ŞiiRLerim .. [ ArşivLik ]

öLebiLirim ..
İçerimde bir hastalık başladı aniden. Bu öylesine amansız bir hastalık ki a***** gibi tüm duygularımı kemiriyor. Hakim olamıyorum ona, hükmedemiyorum…
Hastalığım ne mi?
Nefret… Nefret… Nefret… Şimdi, senin yokluğunda her şeyden nefret ediyorum. Eskiden yalnızlığımın, mutluluğumun en yakın sırdaşı olan mavi denizlerden, tatlı sert dalgalardan şimdi nefret ediyorum. Bana yalnızlığımı hatırlatıyor şimdi kıyıya ulaşan her dalga. Şu, bana her zaman romantik gelen, şiirlerimin ilham kaynağı kızıl ufuklardan, güneşin batışından nefret ediyorum.
Biliyor musun? Artık, dünyadan ve şehirlerden de nefret ediyorum. Şehirleri ayıran uzun yollardan da, derin uçurumlardan da nefret ediyorum. Nefretim en çok iki şehirde yoğunlaşıyor. Birincisi ayrılığı tattığım bu şehirden, adına “ayrılıklar şehri” dediğim, gecesine şiire yattığım, gündüzüne umutla baktığım, havasını ciğerime çektiğim bu şehirden nefret ediyorum.
Ve senin yaşadığın şehirden nefret ediyorum. Bana senin yokluğuna ağıtlar yaktırdığı, seni ışıltılı gecelerinde barındırdığı için nefret ediyorum o şehirden. Nefretim o denli yoğun ki... O her gece ışıl ışıl yanan sokak lambalarını teker teker kırıp karanlık katran gecelere mahkum etmek istiyorum. Karanlıklara gömülsün ki karanlıkta kalmak nasılmış anlasın istiyorum.
İşte nefretim böylesine yoğun Hasret Çiçeğim. Bir gün bu nefretim beni öldürebilir.
Ama ben, nefretten değil senin sevginden ölmek istiyorum.
Çabuk dön, ölebilirim
 
hiç aldırmadan zamna deli gibi sewişim gelir aklıma
nasıl da sewmiştim öylee seni
ilkbahardıııı sanki yazdı
ama mayıstııı
baslamıstı ozmn işte
gözlerim gözlerinee degdigi an
içimdeki hersey
askım buyudu yangınım oldu
tutamadım sıgmadın
sewmemiştin belliydi
bekledim sabrettim basardım
ve bir agustos ayıydı
sıcaktııı!!!
dokundun rüya sandım
dokunduum hissettim seni
atestin yaktın beni!!!
gözlerin ucurumdu sankiii
boguldum içinde yok oldum kayboldum
sonra hiççç ummadıgım bir anda giittin
eylüldu aylardan
bir cumleyle bir bakısla bitirdin
ardına bakmadın bile
ne haldeyim görmedin
umrundaa degildi seninde artık dünya
bende böyle bittim işte !!!
 
sus dedin; Sus-tum... !!

Dünya olanca hızıyla dönüyor... Umurunda bile değilim... Toprağımı yadırgıyorum buralarda. Kanıksanmış, kabule yaltaklanmış yaşamlar hakettiği küfrü yiyor benden. Acil durumlarda kırılabilecek camekanlar olmadı hayatımda. Yüzümde serseri mayın izi. Topalladığında dudağın, anlamalıydım beni sevmediğini...

Yoksunluğumun bilmem kaçıncı günü bugün. Senden ıradıkça korkunun eli ensemde... Dışarısı ayaz. Ruhum kırağıya çalıyor, kendi adımını unutmuş, kendi yerinden kovulmuş sanki.

Günün yamacına çıktım soluksuz, zirvesinde siyahı gördüm. Fısıldadığımda adını, bedenimden düştüm! Gerçeğin yansıması hayaline vurduğunda sesini yüreğime sermiştin çoktan. Üstüme çöken bu sessizliğin; gülümseyişinin sonuna rast geldiğini bilmeliydim.

Karnımda kıpırdanan bir hayata döndüm yüzümü. Sancısını mavi sandım, güldüm... Mutlu olduğunda gözlerime akan maviydi teninin rengi, unutmadım gülüm...

Sana çarptığında ruhum çoktan ölmüştüm. Oysa öpüşünle sarılmalıydı yaram. Elimi tutmayı başarabilseydin eğer, tuttuğunda dirilebilseydim.

Ölgün ruh nasıl sevilirdi ki aşkın oynak kokusu burnunda tüterken? Yakarıya kilitlenmiş dişlerimi gıcırdatırken sus dedin; Sus-tum...

Bende kaldıkça çoğalan bir ıssızlık gibi yazdıklarım. Şimdi onu sana verme zamanı. Okuduğunda bu günlüğüne, bir günlüğüne, beni unuttuğunu hatırlaman için.

Bilerek yaşadığın yazgına ağıtlar yakma! Askıda kalmış sevda sözlerimin; sonuna koşan rüzgara konuşan yapraklarda titrediğini düşün! Düşündüğünde gülümse! Gülümsediğinde sus​
 




Gözlerindeyim


Sen gözlerime bakarken
Umurumda değil nerdeyim, hangi mevsimdeyim...
Sahildesin,
Ilık esen rüzgar ve dalga sesleri
Kaldır başını bak
Gökyüzündeyim...
Güneşi hisset, göreceksin
Ellerimde çiçek, gözlerindeyim.
 
BAKIYORUM UZAKLARA

Zihnim bulanık,pencerem kirli,
Bakıyorum uzaklara, aradığım ne kalmış?
Toprağın rengi donuk, insanlar kibirli,
Bakıyorum uzaklara, aradığım ne kalmış ?


Bastığım yer çöküyor, taşınan kederden,
Nasibini almış gönül, kurtulur mu hederden,
Farkı nedir, Yaşayanın ölüpte gidenden ?
Bakıyorum uzaklara, aradığım ne kalmış ?

Kırk yıllık hatırı, sığdırmışız bir ana,
Genç-ihtiyarı bitirdik, sıra geldi sübyana
Kalemler nasırlı, Dünya malından yana,
Bakıyorum uzaklara, aradığım ne kalmış ?

Kılı- kırk yardık, mala-mülke sarıldık,
"Siz" diyene sevinip, " sen" diyene darıldık,
Saflığımızdan arınıp, çamurlara karıldık,
Bakıyorum uzaklara, aradığım ne kalmış ?

Omuzlara yük, sendeleyen bedende,
Yolunda giden ne kaldı, şu evrende ?
Hayaller tıkı, kaldı mahzende,
Bakıyorum uzaklara, aradığım ne kalmış ?
 
Aranır durur ellerim, gözlerim
Hayat belirtisi olmayan çöllerde
Ne aradığını bilmez yüreğim
Sıcak bir gülüşün ortasından ikiye bölünür kelime
Sevgi-Seviyorum

Ve susar… Ölüm sessizliğine yaşam katar şair
Kırıntı arar yırtık pabuçların taşrasında
Simitçi çocuk; şehir istasyonlarının sürgün gülü
Başkaldırı. Çok sesli diyarda.

Avazı çıktığınca duyurmak ister kendini şair
Okuma özürlü kentin baldırı çıplak varoşlarında
Öksüzlüğün tek umudu gökteki mavi
Sevgi-seviyorum demesine rağmen.

Oysa kokuşmuştu her şey gibi o, da
Kapanmış kapılar içinde yalnızlık konuşan oda
Çırpındıkça kopan liftlerin
İşe yaramaz Donkişotları meydan okur hayata.

Saban’ın aşındığı kalır akşamüstü şehir panoramalarında
Ya da sırtında sepeti, üçüncü sınıf kemalin
Sağ elinde iki pide, sol elinde bozkır tahini
İki parmağının arasına kıstırdığı sarma
Sevgisini götürür… otuz beş yaşındaki, yetmişlik kadınına

Ve susar… Söner lambalar
Son tiyatronun bahardan kalma sevişir oyunu
Kapanır perde, İçine düştüğü çıkmazdan
Kurtulma çabasıdır şairin, bilinmezi kurcalamak da
Kendini zehirleyen akrebin, yol arkadaşı
Kumarbaz düşmüştü yollara son zar’da
Düşmüştü ama sevgisini gömdü düztaban çelik rayların altına
 
yalnızlık nedir diye sordular.//ağlarsın ya hani;karanlık bir gecedir ve omuzuna dokunacak,bir el ararsın.//karanlıkları devirdikten sonra,yeni gelen güne,kalabalıklara dalarsın.tıpkı bir mahkumun,kalabalıklara alışamaması gibi,zor gelir; ama 'yalnızlıktır bu'...

adını ben koymadım 'yalnızlığın' o bana hatırlamadığım,herhangi bir tarihin,saatin üç kırkbeş'inde geldi.//şimdi yine yalnızım.//fakat bununla beraber,inkâr etmek yanlış olur,yalnızlığın yalnız olmadığını.//bana sadece sana 'hoşgeldin' demek,sana ise,küçük bir 'merhaba' demek düşer.////hoşgeldin yalnızlığım!//'hoşgeldin...'
 
Seni seviyorum demeyi özlemek...
Bilirsiniz bu özlemi, sevdiğini özlemekten daha çok can yakar 'seni
seviyorum' demeyi özlemek...
Aklınıza geldikçe bu sözcükler, dilinizin ucuna takılır ve sonu huzursuz bir
sessizliktir... Bu sessizlikler eksik bir sevgiyle birikir içinizde.
Tüketilmiş bir sevda vardır ellerinizde. Birisi veya birileri tüketmiştir
sevdanızı. Ve siz hep aynı soruları soruyorsunuzdur kendinize 'sevdalar
tükenir mi?' 'aşk eksilir mi?' Bilmezsiniz eksilen aşk değildir, sizsinizdir
gidenin ardından. Sevdiğinizi söyleyemedikçe eksilirsiniz. Sevdiğinizin
yokluğuna, seni seviyorum diyememenin acısına uyanırsınız her gün...

Giden gitmiştir ama hesabı verilmemiştir sevdanın. Birileri sevdanızı
tüketmiştir, sevdanızda sizi... Sanki sevdiğinize bir kez daha seni
seviyorum diyebilseniz geri dönecektir, 'bak sevdan ellerimde, onu hiç
bıraktım' diyecektir sevdiğiniz... yalnızlığınızın avuntusudur bu... Ama
bir kez daha 'seni seviyorum' diyemezsiniz. Sevdanız artık sessizliğinizdir.
Sessizliğinizde eksilirsiniz ve sorularınıza bir yenisi eklenir; 'sevda,
eksiltir mi insanları?'

Gidenin bir gün geri dönmesinden, tekrar size 'seni seviyorum' demesinden
korkarsınız. Öyle çok acımıştır ki içiniz, sessizliğiniz üzerinize öyle
sinmiştir ki sevdiğinizin dönmesini isteseniz de, korkarsınız. Çünkü siz
artık siz değilsinizdir. İçinde 'seni seviyorum'lar biriktirmiş, bedenindeki
dokunuşları göz yaşlarıyla yıkamaya çalışmış, yaraları kanamasın diye
birilerine sarılamayan birisinizdir artık...

Basit iki sözcüktür 'seni seviyorum' Ama bu sözcükleri söyleyemedikçe
kendinizden uzaklaşmışınızdır... Sevdaların tükeneceğini, aşkların
eksileceğini kabullenmişsinizdir... Sözcükler anlamını yitirdiğinde,
yaşamında anlamını yitirdiğini sonradan fark edersiniz ve sevdiğinizin
giderken hayatınıza anlam katan tüm sözcükleri de götürdüğünü 'seni
seviyorum' demeyi özlemeye başladığınızda anlarsınız
 
Sen simdi koyu fLoresan ISIKLARININ aLtinda gözyasLarinLa vedaLasiyorsundur, ugurLuyorsundur gözyasLarini bosLuga dogru.... ama hataLar adina agLama sevgili, pismanLikLar adina akmasin gözyasLarin, yapamadikLarimiza üzüLme sakin... güzeL günLer adina agLa, yasadigimiz ve artik yasanmasini imkansizLastirdigimiz güzeLLikler adina agLa....

siradan oLmayisimiza ve anLasiLamayan askimiz adina agLa, sakin ha siradan akmasin gözyasLarin.... oLmayisima degiL oLamayisima agLa, öyLe bir agLa ki, gözyasLarinLa anlasiLsin siradan oLmayisin, öyle bir agLa ki koyu fLoresan ISIKLARININ aLtinda günes doLsun odana....

agLa sevgiLi agLa, agLa ki daha da cok anLayasin benim anLatamadikLarimi sana, agLa ki gözyasLarin kazisin anLasiLmayan beni gözLerine, gözyasLarini yüregine akitircasina agLa....

oLamadik, oLmak istemedik degiL, denemedik degiL, sabretmedik degiL, oLamadik iste.... bazi seyLer oLmazmis, bazi anLara hep gecikiLirmis, baziLari asLa tam oLamazmis, biz onLardaniz gaLiba sevgiLi....

baziLari anLasiLamaz ve anLatamazmis biz onLardaniz galiba....

sen simdi kiziyorsundur bitmekteki bana, rahat birak beni, karistirma kafami daha fazLa diye.... birakiyorum sevgiLi, aciLarimLa yüzLesmeye gidiyorum vücudumda yanitLayamadigimiz soru isaretLerinin kancaLarinin yok eden agirLigiyLa....

birakiyorum sevgiLi aciz yaraLi yarimLa buLusmaya gidiyorum biLinmeyene dogru.... tamamen tam oLmaya gidiyorum.

oLmadi be sevgiLi biz hic tam oLamadik....

baziLari yarimda yasayabiLirken biz hep tam oLmaya caListik ama oLamadik iste, oLmaya caLismadik degiL oLamadi. hayati kötü bir oyunu bu beLkide kuraLLarina hic aLisamadigimiz ama hep aLismaya caListigimiz, oLmadi be sevgiLi keLimeLer kifayetsiz kaLiyor diyor ya adam dogru söyLüyor gaLiba; oLmadi iste beceremedik.birakmadiLar be sevgiLi oLmadi....

yarimLar vardir ya sevgiLi, bütüne bagLanamayan biz onLardaniz gaLiba!

gücLü tarafLarimiz var bizim sevgiLi...gücLü oLdugunu zannettigimiz aciz tarafLar asLinda, ask yoksuLu, dokunmayi biLe ögrenememis... zavaLLi tarafLarimiz var bizim yasamin tüm dogaLLigindan ve siradisiLigindan uzak zorunLuLukLar adina yasayan yasamak zorunda birakiLan, yasamak zorunda hisseden, agLamayi biLe unutmus zavaLLi tarafLar....

yarali tarafLarimiz var bizim sevgiLi, dokunusLarLa umuda bagLayabiLdigimiz sen ve ben variz yarina dair;gözyasLarini erteLeyemeyecek kadar yaraLanmis yumusak tarafLarimiz var bizim sevgiLi. acimis, acitiLmis, aciyan tarafLarimiz....

ikiye böLünmüsüz sevgiLi tam oLdugumuzu zannederken hep yanLis yariLarimizi birLestirip baska bir yarimi oLusturmusuz megerse.

yaraLi, dizLeri kanayan, acimis tarafim, yaraLi dizLeri kanayan seni arzuLarken agLamadin biLe. agLamayi ögrenememisti cünkü nefret ettigim öteki yanin, ben hep senin öteki yarini bekLerken, sen hep gücLü yarini gönderdin bana. benim de farkim yoktuki senden agLama dedim hep dizLeri yaraLi, ici acimis sana, agLama gücLü oL, bak ben nasiL da gücLüyüm, görmüyormusun?

sen uykuya daLdiktan sonra severdi haLbuki dizLeri yarali, ici burkulmus, gözleri yasli yarim senin öteki yarini....

hic tam oLamadik sevgiLi hep yaraLi veya gücLü zavaLLi yarimLari oLusturduk biLemeden....

ama agLa sevgiLi; birdaha hic birzaman tam oLamayacagin gercegini göz ardi etmeden, öteki gücLü yarina gözyasLarinin sihirLi dünyasini ögreterek sonsuza dek agla.
 
Neden hep susmalara teslim yüreğim....
Ne kadar oldu bir tende özlenmeyi hissetmeyeli, ne kadar oldu özel bir geceyi düşlemeyeli...

Ben de unuttum artık..
Boğuluyorum özlemlerin girdabında.Yürüyorum yollar boyu…aradığım ,belki de sana ait bir şeyler..
Seni arıyorum,eksilen ruhuma yama olsun diye..
siyaha çalan silinmişliklerin üstüne biraz mavi tonunu katabilmek için..
Günü geceye bağlayan akşamlarda ben daha bir yalnızım artık...
Biliyorum ki sende en az benim kadar yalnızsın….
Elimden gelen pek bir şey yok şimdilik, yalnızca satırlarım var. Gözlerini bile göremediğim gibi, o tutku dolu yüreğe ait sesi bile özler oldum. Biliyorum ki sevgilerin tümünü hak ediyorsun. Bu nedenle seni incitmekten çekindiğim ve sana layık olan doğru cümleleri kurmak için bütün sözcüklerimi tartarak oluşturuyorum...
Ne mutlu sana dokunup sesini duyanlara, seni, yüreğini tanıan yanında gezenlere, hepsi sana çok yakin ama hiç biri hasret değil benim kadar kokuna.
Susuyorum, boğazım yırtılmacasına bağırmak istiyorum ama susuyorum. Korkuyorum, yüreğimi sana ihbar etmekten korkuyorum...

İhanete hazırdır bedenim alışaım kendi gülarıma.
Bakarken gecenin karanlığında gökyüzüne, suretini çiziyor kayan yıldızlar, susuyorum ve yalnızlığıma yanılgılarımı eklemeye devam ediyorum. Bu kente sığmıyor artık ne ben nede bendeki sen. Cevaplanmamış bir çok soru var şimdi bende, hüznünün gölgesinde geçen saniyeler ile yaşadığım...
Her aşk kendi hikâyesini yaratıyor...
Hani terk edilen taraf olmak zordur da,bu hikayenin sonunu yazan olmak kolay mı?
Bir gün gelse de bulsam dediğiniz sevgiyi bulduktan sonra tüketip posasını atabilmek kolay değil bence..
Bir an geliyor çıkıp gitmek gerektiğini görüyorsunuz hikâyenizden. Bitmeye mahkûm bir aşkın can damarının kesilme vakti geldi zannederim…

Sen suçu bana yıkmaya, kendini haklı çıkarmaya çalıştıkça…
Anladım ki, hayatımda ki tüm hikayelerin sonu aynı bitiyor..
Keşke susarak uğurlamasaydın beni senden be ömrümün delisi....
Kıyımların süre geldiği şehrimde, kim kahraman, kim yenik ayrılan…Asla öğrenemeyeceksin..
Gecenin esrarına yüreğimi yazdım bu gece..
Dalıyorum serseri karanlığa odaklanıyor gözlerim nedense..
Niye gözlerin var hala gözbebeklerimin içinde..
Herhalde ben sensizliği bile seninle yaşıyorum…
Sevmelerimiz, sevişmelerimiz, sensizken içime gömdüğüm sessiz çığlıklarım, seni beklerken zindanlarda zamana esir olmuş dakikalarım, hepsi senin olsun…
Seni seviyorum..
 
Hüzünlü bir parça çalan bestecinin yorgunluğuyla ve onu dinleyen bir şairin duygularıyla alıyorum elime kalemi...

Sana yazışımin her harfinde saklı... Belki de anlamayacaksın...

Ömrümün neresindeyim bilemiyorum... Ama belli ki senin dokunduğun yerdeyim.
Hani yüreğimi titreten yeri... Ömrümün başı sandığım, hayatla sevişip yarınlara umut doğurdugum yeri...
Benim kadar kimsenin seveceğine inanmadığım zamanlarımdayım.
Seni düşündüğüm saniyelerdeyim ve özlemine hasret ördüğüm dakikalarda...
Her saniye seninleyken sana kavuşmanın anında...
Hayatı gözyaşları, gülümsemeleri, en çok ta korkularıyla yaşadığım gecelerdeyim.
Biliyorum ömrüm boyunca hayata sataşacak kadar cesurum! ama seni kaybetmekten korkuyorum....
Ne garip duygudur ki hayatı sahiplenmediğim kadar seni sahipleniyorum hayatımda...
Belkide hayatın bir gün beni terkedeceğini bildiğimdendir. Sana öyle güvenmişim ki...
Senden önce ölmeyi isteyebilecek kadar bencilim...
Ölümün beni senden ayıracağından değil o ana kadar seninle yaşayamamaktan korkuyorum...
Bu yüzden hayatı senin uğruna açık arttırmaya çıkarabiliyorum. Buyrun...
Ortaya canımı koyuyorum! arttıra bilen varmı..
 
Nerdesin?
belkide beni unuttun..belkide şimdi başkasıylasın.. başka birine söylüyorsun;
seni seviyorum !!
benim hiç değerini bilmediğim gerçek olduğuna hiç inandığım kelimeyi
seviyorum!!
hatırlar mısın bilmem..
bir zamanlar benimdin.


Biliyorum değerini bilemedim, biliyorum seni hiç gerçekten sevemedim, seninle olduğumu sana hiç hisettiremedim..
ama şimdi öyle seviyorum ki, öyle özlüyorum ki, öylesine istiyorum ki seni
ve emin ol anladım artık değerini !!
dönsen.. tekrar deneyelim desen?? olmaz mı bir daha? sevemezsin eskisi gibi
saf, temiz, kıskanç, romantik, sinirli...
herşeyini özledim..
yine benim ol ne olur yine bana dön bırak herşeyi bir kenara
benden sonra sevdiklerini...
dalga geçtiklerini,,
aşkım dediklerini..


Çünkü öyle özledim ki oyun oynasanda istiyorum seni...
bütün kıskançlıklarını özledim..
samimi gelmeyen tavırlarını da ..
neden aratın derken insanı ürküten ses tonunu da..
bir bakışıyla pişman eden gözlerini de ve o zmanlar hiç önemi olmayan ellerini de...
tutma kendini diyordun.. söyle içinden gelenleri..aklından geçenleri
hissettilklerini,,hissetmek istedikleriini..Ama ben hiç söylemedim
söyleyemedim
bendeyken değerini bilemedim
şimdi söylüyorum hissettiklerimi
ölümü hissediyorum iliklerime kadar aşkla karışmış kokusu... hasretin de var sanki biraz
sen de varsın biraz... hasretin aşkın nefretin kinin herşeyin bende
sen nerdesin sevgilim...
seni öyle özledim ki..
 
Aradığım ne benim? Bütün ayrılıkları ve bütün dönüşleri geride bırakmışken böyle...Seni mi arıyorum dersin? O kadar uzakmısın bana artık sen? Kaç gecedir kendi kendime verdiğim kararları alırken,seni böylesine en uzaklara koyup sonra da en yakınlarda bulmanın heyecanı mı bu yoksa?

Beraberliğimizi düşünürken;o bulmaktan çok korktuğum noktayı arıyorum hep.Çünkü bir noktaya gelmek ,onu kabullenmek ve kararlılığı kuşanmak;kendime vereceğim fırsatlardan biri geliyor bana...Bunu haketmek istiyorum..Bu sevişmeden vazgeçemem...Ama bu davalının hem davalısı hem davacısı hemde yargıcı olmaya kalkışmamı asla bağışlamayacaksın biliyorum...

Yorgunum sevdiceğim,artık bu amansız sorgulanan vazgecmeyecek belki de senden vazgeçebilecek kadar yorgunum anla beni...!!

Peki gercekten ayrılabilecekmiyiz biz? Gene yapamayacagız bunu biliyorum.Bir son nokta gerek buna.Bu kez asla senin olmayan ve hiç kullanılmamıs bir son nokta.İnsan birini nasıl da sevdiğini ve artık onu sonraki bütün hayatında varlığı ve yokluğu ile içinde taşıyacagını çok küçük bir başlangıc anında hissedebilirmi ne dersin?

Seni içimde saklayarak, senden vazgeciyorum haberin olsun...
 
Korktum karanlıktan korkmadıgım kadar
aydınlık titretti bedenimi,
gözlerimde yalancı insanları gördüm
onlara yabancı kaldım
bır rüzgar kadar uzaklarda

agladım gozyaslarım kızıl nehırlere karıstı
boguluyordum ellerıme kramp gırdı sankı
ıcınden cıkamıyordum

Dunya yalan soyluyor bana
sevıyorum demek ıcın
canımı yakıyorlar
dızlerıme kadar bır agırlık ıcnde kaldım
yuruyemıyorum eskısı gıbı
mezarlaın cınde kaldım

ve bır ses artık benı yanına cagırıyor
bu dunyaya ayıt degılsın dıyorlar
dunyada sana aıt degıl dıyorlar
cennet ıle cehennem arasında kaldım
ınsanların gunahlarını ben fazlası ıle odedım
 
Bir insani hayatindan sonsuza kadar cikartmak zorunda kaldin mi hic?
Hani ölmüs gibi, hani uzatsan da elini tutamayacagini bilmek gibi,
her an kapindan iceri gülümseyerek girecegini bekleyip ama aslinda hic gelemeyecegini de bilmen gibi. Ne zor sey degil mi ölmedigini bilmek , ama ölmüs gibi ulasilmaz olmasi artik o insanin sana, ne kadar katlanilmaz bir gercek degil mi
sen hala bu kadar sevgili iken? Özlemek, bu kadar özlemek,etini kemigini yakarcasina özlemek. Cok kötü degil mi?Bu kadar özleyip onu görememek, ona dokunamamak, onu isitememek , artik sonunun "Pi" hali degil mi? Biliyorsun degil mi? Ne kadar umutsuz bir arayistir o, kalabalik caddede gecen binlerce yüze bakmak belki bir kez daha görebilmek icin o yüzü, belki biraz önce gecti bu kaldirimdan diye düsünmek,
belki su an arkamda yürüyen insanlarin icinde bir yerde demek, belki su an üzerimdedir gözleri diye paranoyalar yasamak ne zordur degil mi?
Ne kadar eritir insani fark etmeden. Sende biliyorsun degil mi bunlari.?
Bir sinema koltugunda sende iki kisi gibi oturdun mu hic? Hic iki kisi gibi zevk aldin mi bir konserden yalniz basina. Güzel bir kafe kesfettiginde, güzel bir film seyrettiginde, güzel bir sarki dinlediginde güzellikleri oranynda eksik kaldıklarını hissettin mi paylasaigin icin onunla. Bir barin kalabaliginda hic yarim vücudunla sallandin mi ortada? Hic iki kisilik beyninle yarim insan olabildin mi? Baktiginda aynana sadece yüzünün bir yarisini gördügün oldu mu hic? Sana hayatindaki en büyük yoksunlugu yasatandan nefret edemedigin zamanlar oldu mu hic? Gözünün icine baka baka kolunu bacagini kesen bir insanin yüzüne sevgi dolu bir gülümseme ile bakabildigin zamanlar oldu mu hic? Hayatta inanligin bütün degerlerini altüst eden birisine ask siirleri yazabildin mi? Onu icinde korumanin seni yok etmek oldugu zamanlara feda oldun mu hic? Icinde aglayan cocuga umut sarkilari söyleyemedi?in, özlemini, susuzluğunu, açlığını gideremedigin zamanlar oldu mu hic? Kanayan yarasini gördügün ama merhem olaigin zamanlar. Gücünün, hani o tanrisal gücünün bir cocugun aglamasini susturamayacak kadar oldugunu gördügün zamanlar oldu mu hic?
Hiiiiiiic.... Hiic
 
En acı yalnızlık, senin verdiğin yalnızlık oluyor.Sen yokken bir şey düğümleniyor boğazıma, yutkunamıyorum.Nefes alamıyorum, sıkışıyor kalbim.Bulunduğum
yerde yığılıp kalacakmışım ve bir daha hiç kalkamayacakmışım gibi geliyor bana.
Oysa senden önce de yalnız kaldı bu yürek.Gidenlerin bıraktığı tortuyu taşımayı bildi.Bir tek sen böyle çaresiz bırakıyorsun beni.Bir tek sen yokluğunla
beni ölüme taşıyorsun.

Renklerin güzelliğini yeniden keşfediyorum.Her renge senin adını veriyorum
Başka hiçbir duygu sana yakın olmanın, seninle olmanın verdiği hazzı vermiyor bana.Sana ulaşacaksam eğer, hiç şikayet etmeden kat ediyorum kilometreleri.
Yolları, içimdeki tarif edilmez o deli heyecanla aşıyorum.
Gördüğümde seni, titriyorum, bir yaprak gibi sallanmaya başlıyorum.Saklayamıyorum gülüşlerimi.Sevinç duygusu, yüzümden bütün hücrelerimi yayılıyor.
“Ne güzel” diyorum.”Yaşamak ne güzel…”
Gerçekten de öyle….Her zorluğa
Katlanabilecek gücü sen veriyorsun bana.Bir de anlatabilsem sevdanı…Yetersiz
Kalıyorum, bu aşkı tarif edecek kelime bulamıyorum.Yaptığım her şeyde, gittiğim
her yerde sen de oluyorsun.
Yine de seni sana şikayet etmekten başka çarem yok.…Böylesine severken seni, yokluğun acısına dayanmak kolay olmuyor.Hani sen varken tıkır tıkır işleyen zaman, yokluğunda duruyor.Ne
gece geçiyor, ne gündüz.Ne içtiğim suyun tadı var ne yediğim yemeğin.Günlerce
aç kalsam hissetmem, biliyorum.
Sitemimdir, doğru.Yokluğunun bu kadar dayanılmaz olduğunu söylemeyip de
saklasam kime faydası olacak¿Her zaman duyguların açıkça ifade etmeden yana
olan ben, bunu saklayabilir miyim ki¿ sensizliğin o korkunç girdabında tek başıma bırakma beni.Seni
Yaşamak istiyorum, seni seviyorummm...!
 
Bazı halleri çözebilmek için bilirsiniz ki “susmak” gerekir.
Bunu en iyi bilen sen olmalısın ki, bir eski fotoğraf sessizliğiyle gülümseyebiliyorsun yalnızca bana... Ve yine öyle uzak...


Yakmadan düşmeyecekse içime ateş; bu yalnızlık, bu özlem, bu vurgun ve tanımazsa eğer yaktığı yeri...
Ve kimdir, nerdedir bilmezse (?)...
Çaresiz özler durusun...


Çaresizliğin çarende saklıydı hani?
Sen bilmezsin sadece bir resimdeydi onun düş yıkımı gülüşü...
Mutluluk vermeyen, olağanca mutluluğu da alıp götüren, bir kefendi varlığı; telli duvaklı...


Sol omzumdaki inleyen yar(ay)dı... Unutmak istedikçe daha çok hatırlanan, hatırlandıkça daha çok yakan, başımdaki “kara duvağın” tacıydı o... Tutsam ellerinden, bu kez kalbimin tutsağıydı.

Tüm hayallerimden bu kez son diyerek bertaraf ettiğim, sonu olmayan ve hiç kapanmayan bir perdeydi. Yanılgımdı o, kısa cümlelerimi ateşe verip uzaktan seyrine baktığım, baktıkça ateşe sürüklendiğim, sürüklendikçe bir tek dumandan ibaret bir yangındı işte...
Günü gelince sönmekle yükümlüydü...
Sönmedi.


Öfkemi tanırdı...

Hangi yola düş, hangi hüzne gözyaşı olmadı ki?... Geriye kalan varsa bu sarsıntıdan, alırım taşı taş üstünden ve salardım yerleşik sevdalara... Kaç hayal kırıklığıyla baş ettim bilirdi... Rüzgarın sesindeydi terk edilmelere uslanmış yüreğim. Hediye ettim; rüzgarın serseri lodosuna, hem de pazarlık payım olmadan...

Uslandım...

Yarama, kirli atık aşkları sardım, merhem diye... Sığındığım düşün, en tenha köşesinde, iki kaşımın ortasını sesiyle vurur sandım. Ölmeyi bekledim, ölümsüz bir acı da...

Ödedim...

Bedeli neyse fazlasıyla, cananımı “can” bilerek...

Sustum...

Günü gelince dilim kendiliğinden çözülür sandım.
Susmak çözümdür, konuşsam daha az anlar sandım, anlamadı...

Cezamdı...

Ya da cezalandım, sinsi bir ıstırap gelip sarıldı yar(am)a merhametsizce...
Dilim değip de git diyemedim.

Alışamadım...

Kandırılmaların ruhsal savaşında, ayrılmalara kapalı kaldım.
Aşk neyse, aşk acıysa; başımı eğip önünde, beklerdim...
Beni de vurun hadi, kalmasın yürek yürek üstünde...
Sonra da çektiğim acıyı dilediğinizce süsleyin, renkli olsun acımın hediye paketi...


Ben yine düşer bir aşkın pençesine, mucizevi günahın ellerinden tutardım. Mavi bir köşede bir başıma, gidişinizi beklerdim...


Ben göz yaşlarımı, gönlünü gün edenlere hibe ederken, siz ölümsüz yankıyla gülümseyin.
Acıyarak bakın ya da bana...


Ne çok seversiniz siz, rüzgara karışan kahkahalarınızı... Yer yüzünü inlettikçe inleten, göz yaşı saçan naralarınızı...


O rüzgar saçıma değerken, ben aşkımı yerlere çalacağım. Kaybedecek bir şeyim yokken, kaybettiklerimi de kaybettiren rüzgara inat,
bu kez konuşacağım...


Sustuklarıma sayın...


Siz içinizde ki yer edinmiş öfkelerinizi, süpürüp atmak isterken maviliklere; “bir tutam mavi” de bana ayırın... Vakti gelince, berrak mavinize; benimde “kızıl” konuşsun dilim...

Yaradan göz yaşlarımı; mavi düşlerimde umut dağıtan yüreklere bağışlasın...

 
Bugün sana akmak istedi yüreğim.Bilmediğim bir sebepten ötürü gözlerimi güne açtığımdan beri adın aklımda.Yüreğimin beni götürdüğü yere gidiyorum,gidiyorumda kimseler yok orada.

Kalk diyorum kendime, dön geri.Bırak herşeyi yerli yerinde. Hatta kendini bile... Olmuyor.
Bişeyler tutuyor beni.Rastgele yürümeye başlıyorum sokaklarda. Kimi caddeler ürkek,kimisi sessiz,kimisi kalabalık. Yürümeye devam ediyorum.Birden kendimi bir kalabalığın ortasında buluyorum,her yerde insanlar.Duruyorum,dönüp etrafıma bakındığımda kimsenin gözlerimdeki yaşları farketmediğini görüyorum.Sen olsan farkederdin, silerdin yaşlarımı. Sen tek başına yapabiliyorsunda bunu, bunca insanın neden gücü yetmiyor? Neden bu kalabalık arasındaki bu yanlızlık hissi. Neden hayata karşı bu küskünlük,neden insanlara karşı olan bu öfkem, neden hayata bu sitem.

Devam ediyorum yoluma. Sahilde yürürken buluyorum kendimi.Denizi oyun arkadaşı seçmiş bir çocuğa takılıyor gözlerim ve elindeki taşlara. Yanına gidiyorum çokmu seviyorsun denizi? diye soruyorum. Evet diyor. O zaman neden taşlıyorsun onu? diye sorduğumda anlamamışcasına yüzüme bakıyor. Sahi insanlar hep neden sevdiklerinin canını yakıyor?

Gidiyorum ama nereye gitmeli bu karanlıkta.yağmurda başlamak üzere.nereye kaçmalı? Derken yağmur başlıyor.Kaçmıyorum.Hani vardır ya bir deyim "İliklerine kadar ıslanmak" diye.öyle yapıyorum.İliklerime değin ıslanıncaya kadar geziyorum caddelerde.Gözyaşlarım yağmurla yarışırcasına akmaya devam ediyor. Şehri arıyorum cadde cadde. Şehirde seni arıyorum .Duydumki buradan gideli çok olmuş. Neden hala benden gitmiyorsun? Neden şehri terkettiğin gibi beni de terketmiyorsun?

Karanlıktan korkardım hep.Ben varım korkma derdin.Işığımdın benim.Neden gittin, neden karanlıkta bıraktın beni.Hemde ondan korktugumu bile bile..
Cevap ver artık sorularıma.Susma yeter. Bu kadar sessizliği kaldırmaz bu yürek.Ya gel yeniden başlangıcım ol.Ya benden git sonum ol...
 
Bir kuş kanadına yazılmış heveslerim, uçup gittiler sonbahar rüzgarında. Bana çaresiz sancılar kaldı. Hangi düşten medet ummalı şimdi? Kaç para eder kırıklıkta tebessümler?

"Hiç para!"

Derdimi fersiz sokaklara bile anlatamıyorum. Böyle, içimden, taaa en derimlerinden etimi koparıyorlar. Keşke yenilenebilsem yenilmeden. Lakin, daha acı sancılarla uyanıyorum ben karabasanlarımdan. Siz hiç kifayetsizliğin çıkmazında, çığlıklardan medet umdunuz mu?

Karanlıkta el ayak çekilince hani, sonra susunca sesler, vazgeçtiniz mi sevdalarınızdan, sırf sevdalılarınız daha mutlu olsunlar diye?

Susstuğunuza göre bilmezsiniz siz beni.

O zaman;

Değmeyin feryadıma,
Figanıma değmeyin
Eğer sevda bu demekse
Ben vazgeçtim
Beni sevmeyin...



Kendi kalabalığımda saltanıtımı yaşıyorum ve ölüm ölüm ölüyorum yalnızlığıma. Kimseyi alakadar etsin istemiyorum çığlıklarım. Geçici nöbetlerim bunlar benim. Hüzünsü hallerin, en hicaz makamındayım.

Garipliğim kader değil
Geçiçi gülmeyin
Bu kışta efkarlayım...



Uzanmayın ellerinizle yaşlarıma silmek için. Bu halleri ben, benle benimsedim.

Yenilmedim!

Bahara Allah kerim.

Bir şarkı var dilimde, az biraz sesim kısık.

Hadi yüreğim ha gayret
Hele sıkı dur hele sabret


Ahh bir becerebilsem!


Başını eyme dik tut
Bu bi rüyaydı farzet


Ahh bir uyanabilsem!


hadi hadi yüreğim ha gayret...
Hele sıkı dur hele sabret
Başını eyme dik tut
Bu bi rüyaydı farzet
hadi hadi yüreğim ha gayret...


Bir anlatabilsem...Ahh ben öyle deli sevdim, bir anlatabilsem...Bu bir rüyaysa uyanabilsem, bu bir gerçekse, artık bitse.


Eğer sevda bu demekse
Ben vazgeçtim
Beni sevmeyin...
 
Şimdi Sen Yanımda Olmalıydın... Olmazsa Olmazımsın Yaa...... Gün Sönük Kalıyor Yoksun Ya Yanımdaaa.........
Kuşlar Hüzün Şarkıları Söylüyor Hazan Yaprakları Gibi Sessizliğe Bürünüyor Yüreğim.........Yoksun Yoksun İşteeee......
Yüreğimdesin Ordasın......... Bunu İnkar Etmek Senin Sevgini İnkar Etmek Olur.........
Ama Güne Seninle Başlamak Sana Dokunmak Seni Hissetmek Bedenimde.........
İşte Eksik Olan Bu


Yasaksınnn.........
İmkansızsın.........
Gizli Sevdamsınnn.........

Biliyormusun Sevgili...... Hep Derler Yaaa...... Gözden Uzak Olan Gönülden De Uzak Olur......
Sanki Bunu İnkar Edercesine Gönlüme Yüreğime Doğru Bir Nehir Uzanıyor Yüreğinden......
Suları Serin Ve Berrak......... Her Damlası Susuz Çöllere Hayat Verir Misalii.........

Zamanı Durdurmayı Bilirmisin Sevgili.........
Özledikçe Yaktıkça Yüreğini Hasretin......... Zamanı Durdurmayı Öğreniyorsun......
Gözlerde Takılı Kalıyorsun Saatlerce Bir Bakışla Avutuyorsun Kendini.........
Sonra Sessizliğe Bürünüyor Yüreğin.........Olmak İstediğin Yerde Olamamanın
Acısıyla Kıvranıyorsun......... Çaresizcee......

O An......
Duyuyorsun.........
Görüyorsun.........
Özlüyorsun.........
Susuyorsunnn......

Yetinmeyi Bilirmisin Sevgili.........
Bir Beyaz Güvercinin Gagasında Yollanan Öpücükle Başlayan Aşkını............
Kısacık Zamanları Sonsuzmuşcasına Yaşamayı.........
Sana Ait Olduğunu Bilsende......... Her An Yanında Olamamanın Deriiiinn Ve Dayanılmaz Acısıyla Yaşamayı.........
Her Ayrılık Saati Geldiğinde Gözyaşlarını İnci Tanesi Misali Saklayarak Yaşamayıı.........


Günlerdir Nefesim Bile Boğazımı Tıkıyor... Nefes Almak Ta Bazen Zor Gelirmiş İnsana.. Sessiz Çığlıklarım Gülümseyen Gözyaşlarım Var… Kırıldım Artık Dargınım Hayata Da..

Herkesi Görüp Te Dokunamamak Kimselere Anlatamamak İçimden Geçenleri.. Soyutlanmış Bir Zaman Diliminde Sıkışıp Kalmışçasına.. Bunca Kalabalığın Arasında Yalnız Yapayalnız Hissetmek Kendini..

Herşey O Kadar Sessizce Oluyor Ki Sesimin Yankısı Kırıyor Tüm Bedenimi.

Ben Bu Kadar Yalnız Bu Kadar Issız Değildim...
Bazen Dalıp Gidiyorum. Gittiğim Yerlerde Düşüncelerim Yok. Düşüncesizce Bomboş Griliklere Gömülüyorum..

Artık Yere Basamıyorum Sağlam Sapasağlam. Öyle Ki Zamansızlığa Boyun Eğdiriyor Bu Gidiş. Günleri Sayıyorum Hatta Saatleri. Yanındayken Zaman Akıp Geçiyor Su Gibi. Ben Geçsin İstemiyorum. Tüm Saatler Dursun Gülümseyişin Yüzünde Kalsın Kelimelerin Hiç Tükenmesin İstiyorum. Gitmeyesin İstiyorum.. Sen Gidersen Tüm Saatler Duracak Biliyorum....

Zaman Aldırmadan Devam Ediyor Yoluna...

Herşey Öyle Uzak Öyle Soğuk Öyle Yabancı Ki.. Bakıyorum Göremiyorum. Bu Şehir Bu Kaldırım Taşları Bu Deniz Tanıdıktı Oysa.. Gidersen Bu Şehir De Zor Gelecek Bana Hissediyorum..

Hayat Durdu.. Zaman Akıp Geçiyor Ama Ben Farkında Değilim Olmak Ta İstemiyorum. Olan Biteni Karşıdan İzlemekle Kalıyorum Sadece. Ben İçinde Değilim Kendi Yaşantımın Seyircisiyim.. Güneşin Doğuşu Günün Batışı Dünyamdaki Herşey Varlığına Odaklandı Adeta. Yokluğunda Benim İçin Herşey Sona Erecekmiş Gibi Geliyor..

Meğer Ne Çokmuşsun Bende...

Bir An Durup Tüm Korkularımdan Sıyrılıp Haykırmak Var Nefesimin Yettiğince;
"Ne Olur Gitme..."

Kalırsan Dünyanın Bütün Renklerini Görmeye Başlayacağım. Herşey Bunca Griye Bulanmış Olmayacak. Kelimelerin Tutup Ellerimden Kanayan Yaralarıma Basacaklar. Geceleri İrkilip Kalkmayacağım Uykularımdan. Her Sabah Uyandığımda Bir Sancı Saplanmayacak İçime.. Hiç Bir Güç Yıkamayacak Beni. Bildiğin Ben Gibi...

Bir Yerlerde Takılıp Düşsem De Ayağa Kalkacağım Yine.. Gücüm Tükendiği Vakitlerde Sen Tutup Kaldıracaksın Beni. O Zaman Ben Mutlu Olacağım... Bunlar Olacak Değil Mi...?

Yürüdüğüm Bütün Yollarda Hep Yanımdaydın Aylardır. Kimi Zaman Düşünürken Attığım Adımları Kimi Zaman Da Rüzgarın Akışına Bıraktım Kendimi. Bazen Doğrularla Bazen Hatalar Yanlışlıklarla Akıp Gidiyordu Hayat. Sen Doğrularımda Da Hatalarımda Yanlışlarımda Da Benimleydin. Gidersen Adım Atmak Zor Gelecek Bana Hatta Olduğum Yerde Düşüp Kalacağım Belki..

Korkuyorum.. Günden Güne Büyüyüp İçime Sığmıyor Korkularım...

Bir Zamanlar Ne Çok Korkardım "Gel.." Demekten…. Şimdi Ürkekliğim Gitmelerden...​
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
bypuff
Geri
Üst