Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
senii dü$ünemiyorumm....
Sen gideli çok zaman olmuş;
Saçlarım ak tenim solmuş ellerim titrek ve nasırlı bacaklarım tutmaz olmuş
Ilık rüzgarlı bir sonbahar sabahı; vakit hayli erkence
Bizim çamlı kayalık tepe; aşağısı uçurum önü uçsuz bucaksız deniz yaşlı bir çınarın dalına yaslandım gözlerimi kapatıp seni düşünmek istedim;gülüşünü bakışını tüm benliğimle hayalini düşünmek ama yapamadım.
Bir korku bir telaş sardı içimi... sen uzak çok uzaklarda olsan da elimi uzatsam tutacakmış gibiydin “sen bana çok yakın bana çok uzak seni görmek de imkansız ama düşünmek değildi “ gözlerimi kapatıp seni hissetmek sana dokunmak hayal değildi ama yapamıyorum seni düşünemiyorum ellerin çok uzak.... gözlerinin ışığı yok! Teninse çok soğuk.
Bir yandan ılık rüzgarı bir yandan denizin şarkı sözlerisını dinliyorum
Gözlerimde iki damla yaş var çığ düşmüş sanıyorum ama vakit ilerledikçe gözyaşlarına boğuluyorum.......
Ben ağlıyorum sırılsıklam gözyaşlarım süzülüyor
Ama bu gözyaşları seni düşünemediğim için.....
AĞLIYORUM
Dalgalar kıyıyı dövüyor rüzgar saçlarımı dağıtıyor martılar çığlıkları ile denize eşlik ediyor uzaklardan yankılanan NEY sesimi mi?
Yalnızca geçen vapur un sesiymiş.
Vakit hayli erken güneş yeni doğmakta bir kuzey yıldızı bir ben yalnız yaşlı çınara yaslamışım; uçurumun kenarında gözlerimde iki damla yaş var çığ düşmüş sanıyorum ama vakit ilerledikce gözyaşına boğuluyorum
ilik bir rüzgar esti Nereden geldi bilmiyorum...
nereye gidiyorsun diye sordum..
Özlenen herseye dedi.. Aklima sen geldin.
cünkü özlenen bir tek sendin...
Eger insanlara bos elimi uzatir ve birsey alamazsam cok üzücü;
Ama asil ümitsiz durum;
Dolu elimi uzatip kabul edecek kimseyi bulamamamdir...
Hic yüz vermedim günese bugün..
Resmini gösterip hava attim ciceklere..
Adini zipkinla kazdim gögün en yüksek yerine...
Bir de SENi SEViYORUM diye bagirdim duydun mu?
Hayalin hafizamdan silinene kadar
izdirabin saclarim dökülene kadar
Aglamaktan gözlerim kör oluncaya kadar Her dakika Seni Sevecegim...
Sen hic Bugulanmis cama "SENi SEViYORUM" yazip
Harflerin arasindan disariyi seyrederek
Kar taneleri altinda Sevdigini hayal ettin mi??
Seni ne yagmurlar
seller koparabilir kalbimden
Ne de deli gibi esen firtina
cünkü bir agacin topraga kök salmasi gibi baglandim sana..
Kulaklarim sessizlige gözlerim sensizlige
Gönlüm katlanirsa derde
Anlami yok yasamanin..
Nefes almak bosuna..
Senin olmadigin yerde ...
Bulutlarin gözyaslari pencerene vururken
Düslere daldigin bir gecede
Hangi hayaller sana uyumayi unutturuyorsa
Gelecek sana onlari yasatsin...
icinde öyle umut tasi ki Onu senden kimse alamasin.
Gözlerin hep gülsün
mutlulugu hep sende arasinlar.
Ama onu kalbinde öyle sakla ki
Gercekten isteyen bulsun...
Her aya bakisinda beni hatirla Yildizlar gözlerine takilirsa
Gözlerine baktigimi sakin unutma
Bir yaprak düserse avuclarina
Ellerimdir sakin birakma....
Hayatin bir sevgi öpücügü kadar doyumsuz
Sevinc gözyaslari kadar güzel
Seven bir kalp kadar heyecanli
Askin dokusu kadar masum
Bir gül kadar gururlu olsun...Askin Kalbindeyse..
Mutlulugun elindeyse istedigin iki kelimeyse
SENi SEViYORUM...
SENİ SEVİYORUM !
Sadece kim oldugun degil sen oldugun icin ve seninle
beraberken kim oldugumu benligimi anladigim icin.
SENİ SEVİYORUM !
Sadece kendine yaptiklarin icin degil
bana kattigin güzellikler icin.
SENİ SEVİYORUM !
İcimdeki cocugu sakli kalmis ben'i yeryüzüne
cikardigin ve sana ihtiyacim oldugu her an tüm
duyarliliginla yani basimda oldugun icin.
SENİ SEVİYORUM !
Elini kalbimin üzerinde hissettigim zaman
üzüntülerimi alip onlarin yerine simdiye kadar
hic kimsenin basaramadigi o sicakligi o ictenlik
isigini bana duyurmayi basardigin icin.
SENİ SEVİYORUM !
Hayatimi kutsal bir sevgi tapinagina cevirdigin
ve her günümü yasam senligine unutulmayan
siirlere dönüstürdügün icin.
SENİ SEVİYORUM !
cünkü sen simdiye kadar hic basaramadigim seyleri
kendimle dost ve barisik olmayi ve hic bir zaman
tadamadigim kadar mutlu olmami sagliyorsun.
ve bütün bunlari yalnizca sözlerinle dokunusunla
yada isaretle degil kendin olmakla yapiyorsun
Bir yanımda senin için aldığım beyaz gülüm
diğer yanımdayeni demlediğim çayım
almışım elime kalemi yine yazıyorum
sessizce derinden düşünerek başlıyorum.
Yokluğunvarlığın kadar kötü biliyorum
senin olduğun zamanlarıdahep düşünüyorum
ne eksiktine fazlaydı sen varken bilemiyorum
ama seni kaybettimhüngür hüngür ağlıyorum.
Hayat vardı yüreğimdebunu seninle yaşıyordum
kendime senin sayendeçeki düzen veriyordum
senin yanındayken hep mutlu oluyordum
seni kaybettimşimdi vurgun yemiş gibi bir kıyıda ağlıyorum.
Senden öte ne tat varne tuz var birtanem
seninle yaşlanıpseninle ölecektim öyle sanıyordum
ölümsüz bir aşklaseni severim yüreğim hep böyle diyordum
ama senide kaybettimşimdi parçalandım ağlıyorum.
Bundan böyle kafamı taşlara vuruyorum
seni kaybettiğim içinkendimden nefret ediyorum
artık dönmeyeceksin bunuda biliyorum
sana ömür boyu mutluluklar diliyorum.
Son sözümdede şunları söylüyorum
seni seviyorumseni seviyorum ve seni seviyorum
ama sen beni sevmiyorsun bunu biliyorum
yolun açık olsunben bu aşktan sessizce gidiyorum
Her düştüğümde tutup ellerimden kaldıran ayağa ellerinle silen gözyaşlarımı.. Titriyor dizlerim geçtim yürümekten adım atmaktan ayakta bile duramıyorum. Yıkılıyorum ufacık bir fiskeyle bile boylu boyunca yere.
Su gibi akıp gidiyorsun ellerimin arasından tutamıyorum.
Ellerimde bıraktığın ıslaklığını da alıp gitsen ya..
Aksa ya gözlerimden gözlerin gözyaşlarım gibi..
Bana yokluğunu öğret..
"Hiç bir şey güzel olmayacak bundan sonra" de "Sen yoksun" de "Ben yokum" de.
"Denizin lekesi de çıkar elbet bir gün" "Bundan sonra hiç gelmeyecek baharların hep zemherilerde üşüyeceksin" de..
Köhnemiş bir hayatın içinden aldığın beni bırak aldığın yere.
Bana gitmeyi öğret..
Zannettim ki çok kolay olacaktı dönüp sırtımı ağır adımlarla yürüyecektim sadece. Hiç bir şey eksilmemiş gibi tutup hayatın bir ucundan avutacaktım kendimi kendi süslediğim yalanlarla.
Bilemezdim ki öğrenmediğimi gitmeleri. Takıldı ayaklarım yıllara sendeledim sarsılıp kaldım olduğum yerde.
Bir adım bile atamıyorum şimdi ne önüme ne de ardıma bekliyorum öylece.
Bana ıssızlığı öğret..
Kalabalıkların arasında duymuyorum hiç bir sesi. Ne bir sevda ne de bir dost eli çekip çıkaramıyor beni ıssızlığımdan.
Koskoca dünyada bir ben kalmışım sanki tek başıma.
Oysa ki devam etmekte hayat akıp gidiyor zaman herkes için. Gün yine doğuyor bir yerlerde akşamlar oluyor. Şehrin ışıkları aydınlatıyor bir bir sokakları.
Yağmurlar yağıyor.. Derin bir nefes alıp içime çekmek isterken fark ediyorum toprağın kokusunu bile hissetmediğimi artık.
Bana sensiz ağlamayı öğret..
Hiç bilmedim ki ben yalnız ağlamayı. Küçük bir kız çocuğu gibi sığındığım kollar şimdi öylesine uzak bir o kadar da yabancı..
Sensizligin bana armagan ettigi saatleri yaşıyorum şimdi...
Altmışa bölüyorum her birini daha da çogalıyorsun...
Dokunsan yüregime..Bir dokunsan...
Her yanı seninle çevrili bir kalp parçası bendeki...
Gözlerin...
Nasıl çıkar ki aklımdan ayrılış vakti bakışların...
Dokunmasan da aglardım sevgili...
Yoksun ya sen...
Her geçen güne bir çentik atıyorum gözyaşlarımla...
Güneş dogmasın istiyorum..Rüyalarımda kal...
Seni yaşayayım her uykumda..
Hayaline sarılmak yetmese de...Rüyalarımda kal
Fısılda kulagıma sevgi sözcüklerimizi...
Seninle uyumuş gibi uyanıyorum
Gitme..Rüyalarımda kal...
Bir gece bekçisiyim aşk nöbetlerinde..
Seni anlatır durur şarkı sözlerilarım...Sana okunur...
Öyle doldun ki içime...Taşıyorsun...
Toplayıp bir daha yükleniyorum seninle..Bitmiyorsun..
Hiç bir ''sen'' i ziyan etmiyorum...
Kavuşmak özlemi anlamlandırıyor...
Özlem de kavuşmayı...
Hangisindeyim ?
Neresindeyim sensizligin ?
Biri bana anlatsın..Düşünemiyorum senden ötürü...
İfadelerim sen olmayınca yetersiz...
Anlamlarım sen olmayınca yersiz kalıyor...
Kaç şafak daha sökülecek yoklugunda bilmem...
Kaç ay ışıgı çöpe atılacak...
Hangi gece avutur beni ki yoklugunun mecralarında...
Sorularım bile cevapsız...
Cevaplarım bile sensiz...
Nedendir hep sana koşuşlarım ?
Niye böyle aglıyorum ben sensiz yere ?
Sevgili...
Gitmem gerek...
Sensizlik vakti geldi çattı...
Hiç olmadığın kadar yoktun hayatımda ve belki yaşadığım bir hayat bile yoktu.
Tutunamadım sevdana...
Yosun tutmuş dallar gibiydi kolların hep.
Her dokunduğumda kayıyordum sevdandan.
Ve ne acı ki benden başka bana destek verecek kimsem yoktu.
Sen bile yoktun...
Ben hep senin yokluğunda yaşadım sevdamı.
Dalların kaygandı çünkü...
Hiç olmadığın kadar yoktun hayatımda ve belki yaşadığım bir hayat bile
yoktu. Hatırladığım tek şey yokluğun...
Hep kimsesizliğin...
Hep sessizliğin....
Sen hep çalmayan telefonlarımdın.
Duyulmayan aşk fısıltılarım.
Dünyayı suskunluğa bürümem bile yetmezdi sana.
Sen hemen kendine yeni bir dünya yaratırdın.
Bense senin o yeni dünyanın kapısında kimsesiz bir çocuk gibi beklerdim.
Güneş doğardı... Güneş batardı... Ama senin kapıların asla kımıldamazdı.
Bense susardım... Yokluğunu sessizliğe kurban ederdim.
Hıçkırıklarımı bile sustururdum. Susar ve kapını açmanı beklerdim.
Sense beni her fark edişinde beni bilmediğim kimliksizliklere bürürdün.
Ã�Å�zerime zorla giydirilmiş gibi hissettiğim kimlikler yüzünden kapının
açılmasına bile sevinemezdim. Çünkü bilirdim; açılan her kapının
ardında yine sensizliğin olurdu.
Aslında beni dünyana almak için açmazdın kapılarını.
Açılan kapıların sadece kendine yeni bir dünya yaratma telaşın olurdu.
Bilmezdin sen... bilemezdin...
Yarattığın dünyalarının kapılarında bekleyen o sessizlik olmasa dört
duvardan başka bir şeyin olmayacağını bilemezdin. Senin dünyalarının
gizemi bendim.
Benim varlığımı kapının ardında bilmekti dünya.
Ve hep bu yüzden başka kapıları özlerdin. Hep yeni beklemeleri...
Yeni sessizlikleri... Bilirdin ki; kapının önü hep dolu olacak...
Bilirdin ki; sessizlik orada öylece dinginliği bozmanı bekleyecek...
Bitti işte bir gün daha..
Ayrılık vakti geldi çattı.
Gidiyorum işteyokluğuna..
Elveda....
Zordur elvedalar.. Basit gibi görünen zor bir denklem..Çözünmesi zor bir
soru..Çözmeye çalışan iki şahıs..Ve yine sonuç vermeyen formüller...
Sırf bunlardan usandığım için gidiyorum(!) Belki başka bir yerde başka bir
zamanla ve başka bir kişiyle çözmek umuduyla gidiyorum.. Sana yakışan
vedalar bırakıp gidiyorum..
Seni senle yaşarkenbilmedim kıymetini
Taşıyamadım belki deaşkımızın heybetini.
Bu geçen sensiz günlerbana iyi ders oldu
Gözümden ayırmam artıkseni ve suluyetini.
Sana olan sevgimokyanus kadar büyük
Sensizlik ağır geldisırtımda büyük bir yük
Hayatımda sen yoksan esirim yalnızlığa
Sen yanımda oluncayaşıyorum özgürlük.
Güzel gözlüm kıyma banagitme sakın bir daha
Hasta olurum sensizsonu ölümlü vakka
Solmuş çiçek olurumsusuz kalmış bir toprak
Güneş bile kar etmezdönerim karanlığa
Sensizliğin hiç bir tarifi yok ..Benim gönül kitabımda...
Bir hasret türküsüdür dillendirdiğim.
Bir bülbülün güle hicranıdır…
Yazmanın adı kolayda kalemin sevdasını kağıda .
tüllendirmekten daha zor olan ne olabilir
Ne; zaman hasretime teselli ne
mevsimler özlemime gem.
İçimde biriktirdiğim sayfalara yazıyorum sana olan tüm
güzel seslenişleri..
Gecenin en demli vakitlerinde seni düşünmek kadar tatlı esen
bir rüzgar yok başımda.
Zülüflerimin heyyulası her lahza seni zikrederken ne çok
sevdiğimin farkına varıyor sen uyurken geceye seninle alakalı mahyalar
yayıyorum
Gönlüme sığmayan bu hasret ateşini sınırlarımın dışına çıkarmadan
İçin için yanarken bir kıvılcım gönderiyorum kırık dökük satırlardan.
Hiç bir söz seni anlatmaya kifayet bulamazken hiç bir satır işte bu benim sevdam diyemiyor.
Sen karanlık gecelerimin tulu etmiş aydınlığısın.
Her gün özleminle bitirirken zamanısana olan ateşim dünyayı yakacak kadar harlanıyor gönül şehrimde.
Hasretden talan olmuş şehrimin tüm kilitleri sana açılmışken bir bir
Her an seni kaybetmek korkusuyla ilmek ilmek geçiyor zaman boynuma.
Bütün durağan duyguların kaidelerinden sıyrılıp soğuğun iliklerime kadar işlediği kör bir gecenin iskelesinde içimi
Ruhumu kalbimi hülyalarım hatıralarımı sevdanın
kor yakıcılığı ile simanın yansıdığı odamda hasretimin sonsuzluğu ile
ısıtıyorum.
Ne güzel şeymiş seni sevmek…
Ne güzel şeymiş sıcaklığını yüreğimde
hissetmek….
Nicedir hiç bir rüzgar bu kadar sert esmemişti.
Nicedir şarkı sözlerilar bu kadar mızraplı vurmamıştı tın tın.
Yıllar boyu her gelen acının karşısında dimdik
durdum.
Tahammül edip gülüp geçtim.
İlk defa kaybetmenin ağırlığı ile yanıyorum.
İlk defa tüm kalelerim çaresizlik içinde savunmasız.
Bana sorduğun olmazsa ne olacak sorusu üzerime öyle yıkılıyor ki
Hicranım amansız bir düşman gibi iki büklüm bırakıyor beni.
Koca bir iç geçirme buğulanan bakışlar
Boynu büküklüğüm
Kırık döküklüğüm.
Gözlerim buğulu bakıyor ötelere medyun sana iştiyak
içinde..
Rüzgarda savrulan yağmur damlaları gibi savruluyor yüreğim.
Sensiz geçen mevsimlerim kış günlerim zemheri.
Umut çırpınan kanatlarında bekleyişlerin
girdaplarında yürümüyor savruluyorum.
Anlayacağın
Sensizliğin hiç bir tarifi yok
Benim gönül kitabımda.
İçimde bir yerlerde büyüyen sevdaya dair bütün sözcüklere direniyor susuyorum..
İnanılmaz ağırlaşıyor gitgide yükleri. Artık kaldıramayacağımı düşündüğüm bir anda çöküyorum dizlerimin üzerine ellerim toprağa değiyor. Bir kaç damla gözyaşı süzülüyor gözlerimden düşüp karışıyor toprağa.
Çok güç te olsa kalkıyorum ayağa çöktüğüm yerden kendi kendime. Çünkü hiç bir el uzanmayacak tutunup kalkmam için biliyorum...
Bir garip hüzün çöker insana
El ayak çekilince.
Tek başına kalırsın dünyada
Etraf sessizleşince...
Karanlık oyun oynar aklıma
Gölgeler dans edince...
Esen rüzgarlar yüreğimde üşütse de. Çöküp üstüme karanlıklara boğsa da beni gece hiç bir yıldıza tutunamasam ayaklarından bile. Olmasa da sarılacak bir zerre umudum bir küçük belkim.. Umrumda bile değil yalnızlık...
Hayat tek başımıza başlayıp tek başımıza sona erdireceğimiz bir hikaye belki de. Gelenler gidenler sevenler terk edenler birer oyuncu sadece. Oynayıp kendilerine düşen rolleri virgüller noktalar koyup kelimeler yazıp cümleler kuruyorlar bu hikayede. Kimileri siliniyor kimileri kalıyor öylece oldukları yerde..
İnan bu ev alışamadı
Hiç bir zaman sensizliğe..
Şimdi sensizlik oturuyor
Kalkıp gittiğin yerde...
İnan bana alışamadım
Hiç bir zaman sensizliğe..
Şimdi sensizlik dolaşıyor
Çıkıp gittiğin bu evde...
Ne yaptım da yoksun bunca zamandır? Herşey o kadar boş o kadar anlamsız ki..
Belki de haşarı bir çocuk gibi takılıp gitmişsindir bir bulutun peşine.
En büyük korkum da bu..
Sen yokken ya unutursam dünyaya bakmayı?
Issızlığıma ağlıyorum sen yoksun bende sessiz bir hiçlik.
Yalnızlığa elbet alışır bedenim
Yalnızlıkla belki de başa çıkabilirim..
Herşeyi yaşayarak öğrenmedik mi?
Sevmeyi sevilmeyi terketmeyi terkedilmeyi. Saplanan acıları yüreğimize kanatarak bile olsa çıkarmadık mı saplandıkları yerden zamanla? Gitgide daha derinlere işleyen ağır sancılarımızı dindirip alışmadık mı ince sızılara?
Gelişinle her hücremi sarıp alsan bile aklımı olduğu yerden atsan bile beni yanmalara
Gidişinle çökse de yokluğun üzerime ağır taşınamayacak bir yük misali gözlerimden yaşlar düşse de ardından acısa da kanasa da yüreğim. Yananlar dönüşse de küllere savrulsa da her bir zerresi ayrı bir köşeye
Yine de her kapıyı çaldığında açmadım mı sonuna kadar sana? Hatta bazen kırıp bütün kilitlerini..
Hayat öğretmedi mi korkmamayı korkularımızdan? Kimi zaman çıkmazlara doğru yürüsek te geriye döndürüp adımlarımızı başlamadık mı yeniden en baştan?
Çok zor gelse bile yaşar öğrenirim
Sensizlik benim canımı acıtan...
Öğrendim yalnızlığı.. Her harfini birer birer benimseyip sindirdim içime..
Gel gör ki öğrenemedim sensizliğin baş harfini bile...
Aşk..
Acıtsan da beni kanatsan da sen hep kalacaksın tek harfi bile silinmeyecek olan kelimelerimin en baş köşesinde...
Biliyorum konusacak birseyimiz kalmadi paylasacak hic bir seyimiz yok.
Yine de yüregimden gücümün yettigi yere kadar sana sesleniyorum
seninle konusuyorum... Bugün sana olan kirginligimi rafa kaldirdim
sevgimi aldim avuclarimin arasina ona siginiyorum... Cümlelerimi kisalttim
kelimelerim buruk gülüslerim istenmeyen dudaklarimda...
Bir ihtimal gelisine sigindigimi farkettiysem de engel olamadim gurursuz
ama umutlu hasretine... Bugün gönlümü hos tutmak istiyorum
imkansiz olan her rüyaya inanasim geliyor... Bir cocuk gibi
isteklerimi bastiramiyorum... calmayan telefonuma elim gidiyor
sana halen bende oldugunu israrla yazmaya calisiyorum... Bende olan seni
hic kirmadim degistirmedim ve hep korudum desem de sendeki benin
nasil oldugunu gülüp gülmedigini anlamsiz bir sikintiyla merak ediyorum...
icimdeki güzelligine inanip inanmamani artik umursamiyorum!
Üsüyorum bu üsüme yalnizligimdan geliyor ve sariyor her tarafimi...
Tutunabilecegim hicbir güzellik yok hatirlamaktan usanmayacagim
anilarim disinda... isinabilmek icin onlara sariliyorum...
Anlamsiz ve cevapsiz sorular hihzirca siritiyor ben görmemeye
calisiyorum... Düsler uzak gibi görünüyordu ama yakindi...
Belki de görmeyi istemek gerekiyordu... Gözlerini ac desem kapatacaksin
ama kapatma gözlerini! Kendime bir demet papatya aldim ama bakmadim
falima... Gözlerimi gelislere verdim gözlerimdeki hüzün bile seni özlemis
itiraf etti sonunda... Düsüncelerim gururlu hayallerim ve sevdam degil...
Gelseydin kendimi unutup sana kosacaktim susturacaktim icimdeki isyani
kavgalarin ortasinda bir günes gibi dogup isitacaktim yüregini
sevincten aglayacaktim bu defa mutluyken hemen sarhos olmusum gibi
dokunacaktim sarilacaktim. Ama gelmedin gelemezdin belki de gelmeye de
hic niyetin yoktu aslinda... Kendimi kandirdigimi anladigimda agliyordum...
Eskiden kimi sarkilarin ne kadar anlamli oldugunu düsünürken simdi
ayriligin ardindan calinan her sarki umutsuzlugumu ve sevgimi anlatiyormus
gibi geliyor... Sevdigim ne cok sarki varmis bunu senin gidisin gösterdi bana...
Her sarkida sen varsin her yerde her gördügüm insanda denizde
gecede uykumda... Nasil beceriyorsun her yerde olabilmeyi...
Bu bir marifetse eger neden benim yanimda degilsin ki?
Gözyaslarim asilligini yitiriyor ve yenik düsüyorum sevdana...
Gittin! Belki de hic gelmemistin ben geldigini sandim... Ayak uyduramadim
yorgunluguna... Dudaklarina düslerindeki öpüsü konduramadim...
Kimi zaman bir cocuk oldum gülüslerinde simaran kimi zaman bir kadin;
dokunuslarinda kendini bulan... Ama! En cok da imkânsizin oldum...
Her gelisimde bir kez daha gönderdigin oldum... inanamadigin Yenemedigin
üzerinden atlayamadigin korkularin oldum... Agladigin bagirdigin ya da
sustugun isyanin oldum sessizce bosalan gözyaslarin birikmisligin oldum...
Yüregindeki kadin ben olmak isterken yüregine siginan ve tozlanacak olan
bir ani oldum... Haketmediklerin artik yeter dediklerin ve herseyin olmak isterken
belki de hicbir seyin oldum... Söylesene ben gercekten senin neyin oldum?
Sesin hep uzaklari cagiriyordu ben üstüme alindim sana geldim...
Bilseydim bana ait olmayan bir seslenisi sahiplenir miydim?
simdi bir mevsimlik ask kaldi avuclarimda sadece bir mevsim yasanan
ama bir ömür gibi gelen ask... Kalbime henüz söyleyemedim gittigini
ögrenirse onun da aci cekmesinden korkuyorum... Seni halen
benimle biliyor ve seviyor ama ben kalbime ilk defa yalan söylüyorum...
Gittin! Sevdamin yokluguna alisabilirim belki ama sesinin uzak yollarin
sonunda olmasi acitiyor icimi... Suskunlugun en büyük silahindi
suskunlugunla vurdun beni asil aci olan canimi acitan unutulmak...
Söylesene unutulmak kime yakisiyor?
Unutan sen olsan da sana bile yakismiyor ...
Merak etme üstüne giydirmedim bu duyguyu unutulmayan olmak
sende daha güzel duruyor... Görüyorsun iste ask'a ve sana ihanet etmiyorum
benim kirginligim ask'a... Sen üstüne alindin...
Sensizligi anlatmak ısterdım sana
Sensizligin ne kadar zor oldugunu bılmenı ısterdım
Sensizligi ne kadar cok sevdıgımı
Sensizligi dizerdim bogazıma
Sensizligi yutaRdım yüregime
Sensizligi yasamayı sevmıstım
Sensizlik denizinde sensiz bedenimi bogmayı
Senszlik tufanında senı aramayı
Sensizligin yuregımı bu kadar acıtmasını sevdım
Sensizlik carelerimi tukettı bende
Sensizlik bi uçurum bıraktı önümde
Bir adım atarsam dünya Bensiz....
Sen yine SensiZ....
ilmine susadığım hastalıklarım nüksetti...
muktedir değil ki baki kılınası ayrılık
soyut umutlar gizlenmiş karanlığa; itiş kakış
geçmezlikle taçlandırılmış fer fecir bir geçmiş
kirli iyot kokulu bir kara/duman
kayda değer bir veriyle nihayetlendiriyordu ölümümü
açılmaya direnen bir kapıdan
kapanmayı umarak yaşıyordu üstelik...
kısa bir (kim)sessizlik !!!
bir yedeği yok ki gölgemin ben kendime kalıyorum...
her zamanki gibi dıştan içe...
yorgunum.. yorgunluk süngülerini gözlerime doğru çek...
vedalaş şimdi yüzümdeki hüzünle...
ve vaz-geç bana üzülmekten ve vaz-geç beni sevmekten...
ben benden geçmişken sen bende kalma...
beni izole et...
zamanı geldi bütün saatlerin...
ve karar verildi duruşmaların ön bitimsizliğinde;
acı iyidir kavurur insanı harlar yorar ve kendine getirir
onurlu bir ateştir...
ne ilk yanıştır bu ne de son susamışlık...
cinayetlerin en çoğulu bedenimde asılı kalacak
heye/canlı bir nefes -kendinden emin sesiyle- ölümü korkutacak
giydim tüm karanlık sözlerimi
sessizdim
susuyorum şimdi içime cümlelerini...
zamanınızın ziyanlığına yanmayın
bedeli elbet ödenir...
siz karanlıklarda s/aklayın yalnızlığınızı ve iyi bakın ona
acemi bir ölüm c/isminizden sürükleyip onu alana kadar...
iyi bakın ona...
ölmeyi bekleyen iki yolcuyuz bir ömrün en kıyı karanlığında
Dağıldım gecenin karasına
Artık kimse kıramaz beni
O kül gibi deniz o sessiz kız
Kayıp bir sandala binip gitti
Ne sen söyledin derdini
Ne ben sevdiğime inandım
Unut geçen eski günleri
Bunca yıl sonra nasılsın
Anlardım aklından geçenleri
Sustukça konuştuk sanki
Sevdaymış meğer o içimizde
Yıllardır uyuyan deli
Sessizlik sensin geceleri
Geçen yıllar unutturdu mu sanırsın sevdanı yar
Ben hala aynı yerdeyim hala yüreğimde sevdanla sendeyim
Yedi tepeli şehrimin her yanı sen…
Her gece sana seslenişte bu sensiz yürek
Ah bir duysan yar!
Ertelemesen bu sevdayı
Ertelenen sevdaların yaşanacağı bir yer yok yar!
Zaman senden bende yana değil
Her geçen an yaşanası sevdamızdan çalınıyor bir anlasan …
Bazı geceler resmini alıyorum karşıma;
Eskiden olduğu gibi saatlerce anlatıyorum anlatıyorum
Ama sen eskisi gibi değilsin
Tek bir kelime bile etmiyorsun
Sonra sanki sesini duyuyorum “hadi gel” diyorsun bana
Bir solukta iniyorum sahile
Yoksun!
Hava soğuk üşüyorum…
Dalgalar alıp götürüyor beni eskiye
Bir çayın sıcaklığında kış akşamlarında sahile vuran dalgaları selamlardık
Ama üşümezdim…
Anlıyorum ki şimdi; çay değilmiş içimi ısıtan senmişsin ey yar..!
Saat geç oldu eve dönmem lazım
Ama ayaklarım gitmiyor bana isyanda
Ya gelirsen ?
• Dedin ki iyiliğindir dünyanın güzelliği dedim ki iyiliğimdir kapında ay ışığı dedik ki dokunma bize ey kural gül yaprağında iyiyiz.
• Kapıyı kapat ört şarabın penceresini. Bir iç çekişi yalnızlık biraz düş biraz duman. Bir nefes ötesi bahar. Tutup elinden koşsam yetişir mi zaman.
• Olur ya gülümser diye gözlerimizi oyun bahçesine saldık. Ömrü meçhul sarmaşıklardı ayağımıza takılan. Bizse iki kahramandık.
• Dokun gülün kokusuna terinden ay doğsun.
• Ateşimden yol alma güneşe/yaktığım köyü ülke sandım/üzüm ektim toprak gözüne/doldur beni şavkına/şarap oldu gözyaşım
• Aydır senin memleketin ey gül nereye !
• Yamadır sinemde bahar/vurdular ay yüzümü on dördünde/gönlümde salkım/dağladı gözümü güneş/su yürüdü saman üstünde
• Dolunaydan geçtik hilale döndü ömrümüz. Hala çocuktur mavi bir eli sende. Bir kibritle yanar gökyüzü düşer bütün uçurtmalar. İnsan olmayana el verme demedim mi demedim mi bir gün bizim soyumuzda yanar. Dök şarabı ey canımın canı. Bunca üzüme bir ben sarhoş olmuşum ne çıkar.
• Bir söze açsa gönül beslemez onu ıhlamur dalı.
• Denge hep düşmeden yana Biz aşkı seçtik işimiz olmaz terazisiyle.
• Sözcüsüyüm güle dem olanın. Diken olan bilmez bu hali.
Bu Yürekte Ne Başka Sevdaya Ne Başka Ölüme Yer Kaldı ...
Onu sevdim.. Sadece onu sevdim" diye fısıldadım
Tanrı irkildi tüm haşmetiyle
Alev alev gözleri süzdü beni
Zavallı ruhumu
"Öylesine kıymetliydi sevilmeliydi sevmeliydim"...
Hiddetlendi ve gölgesi kapladı
Minicik evreni.
"Neden!?!" diye gürledi
"Neden ruhunu feda ediyosun?"
"Bir nedeni yok" dedim
Sesimi daha da yükselterek
Gözlerinin içine baktım
"Çünkü sadece onu sevdim
Sadece onu sevmek istedim"...
Ve gözyaşları aktı
Nice evren boğuldu o gözyaşlarında.
Vermek.. Bir insan neler verebilir sevdiğine?.. Sevdiği uğruna?.. Ben sana neler verebilir(d)im?.. Sen istemeden?
Ben sana hayat verebilirim.. Nefes olup ciğerlerine dolabilirim coşku olup damarlarında akan kana karışabilir(d)im.
Ben sana mutluluk verebilirim.. Yüzündeki en büyük gülücük hatırlayabileceğin en keyifli anı içini kıpır kıpır eden eşsiz melodi ayaklarını yerden kesen adam olabilir(d)im.
Ben sana hüzün verebilirim.. Yanında olamadığında özlediğin dokunamadığında yanıp tutuştuğun her bir saç telinin okşanmak uğruna titrediği özlerken burnunu sızlatan ve yüreğini acıtan adam olabilir(d)im.
Ben sana sürpriz olabilirim.. Sana en güzel şiiri yazabilen sevişmenin en coşkulu anında sana şarkı sözlerilar söyleyebilen yıllar sonra iki cümlen sayesinde unuttuğu gözyaşlarına yeniden kavuşabilen en beklenmedik anda seni kendine çağıran adam olabilir(d)im.
Ben sana SEVDA verebilirim.. Yakıp-yıkan türden değil de yıldızları ayaklarını dibine seren seni en güzel hayaline davet eden uğruna aklına gelmeyecek şeyleri bir kenara itebilen senin için Tanrı'ya meydan okuyabilecek seni SEVEBİLECEK bir adam olabilir(d)im.
Ben sana hayat verebilirim.. Hayır bu sefer bahsettiğim başka hayat.. Ben sana ikimizden doğacak yeni bir hayat senin ve benim yarılarımızın tamamlayacağı bir bütünü yeni bir can'ı verebilir(d)im.
Gücüm Tanrı'ya meydan okumaya yetse bile her şeye yetmez elbette..
Ben sana acı veremem.. Ben acıyı bilirim kadınım hem senden fazla. Vücudumun yarısı yanmışken bana acıyı sormazsın herhalde. Etimi canlı canlı doğrarlarken bana izletmiş olduklarını düşünürsen sana acıyı anlatmam gerekmez sanırım. Sevda mı? Sevdanın acısı mı? Hangisini anlatayım sana?
Ben sana ölümü veremem.. Ben ölüm oldum; sen bilmezsim bilemezsin. Belki başkalarına evet ama sana ölümü veremem. Sorma daha da neden veya nasıl.
Ne seni acıtabilirim ne de senin uğruna acı çektiğimi söylerim sana. Ne ölüm sunarım sana ne de senin uğruna öldüğümü bilirsin.
Çünkü biliyorum; öyle yufka yüreklisin ki ben acı çekmeyeyim veya ben ölmeyeyim diye beni sevmeden bile sarılırsın bana.. Ki gerçek ölüm odur! O ruhumu bile yokeder! Ben sana öylesine bir eziyet olmam olamam. Bırakırım senin ruhun özgür kalsın en azından.. Benimkisi yok olsa bile. Sen anlayamazsın bunu bilemezsin kadınım.. Ne çektiğim acıları ne senin uğruna ölmekte olduğumu.. Ne de böylesine kendini gerçek bir sevda için kurban edişi.. GERÇEK SEVDA İÇİN. Bana acıdan acımaktan bahsetme o yüzden.
Anlamanı beklemiyorum beni; Tanrı'nın dahi anlayacağını sanmıyorum. Senden dolayı senin için göze aldığım günahlardan dolayı Tanrı'nın beni duyup anladığını sanmıştım; ama görmekteyim ki ne O duymuş beni ne de sen. Varsın olsun.
Ben sana acı veremem ama seni acılarına elimle teslim de edemem.. Kıymetim olmadığını anladım sen söyledin. Uğruna evrenler feda ettim sen sana en büyük acıyı verenleri feda edemedin. Helal-i hoş olsun.
Sana artık sorular sormayacağım.. Hem de hiç.. Sen soruları sevmiyorsun KADINIM. Sana kadınım diyorum ve hep öyle diyeceğim sen duymasan da duymak istemesen de. Çünkü sen her şeyi anlıyorsun sana acı verdiği müddetçe; bir tek sana sevgisini ŞARTSIZ sunanı anlamak istemiyorsun; canın sağolsun. Bir ruhu yokettin istersen helal olsun o da sana.
Zaten yanıt vermeyi de sevmiyorsun. Verdiğin yanıtlar da beni sadece öldürüyor. Bunca sevdaya yazık ediyor diyeceğim dilim varsa. Ben Tanrı'ya meydan okuyabiliyorum ama sana acı veren kalleşlere meydan okuyamıyorum; sayende. Bir o kadar kıymetli olamıyorum senin için yıldızlarla boğuşabilirken. Gel gör ki sana acı verenlere ölüm verebilirim ama sen gene üzülürsün onlar için ve karşılığında benim ruhumu ateşe atarsın düşünmeden. Ne kıymetmiş.. Ne kıymetliymiş acı vermek.. Ben yapamam sana bunu. Sen istesen bile.
İstersen her paragraf sonundaki (d)'yi kaldırabilirsin.. Ama gerçekten istersen. İstemezsen gerçekten istemiyorsan söyle bana.. Ya sev beni ya bırak Tanrı adına öleyim; böyle yaşamaktansa. Çünkü bu yürekte ne başka sevdaya ne başka ölüme yer kalmadı. Seninkinin aksine.