fıkralar zuhahahaha

NE FARKEDER
İki sarışın, anahtarları içeride unuttukları için bir arabanın kapısını telle açmaya çalışırlar. Biri diğerine "çabuk ol, yağmur başladı, ıslanıyorum" der. Diğeri yanıtlar: "Ne farkeder? İçerde de ıslanacaksın, arabanın üstü açık."
 
SARIŞIN ESPRİLERİ
Bir sarışınla evlenmenin avantaji nedir?
Özürlülere ayrılan yerlere park edebilirsiniz.

- Bir sarışını nasıl boğarsınız?
Suyla dolu küvete bir ayna koyarsınız.


-- Sarışın yeşilde niye durmuş?
En sevdiği renkmiş, ondan. -

Sarısınlar neden "11" rakamını yazamaz?
Hangi 1'i önce yazması gerektiğini bilmediği için.


- Sarışına kazaların %90'inin evde olduğunu söylerseniz ne yapar?
Taşınır.

- Sarışın pizza ısmarlar. Pizzacı sorar: "6 parçaya mı böleyim, 8 parçaya mı? " Sarışın "6'ya böl", der, "sekiz parçayı bitiremem".

-
- Sarışının biri, elektrikler kesilince yürüyen merdivende 6 saat mahsur kalmış.

- Camdan bir duvara tırmanan sarışın ne yapıyor?
Öbür tarafta ne olduğunu görmek istiyor.


- Sarışının en çok söylediği cümle nedir?
"Ay bilemiyorum..."

- Zeki bir sarışın nedir?
Çelişki.

- Bir sarışının bilgisayarda yazı yazdığı nerden anlaşılır?
Monitöre sürdügü Tipp-Ex'ten.

- Bir sarışını susturmak için ne yapmalı?
"Ne düşünüyorsun?" diye sormalı.

- Sarışının gözlerinin parlaması için ne yapmalı?
Kulagına fener tutmali.

- Sarışınlar neden muz yiyemez?
Fermuarı bulamadıkları için.

- Sarışınlar balığı nasıl öldürürler?
Boğarak.

- Faksın bir sarışın tarafından yollandığını nasıl anlarsınız?
Üstündeki puldan.

- Aynanın karşısında gözlerini kapatmış duran sarışın ne yapıyor?
Uyurken nasıl göründüğüne bakıyor.

- Sarışın neden üçüncüden sonra çocuk yapmamış?
Her dört çocuktan birinin Çinli olduğunu duyduğu için.
 
HAS İNCULAZCE
Temel, İngiltere'de oteldeymiş. Oda servisini arayıp:

-Tu, Ti, Tu, Tu, Tu, Tu. demiş.

Oteldekiler telaşa kapılmış bu mesajı çözmek için oraya, buraya haber salmışlar... Sonunda konsolosluktan bir tercüman bulmuşlar ve Temel'in ne dediği anlaşılmış:

'2 çay, 222'ye !'
 
BİR HATIRLASAM
Ahmet Bey 97'sinde. Hüseyin Bey ise 92'sine erişmiş. Yıllardır dostlukları devam etmekte. Bir gün Ahmet Bey Hüseyin Bey'in evinde yemeğe davet edilmiş.

Dikkatini çekmiş, Hüseyin Bey karısına hitap ederken "gülüm", "hayatim", "balım", "tatlım', "şekerim", "sevgilim", "rûhum", gibi laflar kullanıyor.

Bir ara karısı mutfaktayken yine, "bir tanem, nerelerdesin, yemeğin soğuyacak" demiş. Ahmet Bey dayanamamış:

-Yahu dikkat ediyorum, karına ne iltifatlı laflar ediyorsun... ballar, şekerler... Bunca seneden sonra olacak şey değil, bravo sana, demiş.

Hüseyin Bey şöyle bir arkasını dönüp karısının hâlâ mutfakta olduğundan emin olduktan sonra:

-Sorma birader demiş. Ne balı şekeri, 10 yıl oluyor bizim hâtunun adını unuttum. Bir türlü çıkaramıyorum.
 
NESİ VAR DOKTOR
Doktor, ünlü bir ressam olan arkadaşını ziyarete gitti. Ünlü ressam, son olarak yaptığı hasta bir adam tablosunu doktor arkadaşına gösterip:

-Eee, söyle bakalım fikrin ne? diye sordu:

Doktor tabloya tekrar bakıp cevap verdi:

-Merak edilecek bir şey yok. Sadece üşütmüş, o kadar...
 
NİŞAN YÜZÜĞÜ
Rebeka, parmağındaki nişan yüzüğünü çıkarıp nişanlısına uzattı:

"Artık seni sevmiyorum Salamon. Ayrılalım."

"Peki kimi seveorsun?"

"Moiz'i..."

"Ya... Nerede şimdi o kerata?"

Rebeka ağlayarak Salamon'un ellerine sarıldı:

"Sakin ona bir şey yapma!.."

"Yapacayim."

"Yapma Salamon..."

"Yapacayim Rebeka!.."

"Ne yapacaksin? Üldürecek misin?"

"Yok be kuzum. Şu nişan yuzüğini satacayim."
 
EZBERLEYEMEDİM
Adam eczaneye gelmiş :
-Sizde asetilsalisilik asit var mı? Eczacı adama dönmüş :
-Yani aspirin istiyorsunuz değil mi ?
-Evet evet, şu meredin adını bir türlü ezberliyemedim de.
 
SÜPERMEN
İki adam New York'taki Empire State binasının tepesindeki barda oturuyorlarmış. Biri diğerine dönmüş:
- Biliyor musun geçen hafta şunu keşfettim; Bu binanın etrafında öyle kuvvetli rüzgarlar var ki, tepesinden atlıyorsun aşağı, 10. kata kadar düşüyorsun, sonra rüzgar o kadar kuvvetleniyor ki seni döndürüp 10. kat penceresinden içeri atıyor... Barmen bunu duyunca kafasını olumsuz bir şekilde sallamış. Öbür adam demiş ki:

-Yahu sen deli misin olacak şey değil şu dediğin...
-Yok kesinlikle oluyor denedim ben. İstersen şimdi göstereyim sana.

Ve adam kalkmış bardan, gitmiş pencereye, yallah atlamış aşağı. 10. kata yakınlaşınca birdenbire pencereden içeri doğru kayıvermiş. Sonra da asansöre binip yukarı, bara çıkmış. Öbür adam demiş ki:

- Yahu gördüm ama bu bir sefer olacak bir şeydi bir daha olmaz
- Olur olur bir daha göstereyim bak...

Ve adam yine cumburlop aşağı atlamış. Yine 10. kat civarında rüzgar adamı pencereden içeri atıvermiş. Adam bara dönünce öteki adama deneyip görmesini söylemiş.

Öbür adam:
- Haydi bakalım. Hakkaten işe yarıyor demek. Bir deneyeyim...

Demiş ve pencereden aşağı atlamış. Direkt aşağı uçarken 11. katı geçmiş, 10.kat, 9.kat, 8.kat derkent taakk diye kaldırıma yapışmış. Yukarıda barda barmen birinci adama dönmüş ve:

- Süpermen, içince adi adamın teki oluyorsun!..
 
KUYUYA ATLAMIŞ
Adam dağda dolaşmaktadır... Günlerden beridir de susuzdur. Dolaşırken ileride bir kuyu görür. İçine bakar ama dibini göremez. Yerden büyükçe bir taş alır, kuyuya atar. Su sesini dinlerken, kuyunun içine hızla bir koyun atlar. Adam şaşırır... Derken bir çoban adama yaklaşır ve sorar:

-Kardeş buralarda bir koyun gördün mü?

Adam:

-Gördüm, az önce şu kuyuya atladı, der.

Çoban şaşırır:

-Bu imkansız, ben onu az evvel büyükçe bir taşa bağlamıştı
 
DAL
Memur, müdüre giderek der ki:
- Istifa ediyorum efendim. Arkadaşlar benimle hep 'Şempanze maymun' diye alay ediyorlar.
- Olmaz, çalışkan ve dürüst bir memursunuz. Sizin ünitenizi değiştireyim.
Birlikte şirketin diğer ünitelerini gösteren büyük şemânın önüne geçerler. Müdür memura sorar:
- Evet, hangi dalı seçiyorsunuz?
- Aşkolsun müdür bey, siz de mi?
 
TÜRK ASKERİ
Temel askerliğini yunan sınırında yapıyormuş. Temel'in cani çok sıkılıyormuş.
Yunan'a bir ıslık çalmış elleriyle 'Havacı mısın?' işareti yapmış, Yunan aldırmamış.
Bir ıslık çalmış elleriyle 'Karacı mısın?' işareti yapmış, Yunan aldırmamış.
Bir islik daha çalmış 'Denizci misin?' anlamında yüzme işareti yapmış, Yunan aldırmamış.
Bir ıslık daha çalmış. El hareketi yaparak 'Topçu musun?' demiş, Yunan aldırmamış.
Bir ıslık daha çalmış 'Gözcü musun?' anlamında dürbün işareti yapmış, Yunan aldırmamış.
Nöbetler değişmiş sıra yine Temel'le Yunan'a gelmiş.
Yunan'a hadi sınıra git demişler, asker de:
- 'Ben oraya gitmem. Orada bir deli Türk askeri var, bana hava kararınca yüzerek gelip sana bir koyacağım gözlerin fırlayacak diyor..'
 
CEPHANELİKTEN
Temel savaşta paraşütle uçaktan atlamış, yere doğru süzülüyor. Bir de ne görsün, Temel aşağı doğru giderken, Dursun da aşağıdan ona doğru geliyor.

-Ula Temel nereden celiysun?
-Uçaktan uşağum, paraşütle atladım. Sen nereden celiysun?
-Pen da aşağıki cephanelikten da!
 
MERDİVEN ÇIKABİLECEK MİYİM
Adam evinin merdivenlerinden çıkarken düşüp, bacağını dört yerinden kırmıştı. Hemen hastaneye kaldırmışlar, doktor bacağı boydan alçıya almış ve:

-Beyefendi bundan sonra daha dikkatli olun, en azından alçınız çıkana kadar merdivenlerden inmek çıkmak yok, demişti.

Üç ay sonra kırıklar kaynadı, alçı çıkarıldı. Adam bu arada doktora:

-Doktor bey artık merdivenlerden inip çıkabilir miyim, diye sordu, doktor da:

-Tabiî, ancak yine de bir süre daha dikkatli olmalısınız, dedi. Adam doktorun bu cevabi üzerine sevinçle bağırdı:

-Oh be şükürler olsun, üç aydır eve su borusundan tırmanarak girip çıkmaktan anam ağlamıştı.
 
TAZE BALIK
Galata'da bir balıkçı bağırıyor:

-Canlı balık, canlı balık!

Ermenî bir teyze yaklaşıyor ve Ermenî aksânıyla soruyor:

-Evladım balıklar tazedir?

-Canlı balık, canlı balık!!!

-Evladım balıklar tazedir?

-Teyze canlı diyoruz ya işte!!!

-Aa evladım ben de canlıyım fakat tazeyimdir?
 
BAŞARILI RESSAM
Ressam galeri sahibine sergide resimlerinin ilgi görüp görmediğini sordu. Galeri sahibi şöyle cevapladı:

- Sana bir iyi bir de kötü haberim var. İyi haber: Bir beyefendi senin resimleri inceledi ve sen öldükten sonra bu resimlerin kıymetlenip kıymetlenmiyeceğini sordu. Ben de evet dedim. Bunun üzerine 15 resmin tamamını satın aldı.

'Harika' diye bağırdı ressam. 'Peki kötü haber ne?'

- Adam senin doktorundu...
 
KAVGA SEBEBBİ
Küçük Vincenzo, nefes nefese karakoldan içeri girer.

-Koşun polis amca, biri babamı dövüyor!

Polis sokağa fırlar. İki adamın alt alta, üst üste yuvarlandığını görür.

-Evlâdım sen merak etme. Ben şimdi onları ayırırım. Söyle bakalım hangisi senin baban?

-Ben de bilmiyorum. Zaten onlar da bu yüzden kavga ediyorlar
 
SARIŞIN KÜTÜPHANEDE
Sarışının biri kütüphaneye gitmiş ve direk bankoya yönelerek görevliden bir hamburger, bir kola ve bir de patates kızartması istemiş. Görevlinin saf saf yüzüne baktığını gören sarışın bu sefer daha yüksek sesle:

-Anlatamadım galiba beyfendi, bana bir hamburger, bir kola, bir de patates kızartması, demiş.

Artık iyice sinirlenen görevli:

-Hanımefendi, burası kütüphane, demiş.

Sarışının yüzü kıpkırmızı olmuş, özür dileyip çok çok kısık bir sesle fısıldayarak:

-Pardon pardon, bana bir hamburger, bir kola ve bir de patates kızartması...
 
BİZİMKİ DAHA GÜZEL
Karı koca yemek yiyor... O sırada masaya yaklaşan heykel gibi güzel bir esmer, adamı selamlayıp geçiyor. Adamın karısı soruyor:

-Kim bu afet?

Adam:

-Eğer mutlaka bilmek istiyorsan söyleyeyim, metresim!

Kadın:

-Bir de bu kadar pervasızca söylüyorsun. Boşanıyorum senden!

Adam:

-Yani Etiler'deki apartmanı, Kandilli'deki yalıyı, Göcek'teki tekneyi ve Nice'deki villayi bırakıyorsun...

Uzun bir sessizlik olur. Çift yemeğini çatallarken kadın birden sorar:

-Şu arkada oturan Fuat değil mi? Yanındaki kadın kim?

Adam:

-Fuat'ın metresi.

Kadın:

-Ayy bizimki çok daha güzel!
 
İŞİNE GÖRE EVLAT
Doğumevi bekleme salonuna hemşire koşarak girer, ilk sırada oturan adama yaklaşarak:
'Sizi tebrik ederim, ikiz çocuğunuz oldu' der.
'Ne tesadüf' der adam. 'Minnesota İkizleri - Basketbol Takımındayım'
Bir saat sonra, aynı hemşire yine koşarak gelir,
'Mr.Smith' ismini anons eder. Mr.Smith yerinden heyecanla doğrulur, Hemşire:
' Artık üçüz babasısınız' der.
Mr.Smith şaşırır ve 'Olacak şey değil, ben de 3M şirketinde çalışıyorum' der.
Hemşire bir daha göründüğünde üçüncü adama:
'Eşiniz dördüz doğurdu, kutlarım' der. Adam da şaşkınlıkla 'Ben de Dört Mevsim Otelinde çalışıyorum' der.
O sırada yanında oturmakta olan adam hafif baygınlık geçirerek oturduğu yerden aşağı doğru kayar, yetişip müdahale eden hemşire sorar:
'İyi misiniz, ne oldu size?'
Adam kendine gelmeğe çalışarak doğrulur:
'Temiz havaya ihtiyacım var, 101 Dalmaçyalı mağazasının müdürüyüm de...
 
DEKORATÖR
Adamın biri, dekoratörlerin ne iş yaptıklarını bilmiyordu. Bir arkadaşına sordu. Arkadaşı, dilinin döndüğü kadar anlattı:

"Canım dekoratör sözgelimi, hangi odanın ne şekilde boyanacağını, ne biçim duvar kağıdı ile kaplanacağını söyler. Hangi odaya hangi eşyaların yerleştirileceğini, koltukların nereye konacağını belirtir. Perdeler konusunda fikir verir."

Beriki dinledi, dinledi gülmeye başladı:

"Canım desene kaynanam gibi bir şey. Bundan meslek mi olur?"
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst