---> Dün gece
Hiç bu kadar sessiz olmamıştı ayrılık. Ve hiçbir ayrılık bu kadar canımı yakmamıştı...Her ‘sen’ sandığımın arkasından yanılgıyla bakakalmanın üzüntüsüydü, “Buda değilmişsinin üzüntüsüydü”.
Hayatımda senin adına yaşayabileceğim üzüntümü yaşıyorum ben; içimdeki sessizlik, içimdeki fırtına...Allah büyük acılara büyük sabır verirmiş sabrın arefesindeyim... Ne yazılar, ne cümleler kaleme alınmış senin için hepsi parça, pörçük...Toplama yazılarda bir araya getiriyorum seni ve beni, yaşananları...Ne çok almışsın benden ve ne çok bulmuşum seni hayatımda parça parçada olsa hiç birinde tamamlayamamışım seni, toplama yazılarda bile olsa...
Ne yazık sevgiyi elimizde oyuncak ettik, sevemedik biz kıymet bilemedik, buldum delisi olduk...İncittik, kırdık, üzdük...Kendimizi birbirimize bıraktık toparlayacak kimse kalmadı darmadağın oldu her şey...Öyle zaman geliyor her zaman sevecek olmanın anlamı kalmıyor, o kadar ki seni sevmeyen insanların bile sana yapamayacağı, cesaret edemeyecekleri kadar kırılmalardan sonra...
Sevgi içinde kaybolduk biz, ya yoğun yaşadık sevgimizi ya birisi diğerinin sevgisine izin vermedi kimi zaman...Kimi zaman yoğunluktan sıkıldık, kimi zaman sevgimizi gösteremediğimizden...Kimi zaman birbirimizi çok iyi diğer insanlardan arasında çok farklı bir şekilde anlayabildiğimizi düşündük; kimi zaman bunun birbirimiz için çokta iyi olmadığını gördük...Alışkanlığı tattık, bağımlılığı ve tutkuyu...Ama hiç birinin ayrılığa nereye kadar mani olabileceğini düşünmedik...
Sözler kısıtlanmıştı. Neye mahkum olmuştu kelimeler, cümleler kurmanın uzaklığında...Yaşanılanlar susturmuştu onları. Yüklem, devrik cümle nasıl olmalı, nasıl cümleler kurulmalıydı. Hangilerini nerede kullanmalıydı. İfadesizliğin çaresizliğiyle susturmalıydı belki de en doğrusu. Büyük bir felaketi susarak, mahkumlaşarak yaşamalıydı belki de...Kifayetsizlik bile anlatılamaz, ifade edilemez hale gelmişti bile zaten. Hep genel manalarda, dış faktörlerde aramak gerçek yüzü ne kadar gerçekçiyse...Ya oyalanmak, ya kendini kandırmaktan başka hiçbir şey değil...Çaresizlik bile susmuş, yok oda çaresiz kalmış...Kendini mahkum etmiş bir yüreğin bile susmaya hakkı yok, yine kendi için değil yine karşısındaki için yine içindeki ‘sen’ için...
Bitmek bilmeyen kelimelerim, cümlelerim var sana. Neyi ne kadar anlatsam az geleceğine, hissettiklerimi sana bir türlü anlatamayacağıma inandığım. Bu kadar mı beni anlayamadığını düşünüyorum yoksa beni gerçekten anladığını düşündüğüm tek insana mı anlatmaya çalışıyorum hayatımı?...Hangisi?...Bu iki seçenek arasında nasıl bocalama, nasıl bir belirsizlik varsa, şu an sana karşı hislerimde bir o kadar...Seni bana yakınlaştıran neydi bir o kadarda uzaklaştıran?...Bunca cevapsız soruların yanıtını nasıl bulacağız, ya yaşamalı ya terk etmeli....Peki bu tercihte kim nasıl bulunacaktı...Suçun sevmek miydi ?...Hayır bu olmamalı oysa...Peki senin suçun neydi, pekala ya benim...İllaki bir suçlu mu aramalıydı?.... Belki zaman, zaman suçladık içimizde birbirimizi, belki içimizde yaşadık birbirimizi kızgınlıklarımızı yada alttan almalarımızı lakin hep bir gerçek yatar insanın içinde öyle ya...
Sen beni affettin, beni seni affedemiyorum...Sen beni affettin, ben kendimi affedemiyorum...Olura bırakırmış gibi yapsam da olura bırakılamıyormuş. Kalp acısı değil yürek acısı daha bir yakıyormuş insanı...Kaç kelimenin kaç cümlenin altına sığınmadı ki bu ayrılık; başarısızlık, korkaklık, cesaretsizlik ve hangisiyle ne kadar anlam bulabildi belirsiz...Tarifi yok bu ayrılığın, bu kopukluğun. Kelimeler ne bu ayrılığı savunmaya nede reddetmeye yeterli...Yeterli değil hiç bir şey, söylenecek, konuşulması gereken çok şey varken suskun bu yürek, küsmüş, kırılmış, çaresiz bırakılmış...
Kaç kez girdi aramıza oysa, kaç kez sarstı bizi bu ayrılık. Ya kabullenemedik yada kabullenmek istemedik. Büyük olasılıkla biz ayrılamayız cümlesinin altına sığınıp görmezden geldik. Ama yinede bu ilişkinin içinde bir çok şeyi başardığımız gibi aslında biz başaramadık.
En çok sevdiği acıtırmış insanın canını biz bu sözü yalancı çıkaramadık. Kaç defa ayrıldık ta ayrılığı başaramadığımız için başarısız olduk biz...