Dün gece

---> Dün gece

Herşeye Rağmen Şanslı Biriyim Ben.!
Bakmayın, yazılarıma sinmiş hüzne.

Avuçlarımdan umuda uçan kelebek..

Hiç ağlamadığımdan değil; çok akıttım gözyaşımı içime.
Hiç kaybetmediğimden değil birini.Çok yandım ciğerimden.Baktığım her yere, sevdiklerimin yüzünü kazıdı hasret.

Yıldızlarla doluydu gökyüzüm; kapkara bir boşluk bıraktılar kayanlar. Bir daha asla dolduramadım.

Gidene soramadığımdan, kalanın ıstırabı daha çok sandım.
Hiç ihanete uğramadığımdan da değil; yarası her zaman taze, birkaç hançerle dolaştım durdum sırtımda; hem öfkelendim, hem anlamsız geldi kızmak.

Herkesten farklı değildi başımdan gelip geçenler.
Herkes kadar ağladım, herkes kadar yandım.
Acısız olmuyordu ki hayat!
Ağlamaktaydı bereket, yağmurda ıslanmadan yeşermiyordu ki toprak!

Bakmayın, yazılarıma sinmiş hüzne.
Mutlu bir çocuktum ben!
Kalabalık bir ailenin sevgisiyle büyümüştüm. Bir sürü arkadaş, bir sürü oyun..kuyruğuna tutunmuştum kırmızı bir uçurtmanın.
Hayat hep veriyordu, alacağı günleri hiç düşünmemiştim.

Sancılıydı ilk gençlik!
Şimdiki hüzünlerimle, o zamanları karşılaştırdığımda, çocukluk deyip geçiyorum.
Ah, nerdesiniz 17lik dertlerim!

On yedimde başlamıştı hayatla kavgam.
Artık sadece, tartışıyoruz.

Acıya alıştığımı söyleyemem hala; hele, nasır tuttuğunu kalbimin.
Unutmayı becerdiğimi de söyleyemem; asla unutamadım, kusurluydu hafızam; almayı biliyordu da silmeyi, asla!
İyi ki hatırlıyorum!

Yaşamımdan çıkanlara kızmıyorum; öğrettikleri her şey için minnettarım. Bir zamanlar, doyasıya güldüğümüz içindi uğurlarken akıttığım göz yaşlarım..Paylaştıklarımız kadar değerliydiler.
Paylaşamayacaklarımızın adıydı hasret!

İhanete de alışamadım elbette; ama, edenlere de eyvallah! Kir tutsa da kin tutmaz yüreğimiz. Az şey sayılmaz, utanmayı bilmeyenden öğrendiğim; sırf bu nedenle bile affedebilirim.
Bakmayın, yazılarıma sinmiş hüzne....
Şanslı biriyim ben!
Mükemmel bir anne-baba; harika kardeşlerimle; hem büyük, hem mutludur ailem!

Eski-yeni fark etmez; hem köklü, hem sınanmıştır dostluklarım!
Kolay yere gelmez sırtım; ne yaparsa yapsın, kolay vazgeçmem hayattan!

Kokladığım gülleri, teker teker solduracak biliyorum. Asla hazır olamayacağım acıya; ama, çekmeyi de öğrendim artık. Bütün duyularım açık, elimde suyum, yüreğimde umut, güllerimin yanındayım.

Az şey midir, biteceğini bildiğin bir hayatı son nefese kadar paylaşmaya hazır olmak.
Ve baş kaldırmak ölüme, sonsuza kadar, sevip hatırlayarak..

Zaman bir değirmen; keder girer, hüzün çıkar kapıdan..
Ben de toy girip, olgun çıktım içinden..
Bakmayın dertlenip içlenmeme; yağmur yağar, toprak kokarım; güneş açar, çiçek kokarım!

Avuçlarımdan umuda uçan kelebek..

Sadece, Güneşli günlerde kalem oynatmaz yürek!
 
---> Dün gece

“Aşk nedir?”

diye sordular Mansur’a.

“Üç güne varmaz görürsünüz, sabredin bekleyin” dedi.

Önce kollarını ayaklarını kestiler. Her bir uzvu aşk içinde inledi.

Bedenini astılar; o, yine “aşk” diye sızladı. En sonunda yakıp küllerini nehre saçtılar.

Her bir zerresi “aşk” nidasıyla savruldu.

Aşkı, Mevlana’ya sordular:

“Anam aşk, babam aşk, Peygamberim aşk, Allah’ım aşk, ben bir aşk çocuğuyum.

Bu aleme aşkı ve sevgiyi söylemeye geldim…” dedi.

Güneş bile Sevgililer Sevgilisine vurgundur.

O’nun nurunu gördüğü andan beri aşkından pervane gibi döndü. Süleyman Çelebi,

güneşin aşklara dönüşünü,
 
---> Dün gece

....
Haylaz bir sevda
Kendi masalında kimsesiz kalmış
Acımış zamanın gül değmiş yüzü
Bir tebessüm kandırmış içindeki öksüzü
Islak bir türküdür artık
Üşüyen gündönümü...
_________________
 
---> Dün gece

Şimdi ağlıyorum senin için..

Sanma ki gözyaşım mavi..

Mavi, sadece sana olan sevdamın rengi..


Yüreğin nerelerde..Artık maviler bulandı grilere
Sevinçler yerini hüzne bıraktı..


Sana olan sevdamın rengi MAVİ..
 
---> Dün gece

Sanırız ki, insan konuştuğu kadardır.
Konuşmadığımız kadarımız da konuşur oysa.
Bir de konuşamayan tarafımız var ki,
Nice konuşmaların gürültüsünü bastırırdı açsaydı ağzını…
 
---> Dün gece

Gözlerin uzaklardan mavi toplar şimdi;

Mavi satar,mavi alır...

Ağır adımların yorgunluğu çökmüşken

sonbahar sarısı yaprakların üzerine,

Simsiyah dehlizlerden yoklamakta seni

gündüzlerin o sessiz ayazı.

Uzaklarda bekleyen yada unutulmuş

birileri vardır ya lacivert uzun gecelerde,

Oysa hep o gecelerin içinde

seninle yaralı gözlerim.

Mavi sözlerimde hep sende kalır.

Ve bilirim ki;

çığlık çığlığa özlemlerde

Yokluğuna denk bir mavi vardır...
 
---> Dün gece

“Bir gül; parmak uçlarınla dokunduğun
Çeşm-i siyahınla suladığın

Sevsen bir gam
Sevmesen bin

İncecikten dolan sızı

Yüreği yakan

Yarını beklerken

Açsa bir gam
Açmasa bin…”
 
---> Dün gece

İnsanın,
içinden kurduğu cümlelerin ağırlığını
omuzlarında hissettiği vakitleri
iyi yaşaması gerekiyor.

İçimiz: büyük şansımızdır çünkü.
 
---> Dün gece

İşte sevmeyi de tam buradan başlatmak istiyorum.
Kusura bakma ne zaman tutacağı belirli olmaz
Bu kalbimin romatizması.
Nede olsa hasta bir beden taşıyorum.
Ki kendimi nicedir bulutlu havalarda da dolaştırıyorum.
Öyleyse ismimim baş harflerinden başlayayım ağlamaya,


Çünkü en ağırı onlar oluyor ağzımda:taşıyamıyorum.
Seni susmak:Çok kurak geçiyor kaç mevsimdir.
Dökülse bi dökülse harflerin ağzımdan:rahatlayacağım.
 
---> Dün gece

Kaç gecedir seni uyuyorum...

Seni uyanıyorum kaç sabahtır bilmiyorsun!

İsmin hala dudaklarımda gizli

Seni içiyorum sabah akşam

Kaç dumandır gözlerimde tütüyorsun.

Seni ağlıyorum kaç damladır seni gülüyorum

Bilmiyorsun
 
---> Dün gece

uykular
maviden kalan düş sevinci

vazgeçtim güneşin altın kasesinden
terk edildi bütün tonları o rengin
biliyorsun adımı
çoktandır “turkuaz” koydum bu yüzden

bir gönül takısıyım şimdi mavinin koynunda…
 
---> Dün gece

Bir tutam çiçek yanında böcek, bir tutam aşk yanında gül,

Bir tutam rüzgar yanında kasvet, bir tutam nar çiçeği yanında küs çiçeği,

Bir tutam sevda yanında yalaz, bir tutam yalan yanında zülüf,

Bir tutam med yanında cezir, bir tutam gök yanında kuşağı,

Bir tutam güneş yanında hüzün, bir tutam yürek yanında verâ…

Görürseniz; bilin ki benden düşmüştür.
 
---> Dün gece

Suskunluğum yorgunluğumdandır
Bakışlarım korkak diye gizliliği
Gülüşümde tecrübelerim vardır
Sözlerimde acılarımın pası kiri.
Elimin çizgilerinde derler geleceğim
Kimse bilmez geleceleceğim senin elin
Senin varlığın sesim...yokluğum dilsizliğim.
Bedenim durur bir köşede...
Ruhum seni izler sessizce
Ayaklarım yürümez senli kaldırımları
Yağmurlarım yağmaz ayak izlerine
Gece göstermez hilalini ay
Gösterir kendini , hilal kaşlarında.
Damlayan su oldun yüreğime
Köpük köpüktü dalgalarım vururken sahiline
Tenim yangın, sevdam yalnız tüttürür dumanını
Dumanı çökmüş gözlerine..
Sahilin soğuk...yüreğin soğuk..bedenin soğuk.
Ürpermem soğukluğundandır teninin
Bakışlarımın boşluğu farkedememen sevgimi
Sessiz çığlığımın nefesi hiç gelmez kulaklarına
Yüreğim düşmeden sevdana
Sesim düşmeden yanına
Sessiz aşkımı bırakıyorum usulca avuçlarına.
Sensizlik herzaman benimle yanyana.
 
---> Dün gece

Ayrılık düşer bazen merhabalarımıza…
Oluşturduğumuz “biz” kalıpları çöker…
Var olan iki ayrı kutuptur artık…
Ya “vazgeçen” oluruz bu ayrılıkta..
Ya da “ vazgeçilen”…


Bir tercihtir vazgeçmek..
Eksilmiştir yüklediğiniz değerler gidip de dönmemeyi dönüp de bakmamayı göze almışsınızdır…
Oluşturduğunuz o “biz” kalıbından kendinizi alır ve gidersiniz bu merhabadan …
Hayata başka bir yerden başka bir noktadan başlamaktır vazgeçmek…
Yeniden başlamaktır..
Yarın vardır önünüzde..
Ve yarına ait umutlar…


Seçeneksizliktir vazgeçilen olmak…
Giden gitmiştir ardında boşluğunu bırakarak…
Ve siz kalansınızdır…
Orda…
Öylece…
Eksilmektir vazgeçilen olmak…
Bir yokluğun sızısını yüreğinizde anbean taşımaktır…
Vazgeçenden geriye kalan tenhalığııssızlığı kalabalıklarla….
Sessizliği hiçbir sesle dolduramamaktır…
Nedenler ve niçinlerle daha da kararıp uzayan gecelerdir…
Bir sızıyla bölünen uykulardır…
Dağılmak parçalanmaktır çokça…
Unutmak için zamana umut bağlamaktır…


Zaman akıp giderken hayatımızdan…
Kimi zaman ” vazgeçen” oluruz bir merhabada…
Bir başkasında “vazgeçilen” belki…


Vazgeçmenin umursamazlığında da olsak…
Vazgeçilmenin umarsızlığında da…
Anlar ve anılardır yanımızda kalan…


Sonra…
Bir maske takıp yüzümüze…
Sevginin çıplaklığını örtsün diye…
Katılırız akan zamana yine de…
 
---> Dün gece

Bir gün yenik düşmesin yine sevdamız siyaha,
Gözyaşıyla anlatılmasın yalanlar bir daha.

Bir ikindi serinliğinde ömrümüzü gölgeler sarmasın,
Gecenin en karanlık yerinde yine sen varsın.

Hiçbir zaman sonu gelmesin bu düşüncelerin,
Kimse olmasa da ben dostu kalayım gecelerin.

Biliyorsun gözyaşına sığmaz ayrılık inleyişlerde,
Kavuşmak tutsaktır sabırsız bekleyişlerde.

Zamanın ellerinde yalnızlıklar ateş, ayrılıklar kor,
Aynalardaki yorgun benim, istersen yüreğine sor...
 
---> Dün gece

Yureginin sesini dinle
Seviyorsan beni gitme kal
Bak gökyüzüne yildizlara
Gecenin derinligine
Ucuşuyor göktaşları enginlere
Yildizlar oynaşıyor
Göz kirpiyor ikimize
Yüreginin sesini dinle
Seviyorsan beni gitme kal
Binelim ucurtmalara
Ucalım gök kubbenin altından
Varalım güzellikler diyarına
Yaşayalım en güzel askları
Söylegelim şarkıları biz bize
Oynayalim oyunlarımizi göz göze
El ele tutusarak
Yüreginin sesini dinle
Seviyorsan beni gitme kal
Kemancı yaslamış başını kemanın üstüne
Yayını cekiyor
Kemanın telleri bir birine karışıyor
şarkılrarımız aşkıız icin yarışıyor
Namesi yüregimi costuruyor
Gözlerim ariyor seni her yerde
Seviyorum aşkim demegi
Yüreginin sesini dinle
Seviyorsan beni gitme kal
Gitme uzaklara kal yanımda
Yasla başını omuzuma
Dökülsün sacının telleri boynuma
Dolam dolas olsun bogazıma
Tarak olsun parmaklarım saclarına
Dokunsun sıcacık dudaklarım dudaklarina
Kol elini yüregimin üsütüne
Yüregimin sesini dinle
Seviyorsan beni gitme kal
Bitsede güzelliğin solsada benzin
Cukura düşsede gözlerin
Yinede aşkımsın benim
Oldürmeyelim aşkımızı
Sarmaş dolaş olsun birbirlerine
Yasaşın umutlarımızda
ölümsüzleşsin anılarda
Yüreginin sesini dinle
Seviyorsan beni gitme kal
Ne kapında dilenci nede
Nede sevdamda yalanci olmam
Paylasmam bu sevdayi kimseyle
Umudum tükense de
Gitsende gelmesen de
Yüregimle sevdim seni
Al sakla sevdami yüreginde
ölümsüzlestir kendinle
Yüreginin sesini dinle
Seviyorsan beni gitme kal
 
---> Dün gece

Üç noktayla yaşamasını öğreneceksin hayatı.
Nice yaşanmışLıkLar kaLacak gönLünde!
Tam seviyorum derken anlamını unutacaksın sevmenin.
Eller göreceksin tutmasını biLmeyen.
Şöyle sıkıca kavrayamıcak seni.
En ihtiyacın olduğu anda uzanmayan…

Gözler göreceksin bir damla yaş akmamış.
Şöyle sevgiyle içten içe bakmamış.
Sanki bir cam parçası ya da mercan tanesi,
Zümrüt olsa ne yazar içi zulüm hanesi.

Sonra diller göreceksin.
Aşktan mahrum, sevda sözcükleri yalan olucak.
Aşk şarkıları çok uzak…

Kalpler göreceksin!
İçinde sevdadan eser yok.
Sorsan içindedir aşkın alası,
Bir de girip baksan rengi kararmış bir kan pompası.

Âşıklar göreceksin bir birinden ayrı.
Zalimin eline düşmüş,
Bir diktatörün elinde kukLa.
Aman SEVME,
Aşkı kaLbinde sakLa…

Ya da aşığım diyenler göreceksin.
Söz de âşıktır onların ki.
Ama ne gönül var ortada
Ne de sevdanın sesi.

Sonra nokta koymak isteyeceksin hayata
Ama noktalar çok görülecek sana.
Bari virgül verin dinlenmek için,
Dinlenmesi mi olur senin gibi bir için?

Bir soru işareti belirmesin kafanda.
Düzen böyle gelmiş, böyle gider dünyada.
Ünlemlere yer verme sonra başını yerler
Karanlık zindanlarda seni mahkûm ederler.

Üç noktayı koy ardı ardına.
Yarım kalmışlığına yan.
Düzen arama dünya da
Hayattan habersiz insan…
 
---> Dün gece

Mutlu ol yaşadığın için,
Mutlu ol yaşadıkların için,
Yaşayacakların, yaşatacakların için,
Aldığın nefes, içtiğin su için,
İçin için ağlayabildiğin,
Yeri geldiğinde hıçkırabildiğin için,
Mutlu ol, insan olduğun için ...

Görebildiğin için alabildiğince uzakları,
Ayna gibi, net görebildiğin için,
Yüksek ses kalitesinde duyabildiğin için hayatı,
Hissedebildiğin için mutluluğu, acıyı,
Sevgiyi, aşkı yaşayabildiğin için...
Allah bu hakları sana verdiği için,
Mutlu ol, dünyada olduğun için ...

Üzülebildiğin için bile mutlu ol,
Ağladığın, gözyaşı döktüğün zamanda bile,
Hayattan nefretini dile getirdiğin anda bile,
İntihara kalkıştığında bile, neler düşünüyorum de,
Gül kendine ve mutlu ol ...

Sevebiliyorsan gerçekten eğer, mutlu ol ...
Aşkın gerçeğini yaşıyorsan, tükenmiyorsa sevgin,
Yıllar geçiyorsa ve seni seviyorum demek geliyorsa içinden hala,
Çekip gitse de bir gün o, belki gelir diye düşün, mutlu ol !
Hayır böyle bitemez, böyle çekip gidemez de ve bekle,
Bu şehrin sokaklarında beklemedeyken, umutlu ol ...

Her şeyi tadında yaşıyorsan, mutlu ol ...
Kışların kısa, yazların uzunsa yaşamında,
Az yağmurlu, bol güneşliyse kaderin,
Sür keyfini hayatın ve mutlu ol ...

Hiçbir şey yoksa bile seni memnun eden,
Hayatta olduğunu düşün ve mutlu ol,
Kaderin sana gülmesini bekleme, sen güldür onu,
Gıdıkla kaderini ve mutlu ol ...
Bekle güzel günleri, sana yakındır,
Mutlu edebildiğin için insanları, mutlu ol ...

Düşünebildiğin için bile mutlu ol,
Doğruyu yanlışı bildiğin, ayırt edebildiğin için mutlu ol,
İnsanlar için önemliysen ve önem veriyorsan insanlara,
İyi günde bir ordu, kötü günde dostun varsa yanında,
Dünyanın kaderidir bu, sen aldırma, mutlu ol ...

Haklıysan eğer davanda mutlu ol ...
Hep arkadan vurulsan bile,
Kimseyi kırmasan ve kırılsan bile,
Hak etmediğin şeyler yaşasan bile,
Kendin gibi yaşa ve mutlu ol ...

Mutlu olabildiğin için mutlu ol,
Ağlamak istediğinde gözyaşın olduğu için,
Haykırmak istediğinde sesin çıktığı için,
Koşmak istediğinde koşabildiğin,
Mutlu olup coşabildiğin için yeri geldiğinde ...
Özleyebileceğin bir küçük kız olduğu için,
Sen, sen olduğun için doğal ve gerçek,
Her şeye karşın, yaşama inat, mutlu ol !!!
 
---> Dün gece

Kimi bekliyorsun hala,
Evinden kitaplarından uzakta mısın
Arada bir telefon et kendine
Kendine mektuplar yaz yanıt beklemeden
Kartlar gönder kendine her gittiğin uzaklardan
Sevgilim diye başlayıp öperim diye biten
Senin senden başka kimin var ki arasın

İnince trenden ya da uçaktan yalnızlığın
Sevinçle karşıla yanlızlığını garlarda hava alanlarında
Ayrılışlarda da sarılıp öpüş yanlızlığınla
Ugurla kendi kendini dönüşsüz yolculuklara
Bekle kendini uzak yolculuklardan dönersin diye
Senin senden başka kimin var ki beklesin

İçki masalarında bir başına mısın
Kendinleysen yetmelisin kendine
Çoğaltıp yanlızlığını konuş bir çok kendinle
Kaldır içki bardağını kendi şerefine
Ağlaşarak gülüşerek tartışarak kendile
Senin senden başka kimin var ki bulasın

Düşmanlarının saldırılarından yuvarlandıkça yerlere
Tutup kendi saçlarından kaldır kendini
Seni sana bildirecek kimsen yok başka kendinden
Ölünce senin bile haberin olmayacak öldüğünden
Haber ver kendine ki öldüğünü bilesin
Kimin var ki senin sana öldüğünü söylesin

Kendi kendinin hem konuğu hem ev sahibisin
Zamanın varken ağırla kendini sarılıp öperek
Biliyorsun nasıl olsa yakın o gelecek
Kimileri diyecek
Daha şimdiden sev kendini sev kendini SEVVVV
Kimin var ki senin seni senden başka sevecek
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst