Dün gece

---> Dün gece

Sen çık gel. Çırılçıplak olsan da çekinme. Ruhumu örterim üzerine sen uyurken, üşüme diye. Sen çık gel. Değerli kılınır mıyım? diye düşünme. Kâbe'yi çeviririm sen gülümserken kalbine, biraz daha ilahlaş diye. Sen çık gel. Endişe etme yanında olur muyum diye. Bütün intiharları çöpe atarım zaten gözlerinde boğulmak varken..
 
---> Dün gece

ben mi çok yorgundum sen mi çok dinç
bende mi eksikti
sen de mi fazlaydı sevinç
dilsizler yalan söyleyemez anladım
ya ben konuşamadım
...ya sen sağırdın
her şeye rağmen
bana öyle çok sığdın ki
içimde kimseye yer bırakmadın.
 
---> Dün gece

Söylediğim hiç bir şeyi üzerine alınma sakın
Bu aralar haddinden fazla depresifim hepsi o
Suikast niteliğinde cümlelerimin hepsi kurusıkı
Yoğun bakımda seni yaşatmaya çalışıyorum
Ve ben ne zaman senden bahsetsem
...Bütün kelimelerime intihar süsü veriyorum
Ve ben,
Bir ameliyat masasında göğsü açık unutulmuş hasta gibiyim.
Hadi göm ruhunu göğüs boşluğuma!
Kendimi bir de senin ruhunla göreyim..
Hiçbir şey kavuşturamaz çekilmiş bir fiş kadar bizi
Şimdi bir tek beklentim var senden
Küçük bir hediye ötenazi..
 
---> Dün gece

Sevgiyi yüceleştiren, her ana farklı değerler veren eşsiz sevgili; maviyi de sana yakıştırmıştım. Maviydi senin rengin. Sana olan bu içimdeki sevgi bir okyanustu yüreğime sığmayan. Çok severdim maviyi. Bana ait olan, olmayan herşeye de maviyle bakmaya başlamıştım.

Çünkü sen maviydin, mavi de herşeyimdi ...
 
---> Dün gece

notaları yaralanmış bir şarkıdır aşk dilimde, acısını dindirebilmek için defalarca söylediğim..
serkeş bir hüznün esintisinde demleniyor vurgu(n) lardaki şimali düşler.
korkular gölgeli..ne istediğini bilmiyor duyguların ırzına geçen kelimeler...kulaklarını tıka yüreğim, beni yorma
 
---> Dün gece

Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?

Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek.

Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun?

”Seni seviyorum” sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek.

Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun?

Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek birlikte ağlamak gülmek. Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek…

Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun?
Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak. Senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak.

Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun?

Tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana… Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte. Elimde kır çiçeğiyle seni beklemek… Aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek.

Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun?

Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara aya anlatmak… Okuduğum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların türkülerin şiirlerin her mısrasında seni bulmak.

Seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun?

Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek. Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak. Yalın ayak yürümek bıçağın en keskin yerinde. Kanadıkça tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime.

Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun?

Nereden bileceksin?

Sen benimle hiç olmadın ki. Olsaydın avuçlarım terlemezdi… Isırmazdım dilimin ucunu… Özlemezdim seni yanımdayken.Kıskanmazdım.
Korkmazdım yollarda yürümekten. Islanmazdım yağmurlarda… Yıldızlara aya dert yanmaz, böyle her şarkıda serhoş olmazdım.

Korkmazdım seni kaybetmekten ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize… Ve her kulaçta haykırırdım seni..

Ama sen hiç benimle olmadın ki…
YA AKLIN BAŞKA YERLERDEYDİ YA YÜREĞİN…”
 
---> Dün gece

Bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde..
Aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet..
Evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet..

evet kalmalı yinede bir adın : )
 
---> Dün gece

Gönlün temiz mi hocam, kanıtın var mı?
Gösterişten başka bir anıtın var mı?
Hırkan, seccaden tamam; yarın sorunca;
ALLAH'a vermek için yanıtın var mı?
 
---> Dün gece

Yokluğun soğuk bir savaş gönlümde...
Seni beklemekten vazgeçiyorum.

Uzayan tutsaklığımda,dalgalanan esaret bayrağının altında,dökülen kanda boğuluyor gülüşlerim...

Üzerine çığ düşmüş beklentilerimin hareketsizliğinde,umutlarımı birbirine çatıp duruyorum.

Kalemimde ölü şairlerden hırsızlama harflerle,tekil cümleler kuruyorum acılarla uyumlu...


Saçlarımda kelepçesi hükümlü rüzgar...
Savruluyorum.

Yine dalgın gemiler geçiyor ıslak gözlerimden...

Gün yüzünü dönerken geceye,düştüğüm tepelerine yeniden tırmanıyorum,
kendi mazoşist duygularımla...

Herkes uyurken düşlerine, ben sevilmediğimin altını çiziyorum, parantezi bol satır aralarında...

Çizdikçe çoğalıyor yalnızlığım.

Yine dalgın gemiler geçiyor ıslak gözlerimden...

Senin için bir dalgınlık daha tutuyorum aklımdan...

Nikotine kesmiş verem kokulu odamda; (d)alıyorum bir fincan kahveyle sensizliği, kırk yıl kalasın diye hatırımda...

Hüzünlü yaz(g)ılar baskı kurarken sürgün yanlarıma,tenimde unuttuğun yangınlarda ısınıyor sözlerimin sahte sahipleri...

Oysa sana (k)aralamıştım tüm bildiklerimi...


Kararlı yürüyüşlerde ıslıkla çalınan marşlara eşlik etmiştim, aldırmadan tel örgülerin yırtıcılığına...

Yeni bir ülke kurar gibi anlatmıştım umutlarımı.
Şimdi kararlı adımlarıma yılgınlık dayatan sevdanın sus işaretiyim.

Kimse bilmez kederden kanayan,ağır yalnızlığımı...
"Acıların ağır abisi" demiştin bana.

Kim hesaplayabilir ki gönül kırıklarımın hacmini?

Kıldan ince hasretimin keskinliği ve atomdan ağır sevdamın yok edici yakıcılığında, bir ben biliyorum gecelerin bitimsiz uzunluğunu...


Yazmakla tamamlayamıyorum kendimi...
Bana bile kendini anlatamamış ben’i anlatıyorum sana.
Olur da anlam bulurum diye yüreğinde...
Anla(ya)mıyorsun.

Bu yüzden seni beklemekten vazgeçiyorum.

Sus-konuş vardiyalarında,sinsi ağrılar çörekleniyor göğsümün sol cenahına...

Ve duman çöküyor bu yüz duman...

İçimde ayaklanan en militan duygularımı kelepçelesem; bu aşk terörden kurtulur mu

Bu büyük yıkımdan ağrısız günler çıkarmı?
Çıkmazındayım işte!...

Bu yüzden seni beklemekten vazgeçiyorum.

Artık çek işvebaz bakışlarını gözlerimden...
Sesini sesimin üstüne koyma...


Ya öldür beni!
Ya da yaralı bırak seni sevmeler ülkesinde...

Vazgeçmekten başka işim kalmadı benim.


İçi doldurulmamış bir sevdanın boşluğunda seni kaybettim.
(d)arlandım.

Katı bir “ES” le bitti bu şarkı…

Susuyorum.
 
---> Dün gece

Görüyorsun işte, senin için çarpmıyor yüreği artık. Bir başka hayatta o, sende umutsuzca bir bekleyiş içindesin.

Bekleme, bu bekleyiş öldürür insanı.
Gitmek gerekir bazen, gönderilmeyi beklemeden.
Arkana dönüp bakmadan ve ağlamadan.
Gitmek gerekir, acıya aldırmadan...
 
---> Dün gece

İçim acıyor... Geçer elbet, geçer de, anlamsız bir yer de, unuttuğumu
sandığım bir yer de , yeniden sızlar.
Ama varsın sızlasın, sızlamadı mı;
kocaman sevilmiyor ki… ”


Ne yapacağını bilememek ne kadar kötü bir durum. Beyaz bir ışık arıyorsun
bazen, görüyorsun...
Siyahın yoğunlu eritiyor ışığı yine kör oluyorsun...


Nerdesin sen şimdi kim bilir? Neler yapıyorsun? Özlüyor musun beni?
Biliyormusun ben geceleri hep seninle konuşuyorum uzun uzun.. Seni Seviyorum diye
haykırıyorum. Dünya umurumda değil. Takmıyorum, düşünmüyorum hiçbir şeyi...


Sadece seni, sadece seni düşünüyorum ve ağlıyorum!!! Sırf senin yanında
olamadığım için ağlıyorum...
 
---> Dün gece

Başımı öne eğdim, karanlığın ortasındayım
geceye sarıldım, saklanıyorum kendimden bile
acımış, kanamışım zamanlar içinde gezinirken
bir omuz aramışım, çırpınıp durmaktan soluk soluğa yüreğimle
nafile bir arayışla başa dönmüşüm her defasında
kapıları çalmaya yeltenirken, kaç kapının önünde yığılıp kalmışım
yığıldığım yerlerde bir ben olmuşum tek
kalbimin her bir atşının içine bir atış gizlemişim
yanyana güzel durmamıştı cümlelerim anlaşılmıyordu
bu yüzden dağıtmışım hepsini
yitirmekten korktuğumdan biriktirmişim suskunluklarımı
kirpiklerimde konuk etmişim hüznümü
gözbebeklerimden yolcu etmişim
şimdi sokulup yalnızlığımın kıyısından
anlat diyorsun ya bana, inan çok yorgunum
neyi, nasıl anlatayım sana
(...)
 
---> Dün gece

Her şey ne kadar yabancı şimdi bana. . Sen ne kadar yabancısın. . . Hani ikimizi, seni ve beni, biz öznesine sığdırdığımız zamanlarda bir soru sormuştum sana. . ; “ Bir gün, yanından geçerken merhaba bile diyemediğim bir yabancı olacak mısın? " demiştim. Şimdi bu sorunun cevabı bile geçmiş zamanın tozlarına karıştı...
Sinemada eline uzandığım günün üzerinden iki koca yıl geçti. İnsanın içinde neşeli kır çiçekleri açtıran bir bahar günüydü. Aklım başkasında, yüreğim sende idi... Dudaklarımızın birleştiği ana tanıklık eden o sokak ve kaldırımlar bizi unutmadılar, bekliyorlar. Oysa, ne olursa olsun her Nisan'ın belirli bir gününde orada buluşmaya dair verilen söz hiç tutulmayacak, bilmiyorlar. . .

Kaybedişlerim yüreğimin yanında aklımı da sana vermemle başladı. Kendimi her şeyimle sana adamam ne büyük bir hataydı da, ben bunu çok geç anladım... Ben seninle çoğalmayı umarken, eksildim, azaldım ve yalnızlaştım. Yine de vazgeçmedim yanında olmaktan... Senden çok aşka sığındım. . “Biz" olduğumuz günlere dönmek için... Senin sığındığın bendim! Ve ben bu büyük yalana inandım. Lanet olsun ki inandım. Senden sonra yaşadığım tüm savrulmalarım, acılarım, göz yaşlarım sana inanmamın bedelidir. Benden başka kimse bilemez bunu. . .

Şimdi yabancılığın yüreğimi kanatan bir öyküdür. . Ve bu öykünün içinde senden sonra yaşanan her güne yazılmış pişmanlıklar, gözyaşları, hatalar, aşk sanılan duygular, en çok da yalanlar gizlidir. Şimdi yabancılığın beni oradan oraya savuran bir türküdür. Senin duymadığın, benim dilimden düşmeyen bir türkü. . .

O yabancı yerde, yabancılığınla, kendine yakın sandığın ama çok uzak olan o yabancıyla asla mutlu olamayacaksın. Çünkü bu yabancılık hiç terk etmeyecek seni... Çünkü nereye gidersen git ahım peşimi bırakmayacak. . .

Varlığının ya da yokluğunun anlamı yok artık... Anlam yüklediğim tek şey yabancılığın... Yokluğun bile acıtmıyor canımı ama bu yabancılık kanatıyor yüreğimi. . zor be usta cok zor..
 
---> Dün gece

Beni boşver sen mutlu ol yeter demek sevginin büyüklüğünden mi?
Bende yaptım vaktinde, iyi dileklerde bulunup yollarımı ayırdığım çok oldu ama şimdi yapamıyorum.

İçim acıyor,kan kaybediyorum ve böyleyken sana mutlu ol demek gelmiyor içimden. Günleri gecelere ekleyerek ilmek ilmek sevdamı örerek beklerken içimde, gülüşen çocukların gelmediğin için suskun kalışını hazmedemiyorum...

Seni beklediğim,seni umursamazlığına rağmen sevdiğim için alaycı kahkahalar atan arkadaşlarımın sesleri gitmiyor kulaklarımdan.Kurduğum kumdan kaleleri yaramaz bir çocuk gibi ezip gidişin,beni sürekli itişin aklımda hala.Şimdi söyle mutluluk dileyebilir miyim sana; ihanetine rağmen...

Belki en güzeli birine kahrolana kadar aşık olmanı dilemek; ama olmaz işte o zaman lanetlenirsin. Benden başkasını sevmene dayanmaz bu yürek, uzakta olmana sevgisizliğine katlanırda bir başkasını sarmalamana dayanmaz inan.

Eğer olurda sevgisizliğe alışkın yüreğinde ışık belirirse, olur da biri için yüreğin işte bu derse zar zor çıkan sevgi sözcükleri dudağından dökülürse…Bilesin ki iki elim yakanda öbür dünyada.Yollarını gözleyen gözlerim,beni her defasında koşarcasına sana getiren bacaklarım, fütursuzca bana söylediğin sevgiyle örülü yalanları duyan kulaklarım.Yorulmadan sevgisini sunan dudaklarım şikayetçi olacak senden.Her defasında parçalara ayırdığın kalbimi saymıyorum bile…

Bu kadar kıvranırken, acı tün benliğimi esir almışken, sensiz doğan güne, sensiz geçen geceye düşmanken başkasının sabahlarında olacaksan eğer; dilerim benim kadar acı çekesin...

Hakkım helal değil sana bilesin…
 
---> Dün gece

Ya kimse anlamadı beni, ya anlatamadım kendimi yeterince... Neresinden tuttuysam hayatın elimde kaldı hep. Kırık döküktü herşey ve her seferinde sadece cam kırıklarıydı payıma düşen. Oysa öylesine sevdim ki mavi gökyüzünü ve hep benim olsun istedim ucunu bir türlü göremediğim denizi. Seni her şeyinle sevdim ben ey hayat! Önce dizlerimden başladın kanatmaya, hızını alamadın yüreğimi kanattın mütemadiyen... Çığlıklarımı bile duymadın çoğu zaman. Tut dedim ellerimden, çıkar beni bu kör kuyulardan... aldırmadın...annemin yaptığı kurabiyelere diktin gözünü ilk önce, sonra annemi aldın benden kıskançlığından..
Aslında sana öyle kızgınım ki...
 
---> Dün gece

♥kırık bir aşk hikayesi bu...♥
♥umutsuzluklarla ve hüzünle dolu...♥
♥güneşinden yoksun; umut, bulutlar ardında♥
♥gökyüzü kapkaranlık ve biz burada ışıksızız♥
♥yollar aşılamaz türden, ufuklar bizden uzak♥
♥bugünler mutsuz ve yarınlar çok umutsuz♥
♥amaçlar belirsiz ve araçlar çok yetersiz♥
♥görüşebilmek zor, görüşmemek zor.♥
♥sevebilmek ve de sevilebilmek♥
♥ne kadar mümkün sence?♥
♥ne kadar olası bu düş?♥
♥birleşebilir miyiz?♥
♥sen-ve-ben♥
♥bir gün!♥

?
 
---> Dün gece

gül yüzü(m)...
gülemiyorum..
karanlığa küfrederken
kendinden geçmiş bir zamandan
sana umutlar sunuyorum
susuyorsun.
susuyoruz....
 
---> Dün gece

Gittin ya,
Herşeyim eksik..
Hiçbirşeyi tam yaşayamıyorum.
Bana sorarsan
Seni artık hiç sevmiyorum..
hiç sevmiyorum..
Ama içim ne der bilemiyorum..
Cevap veremiyorum..
Cevabı acı verebilir..

Aslında...

Ben...

Korkuyorum...
 
---> Dün gece

Biliyorum, çok şey söyleyecektin bana. Bunu da çok istiyordun. Hayatının sırlarına ortak edecektin beni. Kendini anlatacaktın. Özlemlerinden, beklentilerinden, yaşantından, meraklarından, beğenilerinden, umutlarından söz edecektin bana...
Ama sen sustun...

Sen anlatacaktın, ben dinleyecektim. Gözlerim gözlerinde, hiç bıkmayan bir
dinleyici olacaktım karşında. Ne kadar konuşursan o kadar mutlu olacaktım. Ağzından çıkan her cümleyi beynime kazıyacaktım ve sonsuza kadar çıkmayacaktıoradan o sözlerin...
Ama sen sustun...

Hayallerini anlatacaktın bana. Bense anlattığın her hayalinin baş rolünde olacaktım. Yağmur yağacaktı, senin şemsiyeni saklayacaktım, koşacaktın peşimden.

Yakalayınca beni sırılsıklam sarılacaktın. “Gidelim buralardan” diyecektin, git git bitmeyecekti çıktığımız yollar...
Ama sen sustun...

Bana sevdalarını anlatacaktın, yüreğim heyecanla çarpacaktı. Bir sevgiliye sunuş gibi sözcüklerin kalbime işleyecekti. Konuşsaydın sözcüklerine sarılacaktım. Gözlerimi kapatıp ısını pervasızca hissedecektim tenimde. Kokunla sarhoş olacaktım...
Ama sen sustun...

Kelimeler tutuldu sende. Ben de gözlerinle konuştum. Daldım sonsuz derinliğine.
O derinliklerde sakladığın her ne varsa çıkardım gün ışığına. Utandın, kaçtın,
saklandın ama ilk kez inatçılığımla gurur duyum.Tutuldu kelimeler belki sende
ama, gözlerin konuştu benimle. Sen sustun, gözlerin açtı ruhunu bana.

Ama konuşsaydın,
bir de konuşsaydın
....ah konuşsaydın...

Amaçsızca çıktığı seferlerden yorulmuş köhne bir tekne olurdum kıyılarında ben...
 
---> Dün gece

...
Ve kan biriktiriyor dudaklarım
akan kanla vaftiz et diye şiirlerimi
bir atar damar daha ekliyorum
gülüşünün en keskin yerine
hırçın bacım, sevgili hüznüm benim
en uyarsız yerlerimdeki çiçek yanıkları
nereye gitsem bir akşam üstü
kalbim ateş altında

gözlerini özlüyorum..
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst