»Siyah Düşlerin Mavi sevişmeleri« | birgül.

---> Aşk gibi bir şey... l Birgül

Kara gözlerinden bir damla yaş düşünce
Güzel yüzün yanakların ıslanır
Kara gözlerinden bir damla yaş düşünce
Hüzün keder yüreğime yaslanır

Sen ağlama bir damla gözyaşın yeter
Sen üzülme gülüm
Gece gökyüzünden bir damla yaş düşünce
Bahar gelir tüm çiçekler ıslanır
Kara gözlerinden bir damla yaş düşünce
Hüzün keder yüreğime yaslanır

Sen ağlama bir damla gözyaşın yeter
Sen üzülme gülüm gamzende güllerin biter
Yollarıma taş koysalar döneceğim
Gözlerinden yaşlarını sileceğim


Teşekkürler birgül
 
---> Aşk gibi bir şey... l Birgül

olsam yanında
uzansam yanına
sigarandan çeksem nefes
sonra sen dönsen bana, yüzüme baksan
öpsem dudaklarından
tekrar
koysam başımı dizine
her sigara çekişinde, bir öpücük versen bana
sonra sen yatsan dizime
saçlarını okşasam
alnına öpücükler koyarken ben, sen gözlerini ufuğa dikermiş gibi baksan
meraklı meraklı gülümsesen
güldüğün anda
yanaklarına bir buse kondursam
saçların ağzıma dolansa
sarhoşluğumuzdan o an ölmek istesem,
nefessiz kalmak istesem kokunda
pramitlerin bile yapımıdan daha ilginç, okyanuslarda bile bulunmayan bir suyla yıkasam yüzünü her sabah
okkalı bir kahve içsek sabahları, sigaramızın dumanı neşemizde yoğrulsa
işte o an; ”seni seviyorum” demek zor olmaz.
 
---> Aşk gibi bir şey... l Birgül


Hangisi daha zor ?Gerçeği söylemek mi, sevdiğin birinin gözüne baka baka, yoksa ona yalan söylemek mi?Git yerine Kal demek isterken.Ne kadar saklayabileceksin ki gerçeği ? Her gün yürüdüğün yollardan geçeceksin, her gün gördüğün yüzlere bakacaksın.Hayat sıkıştırdıkça sıkıştıracak seni.Sen çığlık atmak isteyeceksin, o normale dönmek. Sen gitti diye üzüleceksin, diğeri git dedin diye.Üstüne gelecek herkes.Bir yere atmak isteyeceksin kendini.Bir yere.Neresi olursa.Yine de bir tek sen bileceksin.Kalmak gitmekten daha zor. Hele de giden bir yerlerden seni izliyorsa.
 
---> Aşk gibi bir şey... l Birgül

Yürüyorum yolumdasın, aklımdasın, fikrimdesin, içimdesin ve ben bunun için kızamıyorum kendime.. Sızlıyorum, özlüyorum, arıyorum seni her günüm böyle geçiyor nerdeyse.. Ben rüyamda bile seni özlüyorum..
 
---> Aşk gibi bir şey... l Birgül

Dedim ki; gitme!
Gitme işte, yarım kalacağını bile bile gitme.
Gitme çünkü sen gidersen eksik kalacak bu gökyüzü. Bulutlarını, yıldızlarını, ayını ve güneşini kaybetmiş gibi soluk ve anlamsız kalacak bugün ve yarın.
Gitme çünkü alışılmışlığın ötesinde bir yerdeyim. Bağımlılık kanıma işlemiş, uyuşturucu gibi öldürüyor günden güne.
Zamanım doluyor, vermeye çalıştıklarım bitiyor… Kimse görmüyor beni sen yokken, kimse aldırmıyor sözlerime, kimse umursamıyor dertlerimi.
Gitme, bırak mutsuz olsun herkes. Bırak kaynağı sen ol mutluluğun sadece benim uzanabileceğim.
Boşver, kim ne derse desin.
Gitme çünkü bedenini yanımda tutmamı sağlayacak başka bahanem kalmadı, sadece gitme.
 
---> Aşk gibi bir şey... l Birgül

seni sevebilirim,
özleyebilirim,
bekleyebilirim ama,
unutamam,
vazgeçemem,
canımı sıkan bir şarkı gibi kapatamam,
ruhuma işleyen,
gülüşün,
tenin,
gözlerin ..
 
---> Aşk gibi bir şey... l Birgül

-Sen ne istediğini bilmiyosun.
+Ben seni istiyorum.
-Aa bağırma!
+Ya ben seni istiyorum, nolur.
-Alkollüsün sen Harun.
+Ne alkollü ya ne alkollü? Ben alkollüyken de istiyorum, çay içerken de istiyorum, kahve içerken de istiyorum, meyveli soda içerken de istiyorum. Ben seni istiyorum Eda.
 
---> Aşk gibi bir şey... l Birgül

-İyi misin?
+Değilim. Hem de hiç değilim. Sensiz tam anlamıyla bok gibiyim. Her şeye gülüyorum. Tutamıyorum kendimi. Alev alıyor yanaklarımı, al al oluveriyor. Sonra göz yaşlarım akıyor, durduramıyorum.
Kalbimi söküp alsalar yaşayabilir miyim ki? Nereye kadar dayanabilirim ben böyle?
Kafa dinlemek, seni istemek, seni özlemek. Daha çok yemek yiyip “İyiyim ben yaaee” imajını takınmak. Hıı çok mutlu...yum. Nah mutluyum.
Bir insan nasıl olur da bağlanabilir ki bu kadar? Nasıl alışabilir ki hemencicik?
Gidince nasıl yıkılır bir insan? Nasıl böyle yüzlerce parçaya bölünür?
Kaçıp gitmem gerek bu şehirden.
Ve tekrar soracak olursan, ben iyi değilim. Hiç değilim.
 
---> Aşk gibi bir şey... l Birgül

Susuyorsun. Çünkü ben senin kurtarmaya uğraşacağın o müthiş kadın değilim.
Çünkü ben seni seviyorum.
Çünkü ben sana değer veriyorum.
Çünkü ben inandım.
Çünkü ben seni aldatmadım.
Çünkü ben sana aşık oldum.
 
---> Aşk gibi bir şey... l Birgül

Aldığın her nefeste
İçine çektiğin ben olacağım
Seni her düşündüğümde
Isınacak ısınacak
Bulutlara çıkacağım.
Sonra yağmur olup yağacak
Üzerine akacağım…
Gündüzleri güneş besleyecek beni
Geceleriyse ay…
Her dolunayda yanında olacağım senin
Gözkapaklarından süzülüp
En güzel düşlerin olacağım.
Bazense bir kuş olacağım
Sana dalından bakan.
Bazen şirin yüzlü üzgün bir köpek yavrusu,
Bazen dimdik ayakta, koca bir çınar ağacı.
Sonbaharda yapraklarımı dökeceğim üstüne
Yazın senin gölgen olacağım…
Aldığın her nefeste
İçine çektiğin ben olacağım…
Senden uzakta
Ama sana çok yakın…
 
---> Aşk gibi bir şey... l Birgül


tam göğsünün ortasında bir yerin acıyacak...
evinin seni içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksin...
sokağa fırlayacaksın...
sokaklar da dar gelecek...
tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi...
ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü...
kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar
küçüleceksin...
birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan...
"önemli olan sağlık."
"yaşamak güzel."
"boş ver, her şey unutulur."
sen hiçbirini duymayacaksın...
gözyaşlarından etrafı göremez hale geleceksin...
ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek
isteyecek kadar çok seveceksin...
hep ondan bahsetmek isteyeceksin...
"ölüme çare bulundu" ya da "yarın kıyamet kopacakmış" deseler başını
kaldırıp "ne dedin?" diye sormayacaksın...
yalnız kalmak isteyeceksin...
hem de kalabalıkların arasında kaybolmak...
ikisi de yetmeyecek...
geçmişi düşüneceksin...
neredeyse dakika dakika...
ama kötüleri atlayarak...
onunla geçtiğin yerlerden geçmek isteyeceksin...
gittiğin yerlere gitmek...
bu sana hiç iyi gelmeyecek...
ama bile bile yapacaksın...
biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese, kaçacaksın...
aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yaşamak için direneceksin...
hayatının geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksin...
aksini iddia edenlerden nefret edeceksin...
herkesi ona benzetip...
kimseyi onun yerine koyamayacaksın...
hiçbir şey oyalamayacak seni...
ilaçlara sığınacaksın...
birkaç saat kafanı bulandıran ama asla onu unutturmayan...
sadece bir müddet buzlu camın arkasından seyrettiren...
bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek...
boğazın düğümlenecek, dinleyemeyeceksin...
uyumak zor, uyanmak kolay olacak...
sabahı iple çekeceksin...
bazen de "hiç güneş doğmasa" diyeceksin...
ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler...
ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin...
belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana sarılmak
isteyeceksin...
nafile...
düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek...
rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin...
her sıçrayarak uyandığında onun adını söylediğini fark edeceksin..
telefonun çalmasını bekleyeceksin...
aramayacağını bile bile...
her çaldığında yüreğin ağzına gelecek...
ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla...
yüreğin burkulacak...
canın yanacak...
bir daha sevmemeye yemin edeceksin...
hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden...
onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın...
defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğin için kendinden nefret
edeceksin...
yaşadığın şehri terk etmek isteyeceksin...
onunla hiçbir anının olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek...
ama bir umut...
onunla bir gün bir yerde karşılaşma umudu...
bu umut seni gitmekten alıkoyacak...
gel gitler içinde yaşayacaksın...
buna yaşamak denirse...
razı mısın bütün bunlara...?
hazır mısın sonunda ölüp ölüp dirilmeye...?
o halde aşık olabilirsin ...
 
---> Aşk gibi bir şey... l Birgül


tam göğsünün ortasında bir yerin acıyacak...
evinin seni içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksin...
sokağa fırlayacaksın...
sokaklar da dar gelecek...
tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi...
ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü...
kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar
küçüleceksin...
birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan...
"önemli olan sağlık."
"yaşamak güzel."
"boş ver, her şey unutulur."
sen hiçbirini duymayacaksın...
gözyaşlarından etrafı göremez hale geleceksin...
ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek
isteyecek kadar çok seveceksin...
hep ondan bahsetmek isteyeceksin...
"ölüme çare bulundu" ya da "yarın kıyamet kopacakmış" deseler başını
kaldırıp "ne dedin?" diye sormayacaksın...
yalnız kalmak isteyeceksin...
hem de kalabalıkların arasında kaybolmak...
ikisi de yetmeyecek...
geçmişi düşüneceksin...
neredeyse dakika dakika...
ama kötüleri atlayarak...
onunla geçtiğin yerlerden geçmek isteyeceksin...
gittiğin yerlere gitmek...
bu sana hiç iyi gelmeyecek...
ama bile bile yapacaksın...
biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese, kaçacaksın...
aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yaşamak için direneceksin...
hayatının geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksin...
aksini iddia edenlerden nefret edeceksin...
herkesi ona benzetip...
kimseyi onun yerine koyamayacaksın...
hiçbir şey oyalamayacak seni...
ilaçlara sığınacaksın...
birkaç saat kafanı bulandıran ama asla onu unutturmayan...
sadece bir müddet buzlu camın arkasından seyrettiren...
bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek...
boğazın düğümlenecek, dinleyemeyeceksin...
uyumak zor, uyanmak kolay olacak...
sabahı iple çekeceksin...
bazen de "hiç güneş doğmasa" diyeceksin...
ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler...
ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin...
belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana sarılmak
isteyeceksin...
nafile...
düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek...
rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin...
her sıçrayarak uyandığında onun adını söylediğini fark edeceksin..
telefonun çalmasını bekleyeceksin...
aramayacağını bile bile...
her çaldığında yüreğin ağzına gelecek...
ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla...
yüreğin burkulacak...
canın yanacak...
bir daha sevmemeye yemin edeceksin...
hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden...
onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın...
defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğin için kendinden nefret
edeceksin...
yaşadığın şehri terk etmek isteyeceksin...
onunla hiçbir anının olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek...
ama bir umut...
onunla bir gün bir yerde karşılaşma umudu...
bu umut seni gitmekten alıkoyacak...
gel gitler içinde yaşayacaksın...
buna yaşamak denirse...
razı mısın bütün bunlara...?
hazır mısın sonunda ölüp ölüp dirilmeye...?
o halde aşık olabilirsin ...
 
---> Aşk gibi bir şey... l Birgül

Ne bana olan özlemini sokakta bağırarak dile getir dedim , ne de orada burada ilan edelim. İstediğim tek şey kelimelerindi. Mesela 'özledim'..
 
---> Aşk gibi bir şey... l Birgül

İhtiyacımız olan ve istediğimiz her şeyi içine alacak minik ve şirin bi evimiz olsun istiyorum. Çiçekli nevresimlerimiz olsun, farklı farklı kullanalım mesela. Mutfağımızda minicik bi masa olsun. Çocuklarımız olunca daha büyüğünü alırız, şimdilik bize yetsin yeter. Öyle büyük masaları sevmem zaten. Beraber yemek yapalım. Ben soğanları doğrarken gözüm yaşarsın, elinle sil onları. “Çekil sen, ben doğrarım” de, bıçağı eline aldığında parmağın kesilsin ufacık. Öpeyim de geçsin diyeyim, sen hep yaptığın gibi sevgi dolu gözlerle salla kafanı, evet der gibi. Dibi tutsun yemeğin ya da yakalım. Sonra sevdiğimiz pizzalardan söyleyelim. Peynirini uzata uzataa yiyelim. Ağzımız gözümüz yağ olsun, gülelim birbirimize. Dalga geçelim. Yastık fırlatayım ben sana. Acımadı ki deyip öp beni. Toplayalım yediklerimizin çöplerini. Yaktığımız yemekten kalan bulaşıkları yıkayayım ben, sen de maç izle. Sonra geleyim yanına, çok yoruldum diyeyim. Masaj yap sen de. Sonra yatayım göbişine. Saçlarımla oyna her zamanki gibi. Yanağımı okşa, boynumu kaşı. Uyuyayım oracıkta öyle.Kış günleri kareli battaniyemizin altında ışıklar kapalıyken dışarıyı izleyelim mesela. Üşüdükçe sokulayım sana. Kokusunu sevdiğin saçlarımı kokla, öp. Sıcak çikolata yapmaya mutfağa git. O sırada sevdiğimiz parçayı açayım. Çok bekletmeden hemen gel yanıma…Bi akşam film izleyelim. Mısır patlayayım ben sana. Filmdekilerin taklidini yapayım, sen gül. Sonra senin gibi güleyim ben de, mısır at bana. Gülerken düşelim koltuktan. Daha fazla gülelim. Mısır savaşının devamı getirelim. Yorulup pes edelim en sonunda. Öpücük kondur dudağıma. Seni seviyorum diyeyim. Sen de söyle. Ben daha çok seviyorum kavgası edelim. Gıdıkla beni. Saçlarımı karıştır, gıcık et. Yanağını ısırayım. Köpek de yine gülerek. Bizden başkaları bilmesin ne anlamda kullandığını ama. Köpek demişken, küçücük bi köpeğimiz olsun bi de. Dolansın etrafımızda.Evi dağıtalım mesela. Her yer her yerde olsun. Dayanabildiğimiz kadar dayanalım o dağınıklığa. İkimizde inatçıyız ya hani, 1 ay falan dayanırız sanırım. Sonra hadi toplayalım artık diye kızayım, ne kadar dağınıksın sen çocuk diyeyim. Burnunu ısırırım! de ve sarıl bana. Havaya kaldır, döndür. Ayağın takılsın, koltuğa düşelim. Yine gülelim.Birbirimize sarılmadan uyumayalım. Sabah kalktığımda ilk seni göreyim. Nefesini hissedeyim. Dudakların dudaklarımda olsun. Öyle başlayayım güne. Arada sırada da olsa benden erken kalkıp kahvaltı hazırla mesela. Benim sevdiklerim olsun masada. Salam, sosis, kızarmış patates, portakal suyu.Evimizin her köşesinde fotoğraflarımız olsun. Misafirlerimiz gelsin, gitsin. Onlar gelecek diye telaşa düşeyim ben, sense beni sakinleştirip yardım et. Bizden bahsetsinler. Her gelen nazar boncuğu getirsin mesela. Origamiden yapıp tavana astığımız kuşlara takalım onları. Ne bize, ne evimize, ne mutluluğumuza, saadetimize ne de evimize nazar değsin.Tartıştığımız tek konu kimin daha çok sevdiği olsun.Çocuğumuz olsun iki tane. İkiz. Falcı öyle demişti. Kız olsun ikisi de. Ya da erkek. Sağlıklı olsun yeter derler ya, aynen öyle. Onlara oda hazırlayalım beraber. Boyasını biz yapalım odanın. Ben doğuma girdiğimde sen de ol yanımda. Kameraya çek. Çocuklarımızın sesini duyduğunda sevinçten bayıl oracıkta. Adlarını beraber koyalım bu miniklerin. Gece ağladıklarında beraber uyutalım. Ben yorgun olurum heralde, sen sallarsın ayağında onları. Sonra ben gelir bakarım size, sen de onlar da uyumuş olursunuz. Fotoğrafınızı çekerim, sabah sana gösterip gülerim. Sen de “görürsün sen” de gülerek. Büyüsün onlar. Okula başlasın. Ödevlerinde yardım edelim. Ben yorgunum diyip mızıkçılık yap. Ben de oflaya puflaya peki diyeyim, sonra dayanamayıp gel yanıma, yardım et. Okul faslı da bitsin. Evlensin onlar. Yaşlandığımızı fark edelim. Onca seneyi mutlu anılarla geride bıraktığımızın farkına varıp ağlayayım ben. Ama hüzünden değil. Mutluluktan. Eski günleri yâd edelim. Torunlarımız olsun. Koşa koşa gelsinler yanımıza, sizi çok seviyoruz diyip sarılsınlar boynumuza..Geleneksel aile yemeklerimiz olsun. Senede bir gün toplansın bütün aile. Mutluluğumuzu, sevincimizi, üzüntümüzü paylaşalım o masalarda.Maçlara gidelim seninle. Küfürler edelim, tezahürat yapalım. Rakı içelim. Sahile inelim. Ben koşayım sen yakala. Çimlere uzanıp bulutları seyredelim. Onlara olan hayranlığımı hatırlayayım. Pamuk şeker yiyelim. Salıncakta sallanalım. Beraber tatile çıkalım. Alışverişe gidelim. Gezelim gönlümüzce. Arkadaşlarımızla vakit geçirelim. İşlerimizin yoğun olduğu zamanlar çok vakit geçiremesek de aynı yatağa yatıp, sarılalım; o günü telafi edelim. Yaşlıları ziyaret edelim. Ben kitap okuyayım sen dizimde uyu. Sevdiğimiz müziklerle dans edelim. Konserlere gidelim. Tiyatroya, sinemaya.Kavga etsek bile küs yatmayalım. Birbirimizi ilk günkü gibi çok sevelim ♥
 
---> Aşk gibi bir şey... l Birgül

İhtiyacımız olan ve istediğimiz her şeyi içine alacak minik ve şirin bi evimiz olsun istiyorum. Çiçekli nevresimlerimiz olsun, farklı farklı kullanalım mesela. Mutfağımızda minicik bi masa olsun. Çocuklarımız olunca daha büyüğünü alırız, şimdilik bize yetsin yeter. Öyle büyük masaları sevmem zaten. Beraber yemek yapalım. Ben soğanları doğrarken gözüm yaşarsın, elinle sil onları. “Çekil sen, ben doğrarım” de, bıçağı eline aldığında parmağın kesilsin ufacık. Öpeyim de geçsin diyeyim, sen hep yaptığın gibi sevgi dolu gözlerle salla kafanı, evet der gibi. Dibi tutsun yemeğin ya da yakalım. Sonra sevdiğimiz pizzalardan söyleyelim. Peynirini uzata uzataa yiyelim. Ağzımız gözümüz yağ olsun, gülelim birbirimize. Dalga geçelim. Yastık fırlatayım ben sana. Acımadı ki deyip öp beni. Toplayalım yediklerimizin çöplerini. Yaktığımız yemekten kalan bulaşıkları yıkayayım ben, sen de maç izle. Sonra geleyim yanına, çok yoruldum diyeyim. Masaj yap sen de. Sonra yatayım göbişine. Saçlarımla oyna her zamanki gibi. Yanağımı okşa, boynumu kaşı. Uyuyayım oracıkta öyle.Kış günleri kareli battaniyemizin altında ışıklar kapalıyken dışarıyı izleyelim mesela. Üşüdükçe sokulayım sana. Kokusunu sevdiğin saçlarımı kokla, öp. Sıcak çikolata yapmaya mutfağa git. O sırada sevdiğimiz parçayı açayım. Çok bekletmeden hemen gel yanıma…Bi akşam film izleyelim. Mısır patlayayım ben sana. Filmdekilerin taklidini yapayım, sen gül. Sonra senin gibi güleyim ben de, mısır at bana. Gülerken düşelim koltuktan. Daha fazla gülelim. Mısır savaşının devamı getirelim. Yorulup pes edelim en sonunda. Öpücük kondur dudağıma. Seni seviyorum diyeyim. Sen de söyle. Ben daha çok seviyorum kavgası edelim. Gıdıkla beni. Saçlarımı karıştır, gıcık et. Yanağını ısırayım. Köpek de yine gülerek. Bizden başkaları bilmesin ne anlamda kullandığını ama. Köpek demişken, küçücük bi köpeğimiz olsun bi de. Dolansın etrafımızda.Evi dağıtalım mesela. Her yer her yerde olsun. Dayanabildiğimiz kadar dayanalım o dağınıklığa. İkimizde inatçıyız ya hani, 1 ay falan dayanırız sanırım. Sonra hadi toplayalım artık diye kızayım, ne kadar dağınıksın sen çocuk diyeyim. Burnunu ısırırım! de ve sarıl bana. Havaya kaldır, döndür. Ayağın takılsın, koltuğa düşelim. Yine gülelim.Birbirimize sarılmadan uyumayalım. Sabah kalktığımda ilk seni göreyim. Nefesini hissedeyim. Dudakların dudaklarımda olsun. Öyle başlayayım güne. Arada sırada da olsa benden erken kalkıp kahvaltı hazırla mesela. Benim sevdiklerim olsun masada. Salam, sosis, kızarmış patates, portakal suyu.Evimizin her köşesinde fotoğraflarımız olsun. Misafirlerimiz gelsin, gitsin. Onlar gelecek diye telaşa düşeyim ben, sense beni sakinleştirip yardım et. Bizden bahsetsinler. Her gelen nazar boncuğu getirsin mesela. Origamiden yapıp tavana astığımız kuşlara takalım onları. Ne bize, ne evimize, ne mutluluğumuza, saadetimize ne de evimize nazar değsin.Tartıştığımız tek konu kimin daha çok sevdiği olsun.Çocuğumuz olsun iki tane. İkiz. Falcı öyle demişti. Kız olsun ikisi de. Ya da erkek. Sağlıklı olsun yeter derler ya, aynen öyle. Onlara oda hazırlayalım beraber. Boyasını biz yapalım odanın. Ben doğuma girdiğimde sen de ol yanımda. Kameraya çek. Çocuklarımızın sesini duyduğunda sevinçten bayıl oracıkta. Adlarını beraber koyalım bu miniklerin. Gece ağladıklarında beraber uyutalım. Ben yorgun olurum heralde, sen sallarsın ayağında onları. Sonra ben gelir bakarım size, sen de onlar da uyumuş olursunuz. Fotoğrafınızı çekerim, sabah sana gösterip gülerim. Sen de “görürsün sen” de gülerek. Büyüsün onlar. Okula başlasın. Ödevlerinde yardım edelim. Ben yorgunum diyip mızıkçılık yap. Ben de oflaya puflaya peki diyeyim, sonra dayanamayıp gel yanıma, yardım et. Okul faslı da bitsin. Evlensin onlar. Yaşlandığımızı fark edelim. Onca seneyi mutlu anılarla geride bıraktığımızın farkına varıp ağlayayım ben. Ama hüzünden değil. Mutluluktan. Eski günleri yâd edelim. Torunlarımız olsun. Koşa koşa gelsinler yanımıza, sizi çok seviyoruz diyip sarılsınlar boynumuza..Geleneksel aile yemeklerimiz olsun. Senede bir gün toplansın bütün aile. Mutluluğumuzu, sevincimizi, üzüntümüzü paylaşalım o masalarda.Maçlara gidelim seninle. Küfürler edelim, tezahürat yapalım. Rakı içelim. Sahile inelim. Ben koşayım sen yakala. Çimlere uzanıp bulutları seyredelim. Onlara olan hayranlığımı hatırlayayım. Pamuk şeker yiyelim. Salıncakta sallanalım. Beraber tatile çıkalım. Alışverişe gidelim. Gezelim gönlümüzce. Arkadaşlarımızla vakit geçirelim. İşlerimizin yoğun olduğu zamanlar çok vakit geçiremesek de aynı yatağa yatıp, sarılalım; o günü telafi edelim. Yaşlıları ziyaret edelim. Ben kitap okuyayım sen dizimde uyu. Sevdiğimiz müziklerle dans edelim. Konserlere gidelim. Tiyatroya, sinemaya.Kavga etsek bile küs yatmayalım. Birbirimizi ilk günkü gibi çok sevelim ♥
 
---> Aşk gibi bir şey... l Birgül

Belki şuan bir yerlere kafanı yaslayıp düşünüyorsun..
Bilmiyorum.
Aslında bilmek isterdim.
Senin için ne olduğumu ,nasıl bir anlam ifade ettiğimi..
Kafanın içindeki herşey olmak isterdim mesela..
Gidiyorsun ve ben hiçbirşey yapamıyorum ..
Bir önceki cümlenin içindeki çaresizliği anlıyor musun?
Acıtıyor..
Belki bir yerlerdesin ,en huzurlu şarkıları dinliyorsun..
Yalnız kalmak istiyorsun belki..
Ya da sana sarılan birileri var , bilmiyorum.
Merak ediyorum işte.
Her anını her saniyeni ..
Gün içinde neler yapıyorsun, hangi şarkıyı dinliyorsun en çok ta nasıl uyuyorsun..
Merak ediyorum..
Ben mi?
Şuan seni yazıyorum.
Seni özlüyorum.
En huzurlu şarkıları dinliyorum ama yine de sana sarılmanın huzurunu vermiyor hiçbiri.
Sonra aklıma geliyorsun fotoğraflarına bakıyorum.
Gözlerim kızarıyor kapatıyorum hemen.
Bilirsin ben ağlamayı sevmem,canımın nasıl yandığını hissetmeyi de.
Çünkü fotoğraflarının karşısında çaresiz kalmak en kötüsü.
Birşeylerin önüne geçememek.
Seni kaybetme korkusu yaşadığım için defalarca kaybetmek..
Ne biliyim, acıtıyor işte.
Şimdi belki dışardasındır,belki kulağında herhangi bir şarkı çalıyor ve yürüyorsun.
Belki de üşüyorsun bilmiyorum.
Ellerini ısıtabilmeyi isterdim.
Ellerini avuçlarıma aldığımda ’ Üşümüşsün .. diyip ellerini cebime sokmayı..’
Belki de bunu hep başkalarıyla yaşıyorsun bunu da bilmiyorum.
Tek bildiğim birşey varsa ,
Yaşayamadığımız şeyleri bile çok özlüyorum..
Sen gidiyorsun ve ben hiçbirşey yapamıyorum.
 
---> Aşk gibi bir şey... l Birgül

“Gel seninle bir daha ağlayalım…
Yaşanmışlara…
Yaşanmamışlara…
Bir de hiç yaşanamayacaklara ..”
 
---> Aşk gibi bir şey... l Birgül

.. bak tam şuramda, sol yanımda, kalbimin altında bir yer eksik kalıyor. Sonra bu kadarla kalmıyor, o eksiklik bütün ruhuma doluyor. Ne yapsam eksilmiyor ne yapmasam dolmuyor."
 
---> Aşk gibi bir şey... l Birgül

Aşk acısı çekmekle suçluyorlar beni,
Oysa acıyı aynada görmeyi göze aldım ben seni severken zaten.
O hüznü büyütemeyenin ne işi var ki aşk'la
Benim derdim başka.
Sen neşemi aldın giderken
... Kahkaha ne demekse
Yükleyince adının anlamına,
Yaz olunca güneş
Sonbahar olunca yağmur
Şimdi gidiyor ağrıma.
'Kelebek demeseydim sana' mesela diyorum!
Şimdi ne zaman görsem
Onu da sevmiyorum
Öksüzlügüme tokat çırpıyor.
Sana nasil düşmanım bir bilsen!
Sevgiye aşk'a hürmet etmedin
Ben sevgimi saklarken
Sen üşüme diye!
Başka'ların hikayesini serdin üzerime
Seni üzüp ağlatanda kaldın da,
Yarım mevsim durmadın yanımda!
İnandığım herşeye sarılıyorum
Senden daha kötü biri olmamak için
Nasıl nefret ediyorum ellerinden
Yüzünden, hüznünden,
Aynalardan utandırdın
"Ben" diye anlattığımı çırılçıplak kalabalıklarda biraktın
Sen ki? bu kadar yemini bana yediren.
Bana da yazıklar olsun
O kadar iyi biliyorum ki
Şimdi çağırsan...
Yine geleceğim!..
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers
vozol
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst