FıkraLar. . .

Ayaqa kaLksın. .

Okula yeni gelen öğretmen ilk dersinde ögrencilere ilginç
bir çağrıda bulunmuş:
- Kendini geri zekalı hisseden varsa ayağa kalksın...
Sınıfta çıt yok. Nihayet biri kalkmış:
- Sen kendini geri zekalı mı hissediyorsun?
- Hayır, demiş çocuk, ama sizin tek başına ayakta kalmanıza gönlüm razı olmadı da...
 
BöyLe soRuya böLe cvp. .

Renkli kişiliği ve düşük not vermesi ile öğrencileri arasında özel bir üne sahip olan felsefe öğretmeni, sınav yapacağı gün öğrencilere, önce kâğıt ve kalemlerini hazırlamalarını söyledi, sonra da sandalyesini kaldırıp masanın üzerine koydu.
Sonra:
"Sınav sorumu soruyorum" dedi. "Bu sandalyenin var olmadığını
kanıtlayınız."
Sıfırcı felsefe öğretmeni, sınav kâğıtlarını okuduktan sonra, bu konudaki ününe gölge düşüreceğini bilmesine rağmen, hayatında ilk kez bir öğrencisine yüz üzerinden yüz vermek zorunda kaldı.
Öğrencinin sınav kâğıdında yalnızca şu iki sözcük yer alıyordu:
- Hangi sandalyenin?
 
MantıKlımı yasaLmı

Bir öğrenci, lojistik ve organizasyon dersinin yazılı sınavından kalıyor.
Öğrenci: Siz beni cezalandırıyorsunuz. Bunu hiç anlıyor musunuz?
Profesör: Evet tabi ki.Yoksa nasıl profesör olabilirdim?
Öğrenci: İyi o zaman. Size birşey sormak istiyorum. Eğer doğru cevabı verirseniz, ben kötü notumu alıyorum ve gidiyorum. Fakat bununla beraber eğer cevabı bilemezseniz bana iyi not vereceksiniz.
Prof: Anlaşıldı tamam. Sor bakalım.
Öğrenci:Yasal olupta mantıklı olmayan nedir? Mantıklı olupta ama yasal olmayan nedir? Ve de ne mantıklı ne de yasal olmayan nedir?
Profesör iyice bir düşündükten sonra hiç bir cevap veremiyor. Ve o öğrenciye iyi not vererek onu geçiriyor. Daha sonra profesör en iyi öğrencisini çağırıyor ve ayni soruları ona soruyor. Öğrenci hemen cevap veriyor:
"Siz 63 yaşındasınız ve 35 yaşındaki bir bayanla evlisiniz. Bu yasal ama bununla beraber mantıklı değil. Karınızın 25 yaşında bir dostu var, bu gerçi mantıklı ama yasal değil. Siz, karınızın dostuna iyi bir not veriyor ve onu geçiriyorsunuz oysa ki o sınıfta kalmıştı. Bu ise ne mantıklı ne de yasal."
 
Tanısana

Biyoloji dersinden yapılacak sınav için sınıftaki herkes acayip çalışmış, notlar fotokopiler havada uçuşmuş. Daha sonra sınavın yapılacağı gün gitmişler bir de bakmışlar, ortada kağıt kalem yok sadece sıra sıra mikroskoplar. Hocada başlarında bekliyorken demiş ki, "Bu mikroskoplarda lam'da bir böceğin bacağı var, sınavınız bacağından böceği tanımak" Tabi hemen itirazlar, ama fayda etmemiş, hoca dediği dedik. Öğrenciler mikroskopların başına geçmiş. Ama bir şey yapamıyorlar. En sonunda biri dayanamamış, kapıyı çarpıp çıkmış. Hoca arkasından seslenmiş :
''Kimsin ulan sen, kapıyı çarpıp çıkıyorsun?" Kapı hafifçe aralanmış ve bir bacak uzanmış :
"Tanısana hadi, tanısana kim olduğumu"
 
Sıpa

Köylü, yeni doğan bir sıpayı kucağına almış evine dönerken,iki ortaokul öğrencisi kendisine takılır ve:
- Hayrola amca, derler. Oğlunu nereye götürüyorsun böyle?
- Adam, kendine yapılan bu terbiyesizliğe aldırmamış görünerek cevap verir:
- Gittiğiniz okula kaydını yaptıracağım..
 
qeLnLk. .

Öğretmen derste şunları anlatıyordu:
- Düğünlerde gelinler neden beyaz giyer bilir misiniz? Bu onların en mutlu günü olduğu için!
Arka sıralardan bir ses yükselir;
- Damatların neden siyah elbise giydiklerini şimdi anladım.
 
pazarLık

Küçük Kayseriliye hocası sormuş :
- Altı kere altı?
- Otuz dokuz.
- Otur, sıfır.
Arkadaşı sorar :
- Bildiğin halde neden otuz dokuz dedin?
- Pazarlık edecektim, anlamadı...
 
say bakaLm,

Say Bakalım
Bizim küçük Temel, okuldan bir türlü mezun olamıyor. En sonunda öğretmen:
- "Oğlum seni imtihan edeceğim. Bilirsen seni mezun edeceğim."
Temel sevinir, sözlüye kalkar... Hoca:
- "Söyle bakayım Temel, İngiltere'yle Fransa kaç kez savaştılar?"
Küçük Temel:
- "Altı defa savaştılar öğretmenum."
Hoca:
- "Aferin sana Temel, tebrik ederum, der.
Küçük Temel, mezun oldum sevinciyle hocaya bakarken, hoca:
- "Peki say bakalım, demez mi?
Küçük Temel:
- "Bir... İki... Üç... Dört... Beş... Altı."
 
Mucize..

Öğretmen çocukların "mucize" kelimesini bulmalarını istiyormuş.
- İnsan yirminci kattan düşüp ölmezse buna ne denur?
- Tesadüf, demiş öğrenci Temel
Öğretmen soruyu yinelemiş.
- Peki, insan yirminci kattan ikinci kez düşer yine ölmezse ne denir?
- Şans.
- Peki üçüncü kez olsa?
- Alışkanlık...
 
paRk..

Küçük John okuldan eve gelir ve üzgün bir sekilde, "Matematik
dersinden 1 aldim" der. Babasi hemen sorar,
"Neden ?" "Ögretmen 3x2 kaç eder?" diye sordu,
ben de "6" dedim. Babasi hemen oglunu tasdikler ve
"Fakat bu dogru" der. Ondan sonra da "ögretmen
2x3 kaç eder?" diye sordu.
"Has siktir, ne farki var ki ?"
"Ben de ögretmene aynisini söyledim
 
seLamı war. .

Öğrencinin biri Mısır'da üniversite okuyormuş. Yazılılar bittikten sonra sömestır tatili olmuş. Arkadaşı Ali'ye, ben memleketime gidiyorum sen bana notlarımı iletirsin: Eğer bir zayıfım varsa Ali'nin selamı var, iki zayıfım varsa Muhammed'in selamı var, üç zayıfım var ise Muhammet Emin'in selamı var dersin demiş. Arkadaşı notlara baktıktan sonra evini aramış, babası çıkmış telefona. Ali orada mı diye sormuş; babası, yok demiş, o da notu bırakmış:
- Ali geldiğinde söyleyin, ümmeti Muhammed'in selamı var.
 
İkinci soRu..

Öğretmen,Öğrencilere:
-Sizlere sorular soracağım.Birinci soruyu bilene ikinci soru
sorulmayacak. Simdi söyle bakalım Ahmet,bir hindinin kaç tane tüyü vardır?
-9567 tane tüyü vardır Öğretmenim!
-Nereden öğrendin bunu?
-Öğretmenim, hani ikinci soru sorulmayacaktı.
 
müdüR..

Küçük Ali okula başladığından beri her gün öğretmeni Aysel Hanım'a gidip,
- "Öğretmenim beni yanlış sınıfa koydunuz, benım yerim birinci sınıf değil, ablam üçüncü sınıfta ama ben en az onun kadar akıllıyım, hiç olmazsa beni üçüncü sınıfa alın" diye şikayet edermiş. Bundan sıkılan Aysel Öğretmen bir gün Ali'yi kaptığı gibi okul müdürüne çıkmış ve olayı anlatmış. Okul müdürü:
- "Peki" demiş, "Bu çocuğu bir imtihan edelim, yeri üçüncü sınıfsa o sınıfa koyalım" ve başlamış sorgulamaya,
- İki kere iki?
Ali hemen
-"Dört" demiş,
-"Sekiz kere dokuz?"
Ali hemen
-"Yetmiş iki" demiş,
-"Kaç mevsim var?"
Ali hemen
-"Dört" demiş.
Bu sirada Aysel Hoca da
-"Müsaade ederseniz bir kaç soruda ben sorayım" demiş ve sormuş:
-"Söyle bakalım Ali, ineklerde dört tane ama bende iki tane var, bu nedir?"
Ali hemen
-"Ayak" demiş, Aysel Hoca sormuş
-"Peki senin pantolonunda olupta benim pantolonumda olmayan şey nedir?"
Ali hemen yanıtlamış
- Cep.
Bunun üzerine Aysel Hoca dönmüş müdüre,
-"Üçe koyalım hocam" diyecekken;
Müdür,
-"Hocam, bu çocuğu üçe değil beşinci sınıfa koyalım, zira son iki
soruya ben doğru cevap veremedim."
 
zayıF nott.


Üniversite son sınıf öğrencisi yazılı sınavından
kalınca doğru hocasına
gider:
-"Siz sınıfta bırakarak hayata atılmamı önlüyor ve
beni cezalandırıyorsunuz. İşin bu yanını hiç düşündünüz
mü?"
-"Tabii düşündüm. Hocanın görevi bilgiyi ölçmek,
yeterli olmayanı sınıfta bırakmak değil mi?"
-"İyi. O zaman size bir teklifim var. Bir soru da ben
size soracağım.
Doğru cevabı verirseniz, ben kötü notumu kabul edip sınıfta
kalacağım. Bilemezseniz, notumu düzeltecek ve sınıfı
geçirteceksiniz. (Hocanın
keyfi yerinde. Teklifi kabul eder.)
Ve öğrenci sorar:
-"Yasal olup, mantıklı olmayan nedir?
Mantıklı olup, yasal olmayan nedir?
Ve de ne mantıklı ne de yasal olmayan nedir?"
Hoca uzun uzun düşünür ama cevabı bulamaz. İddia gereği öğrencisine iyi not vererek sınıfı geçirir. Ama aklı da soruda kalır. Sonunda sınıfın en iyi öğrencisini çağırır, olayı anlatır ve sorunun yanıtını bilip bilmediğini sorar.
Öğrenci hemen cevap verir:
-"Siz 65 yaşındasınız ve 23 yaşında bir kadınla evlisiniz.
Bu yasal ama mantıklı değil. Karınızın 25 yaşında bir sevgilisi var.
Bu mantıklı ama yasal değil. Siz karınızın sevgilisini, zayıf alıp sınıfta kalması gerekirkeniyi not verip mezun ediyorsunuz.
Bu da ne mantıklı, ne de yasal."
 
ne oLmak isDyn?*

Öğretmen derste herkese teker teker büyüyünce ne olacaklarını soruyormuş. Sırayla sorarken sıra bizim İsmete gelir.BR Öğretmen:BR - İsmet büyüyünce ne olmak istiyorsun?BR İsmet:BR - Doktor, ressam ya da cam temizlikçisi.BR Öğretmen:BR - En çok hangisini olmak istiyorsun?BR İsmet:BR - Önemi yok, hepsinde de çıplak kadın göreceğim.
 
bLmıoRm ama
Öğretmen derste Ali'ye sorar:
- İngiltere nerededir?
Ali:
- Bilmiyorum, öğretmenim.
Öğretmen:
- Git evdekilere sor, yarın tekrar soracağım.
Ali eve gelir ve babasına sorar.
Babasi:
- Tam olarak bende bilmiyorum nerde diye, ama çok uzakta olamaz, çünkü bizim şirkette bir tane İngiliz calışıyor, işe yürüyerek geliyor.
 
soLucan. .

Derste öğretmen herkese teker teker sorar. Önce Ahmet'e sorar:
- Ayakları olmayan bir hayvan biliyor musun?
Ahmet:
- Balık.
Sonra Mahmut'a sorar:
- Sen bir tane daha biliyor musun?
Mahmut:
- Solucan.
En son olarak bizim Hasan'a sorar:
- Sende bir tane daha söyle de, başka soruya geçelim.
Hasan:
- Bir tane daha solucan.
 
Bir gün doktorlar tımarhanede yaptıkları araştırmada en akıllı deliyi seçeceklermiş. Bir gün delilerden biri bahçede bulunan havuza düşmüş ve boğulmak üzereymiş. Delilerden biri havuza düşen arkadaşını kurtarmaya çalışmış. Bunu gören doktorlar arkadaşını kurtaran deliyi yanlarına çağırmışlar ve "seni en akıllı seçiyoruz" demişler. Doktorlardan biri: "Peki kurtardığın arkadaşını çağır da sana teşekkür etsin" demiş. Deli: "Gelemez ki!" Doktor: "Neden gelemezmiş?" Deli: "Çünkü kuruması için onu astım!"
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst