu bilinç aktiviteleri arasında dikkat ölçümü, görsel hafıza, çalışma hafızası ve görsel-motor cevaplama hızı gibi testler de mevcut.

Kan Dolaşımı: Tarçının içerisinde bulunan ve kanın inceltilmesine yardımcı olan bir içerik sayesinde tarçın kan dolaşımını da hızlandırmaktadır. Daha iyi kan dolaşımı demek vücuttaki dokulara daha fazla kan gitmesi anlamına geliyor, ki bu da metabolik aktivitenin hızlanmasını sağlar. Düzenli olarak tarçın tüketerek kalp krizi riskinizi hatırı sayılır seviyede düşürebilirsiniz.

Ağrı Kesici: Tarçının aynı zamanda ödem atıcı bir etkisi de mevcut vebu da kaslardaki ve eklemlerdeki ödemlerin atılması ve bu bölümlerdeki ağrıların azalması ve hatta tamamen yok olması anlamına geliyor. Aynı zamanda tarçının soğuk algınlığının sebep olduğu baş ağrısına iyi geldiği de biliniyor.

Diyabet: Tarçının kan şekerini düzenleyici bir etkisi de mevcut bu yüzden de diyabet hastaları için tarçın harika bir baharat çünkü insülin kullanımını azaltmaya yardımcı olabilir.

Enfeksiyonlar: Antibakteriyel, antifungal, antiviral ve antiseptik etkileri sayesinde tarçın iç ve dış enfeksiyonların tedavisinde rahatlıkla kullanılabilir.

İyileştirme: Tarçının aynı zamanda pıhtılaştırmayı hızlandırma ve aşırı kan kaybını önleme gibi özellikleri de mevcut. Bu yüzden de iyileşme sürecini hızlandırıyor.

Kalp Hastalıkları: Tarçının içerisinde bulunan kalsiyumun ve fiberlerin, kalp hastalıklarına karşı pozitif bir etkisi olduğuna da inanılıyor. Bu baharatı günlük diyetinize ekleyerek koroner arteri hastalıklarından ve yüksek kan basıncından kendinizi uzak tutabilirsiniz.

Kolon Kanseri: Aynı zamanda bu baharat kolonun sağlığına katkıda bulunuyor ve bu sayede de kolon kanseri riskini azaltıyor.

Solunum problemleri: Tarçın soğuk algınlığı, grip, boğaz ağrısı gibi solunum yollarıyla alakalı olan rahatsızlıklara da iyi geliyor.

Menstrüasyon: Kadınların menstrüel dönemlerinde ortaya çıkan kramplar ve ağrılar da yine tarçın sayesinde ortadan kaldırılabilir.
 
B3 VİTAMİNİNİN FAYDALARI
B3 vitamini olarak da bilinen niasin, vücudunuzun uygun metabolizma, sinir sistemi fonksiyonu ve antioksidanlardan korumak için kullandığı bir mikro besin maddesidir.

Vücudunuz bu vitamini kendi başına üretemez ve onu yiyeceklerden almanız gerekir.

Niasin suda çözünür olduğundan, herhangi bir fazlalık vücudunuzda depolanmak yerine idrarınız yoluyla atılır. Bu nedenle, düzenli olarak niasin bakımından zengin besinler tüketmek önemlidir.

Bu besin maddesi için önerilen diyet ödeneği (RDA), erkekler için günde 16 mg ve kadınlar için günde 14 mg’dır – yetişkinlerin yaklaşık% 98’inin ihtiyacını karşılayacak kadardır.

Niasin değeri yüksek 15 yiyecek:

1- Karaciğer

Karaciğer, niasin bakımından en iyi doğal kaynaklardan biridir.

Pişmiş sığır karaciğerinin 85 gramlık porsiyonu, 14.7 mg niasin veya erkekler için RDA’nın% 91’ini ve kadınlar için RDA’nın% 100’ünden fazlasını sağlar.

Tavuk karaciğeri de iyi bir kaynaktır, erkeklerin ve kadınların 85 gram porsiyonluk servis için sırasıyla % 73 ve % 83’ünü sağlamaktadır.

Ayrıca, karaciğer , protein, demir, kolin , A vitamini ve diğer B vitaminleri ile doldurulmuş inanılmaz besleyici bir besindir.

2- Tavuk Göğsü

Tavuk, özellikle de göğüs eti, hem niasin hem de yağsız protein kaynağıdır.

85 gram pişmiş, kemiksiz, derisiz tavuk göğsü, erkek ve kadınlar için RDA’nın sırasıyla % 71 ve % 81’i olan 11.4 mg niasin içerir.

Buna karşılık, aynı miktarda kemiksiz, derisiz tavuk baldırları sadece bu miktarın yarısını içerir.

Tavuk göğsüleri de, her bir çorba kaşığı başına 8.7 gram içeren proteinle doldurulur , bu da tavuk göğsünü kilo vermek için tasarlanmış düşük kalorili, yüksek proteinli diyetler için mükemmel bir seçim haline getirir.

3- Tuna

Ton balığı iyi bir niasin kaynağıdır ve balık yiyen fakat et yemeyen insanlar için mükemmel bir seçenektir .

Işık orkinosunun 165 gramlık bir tenekesi, hem erkek hem de kadınlar için RDA’nın% 100’ünün üzerinde 21.9 mg niasin sağlar.

Protein, B6 vitamini, B12 vitamini, selenyum ve omega-3 yağ asitleri de yüksektir.

Bu metal tuna etinde birikebildiği için cıva toksisitesi hakkında bazı endişeler vardır . Ancak, haftada bir yemek çoğu insan için güvenli kabul edilir.

4- Hindi

Hindi tavuktan daha az niasin içeriyor olsa da, vücudunuzun niasine dönüşebileceği triptofan sağlar.

85 gram pişmiş hindi göğsünde 6 mg niasin ve yaklaşık 1 ek miligram niasin üretmek için yeterli triptofan vardır. Triptofan da , hem duygudurum hem de uyku için önemli olan nörotransmiter serotonin ve melatonin hormonunu üretmek için kullanılır.

Kombinasyon halinde, bu erkekler için BKA’nın %46’sı ve kadınlar için %52’dir.

5- Somon

Somon iyi bir niasin kaynağıdır.

Yabani Atlantik somon balığı 85 gramlık bir fileto, erkekler için RDA’nın% 53’ünü ve kadınlar için RDA’nın% 61’ini karşılamaktadır.

Çiftlik somonunun aynı porsiyonu biraz daha az içerir – erkekler için RDA’nın sadece %42’si ve kadınlar için %49’dur.

Somon ayrıca kalp hastalığı ve otoimmün hastalıkları riskini azaltabilecek mükemmel bir omega-3 yağ asitleri kaynağıdır.

Yabani somon, yetiştirilen somondan biraz daha fazla omega-3 içerir, ancak her ikisi de iyi kaynaklardır.

6.-Hamsi

Hamsi yemek, niasin ihtiyaçlarınızı karşılamak için ucuz bir yoldur.

Sadece bir hamsi, yetişkin erkekler ve kadınlar için RDA’nın yaklaşık %5’ini sağlar. Bu nedenle, 10 hamsi üzerinde atıştırma, size her gün ihtiyaç duyduğunuz niasin yarısını verir.

Bu küçük balıklar, hamsi başına RDI’nin yaklaşık %4’ünü içeren mükemmel bir selenyum kaynağıdır.

Selenyum açısından zengin yiyecekler tüketmek, özellikle meme, akciğer, yemek borusu, mide ve prostat olmak üzere, %22 daha düşük bir kanser riski ile ilişkilidir.

7- Sığır Kıyması

Sığır etinden elde edilmiş bir kıyma iyi bir niasin kaynağıdır ve protein, demir, B12 vitamini, selenyum ve çinko bakımından zengindir.

Yem sığırlarının yağsız çeşitleri, daha yağlı ürünlere göre daha fazla niasin içerir.

Örneğin, %95 yağsız kıyılmış sığır eti için 85 gram pişmiş porsiyon, 6.2 mg niasin sağlarken, aynı miktarda %70 yağsız kıyma, sadece 4.1 mg içerir.

Bazı araştırmalar, otlarla beslenen sığır etinin , konvansiyonel hububatla beslenen sığırlardan daha fazla kalp-sağlıklı omega-3 yağ asitleri ve antioksidanlar sağladığını ve bunun çok besleyici bir seçenek olduğunu bulmuştur.

8-Fıstık

Fıstık, en iyi vejetaryen niasin kaynaklarından biridir.

İki çorba kaşığı fıstık ezmesi , 4,3 mg niasin içerir bu da yaklaşık %25’i erkeklerde RDA ve %30’u kadınlarda karşılanır.

Yerfıstığı ayrıca protein, tekli doymamış yağlar, E vitamini, B6 vitamini, magnezyum, fosfor ve manganez bakımından da zengindir.

Yer fıstığı kalorilerde nispeten yüksek olmasına rağmen, araştırmalar günlük yemenin, tip 2 diyabet riskinin azaltılması gibi sağlık yararları ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Ayrıca günlük fıstık tüketimi kilo alımına yol açmamaktadır.

9- Avokado

Bir orta boy avokado , sırasıyla erkek ve kadınlar için 3.5 mg niasin, %21 ve %25 oranında RDA içerir.

Ayrıca lif, sağlıklı yağlar ve birçok vitamin ve mineral bakımından zengindirler. Aslında, bir avokado muzdan iki kat daha fazla potasyum içerir.

Avokadolar ayrıca, düzenli olarak tüketildiğinde kalp hastalığınızın riskini azaltmaya yardımcı olabilecek tekli doymamış yağların mükemmel kaynaklarıdır.

10. Kahverengi Pirinç

195 gram pişmiş kahverengi pirinç, erkeklerde niasin için %18, kadınlarda %21’ini karşılar.

Bununla birlikte, bazı araştırmalar, tahıllardaki niasinin sadece %30’unun emilim için mevcut olduğunu ve bunun diğer gıdalardan daha az uygun bir kaynak olduğunu göstermektedir.

Niasin içeriğine ek olarak, kahverengi pirinç lif, tiamin, B6 vitamini, magnezyum, fosfor, manganez ve selenyumda yüksektir.

Kahverengi pirinç kullanmanın, aşırı kilolu ve obez kadınlarda inflamasyonu azalttığı ve kalp sağlığının belirleyicilerini geliştirdiği gösterilmiştir.

11- Tam Buğday

Tam buğday ekmeği ve makarna gibi tam buğday ürünlerinde de niasin seviyesinde yüksektir.

Çünkü kepek olarak bilinen buğday çekirdeklerinin niasin bakımından zengin dış tabakası, tam buğday unu içerisine dahil edilir, ancak rafine beyaz undan arındırılır.

Örneğin, bir tam buğdaydan yapılmış muffin, erkek ve kadınlar için BKA’nın yaklaşık %15’ini içerir, ancak zenginleştirilmemiş beyaz undan yapılan bir çörek sadece yaklaşık %5’ini içerir.

Ancak, kahverengi pirinç gibi, tam buğday ürünlerindeki niasinin sadece %30’u sindirilir ve emilir.

12- Mantarlar

Mantarlar, en yüksek sebze niasin kaynaklarından biri olup, her seferinde kupa başına 2.5 mg sağlar bu oran erkeklerde ve kadınlarda %15 ve %18’dir.Bu durum, lezzetli mantarları vejetaryenler için doğal niasin kaynağı için iyi bir seçenek haline getiriyor.

Güneş altında yetişen mantarlar da D vitamini barınır ve bu vitaminin en iyi bitki bazlı besin kaynaklarından biridir.

İlginç bir şekilde, çalışmalar mantarlar aracılığıyla D vitamini tüketmenin D vitamini yetersiz erişkinlerde vitamin düzeylerini yükseltmek için takviye olarak etkili olduğunu bulmuşlardır.

13- Yeşil Bezelye

Yeşil bezelye, hem erkek hem de kadınlar için RDA’nın yaklaşık %20’si karşılanır. Ayrıca lif bakımından da zengindirler.

Bir fincan yeşil bezelye günlük lif ihtiyacının %25’inden fazlasını günde 2,000 kalori tüketen biri için sağlar.

Çalışmalar, bezelye ve antioksidanlarda, kanser riskini azaltabilecek diğer kolesterol düzeylerini düşürdüğü ve sağlıklı bağırsak bakterilerinin büyümesini teşvik edebilecek diğer bileşiklerin de yüksek olduğunu göstermektedir.

14-Patates

Beyaz patatesler ister kabuklu olsun isterse kabuksuz olsun önemli bir niasin kaynağıdır.

Bir büyük fırınlanmış patates, erkeklerde RDA’nın yaklaşık %25’i ve kadınlar için %30’u olan 4,2 mg niasin sağlar.

Bir incelemeye göre, kahverengi Russet patatesleri herhangi bir tipte patatesden daha fazla niasin içerir. Bu oran her 100 gram patates için 2 mg niasin.

Tatlı patatesler de, ortalama beyaz patates ile aynı miktarda niasin sağlayan iyi bir kaynaktır.

15- Takviyeli ve Zenginleştirilmiş Gıdalar

Birçok besin niasin ile zenginleştirilir, bu besinlerin zayıf kaynaklarından iyi olanlara dönüştürülür.

Zenginleştirilmiş gıdalar, işleme sırasında kaybolan besinleri geri eklerken, takviye edilmiş gıdalar ekstra besinlerle zenginleştirilir.

Pek çok kahvaltılık gevrek ve beyaz ekmek ve makarna gibi rafine edilmiş tahıl ürünleri, besin maddelerini geliştirmek için niasin ile zenginleştirilmiştir.

Niasin veya B3 vitamini, vücudunuz sentezleyemeyeceği veya depolayamayacağı için diyetinizde tüketmeniz gereken temel bir besindir. Diğer şeylerin yanı sıra, niasin metabolizmanıza ve sinir sisteminize yardımcı olur.

Birçok gıda , özellikle et, balık ve kümes hayvanları gibi hayvansal ürünler olmak üzere niasin açısından zengindir .

Vejetaryen kaynaklar arasında avokado, yer fıstığı, kepekli tahıllar, mantarlar, yeşil bezelye ve patates bulunur.

Yemeye hazır kahvaltılık gevrekler ve rafine tahıl ürünleri, tipik olarak, diyetlerdeki ana niasin kaynaklarından biri haline gelmiştir.
 
AZ UYUMANIN FAYDALARI
İnsanoğlu olarak hayatımızın ortalama üçte birlik bir bölümünü uyku uyuyarak geçirmemize rağmen son yıllarda yapılan bazı araştırmalar aslında vücudun bu kadar fazla uykuya ihtiyaç duymadığını ispat etmektedir. Bu bağlamda günümüzde nadir insanların başarabildiği az uyuma eyleminin sanıldığının aksine vücuda zararlı değil yararlı olabileceği iddia edilmektedir. Zira birçok deney sonucunda normal insanlara göre daha az uyuyan insanların verimli bir uyku geçirmeleri halinde daha çok uyuyan kişilere göre daha sağlıklı ve daha dinç oldukları gözlemlenmektedir. Ancak elbette ki az uyumanın faydaları yalnızca daha sağlıklı ve dinç olmak ile sınırlı değildir. Bunun yanı sıra az uyumanın diğer faydalarına da aşağıdan ulaşılabilir.

Az Uyumanın Faydaları Nelerdir?
Az uyuyan insanların çok uyuyan insanlara göre depresyona girme risklerinin çok daha düşük olduğu bilinmektedir.
Gün içerisinde vaktini uykuya daha az ayıran ve uyanık kalan insanların beyinleri de daha aktif halde çalışabilmekte ve bu sayede kişiler beyin kapasitelerini daha rahat kullanabilmektedir.
Çok uyumak sanıldığının aksine kişilerin kendilerini daha yorgun hissetmelerine neden olmaktadır. Bu nedenle az uyuyan insanların çok daha dinç oldukları rahatlıkla söylenebilmektedir.
Sabahları geç saatlere kadar uyuyan insanlar güne geç başladıkları için özellikle sosyal hayatlarında birçok konuda geride kalır.
İnsan vücudu gün içerisinde uyanık olduğu her an çalışan metabolizma nedeniyle kalori harcar. Bu nedenle az uyuyan insanların diğerlerine göre daha çok kalori yaktıkları bilinmektedir. Bu da özellikle zayıflamak isteyen kişiler için az uyuma eylemini oldukça cazip bir hale getirir.
Sağlıklı Uyku Nasıl Olmalıdır?
Az uyumanın faydalarından söz ettikten sonra hem az hem de sağlıklı bir şekilde nasıl uyunabileceği ile ilgili bilgiler de verilebilir. Buna göre sağlıklı bir şekilde uyumak isteyenlerin aşağıdaki açıklamaları dikkatlice okumaları ve verilen tavsiyelere uymaları önerilmektedir.

Doğru Uyku Saatleri

Hem az hem de sağlıklı uyuyabilmek için öncelikle uyku vakitlerine dikkat etmek gereklidir. Gece geç saatlerde yatmak ve sabah da geç saatlerde kalkmak gün içerisinde kişilerin kendilerini yorgun ve enerjisiz hissetmelerine neden olduğu için sağlıklı bir uyku yerine geçmemektedir. Yapılan araştırmalar, sağlıklı uykunun 2 farklı zaman diliminde olabileceğini göstermektedir. Bunlardan birincisi öğle arasında uyunan 20-30 dakikalık bir uyku iken diğeri de akşam 22:00 ila gece 03:00 arasındaki zaman diliminde gerçekleştirilen uyuma eylemidir. Bahsedilen zaman dilimleri arasında uyumak, kişilerin vücut fonksiyonlarının doğru şekilde çalışabilmesi için fazlasıyla yeterlidir.

Erken Kalkma

Az uyumanın faydalarından ve sağlıklı bir uykunun nasıl olması gerektiğinden söz ederken erken kalkmanın öneminden de söz edilebilir. Zira erken kalkan kişiler kendilerini daha zinde hisseder ve gün içerisinde yapmaları gereken iş ya da sosyal faaliyetlere daha çok vakit ayırabilir.

Dış Etkenler

Uyurken algı girişlerinin açık olduğu bilinmektedir. Bu da uyuyan kişilerin çevredeki sesleri duymaya devam ettikleri ve ışığı dahi algıladıklarını gösterir. Bundan dolayı hem az hem de sağlıklı bir uyku deneyimi için karanlık ve sessiz bir ortamda uyumak oldukça önemlidir.

Gergin Uyku

Uyumadan önce zihnin stres ve benzeri olumsuz duygulardan arındırılmış olması gerekmektedir. Çünkü beynin uyku süresi boyunca stres ve sıkıntıyı bilinçaltında yaşamaya devam etmesi sağlıklı bir uykunun önüne geçecektir.

Tok Yatmak

Sağlıklı ve az uyumanın faydalarını görebilmek isteyenlere son olarak tok uyumamaları gerektiğinden de söz edilebilir. Tok halde yatıldığı zaman mide yenen yiyecekleri sindirmeye çalıştığı için dinlenme konusunda yeterli zamanı bulamayacaktır. Bu da kişilerin yeterince sağlıklı bir uyku geçirememelerine sebebiyet verecektir.
 
ARALIKLI ORUCUN FAYDALARI
Bilim adamları hayvanlarda birçok aralıklı oruç çalışmaları yürütüyorlar, ancak bazı faydalar insanlar için de geçerli olabilir.

Bu araştırmada aralıklı oruç tutmak hakkında aşağıdaki konulara değinilinecektir:

kilo kaybı
gelişmiş sağlık belirteçleri
kronik sağlık koşullarının azaltılmış riski
geliştirilmiş beyin sağlığı
Bu makale aralıklı oruç tutmanın en büyük beş potansiyel faydasını ve bunları destekleyen araştırmayı ele alacaktır.

1- Kilo Kaybı

Aralıklı açlık, insülin seviyelerini düşürerek kilo kaybına neden olabilir.

Vücut karbonhidratları glikoza dönüştürür, bu hücreler enerji için kullanır ya da yağa dönüşür ve daha sonra kullanmak üzere saklanır. İnsülin, hücrelerin glikoza girmesine izin veren bir hormondur.

İnsülin seviyeleri bir insanın yiyecek tüketmediği zaman düşer. Bir oruç döneminde, insülin seviyelerinin düşürülmesinin, hücrelerin glukoz depolarını enerji olarak salmalarına neden olması mümkündür.

Aralıklı oruç ile olduğu gibi, bu işlemi düzenli olarak tekrarlamak, kilo kaybına yol açabilir.

Aralıklı açlık, aynı zamanda, daha az kalorinin tüketimine de yol açabilir , bu da kilo kaybına katkıda bulunabilir.

Çalışmalar Ne Diyor?

Molecular and Cellular Endocrinology dergisinde 2015 yılında yapılan sistematik derleme, aralıklı açlık ile ilgili 40 farklı çalışmanın verilerini inceledi. Araştırmacılar, vücut ağırlığını azaltmanın yararlı olduğu sonucuna varmışlardır.

2017’den bir deneme, aralıklı oruç ve tipik bir kalori kısıtlama diyetinin 1 yıl boyunca kilo vermeye olan etkisini karşılaştırdı. Her iki diyet şekli de kilo kaybı için benzer şekilde etkiliydi. Kan basıncı veya kalp hızı gibi diğer sağlık belirteçleri için iki grup arasında anlamlı fark yoktu.

Mevcut araştırmaların çoğu, aralıklı orucun etkili bir kilo yönetimi stratejisi olabileceğini göstermektedir. Geleneksel kalori kısıtlamasından daha yararlı olma ihtimali yoktur, ancak bazıları aralıklı açlığı daha kolay bulabilir.

2- Tip 2 Diyabete Yakalanma Riskini Düşürür

Aralıklı açlık, kilo kaybına yardımcı olabileceğinden ve diyabet riskinin artmasıyla bağlantılı diğer faktörleri potansiyel olarak etkileyebileceğinden, diyabetin önlenmesi için de fayda sağlayabilir.

Aşırı kilolu veya obez olmak, tip 2 diyabet gelişimi için temel risk faktörlerinden biridir.

Çalışmalar Ne Diyor?

Journalal Research dergisindeki 2014 tarihli bir makalesinde, aralıklı açlığın diyabet riski taşıyan kişilerde kan şekeri ve insülin düzeylerini düşürebileceğine dair kanıtlar incelendi. Yazarlar aralıklı oruç ya da alternatif gün oruç tutmanın kilo kaybı ve diyabet riskini azaltma konusunda umut verici olduğunu söylüyorlar. Bununla birlikte, daha fazla çalışma gereklidir.

Aşırı kilolu ve obez olan yetişkinler arasında, araştırmacılar insülin duyarlılığı gibi diyabet belirteçlerinde azalma gözlemlemişlerdir.

Sonuç olarak, aralıklı açlığın bu gruptaki tip 2 diyabet riskini azaltabileceğini öne sürmektedirler.

Bununla birlikte, Endocrine Abstracts dergisinde yayınlanan 2018 bir sıçan çalışması aralıklı açlığın diyabet riskini artırabileceğini düşündürmektedir. Çalışma, 3 aylık bir periyotta sıçanlarda aralıklı açlık sonuçlarını izledi.

Kilo ve yiyecek alımında azalma olurken, karın yağ dokusunda artış, kaslarda azalma ve insülin uygun şekilde kullanılmadığı belirti vardı. Bunlar tip 2 diyabet için risk faktörleridir.

Bilim adamlarının bu çalışmanın sonuçlarını çoğaltmaları gerekiyor ve sıçanlarda bu bulguların insanlar için geçerli olup olmadığını öğrenmek için daha fazla araştırma yapılması gerekiyor.

3- Geliştirilmiş Kalp Sağlığı

Araştırmacılar aralıklı orucun kardiyovasküler sağlığın yönlerini geliştirebileceğini de bulmuşlardır.

Çalışmalar Ne Diyor?

2016 tarihli bir gözden geçirme, aralıklı açlığın hem insanlarda hem de hayvanlarda kan basıncı, kalp hızı, kolesterol ve trigliseritlerde azalmaya neden olabileceğini bildirmektedir. Trigliseritler, kalp hastalığına bağlanan kanda bulunan bir tür yağdır.

4- Geliştirilmiş Beyin Sağlığı

Farelerdeki çalışmalar, aralıklı orucun beyin sağlığını iyileştirebileceğini göstermiştir.

Çalışmalar Ne Diyor?

Bir çalışma, kısa aralıklı açlık diyetinde olan farelerin, gıdaya ücretsiz erişime sahip farelere göre daha iyi bir öğrenme ve hafızaya sahip olduğunu bulmuştur.

Diğer hayvan çalışmaları aralıklı açlığın Alzheimer hastalığı, Parkinson hastalığı ve inme de dahil olmak üzere nörolojik bozukluk riskini azaltabildiğini bulmuştur.

5- Kanser Riskinin Azalması

Hayvan çalışmaları ayrıca aralıklı açlığın kanser riskini azaltmaya yardımcı olabileceğini düşündürmektedir.

Çalışmalar Ne Diyor?

Hayvanlarda yapılan bir dizi yeni çalışma, aralıklı açlık gibi kısıtlayıcı diyetlerin tümörlerin başlangıcını geciktirebileceğini göstermektedir. Bununla birlikte, şu andaki hiçbir çalışma, insanlarda aralıklı açlık ve kanser arasında bağlantı kurmamıştır.

Obezite, birçok farklı kanser için bir risk faktörüdür, bu nedenle aralıklı açlığın kilo kaybı yönü, bazı çalışmaların azaldığı kanser riskinden sorumlu olabilir.

Aralıklı açlık, insülin seviyeleri ve inflamasyon gibi kanserle bağlantılı çeşitli biyolojik faktörleri de azaltabilir.

Aralıklı orucun kanser riskini azaltabileceğine dair işaretler vardır. Bununla birlikte, bu iddiayı desteklemek için insanlar üzerinde daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir.

Araştırma aralıklı oruç çeşitli sağlık yararları olabileceğini düşündürmektedir. Örneğin, aralıklı açlık, tip 2 diyabet ve kalp hastalığının riskini azaltabilir.

Hayvan araştırmaları, aralıklı açlığın, kanser riskini ve birçok nörolojik durumu azaltmada daha fazla faydaya sahip olabileceğini düşündürmektedir.

Aralıklı oruçun faydaları üzerine araştırma henüz kesin değildir. Aslında, American Journal of Clinical Nutrition’da yer alan 2015 tarihli bir gözden geçirme, doktorların klinik kullanım için aralıklı oruç tutmasını önerebilmesi için daha fazla çalışmanın gerekli olacağını açıklamaktadır.

Hayvan çalışmalarından elde edilen bulguları insanlara aktarmaya odaklanan özel bir araştırma ihtiyacı vardır.

Aralıklı orucun sağlık iddialarının çoğunu destekleyecek önemli bir kanıt yoktur, ancak araştırma kilo kaybına yardımcı olabileceğini göstermektedir.

Genellikle, çalışmalar, aralıklı açlığın, kilo ve vücut yağının azaltılması söz konusu olduğunda geleneksel kalori kısıtlama yöntemleri kadar etkili olduğunu göstermektedir. Kalori kısıtlaması gibi geleneksel kilo verme yöntemlerinden de daha kolay olabilir.

Kaynak: Top 5 intermittent fasting benefits ranked
 
DİYAFRAM NEFESİ FAYDALARI
Olmaya devlet cihanda vücutta bir sıhhat gibi…sözü ne kadar doğrudur aslında. Doğru nefes almak tüm vücudun sağlığını etkiler. Bu nedenle stres dolu çalışma ortamlarında ve uyku eksikliği hissettiğinizde bu nefes tekniğini deneyebilirsiniz. Stres hormonlarını adrenalin ve kortizolü azaltmaya yardımcı olur. Aynı zamanda vücudunuza nefes aldığınızı hissettirir.

Diyafram Nefesi Faydaları



Panik ve Endişeyi Azaltır: Yaşam koşulları ve çalışma şartlarından sürekli stresin içindeyiz. Bu koşuşturmanın ortasında doğru nefes almakta oldukça güç. Arada kendinize 5 dakikalık zaman ayırarak diyaframdan nefes alırsanız gün içindeki stres ve paniğiniz azalacaktır.



Odaklanmayı Kolaylaştırır: Doğru nefes alımı beyne oksijen alımını arttırır. Bu sayede işinize odaklanmanız artacak zihniniz daha berraklaşacaktır.



Ruhsal Durum İyileşir: Eskiden şamanlar ruhsal durumlarını yükseltmek için nefes egzersizleri uygularlarmış. Gün içinde ara ara diyaframdan nefes alarak kendinizi daha iyi hissedebilirsiniz.



Diyaframdan Nefes Almak Cilde Canlandırır: İyi nefes alımı sonucunda hücreler oksijene doyar ve kanın akışında artış sağlanır. Bu sayede cilt tazelenerek canlanmaya başlar.



Uyumayı Kolaylaştırır: Geceleri uyuyamadığınızda 20 kez derin nefes almanız daha hızlı ve kolay uykuya geçmenizi sağlayacaktır.



Diyafram Nefesi Faydaları Nelerdir?

Kalp hastalığı riskini düşük kan basıncı oluşturması ile azaltır.
Düşük kan şekerine yardımcı olur ve dolayısıyla diyabet riskini azaltır.
Sadece iyi hissetmeniz için işlenmiş karbonhidrat ve diğer abur cuburlara olan isteğinizi serotonin sayesinde azaltır.
Hücresel fonksiyonların ömrünü artırır.
Vücuttaki serbest radikalleri ortadan kaldırır.
Büyüme hormonunun salgılanmasını artırırken yaşlanma sürecini yavaşlatır.
Beynin ön frontal korteks kan akışını artırarak, zihinsel odaklanma ve berraklığını iyileştirir.
Uyku kalitesini artırır.
Anabolik hormonlar ile stres hormonlarını dengeleyerek kilo kaybını kolaylaştırır.


Diyafram Nefesi Nasıl Alınır

Sırt üzerine yatarak rahat bir pozisyon seçin. Sonra, gözlerinizi kapatın ve favori tatiliniz hakkında düşünmeye başlayın. Kollar ve bacaklarınız serbest bir şekilde olsun. Sadece önümüzdeki birkaç saniye bu şekilde nefes alın. Daha sonra ise bir elinizi göğüs kafesinizin altına bir elinizi de göğsünüze koyun. Eğer göğüs kafesinin altında yer alan karın bölgeniz daha fazla kalkıp iniyorsa diyaframdan nefes alıyorsunuz demektir.



Diyaframdan nefes alıp verirken sadece nefesinize odaklanmalısınız. Bu şekilde her türlü kötü düşünce ve stresten arınırsınız. 5 ila 10 dakika arasında sırt üstü yatarak diyaframdan nefes almaya çalışırsanız stresten uzaklaşırsınız. Zaten diyaframdan nefes alıyorsanız o zaman da nefesinize odaklanmak size aynı etkiyi gösterecektir.



Diyafram Nefesi Yan Etkileri

Diyafram nefesi çok hızlı şekilde alınırsa kırışıklıklara neden olacaktır.
Vücuda fazla oksijen girince bağ doku molekülleri etkilenir ve deforme olmaya başlar.
Diyafram nefesi karın ağrılarını yok ederken sırt ağrısına neden olabilir.
 
SOĞUK ALGINLIĞINI EVDE TEDAVİ ETMENİN YOLLARI
Hasta olmak, yatakta otururken bile eğlenmek değildir. Vücut ağrıları, ateş, titreme ve burun tıkanıklığı kombinasyonu, bizleri perişan hale getirmek için yeterli olabilir.

Semptomlarınızı hafifleten ve tekrar normale döndüren birçok ev ilaçları vardır. Birkaç hafta sonra hala hasta hissediyorsanız, doktorunuzla randevu alın. Nefes almakta güçlük çekiyorsanız, hızlı bir kalp atışına sahip olursanız, baygınlık hissederseniz veya başka ciddi semptomlar yaşarsanız, tıbbi yardım alın.

Evde neleri uyandırabileceğiniz soğuk algınlığı ve grip ilaçlarını öğrenmek için okumaya devam edin.

Tavuk Çorbası

Tavuk çorbası bir çare olmayabilir, ama hasta olduğunuzda harika bir seçim. Araştırmalar, sebzeli tavuk çorbasının bir kasesinin vücudunuzdaki nötrofil hareketini yavaşlatabileceğini göstermektedir. Nötrofiller yaygın bir beyaz kan hücresi türüdür. Vücudunuzu enfeksiyondan korumanıza yardımcı olurlar. Yavaş hareket ettiğinde, vücudunuzun en fazla şifa gerektiren bölgelerinde daha yoğunlaşırlar.

Çalışmada, tavuk çorbasının özellikle üst solunum yolu enfeksiyonlarının semptomlarını azaltmak için etkili olduğu bulunmuştur . Düşük sodyumlu çorba ayrıca büyük besin değeri taşır ve su ihtiyacınıza yardımcı olur.

Zencefil

Zencefil kökü sağlığının yararları yüzyıllar boyunca ortaya çıkmıştır, ancak şimdi iyileştirici özelliklerinin bilimsel kanıtı vardır. Kaynar suda birkaç dilim ham zencefil kökü öksürük veya boğaz ağrısını yatıştırmaya yardımcı olabilir . Araştırmalar, sıklıkla influenzaya eşlik eden mide bulantısı duygularını da önleyebileceğini göstermektedir. Örneğin, bir çalışma, sadece 1 gram zencefilin “farklı nedenlerin klinik mide bulantısını hafifletebileceğini” bulmuştur.

Bal

Balın çeşitli antibakteriyel ve antimikrobiyal özellikleri vardır. Limonlu çayda bal içilmesi boğaz ağrısını hafifletebilir. Araştırma, balın da etkili bir öksürük baskılayıcı olduğunu düşündürmektedir. Bir çalışmada, araştırmacılar, çocuklara yatmadan önce 10 gram bal vermek için öksürük semptomlarının şiddetini azalttığını bulmuşlardır. Çocukların soğuk algınlığının azaltılmasına yardımcı olan daha sağlam bir şekilde uyuduğu bildiriliyor.

Genellikle botulinum sporları içerdiği için 1 yaşından küçük bir çocuğa asla bal vermemelisiniz. Genellikle büyük çocuklar ve yetişkinler için zararsız olsa da, bebeklerin bağışıklık sistemleri onlarla savaşamaz.

Sarımsak

Sarımsak, antimikrobiyal özelliklere sahip olabilen bileşik allisin içerir. Diyetinize bir sarımsak takviyesi eklemek , soğuk algınlığı semptomlarının şiddetini azaltabilir. Bazı araştırmalara göre, ilk etapta hastalanmamanıza bile yardımcı olabilir.

Sarımsağın potansiyel soğuk algınlığına yararları konusunda daha fazla araştırma yapılması gerekiyor. Bu arada, diyetinize daha fazla sarımsak eklemek muhtemelen zarar vermez.

Ekinezya

Aktif maddeleri arasında flavonoidler, vücut üzerinde birçok terapötik etkiye sahip kimyasallar bulunur. Örneğin, flavonoidler bağışıklık sisteminizi güçlendirebilir ve inflamasyonu azaltabilir.

Bitkinin soğuk algınlığı ve grip ile mücadelede etkinliğinin araştırılmıştır. Ancak bir gözden geçirme, ekinezin almanın soğuk algınlığı riskini %50’den fazla azaltabileceğini düşündürmektedir. Aynı zamanda soğukluğun uzunluğunu da azaltabilir. Eğer sağlıklı bir yetişkinseniz, 1 ila 2 gram ekinezya kökü veya bitkiyi bir çay olarak, günde üç kez, bir haftadan fazla kullanmayınız.

C Vitamini Almak

C vitamini vücudunuzda önemli bir rol oynar ve birçok sağlık yararına sahiptir. Limonlar, portakallar, greyfurtlar, yapraklı yeşillikler ve diğer meyveler ve sebzelerle birlikte limonlar da iyi bir C vitamini kaynağıdır. Bal ile sıcak çayı taze limon suyu ekleyerek hasta olduğunuzda balgamı azaltabilirsiniz. Sıcak veya soğuk limonata içmek da yardımcı olabilir.

Bu içecekler soğuğu tamamen temizleyemeseler de, bağışıklık sisteminizin ihtiyaç duyduğu C vitamini almanıza yardımcı olabilirler. Yeterli C vitamini almanız üst solunum yolu enfeksiyonlarını ve diğer hastalıkları rahatlatabilir.

Probiyotikler

Probiyotikler vücudunuzda, bazı gıdalarda ve besin takviyelerinde bulunan “dost” bakteri ve mayalardır. Bağırsak ve bağışıklık sisteminizi sağlıklı tutmaya yardımcı olabilirler ve araştırmalar probiyotiklerin bir üst solunum yolu enfeksiyonu geçirme şansınızı azaltabileceğini gösterir.

Lezzetli ve besleyici bir yardımcı bakteri kaynağı için, diyetinizde probiyotik yoğurt içermeli. Bağışıklık sisteminizdeki potansiyel faydalarının yanı sıra yoğurt, bol miktarda protein ve kalsiyum sağlayan sağlıklı bir atıştırmalıktır.

Diğer Seçenekler

Tuzlu Su

Tuzlu su ile gargara üst solunum yolu enfeksiyonlarını önlemeye yardımcı olabilir. Soğuk algınlığı şiddetini de azaltabilir. Örneğin, boğaz ağrısı ve burun tıkanıklığı hafifletebilir.

Tuzlu su ile gargara yapmak, bakterileri ve alerjenleri içeren mukusu azaltır ve gevşetir. Bu ilacı evde denemek için, 1 çay kaşığı tuzu tam bir bardak suya eritin.Gargara yapın. Sonra tükürün.

Nemlendirici Kullanmak

Kokusu beğenmeyebilirsiniz, ancak buhar gibi bazı eski moda topikal merhemler, 2 yaşından büyük çocuklarda soğuk algınlığı semptomlarını azaltıyor görünmektedir . Yatmadan önce sadece bir veya iki uygulama, tıkanıklıklarla mücadele etmek, öksürüğü azaltmak ve uykuyu iyileştirmek için açık hava geçişlerine yardımcı olabilir. Buhar pedalı, anne babaları, istenmeyen yan etkiler nedeniyle küçük çocuklara reçetesiz soğuk ilaçlar vermekten kaçınmaya teşvik eden bazı doktorlar arasında tartışılıyor.

Nem

İnfluenza kuru ortamlarda daha kolay büyür ve yayılır. Evinizde daha fazla nem oluşturmak, bu grip kaynaklı virüse maruz kalmanızı azaltabilir. Artan nem oranı da burun iltihaplanmasını azaltarak hasta olduğunuzda nefes almayı kolaylaştırır. Yatak odanıza serin bir nemlendirici ekleyerek geçici olarak daha rahat hissetmenize yardımcı olabilir. Bu, özellikle kuru iç ortamın semptomlarınızı şiddetlendirdiği kış aylarında geçerlidir. Birkaç damla okaliptüs yağı eklenmesi de solunumunuzu uyarabilir.

Sıcak Banyolar

Bazen bir çocuğun ateşini sıcak bir sünger banyosu yaptırarak azaltabilirsiniz. Sıcak banyolar ayrıca yetişkinlerde soğuk algınlığı ve grip semptomlarını da azaltabilir. Suya Epsom tuzu ve kabartma tozu eklenmesi vücut ağrılarını azaltabilir. Çay ağacı, ardıç, biberiye, kekik, portakal, lavanta veya okaliptüs gibi birkaç damla esansiyel yağın eklenmesi de yatıştırıcı bir etkiye sahip olabilir.
 
YÜKSEK TANSİYONU YÖNETMEK İÇİN 7 ÖNERİ
Yüksek Kan Basıncı Nedir?

Kan basıncı, kanın kalpten arterlere pompalandığı kuvvettir. Normal bir tansiyon ölçümü 120/80 mm Hg’den daha azdır.

Kan basıncı yüksek olduğunda, kan arterlerden daha kuvvetli bir şekilde hareket eder. Bu, arterlerdeki hassas dokular üzerindeki baskıyı arttırır ve kan damarlarına zarar verir.

“Sessiz bir katil” olarak bilinen bu, kalbe yapılan önemli hasarlar oluşana kadar genellikle semptomlara neden olmaz. Görünür belirtiler olmadan, çoğu insan yüksek tansiyona sahip olduklarından habersizdir.

1- Hareket Edin

Günde 30 ila 60 dakika egzersiz yapmak sağlıklı yaşamın önemli bir parçasıdır. Düşük kan basıncına yardımcı olmanın yanı sıra, düzenli fiziksel aktivite ruh halinize, gücünüze ve dengenize fayda sağlar. Diyabet ve diğer kalp hastalıkları riskinizi azaltır.

Bir süreliğine inaktif olursanız, güvenli bir egzersiz rutini hakkında doktorunuzla konuşun. Yavaşça başlayın, ardından yavaş yavaş egzersizlerin hızını ve sıklığını alın.

Ağırlık kaldırma, şınav yapma veya yağsız kas kütlesi oluşturmaya yardımcı olan başka bir egzersiz yapmayı deneyebilirsiniz.

2- DASH Diyetini Takip Edin

Hipertansiyonu Durdurmak için Diyet Yaklaşımlarını (DASH) besledikten sonra, kan basıncınızı 11 mm Hg sistolik kadar azaltabilirsiniz. DASH diyeti şunlardan oluşur:

Meyve, sebze ve tam tahıl yemek
Az yağlı süt ürünleri, yağsız et, balık ve fındık yemek
İşlenmiş gıdalar, tam yağlı süt ürünleri ve yağlı etler gibi doymuş yağlarda yüksek gıdaların tüketilmesi
Ayrıca, tatlılar ve soda ve meyve suyu gibi şekerli içeceklerin kesilmesine de yardımcı olur.

3- Tuz Alımını Azaltın

Sodyum alımınızı minimumda tutmak kan basıncını düşürmek için hayati öneme sahip olabilir.

Çok fazla sodyum yediğinizde, vücudunuz sıvı tutmaya başlar. Bu, kan basıncında keskin bir artışa neden olur.

AHA, sodyum alımınızı günde 1500 miligram (mg) ve 2.300 mg arasında sınırlandırmanızı önerir. Bu yarım çay kaşığı sofra tuzu demektir.

Diyetinizdeki sodyum miktarını azaltmak için yemeğinize tuz eklemeyin. Bir çay kaşığı sofra tuzu, 2.300 mg sodyum içerir!

Bunun yerine lezzet katmak için otlar ve baharatlar kullanın. İşlenmiş gıdalar ayrıca sodyum ile yüklenme eğilimindedir. Her zaman gıda etiketlerini okuyun ve mümkünse düşük sodyum alternatifleri seçin.

4- Aşırı Kilo Kaybetmek

Ağırlık ve kan basıncı el ele gider. Sadece 10 kilo (4.5 kilogram) kaybetmek kan basıncınızı düşürmenize yardımcı olabilir. Tansiyonunuzu kontrol etmek için belinizi izlemek de önemlidir.

Vücudunuzun iç kısmındaki fazla yağa, visseral yağ denir. Karın içinde çeşitli organları çevrelemeye eğilimlidir. Bu, yüksek tansiyon dahil olmak üzere ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.

Genel olarak, erkekler bel ölçümlerini 40 inçten daha az tutmalıdır. Kadınlar 35 inçten daha azını hedeflemelidir.

5- Nikotin Bağımlılığını Azaltın

İçtiğiniz her sigara, bittikten sonra birkaç dakika süreyle geçici olarak kan basıncını yükseltir. Sigara içiyorsanız, kan basıncınız uzun süre yüksek kalabilir.

Sigara içen yüksek tansiyonu olan kişiler, yüksek tansiyon, kalp krizi ve felç gelişmesi için daha büyük risk altındadır. İkinci sigara dumanı bile sizi yüksek tansiyon ve kalp hastalığı riskine maruz bırakabilir.

Diğer birçok sağlık yararı sağlamanın yanı sıra, sigarayı bırakmak kan basıncınızın normale dönmesine yardımcı olabilir.

6- Alkol Alımını Sınırlayın

Akşam yemeğinizle birlikte bir kadeh kırmızı şarap içmek iyi gelebilir. Ilımlılık halinde yapıldığında bile kalp-sağlık yararları sunabilir.

Fakat aşırı miktarda alkol almak , yüksek tansiyon dahil olmak üzere birçok sağlık sorununa yol açabilir. Aşırı içme, bazı tansiyon ilaçlarının etkinliğini de azaltabilir.

AHA, erkeklerin tüketimlerini günde iki alkollü içkiyle sınırlandırmasını tavsiye etmektedir. Kadınlar, günlük olarak bir alkollü içeceğe alımlarını sınırlandırmalıdır.

7- Daha Az Stres

Günümüzün artan talepleriyle dolu hızlı dünyasında, yavaşlamak ve rahatlamak zor olabilir. Stresinizi hafifletebilmeniz için günlük sorumluluklarınızdan uzaklaşmak önemlidir. Stres geçici olarak kan basıncınızı yükseltebilir. Çok fazla uzun süre boyunca kan basıncınızı koruyabilir.

Stresiniz sebebi sizin işiniz, ilişkiniz veya finansınız olabilir. Stresinizin kaynağını öğrendikten sonra, sorunu düzeltmenin yollarını bulmaya çalışmalısınız.

Stresinizi sağlıklı bir şekilde gidermek için de adımlar atabilirsiniz. Birkaç derin nefes almayı, meditasyon yapmayı veya yoga yapmayı deneyin.

Yüksek Tansiyon Riski

Tedavi edilmediğinde, yüksek tansiyon inme, kalp krizi ve böbrek hasarı gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Doktorunuza düzenli ziyaretler, tansiyonunuzu izlemenize ve kontrol etmenize yardımcı olabilir.

130/80 mm Hg veya üzeri bir kan basıncı okuması yüksek kabul edilir. Yakın zamanda yüksek tansiyon tanısı aldıysanız, doktorunuz nasıl düşüreceğiniz konusunda sizinle birlikte çalışacaktır.

Tedavi planınız ilaç, yaşam tarzı değişiklikleri veya terapilerin bir kombinasyonunu içerebilir. Yukarıdaki adımları kullanmak, kan basıncınızı da aşağı çekmeye yardımcı olabilir.

Uzmanlar, her yaşam tarzının ortalama olarak, kan basıncını 4 ila 5 mm Hg sistolik (üst sayı) ve 2 ila 3 mm Hg diyastolik (alt sayı) azaltması beklendiğini söylüyor.

Tuz alımını azaltmak ve diyet değişiklikleri yapmak tansiyonu daha da azaltabilir.
 
KAHVENİN BEYNE FAYDALARI
Bilim adamları artık belli türde kahve içmenin beyin sağlığına faydalı olabildiğini kanıtladı, ancak bu popüler içecek bilişsel işlevi nasıl destekliyor? Yeni bir çalışma, kahvenin zihinsel gerilemeyi önleyen bazı mekanizmaları tanımlamaktadır.

Boston, MA’daki Harvard TH Chan Halk Sağlığı Okulu’nun verilerine göre, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki tüm yetişkinlerin yaklaşık yüzde 54’ü günlük olarak kahve içiyor.

Kahve içerken bir kişinin sağlığı için hem fayda hem de risk getirebilirken, Birleşik Krallık’taki Coleraine Üniversitesi’nde bulunan Ulster Üniversitesi’nden yapılan bir araştırma, ılımlı kahve tüketiminin sağlığa faydalarının potansiyel riskleri “açıkça aştığı” sonucuna vardı.

Bu faydalardan biri, kahvenin beyni bilişsel bozukluklara karşı koruduğu ve düşünme becerilerini artırdığıdır .

Bu nasıl olur ve bilişsel sağlığa bu kadar faydalı olan kahve nedir? Bunlar, Krembil Beyin Enstitüsü’nün (Kanada’daki Krembil Araştırma Enstitüsü’nün bir parçası) yeni bir araştırmasının cevap vermeyi amaçladığı bazı sorular.

Krembil Beyin Enstitüsü’nün eş-direktörü Dr. Donald Weaver, “Kahve tüketiminin Alzheimer hastalığı ve Parkinson hastalığı gelişme riskinin azalmasıyla ilişkili olduğu görülüyor.” “Ancak bunun nedenini araştırmak istedik hangi bileşikler dahil edildi ve bunların yaşla ilgili bilişsel gerilemeyi nasıl etkileyebileceğini” diye ekliyor.

Weaver ve ekibin bulguları kahvenin beyin koruma faydalarının anahtarının kafein içeriğinde değil, kahve çekirdeklerinin kavrulması sürecinde açığa çıkan bileşiklerin varlığında olduğunu öne sürüyor.

Her Şey Kavurma Süreci ile İlgili

Bu çalışmada, araştırmacılar üç tür kahvenin etkilerine bakmaya karar verdiler: kafeinli koyu kızartma, kafeinli hafif kızartma ve kafeinsiz karanlık kızartma.

“Kafeinli ve kafeinsiz karanlık kızartmaların her ikisi de başlangıç ​​deneysel testlerimizde aynı potansiyele sahipti. Bu nedenle, koruyucu etkisinin kafeine bağlı olamayacağını erken gözlemledik” diyor tıbbi yazar bir araştırma görevlisi olan eş-yazar Dr. Ross Mancini.

Yavaş yavaş, tüm bağlantılar, araştırmacılar, kahve çekirdeklerini kavurma ve kahvenin acı lezzetini ödünç verme sürecinde oluşan, fenilindanes denilen bir dizi bileşene odaklanmaya başladılar.

Tau ve beta-amiloidin birleşmesini inhibe eden herhangi bir kahve ile ilgili bileşikten ziyade fenilindanlardır. Bunlar, Alzheimer ve Parkinson hastalığı gibi nörodejeneratif koşullarda beyindeki aşırı birikimin anahtar faktör olduğu toksik proteinlerdir.

Weaver, “Yani fenilindanlar ikili bir inhibitördür. Çok ilginç, bunu beklemiyorduk,” diyor.

Daha uzun bir kavurma süresinin, kahve çekirdeklerinin daha fazla fenilindan üretmesine neden olduğu görülmektedir. Bu, koyu kavrulmuş kahvenin beyinde en güçlü koruyucu etkiye sahip olduğunu gösterir.

Mancini, “Herkesin, fenilindanların Alzheimer ve Parkinson hastalarından sorumlu proteinlerle nasıl etkileştiğini ilk kez araştırıldı” diyor.

Gelecekte, araştırmacılar, fenilindanların özellikleri ve bir kez alındıklarında vücut üzerindeki etkileri hakkında daha ayrıntılı araştırmalar yapmayı amaçlamaktadır.

Mancini, “Bir sonraki adım, bu bileşiklerin ne kadar yararlı olduklarını ve kan dolaşımına girip girmediklerini ya da kan-beyin bariyerini geçip geçmediklerini araştırmak olacaktır.” Diye ekliyor.

‘Doğa Daha İyi Bir Kimyadır’

Araştırmacılar için, bu keşfin bir başka heyecan verici yanı, bu kahve bileşimlerinin doğal olması ve laboratuarda sentez gerektirmemeleridir, bu da onları üretmek için daha az karmaşık hale getirir.

” Doğa bizden çok daha iyi bir kimyacıdır ve Doğa Ana bu bileşikleri yapabilir. Karmaşık bir bileşiğiniz varsa, onu bir ekin içinde yetiştirmek, ekinleri hasat etmek, ekinleri öğütmek ve çıkarmaktan daha iyidir.” Ross Mancini

Bununla birlikte, Dr. Mancini, nörodejeneratif şartlar için bir fenomeninleri tedavi seçeneği olarak eklemeden önce, bu bileşiklerin terapötik bir bağlamda nasıl çalışacağı konusunda daha fazla araştırma yürütmeleri gerektiğini vurgulamaktadır.

Mancini, “Bu çalışmanın yaptığı epidemiyolojik kanıtları almak ve bunu düzeltmeye çalışmak ve kahvede gerçekten bilişsel gerilemeyi önlemek için faydalı bileşenler olduğunu göstermekti” diyor.

“İlginç, ama kahvenin bir çare olduğunu mu öneriyoruz? Kesinlikle hayır,” diye uyarıyor.

Kaynak: How coffee protects the brain
 
ÖKSÜRÜĞE NE İYİ GELİR?
Günümüzde pek çok kişi için oldukça rahatsız edici sorunlardan birisi olan kuru öksürük, çoğu zaman çeşitli hastalıkların da göstergesi olabilir. Tedavi edilmediği zaman boğazda tahrişe ve hatta kanamaya dahi sebebiyet vermesi yüzünden üstünde özenle durulması gereken bir konu olan öksürük problemlerinde doktorların önerebileceği ilaç tedavisinin yanında belli başlı bazı doğal tedavi seçeneklerinden de yararlanılabilir. Bu bağlamda ‘’Öksürüğe ne iyi gelir?’’ sorusunun cevabı için öncelikle öksürüğe iyi gelen yiyeceklerden bahsetmek gerekir.

Öksürüğe İyi Gelen Yiyecekler
Öksürüğe iyi gelen yiyecekler belli başlı bazı besinler üzerinden örneklendirilebilir. Günümüzde uzman doktorların da tavsiye ettiği bu yiyecekler sayesinde kısa sürede öksürük tedavisinde olumlu sonuçlar alınabilir. Buna göre öksürüğe iyi gelen yiyeceklere;

Bal
Lahana
Roka
Tuzlu fıstık
Kuru hurma
Kuru üzüm
Elma
İncir
Soğan
Marul
Sarımsak
Buğday
Portakal
Örnekleri verilebilir. Belirtilen tüm yiyeceklerin günlük beslenme sisteminde düzenli şekilde tüketimi öksürüğü geçirme ya da belirtilerini azaltma konusunda oldukça etkilidir.

Öksürüğe İyi Gelen Baharatlar
Öksürüğe iyi gelen yiyeceklerin yanında doğanın şifalı bitkilerinden elde edilen baharatlardan da yararlanabilmek mümkündür. Öksürüğe iyi gelen baharatların ne olduğunu merak eden kişilere en faydalı baharatlar üzerinden çeşitli örnekler verilebilir.

Kekik
Bronşit öksürüğü gibi öksürük problemlerinde ideal bir terapi seçeneği olan kekik, üst solunum yolları enfeksiyonları konusunda da yararlı bir tedavi şeklidir. Çay şeklinde demlenerek tüketilebilecek olan kekik ayrıca gargara yapılarak da öksürük sorunları üzerinde etkin şekilde kullanılabilir.

Zencefil
Antiviral özelliği ile öksürüğe iyi gelen baharatlar arasında ayrı bir yeri olan zencefil, her yerden kolaylıkla temin edilebilmesi ile de ideal bir seçenektir. Öksürüğe bağlı meydana gelen boğaz ağrılarında belirtileri hafifletici etki gösteren zencefil, faydasını düzenli kullanımını takiben birkaç gün içerisinde gösterir.

Meyan Kökü
Öksürük ve boğa ağrılarında iyileştirici bir tedavi olarak uygulanabilen meyan kökü ile kısa sürede sonuç alabilmek mümkündür. Çay şeklinde demlenerek tüketilebilecek olan bu baharat ayrıca yemeklerin üstüne tat vermesi amacıyla atılarak da kullanılabilir.

Nane
Solunum yolu hastalıkları ve öksürük konusunda etkili çözümlerden birisi olan nane, boğaz ağrılarını hafifleten ve nefes almayı kolaylaştıran yapısı ile bilinir. İçerdiği mentol ile mukusu incelterek öksürük problemlerini giderebilen nanenin günlük olarak tüketiminin bilinen hiçbir yan etkisi bulunmamaktadır.

Öksürüğe İyi Gelen Bitkisel Kürler
Öksürüğe iyi gelen baharatların yanında bitkisel kürlerin gücünden de faydalanmak etkili bir destekleyici tedavi yöntemi olabilir. Günümüzde öksürüğe iyi gelen bitkisel kürler içerisinde en çok bilinenlerine ise bazı örnekler verilebilir.

Ayva, Bal ve Ihlamur Kürü
1 orta boy ayvanın püre haline getirilmesinin ardından 1 yemek kaşığı bal ile karıştırılması ile elde edilen karışıma 100 gram kadar kurutulmuş ıhlamur çiçekleri atılır ve güzelce karıştırılır. Hazırlanan macun günlük olarak tüketildiği takdirde ortalama 2 hafta içerisinde öksürüğü tamamen giderici etki gösterir.

Zencefil, Bal ve Karanfil Kürü
1 çay kaşığı toz zencefil, 1 çay kaşığı kuru karanfil ve 1 yemek kaşığı bal ile hazırlanan bu kür ise ortalama 24 saat kadar bekletildikten sonra her sabah aç karnına olacak şekilde tüketilir. Düzenli kullanımı halinde birkaç hafta içerisinde öksürük problemleri üzerinde etkisini gösterir.

Meyan Kökü, Şahtere ve Zencefil Kürü
1 tatlı kaşığı toz meyan kökü, 1 tatlı kaşığı şahtere ve 1 tatlı kaşığı toz zencefil ile hazırlanan bu kür günde 2 kere sabah ve akşam olmak üzere tüketilirse 3 hafta içerisinde öksürüğü tamamen kesebilir. Kürün içimi konusunda zorlanan kişiler, içerisine 1 çay kaşığı ölçüsünde tarçın ilave ederek hem etkisini arttırabilir hem de kürü çok daha kolay içilebilir bir hale getirebilir.

Bal, Tarçın, Karabiber ve Limon Kürü
Farklı pek çok hastalık için de kullanılabilen bal, tarçın, karabiber ve limon kürü, öksürüğü azaltmasının yanı sıra yine bu problemin neden olduğu boğazdaki tahrişi giderebilme konusunda oldukça etkilidir. 1 yemek kaşığı kadar bal, 1 çay kaşığı ölçüsünde toz zencefil ve yarım limonun yanı sıra 1 çay kaşığı kadar toz karabiber ve yine 1 çay kaşığı toz tarçın ile hazırlanan kür, öğün aralarında aç karnına günde 2 ila 3 kez olacak şekilde tüketilebilir. Bu kür, öksürüğe iyi gelen bitkisel kürler içerisinde en çok tercih edilenlerindendir.

Çörek Otu, Bal ve Limon Kürü
Sayısız faydaları ile farklı birçok alanda tercih edilen çörek otu, öksürüğü giderici doğal yöntemler arasında etkin bir destekleyici terapi seçeneği olabilir. 1 tatlı kaşığı bal, yarım limonun suyu ve 1 yemek kaşığı çörek otu ile hazırlanabilecek olan bu kürün her sabah aç karnına tüketilmesi, 1 hafta gibi kısa bir sürede öksürük problemlerini giderme konusunda etkilidir.

Buğday, Bal, Zencefil ve Zerdeçal Kürü
Bir miktar buğdayın, 100 gram zencefil, 100 gram zerdeçal ve 1 yemek kaşığı bal ile karıştırılmasının ardından macun şeklinde yenebilecek olan bu kür, her sabah aç karnına tüketilmesi halinde ortalama 2 hafta içerisinde öksürüğü tamamen kesebilir. Kürün hazırlanışı esnasında fazla kilo problemi olan kişilerin buğdayı ölçülü miktarlarda kullanmaya dikkat etmeleri gerekmektedir.

Öksürüğe İyi Gelen Doğal Öksürük Şurubu

Öksürüğe iyi gelen bitkisel kürlerin dışında son zamanlarda özellikle popüler olan yöntemlerden bir tanesi de doğal öksürük şurubu olarak da bilinen bu tariftir. Karabiber, süt ve bal karışımı ile hazırlanan tarifin uygulaması ise oldukça kolaydır. Bir tencereye alınan 2 bardak sıcak süt kaynayana kadar tutulduktan sonra içerisine 1 tatlı kaşığı karabiber ve 1 tatlı kaşığı bal atılarak homojen bir hale gelene kadar karıştırılır. Daha sonra ocaktan alınan sıcak karışım bir kenarda bekletilerek ılık hale geldiğinde doğrudan tüketimi sağlanır. Her sabah aç karnına içilebilecek olan doğal öksürük şurubu sayesinde kısa sürede öksürüğü kesme ve öksürüğün neden olduğu boğaz tahrişini giderme konusunda etkili adımlar atılabilir.
 
Bemiks ampulün faydaları
Bemik ampul eczanelerde kolaylıkla bulunan ve saç için eşi bulunmaz bakım yöntemidir. Saçların kırılmasından dökülmesine kadar bir çok saç problemini gideren bemiks ampülün, faydaları, kullanım şekilleri ve dikkat edilmesi gerekenler.





Saç derisini besleyici ve yenileyici etki sağlar bu sayede saç telleri saç derisine daha iyi tutunur.
Saçların kırılmasını engeller.
Saçların derinlemesine nemlenmesini sağlar.
Dökülen saçlara bemiks ampul kullanılmalıdır.
Bemiks ampul kullanarak saçlarınızı kısa sürede uzatabilirsiniz.
Saç tellerini güçlendirerek daha gür saçlara kavuşmasına yardımcı olur.


Bemiks Ampul Saç Uzatma Kürü

Sinameki ( 1 yemek kaşığı )
Su ( 1 çay bardağı )
Tatlı badem yağı ( 2 çay kaşığı )
Bemiks ampul ( 1 tüp )
Hazırlama: Cezveye suyu ekleyin ve kaynamaya başladığında sinameki otundan suya ilave edip 5 dakika demlenene kadar bekleyin. Ardından sinamekiyi süzerek çıkan suya bemiks ampul ve tatlı badem yağını ilave ettiğinizde saç uzatma kürünüz hazır demektir.
Bemiks ampulü uygulama: Saçlarınızın temiz olması bakımın daha iyi işlemesi için önemlidir bu yüzden saçlarınızı temizleyin. Saçlarınıza masaj yaparak karışımı yedirin ve bir havlu ile saçlarınızı sarın. 30 dakika süresince saçlarınızda bekletip 1 kez şampuanlayarak durulayın. Haftada 1 kez saçlara mutlaka uygulayın.


Bemiks Ampül Sayesinde Saç Nasıl Uzar?

Yukarıda da belirttiğimiz gibi bemiks ampul düzenli olarak haftada 1 saçlara uygulanmalıdır. İlk 2 ay haftada 1 daha sonraları için 2 haftada 1 kez uygulayabilirsiniz.
Yağlı saçlara sahip olanlar 1 tane bemiks ampulü normal ve kuru saçlara sahip olanlar 2 tane bemiks ampulü şampuanlarına ekleyebilir.
Bemiks ampulü saçınıza masaj yolu ile yedirmeniz daha iyi sonuç almanızı sağlayacaktır. Bemiks ampul karışımlarını saça uygularken parmak uçlarınızla bastırmadan diplere daha sonra ise saçın tamamına masaj yaparak yedirin.
Bemiks ampul kürlerini saçlarınızda en fazla 3 – 4 saat en az ise yarım saat bekletmelisiniz.
Bemiks ampulü karışımlarınızda bepanthen ve evigeni de kullanır ayrıca vitamin takviyesi sağlarsanız çok kısa sürede hem saç dökülmesini engeller hemde saçlarınızın hızlı uzamasını sağlarsınız.


Bemiks Ampul Uygularken Dikkat Edilmesi Gerekenler

Bakım sonrasında saçlarınızı streç veya bone ile kapatarak etkisini hızlandırabilirsiniz.
Bemiks ampul maskelerini günlük hazırlamalı ve fazla bekletmeden uygulamalısınız.
Yağlı saçlara sahip olan kişiler yukarıda verdiğimiz kürden sinamekiyi çıkarmalıdır. Aksi takdirde saçları daha fazla yağlanabilir.
Kür yapmaya başladığınız da saçlarınızdaki ölü deriler harekete geçer ve ilk 2 hafta dökülmeler görülebilir.
 
PİRİNÇ SUYUNUN FAYDALARI
Pirinç sadece gıda olarak fayda sağlamıyor, güzellik ve cilt bakımı için de sıklıkla kullanılıyor. Özellikle Uzak Doğu’da oldukça popüler olan pirinç maskesi son zamanlarda ülkemizde de oldukça yaygın hale geldi. Pirinç suyundan ve pirinç unundan hazırlanan bu maskelerin birçok faydası bulunmakta.

Pirinç içerisinde birçok mineral (fosfor, demir, kalsiyum), vitamin (B1, B2 vitaminleri, A vitamini, C vitamini) ve protein bulundurur. * Bu özelliği ve doğal olması sayesinde cilt için rahatlıkla kullanılan bir ürün olmuştur.

Pirinç Suyunun Faydaları

Pirinç suyunun/maskesinin özelliklerinden en çok bilineni cildi beyazlatıcı etkisidir. Peeling özelliği göstererek ölü derinin atılmasını sağlar.
Güneş gibi etkenlerle ciltte oluşan lekelerin renginin açılmasına yardım eder.
Cildi güneşin zararlı etkilerinden korur.
Pirincin antioksidan özelliği sayesinde cildin yenilenmesine ve gençleşmesine yardımcı olur.
Ciltteki gözenekleri daraltır, siyah nokta oluşumunu engeller.
Cildi sıkılaştırır, kırışıklıkları azaltmaya yardım eder.
Sivilcelerin oluşturduğu kızarıklıkları azaltmaya yardımcı olur.
Nişasta içermesi nedeniyle cildi nemlendirir.
Saç dökülmesini azaltır, saçların sağlıklı ve parlak görünmesine yardım eder.
Pirinç Suyu Hazırlanışı

Temiz bir kâsenin içerisine bir miktar pişmemiş pirinç koyup üzerine su ilave edin. Parmaklarınızla biraz karıştırın. Bir süre sonra suyun rengi beyaza dönecektir. Bu suyu başka bir kâseye boşaltın. Elde ettiğiniz bu pirinç suyunu yüzünüzü yıkamada kullanabilirsiniz. *

Pirinç Maskesi Hazırlanışı

Bir avuç kadar pirinci ezerek toz haline getirin. Elde ettiğiniz bu toza 1 çay bardağı kadar sütü, macun kıvamı elde edilene kadar karıştırarak yavaşça ilave edin. Bu macunu yüzünüze ve boynunuza uygulayıp 20-30 dakika bekletin. Maskeyi ılık suyla durulayın.*

Haftada 2 defa uygulanabilir.

Alerjinizin olup olmadığını anlamak için maskeyi önce cildinizde küçük bir alana uygulayın, bir kızarıklık oluşmazsa yüzünüze uygulayın.

Pirinç maskesi pirinç unuyla da yapılabilir.

Maskeye 1 tatlı kaşığı kadar bal da eklenebilir.

Uyarı: Pirinç içerisindeki besleyici maddeler nedeniyle mikroorganizmaların beslenmesi için uygun bir ortam oluşturur. Pirinç suyu dışarıda fazla bekletildiğinde içerisinde oluşan mikroorganizmalar, maskeyi cildinize uyguladığınızda cildinize zarar verebilir. Bu nedenle pirinç suyu veya maskesini çok miktarda hazırladıktan sonra günlerce dışarıda bekletmeyin. Maskeyi uygulamadan hemen önce hazırlamanız bu tür sorunları ortadan kaldıracaktır.
 
TÜP BEBEK SONRASI HAMİLELİK BELİRTİLERİ
Tüp bebek sonrası hamilelik belirtilerinin neler olduğunu merak eden anne adaylarına ilk olarak tüp bebek tedavisi sonrasında hamileliğin yaşanması durumunda normal hamilelik ile aynı belirtilerin görüldüğü söylenebilmektedir. Yani normal hamilelik ile aynı doğrultuda süregelen ve aynı şekilde doğum gerçekleştirilmesi ile sonuçlanan tüp bebek yönteminde bebeğin yapay koşullar ile elde edilmesi neticeyi değiştirmemektedir. Bu yöntemde tek farkın ise hamileliğin meydana gelme şekli olduğu dile getirilebilmektedir.

Tüp Bebek Sonrası Hamilelik Belirtileri Nelerdir?
Tüp bebek yöntemi ile elde edilen hamileliğin normal hamilelikten herhangi bir farkı olmadığından bahsettikten sonra tüp bebek sonrası hamilelik belirtilerinin neler olduğundan da söz edilebilir. İlk olarak tüp bebek tedavisinin uygulanması halinde meydana gelen belirtilerin yapılan tedavinin başarısı konusunda bir tür kriter yerine geçtiği söylenebilmektedir. Tüp bebek yönteminde tedavinin ardından 12 gün geçtikten sonra anne adayına birkaç kan testi yapılmakta ve testin sonuçlarının da pozitif olması beklenmektedir. Bu süreç içerisinde regl döneminde gecikme olmasının veya regl dönemine girilmemesinin hamilelik belirtilerinden sayılmadığı da ek olarak söylenebilmektedir. Alınan kan örnekleri ve yapılan testler sonucunda anne adaylarının hamile kalıp kalmadıkları kolaylıkla belirlenebilmekte ancak bazı durumlarda kan testinde pozitif sonuç elde edilmiş olmasına rağmen alınan sonuçların bir iki gün sonra değişebildiği de bilinmektedir. Bu durum, daha çok biyokimyasal hamilelik olarak nitelendirilmektedir.

Tüp Bebek Sonrası İlk Hamilelik Belirtileri
Tüp bebek sonrası hamilelik belirtileri arasında en belirgin olanları ve başlangıç evresinde görülenlerinden söz etmek gerekirse anne adaylarının aşağıda yer alan maddelere dikkat etmeleri tavsiye edilebilir:

Anne adaylarının göğüslerinde normalden fazla hassasiyet meydana gelir. Özellikle giyinme ve soyunma esnasında annede ağrı görülebilir.
Göğüs damarlarında gözle görülebilecek şekilde belirginleşme başlar.
Vajinada akıntı gözlemlenir.
Sebepsiz yere bitkinlik, çabuk yorulma ve baş ağrısı görülebilir.
Mide bulantısı, nedensiz kusma gibi olumsuz durumlar baş gösterebilir.
Tüp Bebek Sonrası Gözlemlenebilecek Diğer Hamilelik Belirtileri
Tüp bebek sonrası hamilelik belirtilerinden bahsederken ilk evrede görülebilecek olan belirtiler dışında diğer hamilelik belirtilerine de değinmek gerekir. Bu belirtiler,

Yüzde lekelenme ve akne problemleri
Kasık bölgesinde ağrı
İdrar esnasında ağrı ve sık idrara çıkma sorunu
Ruh halinde ani değişimler
Kolay ve çabuk sinirlenme durumu
Kabızlık
Şeklindedir.

Tüp Bebek Sonrasında Dikkat Edilmesi Gerekenler
Tüp bebek sonrası hamilelik belirtilerinden söz ettikten sonra bu uygulamanın akabinde anne adaylarının dikkat etmeleri gereken bazı konular da aşağıdaki gibidir. Buna göre anne adayları özellikle ilk 3 aylık dönem içerisinde,

Hızlı ve yukarı doğru uzanma hareketlerinden kaçınmalıdır.
Ağır eşyalar kaldırmamalıdır.
Doktor önerisi dışında ilaç kullanmamalıdır.
Bol bol su tüketmelidir.
Dengeli beslenmeye dikkat etmelidir.
Gerek duymaları halinde ek vitamin desteğine geçiş yapmalıdır.
Doktor gözetiminde özel bir beslenme programı uygulamalıdır.



Kalsiyum ve protein alımına özellikle dikkat etmelidir.
Omega 3 yağ asidini barındıran yiyecekleri bol bol tüketmelidir.
Kafeinli içeceklerden mümkün mertebede uzak durmalıdır.
Beyaz ekmeğin yerine tam tahıllı ekmek tercih etmelidir.
Alkol kullanımı varsa derhal kesmelidir.
Sigaradan uzak durmalıdır. Sigara içilen ortamlarda dahi bulunmamalıdır.
Stres, üzüntü ve endişe verici olaylardan mümkün mertebe sakınmalıdır.
Haftada en az 1 kez balık tüketmelidir.
Kızartma yemekler yerine buğulama, ızgara ya da haşlama yemekleri tüketmelidir.
Folik asit alımına özellikle dikkat etmelidir.
Aşırı baharatlı ve acı besinlerden uzak durmalıdır.
Yağlı gıda tüketimini en aza indirmelidir.
Günlük meyve tüketimine ağırlık vermelidir.
Uzun mesafeli ve sarsıntılı yolculuklara çıkmamalıdır.
Ağır spor aktivitelerinden uzak durmalıdır.
 
ADET SANCISINA NE İYİ GELİR?
Adet sancısına ne iyi gelir sorusunu cevaplamadan önce, adet sancısı neden olur, sebepleri nelerdir onlara bakmak lazım. Bir şeyin nedeni bilinirse sonucunu iyileştirmek çok daha kolaydır.

Adet sancısı neden olur?
Adet döneminde sırtta, bel kısmında, arkada ve kasıklarda ağrı oluşur. Periyodunuz boyunca rahim kasları iç duvarın dökülmesini sağlamak için kasılmalar yapar. Bu da bu çevrede cidd kasılmalara ve ağrılara neden olur. Bazı kadınlarda bulantı, kusma, baş ağrısı veya ishal görülebilir.

Doktorlar, bazı kadınların neden ağrılı menstruasyon geçirdiğini ve başkalarının neden yaşamadıklarını bilmiyor. Fakat daha yoğun ağrı ile ilişkili bazı faktörler şunlardır:

Vücutta kan dolaşımı sorunu olması
Çocuk sahibi olmamış olmak
20 yaşın altında olup henüz regl olmaya başlamış olmak
Prostaglandinlere aşırı yüklenme veya duyarlılık, rahminizi etkileyen bir hormon kullanmak gibi çeşitli etmenler regl dönemi ağrısını artırabilir. O halde bakalım bu ağrı ile başa çıkmanın yolları nelermiş?
Adet sancısı nasıl geçer, adet sancısına ne iyi gelir?
Reçetesiz ilaçlar almak
Sadece adet sancısını geçirmeye yönelik imal edilmiş ya da adet sancısına özel olarak etki eden reçetesiz ağrı kesicileri deneyebilirsiniz. Bu ağrı kesicileri periyodunuz başlamadan önce almaya başlamalı, periyodunuz sona ermeden de bırakmalısınız. Ancak bazı kadınlar, ağrı kesicilerin onlarda regli kestiğini söyler. Bu konuda dikkatli olmak gerekir.

Isı uygulaması yapmak
Karnınıza ve kasıklarınıza ısı uygulamak ağrıyı hafifletebilir. Düzenli menstrüel sikluslara sahip 18-30 yaş arası kadınlara odaklanan bir çalışmada ısı uygulamasının ağrı kesiciler kadar etkili olduğu bulunmuştur.

Sıcak su şişesi veya ısıtma yastığı yoksa, sıcak bir duş alın veya sıcak bir havlu kullanın.

Bitkisel yağlarla masaj yapmak
Yaklaşık 20 dakika masaj terapisi, adet ağrılarını azaltmaya yardımcı olabilir. Bir çalışmada endometriozun neden olduğu dönem ağrısına sahip kadınlara incelendi. Araştırmacılar, masajların ağrıyı derhal ve daha sonra önemli ölçüde azalttığını buldular. Menstürasyon için masaj terapisi, terapistin elleri karın, yan ve sırtın etrafında hareket ederken belirli noktalara basılmasını içerir.

Uçucu yağlar ile masaj yapmak kadınların bu dönem ağrılarını azaltırken, regl olma hızlarını da düzenlemektedir.

Orgazm olmak adet sancısına iyi gelir
Menstruasyon kramplarında orgazmın doğrudan etkisi ile ilgili herhangi bir klinik çalışma bulunmamakla birlikte, bilim yardımcı olabileceğini düşündürmektedir. Vajinal orgazmlar, omurilik de dahil olmak üzere tüm vücudunuzun rahatlamasını, sinirlerin hızla hareket etmesini sağlar. Vajinal orgazm, beyninizi endorfinler ve oksitosin gibi nörotransmitterleri serbest bırakmaya teşvik edebilir. Endorfinler ağrı algısını azaltabilir.

Bazı gıdaları tüketmemek
Adet sancısına ne iyi gelir bitkisel çözüm nedir sorusunun cevabı hem bazı gıda maddelerini özellikle tüketmek, hem de bazılarından özellikle kaçınmaktır. Bunlardan bazıları şunlardır;

Yağlı yiyecekler,
Alkol,
Asitli içecekler,
Tuzlu yiyecekler adet döneminde tüketilmemesi gereken gıdalardır.
Bu yiyecekleri azaltmak veya kesmek, krampları hafifletmeye ve gerilimi azaltmaya yardımcı olabilir. Bunun yerine, sakinleştirici (kafeinsiz) zencefil veya nane çaylarını veya limonla tatlandırılmış sıcak suyu deneyin. Bir şeker düzeltmesine ihtiyacınız varsa, meyvelerden çilek veya ahududu gibi bir şeyler yiyin.

Regl ağrısına iyi gelen bitkiler tüketmek
Bu bitkisel ilaçlar anti-enflamatuar ve antispazmodik bileşikleri içerir ve kas kasılmaları ve adet ağrısı ile ilişkili şişlikleri azaltabileceğine inanılır.

Bunlar; papatya çayı, rezene tohumu, tarçın, zencefil, dereotu. Bu bitkilerin çaylarını periyodunuz boyunca tüketebilirsiniz.

Adet sancısına iyi gelen ilaçlar hangileridir?
Eğer düzenli olarak her periyodunuz boyunca korkunç ağrılar içerisinde kıvranıyorsanız, kesinlikle doktora görünmelisiniz. Ağrının kaynağı bir rahim ya da yumurtalıklarınızdaki bir kist olabilir. Farklı bir sağlık sorunundan dolayı bu ağrıları da yaşıyor olabilirsiniz. Bu sebeple doktorunuzun sizi muayene ettikten sonra durumunuza uygun bir ilaç vermesi daha uygundur. Bunun dışında zaman zaman ağrılı regl dönemi için reçetesiz satılan ağrı kesici ilaçları kullanabilirsiniz.

Adet sancısına kesin çözüm nedir?
Adet sancısını bıçak gibi kesebilecek herhangi bir çözüm yoktur. Ağrı kesiciler bile herkeste aynı etkiyi yapmayabilir. Ancak, adet sancısını kesen en etkili yöntemlerden biri şekerli su, rezene çayı gibi doğal yöntemlerdir. Bunları sıcak havlu veya sıcak duş ile birleştirirseniz çok daha iyi sonuç alabilirsiniz.

Adet sancısına iyi gelen egzersizler nelerdir?
Egzersiz yapmak endorfin salgılanmasına neden olur. Endorfin hormonu da daha önce belirttiğimiz gibi ağrıların azalmasında oldukça etkilidir.

Araştırmalar, egzersizin ağrı kesici ilaç ihtiyacını da ortadan kaldırabilecek veya azaltabileceği ölçüde menstrüel ağrının azaltılmasında etkili olduğunu göstermektedir. Yürüme gibi ılımlı aktiviteler, daha yorucu aktiviteler yerine geçen süre boyunca faydalı olabilir.

Yoga, aynı zamanda, endorfin salgılatan ve adet semptomlarını önlemeye veya azaltmaya yardımcı olan hafif bir egzersizdir.

Düşük tempolu yürüyüş ağrıların azaltılması konusunda çok faydalı olurken, hareket sebebiyle kanamayı artırabilir. Bazı kadınlar, uzun yürüyüşler yaptıktan sonra adet kanamalarının daha fazla olduğunu belirtmiştir.

Adet sancıları yüzünden ne zaman doktora gidilmelidir?
Adet sancıları bazen kontrol edilemez bir hale gelir, bu durumda hiç zaman kaybetmeden hastaneye ya da doktora gidilmesi gerekir. Aşağıdaki durumlarda kesinlikle doktora görünülmesi gerekir;

Eğer ağrı günlük aktivitelerinizi yapmanızı engelliyorsa,
Gün içerisinde kanamada artış olursa,
Ağrı normalin dışında farklı bir hal alırsa,
25 yaşının üzerindeyseniz bu tarz bir ağrı ile daha önce hiç karşılaşmadıysanız,
Ağrı kesiciler hiç bir şekilde işe yaramadıysa hiç zaman kaybetmeden doktora gitmelisiniz.
kaynak: Error Page
 
AMETİST TAŞININ FAYDALARI
Ametist Taşı Faydaları

Ametist taşı kişiye canlılık, huzur ve enerji verir, her daim üzerinizde bulundurmanız gereken bu taş sizi sürekli mutlu edecektir. Mor ve renklerini barındıran ametist taşı pembe kuvars taşı ile birlikte kullanılmalıdır.



Ametist Taşının Faydaları

Vücutta bulunan negatif enerjiyi alır ve sizin daha iyi hissetmenizi sağlar.
Girdiğiniz negatif ortamlardan etkilenmenizi önler.
Zihinsel yorgunluğu gidererek sizi stresten uzak tutar.
Diğer bir adı huzur taşıdır.
Hafızanın hareketlenmesini sağlayarak başarı sağlar.
Uyuşukluk ve uykusuzluğa iyi gelir.
Gözlerin dinlenmesini sağlar.
Alkol bağımlısı kişilere iyi gelmektedir.
Kalp ağrılarını azaltır.
Baş ağrılarını hafifletir.
Ametist taşının suyu ile yıkanan cilt sıkılaşarak gençleşir.


Ametist Taşının Fiziksel Faydaları

Vücuttaki negatif elektriği alan ametist taşı beyin gücünün artmasını sağlar.
Cilt hastalıklarında şifa kaynağıdır.
Alerjiye iyi gelir.
Göz rahatsızlıklarında etkilidir.


Ametist Taşının Psikolojik Faydaları

Evinizdeki gergin ortamın azalmasını sağlar.
Yatmadan önce yastık altına konulursa zorluk çekmeden uyku getirir.
Depresyon gibi ruhsal hastalıklarda huzur verir.

Karar vermede zorluk çekenlere yardımcı olur.
Pembe kuvars taşı ile kullanılırsa akılın güçlenmesini sağlar.


Ametist Taşının Bulunduğu Yerler

Afrika ülkeleri, Uruguay, Arjantin, Rusya, Brezilya ve Hindistan’da çıkartılır. Ayrıca Türkiye’de de Orda, Erzincan ve Balıkesir’de ametist taşı çıkartılır.



Ametist Taşı Nasıl Temizlenir?

En doğru temizleme yöntemi kuru bir toprağa taşı gömerek bir gün kalmasını sağlamaktır.
Gözenekli bir ametist taşına sahipseniz 1 gün boyunca suda bırakarak da temizlenmesini sağlayabilirsiniz.
 
KALPTEN KALBE BULAŞAN HASTALIK: MİYOKARDİT
Miyokardit, bulaşıcı virüslerin neden olduğu, direkt kalbi etkileyen bir enfeksiyon hastalığıdır. Kalp duvarının orta kısmının iltihaplanması olarak tanımlanır. Kalp kası iltihabı olarak de bilinir.

Miyokardit hastalığında, virüs direk kalp kasına saldırır ve iltihaplanmaya neden olur. Kendiliğinden geçtiği zamanlar olsa da, kalbin işlevini olumsuz olarak etkilediği durumlar olasıdır. Kalp yetmezliği ve kalp ritminde bozukluklar gibi ciddi sorunlar yaratır.

Miyokardit Hastalığının Nedenleri Nelerdir?
Adenovirüs
Çocuklar ve yetişkinler için tehdit olan bulaşıcı bir virüstür. Solunum yolu enfeksiyonları ilk hasar noktasıdır. Mesane ve bağırsak enfeksiyonları da virüsün etkisi ile oluşabilir. Solunum hastalıklarına neden olduğunda, burun ve boğaz üzerinden vücuda yayılır.



Sitomegalovirüs (CMV)
Herpes ailesine ait bir virüstür, su çiçeğine neden olur. Bulaşıcı bir hastalık olan suçiçeği, aynı zamanda kalbi de etkileyen bir riske sahiptir. Bu virüs genelde vücutta uyku halinde, zararsız bir haldedir. Kalp kası iltihabına neden olabilir. Miyokardit hastalığının nedenleri arasında yer alan bu virüs, bulaşıcı olduğundan, kişiden kişiye vücut teması yoluyla geçer. Hatta gebelik döneminde, kadından fetusa da geçebilir.



B Coxsackie Virüsü
RNA (ribo nükleik asit) polimerinin virüs grubu olan Pikornavirüs ailesindendir. Miyokardit hastalığının nedenleri arasında, en çok rastlanan virüstür.. Önce grip olarak belirtisini gösterir. Ortalama 7 gün içinde enfeksiyon oluşturur. Kalp rahatsızlığı belirtileri de iki hafta içinde ortaya çıkar.

Belirtileri, ateş ve göğüs ağrısı şeklindedir. Ölüme neden olmasa da kalıcı kalp hasarına neden olur. B Coxsackie virüsü, genellikle dışkı üzerinden bulaşır. Bu virüs için en iyi korunma yöntemi, gene hijyene çok dikkat etmektir.

Enterik Sitopatik İnsan Yetim Virüsü (ECHO)
İnsanı normal yaşamından alıp, yataklara düşüren virüs çeşididir. Bulaşıcı olması herkes için büyük risktir. Bir sandalyeden temas yoluyla ya da bu virüsün bulaştığı kişinin havadaki partiküllerden solunum yoluyla bulaşabilir. Miyokardite neden olabilir.



İnsan Parvovirüsü (B19)
Solunum yolları uyuduğu bölgedir. Özellikle çocuklarda beşinci hastalığı denen, hafif döküntü ve kızarıklık şeklinde belirtilerle kendini gösterir. Tükürük ve burun akıntısından bulaşır. Miyokarditriskini önlemek için, öksürürken ve hapşırırken ağzın kapatılması çok ama çok önemlidir.



Miyokardit Teşhisi ve Tedavisi
Saydığımız bütün virüsler, kalbe ulaştığında kalp kası iltihabına neden olabilecek virüslerdir. Bu hastalığın görünür bir belirtisi olmadığından, kalbin işlevini etkileyen belirtilerle anlaşılır. Bu belirtiler; anormal kalp atışı, yorgunluk, göğüs ağrısı, kas ağrıları, boğaz ağrısı, eklem ağrısı, bayılma ve nefes darlığı şeklindedir.

Kalp kası iltihabını işaret eden belirtiler gözlemlendiğinde, kan testi, elektrik testleri, X ışın ve nükleer kalp tarama testi ile teşhis etme yöntemleridir.
Kalpte oluşan şişliği önlemek amacı ile ilaç desteği uygulanır. Enfeksiyon ve oluşan ödemi yok etmek için ayrıca ilaç tedavisi uygulanır.
Miyokardit tedavisinde;
Tuz oranı düşük diyet yemekleri,
Kalp ritmini etkileyecek yoğun aktivitelere kısıtlama,
Kalp kası hasarı, pıhtılaşma riski taşıdığından, buna önlem olacak ilaç takviyesi gibi yöntemler beraber uygulanır.
 
SOĞUK ALGINLIĞI VE GRİP ARASINDAKİ FARKLAR NELERDİR?
Soğuk algınlığı ve grip ilk başta benzer görünebilir. İkisi de solunum hastalıklarıdır ve benzer semptomlara neden olabilirler. Ancak farklı virüsler bu iki duruma neden olur. Belirtileriniz aralarındaki farkı söylemenize yardımcı olur.

Hem soğuk algınlığı hem de grip, birkaç ortak semptomu paylaşır. Her iki hastalığı olan kişiler genellikle yaşar:

Burun akıntısı veya burun tıkanıklığı
Hapşırma
Vücut ağrıları
Genel yorgunluk
Kural olarak, grip belirtileri soğuk algınlığı semptomlarından daha şiddetlidir.

İkisi arasındaki diğer bir fark, ne kadar ciddi olduklarıdır. Soğuk algınlığı nadiren diğer sağlık sorunlarına neden olur. Ancak grip sinüs ve kulak enfeksiyonlarına, pnömoniye ve sepsise yol açabilir .

Belirtilerinizin soğuktan mı yoksa gripten mi olduğunu belirlemek için doktorunuzu görmeniz gerekir. Doktorunuz, belirtilerinizin arkasında ne olduğunu belirlemenize yardımcı olabilecek testleri yürütecektir.

Eğer doktorunuz soğuk algınlığı olduğunu anlarsa, sadece virüsü ilerleyene kadar semptomlarınızı tedavi etmeniz gerekir der. Bu tedaviler, reçetesiz (OTC) soğuk ilaçların kullanımını, nemlendirilmeyi ve bol bol dinlenmeyi içerebilir.

Grip ilacını virüsün erken döneminde almak hastalığın şiddetini azaltmaya ve hasta olduğunuz zamanı kısaltmaya yardımcı olabilir. Dinlenme ve hidrasyon da grip olan kişiler için faydalıdır. Soğuk algınlığına çok benzeyen grip, vücudunuzda yoluna devam etmesi için zamana ihtiyaç duyar.

Grip Belirtileri Nelerdir?

İşte grip ve soğuk algınlının ortak belirtilerinden bazıları.

Ateş

Grip neredeyse her zaman vücut sıcaklığınızda bir artışa neden olur . Bu aynı zamanda ateş olarak da bilinir. Çoğu griple ilişkili ateş düşürücü, düşük ateşli ateşten yaklaşık 37.8 ° C ila 40° C yüksekliğe kadar değişir.

Her ne kadar endişe verici olsa da, küçük çocukların yetişkinlerden daha yüksek ateşli olmaları nadir değildir. Çocuğunuzun grip olduğundan şüpheleniyorsanız, doktorunuza başvurun.

Yüksek bir sıcaklığa sahip olduğunuzda “ateşli” hissedebilirsiniz. Semptomlar vücudunuzun yüksek sıcaklığına rağmen üşüme, terleme veya soğuk algınlığı içerir. Çoğu ateş, bir haftadan az, genellikle üç ila dört gün kadar sürer.

Öksürük

Grip ile kuru, kalıcı bir öksürük yaygındır. Öksürük kötüleşebilir, rahatsız edici ve acı verici olabilir. Bu süre zarfında nefes darlığı veya göğüs rahatsızlığı yaşayabilirsiniz. Grip ile ilgili birçok öksürük yaklaşık iki hafta sürebilir.

Kas ağrıları

Bu gribe bağlı kas ağrıları boyun, sırt, kol ve bacaklarda en sık görülür. Genellikle ağır olabilirler ve temel görevleri yerine getirmeye çalışırken bile hareket etmeyi zorlaştırırlar.

Baş ağrısı

İlk grip belirtiniz ciddi bir baş ağrınız olabilir. Bazen ışık ve ses hassasiyeti de dahil olmak üzere göz semptomları baş ağrınızla birlikte gider.

Yorgunluk

Yorgun hissetmek grip için belirgin olmayan bir semptomdur. Genellikle kendini iyi hissetmemek birçok koşulun bir işareti olabilir. Bu yorgunluk duyguları hızlı bir şekilde ortaya çıkabilir ve üstesinden gelmek zor olabilir.
 
GENİZ AKINTISINA NE İYİ GELİR?
Burnumuzda nefes alırken dışarıdan gelen enfeksiyonlarla mücadele eden mukuslar vardır. Bunlar, her gün düzenli olarak burun ve sinüs yollarında üretilir. Biz günün büyük bir kısmında bunları fark bile etmeden yutarız. Ancak hastalandığımız zamanlarda, hastalık geçse bile genzimize gelen ve bizi rahatsız eden bu akıntı durmaz. Bu tarz durumlarda doktora gitmeden önce evde yapabileceğimiz bazı şeyler vardır, bakalım geniz akıntısına ne iyi gelirmiş.

Geniz akıntısı için evde yapılabilecekler
Sinüslerinizi boşaltın
Nazal boşluğunuzu yıkamak en basit olanıdır ve birçok insan için, burun damlası sinüs yollarını açmank için en kolay yollardan biridir. Belirtilerinizin alerjiler veya kirlilik olduğunu düşünüyorsanız özellikle etkilidir. Doktorlar, burun ve nazal boşluluğun düzenli olarak temizlenmesinin çok önemli olduğunu söylüyor.

Hazır ambalajlı salin solüsyonu satın alabilirsiniz. Kendi başınıza bir şeyler yapıyorsanız, sadece damıtılmış su, filtrelenmiş su veya kaynamış su kullanın (soğuduktan sonra).

Buhar Banyosu yapın
Buhar, boğazınızın arkasından gelen mukusu gevşetip temizlemenin ve nazal damlatmayı kolaylaştıran basit ve etkili bir yöntemdir. Nemlendirici tüm odayı nemlendirirken, sonuçları iyileştirmek için sıcak bir duş da yapabilirsiniz. “Genel olarak havayı nemlendirmektense burnunuza doğrudan bir şeyler yapmak daha iyidir, çünkü kalıp sorunlarını arttırabilir” diyor. “Ayrıca duş zeminine birkaç damla okaliptüs yağı koyabilirsiniz”, diye ekliyor, burun geçiş yollarını temizlemeye yardımcı olmak için.

Diğer seçenekler: Bir lavaboyu veya kaseyi sıcak suyla doldurun (birkaç damla okaliptüs yağı ekleyin), başınızın üzerine bir havlu koyun ve teneffüs edin.Nemlendirici kullanıyorsanız, düzenli olarak temizlediğinizden emin olun.

Alerjenleri ortadan kaldırın
Geniz akıntısı genellikle alerjilerden kaynaklanır. Sıklıkla semptomlarından biri de kaşıntıdır. Geniz akıntısına eşlik eden kaşıntı alerji kaynaklıdır.

Geniz akıntınızın alerjiyle ilgili olduğunu öğrendikten sonra, maruziyetinizi sınırlamak için önlemler alın. Albany Tıp Koleji’nde kulak burun boğaz klinik profesörü olan Dr. Setzen, “Toz akarı kapaklarını ve HEPA filtrelerini kullanarak alerji kontrol önlemlerini sıkılaştırın” diyor.

Bol bol sıvı tüketin
Çok fazla sıvı içilmesi, bu sinir bozucu mukusu yok ederek, geniz akıntısından kurtulmaya yardımcı olabilir. Doktorlar “Yeterli sıvı içmiyorsanız, salgılar daha inatçı hale gelir” diyor.

Su en iyisidir, ancak sıcak çorba veya bitkisel çay da deneyebilirsiniz. Spor içeceklerini seviyorsanız, su ile seyreltmeyi deneyin.Kafeinli içeceklerden kaçının. Çok fazla sıvı tüketimi, özellikle dehidrate olmaya daha yatkın olan yaşlı insanlar için önemlidir. Hidrasyonun muhafaza edilmesi vücudunuzun daha hızlı iyileşmesini ve hücresel fonksiyonların daha verimli bir şekilde gerçekleşmesini sağlar.

Yatağınızın baş kısmını yükseltin
Birçok insan, geniz akıntısının reflü hastalığı (GERD) veya asit reflüsü nedeniyle de meydana gelebileceğini bilmez. Mide asidi özofagusa geri döndüğünde bu durum ortaya çıkabilir. Köpüren asit genellikle göğsünüzde yanma hissine neden olur. Ancak bazı durumlarda, boğazınızın ve ses tellerinizin arkasını da tahriş edebilir.

Yatağınızın başını yaklaşık altı ila sekiz cm kadar kaldırmak, uyku sırasında mide asidinin aşağı akmasını ve genzinize kaçmamasını sağlar.

Yağlı ve kızartmalardan uzak durun
Geniz akıntısı ve boğaz ağrısı da dahil olmak üzere bu belirtiler, reflü ağırlaştırıcı gıdalardan kaçınarak büyük ölçüde azaltılabilir. Bu, tüm kızartmalar, ayrıca çikolata, kahve, alkol, gazlı içecekler, turunçgiller ve naneden uzak durmak demektir.

Yağsız et tüketmeye çalışın, kahverengi pirinç ve yulaf ezmesi gibi tam tahıllar ve zencefil, mükemmel bir seçimdir. Yatma saatine çok yakın yemeyin ve genel olarak öğünlerinizi daha küçük tutun.

Süt ürünleri tüketimini bırakın veya sınırlayın
Geniz akıntısından muzdarip birçok insan, süt, yoğurt ve peynir gibi süt ürünlerinden vazgeçmenin ya da en azından azaltmanın, mukus üretimini azalttığını ve semptomlarını azalttığını söyler.Bu stratejinin yararlı olduğu konusunda hiçbir çalışma kesin olarak kanıtlanmamıştır, ancak kişisel hikayeler boldur.

Ne zaman doktora gidilmeli?
Eğer geniz akıntınız 10 gün ya da daha fazla sürerse, daha da kötüleşirse ya da mukus yeşil veya sarı ise ya da içinde kan varsa, doktorunuzu görmenin zamanı gelmiştir.

Bakteri enfeksiyonu, burnunuzda sapmış bir septum veya nazal polipler gibi yapısal bir probleminiz olabilir. Antibiyotikler genellikle bakteriyel enfeksiyonlara dikkat ederlerken, sapkın septum ve poliplerin her ikisi de ameliyatla düzeltilebilir.

Akıntınız ve boğaz ağrınız devam ederse, en kısa sürede bir kulak burun boğaz doktoruna gitmelisiniz.

Kaynak: Page not found
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst