Fıkra Arşivi 2 ! . . .

Maymun
Kadın bebeğiyle otobüse binerken otobüs şoförü kendini tutamayıp şöyle demiş: - Aman Allah’ım ne kadar çirkin bir bebek... Kadın sinirle biletini kutuya basmış en arka tarafta bir adamın yanındaki boş yere oturmuş. Adam kadına dönmüş ve şöyle demiş
- Özür dilerim. Acaba az önce şoförle aranızda ne geçti?Kadın :
- Terbiyesiz adam hakaret etti. Adam bunun üzerine :
Ben avukatım. Bir kamu görevlisi görev başında hakaret edemez. Suç teşkil eder dedi. Kadın :
- Doğru. Gideyim de şunun ismini falan alayım. Adam çok kibardır ve şöyle der :
- Merak etmeyin ben maymununuza göz kulak olurum.
 
İki Sarışın
İki sarışın anahtarı içeride unuttukları için arabanın kapısını telle açmaya çalışırlar. Biri digerine :
- Çabuk ol yağmur başladı ıslanıyorum" der. Diğeri bunun üzerine :
- Aptal sarışın dedikleri bu olsa gerek... Ne fark eder? İçerde de ıslanacaksın...
- Aaa hakkaten yaa. Bizim arabanın üstü açık...
 
Fatih'in Yiğitleri
Bir gün Cennet'in kapıları şiddetle vurulmuş: Güm Güm Güm.. İçeriden seslenmişler:
- Kim o? Dışarıdan gök gürültüsü gibi bir ses:
- Biz İstanbul’u fetheden Fatih'in yiğitleriyiz! Cennet'e hoş geldiniz diyerek kapılar ardına kadar açılmış ve yiğitleri içeriye buyur etmişler. Her şey çok güzel gidiyormuş. Ta ki 40 yıl geçinceye kadar. Bir gün kapılar yine şiddetle çalınmış: Güm Güm Güm... İçeriden sormuşlar:
- Kim o? Dışarıdan gök gürültüsü gibi bir ses:
- Biz İstanbul’u fetheden Fatih'in yiğitleriyiz! İçeriden hemen cevaplamışlar:
- Hadi len! Onlar 40 yıl önce geldi! Dışarıdan yine ses gelmiş:
- Biz mehter takımıyız ancak geldik!
_
 
Teknoloji
Amerikalılar yeni bir uçak geliştirmişler. Bu uçağı denemek için Arabistan'a götürürler. Bir Arap pilotunu uçağa bindirirler ve uçak havalanır. Arap pilotu uçağı kullanırken 4 motordan biri patlar. Göstergelerde "Don't panic. This is American technology" yazısı görülür. Pilot rahatlar. Daha sonra bir motor daha patlar ve göstergede aynı yazı görülür. Biraz sonra iki motor aynı anda patlar ve hiç motor kalmayınca Arap pilot panikler. Tam bu esnada göstergelerde "Don't panic. This is American technology" yazısı görülür ve uçak kendi kendine rahat bir şekilde yere iner.
Araplar şaşırır ve kendileri de böyle bir uçak yapmaya karar verirler. Yaptıkları uçağı Amerikalılara denetmek için bir Amerikan pilotunu uçağa bindirirler. Uçak kalktıktan birkaç dakika sonra bir motor patlar. Göstergelerde "Don't panic.This is Arabic technology" yazısı görülür. Birkaç dakika sonra 2. motorun patlamasıyla aynı yazı göstergede görününce pilot "Ulan bizim uçağın aynısını taklit etmişler. Ne taklitçi adam yav bunlar" dedikten sonra kalan 2 motorda patlar. Uçağın kendiliğinden yere ineceğini düşünen pilot göstergede şu yazıyı görür.
"Don't panic. This is Arabic technology. Please repeat after me;
Eşhedü ellâa ilâahe illallâah ve eşhedü enne Muhammeden abdühüü ve rasüülüh “
 
Üç Sarışın
Üç sarışın gemi kazasından sonra bir kara parçasında gözlerini açarlar. İçlerinden biri bir şişe bulur ve açar. Şişenin içinden bir cin çıkar. Cin hepsine bir dilek hakkı verir. Birinci sarışın beni akıllı yap da bu adadan kurtulayım der. Cin onu kızıl yapar. Bu hemen yüzerek oradan uzaklaşır. İkinci sarışın beni ondan daha akıllı yap da yüzmek zorunda kalmadan buradan kurtulayım der. Cin onu hemen esmer yapar. Oda bir sal yapıp adadan uzaklaşır. Üçüncü sarışın beni hepsinden akıllı yap der. Cinde onu erkek yapar ve diğerlerinin kullanmayı akıl edemediği köprüden yürür gider...
_
 
Sert Mektup
Patron sekreterini çağırıp :
- Kızım şu NBC firmasına bir mektup yaz. Haftalardan beri durmadan mal alıyorlar ama bir kuruş ödedikleri yok. Mektup biraz sert olsun kızdığımızı ve sinirlendiğimizi anlasınlar demiş.
Sekreter gitmiş ve biraz sonra elinde yazdığı mektupla patronun yanına gelmiş. Patron mektuba şöyle bir göz attıktan sonra :
- Ooo kızım bu da pek ağır olmuş adamlar bizi dava etseler tazminata hak kazanırlar. Sen bu mektubu biraz hafifleterek bir daha yaz lütfen demiş.
Sekreter biraz sonra yeniden yazdığı mektup ile patronun yanına gelmiş patron mektubu okumuş ve :
- Bu da olmamış. Sen bu mektubu biraz daha hafifletiver demiş.
Mektup üçüncü defa yazılıp patrona sunulmuş patron mektubu alıp okumuş sekreterine :
-Bak bu biraz daha iyi olmuş ama yine de ağır. Adamlar ne de olsa bu kadar senelik müşterimiz kalplerini kırmayalım münasebetlerimizi kopartmayalım. Sana zahmet ama lütfen bu mektubu bir kere daha gözden geçir demiş.
Sekreter mektubu dördüncü defa yazmış ve patrona getirmiş. Patron dikkatle okumuş ve sekreterine :
- Bak bu defa iyi olmuş. Ancak bazı imla hataları var. Lütfen şuraya otur ve bu hataları düzelt demiş. Patron mektuba bakarak gördüğü hataları saymaya başlamış :
- Hıyar rezil adi eşek ve hayvan kelimeleri küçük harf ile başlar onları bir düzelt. Ananızı derken ayırma işareti yoktur. Sülalenizi yazarken tek ü kullanılır. Bunları güzelce düzelt ve mektubun başına da 'Sayın Baylar' yazıp postala"
 
Mavili Sapık
Ormanda oturan acil vaka bir hasta varmış hastaneye gitmesi mecburmuş. Köylü hastaneyi aramış ve köyde hiç araç olmadığını hastanında çok acil olduğunu anlatmışlar doktora. Doktor da ne yapsın almış jipini gitmiş kadının ormandaki evine. Kadını jipine bindirmiş ve yola çıkmış. Yolda Önüne kıpkırmızı bir adam çıkmış. Adam doktora :
- Ben ormanın kırmızılı sapığıyım. Şimdi bana yiyecek ver demiş. Doktor korkmuş ve hemen sandvicini adama vermiş. Sonra bir gölün etrafından geçerken jipin önüne sapsarı bir adam atlamış. Adam doktora :
- Ben bu gölün sarılı sapığıyım. Bana hemen içecek bir şeyler ver. Bizim ki yine korkmuş hemen elindeki kolayı sarılı sapığa uzatmış. Sonra yola devam etmiş. Otoyolda ilerlerken önüne masmavi bir adam çıkmış el kol sallamış jipi durdurmuş. Doktor sinirli bir şekilde camdan kafasını çıkarıp adama bağırmaya başlamış :
- Sende otoyolun mavili sapığı mısın? Sen ne istiyorsun lan hıyar.. Mavili adam doktora dönmüş ve :
- Ehliyet ruhsat lütfen demiş...
_
 
Geyik Muhabbeti
İki adam muhabbet ediyormuş. Muhabbet aynen şöyle :
- Muhabbet ediyoruz
- Ne muhabbeti?
- Geyik muhabbeti
- Ne geyiği?
- Ren geyigi
- Ne reni?
- El freni
- Ne eli?
- Hanımeli
- Ne hanımı?
- Ev hanımı
- Ne evi?
- Dağ evi
- Ne dağı?
- Ağrı Dağı
- Ne ağrısı?
- Baş ağrısı
- Ne başı?
- Kuşbaşı
- Ne kuşu?
- Muhabbet kuşu
- Ne muhabbeti?..
 
Zımpara Kağıdı
Bakkal çırağına iş öğretiyordu :
- Bak evladım müsterinin istediği bir şey yoksa eğer onu eli boş yollamayacaksın. Onun istediğine benzer birşey önereceksin. Mesela müşteri toz şeker isterse "Yok onun yerine kesme şeker verelim" diyeceksin domates isterse ve yoksa hemen "salça verelim" diyeceksin. Anladın mı?
- Anladım diye yanıtlamış ustasını çırak.
Biraz sonra bakkal dükkanı çırağına emanet edip dışarı çıkmış.
Kısa bir süre sonra bir müşteri gelip tuvalet kağıdı istemiş. Tuvalet kağıdı olmadığını gören çırağın aklına hemen ustasının öğrettiği taktik gelmiş ve şöyle demiş :
- Abla tuvalet kağıdı kalmamış zımpara kağıdı versek olur mu?
_
 
Rutubet
Birgün doktorun muayenehanesinin kapısı açılmış ve içeri bir adam girmiş. Adam doktora demiş ki :
- Beni hatırladınız mı? Hani iki sene önce romatizma teşhisi koymuştunuz.
- Evet hatırladım. Buyrun bir şikayetiniz mi vardı?
- Siz bana rutubetten uzak durmamı söylemiştiniz.
- Evet.
- Ben de size sormaya geldim. Acaba artık banyo yapmamın bir mahzuru var mı?
_
 
Yarım Lahana
Bir alış veriş merkezine giren müşteri manav reyonundaki ¤¤¤gahtara rica etmiş :
- Şu lahanayı bölüp bana yarısını verir misin?
- Bölemeyiz demiş ¤¤¤gahtar.
- Neden bölemiyorsunuz nasıl olsa kiloyla satıyorsunuz.
- Olmaz ama ben yine de reyon şefimize bir sorayım.
¤¤¤gahtar sinirli bir şekilde reyon şefinin olduğu tarafa doğru yürürken hemen arkasından da müşterinin geldiğini farketmemiş. Rahatça duyulan bir sesle şefe :
- Şef dangalağın biri lahananın yarısını istiyor dedikten sonra bir de bakmış ki müşteri arkasında . Herif utanarak sözünü tamamlamış :
- Bu beyefendi de diğer yarısını istiyor...
 
İki Mektup
Bir başbakan devir teslim töreninden sonra halefine :
- Şu iki zarfı al demiş. Memleket ekonomik krize girerse birinciyi politik hayatın tehlikeye düşerse ikinci zarfı açarsın.
Bir süre sonra ülke ekonomik krize girmiş. Başbakanın aklına zarflar gelmiş. Gitmiş birinci zarfı açmış. Zarfta şöyle yazıyormuş: "Hemen suçu benim üzerime at."
Bu taktik yeni başbakana biraz süre kazandırmış fakat ülkenin düzelmesine yetmemiş. En sonunda işler düzelemeyecek duruma geldiğinde ikinci zarfı açmış. Bu zarfta yazan ise şuymuş: "Hemen iki mektup yaz!"
_
 
Kel Kör Topal
Bir kel bir kör bir de topal yolda yürüyorlarmış. Yanlarından çok hızlı araba geçmiş. Kel :
- Bak şu hayvana demiş. Topal :
- Ben onu bir koşuda yakalar gelirim demiş. Körde
- Boşuna koşma ben onun plakasını aldım zaten demiş.
 
Namaz
Bir gün üç adam namaza gitmiş. Tam namaz esnasında birinin etrafında arı dolaşmaya başlamış. Adam bundan çok rahatsız olmuş ve demiş ki:
- Yahu etrafımda bir arı var rahatsız ediyor namazı bozacak diye korkuyorum.
Yandaki :
- İyi de sen konuştun namanazın zaten bozuldu bari kov şunuda bizim namazımız bozulmasın.
Üçüncüsüde :
- Neyse ki ben size uyup konuşmadım yoksa benim namaz da bozulacaktı...
_
 
Teminat
Çok şık giyimli adamın biri New York şehrinin en iyi bankalarından birine girer. Sırasını bekledikten sonra müşteri temsilcisinin önündeki koltuğa oturur ve utangaç bir eda ile ;
- Çok acele 5000 dolara 3 haftalığına ihtiyacım var bunu sizden hemen temin edebilir miyim diye sorar ?
Müşteri temsilcisi adamın giyiminden ve konuşmasından çok etkilenmesine rağmen kendi bankaları ile daha önce hiç çalışıp çalışmadığı veya herhangi bir referansı olup olmadığı gibi beylik sorularını ezberletildiği şekilde sorar. Adam bunun üzerine kibarca ve ezilerek bunların aslında hepsini kendisine temin edebileceğini fakat çok acelesinin olduğunu ve müşteri temsilcisinin temkinli yaklaşımını da gayet anlayışla karşıladığını anlatır ve sorar :
- Benim aklıma bir çözüm yolu geliyor; kapınızın önünde 200.000 dolar değerinde Rolls Royce arabam var bunu size teminat olarak bırakayım 3 hafta sonra 5.000 doları ve faizini ödedikten sonra arabamı geri alırım böyle bir çözüm sizce uygun mu?
Müşteri temsilcisi bunu hemen sevinçle kabul eder adamın Rolls Royce''u bankanın garajına park edilir ve adam arzu ettiği 5.000 doları alıp gider. Adam 3 hafta sonra yine aynı müşteri temsilcisinin önüne gelir borç aldığı 5.000 doları ve 3 haftalık süre için tahakkuk eden 15 dolar 42 cent faizi öder. Müşteri tam Rolls Royce''u ile bankanın önünden ayrılırken müşteri temsilcisi biraz utanarak :
- Kusura bakmayın ama sizin gibi bir beyefendi nasıl olur da kredi kartı ile çekebileceği 5.000 dolar için 200.000 dolar değerindeki Rolls Royce arabasını rehin bırakıp 5.000 dolar kredi alır ?'' diye sorar. Bunun üzerine müşteri :
- Peki siz New York''da Rolls Royce'umun başına bir şey gelmeyeceğinden bu kadar emin olduğunuz ve 3 haftalık park ücretinin 15 dolar 42 cent tuttuğu başka bir park yeri biliyor musunuz? sorusuyla cevap verir.
_
 
Hay Hitler
Bir gün Hitler 3 esir yakalamış. Bir hain Alman bir Fransız ve bir Yahudi. Bunlara "Size birer soru soracağım. Eğer bilirseniz hayatınız bağışlayacağım demiş." Bunlar da "Tamam" demiş. Hitler hain olan Alman'a: "Titanic kaç yılında battı?" demiş. Alman: "1912" Hitler: "Tamam geç" Hitler Fransıza: "Kaç kişi öldü?" demiş. Fransız 1050 kişi demiş. Hitler: "Tamam geç" demiş. Hitler Yahudiye şunu demiş: "Say ulan kurtulanların isimlerini..."
_
 
Bu Biir
Çocuk birgün dedesine sormuş:
- Dede ninem ile kaç yıldır evlisin?
- 40 yıldır evlat
- Peki ama dede ben sizi hiç kavga ederken görmedim bunun sırrı nedir?
- Otur evlat anlatayım... Nikahımız kıyıldı. Benim at arabasına ninenin üç-beş eşyasını attık ve bizim köyün yolunu tuttuk. Yolda atın ayağı tökezlendi. 'Bu bir' dedim. Yola devam ederken bir daha tökezlendi ben yine 'Bu iki' dedim. Köye de epey yolumuz vardı. Bizim atın ayağı bir daha tökezleyince 'Bu üç' dedim ve çektim piştovu atı orada vurdum. Ninen ben atı vurunca başladı bana söylenmeye:
- Biz nasıl gideceğiz. Niye durup dururken atı vurdun. Sende hiç akıl yok mu? Bu eşyaları nasıl götüreceğiz?
Ben de döndüm ninene:
"Bu biiirr" dedim.
O gündür bu gündür gül gibi geçinip gidiyoruz
_
 
Şapkacı
Şapka satarak geçinen bir adamın yolu birgün ormana düşmüş... Bir süre yürüdükten sonra sıcaktan ve yorgunluktan bunalmış bir agacın altına oturmuş. Şapkalarla dolu sepetini de yere koymuş ve uykuya dalmış... Birkaç saat sonra adam tuhaf sesler duyarak uyanmış... Bir de bakmış ki yanındaki sepet bomboş
Şapkalar gitmiş!! Bir de kafasını kaldırıp ağaca bakmış ki ağacın dallarında bi sürü maymun her birinin kafasında adamın şapkaları... Adam düşünmeye başlamış: "Ben şimdi ne yapıcam şapkaları bu maymunlardan nasıl alıcam...?"...Düşünceli bir şekilde kafasını kaşırken bi bakmış maymunlarda adamın taklidini yapıyolar kafalarını kaşıyolar... Adam ellerini havaya kaldırmış maymunlar da aynısını yapmışlar... Derken adam ne yapacagını bulmuş... Kendi başındaki şapkasını çıkartıp yere atmış tabi maymunlar da kafalarındaki şapkaları hemen yere atmışlar... Adam böylece bütün şapkaları toplayıp sepetine koymuş... Aradan 50 yıl geçmiş. Artık adamın bir torunu varmış o da dedesi gibi şapka satıcısı olmuş. Günlerden birgün onun da yolu aynı ormana düşmüş. Hava yine çok sıcakmış ve genç adam bir ağacın altına oturmuş şapkalarla dolu sepetini yanına koymuş ve uykuya dalmış. Bir saat sonra uyanmış bir de bakmış sepetin içinde şapkalar yok! Derken tuhaf sesler duymuş bir de kafasını kaldırmış ki ağacın üstünde bi sürü maymun hepsinin kafasında birer şapka. Adam düşünmüş: "Dedem yıllar önce bana bir hikaye anlatmıştı... Ne yapacağımı çok iyi biliyorum" Adam kafasını kaşımaya başlamış maymunlar da aynısını yapmışlar. Adam ellerini havaya kaldırmış maymunlar da ellerini kaldırmış ve adam gülümseyerek kendinden emin bir tavırla başındaki şapkayı çıkarmış yere fırlatmış o anda aymunlardan biri ağaçtan inmiş adamın yere attığı şapkayı kapmış adama da bi tokat atmış ve:
- Sadece senin mi deden var lan !
 
Pinokyo
İsa Mesih bir gün çölde gezinirken ağlayan bir ihtiyar görmüş ve yanına yaklaşıp derdini sormuş. İhtiyar:
-Kaybolan oğlumu arıyorum ama artık umudu kesmek üzereyim
deyince İsa Mesih yaşlı adama acımış ve :
-Oğlunu beraber arayalım demiş. Ve sonra sormuş :
-Peki demiş oğlunu tanıyacağımız bir işaret bir iz var mı? Mesela doğum lekesi filan...
İhtiyar :
-Evet oğlumun ellerinde ve ayaklarında çiviler vardı...
-İsa Mesih'in gözleri dolmuş ve haykırmış :
-Baba!!!
İhtiyar da haykırmış :
-Pinokyo!!!
_
 
Sütlü Kahve
Bir gün kahvede oturanlardan birisi demiş ki :
-Kahvenin önünden ilk önce erkek geçerse kahve kadın geçerse süt içelim.
Kahvenin önünden Bülent Ersoy geçmiş sütlü kahve içmişler.
_
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst