Dün gece

---> Dün gece

''Gitmeler bana kaldı"
Daha üç adım olmadı çıkalı bu sevdadan
Ayrılığın kokusu hâlâ üzerimde
Avuçlarımda buzdan bir alev
Yüreğimde yepyeni bir ateşkes
Gitmeler bana kaldı yine bu aşktan
Bütün sayfalarım sil baştan
Sonu nereye varacak bilmiyorum
Oysa içimde inadına yanan bir mum
Dokunma ellerime-sönmedim daha
Unutmaktan geliyorum.

Daha dün kirpikleri kadar yakındım ona
Her gece düşlerinde sabahlıyordum
İşte orada köşe başında bıraktım ellerini
O bana
Ben ona ağlıyordum
Son tetiği gözleri çekti gözlerime
Kanıyor
Kanıyordum
Ölüler yalan söylemez bilirsin
Deliler gibi seviyordum.

Daha biraz önce
Onu öpen bu dudakları aynalarda parçaladım
Onu okşayan bu elleri bir yangında bıraktım
Ona gülen bu gözleri zindanlara attım
Yüreğim ayazda
Kaç şiirim çığlıklar attı ardından sayamıyorum
Bavullar dolusu hatıraları bir mağaraya taşıdım
Yalnızlığımı bir dağ başına
Kendimi nereye koyacağımı bilemiyorum
Ne olur ayıplama beni
Susmadı daha gözlerim
Ağlamaktan geliyorum.

Zıpkın yemiş balıklar gibiyim
Şimdi bir ıslık bile dağlar yüreğimi
Bir eski şarkı yağmalar bütün uykularımı
Çıkmaz sokaklarda kaldım biliyorum
Başım dönüyor, ben dönüyorum
Acele etme ne olur bekle biraz
Daha yakmadım bütün gemileri
Daha yırtmadım dönüş biletimi
Öyle yorgun öyle bitkin ve öyle sürgün
Unutmaktan geliyorum...
 
---> Dün gece

Sarı-turuncu bir mevsimdi Son-bahar...
Sarının en koyu tonunu barındırıyordu düşlerinde..
Hani sarı Ayrılığın rengi olmuştu ya,
Bu yüzden adı konmuştu Son-bahar....


Son-bahar!
Seni nasıl bilmeli?
Ömrümün hangi rengine koymalı gölgeni?
Ardıma düşürdüğün hicranlarını nasıl bertaraf etmeli?
Bir gün İlk-bahar'ı müjdeler misin Son'unda...
Bir gün visal'i hicran diye sürer misin bağrıma...

Son-bahar!
Hadi kalk giyin yeşilin en alaca rengini suretine,
Soyun tüm ölümcül son'ları yaşattığın ayrılık kisvesini...
Ya bir İlk ol, dokun sararmış yüreğime ilk-baharları getir,
Ya da son'unda bitir ömrümü bir son-bahar sahteliğinde...
 
---> Dün gece

Adı rüya ama
kanmadım.
Uyansam boş
nefes alsam nafile...
Onca pişman yılın ardından
dünyaya küsüşüm gözlerinden...
Gelme demedim mi gecelerime!

Belki vardı belki hepsi yalandı
ama gülüşümü koruyamadım.
Arka ceplerime şah damarıma
tırnaklarımın içine kadar pişman
beklediğim duraklara bile yazdığım adına düşman
cümle sonlarında sitemkar
şehrin arka sokaklarında bir kaybolmuşum hala...

Kendine savrulduğum iç çekişlerin ardından
kendime gelemeyişim
kendiliğinden bir sen yüzünden.
Sabah olmuş rüyalar yalanmış heyhat!
Kelimeler sadece kelimeden ibaretken bile
sana yazacak bir senim bile yokken üstelik
hala şiir yazıyorum
hala kendimi hatırlamadım...
Nasıl bir aşksa payıma düşen hep fazla!
Öde öde bitmiyor körolasıca!

Başımı aklıma dar ettiğin
tüm düşlerin düşüşlerinde
bir kumarbaz cesaretiyle gelmişsem sana;
gitmek için değil
gitme demen için değil...
Yaşamak lazımsa bazen
bazen de sevmek lazımdır diye...
Belki hatırlatır sana diye...
Sadece beni sev diye belki...
Sanki sabah uyandığımda
yanımda olacaksın gibi...
Bir kadersizliğin baş harfi gibi...
Ne sen varsın oysa
ne de ben şimdi yokolduğun yerde...
Yokluğuna bağdaş kurmuş
öylece saçmalıyorum işte..
 
---> Dün gece

Yazma diyorlar bana,
yazarken canın acıyor,
ağlıyorsun..
ve gelemiyorsun kendine uzun bir süre..
yazma diyor,beni tanıyanlar..
yazarsan kurtulamazsın bu aşktan...!
Yapamıyorum,
yazmamayı beceremiyorum...
oysa sussam bir süre..
dinlense kelimeler..
Ben sussam sen yazarsın belki..
İkimizin yerine konuşmaktan yoruldum artık...
Ben yazmazsam belki yeni anlamlar yüklenir alfabeye..
Bir harfini aldım oysa onun ben..
28 harf kaldı geriye..
Artık seni tanıyanlar,
bilemeyecekler hiç..
Adının başında hangi harfin olduğunu..
Kolay değil böyle sevilmek eminim..
Hiç seni sevdiğim kadar sevilmemiş olsamda..eminim işte..
Benim nefes almamı engelleyen bu aşk,
seni de yaşatmaz,bilirim..
Bulmacaların içindeyim,
ama ne olur çözme beni..
gidersen birgün dayanamaz kalbim..
bırak sırlarla kalayım..sen hep başucumda kal..
Bana hiç "gelmemiş" olsaydın..
korkmazdım elbet "bir gün gidecek" olman düşüncesinden..
Ama geldin bana,
Ne de iyi ettin...!
Susamıyorum..Ne zaman susmak gelse içimde..
Gözyaşlarımla yıkıyorum yüzümü..
Çok ağlıyorum...
Diyor ki bir şarkı;
-ben denizden bir damlayım,o yüzden tuzludur gözyaşlarım..
Denizden doğduğum doğru..
ama artık eminim,
Doğduğum yerde ölmeyeceğim...!
Ağlatmak istemezdim kimseyi..
ve sen hiç ağladın mı,bilmiyorum..
Hayatının neresindeyim
ve yokluğumun büyüklügü ne kadar yer tutarsa
bedelini ödemeye razıyım..
Bırak gideyim..
"Tutmuyorum zaten" diyebilirsin..
doğru..
ellerinle bağlamadın ellerimi..
Dillerinle söylemedin "gitmeleri"..
Kalbimden kalbine bağlanan o kalın ilmiği sen atmadın..
Habersiz değildin ama...Sadece uyarmadın..
Bazen oturup sana mektup yazmak geliyor içimden..
Sayfalarca..renk renk..
Saçlarımı boyadığım gibi boyamak istiyorum kelimeleri..
Oturuyorum..yazamıyorum..
Boya kalemleri elimde kalıyor..
Gidip masum çocuk yüzlerini boyuyorum..
Gülüyorlar..
Birilerini mutlu etmeyi becerebiliyorum..
Az da olsa..
Kötü olabilseydim..senin için,sana karşı..
Nefret edebilseydin benden..
Denemedim mi sanıyorsun,seni sevmemeyi..
benden nefret etmeyi sana öğretmeyi..
olmadı..
ne zaman bir adım atsam senden geriye..
yüzlerce kere koştum ileriye..
Ardıma döndüğümde sen hep aynı yerdeydin..
Uzaklığımız bundandır..
Neden boğaz köprüsü var burada biliyor musun...
ben mi uydurdum yoksa bu bir hikaye miydi,hatırlamıyorum..
Ama bir şehir aşık olunca diğer şehre..kuruvermişler araya köprüyü işte..
Şehirlerin dilleri yok,anlatamazlar sevdalarını..
Benim dilim var..
Ama şehir kadar saklayamam sevdamı..
Salıverirsem birgün içimden bu aşkı..
yıkılacak bu köprü..
Hiç bir seven kavuşmasın diye....!
Olmuyor..olmuyor..
Bir mektup yazsam diyorum sana..
İnsan kalbine mektup yazamıyor..
 
---> Dün gece

Dün-Bugün-Yarın
Çok zaman önceydi. O kadar zaman önceydi ki zaman diye bir şey yoktu.

İnsanlar güneş doğup batıncaya kadar yaşıyorlardı hayatı. Bir daha hiç olmayacakmış gibi dolu ve anlamlı.Derken zaman diye üç parçalı bir şey icat etti insan.Bir parçasına dün dedi, diğer parçasına bugün, öteki parçasına da yarın.

Sonra fesat karıştı zamana ve insan bugünü unuttu. Dünü düşünüp pişman oldu,yarını düşünüp telaşlandı; ama işin ilginç tarafı tüm telaş ve pişmanlıkları güneş doğup batıncaya kadar yaşadı.Farkında olmadan rezil etti bu gününü.

Oysa yarın, bugüne dün diyor, dünde bu gün için yarın diyordu. Bir türlü beceremedi. Bir eliyle yarına, diğer eliyle düne yapıştı. Bu günü eline yüzüne bulaştırdı...Mutsuz oldu insan. Ve ne gariptir ki yarının telaşı da, dünün pişmanlığını da hep bugün yaşadı; ama bugünü hiç yaşayamadı.Ne yarın ne de dün!
 
---> Dün gece

Ctrl+A…
Tüm yaşamı seç…

Ctrl+C…
Hepsini kopyala…

Ctrl+V…
Tümünü yapıştır aşka…

“ Bana pislikmişim gibi bakma öyle. Sana da bir sigara yaktım, bir kadehte şarap koydum masanın üzerine. Aslında, ne yapacağını gayet iyi biliyorum. Biraz bağıracak, nedenlerimi soracak ve yalanlarımı dinleyeceksin. İkna olmayacaksın belki ama yine bu gece her şeye rağmen deyip, o kötürüm yatakta aşkı sıçratacaksın teninle… Bana pislikmişim gibi bakma… Yalanlarım hazır… Hadi sorsana… ”


Ctrl+A…
Tüm yalanlarımı seç…

Ctrl+C…
Seçtiklerinin tamamını kopyala…

Ctrl+V…
Hepsini yalnızlığına yapıştır…

“ Bana seviyormuş gibi bakma… Sana da bir ölüm kopardım dalından… Yüksek topuklu gidişinin sonrasında karar verdim buzdolabından çıkmaya. Erimek ve sensizliği hapsettiğim su damlalarının arasında sindirmek istedim tadını. Dilim kör, sessizliğim kel ve avuç içlerim kaşınıyor. Tanrı boşlukla gıdıklıyor sinir uçlarımı. Belki de bu yüzden tuhaf tuhaf gülüyorum saatlerdir. Kopçası kopmuş dantel öpüşlerin duruyor yorgunluğumuzun duman altlarında…”


Ctrl+A…
Tüm gidişlerini seç…

Ctrl+C…
Hepsini kopyala…

Ctrl+V…
Dönüşlerine yapıştır…
 
---> Dün gece

Bencil, ruhsuz ve boş gözlerle
Karşımdasın yabancı halinle
Bu ilk değil ama daha önce
Bu son demen bu kadar koymamıştı niye

Terkederken yanına al kara kaplı defterini
Akıtırsın kaleminden son sözünü iki yüzünü

Her nereye gidersen
Kendinle yüzleşirken kimse duymaz yalan söyle
Terkettiğin şehirler yarım kalmış şiirler
Sustukların büyür içinde

Her nereye gidersen

Neden durur masanın üstünde
Bomboş bir kağıt sevdiğin kalemle
Erken gelmeseydim
Yazacakmıydın üstüne
Bıraktığım yerde ama mutlu kal diye

Terkederken yanına al kara kaplı defterini
Akıtırsın kaleminden son sözünü iki yüzünü

Her nereye gidersen
Kendinle yüzleşirken kimse duymaz yalan söyle
Terkettiğin şehirler yarım kalmış şiirler
Sustukların büyür içinde


 
---> Dün gece

Sen bakınca mavi gözlerinle
Ben bir diyardan bir diyara göç ediyorumMavi. serçe misali.
Ellerimi tutunca içim içine akıyor yudum yudum.
Ya çukur gamzende boğulduğum gülüşün?
Sonsuz okyanusların beyaz yelkeni…
Bir çiçeğin yeşil kelebeğe sevdasıMavi.
YaşamımaMavi. yaşam hevesidir gülüşün.
Sevmeyi bilenMavi. sevdikçe sevdiren gülüşün…
Sen gülersinMavi.
Ben ırmak ırmak çağlarım…
Sen bakarsınMavi.
Ben her mevsimi yaşarım gözlerinde…
Sen sarılırsınMavi.
Ben kaybolurum sıcaklığında…
Sen öpersinMavi.
Ben sanki ölür ölür dirilirim her busende…

Sen tükenmeyecek heyecanMavi. sonu gelmeyecek öyküMavi.

SenMavi. hayata direnişim!
Damla damla yağmurumMavi. yanımdan ayırmadığımMavi.

Nazar boncuğumMavi. hayatımın gökkuşağı…

Her zaman söylediğim bir şarkıdır adın dilimdeMavi.
Avuçlarım semadaMavi. bir duadır varlığın…
Sonu olmayan bir öyküMavi. hep beklenen armağan
Ve bir gülücüksünMavi.
Aşksın içimde büyüttüğümMavi..
Her yaşındaMavi.

Bin mutluluk saklansın yüzündeki çizgiye…

İyi ki geldin dünyayaMavi. iyi ki varsınMavi.
Hep u/mutlu olMavi..
 
---> Dün gece

Her renkte bir mana, her manada O’nu ara…

Ulaşıverirsen eğer aradığın anlama…

O zaman kavuşursun gerçek sevdana…




Mavi’de bir tebessüm, inatla hayata…

Zamanda bir yolculuk, dönüşüvermek çocukluğa…



Turuncu’da bir şehir, en küçük haliyle…

Sıcacık ekmek veren köyün, en ücra köşesinde…



Pembe’de bir su, berrak ve duru…

Cihan perişan, elvan perişan gidince su…



Gri’de bir hüzün, dalarken düşüncelere…

Hüznün içinde bir ah bir vah bilinmezleriyle…



Yeşil'de bir ufuk, tüm hayallerin kesiştiği...

İmkansızlıkların yok oluşu, umutların birleşimi...



Kırmızı'da bir günah, ikilemlerin arasında...

Ezel mi ebed mi düşünceleriyle yoğrulmakta...



Mor’da bir melankoli, kavrulmuşluklar…

Cansız sözcüklerin canlanışı, bastırışlar…



Kahverengi'de bir toprak, ana şefkatiyle…

Toraktan ağaca, ağaçtan kaleme dönüşen evre…



Sarı’da bir umut, bir “O” kokusu…

Kazanma sevinci, kaybetme korkusu…



Siyah'ta bir ölüm, inançla doğmuşlara…

Hiçbir renge karışmadan, saf kalanlara…



Beyaz’da bir dünya, sonsuzluğa doğru…

Cennetle cehennem arası, sırat yolu…




Elbet vardır şu dünyada yakın olduğun bir renk…

Bak bakalım uyuyor mu sana sunulan seçenek…
 
---> Dün gece

Karlı bir aksamdı Ankara da
Son kez elele yürümüştük
Bitmesin istediğim yola kısacık beraberliğimizin bütün anılarını sığdırmıştık...
Yazarsın bana demiştin bende yazarım sana sık sık,
Ağlıyordum,
Sen görmeyesin diye kaldırmıyordum başımı
Elimi daha sıkı tuttun
Anlıyordum
Bu ayrılığa dayanmıyordu kalbim...
Öğrettiğim çiçek adlarını unutma dedin,
Kelebekleri kitap arasında kurutma,
Sık sık fotoğraf çektir yolla bana,
Kitaplarım sana emanet, incitme kimseyi, kin büyütme kalbinde beni bekle...
Yol bitti gidiyordun artık,
Gittin!
Sokakta gördüklerimi filmdeki aktörleri sen sandım bir süre,
Kin büyütmedim kalbimde söz vermiştim sana diye,
Kitaplarını okudum kelebeklere dokunmadım,
Öğrendiğim çicek adlarına yenilerini ekledim,
En çok fesleğeni, çoban heybesini, aksam sefasını sevdim.
Seni beklerken çok sey öğrendim,
Yolunu gözlediğim, sevdiğim ilk adam
Nasılsa bulacaktır seni diye her görüşümde aynı güçle seslendim;

Uçak babama selam söyle,

Beni kötü rüyalarımdan uyandıran, sevdiğim ilk adam bir bilsen!
Seni nasıl özledim.
Kar yağıyor şimdi otuz yaşım bitti.

Kitapların bende, kelebekler gibi kar taneleri,
Kendi yolumda yürürken hiç unutmadım o cümleyi;
Selamını aldım babacığım
Kin büyütmedim kalbimde,
Küçük kızının gözleri;
Hala senin çiceklerinde.
Uçak!
Babama selam söyle....
 
---> Dün gece

Küçüklük ne kadar güzeldi.
Sevdiğin çoçuğu öp kaç, aşk şarkıları dinlemek yok.
Kutu kutu pense oynarken ne kadar mutluyduk?
Saklanbaçta birbirimizin yerini söylemeye çalışırdık.
Şimdi saklandığımız yeri kendimiz bile bilmiyoruz.
Düştüğümüzde dizlerimiz kanıyordu şimdi ise kalbimiz..
Reddedilme korkusu yoktu, bi kez ağlasak bizim olurdu çünkü,.
Şimdi günlerce ağlıyoruz ama bizim değil başkasının oluyor.
Salincakta sallanırken her rengi aynı anda görebiliyorduk..
Aşk filmlerindeki en acı karakterlerle değil,çizgi filimlerdeki en mutlu karakterlerle kendimizi özleştiriyorduk.
Büyümeseydikte hayat aynı kalsaydı.
Kimse değişmeseydi.
A/B/C/D olan şıklara E eklenmeseydi.
Muamma olmasaydı..
Hep gülseydik sahte gülüşler nedir bilmeseydik...
 
---> Dün gece

Deli oluyorum...
Belkide aklımı çoktan kaybettim.
Artık benim olm
asanda,
Ömr
ümü sana tükettim...!

Sen gittiğinde bi çok şeyde senle gitti;Mutluluğum,Gülüşlerim,Sevişlerim,Sana olan aitliğim ve hayatımı hayat yapan bi çok şey...!Kimin olursan ol,Kimle olursan ol yüreğimi bikere teslim et
tim sana,Sen benimle olsanda olmasanda...!O yaşanıcak güzel günleri birlikte görmek varken...Ayrı yüreğin benden ayrı mutlulukların tadına bakmış.!Günlük afiyetlerin geçici kalıcılığına kurban ettin bizi...Bense elimde senin için görmezlikten geldiğim bi hayat,ve o hayatın bana getirilerini sensiz kabul etmediğim,boşa harcadığım,harcandığım yanlızlığımla yol aldım ;'Yeni bi Bana'.!


Seveceğini bilseydim,
Yalvarır sana 'Ne olur dön !'
derdim,
Döneceğini bilseydim,
Yoluna milyonlarca gül sererdim..


reğini yeniden yüreğime katıcağını bilseydim;Yine Deli'n olurdum!Senin olurdum...Sonsuz olurduk...Ama sen yakıştıramadın seven kalbimi kalbine,Tersledin hiç düşünmeden!Onca zaman geçti;Eğer aklın başına gelseydi;Kimseyi dinlemez,Her acıya göğüs gerer yine elini tutabilirdim!Hatta senin için meydan okuyabilirdim eşe dosta,Silebilirdim herşeyi..Herkesi..!Ama onca zaman gelmedin..!Nerdeydi yüreğin ?!


Zamansız geldin biraz,

Bende tam ağlıyordum.
Elimde
bavulum,
Burdan çe
kip gidiyordum.
Yanımda bana aldığın;
Ufak oyunc
ağım...
Sorma...!'Neden diye ?'

Sen Anlamazsın,
Son aşkım olacaksın..!

Yaralarımla başa çıkmayı öğreniyorken,Giderken götürdüklerini yerine zamanla koyup,eksiklerimi kapatıyorken...Zamanın ve iyileşen yaraların ardından çıka geldin..!İyileşen sensizlik değildi,Hayattı belkide...!Şimdi ne bu gelişin nedeni ?Alışkanlık ?Yine farklı bi tat heyecanı ?Pişmanlık ?Hangisi...Hangi yalan mazaret!!!Sen hergün bi başka tende yanarken,Ben sensizlikte kavruldum...Onun için sormaya hakkın yok,sorma,sorma ' Neden ? ' diye...Sadece izle gidişimi,hatırlarsın belki birgün bende öylece kalakalmıştım ardında..!O oyuncak yeter bana,özlemime...Kirletmicem onu senin gibi!Koyuldum yola bavulumla dedim ya ;Bana yeni bi ben bulmaya...!


Canımdan kopuyorsun,
Geceler uzadıkça gündüzü yokettim.
Sana anlatamasamda ;
Gururumu hapsettim....


Şimdi arkamı dönmeden gidiyorum ama..Senin orda,gözü yaşlarla,yıllar önce aynı benim durumumda olduğunu bilmek,Hepsinin sorumlusu sen olduğun halde üzüldüğünü bilmek...Ah sevgilim canımdan sen kopuyor,Biz kopuyor sanki!Sana söyleyemediklerimle,sustuklarımla,Boşa konuştuklarımla,Aşkımla tanıdık olmadığım bi yola koyuldum...Bu yolun çıkmazlarına da razıyım ben,sana çıkmadıktan sonra.
..!Tek bildiğim,Tek aradığım yeni bi ben...Sensiz bi ben...!Eskisi gibi..Senden öncesi gibi...!!!

Zamansız geldin biraz, Bende tam ağlıyordum....!
 
---> Dün gece

duyuyorum akışını yüreğinin
ne kadar derine inilse kuyuların susuz kalıyor
çöl oluyor toprakların , yitiyor dillerin
hangi dağların ardına saklasan rüzgârlarını
yalnız ben duyuyorum sesini çırpınan kanatlarının
hissettiğin incecik bir sızı gelip dağlıyor içimi
haykırsan çığlık çığlık , sesim üşüyor
ah bir ben biliyorum diyeceğim acılarını
öyle olmazlanıyor ki ellerin , susuyorum
keskin bıçaklar artığı yumruklarından dökülürken çaresizliği
ah bir ben ....
ardına bakmayan sevgiliye dön denemeyişin
diyemiyorum ,isyanlar çıkar yüreğinde
korkarım yıkılır dağların yücesine kurduğun kalelerin .
ağlıyorsun yine de , gel ne olur bu kez beraber ağlayalım
seninle gülmedik madem , yaşadığın her şeyi unut ,
dünleri düşünmeden yarınlara ağlayalım
bir umut !
tutmam sandığın ellerini bir kez uzat , dokunurum sımsıcak ,
dokunurum gözyaşlarına , tutmayacağım hiç bir sözü almadım inan
haydi gel , unutalım yalanlarını yıkılası dünyanın , çağ değişsin ,
düşlerini yeniden tutuştur , çağ karanlıklar çağı mı ki inanmıyorsun
görüyorum yandığını , ateşten özge yağmurlar gelir
yağmurlar gelir belki bekletmeden göklerden
ay çekilir sessizce , gün dökülür kuşların ardından
ıslanırız kimsesizliğin çıldıran sessizliği
içimize sinmeden
?

Kendini görebilmek...dışardan bakıp..kendinin nerde durduğunu , niçin orda durduğunu görebilmek ne güzel...o durduğunuz yerde sizi yeniden birisinin tam da sizin gördüğünüz gibi görmesi dileğimle...
 
---> Dün gece

Artık ne gözyaşımda
Ne de ıslak sesimde bulacaksın sevgimi.
Sustum
Ve gömdüm duygularımı...
Nedensizliklere sarıldım da
Büküldü omzum,
Dayanamadı yüreğim.
Sustum can tanem,
Kilitledim dişlerimi,
Sıktım yüreğimin dudaklarını
Ve sen olup da
Kıvrandım acılarına...
Dokunma yüreğime,
Kanı çekildi damarlarımın.
Dağlar acıdı
Yağmur sustu
Duyan yasta...
Şimdi ey canda canım
Unutmadan sendeki beni,
Vermeden düşlere kara sevdanı,
Kapat gözlerini ve
N'olur dökmeden gözyaşlarını
Düşün bu sevdanın aslı ne?
Hangi rüzgar dağıtabilir ki duygularımızı,
Hangi kalem yazabilir ki iç sızımızı,
Hangi okyanus saklayabilir ki ağıdımızı,
Hangi şarkı anlatır ki aşkımızı,
Hangi yürek anlayabilir ki bizi?
Sustum candamarım.
Sustum, sen bilirsin beni...
Ben bilirim seni.
Biz bir avuç toprakta eş olduk,
Biz bir damla gözyaşında sel olduk,
Biz gurbetin türküsü olduk.
Dinle...
Sessizliği dinle
Ve
Suskunluğumda bul benliğimi.
 
---> Dün gece

Terketmelerin ötesinde ödenmemiş bedellerim vardı

Korkularım vardı sevdaya dahil

Bir sevdam vardı uçurum

En ucunda büyük gururlarım

Gökyüzünün mavilikleri vardı

Dalgaların hırçınca vuruşlarında

Yüreğimin sesleri vardı..

Terketmelerin ötesinde sevdiğim adam vardı

Korkularım vardı sevdaya dahil

Şehir hatlarında gidiş-gelişlerim vardı

Terketmelerin ötesinde gece vardı

Korkularım vardı sevdaya dahil

Şahitlerim vardı acıya dayalı

Alışkanlıklarım vardı..

Hergece uyanıp, sigara yakmaya

Zavallıca bakışlarım vardı

Sokak lambasının aynama vuruşlarında

Gözyaşlarım vardı..

Terketmelerin ötesinde büyük acılar vardı

Korkularım vardı sevdaya dahil

Gelmiş geçmiş en büyük fırtınalar vardı..

Yok oldugum zamanlarımda

Bataklıklarım,çöllerim,denizlerim vardı

Her şeyimin ötesinde hiçbirşeyim

Hiçbirşeyimin ötesinde sade somut bir kavram içinde ruhumda vardın

Terketmelerın ötesinde öyle bir yürek vardı ki

Organlarımın diri diri kesildigi bir acı-yla

Kavrulmuş bir yürek içinde sadece SEN.






Daima terk edilenlerin acısından bahsedilirya,ya terk edenlerin,ya onların acısından..işte terk etmelerin ötesinde karanlık korkularımda seni kaybetmek vardı,her şey vardıda sadece ben sensizligi seçmiştim..
 
---> Dün gece

Hiç bulutlu havalarda dolunayı izledin mi?
Rüzgar acı acı işlediğinde içine;
Rüzgardan değil yanlızlıktan yüreğin titredi mi?
Tüm vefasızlar bir bir...

Ben, yanlızlığını kendi yanlızlığıma benzettim,
Dolunayı izledim.
Onun başında dolanan,
O,yüreğini karartan bulutları,
İçimdeki tüm sıkıntıları silmek ister gibi
Silmek istedim
Dolunayı...
 
---> Dün gece

SEVDİĞİN KADAR SEVİLİRSİN

Her şey sende gizli
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif
kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakini gördüğüdür rengin
Yaşadıklarını kar sayma
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna
Ne kadar yaşarsan yaşa
Sevdiğin kadardır ömrün
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme, bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi;
Sevdiğin kadar sevileceksin
Ay ışındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak
Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü his ettiğin kadar güçlü
Kendini güzel hissettiğin kadar güzel
İşte budur hayat, işte budur yaşamak
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün;
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin
Bunu da öğren;
SEVDİĞİN KADAR SEVİLİRSİN...
 
---> Dün gece

Yürüyorum sonu olmayan yollarda
Farkında olmadan büyüyorum sürekli
İçimde senler birikiyor,

Gözlerimde yorgunluk,
Uyuyamıyorum…

Aklıma geliyorsun ummadığım anlarda
Çöküyor göğsüme ağırlığın,
Özlemiyorum desem ne çare,
Yalanlara inanmıyor artık gönlüm
Avunmuyor…

Baharlar geliyor, kışlar bitiyor,
Bıraktıklarım geliyor aklıma senin yüzünden,
Senin için vazgeçtiklerim geliyor ardından.
Pişmanlıklarım, “keşke”ler, olmazsa olmazlarım
Senin için son bir defa gülmek geliyor içimden dünyaya
Son bir defa…

Sonlara yenik düşmüş bir sevda,
Bir köşede vadesinin dolmasını bekleyen ben.
Senden vazgeçtik zaten umutlarımla!
Varsın olmasın ikimiz için bir yer bu hayatta,
Ben seni uzaklardan da severim,uzaklarda da…
 
---> Dün gece

Kalmak ağır geldiğinde gitmeli insan…
Bırakıp ardında hayatın anlamlarını…
Yol almalı kendi bilinmezliğine doğru,
Hep ağır gelir ama doğruyu söyler yürek..
Güneş batmadan aşmalı bu yüzden,..
Hasretin yamaçlarını….


Vakti geldiğinde gitmeli insan …
Unutup tüm amaçlarını…
Kalmak ağır geldiğinde gitmeli insan,
Uzanıp sevda kıyılarına sarılmalı güneşe…
Günlerce yatmalı, günlerce kalmalı,..
Yıllarca yanmalı…
Yakmalı hasretin her çeşidini.
Savurup küllerini denize…
Kaçmalı…




Vakti geldiğinde gitmeli insan…
Öte diyarlara uçmalı.
Gelip oturmuş yüreğinin tam da ortasına..
Durup, git Seden , duymaz..
Duygu kimin?, sevda kimin?
Ezilmiş altında kanayan yürek kimin?..
Durdurup, bak desen bakmaz.
Kalmak ağır geldiğinde gitmeli insan…


Ne güzelde bakıyor güneş sımsıcak,
Yüzü gülüyor aynasında tüm şehrin.
Bu neyin anlamıdır ki;
Birazcık naz yapıpta dur diyemiyor yüreğin…
Havası kapkara olmalı artık,
Kalbi siyaha boyanmış bu şehrin.
Ekmeği kara , suyu kara,


Vakti geldiğinde gitmeli insan…
Bırakıp yüreğini uzaklara…
Her şey durulur belki ve vurulur sevgin,..
Kaybolur hasret yok olursun sen.
Ağlamak sızlanmak fayda etmez artık
Çevirip gözlerini arkaya bakmak olmaz
Sığmıyorsa için içine olduğun her an…
Öyle bir başına kalmak olmaz.


KaLmak ağıR geLdiğiNde gitmeLi insAn…
 
---> Dün gece

Sen'li hayatın ortasını bulamadım

Seni düşünürken kor ateşlere salıyorum yüreğimi...

Yanıyor, yanıyorum...
Gözlerini çiziyorum, arkasına saklandığım cümlelerime...
Söndürüyorum ışıklarını yalnızlığın, rüzgarına kapılınca hayalinin...
Seni görebilmek adına gözlerimi yumuyorum geceye...
Dalıyorum bitmesini istemediğim derin uykulara..

Sen değil,
Sana yakıştırdığım sevgi(m), huzuru getiriyor dünyama...
Sevginin tonlarını iliştiriyor, ruhuma...

Açıyorum gözlerimi, gideceğini bilerek..
İzin veriyorum, bensizliğe hazır duygularına...
Beni hissetmiyorsa yüreğin,
Ne gerek var, içi boş varlığına?
İşte şimdi uyandım...

Sen'li hayatın ortasını bulamadım ki..
Bir o yana, bir bu yana çekiştirirken sevgim(n)i,
Kırık dökük aynalara takıldı gözlerim..
Gizli kapılar arkasına tutundu umutlarım...

Sen bilmiyorsun..
Kendimden bile gizlediğim kuytuları var, gülen gözlerimin...
Hüzüne çalan renkleri var yüreğimin...
Senin göremediğin, yıkıntılarım,
Sende tutuklu korkularım var benim...

Birde,
Sebebine dahil olamadığın, mutlulukları var yüreğimin...
Görmesen de "sana" kapalı kapılarım var benim...



 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst