Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Ölümdür yaşanan tek başına aşk iki kişiliktir. En güzel şiirler
Kalbinde
Hani olur yakendi kendine hayal kurarsin
Onunla yuva kurdugunu
civil civil çocuklarin oldugunu görürsün
Ama sonra o hayellerin yikilir
çünkü sevdigin senden çok uzakta
Yolda gezerken 2 sevgili görürsün
Hemen o aklina gelir
Su 2 sevgilinin yerinde neden biz olamiyoruz diye Allahina her aksam
sorarsin
Cevabini sende biliyorsun
çünkü sevdigin çok uzakta
Ama söyle bi düsündünmü o sana çok yakin
Çünkü baktigin her yerde o var
Geceleri yastigina sarilip uyudugunda onu hisedersin
Yaza bildigin her kagit parçasinin üzerine onun ismini yazarsin
Sevdigin aslinda her dakika senle
Bir başka seviyorum bugünü ve yarınları
Çünkü biliyorumki her anımda sen varsın
Bir başka soluyorum havayı
Seni buluyorum diye her nefeste
Bir başka yürüyorum yollarda
Gözlerim her yerde izini sürüyorum
Bir başka bakıyorum insanlara
Seni ararcasına seni sorarcasına
Ve bir başka seviyorum çiçekleri
Kokunu bir dem olsun alabilmek için
Bir başka başkalaşım içinde deli gönlüm
Bir başka akıyor sana gözyaşım
Bir başka çarpıyor kalp atışım
Başım gözyaşım kalp atışım
Senin ismini zikrediyor her daim
İsmin eşyada rüyada
Pencereme konan kuşun ağzında
Her sözün ardında
Bir sır gibi
Tende canım dünde anım bu soğuk yatağım sana hasret
Düşmüşüm ben çöllere
Düşmüşüm ben dillere
Ne anlatayı ben ellere
Bu can sana hasret ~
Hiç kalbin ağrıdı mı sebepsizce
Hiç için titredi mi sıcak yaz geceleri
Dolunaya baktığında hissettin mi hiç
Yapayalnız derin bir karanlıkta olduğunu
Ve acı bir şekilde farkına vardın mı
Kalabalık içinde sessizce dolaştığını…
Düşündüğün şeyi bilmeden uzaklara takılır gözlerin;
Ellerin bilmediğin elleri tutar sanki
Tuttuğun el sana huzur verir de;
Sen o huzurla bir türlü rahatlayamazsın…
Boğazında kelimeler düğümlenir yutkunursun;
Bakışların buğulanır gözlerini kısarsın
Tek damla düşmesin diye çabalarsın;
Bilirsin ilk düşen damla habercisidir; sağanakların
Bilirsin sağanakların ardından körelir; duyguların
Bilirsin ki içindeki yangınlar büyür sağanaklarda…
Sen bilirsin ama kalbin bilmez bunları
Yaşadıkça yaşar sevdalar kalbinde
Büyüdükçe büyür kalbin her sevdayı saklar içinde
Gün gelir sığmaz olur kalbin göğsüne
Taşıyamaz olur bedenini artık yorulur…
Duyguların ağır gelir; ezilirsin
Bir gün açıklanmamış duygularınla köşende
Teslim olursun ölüme
Sessizce ~
Geceme dolan yalnızlığımda çoğalan kelimeler kadar anlamsızım
bundan böyle hayatım; neresinden bakarsam bakayım boş ve saçma yönsüz
ve yolsuz sakin ve akışkan duru ve çamurlu
isyan etme!
karşı çıkma boşuna "istediğim bu değildi"deme sakın
Söyledigini yaptım!
Keşke gideceğim yolculukların adresini bilsem
neresi olduğunu önceden kestirebilsem
öyle çok öyle çok istiyorum ki çekip gitmeyi
şairin dediği gibi;
"biliyorsun ben hangi şehirdeysem yalnızlığın başkenti orası bir de sevgili
çocuk biliyorsun kişi tutkularıyla yalnızlığını adlandırıyor o kadar
" sen yeter ki içimden düş artık düşlerimden çık
seni deli bir hasret gibi seni tutamsız bir nefes gibi
seni gökkuşağını görüp gülümsemek gibi tatlı naif
acısız buruk yine de sevgili unutmak istiyorum
Söyledigini yaptım!
Zamana karşı kürek çekmiyorum ne zamandır
zamana karşı; hayâl umut gelecek kaygılarıyla yarışmıyorum
bekliyorum bırakıyorum dalgalar ayaklarıma ulaşsın
geceme susan gözlerine inat
uyumaya çalışıyorum sol yanım hüzün sağ yanım yalnızlık
senle yaşamayı belki beceremedim
ama sensiz yaşamaya alışıyorum ~
İçerimde ayaz dışarıda yaz vardı
gözlerim buğulandı
gözyaşım zaten uçurum kenarındaydı
suçlu belki adımlarımı birbirine dolaştıran şişedeydi
bilinmez belki gözyaşlarım intihar etti
Yokluğun hançeri vurdu sırtımdan akşamüstü
gün sırtını döndü
şahitlik etmek istemedi gecenin kanıma girişine
akşamüstü deniz kızıldı
gökyüzü lâl
saçlarım sevdiğin kızıldı
ay hilal
kabul olmaz dualarımla yalvardım
hain rüzgar kalleşlik yaptı
saçlarımı okşadı yüzümü yaladı
dudaklarım çatladı
Sen bilmezsin tuzludur gözyaşı
canım yandı
Hain rüzgar kalleşlik yaptı
fesleğen kokusunu getirdi
geçmiş yıllara giden bir anafor içine aldı beni
yazdı
sıcaktı
sahil ıssızdı
yüreğimde senin adın özlemdi
gözlerim başka ne yapsaydı ~
Hiç bitmeyecek sandığım gecelerden birinde
Gözyaşlarım uğurladı seni giderken
Eskisi gibi değildi bakışların
Bir şeyler vardı yapmaya çalışıpta yapamadığın
Dindiremedim içimdeki sessiz çığlıkları
Umudum bile yetmedi seni getirmeye …
Gel desem bile gelemez sesimi duyamazdın
Gözlerim gece nöbetlerinde kaldıbekledim
Gelmedin
Hiç gitmemiş gibiydin resimlerde
Hiç kimse sen değildi ki
Sanki teninin sıcaklığı vardı bedenimde
Düşüncelerimde bir yorgunluk belirtisi
Kırgınlıklarım isyanlar içinde şimdi
Vazgectim artık!
Seni sevmekten değil senden vazgeçtim
Bu defa ben gidiyorum
Kırgınlıklarımıumutlarımı sana bırakıp
Siliyorum anılarımı
Bağrımda senin ateşin yanıyor
Elvedasız yolculuğum başlıyor ~
Sağnak bir yağmur yağıyor İstanbul'a
Kaldırımlar sırılsıklam
Kalmıyor sevgilinin ardından
'Görünsün' diye dökecek yaşlar
Ve satılığa çıkıyor gözyaşları
İnsan bir kere olsun
Doya doya ağlayamıyor
Sağnak bir yağmur yağıyor İstanbul'a
İşte o vakitler
Bir terkediliş vuruyor kalbe
Hüzün bulutları çöküyor yüreğime
Sigaramın eşgali belirsiz
Sigaram sönük
Umudum sönük
Boşuna çekiyorum hayatı
İşlevini kaybetmiş bir sevda çekiyorum
Anla artık İstanbul anla!
Seviyorum
Sağnak bir yağmur yağıyor İstanbul'a
Kimseler kalmıyor sokaklarda
Bir bir ışıkları sönüyor şehrin
Zifiri karanlık oluyor sevdalar
Patlıyor gökyüzü
Yanıp sönüyor umutlarım
Yanıp sönüyor canım
Sağnak bir yağmur yağıyor İstanbul'a
Aklıma düşüyorsun gülüm
Konuşmuyorsun
Ağlıyorsun
Sen İstanbul'a sağnak bir yağmur gibi yağıyorsun~
şimdi saat sensizliğin ertesi
yıldız dolmuş gökyüzü ay-aydın
avutulmuş çocuklar çoktan sustu
bir ben kaldım tenhasında gecenin
avutulmamış bir ben
şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
ki bu yaşlar
utangaç boynunun kolyesi olsun
bu da benden sana
ayrılığın hediyesi olsun
soytarılık etmeden güldürebilmek seni
ekmek çalmadan doyurabilmek
ve haksızlık etmeden doğan güneşe
bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi
mülteci isteklerim oldu ara sıra biliyorsun
şimdi iyi niyetlerimi
bir bir yargılayıp asıyorum
bu son olsun bebu son olsun!
bu da benim sana
ayrılırken mazeretim olsun ~
Kalbinde
Hani olur yakendi kendine hayal kurarsin
Onunla yuva kurdugunu
civil civil çocuklarin oldugunu görürsün
Ama sonra o hayellerin yikilir
çünkü sevdigin senden çok uzakta
Yolda gezerken 2 sevgili görürsün
Hemen o aklina gelir
Su 2 sevgilinin yerinde neden biz olamiyoruz diye Allahina her aksam
sorarsin
Cevabini sende biliyorsun
çünkü sevdigin çok uzakta
Ama söyle bi düsündünmü o sana çok yakin
Çünkü baktigin her yerde o var
Geceleri yastigina sarilip uyudugunda onu hisedersin
Yaza bildigin her kagit parçasinin üzerine onun ismini yazarsin
Sevdigin aslinda her dakika senle kalbinde ~
Simdi bos ve karanlik sokakta gidisini izliyorum caresiz
Sanma ki giden sadece sensin
Seninle birlikte icimdeki ben gidiyor
Gözlerim bakislarim yüregim gidiyor
Yarinlarim ümitlerim hayallerim gidiyor
Can gidiyor aslinda sen giderken
Simdi hasretini demliyorum yüregimin kor atesinde
Özlemini iciyorum yudum yudum her nefesimde
Yüregime düsen son cemreydin oysa sen
Ilik ilik esen meltem rüzgariydin
Rengarenk acan güldün bahcemde
Baharin sevinci yazin sicakligi seninle anlam bulmustu
Seninle carpmaya baslamisti bu yürek tekrar dogmustu
Dogum günüm olmustu geldigin gün
Oysa simdi saatlerin durdugu yüregin sustugu kalemin kirildigi perdenin kapandigi an
Simdi kaybolusun yok olusun tükenisin zamani
Özlemin hasretin yüregi yakma zamani
Simdi hasretini demliyorum yüregimin kor atesinde
Özlemini iciyorum yudum yudum her nefesimde ~
Annemin aldatılma korkusu
babamın ise taş gibi coşkusu Nergis abla
orak çekiçle süslenmiş
Hacettepe yurdunun balkonunda
daha gözü açılmamış onsekizlik delikanlıları
fakir kokanis kokan sokağın
soğuk havasında röntgenciliğe iten
Nergis ablayla kadınlar hamamına giden
çocuk olmayı özledim
Özgürlük hasretine elveda diyenlerin
ya da diyebileceklerini zannedenlerin
tıka basa doluştukları türkülerle dolu cafede
solculuk kokan saz tınlamasında
üniversiteli kızın sübyancı olduğundan habersiz
sevgi kokulu kucağında oturan saf sabi
çocuk olmayı özledim ~
Bir şey kaldı gecelerden birinde
Senden.
Öncesinde bilinmemiş bir şey
Silinmez bir ses gibi giden..
Kelimelerden büyük kelimelerin içinde
Bir şey kaldı senden
Yaşamalar'ın arasında kaçamaklı.
Veriliş rengi başka alınış rengi başka..
Söylemeye vakit kalmadan
Dudakların altına bırakılmış bir şey.
Karanlıkların tam ortasında bir kırmızı nokta..
Gözlerce pırıl pırıl ellerce saklı.
Bir şey kaldı bir denizin kıyısında senden
Bakışlarla yüklü söylemelerle sessiz..
Seninle dolu seninle sensiz bir şey..
Arandıkça bulunmamış yıllar yılı
Bulundukça aramaklı.
Kacmaya calistigin gercek
Birgun karsina cikacak.
Ve iste o gun Kacacak yerin olmayacak.
Ben senin varligini seviyorum
Yoklugunu seviyorum
Sana ulasamadigim dakikalarda.
Seni duymayi Seni ozlemeyi
Hic gormesem bile seninle olmayi seviyorum.
Hic korkmuyorum seni sevmekten.
Senin gulusunu seviyorum.
Her bana bakisinda Gozlerinede okudugum o duyguyu
Gozlerindeki gozlerimi seviyorum.
Gonlunu seviyorum
Ozunu seviyorum senin
Dudaklarindaki sozlerimi seviyorum
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Ben sendeki o sicakligi
Sana olan uzakligi seviyorum.
Yanaklarindan akan goz yaslarini
En cok daginik oldugunda saclarini
Beni arayan ellerini seviyorum.
Yalnizligimi seviyorum sebebi sensen
Ayriligini seviyorum
En cok yalniz kaldigimda
Beni bulan gonlunu seviyorum.
Ben en cok senin bana olan
Sevgini seviyorum.
Bilirmisin öksüz bir çocuğa benziyor bu kent
Öyle yalnızki sokaklarını adımlayan silik bedenler yüzünden
Ey yar
Ey hüznümün tarifi
şimdi bir çığlık düşse yüreğime
yankısı duyulur senin kentinden
ben acıya sürgün yağmalanmış coğrafyalar şairi
neredeysen orasıdır yalnızlığın başkenti
şimdi yüzünü çakıyorum usuma
kayıp gitmesin ne olur ne olur
bir yıldız daha bilinmezliğine boşluğun
çünkü varsan çoğalır umut
varsan kan taşır bedenime damarlar
varsan seninle olurum ancak
yoksan bilekleri kesilmiş
bir intihar gibidir hayat..
esmer sevdalım
ey gözü karalım
şimdi yıldız olmak vardı ufkunda
düşlerinde yakamoz
seyrimde olaydın
olaydım gamzelerinde
oy kanmışım sözlerine
yanmışım hasretinle..
gidişini bıraktım avlusuna evimin
ayak izlerin kaldı yüreğimde
her kanayan yeri yangın yeridir
türküleri yangın dizeleri yangın vatanım yangın
Zamansız başlangıçlar
Erken sevişlerde yitirdim yüreğimin seven yanını oysa kurtarılası tek yanıydı faili meçhul yangınlardan. Taraflığım ondandır bir yanıma küsmüşüm ve bir yarım diğerine…
Suçu sabit görülene kadardır aşk bir o kadar kısa.
Suçlu…
Adını kazıdığım tüm bankları söküp atabilirim yerlerinden ve bir kibrite bakıyor adını zikrettiğim ağaçların külleri. Bir ormanda yakılabilir silinebilir izleri…
Resimleri yırtıp yok sayabilir miyim seni?
Başımı ölesiye vursam duvarlara (düş)er misin fikrimden?
Çekip alabilir miyim seni beynimden?
Parçalayıp göğsümün çeperini
Saplasam yüreğime hançeri
Sızıp akar mısın içimden…
Sabit görüldü
Zamansızdı aşk
Zamansız kalkışlar ve başlangıcı olmayan sonlarda kâbuslara saplanıyor rüyalar.
Uykularımda çakıyor kahve gözlerin gözlerimde
Silip atabilir miyim seni düşlerimden?
Düşer misin benden?
Zamansız
Gece yarılarında kan ter içinde hıçkırıklarıma uyanışlar.
Bekleyişler
Şehir uykuya dalar gözlerim yaşlara…
Son gelişinde resmini de götürmüşsün gidişinle bir kokun kalmış duvarlarını yalnızlığa boyadığım odamda bir de sen kalmışsın bende…
Suçlu
Bu beden yakılmalı külleri savrulmalı…
Külümden yeniden doğar mısın sen???
seNsizLikte !
Sensizliğimde geçen her sensiz dakikayı;
Birer birer
Teker teker
Yüreğime kazıyorum.
Gemiler geçiyor yüreğimden.
Yüreğimdeki son yolcunun ardından;
Birer birer
Teker teker
Akıyor gözyaşlarım.
Sensizliğin hediyesi fırtınalar kopuyor.
Savruluyorum;sürükleniyorum
Bir varlıktan;bir yokluğa...
Sensizliğimin...
Uçurumumun...
Sessiz gölgesinde yaşıyorum.
Yaşlanıyorum ve ölüyorum
İnceden inceye...
Ne gidebiliyorum bu yangın yerinden;
Ne de kalabiliyorum
Bu ateşler içinde.
Sen gittin...
Oysa ki;ben senden önce çoktan sensizliği bende bırakmıştım...
Sen yoksun...
Oysa ki;ben bana beni;senden önce çoktan terketmiştim...
Terkedişim yalnızlığım oldu...
Yalnızlığım sensizlik...
Sensizlik upuzun bir sessizlik...
Sessizlik çaresizlik...
Çaresizlik...
Gölgeler dolaşıyor aklımda.
Sinsi;ani ve kimsesiz hatıralar...
Şehirler...
İsimler...
Sözler...
Yalan sözler...
Ve sen...
Sen yine yoksun...
Yokluğunun varlığını kendi ellerimle çizen ben...
Şimdi çizdiğim bu kara kalem senin portren...
Çizilmiş kırgınlıklar...
Gölgesinde yaşanan ayazlar...
Ve o acıtan ayazdan sonsuz kaçışlar...
Acımasız terkedişler...
Sensizlikten sonra her gece bir mum yaktım içimde...
Gizliden gizliye...
Her sabah o ışıkla uyandım sensizliğe...
Belki bir gün o gemiden geri dönersin diye...
Belki bir gün o kara kalem portreni;
Yeniden en sevdiğim renklerine boyarsın diye...
İçimdeki bu büyüyen zalim sensizliğin gölgesini;
Benden alıp yerine yeniden bana ait seni koyarsın diye...
Sensizliğinde bile çaresizce benimle yaşayan
O kara kalem;siyah beyaz gölgenle...
Belkide hiçbirzaman varolmayacak bir sensizlikte...
Sensizlikte...