Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri

---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri

İstediğin Gibi Yaptım;Artık Kalbim Yok!

artık kalbim yok ağladığımda sana
düşündüğümde seni artık kalbim yok
seni anlatırken birilerine,atmıyor kalbim
atmıyor kalbim seni gördüğümde rüyalarımda
İstediğin gibi yaptım;artık kalbim yok!
Küçük bir velede verdim onu,oyuncak niyetine
fırlattım attım doyursun karnını diye bir sokak köpeğine
suda sektirdim bir kiremit parçası gibi
ve bekledim batmasını
bekledim batmasını yanan bir gemi
nasıl ağlayarak denize dökülürse

İstediğin gibi yaptım;artık kalbim yok!
Artık kalbim yok baktığımda eski resimlere
özlediğimde seni
arta kalmış bir kalbim yok!
YOK!

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri


İtiraf


sizler ki benim en büyük yalnızlığımsınız
o, şiddetle çözüldüğüm yağmur gecelerinde
tek başıma yorulduğum ihanet replikleri
bir ölüm şehveti yaratmak kadar hüzünlü
ve her bakışımda imkansızsınız!

sizler ki benim en büyük yanlışlığımsınız
o, cesaretle çiselediğim gözaltı sevgilerde
çok başıma direndiğim iftira alemleri
bir çocuk nefreti yaşamak kadar hüzünlü
ve her küfredişimde imkansızsınız!

sizler ki benim inancım
en büyük ahlaksızlığımsınız!

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri


İzleri Neden Seyreden


soylu soyunuş gecesi
sözcük öldürmekten dönen soylu unutuş kuşu; han
çerime erkek çıkartır ağrısını ve duadır bir çeşit
dokunması dudakların geçerek başka dudaklardan; Seni

seyreden
cerrah çocuklara, o kayıp yalnızlıkların arka çiçekleri
ne, harbe girmiş kentlere ve yaşlı müzisyenlere, ilkokullara,
izi yitirilmiş meryem aşklara inen yolda bulduğun
ve baktığında karşı kıyıda kendini uykuya yatırdığın
dürbün;
oysa kalbi ikmale kalmıştır dünyanın, ben sen çıplak
yatarken göğsüne vuran siyah mehtabım der su çatlarsa,
su çatlarsa akmaya başlar son kalan gözü hüznün,
su çatlarsa yanmaya başlar öncelikli ten. Benizkızı
yüzer yüzünde o delikanlının, Kama ile açılır artık Sözlük;

çetelemi kiralık melek tutar;

bir hazine gibi çıkartılır açlığım ve hayvanlığım

koynundan bakırın; bir dalgayı atar omuzlarına şal
yerine denizden yeryüzümüz, bedenimiz yere sıkışmış
yüzümüzdür; bir cinnet çetesi kurarım bütün üyeleri
akşam olan, sana sokulan, ellerini ellerime tıkıştıran,
evsahibi barınağından attırır baharı ve martla
ağustostan doğma bir vahşi tay olur aşkım;
kim bilir
akort bozulduğunda ben nerede ölmüş, öldürülmüş olurum
parmakuçlarımdaki, avcumdaki bu çivi izleri neden

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri


Kademe


Boş bir sinema salonunda oynuyor
tek başına çektiğim siyah beyaz
sessiz son film

Ne kuşları seyreden kedi kadar heyecanlıyım artık
ne de o kuşlar kadar
***** ve kendine hakim

kamera stop! yalnızlığıma kapalı gişeyim

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri


Kalp


Birbiriyle çarpışmaya giden iki trendik biz seninle alp
yolcular sessiz, belleksiz
ve kaderleri tanrısız

Gecenin uykuya yenik düştüğü saatlerin ayaklandığı o sarp
kelimelerden değil,
göğüsten girip sırttan çıkan bir kurşun gibi geçiyordu şehri tren!

yo! makas değişmeyecekti bu defa!

Bir duble votka daha : abisinin adı siyanür olan barmenden ikram!
bir duble votka daha : acıların çocuksuluk yaptığı anlara ithaf!
bir duble votka daha : korkunç kondüktörlerin arabesk yalnızlıklarından!

A şehrinden kalkan tren, ergenlik çağı hızıyla
İ şehrinden kalkan tren, bir duble votka daha hızla
yaklaşıyorlar birbirlerine / yaklaşıyorlar kucaklaşır gibi çarpışmaya!

seni öldürmeme iki istasyon kaldı alp! haber ver gözlerine!.

*Çalınan uzun bir şiirimden hafızamda kalan mısralarla kurgulanmıştır

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri

Kamikaze

Taklide gerek kalmadı, örgüt çökerten bir
ihanet gibi kımıldıyor toprağa saplı duran
yıldırım.Gözlerin ajan provokatör birkaç
damla yaşla yeni sulanmış bahçeler gibi
kımıldıyor yıldırıma saplı.Bu aşk hesaplı.
Bu intihar hesaplı.Bu böcek hesaplı.
Haplanmış bir an_a_karadayız, çocukların hepsi
torpil yemiş, 'baba'diyorlar, 'suçu kim alacak
üstüne? ! 'Can yakmaya çalışan diş ağrılarıyla bakıyorum
tezgahtaki mevsim normallerine.Dudakları sırf apse birini sevmiştim.
Ciğerlerine hava çekti mi atmosfer boşalırdı.
Evet, bu aşk hesaplı.Netice, kirli ve hınzır.
Özveri sıfır.Köçekler oynuyor.Vurmalı çalgılarda
adrenalin paniği.Evet bu intihar hesaplı.
sevgilim bu şiiri sana ben
yere çakılmak üzere olan bir uçakta yazıyorum.
ben yazıyorum uçak düzeltiyor.
uçak yazıyor ben düzeltiyorum.
Haplanmış,
bir! ! anakaradayız, ayaklarımız tabanca.
güneşin içinden geçip de düşeceğiz
yaz bunu bir kenara beni unutma!

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri


Kancalıkurt


Kuşatılmış kalede hayatta kalan son asker
sağ ve sol elini koyuyor nefes nefese
bir terazinin iki kefesine

Bilgelerin beslediği binlerce erkek tavus
kuyruklarını açıyor
kulelerin kana bulanmış gece sessizliğinde

kılıcına işiyor galip komutan mahzun, aşağıda, lime lime

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri

Kanlı masal

aklım, haklıyım, et firarını!

ovdun ve okşadın beni
çıktı içimdeki cin;
ondan ölümümü diledin.

mayıstı.

seni o yüzden bağışladım!
ben en çok mayısta su içerim
derinim balık kaynar derinim kanımı kaynar
ben en çok mayısta öne eğerim başımı
içimden felçli bir göçebe gökyüzüne bakar.

avuçlarımda yaralı kelebek taşımayı
mayısta öğrenmiştim;
ve teraslarda bach dinlemek en çok mayısa yakışırdı
ve kim bilir
mayıs artık en çok senin tanrılarına yakışır
tiril tiril bembeyaz bir giysiyle
rüzgarda ayakların çıplak
öyle başın öne eğik yıllarca o boş terasta durmak

kartpostallardan tanıdığın bir şehri düşünmek gibi
bir yaraya kabuk olmayı kabullenmek gibi
eksik, yarım, farkına varmaktan kaçınılan
tam
tam yaza girecekken
yazın omzuna yüzünü dayayacakken
çekip giden
ayaklarının altından o son sığınak terası da
acılarının veliahtı bach'ı da çekip
gitmiştir işte, yalnızca gitmiştir
yani.. anlıyor musun.. mayıstı..

seni o yüzden bağışladım!

bir sesim vardı gölgenden ikmale kalan
biliyorum, büyük çocukluktu birbirimizi sevmemiz
cesaret işiydi, delikanlıcaydı,
bu korkunç sevgide
yanlışlarımızı yeniden keşfedişimiz
el deymemiş yalnızlıklara kalkışmamız
yalnızlıklarımızı değiş tokuş etmemiz

bu evcilik oyununda bile duldum
hatırla
sana dizlerimi
sana tabi bileklerimi ve topuklarımı sundum;
çevirdikçe ruhunun radyo dalgalarında
cazdı, bluesdu, klasik kemandı, klasik aşktı
boktu püsurdu
hatırla, senin gözlerin çokulusluydu
senin gözlerin ham kadınsızdı
çamurdandı
ağzımda getirdiğim karsuyunu
kalbine kaçırdım! ovdun ve okşadın beni
çıktı içimdeki cin
yatağa döküldü
yatağıma döküldün
yatağına döküldüm
ve bu sonsuz savruluşta
o gece
bütün eski sevgililerimden ince ince söküldüm!

senin oldum!

ihanetinle pislenen küçük dolaşımımdaki kanla
karalar çekerek ölümsüz kirpikdiplerine senin
senin mahşer atlısı dudaklarına
en çok da dudaklarına sokuldum!
üşüyordum,
üstüme doğru çekip o kedi dudaklarını
bir tay sığınırcasına anasına
bana ölünle uyudum! anlıyor musun.. işitiyor musun..
cesedine yeni baştan hayat verebilmek için
ihtiyarladım.. ihtiyarladım..
ben zaten kendimi aşklarda
hep kalkışılınmış müşiş intiharlarla yaraladım!
koştum sürekli
bir hüzünden bir tersliğe dokunarak koştum

bazı sevdalarda hafızasını kaybeder ya insan
telaşlanır, ağlar
babasını sorar çevresindekilere
öldüğünü bildiği halde
adını unutur, yolunu kaybeder oturduğu evin
bir titreme gelir yerleşir ya ortasına mayısın
bir dikilir bir çöker ya
kalbine secde eden intikam
tam
tam yaza girecekken
yaza bir ekmek bıçağı tutuşturacakken
sapı plastik kötü bir ekmek bıçağı
-geri döner.. döner değil mi.. diye
birkaç kırık sözcük.. buruşuk..
-öldürürüm o zaman, kurtulurum.. deyip sustuğun
-kaçarım sonra, kimse sormaz.. deyip yığıldığın
nisandan hazirana doğru bir su kayakçısı
gibi süzülürken mayıs, ah bach!

ah benim bir kangurunun cebine yerleştirdiği yavrum!
talanım! artanım! eksik kalanım! yarım kalanım!

nasıl yedirirdim ihanetini kendime
o dev hisle sen mayıstın ben mayıstım
herşey ama herşey elele mayıstı
seni o yüzden bağışladım!

uzanıp topraktan çıkardın beni
tozumu sildin, hohladın, parlattın
ovdun ve okşadın beni
çıktı içimdeki cin;
ondan
-gidecektin, mecburdun, hepsi gibi-
affını diledin.

mayıstı.mecburdum.
seni o yüzden bağışladım!

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri

Karaltı

bak! gece geliyor! sakın üstüme basma!
bronz boynuzlarımda kedi tiryakileri!

terkedildiğim kentte benim de bir küfür bütçem var!
sonuna kadar yabancıyım suratımdaki çukura!

yatağımdaki boy aynası: bu otelin bütün gölgesi,
dışardaki adamın çocukluk çetelesi!

geri dönmeden önce bir mektup yazıp postalamalı!
zarfın içine kulaklar, gözler ve sözde yeminler de koymalı!

ben buralara sevmek için gelmiştim
vuruldum gönlümün oturumunda ayağımın tozuyla!

sevgili belirsiz!
bir tıkırtı olur suda büyüyen ur

bak! gün gelir, fedakar bir bıçakla kesersin
ortadan ikiye bölünür ruhundaki tuhaf karaltı

kasıklarında, müstesna sahibinin imzası:
simsiyah bir 666!

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri

Karo Valesinin İntikamı

bilmeden, sormadan, ağlamadan
neredeyse eğiliyordum dumanla;
kasatura ve vals
cinnet ve raks
doğrulacaktı iyi iki ayağı üzerinde gömülü
durduğum yorgun buharlardan;
gümüştüm.
gümüştüm, bunu söylemiş olmalıyım!
alüminyum bir el aynasıyla geçmişti çocukluğum
bakır bir boy aynasında bir asırlık kapris
ve ete, ve ete misafir gelen harcai duam
olgunlaşıp dökülmüştü birer birer his his...
neden tekrarlanıyordum hiç değişmeden
hiç bilmeden, hiç sormadan, ağlamadan..
ölü doğmuş, sufli bir uzak akraba gibi
kabullenmiştim
aşkı motosikletimin arkasına almayı;

gidiyorduk: otobandaydı
64 model maceram,
orada ucuz nefeslere çan
takmış yanlış
hayvanlar,
bir öcü bir yalnızlık yapmak için
bir ikramı bir red saymak için
safdilli, ****** ve şeffaftılar
onlar, lüzuma açtılar
onlar, mütevazılığa açtılar
onlar sıraya girip sırayla rahmimi açtılar!
rahmimde halayık cesetlerim
ve dört bir cihana kıvrak, meşhur böcekler götüren
rock-jazz ya da new wave kalbim
ya da kalbimin solo iktidarını elinden alan
meşgul mahşer kalmıştı. Kazılmıştım.
içimden tarihi bir intihardan başka birşey çıkmamıştı!
gümüştüm. ölmüştüm. gömülmüştüm.
sessizce. Bunu söylemiş olmalıyım!

size kendimi akıtamadan gitmiştim;
açık denize ulaşamadan sürünerek kuruyan
asil bir ırmağın son asi damlasıydım,
kirpiğinizde kalmıştım, tahakküme takılmıştım,
yatağımdan derinliğinize düşememiştim;
siz bir bardak suydunuz, ben en çok bundan korkuyordum
anneme sizi anlatmıştım o kararmıştı
dışarı çıkmış içersini tabiata ihbar etmişti;
neden yine çöpadamdım hiç büyüyemeyen
hiç bilmeyen, hiç sormayan, hiç ağlamayan:
dört kez ağlamıştım topu topu zaten:
birincisi, okumayı söküp çıkarttığım gündü zamandan,
ikincisi, ilk sertleştiğim dirim, ah o mel'un çığlık,
sonrakini, söylemedem de olur,
son kere, gümüşü işittiğim o körkaranlık!

bugün hep ağlıyorsam kızmayın
çünkü doğarken hiç ağlamadım ben!
bunu söylemiş olmalıyım!
çünkü doğarken hiç ağlamaz ibneler!
ama, otobanda, sürerken 64 model maceramı
orada, zavallı şefkat misyonerleri
zavallı küçük yabancılar
zavallı kitapsız peygamberler
zavallı erk ********leri, yani sizler,
aldırmayarak kasvetinizin hışmına ve
kendinizden bile habersiz
kanatmaya başladınız ricamı
cahilce, aptalca, önlemsiz!

ah ne yazık! ah ne yazık!
tatmin etmedi hırsınızı bir türlü
ölü ele geçirilmiş aşk mektuplarım!
asla coplanmadı
kurduğunuz hayallere kalkan çükleriniz!
siz, virajsız yolların sözde usta sürücüleri!
siz, yokuşaşağının kolaycı sözcüleri!
bilmeden, sormadan, ağlamadan
az daha eğiliyordum dumanla;
ben ananızın.mıyım
haydi durmayın
..kin beni! ..

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri

Kedi, Pati, Kuyruk, Bıyık, Röya

ateş çizerken yüzünün arkasındaki genetik kalbi
fırsattan istifade bir yalanın yeminli şahitleri
ölüm tarihi: çevirisi imkansız bir aşkın tahlili.

sonbahardan sonra hiçbir kan akışkan olmayacak.
kopartılan alt dudağın yerinde çünkü
şevk süsü verilmiş bir sihirbaz kostümü.

düşülen kuyunun suyuna karışan insanı sever şiddet,
biraz bok koksa da her sevgilinin elleri için için
bu gece nöbette asla öksürmeyecek anarşist çocuklar.

barıştım ağaçların nikahlandığı ormanların rüzgarıyla
şimdi benden sonraki indirsin süet pantolonunu.

bıçaklı plajın yüzme bilmeyen güzel cankurtaranı
karşılık vermeyecek sevgine o gül balığı!
senin bir arpı dolaşan delişmen parmaklarını
emecek emecek
emip duracak tenden buharlaşan sperm yağı!

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri


Kerrat Cetveli


Benim suçum yok!
Bir çocuktan bir çocuğa geçen
su çiçeği gibi bulaştın bana!

Kalbimi kucağıma aldım,
kalbim, kapanmayan bir ahşap çekmece sanki
yarısı içerde, yarısı dışarda
boşlukta asılı kaldı dudaklarına!

Bir marangoz ustasıydım adeta
bir ayağı mutlaka kısa masa yapan!
Bir elimde çekiç, bir elimde çivi
kendimi bir resim gibi çakacağım insanı aradım yıllarca!

Kim bilir, belki de
denize indirilen gemiye çarpacak şampanya şişesiydim hayatında!
Gemi indirildi, şampanya şişesi çarptı
Sadece gözyaşlarının köpükleri bulaştı ağır ağır dalgalara!

Hadi diyelim ki, ilkokul üç talebesinin zorlandığı matematik işlemiydim
yedi kere sekiz'in hiç bir boka yaramadığı bir hesap gibi hatırlandım aslında!

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri

Keşmekeş

Kalçalarında o serçenin yüzükoyun yatan
yolunmuş tüyleri üzerinde
bir top mermisini beklerken, pıtırtı

Sonra yuvarlanırken gagasyla kanatları arasında
kötü budanmış gökkuşağı
yağmurun en toy tarafından

bazı delikanlılarda seraptır göbekdeliği

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri

Kırık Kavanoz

eski odaların yeni tanımlanmış sevişmeleri
güz doçenti bir şairin ağlarken anlattığı,

sona erer jileti yalayan kan tavşan yavrusu
pürüz bırakarak haçı,

kirin lejyonunda vurulu durur gülgüvercin
umacım ile aynı yatakta parçalı bulutlu,

dil çıkartır kırmızı çorap
kadın neye paraleldir ki,

erkektir bir hayalin gramajı

tek ihanet edeni, tek itirafçısı yunustur
acısıyla sessiz kalmayı seçen denizin,

kesik başın kömürlüğe girdiği somut nokta
kurdeşen döken karanfilde yaz ağıtı,

denizin tabanlarını gıdıklayan yerçekimi
orta ikiden ayrılmış bir lisandır yunus balığı,

kırlangıç geçmesi ile başlıyor aşkın gözyaşları
bir plastik misafir öldürecek yunus balığını!

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri

Kilise

Tarafsız iki atom taneciği gözleriyle
çan kulelerine tırmanırken günün
en güzel saatleri

O, elinde eline yakışan çivi izleriyle
avucunda su taşıyamayan bir peygamber
olarak alındı son akşam yemeği menüsüne

servisi yaptı emektar hizmetçi anne

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri

Kimliğimi Verin! ..

kimliğimi verin gideceğim-şimdi,
kaba(r) etlere kül suyu dökeceğim
uzun kürk mantolu bir rahibe
seyredecek beni
kucağında bir leopar yavrusu/
şaşıracağım doğrusu
gülümseyeceksiniz
elimi tutup kökümle birlikte özgür
savrulacağım bir kentin yakamozlarına
bakışlarımda çılgınca bir nüfus patlaması
ağzımda bana hiç yakışmayan
bir genç kız fidanı
odalarımı toplayacağım
dişlerimizi fırçalayacağım
portrelerinizi yapmayacağım ama,
resimleriniz
daima imha edilecek birer ayçiçeğidir..

kimliğimi verin gideceğim -şimdi,
özledim özledim öpüşmelerinizi özledim
özledim özledim öksürürken renk fışkırtmanızı
yürüyüşlerinizi, oturuşlarınızı..
sanki yürek hastası on ikisinde çocuğum
adınız oluyor içimde taşıdığım frengi boşluk
hanginiz tarayacak ki saçlarımı
saçlarım
daima ihmal edilecek birer yorgunluktur..

kimliğimi verin gideceğim-şimdi,
çünkü sürekli ağlıyor gibi bir şeyim
ve yüzümde
ağır ağır sürüklenen bir yaz ikindisi..

4.nisan.1988

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri


Kimsenin...Cisimler


sıfırın içine giren bir cadıyım ben
anlaşılmaz olan yalnızca,
sonranın ilk bilançosu
tek kişilik bandosuyum terkedişin!
sabır.
ve sabır bir coğrafya hocası gibi
terliklerini giymekte mat saadettin!

kışkırtan soylu ölümün
gitgide sıklaşan soluk alış verişlerinde
gizlenen
dünsüz bir sen
kimsenin sözünü edemediği
yılan!
serüvenin çocuk yokeden güzelliği
yakalamış seni o sokakta, bıçak çekmiş, üzerine yürümüş
titrek ateşler arasından,
kimi babaların infilak etmiştir ya oğulları
kimi yalnızlıklar boşunadır
kimi aşklar bitmesi için yaşanır
sen bunları hiç önemseme
git gülümse başkalarına
beni burkulmuş bırak
beni ısırılmış
beni emilmiş
beni intiharlardan çokca korkulan ideolojilerde bırak
biliyorsun
istanbul'un koynuna ancak şarapla girilir
benim koynuma titrek ateşler arasından,
üzerine yürünmüş
alkol kileri oğlanlardan bana ninniler getir
bana eş zamanlı kırılganlıklar, kırmızı alınganlıklar
cumhuriyet sonrası sepyalar getir
konuşan eşyalar getir bana
koku alan cisimler, takla atan hacimler
normali hiç anlatma bana
uzak dursun sistemin kalıcı terimleri
ben zamanın en tuhaf geometrik şekli olarak
bütün otellerinde sevişerek bu sonrasız kentin
bütün aynalarında tükürdüm kendi yüzüme
yüzümü ayna üzerinde boyadım
ki ben gittikten sonra kalsın orada
sahte suretim,
bu suskunlugun ortayerinde başlayan şarkılar gibi
hani o çok sevildiği halde, dinlenirken hep ağlanılan
nedensiz,
ben olanların en fuzuli yanıtı olarak
verildim bütün sorulara,
önemsemediniz

yani
bir ayrılık sonrası suçlamaları
iade edilen buz tutmuş armağanlar
iade edilen öpüşmeler, sevişmeler
çok özlediğin birinin ölümünü duymak gibi aniden
çekip giden bir sevgili
çekip giden bir düş
çekip giden bir sıfır

iççekişler, dışçekişler içinden
sana uzatılan uslu bir gül peşinden
koşarak giden sen
kimsenin sözünü edemediği
yılan!
serüvenin çocuk yokeden güzelliği
yakalamışken seni o sokakta, hafif dokunulmuş
biraz okşanmış
titrek ateşler arasından, koşarak giden sen
kimsenin sözünü edemediği
yılan!
serüvenin çocuk yokeden güzelliği
yakalamışken seni o sokaktai, hafif dokunulmuş
biraz okşanmış
titrek ateşler arasından, koşarak giden sen
kims...

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri

Klarnet

Şiddetin tortusu kurcalarken ispatlanmış gövdeyi
annesi ölmüş bir ırmak gibi aktım içine klarnetin;

Elleri çingene bir kız sevdim ondokuzumda
sonu dağlarda biten karanlık yolları sevdim
sunakları sevdim uzandığım
silahları sevdim başucumda ağlayan!

Klarneti sevdim tek tabanca tek hicran,
sesin büyüsünü bozan bir atlıydım bıçkın dudaklarda;
yaralıydım
yaralarım, yüzümün kızardığı aşklarda kaldı
elleri çingene bir kız sevdim on dokuzumda
kalbimde bir et beni gibi kanar hala gözleri
Allah’ın en içten hatasıydım
nefesimi verdiğim klarnetin
benim için üzülmesini sevdim!

Senin suçun yok hayat!
Ben buraya zaten, sana elveda demeye geldim!

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri


Klip Dört


Herkesin ölüler kolajı olduğu bir cephaneliği
bekliyorum nöbette, enfeksiyon değil,
içimdeki cehennem yükseltiyor ateşimi.

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri

Koğuşkalk

Koğuşkalk
Sesime zulmet ağzımın kapısındaki gardiyan
Bu şehre beş vakit ezan kadar,
Beş vakitte ihanet lazım.

Tertemiz dudaklardaki acı ayrılık kelimesi,
Dökülürken ayaklarımın altına kırmızı bir halı gibi
Durup, tamda hayatın önünde;

'Merhaba asker, mutlumusun' demekte lazım...

Küçük İskender
 
takipçi satın al
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
vozol
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst