O'na de ki ;

---> O'na de ki ;

Ben hayata yaşamaktan kaçarken tutuldum Sevgili. Ben hayata yaşamaktan kaçarken tutuldum Sevgili.
Bir intihara koşar gibi kabullendim hayatı.
İnadına ve isyanla yaşadım
Ölümler çağırmaktan kısıldı sesim
Beter oldum.
Yaşadım.
Kapanmış bir yarayı dürtüler gibi yaşadım.
Tutup yine de sevmişsem seni intiharım olan yaşamakta
Aşkın panzehirinin olmayışındandır.
Benim hayatım kaybedişler üzerine kurulmuştur Sevgili. Eni sonu malum bir cinayetin masum ve meçhul bir maktulüyüm ben.
Ben seni yaraya tuz basar gibi bütün vuslatları yıkarak sevdim.
Ben seni sadece sevdim.
Dedim sana.
Aşk gibi hüznün de sebebi yoktur Sevgili tutamağı vardır sadece.
Ben şehirleri nemli bodrum katların kaldırım hizası pencerelerinden tanıdım.
Yokulmuş zamanlar ve imkansız mekanlar gibidir benim sevgim.
Bu yüzden büyük umutlarım olmadı olamaz benim.
Biliyorum.
Senin gülüşün benim baharımdır.
Ne ki bodrum katların kör odalarında aslolan hüzündür Sevgili
Ben seni hüznüne sevdim ben seni sadece sevdim
Biliyorum.
Senin gülüşün benim baharımdır.
Oysa benim adım gurbetlere yazılmış yüreğime hüzün düşürülmüştür.
eylül yorgunu saçlarımla en güzel hüzünleri ben yaşarım.
Ben seni gerekçesiz ve neticesiz sevdim.
Ve nasıl sevmişsem seni böyle dolu dizgin ulu orta
Öylece hüzne belenmişim işte.
Bazı acılar vardır tütün gibi işler adamın ciğerine aşk gibi yaşamak gibi.
Sevgili Sevmişsem seni ve yaşıyorsam hala
Tütün çekiyorsam gecenin bir vakti
Demli bir hüzne çatmışım belle.
Dedim sana.
Aşk gibi hüznün de sebebi yoktur Sevgili
tutamağı vardır sadece..
 
---> O'na de ki ;

Aş(ı)k'ın kor hal'i

Sana , ürperti bırakacağım ey AŞK!..
Damarlarına taş doldurulmuş acıların
bileylenmiş çentiklerinin,
ketum kabuklarından
a'razi bir armoniyle sahtileştirilmiş
oyunbozan karmaşamın
müsevved sayfalarından
yırtarak, harfsiz sürgünlüklerin argümanlı muhtıralarını
tutuşturarak, ürkek ünlemlerin canhıraş feryadlarını
korkmadan bu sefer
kendimi yeni(den) yapacağım.


Aş(ı)k' ın yorgun hal'i


Sen aşkın kanat taktıran yerlerinde gezin.
Ben , ayaklarım yerde ardın ardın gelirim.


Aş(ı)k'ın buz hal'i

Eğrelten zekâmın başını
aşk ile kayboluşlarsa eğer,
kendim olmaya doğru yol alıyorum
kapalıyım artık duygulara
ben bir profesyonelim.


Aş(ı)k'ın fizik(sel) hal'i

Kim suçlu?
Ten(d)e bırakılan gül sancılarından...
Aşk'ın tarihini Kleopatra ile başlatan
çağdaş sevicilerin
küflenmiş elleriyle yağmalanmış
hazlarıdır şimdi Aşk'lar.


Aş(ı)k' ın gerçek hal'i

AŞK!..
Dünyadan bir parça kor sür ellerime
ellerim ki; ardıç kuşlarıdır sonsuz maviliklerin
ruhumun ayarı bozulmamışken,
sorsalar adımı, bilecek kadar ayıkken
herkese ait(ken), ama yine de tek(ken)
ürkerek, tüketen sevgilerin çift kişilik yalnızlığından
arınarak,
gizemini yitirmiş yüzlerin
mahruk hâlelerine üşüşen
Aşk da varolma çabalarının yitişiyle hortlayan
sığıntılıkların üşengeçliğinden,
sıyrılarak,
seni içimin gecelerine düşüren
kuraklıkların susuzluğundan,
ve;
özgürleştiren Aşk' lara yelken açarak
sana tertemiz, boyunduruksuz , isimler adayacağım.
 
---> O'na de ki ;

Düğümlendim..

Her bir düğümü tek tek çözmeye çalıştıkça ellerimle yeni düğümler oluşuyor adeta..! hiç çözülmeyecekmişçesine..Bu kez her şey daha zor...
Aslında zor olan ne sensin ne de hayat. Zor olan benim bana..

Artık zor geliyorum kendime.. Yoruldum...
Bir daha düşersem kalkamayacağım ayağa hissediyorum. Belki uzatacaksın elini ama bu kez ben tutamayacağım biliyorum...

Gözümün bebeğinde yüreğimin en saklı yerindesin sen.
Kimselere göstermiyorum seni...
hatta bazen kendimden bile gizliyorum.
Varsın aklım sensiz bilsin yüreğimi...
Yokluğun içimi acıtıyor.
Buna rağmen kal istiyorum
içimde bir yerlerde..

Sanki seni çıkarıp atarsam tamamen kaybolacakmış gibi geliyor sana dair ne varsa..
Sana ait olan izler silinip yok olacakmış gibi senli kelimeler yazamayacakmış gibi kalemim bir daha..
Her tutunmaya kalktığımda sana dipsiz kuyulara çekiliyor ruhum. Çıkmaya çabalarken gücüm tükeniyor gitgide.
Bir gün temelli bitecek fark ediyorum..
Tüm şarkılarım tutsak olup sensizliğe çığlığa dönüşüyorlar içimde. Yüreğimle bağırıyorum sen duymuyorsun sen bilmiyorsun..
Bir zamanlar gecelerimi aydınlatan gözlerin şimdi karanlığa çağırıyorlar beni. Kapatıp gözlerimi düşlerimde buluyorum seni. Açtığımda yine gidiyorsun. Ve ben yine karanlıklara uyanıyorum. Üşüyorum...

Beni üşüten ne ayazları kışın ne de yalnızlığım. Yokluğun üşütüyor beni bir yandan yakarken yüreğimi..
Göremezsem gözlerini hiç aydınlanmayacak günlerim..
Tutamazsam ellerini hiç ısınmayacak yüreğim...

Ne Derler Bilirsin
insan hep kendi için iyi olanı yapmaz....
Benim için ne kadar kötü olabilirsin ki
Hayat gözlerinde son bulurken
iyi yanım sen kalıcaksın..
 
---> O'na de ki ;

Hasret koydum adını...
Senden ayrı geçen her gecenin.

Hasret koydum adını...
Sensizlikle doğup,batan güneşin.

Hasret koydum adını...
Loş köşelerde iliklerime kadar üşümenin.

Hasret koydum adını...
Hazanı gelmeden dökülen yaprağın.

Hasret koydum adını...
Güle hasret kalmış bülbülün.

Hasret koydum adını...
Anasını,babasını kaybetmiş yetimin.

Hasret koydum adını...
Sevgiye aç yüreklerin.

Hasret koydum adını...
Daha hiç eremediğim özlemlerimin.

Hasret koydum adını...
Riyasız,ihanetsiz insanların.

Hasret koydum adını...
Doğrunun,iyinin,güzelliğin.

Hasret koydum adını...
Cana can katan Canan'ın.

Hasret koydum adını...
İnsan gibi insanca yaşamanın.

Hasret koydum adını...
Hak'ka kul gibi kulluk etmenin.

Hasret koydum adını...
Mazlumun ahının yerde kalmayacağı günlerin.

Hasret koydum adını...
Zalimin hesaba çekildiği hesap günlerinin.

Hasret koydum adını...
Haklının hep kazandığı davaların.

Hasret koydum adını...
Özleri gören gönül gözlerinin.

Hasret koydum adını...
Hakikâte ermiş kişiliklerin.

Hasret koydum adını...
Faniden gerçeğe ulaşmışların.

Hasret koydum adını...
İslâm'ın şartı beş diyenlerin.

Hasret koydum adını...
Kelimetullah'ı okuyup,anlayanların.

Hasret koydum adını...
Her şey Allah'tan deyip şükredenlerin.

Hasret koydum adını...
Ölümün de doğmak gibi gerçek olduğunu bilenlerin.

Hasret koydum adını...
Aslını inkâr etmeyenlerin.

Hasret koydum adını...
Nurla dolup,Asr-ı Saadet'e erenlerin!...
 
---> O'na de ki ;

Nedenini bilmiyorum
Ama...
Bugün herzamankinden daha çok ihtiyacım var sana...

Çok eksiğim bugün...Yine batıyor güneşle birlikte kayboluyor tüm direncimumutlarım!'Ben artık onsuz yapabiliyorum...!dediğim günler toz duman olup yapıştı yine boğazımaNedense tutamıyorum sensizliğin çıldırtan isyanını bugün!..Damlıyor gözyaşlarım...

Bak
Yine çekildi;
Evli evineköylü köyüne!
Nedenini bilmiyorumama;
Evsizköysüz kaldım bugünbu gece...!

Herkes sığınacak bir çatı buldu gerçek benliklerdebense sensizliğin kimliksiz çatısına sığındım yine...Bana gelen tüm yollar kapandıyolsuz kaldında dönemedin mi?Yoksa çıkar bi yol mu buldun kendine!!!Bilmiyorum sebebinisonucunu çok yanlızım bu gece...

Çözülmeyen düğüm
Kanıtlanamayan suçlar gibi sensizlik...
Yetmiyor yaşamaya
Bi ben bi de sensizlik...
Nedenini bilmiyorumama;
Çok koyuyor bugünbu gece bu bilinmezlik!


Herşeyi bi nedene bağladımdabi olmayışını bağlayamadım sonuca...Belki de bunun için acıtıyor bu denlikıvrandırıyor....Çok sevdim diye mi kaybettim seniçok sevilemedim diye mi...Tüm sessiz çığlıklarıma inat bozuyorum gizli suskunluğumu ...
 
---> O'na de ki ;

Bir şeylerin intikamını bıraktım ardımda
alamadım..
Ötekinin gölgesiyle sebebim oldun sen..
Öteki ve sen..
Bense luzumsuz..
Böyle vuslat olmaz!
Yanılmış duyguların yalan çocuğu
içimi çeke çeke hergün anımsıyorum aynı gözleri..
Ne çok şeyin özetidir aslında iç çekmek..

Affetmek değil aslında
hasret sadece..
Nerdesin kimlesin bile bile..
Çaresiz..
Yitik..
Ve hatta sitemkar..
Pişman ve gururlu
ve biraz dalgın
ve hatta susarak
bağışlanmaz bir öfkeyle..

Ayrılığın kurşun kadar ağır
gülüşün kadar felaket..
Affet yerine sevmem için erken
ama yerime sevmen için çok geç..
Kirli bir sevdanın kara yazısısın üstelik..

Ama yara izinden kan damlar mı?
Ne bileyim sızlıyor işte..
 
---> O'na de ki ;

Saatlerine söyle tutsunlar nefeslerini ;
Tik - tak
ve tik - tak yeniden
Kaldıracak gücüm yok inan!

Ne bir ses duyulsun
Ne bir hareket olsun istemem senden bana.
Sessizliğe bürünsün her yanım
Ölüm sessizliğine.
Ölürsün belki ben tahammül edemem fikrine.


Gölgelerine söyle
Rahat bıraksınlar beni.
Tın - tın
Peşimde sürekli
Görmeye mecalim yok inan
("sen'sel" bir şeyi)


Sende kalmadı hiçbir şeyim
Ama bir köşem eksik.

Benden başka her yere baktım!



Saatlerine gölgelerine
Hepsine tek tek söyle
Geri versinler tüm parçalanmışlıklarımı.

Bağıra çağıra almaya hiç niyetim yok inan!
 
---> O'na de ki ;

Elimle itiyorum
Gelmeyin artık üstüme
Gidin başımdan
Bırakın dünyamda beni

Yalnızlık sen ne güzel şeysin diyorum bazen

İstemiyorum bazen
İnsanları hayvanlarıçiçekleri
Yeter artık!
Üff bilemiyorum

Yalnızlık sen ne güzel şeysin diyorum bazen

İçime işlemesin hiç bir şey
Yürümek istiyorum
Yere bakarakağlayarak
Siz kimsiniz

Yalnızlık sen ne güzel şeysin diyorum bazen

Başım çatlıyor yine
Gece olunca uyuyamıyorum
Düşünceler sinsi şeyler gibi
Rahatsız ediyor beni

Yalnızlık sen ne güzel şeysin diyorum bazen


Fikirlerim düşüncelerim aklımda dolanıyor
Duvardan duvara çarpıyor beni
Sonra çakışıyorlar kırık sesleri ve
Başım ağrıyor

Yalnızlık sen ne güzel şeysin diyorum bazen

Ben hiç sevmedim bu dünyayı
Hep ağlayasım geliyor
Dalamadım dünya içine dalsam da
Pişmanlıklar çökertti ömrümü çaldı

Yalnızlık sen ne güzel şeysin diyorum bazen

Ömrümü yoluna paspas etsem
Davanda parça parça edilsem
Sana takılıp vallahi sana takılıp
Koşa koşa tıkanıp kalsam bir köşede ölsem

Yalnızlık sen ne güzel şeysin diyorum bazen..
 
---> O'na de ki ;

Bu şehri ağlatacak kadar ağırdı gidişin
Şimdi yokluğunu koynuma aldım
Karanlığın bile hüznümü kaybedemediği bir gecede
Hesap soruyorum yüreğime
boyundan büyük sevmek sana mı düştü diye

Her yer sen kokuyor işte
Her şeyde senden bir parça
Böyle çaresiz böyle yarım kaldım işte
Sol yanım acıyor
Her atışı yokluğunun isyanı şimdi
Yanmaktayım işte

Nasıl sevmişim oysa seni
Ne kadar sen olmuşum
Ne kadar çok ben olmuşsun
Nasıl mecburmuşum
Nasıl tutulmuşum
Sensizlik ölümmüş oysa
Oysa ne zormuş ölüm
Bir damla sen diye yalvarıyorum

Ben deli divane olsam da
YOKSUN
 
---> O'na de ki ;

N Â R-I AŞK

Beyaz bir kağıda mahkum hançer-i kelâm..

Mürekkep zindan olmuş el –âlem elinde..

OlmasaydıAŞK gölüne minettar kalem…

Hüznüm boy sürermiydi böyle avare dilimde….





Bir aşk-ı bakidir..!!..MEVLA’DIR..!!! sonsuz bir deryadır..!!adı:nâr-ı aşk…!!





Bir Meryem dir .. suspus olmaktır.. teslimiyettir ..adı: nâr-ı aşk…

Bir yâre-i hicrandır .. hüzündür..
smiliv.gif
göz yaşıdır adı :
smiliv.gif
nâr-ı aşk…


Bir Züleyha dır.. Yusufi lisandır .. iffettir .. adı : nâr-ı aşk…

Bir derd-i mübtelladır .. sabırdır… Ah dır .adı
smiliv.gif
:
nâr-ı aşk…


Bir ahuyu ceylandır.. yardır ..
smiliv.gif
canandır.. adı :
nâr-ı aşk…


Bir mecnundur….ayrılığı vuslattır .. adı : nâr-ı aşk…

Bir muhabbettir! MUHAMMED MUSTAFA'DIR ! yanmaktır.!! adı: nâr-ı aşk..!!
 
---> O'na de ki ;

Bağışlayın beni sevdalarım
Kendimi parçalara (ahh!) ayıramadım
Alın gidin korkularımı
Saçlarımı ellerinizle okşayın
Hiç bir ayrılık yeniden yeniden yaratmıyor artık beni
Alın gidin korkularımı
Saçlarımı ellerinizle okşayın
Ve bütün ayrılıklar sabah olunca alıyor nefesimi

Kanrevan içindeyim
Gönlümün derdindeyim
Yerlerin dibindeyim
Kurtar ne olur ne olur
Kanrevan içindeyim
Yarimin peşindeyim
Cennetin izindeyim
Kurtar ne olur

Aşk ağır yükler bindirdi
Küçülen omuzlarıma
Kalplerinizden kaçtım hep
Varıp gittim en karanlıklara
Yağmur ıslak mazeretler yükledi büyüyen yangınıma
Cehennemden düştüm hep
Beni hiç görmediler
Yağmur ıslak mazeretler yükledi büyüyen yangınıma
Seviştim ve yoruldum
Varıp gittim en yalnızlıklara

Kanrevan içindeyim
Gönlümün derdindeyim
Yerlerin dibindeyim
Kurtar ne olur
Kanrevan içindeyim
Yarimin peşindeyim
Cennetin izindeyim
Kurtar ne olur..
...
 
---> O'na de ki ;

Yine yeni bir yılın arefesindeyiz
Ve ben yine yalnızlığımla başbaşayım...
Tüm yaşananlar geride kalmışken
Sen niye yanımdasın yalnızlığım?
Çok şey yaşadım geçen bir yıl içinde
Sevdim sevildim aşık oldum vurgun yedim terk edildim
Tüm bunları yaşarken sen içten içe hep benim yanımdaydın.
Önceleri varlığını hissetmiyordum çünkü O vardı...
Artık O ve bütün yaşanmışlıklar geride kaldı
Sen de gitsene benden niye bırakmıyorsun beni O'nun gibi
Yoksa ben senin vazgeçilmezinmiyim?
Eğerki öyleysem bırak beni vazgeç benden.
Ben senden vazgeçsem de sen benden vazgeçmedikçe ayrılamıyoruz...
Sana ne kadar laf etsemde yıkılmıyorsun dimdik karşımdasın!
Yaram gibisin tuz bastıkça büyüyorsun derinlerimde bir yerlerde...
Çocuklar gibi mızmızlanmaktan bıktım artık!
Senden hoşlanmıyorum işte yeter! bıraksana peşimi...
Bari bu yılı sensiz geçireyim...
 
---> O'na de ki ;

Süre gelen zaman akıp giden şehirler üzerime geliyorlar..
Fikrim kollarında ölmek...
Nutkum susmak...
Gözlerim ise ağlamaktan yana...

Sabahları hiç olarak kalktım yatağımdan..
Aşk yoktu yüreğimde artıksadece yatağımdaki gözyaşlarım kalmıştı..
İmkansızdı herşey artık..
Çıkmaz sokağa girmiştik uzun yolculuktan sonra..
Dönemezdik...
Göremezdik...
Gülemezdik...
Ve tekrar sevemezdik...


İmkansız aşktı bu..
Ağlamak imkansızdı..
Gülmek imkansız..
Tekrar aşık olmak imkansızdı...

Belki başka birini severiz diyerek avuttuk birbirimizi..
Severek çoğalmayı denedik..
Sevdik sonunda..
Fakat imkansızı sevdiğimiz kadar sevemedik nicelerini...

Ellerimiz kavuşamayacak diye oturup şiir yazdık birbirimize..
Tarihi geçmiş zamanlara küfür ederdik..
Sonra ayrılık dört bir taraftan saldırıverdi bize..
Biz yenilirdik savaşı kaybederdik..

"Okyanuslar ağladı güneş ağladıyağmur ağladı gece ağladı bu ayrılığa..
-Ve biz ağladık imkansızlığa..."

Sabah olurdugüneş doğardı yüzümüze..
Biz kıyamet sanardık günü..
Yan yana gelemezdik bir türlü..
Uzaktan severdik tenimizi..
Gece olur ağlardık..


"Sabahları neşe ile kalkmak güleç yüzümüze seslenmek imkansız...
Randevu saatine geç kalmak imkansızdı bizim aşkımızda..


Saç telimize duygular yüklerdik..
Seviyorsevmiyor derdik birbirimize..
Bilirdik imkansızıses çıkarmazdık yeni ufuklara..
Ağzımız kururduöpüşürdük saf su ile..
Sanardık ki Dudaklarımız birbirine değdi...
Kandırırdık kendimizi öylece...


Kusardık isyan ederdik sessizliğe..
Dayanamazarardık tanıdık kokuları..
Zaman ilerler biz sesimize hasret kalırdık imkansızlıkta..
Doyamadığımız tenden vazgeçip sese muhtaç olurduk..
İmkansızdık başlı başına ...

Koşan bir rüzgar olup savrulurduk..
Bir o tarafabir de bu tarafa..
Göremezdik gözyaşlarımızı..
Çünkü biz hep imkansızdık bu hayatta..
 
---> O'na de ki ;

Suskunuz... Hem de çiglik çigliga bir suskunluk bizimkisi...

Bu konusacak bir seyimiz olmadigindan degil. Konusmaya çalistigimiz seylerin alistigimiz yalnizligimizdan uzaklastirmasi aslinda bizim korkumuz...

Ikimiz de cesaret edemiyoruz. Öylesine alismisiz ki içimizde büyüttügümüz
yalnizligimiza. Seviyoruz onu. Bekli de yasandiginda yok olacagi korkusu bizi
tereddütte düsüren. Kaybetmekten korkacagimiz bize ait bir sey olusturma
kaygisi...

Sen yapamadigin hamlenin hayatin boyu inanmak istedigin degerlere sahip gibi gördügün düzeni yok etme girisiminden Baska bir sey olmayacagini düsündün hep...

Bense yillarin verdigi bir aliskanlikla içinde var ettigim bana daha fazla aci vermemek için susmayi tercih ettim...

Içimden çiglik atarak susuyorum... Susuyorum... Içimde o kadar güzelsin ki...
Sana susuyorum...

Demistim ya "yüregim susmayi ögreniyor". Asli yok. Sevdigini anladiginda içinde duydugun çigligin yankisi hiç bitmiyor. O hiç susmayacak... Her gün her saat
bana haykiracak bagiracak parçalayacak içimi. Benimse yüzümde o gülümsemem yer
edinecek tekrar...

Her soguk üsütemedigi gibi her ates de yakamazmis insani... Üsüyorum; alev alev üsüyorum... Hani saatlerce sessiz tek kelime etmeden sana bakislarim var ya;
gözlerinde beni isitacak olan anlamlari yakalamaya çalisma çabamdan baska bir
sey degil...

Ve her yakaladigimda kaybettigimi hissetmemden öteye gitmeyen bekleyisler... Ve her kaybettigimde yeniden yakalama çabam...

 
---> O'na de ki ;

seni o kadar çok özledim ki, dönmeni de, terketmeni de unutmak istiyorum.
Ama istiyorum sadece,
-bu içten gelen bir dürtü-,
yani olduğun yerde kal.

 
---> O'na de ki ;

Onlar çocuktular..
En mükemmel elmasların saflığındaydılar..
Ne en ufak bir lekeleri ne de en ufak bir kusurları vardı
ve ne de en ufak bir günahları..
Ama onların saflığı kötülüğün saflığıydı..
 
---> O'na de ki ;

O'na de ki;



"Ben seni severim aslında da; düzenim bozulur diye korkuyorum… Durduk yere başımıza saçma sapan bir aşk çıkar. Sinemaya gitmeye, ele ele tutuşmaya falan kalkarız. İşin yoksa; saç tara,parfüm sık. Küsmesi, barışması, ayılması, bayılması. Ona baktın, bunu süzdün tafraları.. Hatta; eninde sonunda kaçınılmaz ayrılması. Bu kadar ceremeye ne gerek var. Uzaktan sev yar, uzaktan."


~ Muhsin Ünlü.


 
---> O'na de ki ;

O'na de ki;

Artık aramızdaki uzaklıktan şık bir matem giysisi diktirebilirsin kendine.
Bir tek hücreni bile istemiyorum..
Televizyonumun çekmediği bir kanal gibisin çünkü.
Sen git, bambaşka hayatların yatak odalarında sıradan insanların tenlerini süsle..


 
---> O'na de ki ;

O'na de ki;

Yasalar örümcek agı gibidir ancak kücük sinekleri yakalar.
Büyük sinekler gözünün önünde onu deler gecer.

~ B. Franklin.


 
---> O'na de ki ;

Yaz başıydı gittiğinde, ardından,
Senin için üç lirik parca yazmaya karar vermistim.
Kimsesiz bir yazdı. Yoktun. Kimsesizdim.
Çıkılmış bir yolun ilk durağında bir mevsim bekledim durdum.
Çünkü ben aşkın bütün çağlarından geliyordum.
Sanırım lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu
Yüzündeki kuşkun kedere, gür kirpiklerinin altından
Kısık lambalar gibi ışıyan gözlerine
Çerçevesine sığmayan
Munis, sokulgan, hüzünlü resimlerine
Lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst