Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Gözlerin önce düşlerimi çaldı emanet diye... Sonra düşler yarattı bir aşk’ın niyetine..
Arsızdı; yetinmedi...
Gamsızdı ; avunmadı...
Peşindeydim; biliyordu...
Tesadüfbir yalandı...
Ortada bir ‘sır’ varsa gözlerine kaçmıştır. Kocaman bir denizdi senin gözlerin.
Yetişemedim ayrılığa... Nefesim öpüşüne yetmedi! Demedin ki her öpüş bir nefeslikti!..
Şikâyet gönüldendi. Senden benden çalma değil ki...
“Beni baktığın yerde asılı tut...Yoksa düşerim…” Bahaneydi gözlerin zaten gidecektim…
Dün yine gözlerindeydim içine dalgın dalgın akıyorken...Bir dalga bir dalga daha... Parçalandım sonunda!..
Bir şehri kuş bakışı seyretmekti gözlerin...
Bir anlık değil bir ömürlük!..
Kaçak bir hüznün içine boşalmış gibi utangaç... Bir suçu gizler gibigeceydi gözlerin.
Bana öyle bakma.. Zaten söyleyecektim.Ya da kapa gözlerini o bakışınla…
Bakmasan da sevecekti seni yüreğim...
Gözlerine birkaç diyar öteden geldim.Bir deli gülüş senin yüreğindeki...
Senin gözlerine asilik bulaşmış...
Benim sözlerime bir cümle yapışıp kalmış;
Nasıl istedim bilemezsin
Bir anlık bakışından
Hayatı en başından gözlerinden seyretmeyi…
‘İyi’ demek adettendir ya !
‘İyiyim’ dedim…
Değilim.
Anlatılması zor bir duygu içimde ki.
Her harf
Her kelime
Ve her cümle olduğundan ya çok basit ya da daha karmaşık bir hale getiriyor dilime getiremediklerimi.
Birgün konuşmayı unutmak sadece susmak istiyorum.
Birgün susmayı unutmak olur olmaz konuşmak istiyorum.
‘Kime neye konuşursan konuş’ diyorum…
Yeter ki susma!
Hiçbir söz yetmiyor beni 'bana' anlatmama…
Dinleyemiyorum kendimi acımadan içim…
Dokunsalar ağlayacağım bir ömür boyu…
Ve değseler hüznüme döküleceğim parça parça…
Bir anlık değil boğulduğum bilinmezlik.
Acısı çıkıyor sustuklarımın.
Oysa ben iyiyim görünürde !
Anlamını içime çeke çeke mutluluğa erişemiyorum...
Ya hep ben fazla geldim ya da hep bir şeyler eksik kaldı…
Şimdi iyi olan ne varsa üzerine çizgi çekemediğim kırgınlıklar sarıyor dört yanını.
Ve ben
İyi olmanın eşiğinde korkulara kapılıyorum anlamadığım bir biçimde…
Sebebim yok.
Belki de çok…
Biliyorum;
Ben bile kendimi anlayamıyorken anlaşılmayı beklemek hayalden de öte .
Ben kendimi
Görmüyorum
Duymuyorum
Ve bilmiyorum…
Dokunsalar ağlayacağım bir ömür boyu…
Ve değseler hüznüme döküleceğim parça parça…
Her gece yatağımda uykusuz
Bir o yana bir bu yana dönüp durdum
Görmek için düşümde hayalimde
Duymak için sesini
Kaç kere uzandı ellerim telefona
Aşkı oyun bilişin aklıma geldi
VAZGEÇTİM..
Gezip durdum perişanlar gibi
Kâh sahillerde kâh tenha sokaklarda
Hayal kurup sen diye
Ağaçlara dağlara taşlara sarıldım
Elleri güldürecektim halime
İhanetin aklıma geldi
VAZGEÇTİM..
Açıp ellerimi yalvardım tanrıya
Bir defacık tutmak için ellerini
Koklamak için saçlarını
Adaklar adayacaktım evliyalara
Umursuzluğun aklıma geldi
VAZGEÇTİM..
Kahırdan başka ne vardı sanki verdiğin
Acılardan zevk alır hale getirmiştin
Yinede
Görmek için seni şeytana uyup
Bir daha bozacaktım yeminimi
Vedalaşmadan gidişin aklıma geldi
VAZGEÇTİM..
Paylaştığımızı sandığım
Güzel günler hatırına
Suçlu benmişim gibi
Af dileyecektim gözlerine bakıp
Her türlü cezana razı olacaktım
Boynumu büküp
Bir daha gelecektim kapına
Başkasını
Başkasını sevdiğin aklıma geldi
VAZGEÇTİM....
Dinle beni yüreğim...
sadece ve sessizce dinle....
ve selam et yüreğim...
sevdaya aşka dair ne varsa hepsine selam et.
Bir yalvarışla çıkmıştık yola biz...
bir haykırışla....
umutlarımızı anlatmıştık susayan gönüllere..
biz sevdanın esiriydik yüreğim....
biz aşk askeriydik...
Şimdi bir köşede bükükse boynumuz...
ağlıyosak halaincilmişsek yine toparlanma zamanı yüreğim...
bu yolda acının adını GÜL koyduk biz... zehirin adını BAL koyduk biz....
itselerde herkesi DOST bildik biz....
bilelim yüreğim hep böyle bilelim biz...
Dertlere siper olma zamanıgönüllerde sevda olma zamanı..
yüreğim kışın bahar olma zamanı....
hadi bir umut yine...kalkalım ayağa..
hadi silelim gözyaşlarımızı...
kimse görmesin bilmesin ağladığımızı... dostumuz olan geceyi bekleyelim yüreğim....
vede bizi yalnız bırakmayan yıldızlarımızı...
onları dost seçtik biz kendimize...
çünkü hem çok uzaktırlar hemde çok yakındırlar...
vede
ışıklarıyla geceyi ne güzel aydınlatırlar... örtsün yüreğim gece bütün yaralarımızı.... saklasın bizim gözyaşlarımızı.....
elimizi kaldırdık ya semaya biz....
UNUTMA yüreğim biz istedik
AŞIK olmayı RABBİMİZDEN...
biz istedik dertleri can-ı gönülden...
gelsin dedik...sevginin fedakarlığı olacakdı elbet....
Yüreğim AŞIKLAR için burası sadece bir gölgelikti..yani okadar kısaydı..
O yüzden AŞIKLAR buraya hiç kıymet vermediler....
kimseyi incitmediler..
değmezdiki zaten bir gölgelikdi bura onlar için...
onların yurdu AŞIKLAR DİYARIYDI.....
ne kadar uzağız dimi yüreğim oraya.. gayret yüreğim...
gayret ve az sabret yüreğim....
kapı kapı dolaşma zamanı şimdi...
sevginin sahibini anlatmak için... kovulsakda anlatma zamanı yüreğim aşkın sahibini tanıtmak için...
anlatalım haykıralım ve yanalım yüreğim... nereye gidiyor bu insanlar diye....
ağlayalım yüreğim ağlayalım...
bize sevgiyi öğretmişti RABBİM....
sevgiyi tanımamız için bize anne baba eş dost göndermişti..... ama bunlar araçtı yüreğim... basamak basamak HAKKA ulaşmak için....sevmekti yüreğim sadece onun için....
Hüzün mevsiminde dökülen yaprak gibiyiz.... savrulduk heryere..
kaybettik benliğimizi..
unuttuk nerden geldiğimizi ve nereye gittiğimizi....
ve şimdi yüreğim....
hatırlama ve hatırlatma zamanı...
gözler sahtelikleri gördü hep..
eller sahteye uzandı hep...
kaç el yetim başını okşuyor yüreğim...
kaç el bir gözyaşı siliyor....
oysaki bu eller bize yüreklere dokunmak için verilmişti...
ve kaçımız şimdi gerçekleri görüyor..
kaçımız işine geleni görüyor....
oysa yüreğim bu gözler hakkı görmek için verilmemişmiydi.....
ve kaçımızın kulağında
sevgi sözcükleri çınlıyor....
kaçımız iyi şeyler duyuyoruz..
oysa bunların hepsi bize bir duyguyu büsbütün yaşamak için verilmişti....
AŞK...
işte ozaman göz onu görürdü kulak onu duyardı ayak ona varırdı el ona uzanırdı......
Hasret yükünü sırtlayarak çok yollar aldık... gözyaşlarımızı gönlümüze akıttık...ve yüreğim senle beraber kanadak
acıtıldık incitildikitildik......
varsın yapsınlar yüreğim...
biz burda kalıcı değiliz...
varsın yapsınlar yüreğim biz lanet edici değiliz....
her şeyi gören her şeyi görüyo yüreğim... sen üzülme...mahzun olma....
Umut hayalimiz olsun..
sevdamız sermayemiz olsun...
gözlerimiz ışığımız olsun...
sözümüz özümüz olsun...
halimiz aşkımız olsun...
benliğimiz HAK ESİRİ olsun.....
güneşimiz rüyamız olsun....
ve bir gün öldüğümüzde
ADIMIZ AŞIK KONSUN.....
hep diyorum ve hep diyeceğim yüreğim sanma AŞK kolay değildir....
AŞIKLAR DİYARINA varmak kolay değildir... bedelde herşeyi ister....
AŞIKLAR kendilerini düşünmezlerdi kendileri yoktiki zaten onlar hiç buraya ait olmadılarki....
onların yaşadığı acıları yaşamadan bu yolda sana yol yok yüreğim..yol yok.....
mezara defnedilmiş kefensiz kaç umut yeni umutlar doğurur?..
ve kaç batmaya yeminli bir güneş kaç ışık?
ve kirlenmiş ellerin bedenlerde bıraktığı izleri?...
kaç su yıkayabilir?
defalarca içimde öldürdüğüm seni...
şimdi daha kaç kişi öldürecek kimbilir?
rahatlığın sefasında savurduğun bedenini...
kimbilir hangi cehennemin hangi kuytusunda yıkayabileceksin?
ve gülüşlerinin sahteliğin de geçirmeye alıştığın her saatini....
kimbilir daha kimlere bahşedeceksin!....
sen boşver beni...
önce kendini ara içinde kaybettiğin kendini....
kimbilir hangi lekeli bedende unuttun güzel olan sözlerini.....
kimbilir kimlere sattın mavi düşlerini...
ve hayat!...
kimbilir kaç hayatta kaç başka sen oldun..
ve kimleri kandırdın?
herzaman yaptığın gibi...
kimbilir kaç sevdada kimlik değiştirdin?...
kimbilir kaç sahte mutluluk adına ellerini kimler de kirlettin?
kimbilir kaç bedende temizlenmemiş bedenini yıkadığını zannettin....
ve kimbilir daha kaç kişide kendi sahteliğine gömüleceksin?
hiç düşündün mü o yalan sevişlerin neler alıp gittiğini senden?
sen boşver beni!..
hiç düşündün mü basitleştirdiğin kelimelerin anlamlarını? her 'seni seviyorum'derken
ve sonra kimleri suçladığını düşündünmü? yalan dünyanın yalan-cı parçası asıl senken?..
şimdi ben bu yalan dünyandan çıktım say!...ki çıkalı çok oldu...
sen boşver benim yalanımı!...
sen önce kendi yalanlarını otur bir say!...
ve hatırla bakalım!...
kimbilir kimler de unuttuğun insanlığını!...
hangi evin hangi odasında?
hangi şehrin hangi sokağında...
hayat insanlığından bu kadar şey götürmüş olmamalı..
ya da sen kaç paraya sattın beyazlarını?
şimdi bırak sen beni kafanda yargılayıp asmaları!..
inan ben senden fazla düşündüm..seni ve beni!...
senin sahte gülüşlere ayrıdığın zamanlarını....
sen bir kez düşündünmü 'yalan' dediğin beni?
ve sen gülerken kaç kez kendimi öldürdüm ben!...
bırak artık aynaları kandırmayı!..
kaç bendenherkesten herşeyden!..
ama unutma kaçamadığın vicdanını
sen kucaklarken yeni aşkları.....
kaç aşk öldürdüm içimde ben!...
benim yalanım bu kadar incitici olmamalı...
ne dersin?
hadi maziye gidelim!...
bak bakalım kim akıtmış yürekten gözyaşlarını?
ve kim dudağına mühürlemiş hakedilmeyen duaları?
şimdi yalan dünyan sana kalsın!....
yok say beni ve yalanlarımı!..
herşeyi sayacağın gibi...
gittim say!..bittim say!...
unut herşeyi yine yap senin için en kolay olanı...
ve öldür bana dair ne kaldıysa sende
bir an bile tereddüt etme!..
ben çoktan öldürdüm içimde can cekişen 'sen' parçalarımı!...
şimdi bütün siyahlarına bürün gene!...
çık dışarı kandır kandırabildiğin kadar insanları!..
kaç bakalım kendinden kuruttuğun vicdanından!...
gün gelince anlayacaksın!...
yalan dünyanda kaybettiğin umutlarını....
ve asıl olan duyguları....
gün gelip arayacaksın!...
yerlere fırlatıp çiğnediğin mavi uçurtmanı...
ama boşver!...
anlamazsın sen anlayamazsın bu satırları...
anlasaydın gitmezdin benden!..
anlasaydın gitmezdim senden!...
şimdi benim ilk kez yaptığım bir şeyi
seninse çok alışkın olduğun bir şeyi yapıyorum!...
'YOK' sayıyorum yaşanılanları!...
Ölenin adresi bellidir
toprağına dokunursun konuşursun
sesini duyurursun.
Ya giden nerdedir ne yapar bilemezsin
onu iki dünyada da bulamazsın
yokluğundan başka hava soluyamazsın...
Tuz tadını
şeker adını yitirmiş
su saflığını
geceler gündüze ilişmiş
bütün duvarlar aynı
soğuk yüzünü sakınmıyor
adı gibi duvar işte
ne dersem aldırmıyor
kaç çığlığıma direndi...
Toprak otlara can değil ki
çiçekleri hiç aramasın
o papatyanın göbeği gözlerin...
Yıllarca anlattıkların asırlara taşıyor
sözlerinin harfleri milyon sayıda
gökyüzünden üstüme dökülüyor
her biri kurşun tanesi
kalabalık kentte tek hedef benim
hiç kimse farkında değil
kan içinde yaralı gezdiğimin...
Yokluğun var ya...
senin akla ziyan bela yokluğun var ya...
her şeyi ters düz eden yokluğun var ya...
Güneş dünyayı terk etmiş
ay peşinden gitmiş
yıldızlar yere düşmüş
yağmur toprağa küsmüş
bebeklerin benzi solmuş
yeni gelinler dul olmuş
çığlığın bademcikleri alınmış
dağlar heybetini yitirmiş
tümseklerin şaklabanı olmuş koca dağlar
her ne oluyorsa
vallahi senin yokluğundan oluyor.
Yokluğun var ya...
senin akla ziyan bela yokluğun var ya...
her şeyi ters düz eden yokluğun var ya...
limiti dolmuş hastaneler
kifayetsiz cümleler
Mavihüzün’ün şiirleri iç karartıyor
iki metre boyunda cüceler
her şey saçma her şey anlamsız
akıllara ziyan geliyor
tıka basa tımarhaneler
Mazhar Osman’ı arıyor
ziftlenmiş zavallı zihinler.
Aşk a kilitli bütün kalpler
sevda virüsü saldırıda
salgın kenti aşmış
dünyaya yayılmakta...
Sevdalıları imha ediyor askerler
salgın bulaşıcı
aşıkların sayıları arttıkça
yok olacak evren
satılık aşklar sahibinden devren
ama alan yok.
´´ nasıl aşık olunmaz´´
dersleri veriliyor
kenar köşe her bir adım kalpte.
Her şey şer her şey saçma
anlamsız mantıksız.
her ne oluyorsa
vallahi senin yokluğundan oluyor.
Yokluğun var ya...
dermanı dermansız yapan yokluğun
yokluğun açlık
yokluğun soğuk
yalınayak yetimin gözyaşı yokluğun...
Yokluğun var ya...
öksüze atılan şamar
yetimden esirgenen sevgi
kelime-i şahadet için saklanmış
son nefesi çalan adi hırsız yokluğun...
bakire kalpleri dul eden virüs yokluğun
dünyamı metrekareye sığdıran
mercek yokluğun...
Yetmez! daha anlatayım mı?
Yokluğun var ya...
tat alma duyumu bozan
dünyayı gözümde kıyamet kılan
Yorgunum..Artikyoruldum..
Ya$amaktan değil ama ya$atmaktan..
Didinmektengözümde canlansa bile yaptıklarım..
Zayıflığımın tepesinde $ovalye rengine bürünmekten..
Nerede olduğumu bilsem bile..
Yorgunum..
Artikyoruldum..
Yaptıklarımdan değil yapamadıklarımdan..
Ya$amadıklarımdan ya$atamadıklarımdan..
Yıprandım kırıldım eğildim..
Kestirip atamadıklarımdan ve attıklarımı unutamamaktan..
Yorgunum..
Artikyoruldum..
Hissettiklerinden değil hissetmediklerinden..
Kafesleri kırmak zorunda olduğundan
İstemesem de gerildim kızdım..
Sıkıldım sevgimi kanıtlamaktan..
Yorgunum..
Artikyoruldum..
Anlatmaktan seni onu diğerini..
Anlatamadım dinletemedim..
Kimim ? Neyim ben ?
Beklemekten sıkıldım...
Ne zaman sıra bana gelecek dinleneceğim diye..
Yorgunum..
Artikyoruldum..
Yürümekten karıncanın ağırlığıyla..
Mutsuzum..
Gösteremediğim için geçtiğimiz yerleri..
Ben her adımını ya$asam bile yolculuğun..
Farkında olamamandan..
Yoruldum..
Yorgunum sevmekten..
Sığmadığı için tek bir yüreğe..
Tutulamadığı için bir çift elle..
O yüzden iki ki$ilik yoruldum..
Yitirilmişkaybedilmiş duygulara takılı kalıp hayatımdan eksilen ne varsa onları yüreğime gömüyor ve üzerinde açan mutluluk ve hüzün çiçeklerini her hatırladığımda ise onları yağmurlara inat göz yaşlarımla suluyorum.
Hayat o kadar zamansız duygular yaşatıyor ki sen bu zaman denilen kavramın içindeki en değerli andın.
Hüzün çiçeklerimi soldurup yüreğime mutluluk tohumları ektim seninlesonra sarıdan çaldımyeşildenmaviden ve siyahtanhayat bu renklerden ibaretti sende;rengarenk tablolar resmettim hayatın duvarlarına ve her renkte sen vardın.
Zamansız duygular;ama zamanı beklemezmiş yaşamaya değer şeyler ben sende bunu anladım.Zamansız gelmiştin banabaharı yaşamamış çöl gibiyken yüreğim senin yağmurunda ıslandım.Çiğ damlası oldu bakışlarıngözlerinin neminde ise hiç yaşanmamış bir iklim ısıttı kalbimiçorak toprağıma ektiğin filizler çiçek açtı.Yemyeşil bir dünya oldun içimde..
Artık rüyalara gerek duymuyordu bedenimçünkü ruhum yaşıyordu seninle sen canımdan içimden bir parçaydın öylesine bir bütün olmuştun ki düşünmek bile istemediğim tek şey senden kopma korkusuydu.
Ve koptun... Koparıldın. Ve ben... öLdüm...)'..(...ve... uzun bir sessizLik..)
Artık zamansız değil duygularımsensizliğin acısı zaman dinlemiyor.En beklenilmedik en umulmadık zamanı bile beklemiyor her an.. her saniye..her dakika.. gözlerimi sensizliğin acısına kilitliyorummm.
Yaşamaya değer şeyler zamanı beklemediği gibi acılarda vuracağı kalbin çığlıklarına aldırış bile etmeden darbelerini en derine indiriyor Ve ben sensiz yok olup ölüyorum...
Hayatın duvarlarına resmettiğim o rengarenk duygularım gözlerime inen o fırtınalı yağmurla akıp giderken ve ben bu bomboş bedeni sokaklara taşıyıp yorgun ayaklarımlayağmurların hırpaladığı kaldırımlara serilirken akıp giden bu deli yağmurla ağlıyorum.Ellerimde artık kül rengi kaldı. Bomboş bir tuval var şimdi önümde ve ben ellerimde kalan kül rengiyle ancak bu yitirilmişliği bu sensizLiği anlatabilirim...
Ben bu cümlelere sığınarak anlatamam seni bu cümleler bu kelimeler anlatır mı..? sanıyorsun...Unutulmuşluğuunutmayıunutabilme yi kısacası unutmak adına ne varsa hepsini hepsini unuttum...Unutulmamayıunutmamayıunutabilememey i öğrendim yokluğunda beni çeken hayalin gözlerime perde gibi indiğinde ellerimde ellerinin sıcaklığını hissettim.Avuçlarımda o ipek saçların dolaştı ve ben yokluğunda hayal ettiğim gözlerine gözlerimi kilitledimmm..)':. Ben sana olan bu sevgimi unutmayı değilbir ömür boyu ölümsüzleştirmeyi dilerdim.
Ve ben ben dudaklarımda ezberlediğim şarkı sözlerinın her kelimesini göz yaşlarıma ekledim...
Ama Benim Ciğerim Yanar..
Ten Oyalanır CAN Kanar..
İki Gözüm İki Çeşme Haberin Yok..
İçerime İçerime Akar...
UNUTMADIM UNUTAMAM KARA SEVDAM MERAK ETME YAŞAMAKSA YAŞADIM
LAKİN CANIMIN ÇOĞU KALDI SENDE...
Sensiz yaşama aLışmışken tam
Sensiz yaşamaya Alı$mışken tam . Sensiz yaşayamadığımı fark ettim.
Sensiz yaşam dediğim neymiş biLiyor musun.?
1-2 yalan güLümseme
GeceLeri gizLi gizLi akıtıLan gözyaşLarı
4 duvar arasında tek kaLınca hissediLen yokLuğun.
Sen gittiğinden beri kimse eLimi tutmadı
Gittiğinden beri kimse öpmedi beni aşkLa.
Kimseye sarıLmadım
Sana sahip oLmanın gururuyLa.
Kaç ay oLdu sen gideLi.?
Bir mi.?
İki mi.?
Yemin ederim değiL ayLarı
GünLeri biLe saymıyorum yokLuğundan beri.
Ve hep kafamda bi' soru
Neden..
Neden bitti ?
Şşş..
Sakın bişey söyLeme
SessizLiğini bozma.
Çünkü sen ;
Beni sevmediğini söyLemeden öyLece dururken
Sevdiğim 'Sen'e daha çok benziyorsun.
Bırak sessiz kaL hiç bir şey söyLeme.
Eğer konuşursan umutLarım kırıLır
MutLuLuğum kırıLır kaLbim kırıLır.
Gerçi..
'Aşkım' diyen sesini duymayı çok özLedim.
Sahi..
YaLan mıydı bütün o 'Seni Seviyorum'Lar.?
YaLan oLmasın Lütfen yaLan oLmasın..
Ben her gece dua ediyorum
Son kez sana sarıLabiLmek için
Son kez eLini tutabiLmek için.
Bi kez biLe yeter.
Çünkü ben seni bir kez daha buLursam
Bi ömür boyu kaybetmem.
Hep seninLe kaLırım
Ve gitmene izin vermem.
Sen de..
Gitmezsin dimi hiç.?
Hep beni seversin.?
Eskiden sevdiğin gibi..
Hoş ;
Eskiden sevmiş miydin ki.?
Biten bir aşkın ardından ne anlatılabilir?
Ne söylenebilir ki?
Yalvarmak
Yakarmak mı?
-Hayır.
Derler ki; "Aşk da unutulurmuş her şey gibi.
Hem de yaşanıp bittikten sonra değil
Tam da doludizgin devam ederken unutulurmuş aşk.."
Şimdi düşün (!)
Acısını ağrısını;
Sızısı yarası var mı ?
Kanayan bir yerin var mı bak gögsüne !
İyice bak içerine acıyan sızlayan inleyen isyan eden bir uzvun var mı!
Aşk yalan!
Aşk kandırmaca!
Aşk hiçlik!
Aşk kaybedilmişlik!
Bitip tükenmişlik!
Aşk unutulmuşluk!
…
Unuttum adını!
Unuttum yarasını!
Unuttum alıp götürdüklerini!
Ve tek aklımda kalan;
Bir zamanlar güzel bir masal yaşamış olduğumuz...
Sonu UNUTULMUŞ bir masal...
"Unutulmuş bir aşkın penceresinden bakıyorum hayata.
Kırık dökük anılar içinden seçebildiğim kadarıyla mutluyum artık..."
Adım adım geçiyor zaman.
Bizse bir pamuk şeker peşine takılmış rengarenk balonların güzelliğine aldanıp arkada duran kocaman bir hayatı parçalıyoruz bin hüznümüze.
Yaşanılmış o anlar lunaparkta serbest bırakılmış bir çocuk heyecanlığında biliyorum.
Biliyorum hata yapmadan büyüyemez kimse.
Kimi zaman döndürülebilir kimi zaman döndürebilen hatalar.
Oysa ne çok ihtiyacımız var sağlam bir omuza güvenilir bir iki çift söze..
Bir gün bittiğinde herşey durduğunda mutluluğa akan saatler ve sustuğunda tüm dünya içindeki çocuk ele geçirir seni.
Korkarsın ama sorgulamassın.
Zordur aslında hazmetmek geçmişi ama geç-miştir.
Denemek istersin..
Çünkü ihtiyacın vardır hala bir yerlerde birşeylerin tam olduğuna inanmaya.
Çünkü bir boşluk vardır içinde asla doldurulamayacağını bildiğin ve günden güne büyüyen bir boşluk..
Ne kadar erken başlarsa tedavi o kadar umutludur ya hastanın iyileşmesi.
Hiç ummadığın bir anda birşey gelir ve senin için çaba gösterir.
Alışkınmısındır sen bunlara hayır hem de hiç alışkın değilsindir belki ama içindeki çocuğun dokunduğu her neyse onuda ele geçirir.
Zaten bu değilmidir mucize.
Hayatın tüm pisliklerine bulaşmıştır belki kimse istemez kimse yakıştırmaz seni..
Oysa içinde bir yerlerde bir flaş patlar durur geçen her saniyeyi ölümsüzleştirmek adına hemde.
Elleriniz buluştuğu anda yine mutluluğa akar saatler öncesi veya sonrası yoktur.
İçinizdeki çocuklar bulur önce birbirini sonra siz.
Mucize değilmidir bu..
Herkes çocukluğuna dönmek isterken sizin koşulsuz şartsız çocukluğunuzu yaşamanız..
Asıl mucize aşk değilmidir kalpte başlayan ve hiç bir zaman da tamamen kalbi terketmeyen aşk..
İyi bir hayat helal kazanılan para şefkatli bir baba gibi sıfatlara ihtiyacı olmayan..
Sadece aşktır mucize..
Sadece aşk..
Ve bir gün bir yerlerde yaşandığında mucizeler bir yerlerde de biter gider..
Oysa tek yapamamanız gereken hatadır döndürebilen..
Yaşı yoktur hiç bir heyecanın zaman sadece bedeninizi yaşlandırır.
Ve tamamlanmayı bekleyen bin parça yap-boz gibi dağılığında hayat söylenmeyi bir kenara bırakıp dört elle sarılmak gerekir.
Sonuç gelecektir elbet biliriz değil mi ? Üzülsekte üzülmesekte..
Sevinsekte sevindirsekte gelecektir sonuç.
Öyleyse neden inadına dikenli yollardan geçişimiz ?
Mucizelere inancımız kalmadı mı dersiniz ?
Şimdi kalkıyorum hayatın tam ortasından sana doğru.
Sendelesemde bazen bir küçük çocuk var içimde düştüğünde kaldırılmayı beklemeyen.
Ve yeni bir umut doğuyor içimden kuzey rüzgarlarının okşayıp geçtiği.
Rotam ''s e n'' pusulam ''mu c i z e m''..
Büyük bir şehrin yıkıntıları arasından sesleniyorum sana.
Gücün varsa gel..
Döndür hatalarımdan ve içimdeki çocukla tanış.
Ben bir mucizeyim umudun ışığında ve burda tamda içimde hala tamamlanmayan yap-bozlar var..
Gücün varsa mucizeyim sana..
Gücün yoksa gözlerime öyle derin bakma..
En son ne zaman üstüne titremiştik? Ne zaman değerli kılmıştık? Ucuzlatmadan ayaklar altına almadan en son ne zaman gerçekten yaşayabilmiştik?
Bizler aşkı şimdi bulunduğu yere getirenler suçluyuz. Birisini sevmeyi unuttuğumuz için bencilliğimizi aşka karıştırdığımız için suçluyuz.
Kimler sildi aklımızdan saflığı? Biz bu kadar kirlenmiş çocuklar değildik? Zaten ne ara büyüdüğümüzü bile anlayamamıştık sevdayı siyaha boyamayı ne zaman öğrendik? Düşlerimiz yok muydu? Yan komşunun oğluna gönlümüz kaydığında saatler boyu yol gözlediğimizde taşıdığımız aynı kalp değil miydi? İlk öpüştüğünüz günü düşünün. Ellerinizin nasıl terlediğini yüzünüzün kızardığını koşarak eve kaçtığınızı hatırlamıyor musunuz?
Yan yana yürürken ellerin çarpışması için ettiğimiz duaları sinemada sarılmasını beklerken filmi kaçırmayı ilk randevuların pastanede olmasını unuttuk mu? Birlikte içilen gazozun şimdi içilen en pahalı şampanyadan bile lezzetli olduğu o yıllarda yaşayan da bizler değil miydik? Sevişmeyi öğrendiğimiz için mi bozuldu hepsi?
Eve geç kalıp babadan dayak yeme riskini göze almak sevgiliyle beş dakika daha fazla olabilmek için değil miydi? Cep telefonumuz olmadan saatler boyu sabırla buluşma yerinde bekleyebilmek için aşktan başka neyi olabilir ki insanın? Altımızda son model arabalarımızın olmadığı zamanlarda uzun yürüyüşler yaparak ulaştığımız çay bahçelerini şimdi gitmeye değer bulmamak bizim neye dönüştüğümüzü gösterir?
Bizler kendimizi kirletirken bize inanan aşkı da lekeledik. Onu parçalamak için uğraştık. Egolarımızı sevginin önüne koyduk. Yalan söyledik aldattık. Gözlerimiz döndü para diye aşkı üç otuza sattık.
Anılarımıza sahip çıkmadık. Kimseyi hatırlamadık. O kadar bulandı ki yaşadıklarımızdan aklımız emek verenlerin üstüne bastık. Her ilişkimizi çıkar üstüne kurduk. Karşılıksız yapılan ne varsa hepsine gülerek baktık. Alay ettik aramızda biraz temiz kalmış kim varsa ve daha acısı bunu yaparken hiç utanmadık.
Bizler önce kişiliklerimizi kaybettik. Sahte özgüvenlerle yollara çıkıp satın aldıklarımızla var olabildik. Sonra kalplerimiz bozuldu abdaldık aptal olduk. Sonunda kör olmayı becerdik. Baktıklarımızın gerçek olmadığını masalların birer yansıması olduğunu fark edemedik. Kendimizle o kadar ilgiliydik ki aynadaki yansımamızdan başka bir şey sevemedik. Sen bizi affet Allahım sanırım biz aşkı kaybettik….
Çünkü Her Gülüşünde Gözlerin Kadar Heyecan Verici Olmak Güzel Duygular Veren Hevesli Bakışlarda Kalmak Aynaya Her Baktığımda Seni Kendimde Aramak İçin.
Gözlerinde Olmak İsterdim Nedenmi
Çünkü Her Sana Baktığımda Seni Kendimde Görmek Üzüldüğüm Zaman Aynaya Bakıp O Güzel Gözlerini O Masum Bakışlarını Hatırlayarak Kendimi Mutlu Etmek İçin
Gözlerinde Olmak İsterdim Nedenmi
Çünkü Beni İlk Gördüğün Andaki O Heyecanın Sana Verdiğim O Güzel Anın Mutluluğunu Bende Yaşaya Bilmek İçin Gözlerin Kadar Sevimli Olabilmek İçin
Gözlerinde Olmak İsterdim Nedenmi
Sinirlendiğin Zaman Gözlerindeki Keskin Bakışların Sana Verdiği Duyguyu Tadabilmek Senin Gözlerindeki Hırçın Sezgileri Anlamak İçin.
İşte Bu Yüzden Gözlerinde Olmak İsterdim... Seninle Bir Ömür Boyu Olmak Her an Mutlu Kalmak İsterim
Beni Terk Ettiğinde Arkandan Koşacağımı mı
Yoksa Gitme Diye Yalvaracağımı mı
Söyle Bakalım Ne Sanmıştın Güzelim
Hiç Durmadan Hiç Usanmadan Ağlayacağımı mı
Seni Birdaha Görmek İçin Herşeyi Kabul Etmemi mi
Ben Hep Senin Hayalini Kurarken Sen Başkalarıyla Oldun
Ben Hep Seni Düşünürken Seninle Olmaya Çalışırken
Meğer Sen Hep Başka Kalplerin Peşine Koşmuşsun
Hiç mi Vicdanın Yoktu Hiç mi Sevgin Olmadı Bana Karşı
Neden Seni Seven Bu Yüreği Göremedin İncittin
Ne Zaman Sana Nankörlük Etti Bu Gönül
Ne Zaman Senden Esirgedi Sana Olan Sevgisini
Medem Böyleydi Niye Bu Eziyetler Bu Küstahlıklar
Neden Bu Kalbe Eziyet Ettin Neden Bırakıp Gittin
Seni Aşkların En Yücesi Gören Bu Gözleri Neden Kör Ettin
Sen Bana İhanet Ederken Görmedin Benim Çektiğim Acıları
Bilmedin Bilemedin Seni Seven Bu Yüreği Bu Canı
Sanmaki Artık Seni Tekrar Severim Tekrar Kabul Ederim
Sanmaki Sana Esksi Gibi Değer Veririm Şevkat Veririm
Sanma Geri Dönerim Seni Bir Daha Severim Sanma Sakın
Bu böyle sürüp gitmeyecek biliyorum
Bir sabah bir dilencinin avuçlarına bırakacağım kendimi
Kim ne derse desin!
Tahammülüm kalmadı artık
Bıktım seni sensiz yaşamaktan
Nasılsa döneceğin yok senin
Çıldıracağım bu gidişle
Allah kahretsin! ..
Dünya ateşler içinde
Savaşlar almış başını gidiyor
Afrika'da insanlar açlıktan ölüyor
Bense bu gidişle sensizlikten öleceğim
Umurun da mı senin?
Kimbilir hangi cehennemdesin?
Allah kahretsin! ..
Hangi masaya otursam
Senin sevdiğin içkiyi koyuyorlar önüme
Vazomda hep senin sevdiğin çiçekler
Ve dudaklarımda hep senin sevdiğin şarkı sözlerilar
Senin doğumgünlerini kutluyorum senden habersiz
Ve her sabah dualar ediyorum mutluluğun için
Ne yapsam ne etsem nereye gitsem
Ecel gibi peşimdesin
Allah kahretsin! ..
Dün birine rastladım aynı sokakta
Saçları sen gözleri sen
Koştum heyecanla peşinden
Ve hayatımda ilk defa bir tokat yedim
Senin yüzünden...
İşte böyle bir sevda benimkisi
Bu zamanda bu devirde
Haklısın adam olacağım yok benim
En güzeli artık son vermek bu hayata
En korkunç uçurumlardan bırakmak kendimi
Ya da en yüksek tepelerden
En uçsuz bucaksız denizlere bırakmak bedenimi
Ama içimde sen varsın
Ya sana bir şey olursa?
Allah kahretsin!
Ben ayrılıkların şairi
Yalnızların ozanıyım.
Sen sen masallar okurken daha
Ben acıların yazarıyım.
Haklısın aramızda dağlar denizler var
Haklısın aramızda uçurumlar.
Senin sevdaların üç günlük masal
Benim sevdalarım Allah'ına kadar.
Elma şekeri mi sandın aşkı
Ne şiirin şiir ne şarkı sözlerin şarkı sözleri.
Hele bir kırılsın hele bir kırılsın feleğin çarkı
İşte ben o zaman görürüm seni.
Halâ tahta masalara yazıyorsam adını
Aşk kitaplarında arıyorsam tarifini aşkın
Kahır mektuplarında yeniden buluyorsam seni
Islak mendillere siliyorsam gözyaşlarımı
Eyvahlar çekiyorsam her biten aşkın ardından
Bana sor yalnızlığı
Ayrılığı bana sor diye haykırıyorsam
Ve sabahçı kahvelerinde
bir çay gibi demliyorsam hasretini
Ve inadına özlüyorsam o çay karası gözlerini
Bil ki bu seni erkekçe sevdiğimdendir.
Bu benim ilk aldanışım değil
Bu benim son yıkılışım değil
Bırak bu sahte gözyaşlarını
Bırak bu masum bakışlarını.
Üzülme benim için üzülme
Üzülme bu son için üzülme
Ben ben ben yeterim kendime
Varsın da bir dağ gibi büyüsün hasretin içimde
Varsın da her gece
Bir kemanın tellerinde ezilsin kalbim
Varsın da bir daha değmesin ellerim ellerine
Asla pişman değilim.
Hatırla bir adam diyordun hatırla
Ömür boyu sevsin beni ömür boyu
İşte o deli işte o çılgın işte o adam benim.
Çünkü ben
Çünkü ben aşkı ölümsüz bilenlerdenim.
Seni hapsettim bu gece
Yüreğime.
Sensiz yaşamak kolay değil
Hele yıla yıl eklendikçe hele yıla yıl eklendikçe…
Hüznümün sebebi budur.
Eskiden vefalıydı turnalar
Sıcak sevgiler taşıyan gönüllü postacıydılar
Doğu batı güzel çirkin fark etmezdi onlar için
Yeter ki yükleri
Bir tutam sevgi olsun.
Ama şimdi?
Kuş gribi onları da vurdu.
Seni hapsettim bu gece
Yüreğime.
Bağır çağır ne dersen de
Sevgiye kapalıysa yüreğin
Boşuna Şehzade'ni bekleme.
Yüreğime
Seni hapsettim bu gece.
Toyluk günlerim geçti artık
Akıllandım uslandım.
İlk hayâlimi yeniden yakalamak için
Uyandım.
Sonsuz hasretler çalsa da kapımızı
Yalanım yok açmayacağım.
Anlıma yazılmış kaderimsin
Başkasına dönüp bakmayacağım.
Yüreğime
Seni hapsettim bu gece.
Varsın turnalar uçmasın.
Gece dediğin kara değil mi?
İstediği kadar kararsın…
Sen benim gerçek aydınlığımsın
Bu inadın niye?
Hadi sen de durma; bağır çağır
Boşuna Şehzade'ni bekleme.
"Taş düştüğü yerde ağır."
Gerisi bildiğin hikâye.
Seni hapsettim bu gece
Yüreğime.
Seni hapsettim bu gece
Yüreğime.
Yüzüne
Başka göz izi düşmesin diye.