umit ile faydalı bilgiler

canber

Kayıtlı Üye
İSTANBUL’DA GEZİLECEK YERLER
Türkiye’nin en büyük ve en güzel şehri İstanbul, sadece tek bir merkez ile değil birbirinden kıymetli birçok semti ve ilçesiyle gezilecek birçok tarihi ve doğal güzelliklere sahiptir. Türkiye’den ya da yurt dışından birçok turisti yılın her mevsiminde ağırlayan İstanbul’un en önemli merkezi ilçeleri; Beyoğlu, Kadıköy, Fatih, Beşiktaş ve Şişli başta olmak üzere birçok ilçesi, tarihi ve kültürel miraslara ev sahipliği yapar.



Her İlçesi, Her Semti Ayrı Güzel İstanbul…

Boğaz semtleri olan Üsküdar, Beykoz ve Sarıyer ise İstanbul Boğazı’nın doyumsuz atmosferini sakinlikle buluşturmak için sizleri davet eder. İstanbul’un en önemli gezilecek yerleri başlıca Taksim, Tünel ve İstiklal Caddesi, Kadıköy Çarşı, Moda, Salacak, Kızkulesi, Beşiktaş Çarşısı, Eminönü Mısır Çarşısı, Kapalı Çarşı, Dolmabahçe Sarayı, Beylerbeyi Sarayıi Yıldız Sarayı gibi önemli örneklerdir. Gülhane Parkı, Sarayburnu, Sultanahmet Meydanı ve Topkapı Sarayı ise İstanbul’da gezilecek yerler listesinin başında gelir. Beyoğlu çevresini ziyaret eden birçok ziyaretçi ise mutlaka Galata Kulesi’ne çıkıp İstanbul’u o müthiş manzara ile 360 derece görebilmektedir.



İstanbul’un dünyada eşi benzeri bulunmaz güzelliği olan boğaz ise deniz ulaşım araçları sayesinde gezilebilmektedir. Dilerseniz kiralık araba seçeneğini kullanarak boğaz turu yapabilir, farklı noktalardan bütün sarayların ve yalıların ihtişamını kendi gözlerinizle görebilirsiniz. Kent hafızası çok yüksek olan İstanbul’un her iki yakasında çeşitli müzeleri ağırladığını da belirtelim. İstanbul Modern Sanatlar Müzesi, Şişli Atatürk Evi, Arkeoloji Müzesi, Deniz Müzesi, Oyuncak Müzesi gibi örnekler, İstanbul’da sıkça ziyaret edilen müzelerdir.



Tarihi Yarımada’daki her mahallesinin ayrı bir yaşanmışlığı ve ruhu olan İstanbul’un özellikle fotoğraf çekmeye meraklı ziyaretçiler tarafından sıkça ziyaret edilen Fener, Balat, Üsküdar’daki Kuzguncuk semti, Maltepe Beşçeşmeler Meydanı, Bağdat Caddesi gibi mekanlar hem tarihi güzellikleri hem de eğlenceli bir sosyal ortamı barındırmaktadır. İstanbul’un birçok yerinde kültür, sanat ve alışveriş hayatı gelişmiştir. Eğer alışveriş yapmayı seviyorsanız İstanbul’un Nişantaşı ve Teşvikiye semtleri hem eğlence hem de alışveriş için uygun mekanlardır.
 
ESTETİK TEDAVİLER NELERDİR? ESTETİK OPERASYONLARIN FAYDALARI NELERDİR?
Dış görünüşümüzdeki bazı olumsuzluklar mutluluğumuzun önündeki en büyük engel olabilir. Bu sorunlar nedeniyle kendimize olan güvenimizi kaybedebilir, kendimizle barışık olamadığımız için çevremizle kurduğumuz ilişkilerde de ciddi problemler yaşayabiliriz.

Elbette sadece dış görünüşle mutluluk ve özgüven elde edilmese de, bunun da önemli bir faktör olduğu yadsınamaz. Son yıllarda trend haline gelen estetik operasyonlar, bizleri kolayca arzu ettiğimiz dış görünüşe kavuşturabiliyor. Dış görünüşünüzde ne gibi değişiklikler yaptırabilirsiniz? Estetik tedaviler nelerdir? Estetik tedavi sonrası iyileşme sürecinde sizleri ne gibi sorunlar bekliyor? Sizler için tüm bu soruların cevaplarını Doc. Dr. Serdar YUCE | Estetik Cerrahi Uzmanı sayfasını inceleyerek başlıklar halinde derledik.

Estetik Tedaviler

Günümüzde en sık tercih edilen estetik tedaviler:

Yağ Aldırma (Liposuction)



Kilosu normal veya hafif kilosu olan fakat bölgesel yağlanma şikayeti olan kişilerde fazla yağların cerrahi vakumla uzaklaştırılması operasyonudur.

Memede Estetik Operasyonlar

Estetik müdahalelerle memede küçültme, büyütme, dikleştirme veya asimetrik görünümleri düzeltme gibi değişikliklerin yapıldığı operasyonlardır.

Karın Gerdirme

Hamilelik veya aşırı kilo verme sonrası karın bölgesinde oluşan sarkıklık ve gevşeyen bölgelerin düzeltilmesidir. Bu sayede karın bölgesi gergin ve düz bir görünüm kazanır.

Kalça Büyütme Ameliyatı

Kalça bölgelerinde geniş, yüksek bir görünüm ve yuvarlak şekil isteyen kişilere implantasyonlarla yapılan işlemdir.

Estetik Burun Ameliyatı (Rinoplasti)



En çok tercih edilen estetik operasyonların başında gelir. Rinoplasti uygulamalarıyla burun kemeri giderilebilir, burun boyutsal olarak küçültülebilir veya büyütülebilir. Burun ucunda kalkık bir görünüm sağlanabilir, burun delikleri daha küçük hale getirilebilir.

Göz Kapağı ve Çevresi Estetiği



Göz kapaklarındaki torbalanmış yağların, gevşek-buruşuk derinin fazlasının alınması, bu sayede göz çevresindeki kırışıklıkların ortadan kaldırılması işlemdir.

Yüze Ve Dudağa Yağ Enjeksiyonu

Yüzdeki azalan cilt altı yağ dokusu kişilerde yaşlı bir görünüme neden olur. Kaybolan bu yağ dokusunun vücudun başka bir yerinden alınarak tekrar yüz bölgesine enjekte edilmesi cildin desteklenmesini ve daha gergin görünmesini sağlar.

Yüz Gerdirme



Yaşlanma ile birlikte yanaklarda sarkıklık, yüz ve gözaltı çizgilerinde derinleşme, alt çene kenarı ve boyun bölgesindeki deride sarkmalar meydana gelir. Yüz germe operasyonunda kulak önünde yapılan bir kesiyle fazla deri çıkarılarak kırışmış yüz ve boyun kısımları gerdirilir.

Çene – Elmacık Kemiği Ameliyatları

Yüz kemiklerindeki yetersiz veya aşırı kemik gelişimleri nedeniyle oluşan asimetrik görünümler bu operasyon sayesinde giderilebilir. Operasyonda kullanılan yüz kemik protezleri ile kemik deformiteleri desteklenerek daha estetik bir yüz görünümü sağlanır.

Estetik Operasyonlarda İyileşme Süreci Nasıldır?

Estetik operasyonlar sonrasındaki süreç kişiler için oldukça heyecanlı bir bekleyiş sürecidir. birçok hasta iyileşme sürecinin hızlanmasını ve bir an evvel operasyon sonrası elde ettikleri değişiklikleri görmek ve tadını çıkarmak istiyor.

Ancak her cerrahi müdahale sonrası olduğu gibi estetik operasyonlarda da iyileşme süreci biraz zaman almakta ve sabır gerektirmektedir. Ancak, eğer doktorunuzun talimatlarına uyarsanız, iyileşme süreciniz olumlu yönde gelişecektir.

İşte estetik operasyon sonrası iyileşme sürecinde dikkat edilmesi ve bilinmesi gerekenler:

Hareket etmek vücudunuzun iyileşmesine yardımcı olur ve ayrıca ağrı problemlerinizi de azaltabilir.
Ameliyattan birkaç hafta sonra bedeninizi zorlayacak fiziksel aktivitelerden kaçınmanız gerekir. Ağır fiziksel egzersizler kanamayı ve inflamasyonu artırabilir.

Ağrı, ödem ve morarma gibi sorunlar yaşayabilirsiniz. Bu belirtiler iyileşme sürecinin bir parçasıdır ve cerrahi müdahaleler sonrasında görülmesi normaldir. İyileşme süreci önemli bir zaman dilimidir ve biraz sabır gerektirir. Operasyon sonrası meydana gelen ödem, morarma gibi durumlar nedeniyle biraz kötü görünebilirsiniz. Ancak endişelenmeyin zamanla bunlar ortadan kalkacaktır. İyileşme süreniz birkaç gün ile birkaç hafta sürebilir.
Herhangi bir yüz estetik operasyonu yaptırdıysanız, meydana gelen ödemi en aza indirmek için buz kompresi yapmak önemlidir. Karın germe, liposuction, meme estetiği gibi operasyonlar içinse korse kullanımı gerekebilir.
Sigara içen hastalar estetik operasyon öncesinde en az sekiz hafta sigarayı bırakmalıdır. Sigara kullanımı kan dolaşımınızı etkilediği için, iyileşme sürecini önemli ölçüde geciktirir.
Estetik operasyon sonrası iyileşme süreci hastadan hastaya ve yapılan işlemlerin türüne göre değişiklik gösterir. İyileşme sürecinde acele etmeyin sabırlı olun, size verilen talimatları uygulamayı ihmal etmeyin.
 
13 OLASI DURUM İLE DUDAK YARASI NEDEN OLUR?
Dudak yarası neden olur sorusuna verilebil13 OLASI DURUM İLE DUDAK YARASI NEDEN OLUR?
Dudak yarası neden olur sorusuna verilebilecek yanıtlar arsından ilk sırada darbe, kesik ve çatlamalardan söz edilebilir. Vücudun diğer bölgelerine nazaran oldukça ince bir deriye sahip olan dudak derisi bu nedenle her türlü dış etkene de vücudun geneline göre çok daha savunmasız haldedir. Dudaklarda ter bezlerinin bulunmaması da yine kolaylıkla hasar görebilmesinin diğer nedenleri içerisinde gelmektedir.

İç dudak yarası neden olur: Dudak içinde çıkan yaralar genel olarak, küçük, sığ lezyonlarla karakterizedir. Dudağınızın veya yanaklarınızın içinde oluşabilirler. Beyaz veya sarı bir merkez ve kırmızı bir kenarlıkla oval şekillidirler. Tek başlarına veya kümelerde görünebilirler ve son derece tahriş edicidirler. Bu yaralar bulaşıcı değildir. Sık görülen pamukçuk yaraları bir haftadan kısa bir sürede herhangi bir yara izine neden olmadan iyileşir.

Dudak kenarında yara neden olur: Dudak kenarı yaralarının nedenleri arasında güneş, rüzgâr ya da aşırı soğuk gibi farklı hava koşullarına uzun süreli maruz kalmanın yer aldığı dile getirilebilir. Uzun bir süre boyunca susuz kalmak da yine dudak yarasının sebepleri içerisinde ilk sıralarda gelmektedir. Dudak kenarı yaralarının diğer nedenleri, soğuk algınlığı, bakteri ve HSV olabilir.

Yaranın tam olarak nerede oluştuğu farklı tedavi yöntemlerini beraberinde getirir. Tedavi yöntemlerini incelmek için dudak yarasına ne iyi gelir yazısını inceleyebilirsiniz.



13 Olası Durum ile Dudak Yarası Neden Olur?
1-Soğuk Algınlığı
Ağız ve dudakların yakınında görünen kırmızı, ağrılı, sıvı dolu blister.
Etkilenen bölge, boğaz görünür olmadan önce sık sık karıncalanır veya yanar.
Salgınlara düşük ateş, vücut ağrıları ve şişmiş lenf düğümleri gibi hafif, grip benzeri semptomlar eşlik edebilir. Bu durum Dudak kenarında yara neden olur sorusunun cevaplarındandır.

Dudak Yarası Neden Olur?
2- Anemi
Dudak yarası nedenlerinin arasında anemi de vardır.
Semptomlar, kırmızı kan hücreleriniz vücudunuzda yeterince oksijen taşımada sorun yaşayacağınız kadar azaltılmış, hasar görmüş veya bozulmuşsa ortaya çıkar.
Semptomlar soluk, soğuk cilt, soluk diş etleri, baş dönmesi, baş dönmesi, yorgunluk, artmış veya azalmış kan basıncı ve yarış veya çarpma kalbini içerir.
Aneminin birçok nedeni vardır ve hızlı bir şekilde (yaralanma veya ameliyat sonrası gibi) veya uzun süre ortaya çıkabilir.

Dudak Yarası Nasıl Olur? Anemi
3-Strese Bağlı Nedenler
Stresli olduğumuz dönemlerde bağışıklık sistemimiz düşebilir.
Bu dönmelerde ağız yarası sık rastlanan bir durumdur.
Bu resimde Stres nedeniyle Pamukçuk oluşumu gözlenmiştir.

İç Dudak Yarası Neden Olur?


4-Bakteri kaynaklı
Eğer Ellerimizi sık yakmayıp dudak ve çevresine ellerinizi temas ettirirseniz bu nedenle ağız yarası oluşabilir.
Dudak yarası neden olur diye düşünenler için çok yüksek bir olasılıkla bakteri kaynaklıdır denebilir.
5-Pamukçuk
Aft yaralarına aftöz stomatit veya aftöz ülser denir
Ağzın içinde kırmızı, beyaz veya sarı renkte görünen küçük, ağrılı, oval şekilli ülserlerdir.
Genellikle zararsızdırlar ve birkaç hafta içinde kendi başlarına iyileşirler.
Tekrarlayan ülserler, Crohn hastalığı, çölyak hastalığı, vitamin eksikliği veya HIV gibi diğer hastalıkların bir işareti olabilir.

Dudak Kenarında Yara Neden Olur?
6-Folat Eksikliği
Folat, DNA yapmak ve onarmak için kullanılan önemli bir B vitaminidir ve embriyolarda uygun nöral tüp gelişimi için kritiktir.
Anemi veya düşük kırmızı kan hücreleri, folat eksikliğinin en yaygın sonucudur.
Semptomlar yorgunluk, halsizlik, soluk cilt, yorgunluk, ağız yaraları, dil şişmesi, gri saç ve büyüme gecikmesini içerir.

Dudak Yarası Neden Olur? Folat eksikliği
7- Olumsuz Hava koşulları
Çok güneşli, rüzgarlı veya soğuk bir havaya çok maruz kalırsanız dudak yarası gelişebilir.
Dudak kenarı yarası neden olur diye düşünenler için çok yüksek bir olasılıkla olumsuz hava koşullarına maruz kalma denebilir.

Alt Dudak Yarası Neden Oluşur? Soğuk Hava Mazuriyeti
8- El Ayak Hastalığı
Genellikle 5 yaşın altındaki çocukları etkiler.
Ağızda, dilde ve diş etlerinde ağrılı, kırmızı kabarcıklar.
Avuç içlerinde ve ayak tabanlarında bulunan düz veya kabarık kırmızı lekeler.
Kalçalarda veya genital bölgede lekeler de görülebilir.


9-Herpes Simpleks Virüsü (HSV)
Dünya çapında yaygın bir virüstür.
Kabuklu yara oluşumu şeklinde dudak uçuğu görülür.
Genellikle dudaklar, ağız çevresi görülür. 5 ila 7 gün sonrasında su dolu kabarcıkların kurumasıyla iyileşir.
Reçete tedavisi gerekebilir. Kabarcıklar patlatılmamalıdır.


10-Oral liken planus
Bu kronik inflamatuar bozukluk diş etlerini, dudakları, yanakları ve dili etkiler.
Ağızdaki beyaz, dantelli, kabarık doku lekeleri örümcek ağlarına veya ihale, parlak kırmızı olan ve ülsere olabilen şişmiş lekelere benzemektedir.
Açık ülserler kanar ve diş yerken veya fırçalarken ağrıya neden olabilir.


11-Çölyak Hastalığı
Çölyak hastalığı, ince bağırsağın astarına zarar veren glütene anormal bir bağışıklık sistemi yanıtıdır.
İnce bağırsak villusundaki hasar, B vitaminleri, D vitamini, demir ve kalsiyum gibi önemli diyet besinlerinin zayıf emilimine yol açar.
Semptomlar ciddiyete göre değişir ve yetişkinler ile çocuklar arasında farklılık gösterebilir.
Yaygın yetişkin semptomları arasında ishal, kilo kaybı, mide ağrısı, anemi, eklem ağrısı, şişkinlik, gaz, yağlı tabureler, deri döküntüsü ve ağız yaraları bulunur.
Çocuklarda sık görülen semptomlar arasında kilo kaybı, büyüme gecikmesi, gecikmiş ergenlik, kronik ishal veya kabızlık, mide ağrısı ve sarı / renksiz dişler bulunur.
12-Ağız Kanseri
Bu kanser, dudaklar, yanaklar, dişler, diş etleri, dilin üçte biri, çatı ve ağız tabanı dahil olmak üzere ağzınızın veya ağız boşluğunun çalışan kısımlarını etkiler.
Ülserler, beyaz lekeler veya kırmızı lekeler ağız içinde veya iyileşmeyen dudaklarda görülür.
Kilo kaybı, kanama diş etleri, kulak ağrısı ve boyunda şişmiş lenf düğümleri diğer semptomlardır.
13-Pemphigus vulgaris
Pemfigus vulgaris nadir görülen bir otoimmün hastalıktır.
Ağız, boğaz, burun, gözler, cinsel organlar, anüs ve akciğerlerin deri ve mukoza zarlarını etkiler.
Ağrılı, kaşıntılı cilt kabarcıkları kolayca kırılır ve kanar.
Ağız ve boğazdaki kabarcıklar yutma ve yeme ile ağrıya neden olabilir.
ecek yanıtlar arsından ilk sırada darbe, kesik ve çatlamalardan söz edilebilir. Vücudun diğer bölgelerine nazaran oldukça ince bir deriye sahip olan dudak derisi bu nedenle her türlü dış etkene de vücudun geneline göre çok daha savunmasız haldedir. Dudaklarda ter bezlerinin bulunmaması da yine kolaylıkla hasar görebilmesinin diğer nedenleri içerisinde gelmektedir.

İç dudak yarası neden olur: Dudak içinde çıkan yaralar genel olarak, küçük, sığ lezyonlarla karakterizedir. Dudağınızın veya yanaklarınızın içinde oluşabilirler. Beyaz veya sarı bir merkez ve kırmızı bir kenarlıkla oval şekillidirler. Tek başlarına veya kümelerde görünebilirler ve son derece tahriş edicidirler. Bu yaralar bulaşıcı değildir. Sık görülen pamukçuk yaraları bir haftadan kısa bir sürede herhangi bir yara izine neden olmadan iyileşir.

Dudak kenarında yara neden olur: Dudak kenarı yaralarının nedenleri arasında güneş, rüzgâr ya da aşırı soğuk gibi farklı hava koşullarına uzun süreli maruz kalmanın yer aldığı dile getirilebilir. Uzun bir süre boyunca susuz kalmak da yine dudak yarasının sebepleri içerisinde ilk sıralarda gelmektedir. Dudak kenarı yaralarının diğer nedenleri, soğuk algınlığı, bakteri ve HSV olabilir.

Yaranın tam olarak nerede oluştuğu farklı tedavi yöntemlerini beraberinde getirir. Tedavi yöntemlerini incelmek için dudak yarasına ne iyi gelir yazısını inceleyebilirsiniz.



13 Olası Durum ile Dudak Yarası Neden Olur?
1-Soğuk Algınlığı
Ağız ve dudakların yakınında görünen kırmızı, ağrılı, sıvı dolu blister.
Etkilenen bölge, boğaz görünür olmadan önce sık sık karıncalanır veya yanar.
Salgınlara düşük ateş, vücut ağrıları ve şişmiş lenf düğümleri gibi hafif, grip benzeri semptomlar eşlik edebilir. Bu durum Dudak kenarında yara neden olur sorusunun cevaplarındandır.

Dudak Yarası Neden Olur?
2- Anemi
Dudak yarası nedenlerinin arasında anemi de vardır.
Semptomlar, kırmızı kan hücreleriniz vücudunuzda yeterince oksijen taşımada sorun yaşayacağınız kadar azaltılmış, hasar görmüş veya bozulmuşsa ortaya çıkar.
Semptomlar soluk, soğuk cilt, soluk diş etleri, baş dönmesi, baş dönmesi, yorgunluk, artmış veya azalmış kan basıncı ve yarış veya çarpma kalbini içerir.
Aneminin birçok nedeni vardır ve hızlı bir şekilde (yaralanma veya ameliyat sonrası gibi) veya uzun süre ortaya çıkabilir.

Dudak Yarası Nasıl Olur? Anemi
3-Strese Bağlı Nedenler
Stresli olduğumuz dönemlerde bağışıklık sistemimiz düşebilir.
Bu dönmelerde ağız yarası sık rastlanan bir durumdur.
Bu resimde Stres nedeniyle Pamukçuk oluşumu gözlenmiştir.

İç Dudak Yarası Neden Olur?


4-Bakteri kaynaklı
Eğer Ellerimizi sık yakmayıp dudak ve çevresine ellerinizi temas ettirirseniz bu nedenle ağız yarası oluşabilir.
Dudak yarası neden olur diye düşünenler için çok yüksek bir olasılıkla bakteri kaynaklıdır denebilir.
5-Pamukçuk
Aft yaralarına aftöz stomatit veya aftöz ülser denir
Ağzın içinde kırmızı, beyaz veya sarı renkte görünen küçük, ağrılı, oval şekilli ülserlerdir.
Genellikle zararsızdırlar ve birkaç hafta içinde kendi başlarına iyileşirler.
Tekrarlayan ülserler, Crohn hastalığı, çölyak hastalığı, vitamin eksikliği veya HIV gibi diğer hastalıkların bir işareti olabilir.

Dudak Kenarında Yara Neden Olur?
6-Folat Eksikliği
Folat, DNA yapmak ve onarmak için kullanılan önemli bir B vitaminidir ve embriyolarda uygun nöral tüp gelişimi için kritiktir.
Anemi veya düşük kırmızı kan hücreleri, folat eksikliğinin en yaygın sonucudur.
Semptomlar yorgunluk, halsizlik, soluk cilt, yorgunluk, ağız yaraları, dil şişmesi, gri saç ve büyüme gecikmesini içerir.

Dudak Yarası Neden Olur? Folat eksikliği
7- Olumsuz Hava koşulları
Çok güneşli, rüzgarlı veya soğuk bir havaya çok maruz kalırsanız dudak yarası gelişebilir.
Dudak kenarı yarası neden olur diye düşünenler için çok yüksek bir olasılıkla olumsuz hava koşullarına maruz kalma denebilir.

Alt Dudak Yarası Neden Oluşur? Soğuk Hava Mazuriyeti
8- El Ayak Hastalığı
Genellikle 5 yaşın altındaki çocukları etkiler.
Ağızda, dilde ve diş etlerinde ağrılı, kırmızı kabarcıklar.
Avuç içlerinde ve ayak tabanlarında bulunan düz veya kabarık kırmızı lekeler.
Kalçalarda veya genital bölgede lekeler de görülebilir.


9-Herpes Simpleks Virüsü (HSV)
Dünya çapında yaygın bir virüstür.
Kabuklu yara oluşumu şeklinde dudak uçuğu görülür.
Genellikle dudaklar, ağız çevresi görülür. 5 ila 7 gün sonrasında su dolu kabarcıkların kurumasıyla iyileşir.
Reçete tedavisi gerekebilir. Kabarcıklar patlatılmamalıdır.


10-Oral liken planus
Bu kronik inflamatuar bozukluk diş etlerini, dudakları, yanakları ve dili etkiler.
Ağızdaki beyaz, dantelli, kabarık doku lekeleri örümcek ağlarına veya ihale, parlak kırmızı olan ve ülsere olabilen şişmiş lekelere benzemektedir.
Açık ülserler kanar ve diş yerken veya fırçalarken ağrıya neden olabilir.


11-Çölyak Hastalığı
Çölyak hastalığı, ince bağırsağın astarına zarar veren glütene anormal bir bağışıklık sistemi yanıtıdır.
İnce bağırsak villusundaki hasar, B vitaminleri, D vitamini, demir ve kalsiyum gibi önemli diyet besinlerinin zayıf emilimine yol açar.
Semptomlar ciddiyete göre değişir ve yetişkinler ile çocuklar arasında farklılık gösterebilir.
Yaygın yetişkin semptomları arasında ishal, kilo kaybı, mide ağrısı, anemi, eklem ağrısı, şişkinlik, gaz, yağlı tabureler, deri döküntüsü ve ağız yaraları bulunur.
Çocuklarda sık görülen semptomlar arasında kilo kaybı, büyüme gecikmesi, gecikmiş ergenlik, kronik ishal veya kabızlık, mide ağrısı ve sarı / renksiz dişler bulunur.
12-Ağız Kanseri
Bu kanser, dudaklar, yanaklar, dişler, diş etleri, dilin üçte biri, çatı ve ağız tabanı dahil olmak üzere ağzınızın veya ağız boşluğunun çalışan kısımlarını etkiler.
Ülserler, beyaz lekeler veya kırmızı lekeler ağız içinde veya iyileşmeyen dudaklarda görülür.
Kilo kaybı, kanama diş etleri, kulak ağrısı ve boyunda şişmiş lenf düğümleri diğer semptomlardır.
13-Pemphigus vulgaris
Pemfigus vulgaris nadir görülen bir otoimmün hastalıktır.
Ağız, boğaz, burun, gözler, cinsel organlar, anüs ve akciğerlerin deri ve mukoza zarlarını etkiler.
Ağrılı, kaşıntılı cilt kabarcıkları kolayca kırılır ve kanar.
Ağız ve boğazdaki kabarcıklar yutma ve yeme ile ağrıya neden olabilir.
 
PRATİK YÖNTEMLER İLE DUDAK YARASINA NE İYİ GELİR?
Dudak yarası ufak bir yara olsa da oldukça rahatsız edicidir. Bu durumdan muzdarip olanlar dudak yarasına ne iyi gelir diye doktora gitmeden çözüm aramaya çalışır. Bu yazımızda dudak yaranıza çeşitli alternatif ve pratik yöntemlerle sizler için çözümler sunacağız.

Dudak yarasının oluşmasının bir çok nedeni vardır. Dudağınızda oluşan yaranın nedeni bu sorunun tekrar yaşamamanız açısından çok önemlidir. Doğru teşhis doğru tedaviyi getirir. Dudak yarası neden olur? isimli makaleden faydalanabilirsiniz.


Dudaktaki yaraya ne iyi gelir?
Dudak Yarasına Ne İyi Gelir?
Dudak yarasının sebebine göre tedavi yöntemleri uygulanmalıdır. Bir genelleme yapıldığında dudak yaraları basit yaralanmalar, bakteri ve virüs kaynaklı olabilmektedir. Dudak yarası nasıl geçer? sorusunun cevabı aslında kendi bağışıklık sistemimizdir. Bu tür yaraların kendi kendine geçmesi beklenir fakat dudak içinde yaralar çok sıkıcıdır ve bir an önce acısız bir şekilde geçmesini isteriz. Sizler için pratik bir şekilde ağız yarasından kurtulmanızı sağlayacak yöntemleri derledik.



Yaralanma kaynaklı dudak yaralarına ne iyi gelir?
Dudak yarasının oluştuğu ilk aşamada ilk yardım uygulamak, çoğu zaman bu problemin ilerlemeden hızlı bir şekilde tedavi edilmesini mümkün kılabilir. Bu nedenle dudak yarasının meydana geldiği anda kanama olması halinde bandaj ya da temiz bir bez yardımı ile yaranın üzerine birkaç dakika boyunca doğrudan baskı uygulamak ve kanamayı durdurmaya çalışmak oldukça önemlidir.
Kanama durdurucu uygulamaların ardından dudak yarasının meydana geldiği bölgeyi sabun ve su yardımı ile yutmacağınız şekilde temizlemek gereklidir. Ancak bu aşamada yaranın ovulmamasına özellikle dikkat edilmelidir.
Eğer Yara yarım santimden büyük ise dikiş atılması gereklidir.
Son aşamada ise dudak yarasının bulunduğu yere antiseptik özelliği bulunan bir krem ya da losyon sürülmelidir. Yara geçene kadar aralıklı olarak bu işlem aralıklı olarak devam edilir.
Pratik yöntemler ile dudak yarası nasıl geçer?
Evdesiniz ağzınızda bir sızı ve dudak içi yarasına ne iyi gelir diye dolapları karıştırmaktasınız. İşte derdinize derman olacak pratik bilgiler.

Tuzlu Su: Tuzlu su ile dudak yarasını hafif bir şekilde yıkamak, yaraya neden olan bakterilerin hızlı bir şekilde temizlenmesine imkan verebilir. Bu uygulamayı yaparken bir miktar acı hissetmek, tuzun yakıcı etkilerinden ötürü oldukça doğal olarak karşılanabilir. Aynı yıkama yönteminin ayrıca taze sıkılmış limon suyu ile de yapılabileceği söylenebilir.
Bitki Çayı: Taze zencefil kökleri ve yine taze fesleğen yaprakları ile hazırlanabilecek olan doğal bitki çayları da dudak yarasına ne iyi gelir sorusuna verilebilecek olan doğal tedavi yöntemlerinden birisidir. Söz konusu çay ile yara üzerine bir pamuk eşliğinde kompres yapılabileceği gibi doğrudan tüketimi de gerçekleştirilebilir.
Salatalık: Dudak yarasına ne iyi gelir diyenlere salatalık yönteminden söz edilebilir. Yaranın üzerine bir dilim salatalık yerleştirmek ve en az 10 dakika bu şekilde beklemek, yaranın iyileşme sürecini fazlasıyla hızlandırabilir.
Zeytinyağı: Akne nedeniyle meydana gelen dudak yaralarında zeytinyağının güçlü etkilerinden yararlanabilmek mümkün olmaktadır. Buna göre yaranın üzerine gün içerisinde 2 defa olacak şekilde saf zeytinyağı sürmek ve bir müddet beklemek, yaranın neden olduğu ağrıyı azaltabileceği gibi iyileşme sürecine de olumlu katkı sağlayabilecektir. Zeytinyağının yaraya sürülmesinin ardından en az yarım saat beklemek ise bu uygulamadan alınabilecek verimi en üst seviyeye çıkarabilecektir.
Karbonat: Bir bardak suya bir tatlı kaşığı karbonat ekleyin ağzınızı bu suyla gargara yapın. Yada Kabartma tozu macunu uygulayın. Bir kabartma tozu macunu yapmak için 1 çay kaşığı suyu 3 çay kaşığı kabartma tozu ile karıştırın. Macunu dudağınıza uygulayın ve birkaç dakika bekletin. Macunu yavaşça soğuk suyla ovalayın. Birkaç saat sonra şişme ve ağrı devam ederse, bu yöntemi tekrarlayın.

Dudak yaralarına ne iyi gelir?
Dudak yarası nasıl geçer? Bitkisel tedavi yöntemleri
Bu yöntemler dudak içindeki ve dışındaki yaralara uygulanır.

Çay Ağacı Yağı: Değeri pek bilinmese de aslında sağlık için pek çok faydası bulunan çay ağacı yağı, dudak yaraları konusunda da iyi bir tedavi seçeneği olabilir. Dudak yaralarını hafifleten ve ağrıları dindiren bu yağın kullanımı esnasında konsantre çay ağacı yağı yerine daha seyreltilmiş ürünlerin tercih edilmesi tavsiye edilir. Zira konsantre çay ağacı yağı oldukça güçlü bir yağ olduğundan dudak yaraları üzerinde yakıcı bir etkiye neden olabilir. Dudak içindeki yaralar için uygulanır. Dudak kenarında yara bitkisel çözüm yollarından etkili olanlarından biridir.
Macun: Gül suyu ve zerdeçalın karıştırılması ile hazırlanabilecek olan bitkisel macunun dudak yarasının bulunduğu bölgeye sürülmesi ve üzerinin ufak bir bez parçası ile kapatılması, bu macunun iyileştirici etkilerini gösterebilmesi için yeterlidir. Zerdeçalın antiseptik ve iltihap çözücü özelliği kısa sürede dudak yaralarını tedavi edebilecektir. Dudak içindeki yaralar için uygulanır.
E Vitamini Yağı: Dudak yarasına ne iyi gelir diye merak edenlere E vitamini yağının öneminden söz edilebilir. Dudak üstünde oluşan yaralarda E vitamini yağı kullanımı, kısa sürede yaraların kapanmasına ve dudakların eski haline gelmesine imkân verebilmektedir. E vitamini yağı ayrıca dudakları çok daha pürüzsüz ve parlak gösterme özellikleri nedeniyle de sık sık tercih edilmektedir. Son olarak bu yağın doğrudan dudak yarasının üzerine uygulanması halinde herhangi bir yan etkisinin bulunmadığı da dile getirilebilir. Dudak içindeki yaralar için uygulanır.
Aloe Vera Jeli: Farklı pek çok cilt rahatsızlığı için en etkili doğal tedavi seçeneklerinden birisi olan aloe vera jeli aynı faydalarını dudak yaraları üzerinde de göstermektedir. Dudak yaralarının kısa bir süre içerisinde iyileşmelerine olanak veren aloe vera yönteminde yüzde yüz orijinal aloe vera kullanılması halinde ise etkisini fazlasıyla fark ettirebileceği söylenebilir. Aloe vera içeren bakım ürünleri de dudak yarasına ne iyi gelir diyenlere tavsiye edilebilecek olan tedavi seçenekleri arasındadır. Dudak içindeki yaralar için uygulanır.

Alt dudak yarası nasıl geçer?
Dudak yarasına hangi merhem iyi gelir?
Bu yöntemleri daha çok dudak içi yarası nasıl geçer? sorununuzun çözümü olarak kullanabilirsiniz. Fakat dudak dışına uygulamasında bir sakınca yoktur.

Kenacort-a orabase pomad: KENACORT-A,kortikosteroidler olarak adlandırılan ve enflamasyonu azaltan bir ilaç grubuna dahildir. Etkin madde bir patın içerisindedir ve ağız içerisindeki nemli bölgelere yapışarak koruyucu bir film tabaka oluşturur. KENACORT-A, ağızda takma diş ya da yaralanmalar sonucu oluşan yaraların, diş etlerindeki ağrı ve iltihaplanmanın tedavisinde kullanılır.
Protefix Ağız İçi Yara ve Koruma Jeli: Ağız içi ve çevresi için, yara ve koruma jeli. Agız içi ülser ve aftöz tedavisinde bitkisel içerikli bir jeldir. Dudak içi yarasına ne iyi gelir sorunuza bir çözümdür.
Urgo Aft Ve Küçük Ağız Yaraları Pansumanı 6 ml: Bu ürün ağız mukozasına uygulandığında esnek ve ince koruyucu bir film tabakası oluşurarak yarayı dış etkenlerden korunmasına yardımcıdır.

Dudak kenarında yara bitkisel çözüm
Dudak Yarasına İyi Gelen Eczane Ürünleri
Majezik oral sprey: Antiinflamatuar özellikte olup. Ağrı kesicidir. yaranın olduğu yere püskürterek uygulanır.
Tantum Verde Gargara: Antiinflamatuar özelliktedir. Yaranın mikrop kapmaması için uygulanır.
imuneks plus: Bağışıklık açısından bir probleminiz varsa tercih edilecek bir üründür.
Piraldyne solüsyon: Ağızda oluşan yaralarda kullanılır. Ağrı ve intihabın giderilmesinde etkilidir. İçerisinden salisilik asit ve alkol vardır. Dudak içi yarası nasıl geçer? Sorununuza çok iyi bir çözüm yoludur.
Karadut özü: Yaranın hızlı bir şekilde iyileşmesini teşvik eder. Dudak içindeki yaralar için uygulanır. İç dudak yarasına ne iyi gelir, dudak içindeki yara nasıl geçer soruları için en iyi bitkisel cevaplardan biridir.
Fucidin krem. Antibakteriyel bir kremdir. Dudak üstündeki yaralar için kullanılır. Bu dudak yarasına iyi gelen krem çeşitlerinden biridir. Dudak kenarı yarasına ne iyi gelir diye merak içindeyseniz tam olarak cevabı bu kremdir.
Modecossol Krem: Yara iyileştirici bitkisel bir kremdir. Dudak üstündeki yaralar için kullanılır. ( Dudak yarasına hangi krem iyi gelir?)
Bepanthen Krem:Yara iyileştirici bitkisel bir kremdir.Dudak üstündeki yaralar için kullanılır.
Dudak yarası için hangi doktora gidilir?
Dudak yarası için durumunuza uygun açıkladığımız tedavilerden bir sonuç alamazsanız. Aile hekimi yada dermotoloji doktoruna görünebilirsiniz.
 
ANAFRANİL NEDİR? FAYDALARI VE YAN ETKİLERİ NELERDİR?
Anafranil Nedir: Etken maddesi Klomipramin Hidroklorür olan Anafranil 10 mg’lık drajeler halinde satılmakta ve günümüzde ruhsal pek çok rahatsızlığın tedavisinde kullanılan antidepresanlar arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Yetişkin bireylerde gözlemlenen takıntı,obsesif kompulsif bozukluk, depresyon gibi bir çok duygu durumu bozukluğu için uzman doktorlar tarafından reçete edilir. Anafranil faydalarını doğru şekillerde ve uygun dozlarda alınması halinde göstermektedir. 10 yaşından küçük bireylerde kullanılması tavsiye edilmeyen Anafranil yan etkileri bakımından kullanan hastalar tarafından bilgi sahibi olmaları gerekmektedir.

Anafranil Faydaları Nelerdir?
Erişkin bireylerde görülen endojen, psikojenik ve organik kişilik bozukluklarının tedavisinde kullanılabilir.
Kronik alkolizme bağlı olarak gelişen depresyonun tedavisinde tercih edilebilir.
Panik atak nöbeti geçiren kişilerde tedaviye destek amacıyla günlük olarak alınabilir.
Günlük hayatını etkileyecek derecede ciddi fobilere sahip olan kişilerde ek bir tedavi seçeneği olarak tercih edilebilir.
Obsesif kompulsif bozukluk belirtilerinin tedavisinde kullanılabilir.
Narkolepsinin beraberinde kronik ağrılı hastalıklar ve katapleksinin tedavisinde uygun dozlarda alınabilir.
Özellikle çocuklarda ve ergenlik çağındaki gençlerde gözlemlenen Enürezis Noktürna (Altını ıslatma) sorununun tedavisinde kullanılabilir.
10-17 yaş arası çocuklarda görülen Obsesif Kompulsif bozukluğun tedavisinde destekleyici tedavi seçeneği olarak çocuklara verilebilir.

Analranil Ne İşe Yarar?
Anafranil Kullanılırken Dikkat Edilmesi Gerekenler
Anafranil bir duygu durumu bozukluğu ilacıdır ve ilaçta yer alan etken maddelere karşı hassas olan kişilere bu ilacın kullanımı tavsiye edilmemektedir.
Güçlü bir antidepresan olan Anafranil faydalarını görebilmek için ilacın uzman doktorlar tarafından reçete edilen şekilde ve doğru dozlarda alınması gerekmektedir.
MAO inhibitörleri grubuna mensup olan herhangi bir ilaç ile Anafranil kullanılmaması gerekmektedir. Bu gruptan bir ilaç ile birlikte Anafranil kullanılması halinde ilacın kullanımının kesilmesinden sonra 2 hafta kadar beklenmeli ve sonrasında Anafranil kullanımına başlanmalıdır. Ayrıca bu konuda kişilerin doktorlarını bilgilendirmeleri de büyük önem taşımaktadır.
Antidepresan kullanımı özellikle 24 yaşından küçük olan bireylerde intihara yönelik düşünce ve davranışlara neden olabilmektedir. Bu nedenle söz konusu yaş grubuna dahil olan kişilere Anafranil verilecekse en azından ilk 2 hafta boyunca hastaların aileleri ve doktorları tarafından gözetim altında tutulmaları gerekmektedir.
Karaciğer hastası olanlar, böbrek rahatsızlıkları bulunanlar, kan ile alakalı herhangi bir rahatsızlığa sahip olanlar, düzensiz kalp atışları olanlar, sara nöbeti geçirenler, şizofreni hastaları, göz içi basıncında artış olan hastalar, prostat nedeniyle idrara çıkma problemi yaşayanlar, tiroit bezi normalden daha çok çalışanlar, sık sık kabız olanlar ya da intihara meyilli olanlar, Anafranil faydalarını görmek amacıyla söz konusu ilacı kullanmaya başlamadan önce mutlaka bir doktor ile görüşmelidir. Zira bu tür problemler yaşayan hastaların Anafranil’i güvenli bir şekilde kullanabilmeleri için uygun doz ayarlamaları ve bazı belirleyici testler yaptırmaları gerekmektedir.
Anafranil kullanımı bazı hastalarda diş çürüklerini tetikleyen ağız kuruluğuna neden olabilmektedir. Bu nedenle hastaların dişlerini düzenli olarak muayene ettirmeleri oldukça önemlidir.

Anafranil Nedir Ne işe Yarar?
Anafranil Nasıl Kullanılır?
Anafranil uzman bir doktor tarafından reçete ettirildiği şekilde kullanılması gereken bir antidepresan çeşididir. Bu nedenle tedavi esnasında mutlaka doktor tarafından verilen direktiflere uyulması gerekmektedir. Buna ek olarak her bir dozun bir bardak dolusu su ile birlikte alınması gerektiği de ek olarak belirtilebilmektedir. İlacın her gün aynı saatte alınması ise Anafranil faydalarını görebilmek adına oldukça önemlidir.

Anafranil Yan Etkileri Nelerdir?
Anafranil faydalarını değerlendirebilmek amacıyla bu ilacı kullanmaya başlayacak olan kişilerde görülmesi muhtemel yan etkiler aşağıdaki gibidir:

Karın ağrısı
Nefes almada zorlanma
Kurdeşen
Dudakta, yüzde ve boğazlarda şişme
Huzursuzluk
Baş ağrısı
Sersemlik hissi
Uyuklama
Hafıza güçlüğü
Dikkat dağınıklığı
Tat alma duyusunda bozukluk
Kaslarda güçsüzleşme
Kulak çınlaması
Bulanık görme
Sıcak basması
Kilo artışı
Ağız kuruluğu
İshal
Bahsedilen yan etkilerden herhangi bir tanesinin ciddi seviyede görülmesi halinde ise hastaların muhakkak doktorlarını bilgilendirmeleri gerekmektedir.
 
Ayak Mantarı İçin Krem İsimleri
Travazol krem
Canesten krem
Mycospor krem
Dermo-trosyd krem
Mıkoderm krem
Ayak mantarı için etkili olan bu krem isimlerini biraz daha ayrıntı tanıyalım.

Travazol krem
Ayak mantarı krem ismi olarak ilk önereceğimiz Trazol kremidir. Çünkü bu Krem antiinflamafuar etkisi ile direk etkisini göstermektedir. Kaşıntı, yanma ve ağrı gibi şikayetleri yatıştırır. Mantar enfeksiyonlarında tahriş olmuş cilt yüzeyine direk olarak uygulanır. Başlangıç ve ara tedavi için kullanılır.

Canesten krem
Mantar enfeksiyonu oluşan bölgeye tedavi edici Ve önleyici amaçlı sürülür. İki ila dört hafta boyunca günde iki kez az miktarda krem sürü lerek uygulanır. Bu kremi ayrıca kasık bölgesi için de kullanabilirsiniz.


Ayak mantarına hangi krem iyi gelir
Dermo-trosyd krem
Dermo-trosyd Mantar hastalıklarına Karşı etkili bir antifungal bir ilaçtır. Tırnak mantarı, ayak ve kasıktan oluşan mantar enfeksiyonlarında kullanılır. Dermo-trosyd ayrıca çocuklarda kullanılır. Gram- pozitif bakterilerin eş lik ettiği enfeksiyonlarda tedavi edici özelliği vardır.

Mycospor krem
Yüzeysel kandidiyazis (Candida türünden bir mantarın neden olduğu (enfeksiyon) ve eritrazma (Corynebacterium minutissimum isimli mikroorganizmanın
neden olduğu bir cilt hastalığı) tedavisinde kullanılır. İçeriğindeki etkin madde bifonazoldür. El ve ayaklarda oluşan mantar enfeksiyonları (atlet ayağı,
tinea manus), deri ve deri kıvrımlarındaki mantar enfeksiyonları (tinea corporis, tinea inguinalis), pityriasis versicolor (Malassezia furfur adlı bir mantarın neden olduğu bir mantar hastalığı); yüzeysel kandidiyazis (Candida türünden bir mantarın neden olduğu enfeksiyon) ve eritrazma (Corynebacterium minutissimum isimli mikroorganizmanın neden olduğu bir cilt hastalığı) tedavisinde kullanılır.

Mıkoderm krem
Ayak mantari icin kremlerden biri Mikodermdir. Etken maddesi Tolnaftat, mantarın büyümesini durdurmak ve tekrarlanmasını önlemek için bir enzimi inhibe eder. Kılsız düz derilerde ve parmak aralarına yerleşen bir mantar türü olan Tinea manum’ un, Ayak tabanı ve ayak parmakları arasına yerleşen bir mantar türü olan Tinea pedis’ in, Tinea kruris ve Tinea korporis olarak adlandırılan mantar türlerinin bölgesel olarak
tedavi edilmesi için kullanılır.


Ayak mantarı için krem
Ayak mantarı için kremler nasıl kullanılır
Ayak mantarı için kullanilan kremleri uygulamadan önce alanı, özellikle ayak parmakları arasında temizleyin ve kurulayın.
Ayak parmaklarınız arasını kurutmanın iyi bir yolu, herhangi bir eczaneden satın alınabilecek kuzu yünü kullanmaktır. Enfeksiyonun parmaklarınıza ve tırnaklarınıza yayılmasını önlemek için bu ilaçları kullanmadan önce ve sonra ellerinizi yıkayın. Ağzınıza, burnunuza veya gözlerinize herhangi bir antifungal madde sokmaktan kaçının.
Ayak mantarina iyi gelen kremi seçip uyguladıktan sonra, hava sirkülasyonuna izin vermek için alanı sadece gevşek gazlı bezle kapatın (sıkı oturan bandaj yok). Mümkünse çıplak ayakla gidin ve ayakkabı giymeniz gerektiğinde% 100 pamuklu çorap ve gevşek ayakkabılar giyin. Sandalet veya parmak arası terlik de iyi bir seçimdir. Ayakkabı giyiyorsanız, iyi havalandırılan ve deri gibi doğal bir malzemeden yapılmış olanları seçin.
Mantarınız iyileşmiş gibi görünse bile, tüm bu ürünleri iki ila dört haftalık bir süre boyunca kullanmaya devam edin.
 
Kehribarın Faydaları

Kehribar Midenin Kuvvetlenmesini Sağlıyor: Kehribar taşı, hazımsızlık, metabolizma ve mide hastalıklarında adeta şifa kaynağıdır. Midenize kuvvet vermek, metabolizmanızın hızlı bir şekilde çalışmasını sağlamak ve mide hastalıklarından korunmak istiyorsanız kehribar taşını yanınızda taşımalısınız.
Sinir Hastalıkları ve Depresyona Karşıdır: Kehribar sinir hastalıklarına ve depresyona neden olabilecek etkenleri engelleyerek, bireylerin ruhsal ve fiziksel olarak rahatlamalarına yardımcı oluyor. Ani sinirlenmeler, duygusal travmalar sonucunda çevrenize zarar vermekten şikâyetçiyseniz bu taşı mutlaka kullanmalısınız.
Kehribar Taşının Kalbe Yararı: Yapılan araştırmalara göre kehribar taşını taşıyan kişilerin, taşımayan kişilere göre daha az kalp krizi riski altında olduğu saptanmıştır. Kalp krizi ve ani felç risklerini kehribar taşını kullanarak azaltabilirsiniz. Bu taşı sadece boynunuzda taşımanız bu gibi durumlarda yeterli olacaktır.
Kehribar Taşının Ağrılara Yararı: Kehribar taşının sağlık açısından şifalı olduğunu söylemiştik. Kehribar taşını, vücudunuzda ağrıyan herhangi bir bölgeye koyduğunuz zaman o bölgede ağrılarınızın azaldığını fark edeceksiniz. Diş ağrısı, karın ağrısı, baş ağrısı, ayak ve kol ağrısı karşısında güçlü bir taş olan kehribar taşını ağrıyan bölgelerinizde yaklaşık olarak yarım saat kadar tutmanız yeterli olacaktır.


Kehribar Taşının Diğer Faydaları

Kehribar taşı zehirlenmelere karşı yararlıdır.
Ani ve aşırı kanamalarınızı kehribar taşını kullanarak dindirebilirsiniz.
Kehribarın içerisine bal ve soğan ekleyerek macun elde edin. Elde ettiğiniz macunu saçlarınıza sürerek saçlarınızın dökülmesini engelleyebilir ve canlanmasını sağlayabilirsiniz.
Kehribar, özellikle kış aylarında yaşanılan soğuk algınlığı ve gribe şifa kaynağıdır.
Bronşit hastalığınız varsa kehribar taşını boynunuza asınız.
Kehribar taşı sıcaklık enfeksiyonunun yayılmasına engel olmaktadır.
Kehribar taşı kullanarak dünyaya daha pozitif bakabilirsiniz.
Bademcik rahatsızlıklarına kehribar yararlı gelir.
Bağırsakların düzenli çalışmasını sağlayarak sindirimi düzenler.


Kehribar Taşının Özellikleri

Ağaç diplerinde zamanla sertleşmiş hali ile kehribar ilk çıkarıldığında herhangi bir şekle sahip değildir.
Oldukça hafif ve saydam bir yapıdadır.
Mavi, yeşil, beyaz, siyah, saydam, kırmızı, sarı, kemik rengi, kahverengi ve konyak renklerinde 256 renk skalası bulunur.
Isıtılmaya başladığında reçine kokusunu veren kehribar 275 derecede kendi özüne dönmektedir.
 
HİRUDOİD FORTE KREM NEDİR? VARİSE İYİ GELİR Mİ?

Hirudoid Forte Krem Nedir?
Hirudoid forte krem çeşitli nedenlerle oluşan şişme burkulma ve morarma gibi durumlarda kullanılan bir ilaçtır. Hirudoid forte krem aynı zamanda çeşitli varis hastalıklarında kullanılır. Lokal olarak sürülerek uygulanır. Uygulanan bölgedeki pıhtıyı azaltır, yangıya (inflamasyon) bağlı acıyı azaltır, damarları genişletir ve morarmış alanların daha hızlı iyileşmesini sağlar.

Hirudoid forte kremin Endikasyonları: Yüzeysel flebit ve tromboz. İltihaplı varisli damarlar. Bacak ülserleri (varis veya yerçekimi ülseri). Variköz venlerin sklerozundan sonra takip tedavisi. Damarların genel bakımı (flebitin önlenmesi). Çeşitli iltihaplı süreçler de kullanılır.

Hirudoid forte krem etken maddesi: 100 g krem içinde 445 mg (40.000 Ü) mukopolisakkarit polisülfat (kondroitin polisülfat) bulunur. Yardımcı maddeler: hirudoid forte 0.445 krem. Cutina, orta zincirli trigliserit, miristil alkol, izopropil miristat, bentonit, izopropil alkol, 2-fenoksi etanol, imidüre, perfüme oil ve deiyonize su.

Hirudoid forte krem etken maddesi olan mukopolisakkarit polisülfat sığır kıkırdağından elde edilen doğal bir moleküldür. Hirudoid jelin etken maddesi Heparinoidler grubuna girer. Heparinoidler, heparinin türevleri olan glikozaminoglikanlardır. Bunlar oligosakaritler ve bitki, hayvan veya sentetik kaynaklı sülfatlanmış polisakaritlerdir.


hirudoid forte krem nasıl kullanılır
Hirudoid Forte Krem Ne işe Yarar Etki Mekanizması Nasıl Çalışır?
Hirudoid forte krem cilt üzerinden etki eder. Pıhtı önleyici ve anti-enflamatuar olarak çalışır. Anti-enflamatuar özelliğini biraz daha açarsak, yaralandığımızda darbe alan bölge bir şişlik olur, morarmaya ve acımaya başlar. Bu durum tama olarak darbeye bağlı gelişmez daha çok vücudumuzun bir savunması olarak oluşan bir durumdur. İşte Hirudoid forte krem tam da bu noktada iş görür şişmeyi, morarmayı ve buna bağlı acıyı ciddi oranda önler.

Hirudoid forte krem iltihabı kuvvetle inhibe eder etme özelliği vardır. Bağ dokusunun yenilenmesini destekler. Hirudoid cilt ve diğer dokular tarafından iyi tolere edilir ve hastalığın süresini kısaltır. Hirudoid Forte insan dokusuna yüksek bir afiniteye sahiptir ve iyi tolere edilir. Hyaluronik asit ve kollajen sentezini uyarır. Doku rejerenasyonunu arttırır. Doku hasarının iyileşme sürecine katkıda bulunur. Mikrosirkülasyonu iyileştirir. Derinin nemlenme kapasitesinde artış sağlar.

Hirudoid Forte Krem Varise İyi Gelir Mi?
Hirudoid forte krem in damar açıcı özelliklerinden bahsetmiştik. Aynı zamanda iltihap üzerinde çok etkidir. Bu endikasyonları sayesinden varis üzerinde çok rahatlatıcı bir etkisi vardır. Organik bazlı içeriği sayesinde uzun kullanımlardaki yan etkileri de azdır. Hali hazırda varis ameliyatlarından sonra reçete edilen bir ilaçtır. Fakat ilerlemiş varisleriniz varsa kesinlikle doktora görünmeniz gerekmektedir.


Hirudoid Forte Krem Morluk
Hirudoid Forte Krem Nerelerde Kullanılır?
Lenfadenit, güneş yanığı. Eksüdalar, ödem ve hematomata. Sert izlerin yumuşaması. Yaralanma, yanık, cerrahi işlem vb. İzlerini iyileştirmek. İnflamasyon, ağrı, eritem ve cildin güneş yanığından kurumasını azaltır. Özellikle Şişlik, morluk, travma düşünüldüğünde hekimlerce ilk akla gelen üründür.

Hirudoid Forte Krem bebeklerde kullanımı?
Bazı durumlarda hekimlerce reçete edilir fakat hekiminize danışmadan kullanmayınız. Örneğin yürüme döneminde bebeklerin düşmesiyle oluşacak morluklarda reçete edilir.

Hirudoid Forte Krem Yüze Sürülür Mü?
Yüze sürülmesinde sakınca yoktur. Hirudoid Forte Krem göz altına da sürülebilir. Fakat uzun süreli kullanımlardan kaçınılmalıdır.

Hirudoid Forte Krem Morluklara İyi Gelir Mi?
Hirudoid Forte Krem Morluklara son derece iyi gelir. Üstelik uygun fiyatı ile bu durum için temin edebileceğiniz en iyi üründür. Sadece morluk değil aynı zamanda acıyı da azaltır. Hatta darbe alan bölgenin normalden daha hızlı iyileşmesini sağlar.

Hirudoid Forte Krem Morlukları Kaç Günde Geçirir?
Hirudoid forte un etken maddesi ile yapılan çalışmalarda; Ezilme, burkulma gibi akut travma şikayetleri olan hastaların % 84’ ü 1 hafta içinde hareket kabiliyetlerini tamamen geri kazanmıştır. Hastaların % 100’ ünde 4 gün içinde ağrı tamamen sonlanmıştır, %99’ unda şişlik 5 gün içinde kaybolmuştur.


hirudoid forte krem
Hirudoid forte jel Nasıl Kullanılır?
Hekim tarafından aksi belirtilmediği takdirde, krem bitenekadar günde bir veya iki kez etkilenen bölgeye hafifçe (3-5 cm) bir krem sürülmelidir.
Özellikle ağrılı inflamasyon veya tromboz vakalarında, etkilenen bölge ve çevresi, Hirudoid / Hirudoid Forte ile hafifçe örtülmeli ve bir pansuman uygulanmalıdır. Hirudoid / Hirudoid Forte, toplam etkiyi yoğunlaştırmak için etkilenen bölgenin çevresine hafifçe masaj yapılmalıdır.
Sert izlerin yumuşaması için, krem alana kuvvetlice masaj yapılmalıdır.
Gerekirse daha fazla Hirudoid Forte krem kullanılabilir.
Kaynakça;

Hirudoid Cream - Summary of Product Characteristics (SmPC) - (emc)

http://www.mims.com/myanmar/drug/inf...orte?type=full

Santa Farma Kurumsal
 
GLİFOR ZAYIFLATIR MI? GLİFOR ZAYIFLAMADA NASIL KULLANILIR?
Bu yazımızda bilimsel çalışmalar ışığında glifor zayıflatır mı? glifor zayıflamada nasıl kullanılır? sorularına cevap aracağız.
Glifor metformin etken maddeli , doktorların tip 2 diyabet hastalarını tedavi etmek için kullandıkları bir ilaçtır. Kan şekeri düşürmek için diğer ilaçlar ve insülin ile birlikte çalışır.

Glifor zayıflatıyor mu, glifor nedir zayıflamada nasıl kullanılır
Glifor ile Zayıflama


Glifor zayıflatır mı?
Glifor Tip-2 diyabet ve insülin dirençli hastalar için kullanılır. Bu hasta grubunda yapılan bilimsel çalışmalar göstermiştir ki glifor kilo kaybına yol açmıştır. Fakat tam olarak mekanizması çözülmemiştir. ,Glifor kullananlarda daha az açlık krizi ve doğru yağ yakma metabolizmasına geçiş izlenmiştir.


glifor nedir zayıflatır mı
Gifor Zayıflama İlişkisi İle İlgili Yapılan Bilimsel Çalışma
JA Barth Verlag Georg Thieme Verlag KG Stuttgart · New York tarafında yapılan bilimsel araştırma glifor un etken maddesi olan metformin ile yapılmıştır. Bu çalışma ile Glifor zayıflatırmı? glifor zayıflamada nasıl kullanılır? sorularına en sağlıklı sonuca ulaşacağız. Deneyin ayrıntılarına yazının sonunda yer alan kaynakçada ki linkten ulaşabilirsiniz. Deneyi sizler için aşağıdaki gibi özetledik.

Bu deneyde vücut kitle indeksi ≥27 kg olan 154 hastaya günde 2 defa 500 mg glifor (metformin) verilmiştir. Kontrol grubu olarak 45 hasta ile çalışmıştır. Deneye 6 ay boyunca devam edilmiştir. Hastalar Tedavilerini ayaktan almıştırlar.
Deneyde incelenen iki grup vardır. 1. grup: metformin alarak tedavi edilen 154 hasta, 2. grup: ise herhangi bir tedavi almayan 45 kişilik gruptur.
1. Grupda (metformin alan) 6 aylık deney sonucunda 5.8-7 kilo arasında zayıflama gerçekleşmiştir.
2.grupda ( Kontrol grubu- metformin almayan) ise 0.8 ile 3.5 kilo arasında glifor ile zayıflama gerçekleşmiştir.
Dikkat! Glifor tip 2 diyabet, obez ve insülin direncine sahip olan hastalarda daha fazla etki göstermiştir. Bu hastalıklar dışında olan kişilerin ilaçtan verim alma durumları çok az veya değişkendir. Bu nedenle doktorunuzun reçete etmesi dışında ilacı kullanmak hiç sağlıklı değildir.
Glifor Zayıflamada Nasıl Kullanılır?
İlacın etki mekanizması tam olarak çözülmemiştir. Bazı araştırmacılar ilacın iştahı azalttığı sonucuna varırken. Diğerleri, vücudun yağ depolama ve kullanma şeklini mekanizmasını değiştirdiği sonucuna varmıştır. Glifor zayıflama da etkili olduğu yukarıda ki deneyde belirttik buna rağmen FDA zayıflamada glifor ve muadili ilaçları onaylamamıştır. Yine de Türkiye de doktorlar Glifor ve muadili ilaçlar çok reçete edilmektedir. Doktorunuz size gliforu reçete etti sizde glifor zayıflamada nasıl kullanılır diye düşünmektesiniz.

Gliforu zayıflamada kullanmak için yapılan doğru doz planlaması tamamen kullanacak kişiye bağlıdır. Bu nedenle gliforu doktorunuzun yazması çok önemlidir. Çoğunlukla ilacı az miktardan giderek artan dozlara doğru reçete edilir. Glifor zayiflamak için aç mı tok mu içilir diye merak ediyorsanız doktorunuza yada eczacınıza danışabilirsiniz. Genellikle zayıflamak için aç karnına bazen öğünden 30 dk önce, bazen hemen önce alınabilir.

Glifor İle Zayıflayanlar Nasıl Zayıfladılar
Doktorlar, Glifor ilacını tip 2 diyabet ve prediyabet ( insülin direnci) için reçete ederken bunun yanında bir diyet listesi ve egzersiz programı vermektedirler. Glifor 850 ile zayıflayanların yorumlarını incelediğinizde de aynı sonuca ulaşıyorsunuz. Gifor tek başına zayıflatan mucizevi bir ilaç değildir. Yaşam tarzınızı değiştirmediğiniz sürece kilo verdirmeyecektir. Glifor ile zayıflayanlar besin açısından zengin, düşük kalorili bir diyet izlemişlerdir ve düzenli olarak egzersiz yapmışlardır. Glifor bu diyetin yanında daha az acıkmanızı, vücudun doğru yağ yakma metabolizmasına geçmesini sağlar. Aynı şekilde açlık krizlerinizin önüne de geçer.

Glifor Zayıflatırmı
Glifor Zayıflatır mı?
kaynakça;
Metformin and weight loss: Does this drug help?
404 Not Found

---- Mesajlar Birleştirildi ----

GLİFOR ZAYIFLATIR MI? GLİFOR ZAYIFLAMADA NASIL KULLANILIR?
Bu yazımızda bilimsel çalışmalar ışığında glifor zayıflatır mı? glifor zayıflamada nasıl kullanılır? sorularına cevap aracağız.
Glifor metformin etken maddeli , doktorların tip 2 diyabet hastalarını tedavi etmek için kullandıkları bir ilaçtır. Kan şekeri düşürmek için diğer ilaçlar ve insülin ile birlikte çalışır.

Glifor zayıflatıyor mu, glifor nedir zayıflamada nasıl kullanılır
Glifor ile Zayıflama


Glifor zayıflatır mı?
Glifor Tip-2 diyabet ve insülin dirençli hastalar için kullanılır. Bu hasta grubunda yapılan bilimsel çalışmalar göstermiştir ki glifor kilo kaybına yol açmıştır. Fakat tam olarak mekanizması çözülmemiştir. ,Glifor kullananlarda daha az açlık krizi ve doğru yağ yakma metabolizmasına geçiş izlenmiştir.


glifor nedir zayıflatır mı
Gifor Zayıflama İlişkisi İle İlgili Yapılan Bilimsel Çalışma
JA Barth Verlag Georg Thieme Verlag KG Stuttgart · New York tarafında yapılan bilimsel araştırma glifor un etken maddesi olan metformin ile yapılmıştır. Bu çalışma ile Glifor zayıflatırmı? glifor zayıflamada nasıl kullanılır? sorularına en sağlıklı sonuca ulaşacağız. Deneyin ayrıntılarına yazının sonunda yer alan kaynakçada ki linkten ulaşabilirsiniz. Deneyi sizler için aşağıdaki gibi özetledik.

Bu deneyde vücut kitle indeksi ≥27 kg olan 154 hastaya günde 2 defa 500 mg glifor (metformin) verilmiştir. Kontrol grubu olarak 45 hasta ile çalışmıştır. Deneye 6 ay boyunca devam edilmiştir. Hastalar Tedavilerini ayaktan almıştırlar.
Deneyde incelenen iki grup vardır. 1. grup: metformin alarak tedavi edilen 154 hasta, 2. grup: ise herhangi bir tedavi almayan 45 kişilik gruptur.
1. Grupda (metformin alan) 6 aylık deney sonucunda 5.8-7 kilo arasında zayıflama gerçekleşmiştir.
2.grupda ( Kontrol grubu- metformin almayan) ise 0.8 ile 3.5 kilo arasında glifor ile zayıflama gerçekleşmiştir.
Dikkat! Glifor tip 2 diyabet, obez ve insülin direncine sahip olan hastalarda daha fazla etki göstermiştir. Bu hastalıklar dışında olan kişilerin ilaçtan verim alma durumları çok az veya değişkendir. Bu nedenle doktorunuzun reçete etmesi dışında ilacı kullanmak hiç sağlıklı değildir.
Glifor Zayıflamada Nasıl Kullanılır?
İlacın etki mekanizması tam olarak çözülmemiştir. Bazı araştırmacılar ilacın iştahı azalttığı sonucuna varırken. Diğerleri, vücudun yağ depolama ve kullanma şeklini mekanizmasını değiştirdiği sonucuna varmıştır. Glifor zayıflama da etkili olduğu yukarıda ki deneyde belirttik buna rağmen FDA zayıflamada glifor ve muadili ilaçları onaylamamıştır. Yine de Türkiye de doktorlar Glifor ve muadili ilaçlar çok reçete edilmektedir. Doktorunuz size gliforu reçete etti sizde glifor zayıflamada nasıl kullanılır diye düşünmektesiniz.

Gliforu zayıflamada kullanmak için yapılan doğru doz planlaması tamamen kullanacak kişiye bağlıdır. Bu nedenle gliforu doktorunuzun yazması çok önemlidir. Çoğunlukla ilacı az miktardan giderek artan dozlara doğru reçete edilir. Glifor zayiflamak için aç mı tok mu içilir diye merak ediyorsanız doktorunuza yada eczacınıza danışabilirsiniz. Genellikle zayıflamak için aç karnına bazen öğünden 30 dk önce, bazen hemen önce alınabilir.

Glifor İle Zayıflayanlar Nasıl Zayıfladılar
Doktorlar, Glifor ilacını tip 2 diyabet ve prediyabet ( insülin direnci) için reçete ederken bunun yanında bir diyet listesi ve egzersiz programı vermektedirler. Glifor 850 ile zayıflayanların yorumlarını incelediğinizde de aynı sonuca ulaşıyorsunuz. Gifor tek başına zayıflatan mucizevi bir ilaç değildir. Yaşam tarzınızı değiştirmediğiniz sürece kilo verdirmeyecektir. Glifor ile zayıflayanlar besin açısından zengin, düşük kalorili bir diyet izlemişlerdir ve düzenli olarak egzersiz yapmışlardır. Glifor bu diyetin yanında daha az acıkmanızı, vücudun doğru yağ yakma metabolizmasına geçmesini sağlar. Aynı şekilde açlık krizlerinizin önüne de geçer.

Glifor Zayıflatırmı
Glifor Zayıflatır mı?
kaynakça;
Metformin and weight loss: Does this drug help?
404 Not Found
 
BİOGAİA DAMLA ETKİSİNİ NE ZAMAN GÖSTERİR? BİOGAİA PROBİYOTİK NEDİR?
Biogaia Probiyotik Nedir?
Biogaia probiyotik, birçok klinik çalışmada test edilmiş ve çocuklar için hem etkili hem de güvenli olduğu kanıtlanmış Lactobacillus reuteri Protectis içeren bir besin takviyesidir . Lactobacillus reuteri her insanın bağırsak florasında (bakteri çeşitliliği, topluluğu) yararlı bakterilerdir. Bu yararlı bakterilere probiyotikler denir. Biogaia probiyotik içerisindeki yayarlı bakteriler sayesinde özellikle yenidoğan bebeklerin gaz sancıları için kullanılır. Bebeklerin ilk aylarında yaşadığı bu gaz sancısına kolik denir. Kolik bebekler gaz sancısıyla ağlamaktadırlar. Yapılan bilimsel çalışmalarda Biogaia probiyotik içerisindeki yararlı bakterilerin kolik sancısını azaltığı ve bebeğin gün içinde ağlama sayısının azaldığı kanıtlanmıştır. Biogaia; bozulmuş barsak florasında dengeyi sağlayarak, diyare, konstipasyon, abdominal distansiyon, kolik gibi sindirim sistemi bozukluklarının ve İmmün sistem bozukluklarının tedavisinde kullanılır.

Biogaia probiyotik
Biogaia probiyotik İçeriği
Tüm BioGaia ürünleri yumurta, yerfıstığı, fındık, balık, kabuklu deniz ürünleri ve soya gibi genel alerjenlerden arındırılmıştır.
Biogaia probiyotik içeriği; Ayçiçeği yağı, orta zincirli trigliserit yağı ve Lactobacillus reuteri DSM 17938 ( Lactobacillus reuteri)

Biogaia probiyotiği gerçek bir probiyotiktir çünkü klinik çalışmalarda sağlık yararları kanıtlanmıştır. Ayrıca, bir probiyotik ürün, aynı bakteri suşlarını ve klinik denemelerde kullanılan aynı dozu içerir. Lactobacillus reuteri Protectis, BioGaia’nın patentli probiyotik bakterileridir. Lactobacillus reuteri Protectis, birçok alanda istisnai ve belgelenmiş sağlık yararları ile gerçekten üstün bir probiyotik bakteri olarak kabul edilir.

Biogaia Damla Ne işe Yarar?
Yeni doğan bebeklerin bakteri florasının oluşmasına katkı sağlar.
Kolik bebeklerin gaz sancısının giderilmesinde kullanılır.
Bağışıklığın güçlendirilmesinde
Çocukların mide ağrılarında (fonksiyonel karın ağrısında)
İshal tedavisinde
Kabızlığın tedavisinde
Hamilelik sırasında oluşan kabızlığın önlenmesinde.
Mantar tedavisi sonrası.
Antibiyotik tedavisi sonrası bağırsak florasının tekrar dengelenmesine yardımcı olması için. Antibiyotik bağırsaktaki doğal dengeyi bozar. BioGaia ürünleri dengeli bir bağırsak mikrobiyotasının korunmasına yardımcı olduğu için, antibiyotiklerin ortak yan etkilerini azaltabilir. Antibiyotiği probiyotikten iki saat önce veya sonra almanızı öneririz.

Ulusal Biyoteknoloji Bilgi Merkezince yapılmış bir bilimsel çalışmada Biogaia Damla Etkisini Ne Zaman Gösterir? sorusuna yanıt aranmıştır. Deney koşulları ve sonucu aşağıdaki gibidir.

Deneyde 2-16 haftalık 50 gaz sancısı(kolik) bebeğin katılımıyla gerçekleştirilmiştir.
Bebeklerin bir kısmına probiyotiksiz biogaia ( kontrol grubu) diğer kısmına beslemeden 30 dk önce 5 damla probiyotikli normal biogaia verilmiştir.
Bebekler deneye başlamadan önce her biri günde ortalama üç saatten fazla gaz sancısı nedeniyle ağlamaktadır.
21 günlük deney sonucunda; müdahale grubu için ( biogaia probiyotik alan bebekler) ortalama ağlama süreleri ortalama 7. günde 95 dk 14. günde 60 dk 21. günde 35 dk gerilemiştir.
Biogaia probiyotik almayan bebeklerde ortalama ağlama süreleri 7. günde 185 dk 14. günde 150 dk 21. günde 90 dk gerilemiştir.
Biogaia Damla Etkisini Ne Zaman Gösterir? ile ilgili bilimsel çalışmanın sonucunda; biogaia alan bebeklerin ağlamaları ilk hafta yarıya düşmüş sonraki hafta 3 saaten 1 saate üçüncü haftada da yaklaşık yarım saate düşmüştür.
Kaynakça;

Colicky baby? Here’s a surprising remedy

404 Not Found iotic-drops-colic-relief?variant=33319167823
 
HAMİLELİKTE AYAK MANTAR KREMİ KULLANILIR MI? TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?
Hamilelik sırasında mantar oluşması sık görülen bir rahatsızlıktır. Bu gibi durumlarda hamilelikte ayak mantar kremi kullanılır mı? sorusu kafamızı meşgul eder. Çünkü Gebelik döneminde ilaç kullanımı çok dikkat edilmesi gereken bir konudur. Bu makalede hamilelikte ayak mantarı tedavisi konusuna değineceğiz.

Hamilelikte Ayak Mantar Kremi Kullanılır mı?
Mantar enfeksiyonuna tıbbi yaklaşım oral tablet ve krem tedavisi şeklindedir. Özellikle ağızdan alınan anti-fungal ilaçlar karaciğerden atılır ve bu ilaçlar karaciğeri çok zorlayabilir. Bu oran kremlerde daha azdır. Çünkü kremler çok az kana karışır. Hamilelikte Ayak Mantar Kremi Kullanılır mı? Sorumuzun cevabı olarak hamilelikte ayak mantar kremi ağızdan alınan mantar ilaçlarına oranla daha iyidir. Buna rağmen doktorunuza danışmadan kullanılmaması gerekir. Çünkü bebek ve anne sağlığı için zararlı olabilir. Anti-fungal ilaçların en zararsızı bile gebelik kategorisi C dir. Bu yararları zararlarından fazladır demektir. Diğer bir değişle Yararın yanında zarar da görebilecek olmanızdır. Sizler için bu yazımızda Hamilelikte ayak mantarı için bitkisel çözüm yollarını derledik.

hamile ayak mantarına ne iyi gelir?
Hamilelikte ayak mantarı nasıl geçer?
Hamilelikte Ayak Mantar Tedavisi Nasıl Yapılır? Bitkisel Tedaviler.
Dr Ferudun Kunak- Doğal Mantar Kürü
Bu kür ile gebelikte ayak mantarı tedavisi çok daha etkilidir. Hatta kullananların çoğuna tek başına yeterli olmuştur.
1 litre sızma zeytin yağına 1 bardak kuru taze ayni sefa çiçeğini karıştırın
el bilendırı ile iyice parçalayın.
Bu karışımı 15 gün bekletmemiz gerek bu süreç boyunca her gün 1 saat güneşte bekletin
yada sıcak su içinde kavanozu oturtun ve bilendırla bir müddet parçalayın.
Bu karışım aynı zamanda egzama tedavisinde de kullanılır.
Bu karışımı küçük şişelere koyarak stoklaya bilirsiniz.
Bir pamuk yardımıyla sabah akşam mantarlı bölgeye sürebilirsiniz.
Bu doğal karşım ile hamilelikte mantar artık size sorun olmayacaktır.
Aynısefa bitkisini daha yakında tanımak için buraya tıklayın.
diğer önemli nokta çoraplarınızı kesilikle kaynatmanız yada ütü ile yüksek ısıya mağruz bırakmanızdır
 
VERMİDON REGL AĞRISINA İYİ GELİR Mİ?
Bu makalede Vermidon regl ağrısına iyi gelir mi? sorusuna tıbbi açıdan cevap arayacağız. Bazen regl ağrıları çok sancılı olabilmektedir. Bu dönemde evde hangi ağrı kesici varsa ondan çare aranmaktadır. Peki evimizde daha sık bulunan Vermidon ağrı kesici adet sancısına iyi gelir mi? Önce Vermidonu biraz tanıyalım.
vermidon regl keser mi vermidon plus regl, vermidon adet ağrısı,VERMİDON, her tabletinde 500 mg parasetamol ve 30 mg kafein içeren, ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak etki gösteren bir ilaçtır.

Endikasyonları: VERMİDON, hafif ve orta şiddetli ağrılar (baş ağrısı, migren, ağrılı adet görme, boğaz ağrısı, kas-iskelet ağrıları, kireçlenmeye bağlı ağrılar) ve ateşin giderilmesinde kullanılır.

Vermidon Regl ağrısına iyi gelir mi?
Vermidon’un endikasyonunda da yazdığı gibi regl ağrısına iyi gelmektedir. Vermidon adet keser mi? sorusunun cevabı da; Vermidon adet sancısını hafifletir fakat regliniz doğal sürecine devam edecektir. Bu dönemde Vermidon sadece adet ağrısını gidermek için kullanılabilir. Vermidon regl sancısını gidermek için kullanılan en iyi yöntem değildir yani Vermidon regl keser mi? mutlaka sancınızı hafifletir. Ama bilinmelidir ki analjezik ve steroid olmayan antiinflamatuvar ilaçlar (NSAİ), vermidon un etken maddesi olan parasetemolden daha etkin olduğuna dair çalışmalar vardır.

Ayrıca bazı forum sitelerinde Ibuprofen kullanan kullananların parasetemole kıyasla daha memnun kaldıklarını yazmıştır.
Bilinmesi gereklidir ki Vermidon sandoz regl için kullanılsa da neticede bir ilaçtır ve her ilaç gibi yan etkileri olacaktır. Vücudunuzdaki bu döngüyü tanımak ve bu döneme uygun şekilde önlemler aldığınız taktirde adet döneminiz daha az ağrılı geçecektir.
 
KEÇİBOYNUZU UNU NASIL YAPILIR?
Koruyucu maddeKEÇİBOYNUZU UNU NASIL YAPILIR?lerden uzak, ek gıdaya başlamış bebeklerimize güvenle tüketecekleri keçiboynuzu unu nasıl yapılır? Keçiboynuzu kakaoyu andıran tadı ve doğal şeker içermesi ile bebeklerinize verebilecek kadar sağlıklı ve faydalıdır. Fakat toz haline getirilen keçiboynuzunun raf ömrünü uzatmak için tozun içine kimyasallar katılır. Bu da malumunuz sizin ve çocuklarınız için oldukça zararlıdır. En sağlıklı olanı keçiboynuzunu kendinizin un haline getirmesidir. Size evde keçiboynuzu tozu nasıl yapılır? tarif edeceğiz . Bu sayede hem daha ekonomik hemde daha sağlıklı bir un elde edeceksiniz. Bu arada Keçiboynuzu unu ve tozu ayni şeydir.



keçiboynuzu evde nasıl öğütülür
Keçiboynuzu unu nasıl elde edilir
Ev Yapımı Keçiboynuzu Unu Nasıl yapılır?
Güvenilir bir aktardan yada ağaçtan topladığınız keçiboynuzlarını suyla temizleyin.
Keçiboynuzlarını boyuna ikiye ayırın ve tohumlarını çıkarın. Bu işlem biraz uzun sürebilir televizyon karşısında yapılması tavsiye edilir
Baklaları ikiye bölüp tohumlarını ayıkladıktan sonra bir gece suda yumuşatın.
Sonrasında bir fırın tepsisine baklaları yerleştirin. 3 saat kadar düşük ısıda fırında kurutun.
Tamamen kuruduktan sonra mutfak robotundan geçirin.
Mutfak robotunda ufalttığınız parçaları bir değirmenden geçirin ve toz heline getirin. Ufalttığınız keçiboynuzunu evde bulunan havan ile de öğütebilirsiniz.keçiboynuzu nasıl öğütülür
Bu tozu daha sonra bir elekten geçirerek. Büyük parçaları tekrar öğütün.
Tebrikler biraz uğraşmış olsanız da son derece sağlıklı ev yapımı keçiboynuzu unu elde etmiş oldunuz. Keçiboynuzu tozunun evde nasıl yapıldığını öğrendiğinize göre bunu sürekli olarak tüketebilirsiniz ve çocuklarınıza güvenle verebilirsiniz afiyetler olsun.
evde keçiboynuzu unu yapımı
 
ARVELES DİŞ VE BAŞ AĞRISINA İYİ GELİR Mİ?
Arveles, Dexketoprofen etken maddesine sahiptir bir ağrı kesicidir. Dış ve baş ağrısı gibi akut ağrılarda kullanılabilir. Eczaneden reçetesiz olarak alabileceğiniz bir ağrı kesicidir. Avreles diş ağrısı, Baş ağrısı ve kas ağrısı gibi durumlarda kullanıldığında ağrılara iyi geldiği gözlemlenir. Avreles’in ağrı kesici özelliğini bilimsel bir çalışma üzerinden inceleyelim.

Arveles dişe iyi gelir mi, diş ağrısını keser mi, diş ilacı,

Arveles Diş ve Baş Ağrısına İyi Gelir Mi?
Yapılan klinik çalışmalar ve kullanıcı yorumları dikkate alındığında. Arveles dış ağrısı için kullanıldığında hastaların genelinde kısa zamanda ağrıyı önemli ölçüde azalttığı ve gözlemlenmiştir. Özellikle diş çekimi sonrasında oluşan diş eti ağrısını önlemede sık reçete edilir. Ayni şekilde Arveles baş ağrısı yada kas ağrısı için kullanıldığında da 15 dakika sonra etkisini göstermeye başlamıştır.

BMC Klinik Farmakol un yaptığı bir çalışmada Arveles in ağrı kesici özelliği incelenmiş hatta Novalgin e göre etkinliğine bakılmıştır. Burada çalışmanın daha özetlenmiş hali vardır.

Yapılan yedi rastgele çalışmada 994 hasta incelenmiştir. Hastalar diş ağrısı, baş ağrısı, ve kas ağrısı gibi şikayetleri olan hastalardır. Hastalara Arveles’in etken maddesi verilmiştir. Bu çalışmada deksketoprofenin yani Arveles’in ağrı kesici özelliği incelenmiştir. Yedi denemeden altısında hem rastgele hem de çift kör çalışma yapılmıştır.

arveles baş ağrısına iyi gelir mi, baş ağrısını keser mi, ağrısını geçirir mi?

Ağrısı bir ile beş arasında skorlandığında, Arveles’ in hastalardaki ağrı kesme oranı 4 ile 5 arasında sonuçlanmıştır. Bu deney sonucunda görülmüştür ki Arveles diş, baş ve kas ağrısı gibi ağrıları olan her 16 hastadan dokuzun da ağrının tamama yakını kesmiştir.
İlk dozdan dört ila altı saat sonra ağrı yoğunluğu veya ağrı hafiflemesi bildiren standart ağrı modelleri olup, başlangıçta orta veya şiddetli ağrısı olan hastalar ve altı saat boyunca ağrı yoğunluğu ve ağrı hafiflemesi ölçülmüşlerdir.
20 veya 25 mg ve 50 mg’lık dozlarda Arveles (deksketoprofen), en az% 50 için NNT’lerle, plaseboya ( ilacı hiç almamış olanlar) göre anlamlı şekilde üstün olmuştur.
Arveles (Deksketoprofen) 12.5 mg ve 25 mg, çok dozlu bir deneyin tek doz fazında Novalgin (dipiron 575 mg’dan) daha iyi oranlarda ağrı kesici özellik göstermiştir.
Not; Arveles gibi ağrı kesici ilaçlar diş apsesi ve iltihaplı yara

gibi enfeksiyonel durumları tedavi etmez sadece ağrı kesici ve inflamatuar özellik gösterir.

Kaynakça: Systematic Review of Dexketoprofen in Acute and Chronic Pain

Not Found | Patient

[Dexketoprofen trometamol in the treatment of acute migraine attack] - PubMed

---- Mesajlar Birleştirildi ----

ARVELES DİŞ VE BAŞ AĞRISINA İYİ GELİR Mİ?
Arveles, Dexketoprofen etken maddesine sahiptir bir ağrı kesicidir. Dış ve baş ağrısı gibi akut ağrılarda kullanılabilir. Eczaneden reçetesiz olarak alabileceğiniz bir ağrı kesicidir. Avreles diş ağrısı, Baş ağrısı ve kas ağrısı gibi durumlarda kullanıldığında ağrılara iyi geldiği gözlemlenir. Avreles’in ağrı kesici özelliğini bilimsel bir çalışma üzerinden inceleyelim.

Arveles dişe iyi gelir mi, diş ağrısını keser mi, diş ilacı,

Arveles Diş ve Baş Ağrısına İyi Gelir Mi?
Yapılan klinik çalışmalar ve kullanıcı yorumları dikkate alındığında. Arveles dış ağrısı için kullanıldığında hastaların genelinde kısa zamanda ağrıyı önemli ölçüde azalttığı ve gözlemlenmiştir. Özellikle diş çekimi sonrasında oluşan diş eti ağrısını önlemede sık reçete edilir. Ayni şekilde Arveles baş ağrısı yada kas ağrısı için kullanıldığında da 15 dakika sonra etkisini göstermeye başlamıştır.

BMC Klinik Farmakol un yaptığı bir çalışmada Arveles in ağrı kesici özelliği incelenmiş hatta Novalgin e göre etkinliğine bakılmıştır. Burada çalışmanın daha özetlenmiş hali vardır.

Yapılan yedi rastgele çalışmada 994 hasta incelenmiştir. Hastalar diş ağrısı, baş ağrısı, ve kas ağrısı gibi şikayetleri olan hastalardır. Hastalara Arveles’in etken maddesi verilmiştir. Bu çalışmada deksketoprofenin yani Arveles’in ağrı kesici özelliği incelenmiştir. Yedi denemeden altısında hem rastgele hem de çift kör çalışma yapılmıştır.

arveles baş ağrısına iyi gelir mi, baş ağrısını keser mi, ağrısını geçirir mi?

Ağrısı bir ile beş arasında skorlandığında, Arveles’ in hastalardaki ağrı kesme oranı 4 ile 5 arasında sonuçlanmıştır. Bu deney sonucunda görülmüştür ki Arveles diş, baş ve kas ağrısı gibi ağrıları olan her 16 hastadan dokuzun da ağrının tamama yakını kesmiştir.
İlk dozdan dört ila altı saat sonra ağrı yoğunluğu veya ağrı hafiflemesi bildiren standart ağrı modelleri olup, başlangıçta orta veya şiddetli ağrısı olan hastalar ve altı saat boyunca ağrı yoğunluğu ve ağrı hafiflemesi ölçülmüşlerdir.
20 veya 25 mg ve 50 mg’lık dozlarda Arveles (deksketoprofen), en az% 50 için NNT’lerle, plaseboya ( ilacı hiç almamış olanlar) göre anlamlı şekilde üstün olmuştur.
Arveles (Deksketoprofen) 12.5 mg ve 25 mg, çok dozlu bir deneyin tek doz fazında Novalgin (dipiron 575 mg’dan) daha iyi oranlarda ağrı kesici özellik göstermiştir.
Not; Arveles gibi ağrı kesici ilaçlar diş apsesi ve iltihaplı yara

gibi enfeksiyonel durumları tedavi etmez sadece ağrı kesici ve inflamatuar özellik gösterir.

Kaynakça: Systematic Review of Dexketoprofen in Acute and Chronic Pain

Not Found | Patient

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/11155464
 
NEDEN SIK HASTA OLURUZ?
Bazı insanlar için, hasta olmak bir yaşam biçimidir ve iyi hissettiği günlerin sayısı azdır. Hapşırma ve baş ağrılarından kurtulmak bir rüya gibi görünebilir, ama bu mümkün. Bununla birlikte, sizi hasta eden şeyin ne olduğunu bilmeniz gerekir.

Ne Yersen O’sun

“Günde bir elma bir doktoru uzak tutar” gerçekliği olan basit bir deyimdir. Çok yönlü dengeli beslenmediyseniz , vücudunuz en iyi şekilde çalışamaz. Zayıf bir diyet de çeşitli hastalıkların riskini artırır.

İyi beslenme vücudunuzun ihtiyacı olan besinleri, vitaminleri ve mineralleri almakla ilgilidir. Farklı yaş gruplarının farklı beslenme ihtiyaçları ve gereksinimleri vardır, ancak aynı genel kurallar her yaştan insan için geçerlidir:

Her gün çeşitli meyve ve sebzeleri yiyin.
Yağsız proteinleri yağsız olarak seçin.
Günlük yağ, sodyum ve şeker alımını sınırlayın.
Mümkün olduğunda tam tahıl yiyin.
D Vitamini

Sık sık hastalanırsanız, D vitamini alımınızı artırmanız faydalı olabilir. D vitamini eksikliği de zayıflamış bir bağışıklık sistemine bağlanmıştır. D vitamini alımınızı yağlı balık, yumurta sarısı ve mantar gibi yiyeceklerle artırın. Her gün 10-15 dakika dışarıda olmak, bu “ güneş ışığı vitamininin ” faydalarından yararlanmanın başka bir yoludur. Diyet Takviyeleri Ofisine GöreÇoğu yetişkin, her gün en az 15 mikrogram (mcg) hedeflemelidir. Çoğu yetişkinin her gün 100 mcg tüketmesi güvenlidir.

Dehidrasyon

Vücuttaki her doku ve organ suya bağlıdır. Besin maddelerini ve mineralleri hücrelere taşımaya yardımcı olur ve ağzınızı, burnunuzu ve boğazınızı nemli tutar bu da hastalıklardan kaçınmak için önemlidir. Vücudun yüzde 60’ı sudan oluşmasına rağmen, idrar yapmak, bağırsak hareketlerini, terlemeyi ve hatta nefes almasını sağlayarak sıvı kaybedersiniz. Dehidrasyon, kaybettiğiniz sıvıları yeterince değiştirmediğinizde ortaya çıkar.

Hafif ila orta derecede dehidrasyonun tanımlanması bazen zordur, ancak sizi hasta edebilir. Hafif ila orta derecede dehidrasyon belirtileri, genel ağrı hali, halsizlik, baş ağrısı ve kabızlık ile karıştırılabilir. Hem akut hem de kronik dehidrasyon tehlikeli olabilir, hatta yaşamı tehdit edebilir. Semptomlar şunları içerir:

Aşırı susuzluk
Batık gözler
Baş ağrısı
Düşük tansiyon veya hipotansiyon
Hızlı nabız
Karışıklık veya uyuşukluk
Tedavi basittir: tüm gün boyunca, özellikle sıcak veya nemli koşullarda su içmek. Meyveler ve sebzeler gibi yüksek su içeren yiyecekler yemek, gün boyunca yeterli ölçüde su almanızı sağlar. Düzenli olarak idrar yaptığın ve susamadığını düşündüğün sürece, muhtemelen nemlendirmek için yeterince içiyorsun. Başka bir uygun nemlendirme göstergesi, idrar renginin soluk sarı ya da neredeyse açık olması gerektiğidir.

Uyku Eksikliği

Her gece yeterince uyumayan insanlar hastalanırlar. Bağışıklık sisteminiz uyurken sitokinleri serbest bırakır. Sitokinler, iltihap ve hastalıklarla mücadele eden protein-elçileridir. Vücudunuz hastalığınız veya stresiniz olduğunda bu proteinlerden daha fazlasına ihtiyaç duyar. Uykusuz olursanız, vücudunuz koruyucu proteinleri yeterince üretemez. Bu, vücudunuzun enfeksiyonlara ve virüslere karşı savaşma yeteneğini azaltır.

Uzun süreli uyku yoksunluğu da riskinizi artırır:

Şişmanlık
Kalp hastalığı
Kardiyovasküler problemler
Şeker hastalığı
Kirli Eller

Elleriniz gün boyunca birçok mikropla temas eder. Ellerinizi düzenli olarak yıkamayınca yüzünüze, dudaklarınıza veya yemeğinize dokunduğunuzda hastalıkları yayabilirsiniz.

Ellerinizi 20 saniye boyunca akan su ve antibakteriyel sabunla yıkayın, sağlıklı kalmanıza ve hastalığa neden olan bakterileri önlemenize yardımcı olur. Temiz su ve sabun mevcut olmadığında, en az yüzde 60 alkol içeren alkol bazlı el dezenfektanları kullanın.

Hasta olduğunuzda, mendiller, kapı kolları ve telefonunuz, tabletiniz veya bilgisayarınızın mendilleri gibi elektronik eşyaları dezenfekte edin. Hastalığın yayılmasını önlemek için, Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) bu durumlarda ellerinizi yıkamanızı tavsiye eder:

Yiyecek hazırlama öncesi ve sonrası
Yemeden önce
Hasta olan birine bakmadan önce ve sonra
Bir yarayı tedavi etmeden önce ve sonra
Banyoyu kullandıktan sonra
Çocuk bezi değiştirdikten sonra veya lazımlık eğitimi olan bir çocuğa yardım ettikten sonra
Öksürdükten, hapşırdıktan veya burnunuzu temizledikten sonra
Evcil hayvanlara dokunduktan veya evcil hayvan atıklarını veya yiyeceklerini aldıktan sonra
Çöpleri ele aldıktan sonra
Kötü Ağız Sağlığı

Dişlerin sağlığınıza bir pencere ve ağzınız hem iyi hem de kötü bakteriler için güvenli bir sığınak. Hasta olmadığınız zaman, vücudunuzun doğal savunmaları ağız sağlığınızın korunmasına yardımcı olur. Günlük fırçalama ve diş ipi kullanmak tehlikeli bakterileri kontrol altında tutar. Ancak zararlı bakteriler kontrolden çıktığında sizi hasta edebilir ve vücudunuzun başka yerlerinde iltihap ve problemlere neden olabilir.

Uzun süreli, kronik ağız sağlığı problemleri daha büyük sonuçlar doğurabilir. Kötü ağız sağlığı, aşağıdakiler dahil olmak üzere çeşitli koşullarla bağlantılıdır:

Kalp hastalığı
İnme
Erken doğum
Düşük doğum ağırlığı
Endokardit, kalbin iç astarında bir enfeksiyon
Sağlıklı dişler ve diş etlerini desteklemek için, özellikle yemeklerden sonra, dişlerinizi en az iki kez fırçalayın ve diş ipi kullanın. Ayrıca diş hekiminizle düzenli kontroller planlayın.

Bağışıklık Sistemi Bozuklukları

Bağışıklık sistemi bozuklukları, bir kişinin bağışıklık sistemi antijenlerle savaşmazsa ortaya çıkar. Antijenler, aşağıdakiler dahil olmak üzere zararlı maddelerdir:

Bakteriler
Toksinler
Kanser hücreleri
Virüsler
Mantar
Polen gibi alerjenler
Yabancı kan veya dokular
Sağlıklı bir vücutta, istila eden bir antijen, antikorlar tarafından karşılanır. Antikorlar, zararlı maddeleri yok eden proteinlerdir. Bununla birlikte, bazı insanlar gerektiği gibi çalışmayan bağışıklık sistemlerine sahiptir. Bu bağışıklık sistemleri, hastalığı önlemek için etkili antikorlar üretemez.

Bağışıklık sistemi bozukluğuna sahip olabilirsiniz veya yetersiz beslenmeden kaynaklanabilir. Bağışıklık sisteminiz de yaşlandıkça zayıflamaya eğilimlidir.

Genetik

Düşük beyaz kan hücresi (WBC) sayısı da hastalanmanıza neden olabilir. Bu durum lökopeni olarak bilinir ve genetik olabilir veya başka bir hastalığın neden olabilir. Düşük bir WBC sayısı enfeksiyon riskinizi artırır.

Öte yandan, yüksek bir WBC sayısı sizi hastalığa karşı koruyabilir. Düşük bir WBC sayımına benzer şekilde, yüksek bir WBC sayısı da genetiğin sonucu olabilir. Bu nedenle, bazı insanlar soğuk algınlığı ya da griple savaşmak için doğal olarak daha donanımlı olabilirler.

Alerji Belirtileri

Alerjik reaksiyonlar, kaşıntılı gözler, sulu burun ve alerjiye neden olmadan tıkalı bir baş ağrısı gibi semptomlar yaşayabilirsiniz. Bu duruma alerjik rinit denir.

Alerjik olmayan rinit semptomları, alerjik reaksiyona benzerdir. Fakat çimen, ağaç poleni veya başka bir tipik alerjenden kaynaklanmak yerine, alerjik olmayan rinit güçlü kokulardan, bazı gıdalardan, stresden, havadaki değişikliklerden veya hatta kuru havadan kaynaklanır.

Burun girişinintahriş olması ve şişmesi, alerjik olmayan rinitlere neden olur. Burnunuzdaki kan damarları genişler ve kan burun ve ağzına akar. Bu, burnunuzda anormal genişleme ve inflamasyona neden olur, bu da alerjik semptomları tetikler. Çoğu insan alerji testinden geçtikten sonra allerjik olmayan rinit tanısı alır.

Durumun tedavisi aşağıdakilere bağlıdır:

Semptomların şiddeti
Tetikleyicilerin
Tedaviyi zorlaştıracak başka koşullarınız varsa
Çok Fazla Stres

Stres yaşamın normal bir parçasıdır ve küçük artışlarla bile sağlıklı olabilir. Ancak, kronik stres vücudunuzda birçok yan etkiya sebep olabilir, sizi hasta edebilir ve vücudunuzun doğal bağışıklık yanıtını azaltabilir. Bu, iyileşmeyi erteleyebilir, enfeksiyonların sıklığını ve şiddetini artırabilir ve mevcut sağlık sorunlarını kötüleştirebilir.

Stres azaltma tekniklerini pratik edin, örneğin:

Bilgisayarınıza ara vermek
Eve gittikten birkaç saat sonra cep telefonundan kaçınmak
Stresli bir çalışma toplantısından sonra yatıştırıcı müzik dinlemek
Stresi azaltmak ve ruh halinizi geliştirmek için egzersiz yapmak
Müzik, sanat veya meditasyon yoluyla rahatlayabilirsiniz . Her ne ise, stresinizi azaltan ve rahatlamanıza yardımcı olacak bir şey bulun. Stresinizi kendi başınıza kontrol edemiyorsanız profesyonel yardım alın.

Mikrop ve Çocuklar

Çocukların en çok sosyal teması vardır, bu da onları mikropları taşımak ve iletmek için yüksek risk taşır. Diğer öğrencilerle oynamak, kirli oyun ekipmanlarını oynamak ve toprağa nesneleri toplamak mikropların yayılabildiği birkaç örnektir.

Çocuğunuza sık sık el yıkama gibi iyi hijyen alışkanlıklarını öğretin ve her gün yıkayın. Bu, evinizin etrafındaki virüs ve mikropların yayılmasını durdurmaya yardımcı olur. Kendi ellerinizi sık sık yıkayın, biri hastalandığında ortak yüzeyleri silin ve hastalandıysanız çocuğunuzu evde tutun.

Her zaman hastalandığınızı fark ederseniz, alışkanlıklarınıza ve ortamınıza yakından bakın; Bunun sebebi önünüzde haklı olabilir. Hastalığınızı neyin yaptığını öğrendikten sonra, doktorunuzla konuşarak veya bazı yaşam tarzı değişiklikleri yaparak, sağlığınızı geliştirmek için adımlar atabilirsiniz.

Kaynak: Why Do I Keep Getting Sick All the Time?
 
ÜZÜM ÇEKİRDEĞİNİN FAYDALARI
Üzüm en popüler meyvelerden biridir ancak birçok insan belki de en faydalı kısmı olan çekirdeklerini yemeyi ihmal eder. Üzüm çekirdeği güçlü antioksidanlar bakımından ve oligomerik proantisiyanidin kopleksleri (OPCs) bakımından zengindir.

Oligomerik proantisiyanidin kompleksleri antioksidan hareketliliği ile bilinir. Bunun anlamı üzüm çekirdeği vücuttaki serbest radikalleri yok etmeye yardımcı olur. Böylece erken yaşlanma ve belirli kronik rahatsızlıklardan kaçınmaya yardımcı olur.

Buna ek olarak üzüm çekirdeği, lipid peroksidasyonu, trombosit agregasyonu, kılcal geçirgenlik ve kırılganlığı engeller ve enzim sistemini etkiler. Hatta üzüm çekirdeği kanserin önlenmesinde de rol oynar. Yapılan araştırmalarda üzüm çekirdeğinin prostat kanseri hücrelerinin yayılmasını engellediği ortaya çıkmıştır. Ayrıca üzüm çekirdeği özünün de meme, mide, kolon, prostat ve akciğer kanser hücrelerinin büyümesini önlediği bulunmuştur.

Üzüm Çekirdeğinin Faydaları
Yüksek Tansiyon: Üzüm çekirdeğinde bulunan antioksidan, linoleik asit ve fenolik prokyanidinler kan damarlarını yüksek tansiyona neden olan zararlardan korumaya yardımcı olur. Üzüm çekirdeği kan damarlarını açar ve metabolik sendrom olan kişilerde tansiyonu düşürür.
Kronik Venöz Yetersizliği: üzümde bulunan oligomerik proantisiyanidin kompleksleri kronik venöz yetersizliğine faydalıdır. Oligomerik proantisiyanidin kompleksleri tüketen kişilerin yaklaşık %80’i tedavinin ilk 10 gününün ardından iyileşmelere sahip olur. Kasvet, kaşıntı ve ağrı hisleri gözle görülür şekilde azalır.
Kemik Gücü: Üzüm çekirdeği kemik oluşumu ve kemik üçünü geliştirir.
Ödem: Üzüm çekirdeği uzun süre oturma sonucunda oluşan bacak ödemini önler. Buna ek olarak ödem meme kanseri ameliyatı sonrası yaygın olarak görünür. Ameliyattan sonra 6 ay boyunca günlük 600 gram üzüm çekirdeği tüketimi ödemi ve ödemden kaynaklanan ağrıları azaltır.
Bilişsel Zayıflama: Üzüm çekirdeği oksidatif baskıyı azaltarak ve mitokondriyel fonksiyonu koruyarak beyindeki hipokampal fonksiyon bozukluğunu tersine çevirir. Üzüm çekirdeği ayrıca Alzheimer hastalığında koruyucu ve tedavi edici madde olarak da kullanılır.
Ağız Sağlığı: Üzüm çekirdeği mineral oluşumunu artırır. Mineralleşme diş çürümesi durdurmak için etkilidir ve ağız sağlığında önemli rol oynar.
Şeker Hastalığı: Üzüm çekirdeği lipit profilini, kilo vermeyi, tansiyonu ve diğer şeker hastalığı komplikasyonlarını geliştirir. Araştırmacılara göre üzüm çekirdeği şeker hastalığı komplikasyonlarına uygun ve ucuz tedavi sağlar.
Diğer Faydaları

Gece görüşünü artırır.
Ciltteki kolajen ve elastini korur.
Hemoroidi tedavi eder.
Oksidatif ekşime ve bakteriyel patojenlere karşı korur.
 
KARINCALARDAN NASIL KURTULUNUR?
Karıncalardan nasıl kurtulunur sorusu özellikle sıcak yaz aylarında pek çok ev hanımının aklını kurcalayan en önemli konulardan birisi haline gelir. Zira havaların ısınması ile birlikte toprak altından çıkarak kendilerine daha kolay besin bulabilecekleri evleri hedef alan karıncalar, her ne kadar küçük ve sevimli gözükseler de özellikle yemek yenen alanlara dadandıklarında ev sahiplerini bıktırabilir. Bu nedenle bu küçük canlılardan en etkili şekilde nasıl kurtulabileceğini bilmek isteyenlere ilk olarak evlerde görülen karıncaların nedenlerinden bahsedildikten sonra temizleme yöntemlerine geçilebilir.

Evlerde Görülen Karıncaların Nedenleri
Evlere dadanan karıncaları temizlemeden önce ilk olarak problemin kaynağına inmek oldukça önemlidir. Zira sorunun kaynağı çözülmeden yapılacak olan karınca temizliği eve yayılmış olan karıncaları öldürecek ancak yerine yenilerinin gelmesinin önüne geçemeyecektir. Bu nedenle evlerindeki karıncalardan kalıcı olarak kurtulmak isteyen kişilerin öncelikle karıncaların neden evlerine dadandığını tespit etmeleri gerekir.

Tüm bu bilgiler ışığında karıncaların evlerde görülmesinin belli başlı bazı sebepleri olduğundan söz edilebilir. Bunlar arasında en önemli etkenin yiyecek kalıntıları olduğu söylenebilirken diğer nedenlerin de nem ve evde bulunan bitkiler olduklarından bahsedilebilir.

Yiyecek kalıntılarının dışında evlerde açıkta yer alan yiyeceklerin de yine karınca istilasına neden olabileceği bilinmektedir. Bu nedenle yerlere dökülen ve özellikle şeker içeren her türlü yiyecek ya da içeceğin vakit kaybedilmeden temizlenmesi oldukça önemlidir. Bunun dışında yerlerde ya da masalarda kalan yemek kırıntılarını sık sık temizlemek ve yerleri düzenli olarak deterjanla silmek de yine yiyecek kaynaklı karınca istilalarına karşı iyi bir önlem olabilmektedir.

Çöp kovalarını ağızları açık şekilde açıkta bırakmak, evlerde görülen karıncaların nedenleri arasında başka bir tanesine örnek olarak verilebilir. Bu nedenle çöplerin özellikle sıcak yaz aylarında evlerde uzun süre tutulmamaları tavsiye edilir.

Tüm bunların yanı sıra sulu ya da nemli ortamlar da karıncalar için ideal bölgeler arasında gelmektedir. Bu nedenle banyo ve mutfak gibi alanların nemli bırakılmasının evlere dadanan karıncaların en büyük sebeplerinden birisi olduğu söylenebilir. Söz konusu bölgelerde karınca istilasını önlemek içinse sık sık havalandırmanın büyük önem teşkil ettiği dile getirilebilir.

Evlerde yer alan bitkilerin bakımı ise üzerinde titizlikle durulması gereken bir diğer konudur. Bitkiler çoğu zaman karıncalara davetiye çıkardıkları için düzenli olarak kontrol edilmeleri, arada sırada balkona çıkarılarak hava aldırılmaları ve nemden arındırılmaları önemlidir.




Evlerde görülen karıncaların nedenleri ve basit çözüm yöntemlerinden bu şekilde bahsedildikten sonra karıncalardan nasıl kurtulunur diyenlere de aşağıdaki yöntemleri deneyebilecekleri söylenebilir.

Sirke ile Karıncalardan Kurtulma Yöntemi
Doğal elma sirkesi ve su ile hazırlanabilecek bir karışım, karıncalardan kurtulabilmek amacıyla tercih edilebilecek iyi bir çözüm olabilir. Bu yöntem için sirke ve suyun 1/3 oranında karıştırılması ve daha sonra bu karışımın karıncaların görüldüğü bölgelere bir sprey yardımı ile sıkılması yeterlidir. Sirke kokusu, pek çok böcek türü gibi karıncaların da nefret ettiği kokular arasında gelmektedir ve bu kokunun eve yayılması karıncaları ev içerisinden uzaklaştırmaya yetmektedir. Hazırlanan karışımdan daha fazla etki almak isteyen kişiler sirkeli su ile mutfak masalarını ve tezgahlarını da silebilir. Söz konusu karışımın karıncaların geçtiği yollar üzerine sıkılması da yine evlere dadanan karıncaları temizleyebilmek için iyi bir yöntemdir.

Boraks ile Karıncalardan Kurtulma YöntemiBoraks isimli bir madde, son yıllarda karıncalardan kurtulma konusunda pek çok kişinin tercih ettiği yöntemler arasında gelmektedir. Oldukça etkili olan bu madde, karıncaların sindirim sistemlerine ve iskeletlerine etki ederek toplu şekilde ölmelerini sağlaması ile de bilinmektedir. Çoğunlukla koloni halindeki karıncalar üzerinde uygulanan boraksın kullanımı için bir miktar şekerli su alınarak içerisine boraks karıştırılmalı ve sonrasında karınca görülen tüm bölgelere bu karışım sürülmelidir. Sürme aşamasının ardından karıncaların şekerli su içerisindeki boraksı yuvalarına taşımaları ve akabinde yuva içerisinde topluca ölmeleri ile evlerdeki karınca problemi de kolay bir şekilde çözülmüş olabilecektir.

Baharat ile Karıncalardan Kurtulma Yöntemi
Karıncalardan nasıl kurtulunur diyen kişilere bir de çeşitli baharatlar ile yapabilecekleri uygulamalardan bahsedilebilir. Özellikle tarçın ve karanfilin karıncalar için oldukça itici olduğu ve bu baharatların yuvalarının önüne ya da geçtikleri yollara dökülmeleri halinde karıncaların söz konusu bölgeleri terk etmelerini sağlayabilecekleri bilinmektedir. Bu nedenle mutfak dolaplarına, çekmecelere ve kuytu köşelere bol bol tarçın ya da kuru karanfil dökülmesi, bir müddet sonra evlerin karıncalardan temizlenmesine imkân verebilecektir. Tüm bunların yanı sıra nane yağının da yine karıncalar için oldukça etkili bir temizleme yöntemi olduğundan söz edilebilir. Evin her tarafına bir şişe yardımı ile nane yağı püskürtmek birkaç gün içerisinde dahi karınca sayısında büyük oranda azalma sağlayabilir.

İlaçlama ile Karıncalardan Kurtulma Yöntemi
Yukarıda bahsedilen her yöntemi denemesine rağmen halen karıncalar ile mücadele eden ve karıncalardan nasıl kurtulunur diyen kişilere de piyasada satılan karınca öldürücü ilaçları tercih edebilecekleri söylenebilir. İlaçlama firmaları ile iletişime geçerek evleri ilaçlatmak da yine evleri istila eden karıncalardan kesin olarak kurtulma yöntemleri arasında gelmektedir.
 
İNTERNETTEN OTOBÜS VE UÇAK BİLET ALMANIN FAYDALARI
Milenyum çağına adımımızı atmamızla birlikte hayatımıza giren internet, insanın hayatını bir hayli kolaylaştırdı. Günümüzde, bilet almak gibi bir işlemi internet üzerinden 5 dakikada halledebiliyorken, eskiden, bilet satış noktalarına ya da acentelere gitmemiz gerekiyordu. Üçüncü kişileri aradan çıkartarak, daha hızlı ve güvenilir bir alışveriş ortamı sağlayan internetten araştırma yaparak, en ucuz, en hızlı ve en kaliteli hizmet veren firmayı bulabilir, biletinizi kolaylıkla satın alabilirsiniz.

İnternetten Otobüs Bileti Almanın Faydaları

İnternetten otobüs bileti almanın pek çok faydası bulunuyor. Size zamandan kazandırdığı gibi tercih edeceğiniz firmanın tüm bilgilerine tek tıkla ulaşabiliyorsunuz. Üstelik size, seyahat etmek istediğiniz koltuğu seçme imkanı tanıyor. Buna ek olarak, acil bir durumla karşılaştığınızda ve bir yakınınız için bilet alınması gerektiğinde, yakınınızın kimlik bilgilerini kullanarak 5 – 10 dakika içerisinde bilet alabilirsiniz.

Zamandan Tasarruf Edersiniz
”Vakit, nakittir!’ sözü, günümüzde yaşayan insanlar için artık bir motto halini aldı desek yeridir. Her şeyin hızla ölçüldüğü bir dünyada tasarruf edilebilen 30 – 40 dakika bile çok önemli sayılıyor. Yemek tarifine bakmak, arkadaşlarınızla konuşmak gibi en basit gündelik işleri dahi internet üzerinden yapabildiğinizi düşünürsek, otobüs biletinizi de internetten alarak zaman kazanabilirsiniz. Otobüs firmalarına gidip, tek tek fiyat alıp daha sonra da bu fiyatları karşılaştırarak bütçenize en uygun firmayı, yola çıkmak istediğiniz saatle uyuşturmak en azından 2 – 3 saatinizi alabiliyor. Halbuki internet üzerinden tek bir sayfaya giderek, firmaların sefer saatlerini ve bilet fiyatlarını öğrenebilirsiniz. Daha sonrasında iletişim bilgilerinizi girerek satın alabileceğiniz bilet için harcayacağınız süre ise en fazla 5 – 10 dakika olacaktır.

Otobüs Firmalarının Bilgilerine Tek Tıkla Ulaşabilirsiniz
Otobüsle sıklıkla seyahat edenlerin genellikle tercih ettikleri bir firma olsa da, otobüse daha az binenler genellikle bilet satın almadan önce firmaların sefer saatlerini, hangi şehirlere gittiklerini, kısa tarihlerini bilmek isteyebilirler. Bu tarz bilgileri, firmaların ofislerine gitmektense, internet üzerinden tek tıkla elde edebilirler. Firmaların hangi gün, saat kaçta, nereye sefer düzenledikleri, kaç yılında kuruldukları vb. bilgilere sadece tek tıkla ulaşabilirsiniz.

Bütçenize En Uygun Otobüs Firmasını Seçebilirsiniz
İnternet üzerinden otobüs bileti almanın belki de en büyük faydası, bütçenize en uygun bileti seçebiliyor olmanız. Otobüs firmalarının internet sayfalarına girdiğiniz takdirde, seferlerin sağ tarafında fiyat bilgisi görürsünüz. Genellikle üst tarafta da filtreleme özelliği bulunur. Buradan ‘En düşük fiyattan’ seferleri sıralayabilirsiniz. Böylece en uygun fiyatlı olan seferler en üstte yer alır. Ayrıca, tüm otobüs firmalarının seferlerini tek bir yerde toplayan internet siteleri (arama motorları) üzerinden de bu işlemi gerçekleştirebilirsiniz.

İstediğiniz Koltukta Seyahat Etme Özgürlüğü Elinizde
Otobüs firmalarının şubelerine giderek bilet alındığı dönemde eğer girişken biri değilseniz, şubedeki yetkilinin verdiği koltuğu razı oluyordunuz. Gerçi yetkiliden cam kenarı veya koridor olarak özel talepte bulunsanız dahi, sistemdeki boş koltukları göremediğiniz için size istediği bileti verebiliyordu. İnternetten bilet alma devriyle bu sorunda ortadan kalktı. Artık dilediğiniz koltukta seyahat edebilirsiniz. Bilet satın alma butonuna tıkladığınızda, eskiden şubede bulunan yetkilinin önünde açılan sayfa gibi sizin de önünüzde boş koltukların gösterildiği bir sayfa açılıyor. Siz de bu koltuklar arasından boş olan bir tanesini seçerek biletinizi alabilirsiniz.

Başkasının Adına Kolaylıkla Bilet Satın Alabilirsiniz
Bazen, öyle bir an geliyor ki, sizinle aynı şehirde yaşamayan bir tanıdığınız için bilet almanız gerekebiliyor. Özellikle yaşlı insanların internetle gençlere oranla pek arası olmadığı için sizden yardım talep edebiliyorlar. Tek ihtiyacınız olan, bilet satın almak istediğiniz kişinin adı – soyadı, telefon numarası, mail adresi ve T.C. kimlik numarası. Bu bilgileri, tanıdığınız kişiyi telefonla arayarak edinebilirsiniz. Ödemeyi de tanıdığınızın kartından yapabileceğiniz gibi kendi kredi kartınızı da kullanabilirsiniz.

İnternetten Uçak Bileti Almanın Faydaları

Uçak biletinizi internetten alarak hayatınızı çoğu anlamda kolaylaştırabilirsiniz. Uygun fiyatlı bilet almak isteyenler için hava yolu firmalarını karşılaştırma imkanı sunan internet, aynı zamanda acenta firmalarına ödenen komisyon tutarının da cebinizde kalmasını sağlıyor. Üstelik, daha önceden internetten uçak bileti satın aldıysanız, firmanın yıl içerisinde sağladığı fırsat ve kampanyalardan da haberdar olup yararlanabiliyorsunuz. Acil bir durumda, çabucak uçakla seyahat etmeniz gerekirken seyahat acentelerinin mesai saatleri dışında hizmet vermediğini aklınıza getirdiğinizde, internetten biletinizi satın alabilirsiniz. Üstelik, araştırma yapmanız ve uygun fiyatlı bir bilet bulmanız ortalama 5 – 10 dakika sürüyor.

Acentelere Komisyon Ücreti Ödemenize Gerek Kalmaz
Acenteler, uçak firması ile müşteri arasındaki aracı firmalar oldukları için, satılan her biletten kendilerine belirli miktarlarda komisyon alırlar. Bu komisyon çok büyük bir meblağ olmamasına karşın, yıl içerisinde sık sık uçakla seyahat edenler için büyük miktarlara tekabül edebilir. Biletinizi internetten aldığınız takdirde ise 3. kişilere ekstra ücret ödemenize gerek kalmaz. En azından, sayfada gördüğünüz fiyat üzerinden ücretlendirilirsiniz, daha fazlası talep edilmez.

En Uygun Fiyatlı Uçak Biletini Kolaylıkla Bulabilirsiniz
Türkiye’de hizmet veren hava yolu firmaları arasında gitmek istediğiniz yere en uygun fiyatlı seferi düzenleyen şirketi bulabilmek artık çok daha kolay. İnternet üzerinden yapacağınız ufak bir araştırmayla hava yolu firmalarının internet sitesine girebilir, gitmek istediğiniz tarihi seçerek karşılaştırma yapabilirsiniz. Üstelik, tatil planınızı çok önceden planladıysanız, uçak biletinizi şimdiden alarak oldukça uygun fiyatlarla seyahat edebilirsiniz. Eğer tüm firmaların sitelerini gezerek fiyat karşılaştırması yapmak istemiyorsanız, sizin için firmaların tüm seferlerini tek bir listede toplayan internet sitelerini ziyaret edebilirsiniz.

7 Gün 24 Saat Bilet Satın Alabilirsiniz
Seyahat acenteleri, mesai saatleri dışında hizmet vermedikleri için acil bir durumda uçak bileti almak istediğiniz takdirde muhatap bulamıyorsunuz. Özellikle gece uçuşları için büyük sıkıntıya sebep olan bu durumda her geçen dakika yerler doluyor ve uçuşta yer bulamayabiliyorsunuz. Bu durumda internet devreye giriyor. Dilediğiniz günde ve dilediğiniz saatte, internet üzerinden uçak bileti satın alabiliyorsunuz.

Zamandan Kazanırsınız
Yaşadığımız dönemde her şeyin anahtarı hız olduğu için kimse, seyahat acentesine gidip, hava yolu firmaları hakkında bilgi alıp, sefer saatlerini öğrenip, en uygun fiyatlı bileti satın almak istemiyor. Tüm bunlar için yolu ve trafiği de hesaba katarsak en azından 2 – 3 saatinizi harcamanız gerekiyor. Bunun yerine, yukarıda yer alan tüm bilgilere internet üzerinden rahatça ulaşabiliyorsunuz. Firma hakkında bilgi edinebilir, en uygun fiyatlı uçak biletini satın alabilirsiniz. Üstelik tüm bunları yapmak için harcamanız gereken süre ortalama 5 – 10 dakika civarında oluyor.

Fırsat ve Kampanyalardan İlk Önce Siz Haberdar Olursunuz
Uçak biletinizi bir kez dahi internetten aldıysanız, satın alma işlemi sırasında firmalar size, gelecekteki fırsat ve kampanyalardan haberdar olmak isteyip istemediğinizi sorar. Eğer ‘İstiyorum’ butonuna tıklarsanız firmalar, ya cep telefonunuzu, ya mail adresinize ya da ikisine birden bilgilendirme mesajları gönderirler. Böylelikle hava yolu firmalarının müşterilerine sundukları fırsatlardan, kampanyalardan, indirimlerden ve promosyonlardan ilk önce siz haberdar olursunuz. Yıl içerisinde sık sık seyahat eden kişiler için bu kampanyalar oldukça önemli olabiliyor.
 
KABIZLIĞA NE İYİ GELİR?
Günlük hayatta kişilerin yiyip içtiklerine bağlı olarak meydana gelebilen kabızlık problemleri ayrıca farklı iç ve dış etkenler nedeniyle de kendini gösterebilir. Hareketsiz bir yaşam şekli ve düzensiz beslenme sonucunda günümüzde en sık rastlanan rahatsızlıklardan birisi olan kabızlık, gelişen doğal tıp sayesinde sanıldığının aksine oldukça kolay yöntemler ile tedavi edilebilir. Bundan dolayı ‘’Kabızlığa ne iyi gelir?’’ diye merak eden ve bu sorunun cevabı için internette uzun süre araştırma yapan kişilere, kabızlığa karşı doğal tedavi yöntemlerinden bahsedilebilir.

Kabızlığa Ne İyi Gelir?
Kuru mürdüm eriği ve kuru kayısı bir önceki geceden bir bardak suyun içerisine konulur ve ertesi gün sabah aç karnına olacak şekilde bu su içilir. Arkasından ise su ile şişmiş olan meyveler tüketilir. Bu yöntem günlük olarak tekrar edilebilir.
Keten tohumu bir havan içerisine alındıktan sonra dövülür ve her sabah aç karnına 1 çorba kaşığı tüketilir. Keten tohumunu yeme konusunda zorluk çeken kişiler az miktarda yoğurt ile karıştırarak da tüketimini gerçekleştirebilir.
Bir kilo arpa üstünü geçecek kadar suya konulduktan sonra 1 gece bekletilir ve ertesi sabah haşlanır. Haşlanan arpanın içerisine 2 orta boy kabak, 1-2 dal pırasa, biraz ıspanak, 1-2 dal kereviz sapı, bir tutam tuz ve 1 yemek kaşığı zeytinyağı atılarak iyice pişirilir. Hazırlanan bu yemek sabahları aç karnına tüketilir.
İki yumurtanın sarısı bir kenara alınarak kek kabı içerisinde çırpılır. Ayrı bir yerde 1 fincan ölçüsünde sıvı yağın içerisine bir tutam tarçın eklenir. Yağ ve tarçın da karıştırıldıktan sonra yumurta sarısı karışımı ile birleştirilir. Daha sonra karışımın içerisine 50 gram yulaf ezmesi, birkaç mürdüm eriği, 1.5 kahve fincanı kadar toz şeker ve yine 1.5 kahve fincanı buğday unu eklendikten sonra bir tür kek hamuru haline gelene kadar karıştırılır. Hazırlanan hamur 150 derecede ısıtılmış olan fırına atılır ve yaklaşık 20-30 dakika pişirilir. Bu kek günde 2 dilim şeklinde yenebilir.
Zeytinyağı pırasa yemeği pirinç katılmadan pişirilip tüketildiğinde kabızlığa iyi gelen doğal yöntemler arasında tavsiye edilebilir. Haftada 3-4 kere yenebilecek olan bu yemek ile kabızlık problemi kısa sürede giderilebilir.
Sinameki bitkisi, kabızlık konusunda hızlı çözüm sağlayan doğal tedavi seçeneklerindendir. Ancak aşırı tüketimi bağırsak tembelliğine sebebiyet verebildiği için bilinçli kullanılması gerekir.
Bir avuç maydanoz, bir avuç kiraz sapı, 3 poşet kadar yeşil çay, 1 limon ve 3 taze kayısı alınarak 5 bardak su içerisinde iyice kaynatılır. Daha sonra hazırlanan karışım süzüldükten sonra her sabah ve akşam düzenli olarak tüketilir.
Hiçbir şekilde yağ ve tuz atılmadan hazırlanan patlamış mısır, iyi bir atıştırmalık olmasının yanı sıra ‘’Kabızlığa ne iyi gelir?’’ sorusunun cevabı olarak da verilebilir.
Kabızlıkta Doğru Beslenmenin Önemi
Doğal tedavi yöntemleri dışında ‘’Kabızlığa ne iyi gelir?’’ sorusu için doğru beslenmenin öneminden de bahsedilebilir. Çoğu zaman hastalarda yanlış ya da yetersiz beslenme nedeniyle meydana gelen kabızlık problemi için bol lifli ve omega yağ asitlerini içeren besinlerin tüketimine ağırlık verilmelidir.

Bu tür gıdalar, var olan kabızlık belirtilerini hafifletebileceği gibi yeni bir kabızlık oluşumunun da önüne geçebilecektir. Bağırsak hareketlerinin yavaşlamaması adına çok yağlı ya da işlenmiş olan her türlü yiyecekten de uzak durulması gereklidir.

Doğru beslenme düzeninin yanı sıra kabızlığa iyi gelen doğal tedavi yöntemlerinden birisi de bol su tüketimidir. Günlük en az 1.5 litre su içmek, bağırsakların olması gerektiği şekilde çalışabilmelerine imkan vereceği için kabızlık konusunda ideal bir destekleyici tedavi olarak da nitelendirilebilir. Kabızlıkta en doğru beslenme şekilleri için bazı yararlı besin gruplarından örnekler verilebilir.

Kabızlığa İyi Gelen Besinler
Meyve Suları ve Meyve: Yapılan bazı deneyler, üzüm ve erik suyunun kabızlığa iyi gelen besinler arasında önemli gıdalardan olduklarını tespit etmiştir. Bunların yanı sıra kuru erik, kuru kayısı ve kuru üzüm gibi kurutulmuş meyveler de bol su ile birlikte tüketilmeleri halinde kabızlığı giderici etki gösterebilir. Taze sıkılan meyve suları ise kabızlığa iyi gelse de ülser ve reflü gibi rahatsızlıkları bulunanlar tarafından tüketildikleri takdirde içerdikleri asit nedeniyle bazı mide problemlerine sebebiyet verebilir. Bu nedenle bu tür sorunları olan hastaların taze meyve suyu tüketimini ölçülü yapması gerekmektedir.

Baklagiller: Lif açısından oldukça zengin olan baklagiller, kabızlığa iyi gelen besinler arasında her yerden temin edilebilir olmaları sayesinde ideal besinler şeklinde de nitelendirilebilirler. Özellikle fasulyenin bağırsakları yumuşatması ve kabızlık sorununu çözmesi, bu yiyeceğin değerini fazlasıyla arttırmaktadır. Fakat baklagillerin aşırı tüketimi, midede gaz ve şişkinlik gibi çeşitli sorunlara da meydan verebileceğinden ötürü ölçülü yenmesinde fayda olduğu söylenebilmektedir.

Yeşil Yapraklı Sebzeler: Koyu yeşil yapraklı sebzeler ile hazırlanan sossuz ve az yağlı salatalar, günlük olarak tüketilmeleri halinde çok kısa bir sürede kabızlığı giderici etki gösterirler. Sindirim sisteminin düzgün şekilde çalışabilmesi için gerekli olan lifi sağlayan yeşil yapraklı sebzeler, bu özellikleri sayesinde kabızlığa iyi gelen besinlere örnek olarak verilebilirler.

Tahıllar: Yulaf kepeği ve benzeri kepek içeren tahıllar, sindirim sistemini rahatlatarak kabızlık belirtilerini hafifletebilir. Mısır unu ve çavdar tüketimi de kabızlık tedavisinde kullanılsa da bu gıdaların mutlaka işlenmemiş olanlarından seçilmelerine dikkat edilmelidir.

Kabızlığa İyi Gelen Besinler Listesi
Kabızlığa iyi gelen besinleri genel anlamda merak eden kişilere genel bir liste halinde sindirim sistemine yardımcı olan besinlerden örnekler verilebilir.

Erik
Kayısı
Elma
Armut
Ahududu
İncir
Böğürtlen
Ananas
Şeftali
Fıstık
Patates
Badem
Lahana
Brüksel lahanası
Brokoli
Enginar
Pazı
Havuç
Kuşkonmaz
Fasulye
Ispanak
Esmer Pirinç
Nohut
Barbunya
Darı
Yulaf
Arpa
Kepek ekmeği
Keten Tohumu
Kabızlığa İyi Gelen Bitkisel Yağlar
Kabızlığa iyi gelen besinlerden söz etmişken, bitkisel yağların etkilerinden de bahsetmek gerekir. Günümüzde bazı bitkisel yağlar ile kabızlık tedavisinde kesin sonuçlar elde edilebilir.

Haşhaş Yağı: Ağrı kesici ve cildi besleyici özellikleri ile kozmetik ve ilaç sektöründe sık sık tercih edilen haşhaş yağı, birçok kişinin bilmemesine rağmen kabızlığa iyi gelen bitkisel yağlar içerisinde en etkililerinden birisidir. Güçlü bileşenleri nedeniyle dikkatli tüketilmesi gereken bu yağ, her sabah aç karnına birkaç damla şeklinde içilebilir.

Keten Tohumu Yağı: Kendisi gibi yağı da kabızlığa iyi gelen keten tohumunun yağ formunun tüketilmesi sadece 1-2 gün içerisinde dahi kabızlık problemlerinin önüne geçebilir. Günde 2 kere 1 tatlı kaşığı şeklinde içilebilecek olan bu yağ, belirli bir sistemle tüketilmesi halinde faydalarını fazlasıyla gösterebilir.

Tatlı Badem Yağı: Sabahları aç karnına tüketildiğinde bağırsakların çalışmasını düzene sokan tatlı badem yağı, ayrıca sindirim sistemini rahatlatıcı etkilere de sahiptir. Tatlı badem yağının her sabah ve akşam 1 çay kaşığı şeklinde tüketilmesi tavsiye edilir.

Kabızlığa İyi Gelen Bitkisel Çaylar
Kabızlığa iyi gelen bitkisel çaylar sayesinde diğer pek çok doğal tedavi yöntemi gibi düzenli kullanım sonucunda olumlu etkiler görülebilmektedir. Günümüzde en çok tercih edilen kabızlık giderici çaylara ise iki farklı örnek verilebilir.

Nane Çayı: Daha hızlı bir sindirim sistemi için ideal çaylardan olan nane çayı ile şişkinlik ve gaz problemlerini gidermenin yanı sıra tıkanan bağırsakları açma konusunda da etkili adımlar atılabilir.

Rezene Çayı: Bağırsaklarda iyice sert bir hale gelen ve dışarıya atılması zorlaşan dışkıyı yumuşatma özelliğine sahip olan rezene çayı ile çok daha kolay bir şekilde tuvalete çıkılabilir. Mide şişkinlikleri ve aşırı yenen yemekler sonrasında oluşan çeşitli krampları da dindiren rezene çayının günlük tüketiminin ise bilinen hiçbir yan etkisi bulunmamaktadır.

Kabızlığa İyi Gelen Alternatif Öneriler

‘’Kabızlığa ne iyi gelir?’’ sorusuna cevap olarak verilen tüm bu yöntemlerin dışında bazı hususlara da dikkat edilmesi önemlidir. Hayvansal yağ barındıran gıdalar, sık sık kabızlık sorununa neden oldukları için mümkün mertebe uzak durulmalıdır. Gün içerisinde yenen öğün miktarları abartılmamalı ve bağırsakların rahat bir şekilde yiyecekleri sindirebilmeleri için az az ve sık sık yeme yöntemi uygulanmalıdır. Fast food türevi yiyecekler sindirim sistemini zorladığı için daha doğal yiyeceklere yönelmek mantıklı bir tercih olacaktır. Konserve gıdalar da aynı şekilde kabızlığa neden olabileceği için minimum seviyede tüketilmelidir.

Kabızlığa iyi gelen tedavi yöntemleri ve önerilere rağmen halen devam eden kabızlık problemlerinde ise teşhis ve tedavi amacıyla uzman bir doktor kontrolüne gidilmelidir.
 
KAN AKIŞINI VE DOLAŞIMINI DÜZENLEYEN 14 GIDA
Periferik arter hastalığı (PAD), diyabet, obezite, sigara ve Raynaud hastalığı, dolaşım bozukluğunun birçok nedeninden bazılarıdır.

Azaltılmış kan akışı, ağrı, kas krampları, uyuşukluk, sindirim sorunları ve ellerde veya ayaklarda soğukluk gibi hoş olmayan semptomlara neden olabilir.

Yetersiz dolaşımda olanlara ek olarak, sporcular ve aktif kişiler egzersiz performansını iyileştirmek için kan akışını arttırmak isteyebilirler.

Dolaşım sorunları sıklıkla ilaçlarla tedavi edilmesine rağmen, belirli yiyecekleri tüketmek de kan akışını iyileştirebilir.

İşte kan akışını optimize eden en iyi 14 gıda.

1- Cayenne Biber

Cayenne biberi, baharatlı lezzetini, capsaicin isimli bir fitokimyasaldan alır.

Kapsaisin, kan basıncını düşürerek ve nitrik oksit ve diğer vazodilatatörlerin veya kan damarlarınızın genişlemesine yardımcı olan bileşiklerin salınmasını uyararak dokulara kan akışını teşvik eder.

Vazodilatatörler, kan damarlarının duvarlarında bulunan küçük kasları gevşeterek kanın damarlarınızdan daha kolay akmasına izin verir.

Araştırma, acı biber alımının dolaşımını artırdığını, kan damarlarının gücünü artırdığını ve arterlerinizde plak oluşumunu azalttığını göstermektedir.

Dahası, bu baharatlı biberler sıklıkla ağrı giderici kremlere dahil edilir çünkü etkilenen bölgeye kan akışını teşvik etmeye yardımcı olurlar.

2- Nar

Narlar, güçlü vazodilatatör olan polifenol antioksidanlar ve nitratlarda özellikle yüksek olan sulu, tatlı meyvelerdir .

Narı meyve suyu, çiğ meyve veya takviye olarak tüketenlere özellikle aktif bireylere yardımcı olabilecek kas dokusunun kan akışını ve oksijenlenmesini iyileştirebilir.

19 aktif bireyde yapılan bir çalışmada, kan akışının, kan damarının çapının ve egzersiz performansının artmasına karşı, 30 dakika önce 1.000 mg’lık nar özü alımının gerçekleştiği bulunmuştur.

Başka bir çalışma, kilo eğitimi sırasında veya öncesinde 17 gram (500 ml) nar suyu tüketiminin, elit halteritlerde ağrı, kas hasarı ve inflamasyonu azalttığını göstermiştir.

3- Soğan

Soğanlar, kalp sağlığına faydalı olan mükemmel bir flavonoid antioksidan kaynağıdır .

Bu sebze, kan akışı arttığında damarlarınızın genişlemesine yardımcı olarak dolaşımı iyileştirir.

23 erkeğin 30 günlük bir çalışmasında, günde 4.3 gram soğan özü alarak, yemeklerden sonra kan akışını ve arter genişlemesini önemli ölçüde iyileştirdi.

Soğanlarda ayrıca damarlarda ve arterlerdeki inflamasyonu azaltarak kan akışını ve kalp sağlığını artıran antiinflamatuar özellikler de vardır.

4- Tarçın

Tarçın, artan kan akışı dahil olmak üzere birçok sağlık yararı olan bir ısınma baharatıdır .

Hayvan çalışmalarında, tarçın, kalbe kan sağlayan koroner arterdeki kan damarı genişlemesi ve kan akışını iyileştirdi.

Fareler, sekiz hafta boyunca günlük olarak tarçın kabuğu ekstresinin kiloluk başına 91 mg (kg başına 200 mg) ile beslendiler, kontrol grubundaki sıçanlara kıyasla daha iyi kalp performansı ve koroner arter kan akışı daha iyi bir performans gösterdiler.

Ayrıca, araştırmalar tarçının kan damarlarınızı rahatlatarak insanlardaki kan basıncını etkili bir şekilde azaltabildiğini göstermektedir. Bu dolaşımı iyileştirir ve kalbinizi sağlıklı tutar.

Tip 2 diyabetli 59 kişide yapılan bir çalışmada, günde 1.200 mg tarçın, 12 haftadan sonra ortalama 3,4 mmHg sistolik kan basıncını azaltmıştı.

5- Sarımsak

Sarımsak dolaşım ve kalp sağlığı üzerindeki yararlı etkisi ile iyi bilinir.

Çalışmalar, sarımsak özellikle allisin ile kükürt bileşiklerinin kan damarlarınızı gevşeterek doku kan akışını ve daha düşük kan basıncını artırabileceğini düşündürmektedir .

Aslında, sarımsakta yüksek diyetler, kan akış verimliliğinin bir göstergesi olan daha iyi akış aracılı vazodilatasyon (FMD) ile ilişkilidir.

Koroner arter hastalığı olan 42 kişide yapılan bir çalışmada, üç ay boyunca günde iki kez 1.200 mg allisin içeren sarımsak tozu tabletleri tüketenler, plasebo grubuna kıyasla üst kol arterden kan akışında %50 iyileşme yaşadılar.

6- Yağlı Balık

Somon ve uskumru gibi yağlı balıklar mükemmel omega-3 yağ asitleri kaynağıdır.

Bu yağlar özellikle dolaşım açısından faydalıdır, çünkü kan damarlarınızı genişleten ve kan akışını arttıran nitrik oksit salınımını teşvik ederler.

Omega-3 yağları kandaki pıhtıların toplanmasını engelleyerek kan pıhtı oluşumuna yol açabilir.

Dahası, balık yağı takviyeleri egzersiz sırasında ve sonrasında iskelet kaslarında azaltılmış yüksek tansiyon ve iyileşmiş kan akışına bağlıdır.

Örneğin, 10 sağlıklı erkekte yapılan bir çalışmada, yüksek dozda balık yağı alımı egzersiz sonrası bacaklara önemli ölçüde kan akışını arttırmıştır.

7- Pancar

Birçok sporcu performansını artırmak için pancar suyu veya pancar tozu ile tamamlar.

Bunun nedeni, pancarın vücudunuzun nitrik okside dönüştüğü nitratlarda yüksek olmasıdır. Nitrik oksit kan damarlarını rahatlatır ve kas dokusuna kan akışını artırır.

Pancar suyu takviyeleri, kas dokusunda oksijen akışını iyileştirir, kan akışını hızlandırır ve nitrik oksit seviyelerini artırır bunların tümü performansı arttırabilir.

Sporculara yardım etmenin yanı sıra pancar, dolaşım sorunları olan yaşlı yetişkinlerde kan akışını iyileştirir.

Daha yaşlı 12 kişide yapılan bir çalışmada, günde 140 ml nitrat açısından zengin pancar suyu içenler, kan basıncı, pıhtılaşma zamanı ve kan damarı iltihabında plasebo tüketenlere göre önemli ölçüde azalmıştır.

8- Zerdeçal

Artan kan akışı zerdeçalin birçok sağlık yararlarından biridir.

Aslında, hem Ayurvedik hem de geleneksel Çin tıbbı eski çağlardan beri zerdeçalı kan damarlarını açmak ve kan dolaşımını iyileştirmek için kullanmıştır.

Araştırma adı zerdeçal bulunan bir bileşiğin düşündürmektedir kurkumin oksidatif stresi azaltmak ve iltihaplanmanın azalmasına artış nitrik oksit üretimini sağlar.

39 kişide yapılan bir çalışmada, 12 hafta boyunca günde 2,000 mg curcumin almak, önkol kan akımında %37’lik bir artışa ve üst kol kan akımında %36’lık bir artışa neden olmuştur.

9- Yeşil Yapraklı Sebzeler

Ispanak ve yeşil lahana gibi yapraklı yeşillikler , vücudunuzun güçlü bir vazodilatatör olan nitrik okside dönüştüğü nitratlarda yüksektir.

Nitrat açısından zengin besinler tüketmek, kan damarlarını genişleterek kan dolaşımınızı kolaylaştırarak dolaşımınızı iyileştirmeye yardımcı olabilir.

27 kişilik bir çalışmada, yedi gün boyunca yüksek nitrat (845 mg) ıspanak tüketenlerin, bir kontrol grubuna kıyasla kan basıncı ve kan akışında önemli gelişmeler yaşadıkları görülmüştür.

Dahası araştırmalar, Çin lahanası gibi nitrat bakımından zengin sebzelerdeki geleneksel Çin diyetini takip eden insanların, tipik bir Batı diyetini tüketenlere göre daha düşük kan basıncı ve önemli ölçüde azalmış kalp hastalığı riskine sahip olduklarını gözlemlemiştir.

10- Narenciye Meyveleri

Portakal, limon ve greyfurt gibi turunçgiller , flavonoidler de dahil olmak üzere antioksidanlarla doludur.

Flavonoid açısından zengin turunçgillerin tüketilmesi vücudunuzdaki iltihaplanmayı azaltabilir, bu da kan akışınızı ve nitrik oksit üretimini iyileştirirken, damarlarınızdaki kan basıncını ve sertliğini azaltabilir.

31 kişide yapılan bir çalışmada, bir hafta boyunca günde 500 ml kan portakal suyunu içenler, arter dilatasyonunda ve IL-6 ve CRP gibi inflamasyon belirteçlerinde kontrol grubuna kıyasla büyük düşüşler gösterdi.

Ek olarak, limon ve greyfurt gibi turunçgillerin düzenli tüketilmesi, kan basıncında azalma ve inme riskinde azalma ile ilişkilendirilmiştir.

11- Ceviz

Ceviz, tümü nitrik oksit üretimini uyaran l-arginin, alfa-lipoik asit (ALA) ve E vitamini gibi faydalı bileşiklerle yüklenir .

Ceviz yemek kan basıncını azaltabilir, kan damarı fonksiyonunu düzeltebilir ve iltihabı azaltabilir, bu da özellikle diyabetliler için yararlı olabilir.

Diyabetli kişilerde kan dolaşım bozukluğunun neden olduğu kan dolaşım bozukluğu nedeniyle dolaşım sorunları ve yüksek tansiyon sıklıkla görülür.

Diyabetli 24 kişide yapılan bir çalışmada, sekiz hafta boyunca günde 56 gram ceviz yiyenlerin , kontrol grubuna kıyasla kan akışında önemli gelişmeler yaşadıkları görülmüştür.

12- Domates

Domatesler , kan damarlarının basıncını kontrol altına almasına neden olan anjiyotensin dönüştürücü enzimin (ACE) aktivitesini azaltmaya yardımcı olabilir.

Araştırma domates özütünün ACE inhibe edici ilaçlara benzer şekilde çalıştığını ortaya koymaktadır.

Test tüpü çalışmaları, domates ekstresinin ACE’yi inhibe edebildiğini, inflamasyonu azaltabildiğini ve trombosit agregasyonunu bozarak dolaşımın iyileştirilebileceğini not eder.

13- Meyveler

Meyveler özellikle sağlıklıdır kan akışı üzerinde olumlu bir etkisi olabilecek antioksidan ve anti-inflamatuar niteliklere sahiptirler.

Kronik iltihaplanma kan damarlarına zarar verebilir ve kan basıncınızı yükseltebilir, bu da dolaşım sorunlarına neden olabilir.

Araştırmalar, meyveleri yemenin kan basıncını, kalp atış hızını, trombosit agregasyonunu ve IL-6 gibi inflamatuar belirteçlerin kan seviyelerini düşürdüğünü ve aynı zamanda arter dilatasyonunu da iyileştirdiğini göstermektedir.

14- Zencefil

Hindistan ve Çin’de binlerce yıldır geleneksel tıpta kullanılan bir zencefil, aynı şekilde tansiyonu düşürür ve dolaşımını iyileştirir.

Hem insan hem de hayvan çalışmalarında, zencefilin kan akışını olumsuz yönde etkileyen yüksek tansiyonu azalttığı gösterilmiştir.

4.628 kişide yapılan bir çalışmada, günde en fazla 2-4 gram tüketenlerin yüksek tansiyon geliştirme riski en düşüktür.

Hayvan çalışmaları zencefilin ACE’yi inhibe ederek çalıştığını göstermektedir.

Diğer Yöntemler

Bu yiyeceklerden herhangi birinin diyetinize dahil edilmesi dolaşımını artırabilirken, diğer yaşam tarzı değişiklikleri daha büyük bir etkiye sahip olabilir.

İşte kan akışını optimize edebilecek diğer yaşam tarzı değişiklikleri:

Sigarayı bırakmak: Sigara içmek, kanser gibi birçok kronik hastalık için bir risk faktörüdür ve dolaşımını olumsuz yönde etkileyebilir.
Fiziksel aktiviteyi arttırmak: Egzersiz, kan akışını uyarır ve vazodilasyonu geliştirmeye yardımcı olur. Ayrıca düzenli egzersiz kalp hastalığı riskinizi azaltır.
Kilo verme: Aşırı kilolu veya obez olmak kan akışını olumsuz etkiler ve arterlerinizde plak birikimi gibi tehlikeli komplikasyonlara yol açabilir.
Sağlıklı bir diyeti takip edin: Sadece belirli yiyecekleri doldurmak yerine, sağlıklı, bütün gıdalar açısından zengin bir diyete geçin. Örneğin, sebzeler, sağlıklı yağlar ve lif bakımından zengin gıdalar gibi dolaşım sağlığını iyileştirebilir.
Hidratlı kalınız: Uygun hidrasyon, dolaşım dahil olmak üzere sağlığın tüm yönleri için kritik öneme sahiptir. Dehidrasyon, endotelyal hücrelere zarar verebilir ve vücudunuzdaki iltihaplanmayı artırabilir, kan akışını kısıtlayabilir.
Stresi azalt: Araştırma, stres düzeylerinin kan basıncını önemli ölçüde etkileyebileceğini kanıtlıyor. Stresinizi yoga, meditasyon, bahçecilik veya doğada zaman geçirme yoluyla yönetin.
 
takipçi satın al
Uwell Elektronik Sigara
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
Geri
Üst