Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
BİR GÜN ANLARSIN
Uykuların kaçar geceleri bir türlü sabah olmayı bilmez.
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar ne yastık.
Girmez pencerelerden beklediğin o aydınlık.
Onun unutamadığın hayali
Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine.
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.
Bir gün anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu.
Şerefin faziletin iyiliğin güzelliğin.
Gün gelir de sesini bir kerecik duyabilmek için
Vurursun başını soğuk taş duvarlara.
Büyür gitgide incinmişliğin kırılmışlığın.
Duyarsın
Ta derinden acısını çaresiz kalmışlığın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.
Bir gün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin.
Niçin yaratıldığını.
Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini.
Uzun uzun seyredersin aynalarda güzelliğini.
Boşuna geçip giden günlerine yanarsın.
Dolar gözlerin için burkulur.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.
Bir gün anlarsın tadını sevilen dudakların.
Sevilen gözlerin erişilmezliğini.
O hiç beklenmeyen saat geldi mi?
Düşer saçların önüne ama bembeyaz.
Uzanır gökyüzüne ellerin.
Ama çaresiz
Ama yorgun
Ama bitkin.
Bir zaman geçmiş günlerin hayaline dalarsın.
Sonra dizilir birbiri ardına gerçekler acı.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.
Bir gün anlarsın hayal kurmayı;
Beklemeyi ümit etmeyi.
Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir
Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi.
Lanet edersin yaşadığına...
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın.
O zaman bir çiçek büyür kabrimde kendiliğinden.
Seni sevdiğimi işte o gün anlarsın.
Lanet Olsun
Her yeni güne seni unutmak için dualayarak başlıyorum..
Ve her günümü lanet ederek yatağımda kapatıyorum...
Lanet ediyorum...
Seni unutamadan beni yastığımla tekrar buluşturan güneseni özleyerek geçirdiğim dünebana bakarken göremediğim gülümseyen yüzünü hasretlememe lanet ediyorum...
Ve ne olursa olsun...
Seni tanıdığım güne lanet edemememe....
Lanetliyorum....
Seni hala deli gibi özlüyorum...Sinir oluyorum...
Hayatıma insanlar sokuyorum..Sevebileceğim insanlar olmasına özen gösteriyorum..Biliyorum seviliyorum..Biliyorum özleniyorum..Ama bu sefer iki kişilik yalnızlığımda yine durup durup sana yanıyorum..İki kişilik yalnızlığımda nefessiz kalıyorum..Ben sensiz boğuluyorum...Senden nefret ediyorummmmmm....
Bu sorunun cevabı bu değil oluyorum her seferindebu bakışın karşılığı bu değilbu el böyle tutulmamalı ve bu telefon asla böyle açılmamalı..Deliriyorum..Biliyorum sonunda da delirtiyorum..Senden sonra hiçbir gideni özlemiyorum.Seni düşündüğüm yalnızlığımda mutlu olduğuma şaşırıp hatta bu sefer kendimi parça parça etmek istiyorum..Ama...Ne sanane kendime kıyamıyorum..
Her gördüğümde seni arıyorumher gördüğümde seni bulamıyorumparçana bile rastlamıyorum ve bana ne yaptığını kestiremiyorum..
Seni gördüğüm anda boğmak istiyorum...Beni kendine alıştırıp sonra korkmanakorkup kaçmanakaçarken arkana bile bakamamana...Seni gördüğüm anda boğmak istiyorum...Sevgine alıştırıpbakışına dokundurupomzunda uyuttuğun her huzurlu günden sonra tüm güvensizliklerini bana bırakıp yaşama çalışmanda..Seni gördüğüm anda boğmak istiyorum....Olmadığın bir şey missin gibi ortalıkta dolanırken kandırdığın herkesin ardında kendini kandıramamanakandırdığını sanmanamutsuz olmak için verdiğin çabanı mutluluğunu korumak için göstermemene....Seni gördüğüm anda boğmak istiyorum sevgili...Artık sana saygı duymadığımı kabullenmişliğimi sana yüzünegözlerine söylerken seni boğmak istiyorum...Yaşadığın hayatta boğulmaktan beter olduğunu biliyorum belkiseni kurtarmak istiyorum....
Ve seni görüyorum..Yüzüne bile bakmıyorum..Bakarsam o gözlerin beni ruhuna dolduracağına inanıyorum....Bakarsam o gözlerin de beni özlediğini göreceğimi biliyorum..Bakarsam o gözlere sadece bakarak kalamayacağımı kestiriyorum..Baktığım anda sarılıp özlediğim kokunu burnuma doldurduğumdaaylarca ayrılığın ardından sarıldığım anın büyüsüyle tekrar sana teslim olacağımı sürekli içimden tekrarlıyorum..Seni gördüğüm anda arkama bakmadan kaçıyorum..Yüzüne bile bakmıyorum...Bakamıyorum..
...................................
Sen benim gecemdin..Karanlık gecemde tek yoldaşım..Sen benim günümdün..Parlayan günümde tek tebessümüm..Sen benim dünümdün...Ağladığım her dünde saçımı okşayan sessiz...Sen benim inancımdın hayata...Yaptığın hatalarla bir kadına inancımı değil sadecetüm evrene inancımı yitirdiğim.....Sen benim sevgimdin defalarca söylemekten üşenmediğim..Sen benim her şeyimdin sevgisi ölçülmezimle kıyas ettiğim..
Ve ben senden nefret ediyorum sevgili...
...................................
Benim bir ‘sevgilim’ var biliyor musun??
Günümü dolduranarayan soranbeni özleyenbeni bekleyen beni isteyen bir ‘sevgilim’..Düşünebiliyor musun??Senden başka birine ‘sevgilim ‘diyebileceğimi kestirebiliyor musun...??
Lanet ediyorum..İşte o yüzden senden nefret ediyorum.Ağzımdan ‘sevgilim ‘lafını artık çıkartamıyorum...Senden başka kimseye ‘sevgilim’ diye haykıramıyorum... Haykırmaktan ümidi kestim.......Fısıldayamıyorum..
O benim sevgilimse sen neyimdin??Mayın tarlalarının ortasında sesini duyduğumölümünden deli gibi korktuğumadını her ağzıma aldığımda tanrıya yaklaştığımı bildiğimgünümü doldurandünüme tebessümletmeyi öğretenanlamlardan anlam beğenip her değerimle seslendiğim sen...Kimdin..???
Bu iki ruhbedenlerine sarınıp bir daha asla aynı masanın iki karşı yakasında oturmayacaklar..Bu iki ruhbedenlenen elleriyle sımsıkı tutuşupkarda ayak izlerini izlemeyecek artık..Ve bu iki ruh bir daha birbirini özlemeyecek sevgili..Özlemden sel olup ağlamayacaközlemden içi yanmayacaközlemle sarılıpözlemden saldırmayacak birbirine..Kanatmayacak...Kapanmayacak yaralar açmayacak..Bu iki ruh artık bir olmayacakbu iki ruh ancak ve sadecebirbirine yaşamda teğet geçecek iki ruhsuz olacak...
.................................................. ..............................
İlk göz göze geldiğimiz aynanın önünde durup saatlerce bu sefer seni unutmak için son duamı yapmak istiyorum...
Aynaya bakıyorum...
Seni unutmak için dua bile edemiyorum...
Ağlamıyorum...Senin için ağlamamaya yemin ettiğim günü hatırlıyorum..Yeminimi özenle bozmuyorum..
Aynaya bakıyorum..
Omzumun üstünde seni arayan gözlerimle karşılaşıyorum..Gözümü kaçırmıyorum..
Çığlıklıyorum..Sesimi ben bile duymuyorum..Ne dediğimi anlamıyorum..
Artık bu aynayı da görmek istemiyorum...
Kırıyorum paramparça..
Ben sıyrık sıyrık..
Kanayan yerlerime bile bakmıyorum..
Seni unutamadığım bir günün sonunda iç kanamadan öleceğimi biliyorum..
Ama ne zaman gömülürüm..??
Onu kestiremiyorum...
Postacı son bir kez daha haber getirecek sana
Canım bilirim aldırmazsın hiç bir şeye
Ne sevgiye ne de hislere
Şimdi elimde bir sigara bugün çok içtim
Bilirim kızacaksın "içme demiştim" diyeceksin
Ama ben yine aynı cevabı vereceğim; dertliyim...
Son kez bu kalp derdinle dolu
Bu mektubumda seni ne kadar sevdiğimi
Özlediğimi yazmayacağım
Artık değiştim ben
Senin umursamaz tavırlarından bıktım güzelim
Takmıyorum artık bende seni
Hani bende bir resmin var ya
Arkadaşıma verdim güzelim
Çok beğenmiş seni
"Al senin olsun" dedim
Ama dikkat etmesini de söyledim
Olur ya çıkarsanız "boynuzlamasın seni" dedim
Yüzünün şeklini görmeni isterdim güzelim
Bu mektup diğerlerinden farklı değil mi?
Dün gece yıktınöldürdün beni güzelim
Dilindeki hece bir kurşun gibi saplandı yüreğime
Tüm gece kanadı durmadan
Gözlerim doldu ağlayamadım
Yataklara küstüm ne zamandır
Ama iyi oldu aslında
Seni umursamıyorum artık
Sen ne demiştin güzelim
"Üzülme"
Üzülmüyorum zaten gülüyorum
Bu acıların getirdiği mutsuzluğu seviyorum
Lanet olsun sana güzelim
Bu kadar değersiz miydi sevgim?
Biliyorsun ben seni çok sevdim
Bu sana son mektubum güzelim
Yak istersenistersen başkalarına okut
Ama şunu bil ki bu sana son mektubum
Bundan sonra hain yazar mezar taşında
Bir ölüsün sen artık hatıralarımda...
KIZDAN SERSERİYE CEVAP
Bugün hiç beklemediğim bir anda
Mektubunu aldım serserim
Son mektubum demişsin inanmam
Sen dayanamazsın bensizliğe
Erirsinbitersin günden güne
Bak ne diyorum serserim
Gönlün olsun bir kaç gün daha çıkalım
Sevinirsin belki
Hediye olur ya da elma şekeri
Sen bensiz yapamazsın serserim
Seni öptüğüm o ilk anı hatırla
Nasılda çocuklar gibiydin
Ben senin gibi neler geçirdim elimden
Bilirim haberim yok sevmedensevilmeden
Sen beni gerçekten sevdin mi serserim?
Bak serserim! Ben sana ne dedim hatırlamıyorum
"Üzülme" yazmışsın
Sahiden dedim mi?
"Yıktın" yazmışsın
Sahiden yıkıldın mı?
Umursamazsın sanmıştım
Takmazsın diye ummuştum
Ama madem beni unuttun
Bu sana son sözüm olsun
Bende seni sevdim haberin olsun serserim...
OĞLANIN ARKADAŞINDAN KIZA
Seni tanımıyorum güzel kız
Ama arkadaşım seni çok sevdi
"Son mektup" demişti doğru
Hem o seni çoktan unuttu
Seni çok beğendim be güzel kız
Belki seversinbelki de...
"Serserim" demişsin bizimkine
Bak güzel kız
Ben seni ondan daha çok severim
Telefon numaramı yazıyorum arkada
Onu aradığın gibi benide ara
Ayrıca senin serseri garipleşti bu ara
"Kalbim ağrıyo" diyo
Doktor bir teşhis koyamıyo
Aman canım o da bir başka
Ağlasa da gülüyorum der etrafa
Sakın unutma beni ara
KIZDAN OĞLANIN ARKADAŞINA CEVAP
Bak ben seni sevmedim en başta
Ben serserimi sevdim herşeyden çok
O bana güzelim derdi canından koparcasına
Şimdi bırak bunları "son mektup" derken yalan sanmıştım
Şimdi daha beter bir durumdayım
Bir daha ki mektubunda serserimden bahset bana
Şimdi gerçekten mutlu mu?
Yoksa başkasını mı seviyor?
Hasta demişsinkalbinden hasta
Çabuk yaz arkadaş
Herşeyi yazherşeyi anlat bana
Anladım ki yaşayamam onsuz ben bu dünyada
OĞLANIN ARKADAŞINDAN KIZA
Afedersin güzel kız yanlış yapmışım ben
O seni gerçekten çok sevmiş
Son nefesinde bile adını söyledi
Yüreğim parçalandıanlayamazsın
"GÜZELİM" deyişini duysaydın gözleri kapanırken
Aşkın öyle sarmış ki bedenini
Kaybedince yaşayamadı öldü işte
O mezarında huzurlu yatarken
Yılanlara bile seni anlatır şüphen olmasın
Zaten mezar taşında
"SENİ SEVMİŞTİM GÜZELİM"
Yazısını görünce anlarsın
Belki bir umut vardı yaşamasında
Ama seninde biraz ciddi olmandı
"Bir kaç gün çıkalım" demişsin ona
"Elma şekeri olur" demişsin
İşte o vurdu senin serserini
İndi zavallının yüreğine
Şimdi mezarında derin bir uykuda
Sevgiside sonsuzlaştı onunla
Aslında öldüğünü bilmeni hiç istemedi
Ama dayanamadım yazdım işte
Sende onu sevmişsin öyle yazmışsın
Öyleyse bırak aşkınız yaşasın
Sana uzaktan bakıyorum. Sana bakmak inanılmaz mutlu ediyor beni. Sen gidince aklım da senin peşinden sürüklenip gidiyor yüreğim de.. Yanında biri mi var ona bir şey mi söylüyorsun onunla gülüyor musun.. içim yanıyor. Ama senden sonra gördüğüm o insan birden senden biri oluyor. Senin baktığın her yer artık güzel senin konuştuğun her insan özel oluyor.
Sen evine şu yollardan gidiyorsun. Ardından yürüyorum. Beni fark etmiyorsun. Önünden geçtiğin evlere gölgesinde yürüdüğün ağaçlara her gün bindiğin otobüse bakıyorum. Senin gözünle bakıyorum. Sen yokken de o yollardan defalarca geçiyorum. Senin kokun senin havan senin auran sinmiş havaya.. Sanki seni soluyorum.
Akşamları ne yaparsın acaba? Sofraya oturduğun zaman yanında kimler var? Hangi yemeği severek yersin neyi sevmezsin? Kitap okur musun? Hangi kitapları seversin? Ne tür filmlerden hoşlanırsın? Televizyon izler misin? Gece sokağa çıkar mısın? Arkadaşlarınla en çok neye gülersin? En çok kim kızdırır seni..Hangi futbol takımını tutarsın?
Bilmeliyim. Senin hakkındaki bütün ayrıntıları öğrenmeliyim. Çünkü ben de o filmlere gideceğim ben de o dizileri izleyeceğim ben de o yemekleri seveceğim ya da nefret edeceğim. Bilmeliyim. Baştan kuruyorum dünyamı. Seninle yaşamaya başlıyorum.
Onca kalabalığın içinde karmaşık yaşamın ortasında eğer sen varsan daha seni görmeden bir kuş gibi çırpınmaya başlıyor yüreğim. Bir ışık çarpıyor yüzüme bir sıcaklık yürüyor göğsümde. Anlıyorum ki sen varsın. Sen ordasın. Sen gelmişsin. Bakmadan başımı çevirip seni görmeden varlığının farkındayım.
Ey uzak uzak baktığım.. göz göze gelmeden saçını okşamadan değil bir rüyayı bir cümleyi paylaşmadan sevdiğim sevgilim. Bir aşk filiz verdi fidan verdi kök saldı içimde. Onu sana göstermek için ömrümü veririm.
Tarifi yok
Çıkmazı yok sevdamızın
Bendesin
Öylesi içimdesin ki…
Yüreğimi aldım
Geldim
Bekliyorum
‘al beni ne yaparsan yap’
Yamalı sevdalar çağındayız şimdi
Ne önü var ne arkası
Tutsaklığım bu yüzden belki de
Bırak(ma) beni..
Bir bahar günü
Aldıgın papatyaları (hatırLadın mı?)
Sen diye boynuma takıyorum
Hep yanımda olasın diye
Yaşa ve unut
Her gün sevdamıza sil baştan
Olsun ben böyle de mutluyum
Yarın ne olacak diye düşünmektense
Bugünün senliğini yaşamak
Her şeye değer
Artık sonu geldi
Düğüm attım hayatımızın şu anına
Öncesi geçemesin
Yeniden tüketemesin diye
Şimdi yeni zamanlarımız
Yarınlarımız umutlarımız
Yinelerimiz var
Buz gibi soğuk bir gecedesenden kilometrelerce ötedeher hücremde hissederken seni;
Geçmek bilmiyor saatler...
Akrep yelkona ulaşamazken;ki yeterince uzun gecelerben bu karanlıkta sensiz ama hayalinle izlerinle...dopdoluyum seninle...
Aynı şehrin ışıkları almalı gözlerimizi oysa
Aynı gökyüzüne bakıp
Aynı kayan yıldıza çevirip yüzümüzü birbirimizi dilemeliyiz oysa...
Senden uzakta olmayı susuzluk bellemişken dilim-damağım kupkuru. Kat kat giydim üstüme ne bulduysam... İlla ki üşüyorum ellerin olmadan.
Soğuk iliğime kadar işliyor.
Sen yoksun ya buralarda tüm rüzgarlar yüreğime esiyor!!!
"Oysa tırnağımın ucuna kadar buz tutmuş bedenim..."
Belki üşümemeli bu kadar belki ısıtmalı bu güneş az biraz..
Bakmaya alışmış güneş bellemişken gözlerini... yapamıyorum buralarda...
O yüzden...
Senden uzakta yaşadığım eksiklik yüzünden
Aynı havayı solumadan seninle içime basan kasvet yüzünden
Ve sayamadığım daha bir çok neden içimi acıtan onca yol varken
Bekle beni...
En güzel gülüşümle yüzümde tüm ayazı bırakıp yollara.. Sana Geleceğim...
Bazen öyle kafamı karıştırırdın ki...alabora olmuş bir tekne gibi...denizin içinde ölesiye can çekişirdim.....okyanusun ortasında susuz kalmış bir özlemdim..sana dogru akan....nerede durması gerektigini biturlu bilemeyen..bogulmasına ramak kalmış bir özlemdim...aramızda okyanuslar vardı......aramızda yuzyılık daglar....kapkara daglar....gözyaşlarımın muhru...yagmurlar....ve yolar....yolar vardı...seneler böyle geçti...ve ben hep seni bekledim...
İçimde aşkını biriktirdim sayfa sayfa... öyle çok birikmişti ki..özlemin susmuyordu.....
susmuyordu.....ne ben artık bu özlemle yaşayabilirdim..ne de yuregime bıraktıgın gözlerin sensiz yaşayabilirdi...olmadı...yapamadım....ve sonunda sende duydun işte.....
Bir aşk bu kadar mı engellerle dolu olurdu? ! ! en çok buna şaşırdın bence.... kalbime...şiirlerime...karşı bunca imkansızlıga...tonlarca engele ragmen....seni sevmeme..içimdeki kavuşma ümidine..ve en çokta.. sınırsız aşkıma şaşırdın galiba....nasıl bi aşktı içimdeki...bende anlayamıyorum....sevgilerin bu kadar ucuzlaştıgı bir dunyada...bir adamı sevdim..seni......ilk gördugum gunden beri..senelerce..ve sınırsızca....
Yollarını gözlerdim...nasıl bir özlemle nasıl bir ümitle.....neydi seni bu kadarr özel kılan? ...oysa birbirimize ne kadar yabancıydık....sen siyahsan ben beyazdım...sen ateşsenben suydum...bir yolun iki ters ucu gibiydik..ayrı ülkelerde ayrı havayı koklayan 2 çınar yapragıydık... sen gözlerini denizden almıştın....sen aşkı denizden çalmıştın....bense bilinmez sularda gözlerine akardım...buyulenmiş bir yagmurdum....gözlerinle sevişen....
Öyle bir bilinmezdin ki aslında..düşündükçe kaybolurdum yolarında...içimde karbeyaz bi gölge vardı..sensizlige düşman bi gölge..sensizlikle ıslanan sırılsıklam bi gölge....ne seni anlayabiliyordu...ne senden bişey bekliyordu...sadece seni seviyordu...hiç bişey beklemeden.. evet hiçbir karşılık beklemeden......seviyordu işte...
Bir beyazlıktı ruhumdan sana koşan.....akıp giden maviliginin yagmurunu dinleyen...özlem dolu bir ıslak gölge vardı içimde...senden önce yılarca susan bir şeydi..ne zaman sen çıktın karşıma....konuştu ruhum...... tanımı bile yoktu bu yaşadıgımın..kalbım aşkla gözgöze geldi....aldı içti gözlerini...öptu dudaklarını...sarıldı kollarına....okşadı saçlarınıtel tel...ve tum kalbiyle hisseti yuregini...oysa ben sana hiç dokunmamıştım bile.. ellerimi suremedigim..bir mucizeydin...Ve sonunda seni bulmuştum...içim hiç susmuyordu..
”Bu O”........”Bu O Allahım”.........”Sonunda buldum Onu” kalbimde atan tek şey sendin...
senin ruhunu kesfe dalmıştım....
Bır mucizenin ilk adımıydı...yuregime akan birşeydin..dalga dalga....ve mavi.....ben senin aşkınla yıkanırdım....haberin olmazdı.....varlıgınla hayatı anlamlı kılardım...ruhun duymazdı...
yuregim gözlerinle konuşurdu....ruhum kanatlanıp maviliginle gökyuzune karışırdı...öyle derin..öyle mavi..öyle huzunlu..ve öyle yalansız bakardın ki yuzume...aşkından başım donerdi......yalnız seni dinleseydim...durup sadece sana baksaydım..bıkmadan usanmadan sana baksaydım... derinlerine....maviligine..sonsuzluguna....içinde ki şiirlere dokunan ben olsaydım..alev alev yanan bişey varsa kalbinde..o ben olsaydım....
Öyle bildikk..öyle tanıdık.....ruzgar gibi su gibi bişeydin..seni önceden kaybedip bulmuş gibiydim..yaptıgın hiçbişey beni şaşırtmadı....sadece sana guvenilirdi....sadece sana...aşka dair ne varsa ruhunda..gözlerine yazılmıştı senin..istersen eserdin istersen akardın..elimden tutup beni bulutlarla tanıştırırdın...denizi izler gibi izlerdim seni...soluksuz..kıpırtısız...beni sevmen umrumda bile degildi....sen aradıgımm ruhtun...sen huzundun...sen mutluluktun...sen ürpertiydin...sen ısınmaktın..sen özlemdin..sen yagmurdun...sen tutkuydun...ve sen...aşktın....bense aşka aşıktım...
Sanki dokunsam kayıp gidecekmişsin gibi hisederdim....dokunamazdım...bana bi ödev vermiştin...bakk gözlerime ve anla der gibiydin......belki bu yuzden gözlerine dokundukça...seni öyle kıskanırdım ki..benim görduklerimi başkalarıda görucek diye....kahrolurdum..elimden hiç bişey gelmezdi...gözlerindeki o anlamı yoketmek isterdim..en iyisi yakmalıydı gözlerini...bende öyle yapardım....gözlerinden kopan her yazdıgım şiiri yakardım.....deli olurdum deli...yalnızca bakardım sana...çaresiz bi aşktın gözlerimden kalbime giren...tum kapılar açıktı sana.. ruhum senindi..kalbim senin..haberin yoktu...dalıp kaybolmuştum bir denizin ortasında...dunyanın en gusel aşkını saklayan bi buguydu gözlerin....bense saklandıgım yerde aşkına sobelenmiştim işte...bir çocuk gibi şaşkındım...aglamam yakındı...saplanıp kalmıştım içine...çıkmaz bir aşkın içinde yaralarımı sarıyordum...üzerimde özleminden yadigar acılarla....ölmeye hazırdım... birisi için öluceksem bu sen olmalıydın...
Alakbulaktım..n’oldugunu bile anlayamıyordum..tanrım ne kucuktum o zamanlarr..aşkı bile bilmiyordum...geceler boyu çözmeye çalışırdım bu hissi...”bu ne derdim Alahım bu ne! ! ! ! niye onu düşünüyorum niyee”...diyeuykularımı zehirledigim sabahlara kavuşurdum..Böyle başladı aşkın işte.....
Nasıl özluyorum biliyormusun o gunleri...bugun dusundum...o gunlere dönmeyi öyle istedim ki....yine bana uzakta olsaydın..varlıgımdan hiç haberin bile olmasaydı....taaa en baştaki gibi olsaydı herşey.. ben basit bi ögrenci olsaydım..ne aşkımdan...ne ruhumdan haberin olsaydı...ama yeterki seni görseydim..uzaktan uzaga kavuşsaydım denizime....içimdeki sensizlikk biraz olsun aglamayı bıraksaydı....dokunamasam bile bi parca koklasaydım ruhunu.....yine akşam olsaydı...arabana atlayıp arkana dönup bakmadan yine çekip gitseydin...yine içimi yaksaydı da gidişin..ama seni birazcık görseydim.....yeterki görseydim....
Sevgilim...en gusel mucizem...aradan yılar geçti...birçok şeyi halletik...hayatımın en buyuk aşkına kavuştum seninle....hayatın enanlamlı mucizesini yaşadık birlikte...artık sadece kavuşmamız kaldı önumuzde..guzel gunlerimiz yakın... biliyorum az kaldı dayanmam lazım ama....bazen öyle agır geliyor ki bu hasret....ve de en çok senden haber alamamak..hiç birşey bu kadar içimi burkmuyor...denizimm...canımm...sevgilimm....üze rime özlem yagmurları yagdırma artık...ben zaten sırılsıklam...ve ben yalnız... sana hasretim...
Bitti sanmıştım unuttum demiştim ömrümün geri kalanını sensiz geçirebileceğim fikrine bile kendimi inandırmıştım!... En büyük yalan insanın kendine söylediği yalanmış geç anladım. Kaleminden çıkan birkaç cümleyle gözlerimin karşılaşması yüreğimin seni yeniden hissetmesi beynimin içine kazınan kare kare resimlerin ve kalabalıklar arasında yaşadığım başıboş dalıp gitmelerim!...
Seninle yaşadığı bir günü tüm geçmişine ve geleceğine denk tutan bir ruhu mahşere kadar taşımak zor gelecek biliyor musun?...
Öyle ya bir yağmur da bir göl kenarında gözlerinden içtim yağmur ve gece kadar yoğun şarabı ben!... Gece senin derinliğindir ben de yağmur benim yüreğimin sağanakları...
Aklıma düşmeye gör en fırtınalı denizde yolunu kaybeden en acımasız dalga olur bakışlarım... Dalgalarımın kayalıklarla buluştuğu an çıkan sesleri duymanı hiç istemem! Canı çok acıyan bir deniz ağlıyor dersin eminim... Seni özledim anlıyor musun özledim!!!
Gördüğüm her kuşun kanadına gözlerimi koyuyorum bulunduğun diyarlara gelirler de seni görürüm diye...
Sana " yar" diyorum " yaralarım" kanıyor...
Sana "yara" diyorum tüm sözlerimin öznesi oluyor
" yar' a"...
Yara giden yolda kocaman bir yaram var!!!
Ne diyeyim yara yardansa akan kanım değil onun için gözümü bile kırpmadan verebileceğim canımdır!!!...
Gel desem sana ....
Hiçbir şey sormahiçbir şey konuşmasadece gel...
Gelir misin??
Hadi desem yada..??
Hiçbir şey sormadan yine benimle yürür müsün sonu belirsiz...??
Bakmasangörmesenduymasan beni günlerce...Aylarca belki....
Yine beni sever misin?
Gözden ırak olan gönülden uzak olurmuş derler ya..
Yanımda olup uzak olanlardansauzakta olup içimde olmayı becerebilir misin??
Aylar sonrayıllar belki..
''Seni sevdim..Senden gelen iyi-kötü her şeyi sevdim.Ve hep seveceğim..''
Diyebilir misin..??
Yanında otururken bile zaman zaman beni deli gibi özleyebilir misin??
Her ayrılışımızda sabahabir daha görememek korkusuyla delirir misin?
Her gelen telefonda 'ben' diye irkilir misin sebepsiz..?
Beni her dakikana taşıyıp yaşamayı becerebilir misin??
Beni ben gibi sevebilir misin??
Delirsem bir gün..''Canıımmm...'' diye yine sarılabilir misin?
Kapris yapmak istesem...Yapsam hatta şımarıpkalabalıklarda elimi tutabilir misin?
Hayat bir gün bana oynarsamaskeleri yırtıp her yerimdenyine beni görebilir misin??
Ne şart ve konum olursa olsungöz bebeklerimin hep aynı bakacağını bilebilir misin?
Ya da ben hayatla oynamaya kalkarsam bir gün nefesimden sıkılıp
Ölsem bir günyaşadığın her gün için benimle 'bir saniyesi için bile pişman değilim' diyebilir misin?
Sevgilim ol diyorsun bana....
Sen bu sevgiyi kaldırabilir misin?
Her şeyi silebilirdim sen hariç bu dünyadaki. Öyle düşünürdüm bir zamanlar. Adı neydi sana hissettiklerimin. Hiçbir zaman tanımlayamayacağım zamanlarda. Her şeye sen diye baktığım hayat kavgamı senin için yaptığım zamanlarda. Tarifi yoktu bunun. Kendimi bile tanıyamaz olmuştum. Seni düşünürken ve sorgularken aslında içimde derin bir yolculuğa çıkmıştım. Madam ki sen yoktun ben de başımı aldım içimde çıktım o derin yolculuğa hoşça kal bile demeden sana. Desem de senin için fark etmezdi zaten. Merhaba bile dememiştim ki sana hoşçakalımın ne anlamı vardı sanki
Yitik bir ülke gibiydi seni sevmek. Toprağımız yoktu kök salacağımız. Senin bambaşka düşlerin vardı içinde benim olmadığım. Farkındaydım sana belli etmeden çırpınıyordum fark edesin diye ama asla olmadı. Madem ki sen yoktun ben de aldırmadım sana nihayet. Diğerleri gibi sıradanlığı seçtim. Sıradan bir hayata merhaba dedim .Madem ki sen yoktun aldırmamalıydım yaşamalıydım. Sensiz meydan okuyacaktım hayata . Önce sana inat yaşayacaktım sonra diğerlerine.Bunu anlamalarına bile izin veremeyecektim. Öylesine inandırıcı olacaktım ki kimse rol yaptığımı anlamayacaktı. En çok ta sen
Sensizlik önceleri çok zor geldi. Hayalimdeki o küçük denizli kasabada yaşarken bile. Aldırmıyordum ne insanlara ne zamana ne de yalnızlığa. Sen yoktun ben aldırmıyordum. öldüresiye çalışıyordum yoruluyordum. Sana ve dünyaya inat aldırmıyordum. Yaşıyordum. Bunu önce sen sonra ben istemiştim. Haberin derinlerde bir yerde vardı bunu biliyordum. Seni bu kadar severken bunu anlamamana olanak yoktu. Aldırmama da olamazdı. Seni sevmek telepatik bir yolculuktu. Belki de bu telepatık yolculuktu bunu bu kadar çekici ve farklı kılan. Kimsede bulamayacağım çıkmaz bir yola sokan. Madem ki sen yoktun asılacaktım hayata dört elle. O beni bıraksa da ben bırakmayacaktım. Tutundum ucuna bir çok yerinden hayatın sen fark etttin ya da fark etmedin ben aldırmıyordum ne sana ne diğerlerine ne de zamana. Zamansız zamanlara yükledim hayatı. Herkes zamana yenik yaşarken ve her günden bir şey koparmaya çalışırken ben kendimi akışına bıraktım hayatın en göbeğinden. Seyahat ettim yazdım güldüm gezdim . Madam ki sen yoktun ben de en varından vardım. Herkese inat sana ve diğerlerine inat aldırmıyordum. Yaşıyordum zamanı bir kum saatine benzer ömür yolculuğumu. Dostluklar kuruyordumarkadaşlar ediniyordum. Senin gölgenden sızan sevgimi veriyordum hepsine. Bana aşık olan birileri çıkıyordu içlerinden aldırmıyordum. Ben yaşıyordum. Ne sana küsmüştüm ne hayata .Barışmıştım.Aldırmıyordum sana inat yaşıyordum.Yarın ne getirir bilemem ama ben yine sana aldırmıyorum. Madem ki sen yoksun ben sana uyuyorum. Aldırmıyorum.
İçimdeki derin yolculuk her gün seni benden uzaklaştırdı. Kendimi tanımaya başladım. Aslında içimde senden çok daha derin sevgiler vardı. İnancım vardı. Kutsal olan Allah’a inancım. Değer yargılarına inancım. Sana olan sevgim bunun küçük bir yansımasıydı. Sen yoksan buna aldırmamalıydım. . İçimdeki seni ararken asıl benle tanışmıştım. Mademki sen yoktun ben en benimden bendim . Aşka inat zamanlar kurdum kendime . Sevdayı perhiz ettim. Yalnızca düşündüm. Dünyayı seni ve diğerlerini . Asıl olan inançlardı diğerleri yansıma idi. Sen bu yansımanın içimdeki en güzel çiçeğiydin. Ama göremedin . Mademki sen yoktun aldırmadım. Yaşamalardan yaşam seçip yaşadım kedimi ve bir sabah kaybettim içimdeki seni
Şimdi yeniden başladım her şeye sıfır kilometre. Artık hazırım sevmeye hem de en derininden. Mademki sen yoksun aldırmıyorum . Artık seni bırakıyorum içimden ben yeniden sevmeye gidiyorum.
Anlattıkça üşüyor anlattıkça ısınıyor yüreğim.
Bugün sardunyalarım da açmadı
Belki de küskün renklere
Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım
Sensiz soluyorum anlayacağın
Mavi mavi ölüyorum
Duyuyor musun orada mısın
Var mısın yok musun?
Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben.
Yanarak yıkılarak
Aklıma her geldiğinde ağlayarak....
O kadar yürekten bakma bana
Zaten gökler bir ağıt armonisi
Rüzgârlar şaşırmış bir çağın bestesi
O kadar derinden bakma diyorum
Sabrın duvarlarını yıkar
Suç işlerim sonra
Kaderin cidarını zorlamaya
Ne senin hakkın
Ne benim hakkım var.
Kımıldamadan böyle ufka daldığımda
Ne güzel geceleri bu şehrin
Ne körfezin sessizliği
Dindiremiyor içimde başlayan fırtınayı
Ağlıyorum
Ağlıyorum öylesine ferahlıyorum bazen
Ve sen bırakıp gittiğin zaman beni
Deniz yeniden köpürüyor
Dalgalar sığmıyor yüreğime
Yüreğimin gözlerinde sen varsın...
''...yalnızlığın gövdesinde en çok parçalanmış 'o' parçasuskun bir hecede takılı(kala)kalmış olsa da apansızlık ;yüzünden ilmek ilmek geçirdiğim haykırışlarne kadar azalırsa o kadar çok artan...''
Çırpınışların masum ellerinelirik bir şiirin teninde yazılmış...''Bir'' benden başkahiç kimsenin okumayı beceremeyeceği bir lisan hüzmesinde...Zamanın ve mekanın nice zarflarını hatırlayamadığım fakat sadece ikimizin sahip olduğu bir evrenden yaratılmışlavanta kokulu bir alfabede...
Ve...
''Yürek Dili''nde...
sen varkengücüm olurduzaman akmadan dururduhatırlasana(!)...
Bildiğiniadımla ''bir'' biliyorum...Biz'den geriye kalan ve payımıza sözüm ona düşen birer adet yalnızlık değil(di)...Yalnızlık;seni ilk gördüğüm an'da da yanıbaşımdaydıgözlerinin ellerinden sıkıca tutmaktan vazgeçtiğim an'da da...
Yalnızlık;ne ben'den bir avuç eksik(ti)ne de sen'den bir avuç fazla...Kıvamı Tanrısal bir gücün kusursuz ellerinden çıkma...Aynadaki suretiminruhumun aslına kadar uzanmış her bir arşınında...
hani aşk seni yormuştuyolun sonuna koymuştudokunma bana(!)...
Vaad edilmemişkuraklığına çoraklanmışsinsiceher bir metre kareme bulaşan hastalıklı bir toprak parçası var içimde...Yaşam(ak)ları teker teker takvim sayfalarında doldurduğum...''Yağmur''un ağlamaktan vazgeçmişlik kokularını sürmüş bir buhran...Kendi tenhalığı içinde kıvranan...
şimdieskiye döner midönse de buna değer micevaplasana(!)...
Zamanın asla doymak bilmeyencani miğdesinde öğütülmüş ve dumanına dağılmış hayat(lar)...Bir film afişinin;son satırlarına düşmüş başrol oyuncuları...
''Önce bir 'sen' ve sonra bir 'ben'...''
insan aynı durur muayrılık kolay oyun mudokunma bana...
Acımtrak bir gecenin koynundanboynuma sarılmış kördüğüm(ler)...Lacivert bir hüznüfondip yapmış ve dolmuş ve boşalmış ve bir kez daha boşalmaya dolmuş sarhoş kadehler...
''Gitsemgeri dönüş yasaklısıkalsam 'aşk'a firari giyinmiş müebbet zanlısı...''
artık ben vazgeçtimyalnızlığı seçtimherşey bittianlasana(!)...
Bazı artık sabahlarınen nefesalınılası sebepsizliklerindeayrılığı ''ortak bölen'' saymış yazgılarınaynı bedende hecelenmiş heceleri...
Ve...
Hep ''o'' son'a lal olmuş sevgilileri...
Çıkardım yüreğimden ''o''na dair dikilmiş en şeffaf kıyafetleri...
Ve...
Tek celsede kırdım bedelsizce hükmedilmiş ruhların boynu bükük kalemlerini...
...dokunma bana
''aşk''
bir kez daha
dokunma bana!!!...
Unutmuştum sevmeyi sevilmeyi aşık olmayı. Kalbimi kapatmıştım aşka ve bir sürü asker yerleştirmiştim kalbimin kapısına. Aşkın sevginin içeri girmesini istemiyordum. Unutmuştum seni seviyorum cümlesinin anlamını çünkü ben o cümleyi hoyratça kullananlardan duymuştum hep. Yalan sevdaları gerçek sanmıştım. Binlerce yalanların içinde aşkı yaşadığımı sanmıştım...
Karanlıklarımda yalnızlığın koynuna bırakırken kendimi sen geldin hayatıma. Katran karası gecelerime bir ışık oldun sen. Hayatımdaki bütün siyah renkler seninle birlikte canlı renklere dönüşüverdi. Hiç beklemezken aşkı sevgiyi usulca bıraktın yüreğimin kapısının aralık kalmış yerinden. Sen varken dış dünyayla bütün bağlarımı koparıyordum ben. Yüreğime sevgini aşkını kısacası seni işliyordum ben. Çünkü hayatta sendin artık aşkta...
Kendimi hiç bitmesini istemediğim bir rüyanın ortasın buldum. Sanki herşey birer düştü; yaşananlar hissedilenler...
Tarifini bilmediğim bir korku sardı tüm benliğimi. sanki uyanıcaktım ve herşey bir yalandan ibaretmiş gibi tokat gibi suratıma çarpıcaktı tüm gerçekler ama yanıldım. Uyandığımda bitmesini beklediğim herşeyin aslında birer gerçek olduğunu yüreğime inen tokatla anladım. Sen gerçektin aşk gerçekti ve sen artık hayatımın merkezi aşkın ta kendisiydin...
Aşkın en saf halini yaşıyorum şimdi seninle. Gerçekleşmesini beklediğim hayallerim var şimdilerde. Biliyorumki onlarda bir gün tıpkı bugün olduğu gibi tüm gerçekliğiyle hayatımıza yerleşecek...
Hayatımın anlamı hoşgeldin yüreğime. Merkezi sen olan bir hayatım var artık ve herşeyden önemlisi SEN varsın. Seni seviyorum gerçeğim... "S"
AnıLarı yaşatıyorum herdefasında kadehimde kaLan son damLa iLe. Bazen içtikçe içesim geLiyor. Bazen de içmeden sarhoşum.
Uzun zamandır yaşadığım iLk dakikaLardan itibaren anıLarımı taze tutuyorum. Geriye dönük yaşamak neyse ...
Önce bir adım atacaksın sonra iki adım geri.
Siyaha aLışmaya siyahLa yaşamaya çaLışıyorum
GözLerim hiç oLmadığı kadar kanLı sevgimden değiL hüznümden kinimden beLkide
Bir geceydi hani yağmur yağıyordu. Sen evdeydin kapı araLıktı. Dışarıdan sana bakıyordum öyLece. Biran göz göze geLdik kaçırdım hani gözLerimi sonrada kendimi.
Şimdi o ev yıkık sahipsiz bomboş. GeceLeri birkaç berduş yatar içinde ama hiç biri senin kadar değer veremedi o eve. Rüyaydı haLbu ki.
Bir gecede hani geLmiştin yanıma hatırLıyor musun? Aynı evde yaşıyorduk. Sonra sen gittin giderken bana bıraktığın o futboL topunu haLa sakLıyorum. Bazen sokaktaki çocukLara veriyorum oynasınLar diye ama ödüm kopuyor bir arabanın aLtına kaçıracakLarda patLayacak diye. Kıyamıyorum işte ne çocukLara nede sana.
Bir keresinde okuLdan çıkmış sokakta ilerliyordum hava karanlıktı ve yanında bir kız vardı. Hani çevirdin koLumdan bana kızdın. öLmeyi istedim ama uyandığımda yaşıyordum.
Daha ne geceLer ne sabahLar ettik ya beraber. KoL koLa göz göze dudak dudağa !!! Hani izin vermediLer de ayırdıLar ya bizi.
oLmayan birini yaşatmak hep çok zor derLerdi. DeğiL ki inan hiç zor değiL. Ben şikayetçi oLmadım hiç. Dizin acıyordu benimkide acıyordu. Benim içim hep acıyordu KaLbim sancıyordu. oLmayan biride ne demek ben yaşıyordum ya benimLe yaşıyordun ya
GünLer haftaLar ayLar ve sonraLarı seneLer çığLık çığLığa geçirdim sensizLiği. aLışmak koLaydıda kabuLLenmek zordu. Gerçekten o kokunu duyarak seni iLk öpüşümü hatırLıyorumda. BeLki saniye biLe değiLdi ama bana bir ömür gibi geLdi. O yüzden güzeL bukadar dudakLarım. Sen buLaştı OnLara Sen. Ben sadece o gece değiL hergece öptüm ki seni her sabah her gün
SeninLe oLduğum zamanLardaki heyecanımı yitirdim. Keşke haLa hayatta oLsaydın. Keşke ruhun geLmeseydi yanıma kokunu hissetmekten ziyade gerçekten duyabiLseydim.
Her gün her dakika seninLe yaşıyorum. Ruhun haLa yanımda beni bırakamadı. Sen gittin. ÖzLedim benim güzeL bebeğim. Seni çok özLedim
Her geLdiğinde seninLe konuşmayı öyLe çok istiyorum. ParmakLarım titriyor başım ağrıyor ama yapamıyorum. Sen beni bırakıp gittin. AsLında sen aynı yerdesin haLa.
Duyar mısın keLimeLerimi görür müsün biLmiyorum. Seni hissettiğim kadar beni hissedermisin ki sanmıyorum ama biL ben yaşadığım sürece sadece hayaLini de oLsa yinede seni seveceğim.
Yağmur vuruyor cama…
Pencerenin önündeyim. İçim nasıl acıyor…
Nasıl da duymak istiyorum sesini. Nasıl da özledim seni… Dışarıda yağmur var bir yağmur bulutu da gözlerimde…
Sebebini bilmiyorum ama ağlamak istiyorum gözyaşım bitene kadar... Anlatamadığım duygulardayım.
Duygularım yüreğime sığmıyor. Yüreğim sığmıyor bedenime…
Yağmura ve bu halime çare bulamamak… Bitiriyor beni. Dalıp gidiyorum… Ne düşünüyorum? Bilmiyorum.
Hiçbir şey düşünmüyorum her şey düşünüyorum. Kafamın içi bomboş ama dopdolu aynı zamanda. Kaç gündür böyle bu haldeyim.
Anlaşılmaz bir ruh haliyle uyanıyorum sabahları. Bu ruh halimden ve kederimden kurtulmak için kendimi başka şeylere veriyorum. Bir filme bir şarkı sözleriya kitaba yemek yemeğe sığınıyorum. Ama nafile... İki dakika sonra kopuyorum. Anlamını kaybediyor her şey.
Bu halimi gören de anlayan da olmuyor.
Anlamaları için çevremdekilerin karşısına çıkıp da ‘adını koyamadığım bir durumdayım beni kurtarın bu dipsiz kuyudan’ diyemiyorum tabii ki.
Şu anki içinde bulunduğum ruh halimi anlatmama imkanı yok. Zaten anlatsam da kimse anlamaz ki… Hoş zaten anlatacak biri de yok ya… Sen de yoksun.
Uykusuz geçen gecenin ardından mideme ağrılar girmiş tüm gün sersem sersem geçmiş ruhum daralmış bir halde sıkılmış bunalmış nefes alamaz durumdayım.
Anlamı yok hiçbir şeyin sen yanımda olana kadar...
Uyumak istiyorum hiç uyanmamacasına. En güzeli bu olur şu an herhalde. Evet… Hep uyumak…
Çünkü ancak o zaman düşünmüyorsun yaşamıyorsun bu anları.
Kalbim acıyor hem de çookkk…
Gitme.......
Mutsuzluk umutsuzluk ve adını koyamadığım duygular bedenime yüreğime ve de ruhuma yapışmış durumda. Kurtulmak istiyorum hem de bir an önce. Ama bırakmıyor beni bu duygular.
Hani bazı anlar vardır.
Bağırıp çağırıp bir şeyler anlatmak istersin ağlamak istersin deliler gibi hıçkıra hıçkıra gözyaşlarının özgürce akmasına aldırmadan ya da bir omuza yaslayıp da başını ağlamak istersin ama yapamazsın ya.
Ya da alıp başını gitmek başka diyarlara ya da ne bileyim alıp başını saatlerce yürümek istersin ayaklarının seni sürüklediği yere… İşte ben o durumdayım şu an.
Ve bu durumda tek başına olmak…
Kanadım kolum kırık şu an. Bir şeyler eksik…
Yanımda olsan…
Ne kadar iyi gelirdi şu an ruhuma kalbime. Ama yoksun. Ne içler acısı bir durum aslında benim için.
Anlıyorsun ki hayatta hep tek başınasın bunu kabullenmek gerekiyor. Kabullenmek istemesen de… Gerçek… Acı gerçek… Hayatın ta kendisi…
Ruhum bedenime sığmıyor isyanlarda. Taşmak önüme çıkan ne varsa çarpmak istiyorum. Çarpa çarpa ufalıp yokolup bitmek için…
Feryatlarda yüreğim avaz avaz bağırıyor ama kimse duymuyor.
Nafile…
Ağlamak istiyorum gözyaşım bitene kadar… Gözyaşım; ruhumu kalbimi bulunduğu durumdan kurtarıp temizleyene kadar… Yepyeni huzurlu mutlu bir ben ve yanımda sen olana kadar…
Varsın ağlayışım aşktan olsun. Ne kadar sürer bilmem ama yıllarca sürse bile…
Ağlayacağım… Ağlayacağım.
Yanımda sen olana kadar......
Yerine Kimseyi Koyamadım
ben bu şehirde sensizken bilsinler ki; gelmez bir araya yüreğimin iki kıyısı...
BEN HEP ORDAYIM:GÖZLERININ ULASTIGI EN SON NOKTADA...VE NEFESiN KADAR YAKINIM SANA...DAiMA VE SONSUZA DEK....
Sen kendini hep ulaşılmazlar makamına koydun… Eyvallah. İtiraz etmedim. Bir gün kavuşurum diye bekledim… Sen beklemedin. Eyvallah. Sanrılarımı bile kendime umut sayıp her zaman sükutu hayali kendime dost edindim.
Yaşamak için ne gerekiyorsa yaptım. Ölmenin kolay yaşamanın zor olduğu bir dünyanın içerisine aşk ile uzanmış olmanın avantajını kaybetmek istemedim. Gelincik topladım dağlardan vazoda durmayacaklarını bile bile… Masamdan ayırmadım hiç. Onlar soldu ben ısrarla yenilerini getirdim. Gelenlerin hiçbiri diğerleri değildi elbette; ama sen biliyorsun değiştirmek bile bazen rahatlatıyor vazonun kendisini.
Sular bile kendilerine yol buldu sokak lambaları hep aynı saatte aydınlattı sokakları. Karlar eridi bıyıklarımı buz tutmasın diye kestim şakaklarıma düşen akları okşadım yüreğimi serin tuttum. Yıllarca çırpınıp durdum. Kendimi yorgun hissettiğimde ellerime baktım. Titremiyorlardı. Demek ki sevgime uzatacağım ellerim vardı.
Sen bunları bilmedin. Büyüdün kocaman oldun aklın erdi ama bir türlü sen ermedin bana. Yalnız değilim sananlar kaldırımlarda ki izlerimi takip edince çok şaşırdılar. Hep yalnız bir adamın ayak izleriydi buldukları.
Aşk ile ayağa kalktım aşk ile umutlandım aşk ile yaşadım aşk ile sana uzandım aşk ile varım ve öyle olması için duacıyım.
Kabul et artık beni diyecekken sen son oyunu mat ile bitirdin. Ölmek bu kadar kolayken ben hala yaşamaya devam ediyorum. Hani demiştin ya; bir gün mutlaka… Beni yaşıyorum diye biliyorlar.
Komik adamların elinde kendime bir baktığımda onların yaşamaya yüklediği anlam ile bizim yüklediğimiz anlamın farklı olduğunu gördüm. Sev ve sevilmeye devam et bizim parolamız bu işte. İffet ve merhamet ile devam ediyoruz…
Gerçeği sadece sen biliyorsun. Ellerim burada ve titremiyor. Hadi uzat.
Ne dersen eyvallah…
Yine hüzne bürünmeye başlıyor yüreklerimiz. Zaten hüzünden kurtulamadık bir türlü... Kovulmanın başladığı gün belki de Eylüle denk düşen bir gündür... Kim bilir? Belki de en zorlu taraflarımızı; hüznün ve acının ve kederin avuçlarına terk etmemizin anlamıdır Eylül... Nerede başladığını bilemediğimiz bir takım alışkanlıklarımızın; mesela ölümleri göğüslemek gibi mesela terk edilmeye alışmak gibi mesela kavuşamamak gibi... açığa çıkmasına karşılığını bulmasına yardım ediyor yaşadığımız günlerde ki değişimler. Yaprakların arasından bakmak hayal olurken ürpermelerimiz artıyor... Hüzünlere uyanıyoruz sanki... Sanki gizli bir el durmadan yenilenmemizi istediği halde Eylül’ü bahane ederek; durup acılara göğüs germemizi istiyor bizden.
Koşularımızın yaşamalarımızın biçimlerini elimize verecek bir halde yenilenme ihtiyacı duyacağımız günlerden geçiyoruz. Bir türlü anlamak istemediğimiz oluşumları; anlamamızı istiyor Eylül bizden. Artık ne yana gider aşkın ibresi ya da aşksızlığın dökümü bilinmez... Bilinen bir şey varsa o da kimsenin hüzünleri sevmeye yanaşmadığıdır. Bu uzak duruşun bir anlamını çözebilse insan; o zaman belki de kendisine sunulanların yaşamaya başlamasıyla ilişkisini kuracak ve yenilenmeye hazır olduğunu rahatça kavrayacaktır...
Biz her zaman kovulmuşluğun acısını tadıyoruz aslında. O gün bu gündür bir türlü başımız göğe ermedi. Ulaşamadı istediği noktaya... Kimseler kendisinin mutlu olduğunu iddia edemedi. Öyle değil mi? Dünyaya yön verdiğini iddia edenler ve gerçekten öyle olanlar bile hüznün bir kaç damla yaşını sırılsıklam yanaklarında taşıdılar.
Saklanmayı becerebilsek saklanacağız; yok olmayı becerebilsek belki onu da yapacağız hiç çekinmeden. Hatta kayıt defterlerinden silinip kentin kaldırımlarından düşmeyi bile göze alabiliyoruz; ama acılardan bir türlü kurtulamıyoruz. Hüznü göğüslemeyi öğreniyoruz sadece. Ama hiç kimse bunun böyle olacağını bilerek merhaba demiyor kendi tarihine. Sonra da olabildiğince kalabalık bir hayatı; veya sadece hayat sandığı nefes alıp vermeleri sürdürüyor durmadan...
Betimlemelerin ebedi değişmezliğine gömülüyor hayatları insanların. Doğdu falan yerde; yaşadı filan tarihler arasında; hatta belki şunları da yaptı... Ve öldü; dünyanın herhangi bir noktasında. İşte tamam... zaten sonrası yoktu. Çağrıldığımıza iman etme buydu belki de... Belki de; yaşanacak şeylerin anlamsızlığı üzerine bina edileceklerin de anlamsız olduğu doğrusunu anlamak istemedik...
Trajik bir sona hazırlanmayan var mı ki yeryüzünde? Bütün şatafatına debdebesine şanına şöhretine ve arkasından yakılan ağıtlara rağmen; bütün sonlar trajiktir aslında. Hüzündür acıdır kederdir... İstediğiniz kadar süsleyin ve elinizden geldiği kadar anlamlar yüklemeye çalışın. Dünya kurulduğundan beri geçen zamanı elimize hediye olarak da verseler; evet ilâhi bakış açısıyla söylersek: “ Bu böyledir!” Bir aldanmanın figüranlarıdır insanlar.
Funda aslında sözlükte ki anlamını çoktan aştı seninle… Şimdi karşısına yazılacakları anlamak için dönüp duruyor ortalık yerde. Belki de bir acının bitişinin yeşil bakışlarına silik anlamlar katmasına izin vermesin diye öyle oldu. Belki de değil… Gerçekten öyle oldu… Hüznü ve aşkı ne yaman taşırmışız da haberimiz yokmuş. Kendinden bile sakla beni. Ama bakışlarını hep yanında taşı. Sana sevgili diyeceğim günler olacaktır belki de. Bağlanma sadece parçam ol.
Hepsi bu…
Seni her yerde görmek benim boynumun borcu mu ey hüzün? Ben mi kaldım sadece; şu yeryüzünde anlamların dünyası üzerinde kafa yoracak kadar zamanını boş yere harcayan? diyebilir insanların bir kısmı... Durun ve düşünün.
Çiçeği olan mevsimin kurumuş dallarının da olacağı muhakkak... Ama biz bu dalların sonrasında ortaya çıkacak durum üzerinde elimizden geleni yapmadıkça; yaşamaya çalışmanın sürgün yerinde yaşamanın sıkıntıların atamayacağız biline! Onu da başaramayacağımıza göre artık her halimizin bir mazmuna ihtiyacı olacak. Görüntüler dünyasından kurtulup gerçekle yüzleşeceğimiz günün anısına olsun diye yaşamaya devam ediyoruz. Başkaca bütün yolların aşılmazlığını ilan etmiştik zaten.
Serzeniş mi sitayiş mi bilmiyoruz? İkisinin arasında bocalayıp duruyoruz. El ele vermiş kader diyerek yüklenenlerin hüznünü taşıyoruz. Bir başımıza kalmış olduğumuz doğuş günlerimizin anısına tespih çekip dualar ediyoruz... Ya da hiç bir şey... Bilinmezin sevdasına düştük de haberimiz yok aslında. Kim kendi taşıdığının nerede geçeceğinden haberdardı bilen var mı?
Çağrıya kulak verip sürgüne gönderilmeyi hak etmeseydik böyle mi olurduk? Böyle mi sürüklenirdik bir başımıza deli dalgalar arasında?
Aşkı kucaklamak demek hüznü iliklerine kadar yaşamak demektir aslında. Varsa kendine güvenen kaçsın başının üzerine düşen yaprakların arasında...
İçim.. Ahh içim.. Gidesin var biliyorum dur demeye yüzüm yok. Şarap sigara gitmek intahar ve inkar yine gündemin ilk sayfalarında ömrümün. Susar sigara içerim susar geceye içerlerim.. Şimdi bir yerdeyim ama burası benim hayatım mı bilmiyorum. Ne bir ses ne de bir düş var kıyılarıma vuran bu aptal halimde. Kırıldım sanırım yine en olmadık sebeplerle.. Papatyalara da inanamam artık kusura bakma..
Bu oda benim.. İçinde korkularım ve kuyularım gizli hımm bir de lüks bir kimsesizliğim.. Birinden diğerine atarken kendimi zaman aleyhime kader lehime işliyor. Bu meselenin bir son sayfası olacak mı bilmiyorum dünler çok acımasız ve madalyonon öbür yüzü fazla gerçekçi.
“Seni ararken kendimi kaybetmekten yoruldum..”
Yardım et
ölüyorum..