Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
"Ben daha çok seviyorum" kavgamızı hatırlıyormusun? Sanırım ben yine kazandım.
Sağnak bir yağmur yağıyor İstanbul'a
Kaldırımlar sırılsıklam
Kalmıyor
sevgilinin ardından
'Görünsün' diye dökecek yaşlar
Ve satılığa çıkıyor gözyaşları
İnsan bir kere olsun
Doya doya ağlayamıyor
Sağnak bir yağmur yağıyor İstanbul'a
İşte o vakitler
İşlevini kaybetmiş bir sevda çekiyorum
Anla artık İstanbul
anla!
Seviyorum
Sağnak bir yağmur yağıyor İstanbul'a
Kimseler kalmıyor sokaklarda
Bir bir ışıkları sönüyor şehrin
Zifiri karanlık oluyor sevdalar
Patlıyor gökyüzü
Yanıp sönüyor umutlarım
Yanıp sönüyor canım
Sağnak bir yağmur yağıyor İstanbul'a
Aklıma düşüyorsun gülüm
Yağmurlar öperdi yanaklarımdan
Sen yoksun diye
Kimler bırakıp gitti
Martılar bile ağladı arkandan
Seneler okşadı saçlarımdan
Kıskanırdın sigaramı
Hiç düşmezdi diye dudaklarımdan
Saklardın her seferinde
O iki kelimeyi
Belki şımarırım diye
kulaklarımdan
Sana koşmak istedim
Prangalar tuttu ayaklarımdan
Sen yoksun yine
Elimde bir kadeh şarap
Aklımda son sözlerin
Kadehler değil beni sarhoş eden
Beni sarhoş eden gözlerin~
Uçurum dibinde nasıl göründüğümü
Merak ederim hep
Yüzümün aynadaki boşluğuna hep bakmak isterdim
İnançlarımın kırık döküldüğü yeri anlamak için
kalabalıklar içindeki yalnızlığıma dokunmak isterdim
Aşktı adın uçurumda
yanı başımda
aynadaki suretimdi yüzüm
aykırı kanardı bana
İnançlarımın çoğu yalanmış
alay ederdi benimle
Çok geç anladım
kalabalıklar arasındaki
senmişsin dokunamadığım
Yalnızlıgım diye küçümsediğim senin sevginmiş
Terkedilmişsindir yine günler geçmek bilmez
Geceler gündüzlerden hep daha uzun olur
Yatağında uyuyamazsın
O aklına gelir
Gözlerin dolar ve kapadığın zaman yaşlar akar
Açtığın zaman yine
Ayrılığın ertesi günü en kötü zamandır
Kalkarsın yataktan gözlerin nasılda acır
Uyuyalı birkaç saat olmuştur ve deli gibi ağlamışsındır
Radyo hala açık
Sonra telefonuna gider elin
Hatırlarsın ve aynı hızla çekersin elini
Yaşlar yine boşalır gözünden
Onsuzsun
Artık ona ait değilsin!!!
Onsuzluğun ilk günü hiç geçmek bilmez
Gözün bir yandan hep telefonda
Ama hiçbirşey yok
Kafanıdağıtmak için çıkarsın dışarı
Belki hatırlamam diye
İyi gibisindir
Sonra bir şarkı çalar
Allah kahretsin nereden çıktı şimdi bu dersin
Odana gelirsin
Sanki acı çekmek hoşuna gidercesine
Açarsın ikinizin şarkısını dinlersin
Teker teker düşünürsün onunla olduğun zamanları
İşte günler böyle geçip gider
Birkaç ay olmuştur
Sabahları ağlamıyorsun artık
Sadece geceleri resimlerle yetinirsin
Sonra birkaç hafta daha
Geceleri hala ağlıyorsun
Radyo hala çalıyor
O mesajları silebilecek gücü buldun kendinde
Ve resimlerde
Birkaç hafta daha
Ağlamıyorsun artık
Radyoda kapalı
İyisin galiba
Gözlerin doluyor sadece
Sabahları kalkarken gözlerin acımıyor artık
Mutlusun bile denilebilir
Seni bekleyen bir çocuk vardı arkadaşın adı neydi?
Onunla konuşabilirsin aslında
Yavaş yavaş kendine bakmaya başlıyorsun
Yine kuaföre gidiyorsun
Saçları kestirme zamanı
O kadar uzun zaman olmuşki
Bir gece içini çekerek yatıyorsun
Ertesi gün kalktın
Yüzünde garip bir gülümseme
Banyoya gidiyorsun
Suyu açıyorsun
Başını kladırıp aynaya bakıyorsun
Onu gördün rüyanda
Evet onu gördün
"HERŞEYİN"i gördün
Elini tuttun
Sarıldın
Öptün
Saçlarını okşadı senin
Eskisi gibiydi
Gözyaşların aktı
Odana gittin radyonun düğmesine bastın
Ve yine o acıklı kanal
Acımasız şarkılar
İşte o geceler yine başladı
Geçmeyen uzun geceler
Bir resmini arıyorsun
Bulamıyorsun
Bir tane varnıydı acaba?
Evet vardı bilgisayarında
Sadece bir tane
Açıp bakıyorsun
Aslında sen onu hiç unutmadın
Aşıksan yok edemezsin
Yangın söner külleri kalır
İçin acımaya devam eder
Onun için
Gözlerinden akıttığın her damlaya değer diye düşünürsün
Onun için
Ağladığın hiçbir şeye
Hiçbir güne
Hiçbir saate
Pişman olmadın ki sen
Yine ağlamayabilirsin
O hissetmesede
O genç yıllarının
En taze aşkı olarak kalacaktır
Hep onunda seni öyle hatırlamasını umarsın
Ve kalbine
Onu hatırladığın en güzel haliyla gömersin
Sen onu hala sevıorsun hep seveceksın
sallayamadım; dokunurum diye korkumdan!
Dolaştın boynuma bir sarmaşık gibi; okşayamadım
Koklayamadım!
Dalgalarını taramamış olan parmaklarım yabancı saçlarına
Ve hâlâ bilmiyorum
gözlerin ne renk? Hangi yıldızlar mahpus içinde?
Ve ben sana hâlâ seni sevdiğimi söyleyemedim!
Ama ben seni; adını bilmeden
yaşını bilmeden Yüzünü bilmeden
sesini bilmeden
seni bilmeden sevdim
Seni
“bilmeden” sevdim!
Senin olmadığın ve benim olmadığım bir sokaktaki köşebaşında çarpıştı duygularımız!
Döküldü içindekiler ve döküldü içimdekiler
Sen yoktun orda ve ben de yoktum;
Ama sevda vardı!
Saatim saatlerdir aynı saatte
Kulağım telefon zilinde
Ellerim bırakmadığı sigaranın esiri
Gözlerim karanlıkta beli olmayan yolun bitiminde
Her gölgede ayaklanan ayaklarım beni yönetmekte
Su sesi
rüzgarın ıslığı beni ürkütmekte
Yalnızlığın resmi hep beynimde
Ya gelmezsen diye süre gelen umutsuzluğumu
Gelirsen umudu yenmekte
Sevdiğim yağmur yağmasın diye dualar dilimde
Sebep olursa gelmemene sevmem desem de
Ne senden ne yağmurdan vazgeçerim
Bir seni bir de yağmuru bilirsin çok severim
Ha geldi gelecek zaman hiç gelmedi
Yolun sonundaki karanlık
sabaha yenildi
En sonunda sigaramda bitti
Su sesini bastıran serçe sesleri uyandırdı beni
Rüzgarın savurduğu dallar teslim artık çiğlere
Yalnızlığın resminide astım arık baş köşeme
Girme istemem artık düşüme
Gelme artık beklemem seni yıkılan ümidim ile
Sebep oldu bu gelmeyisin
Dünüme bugünüme sana son verişime
Gelme istemem
senden sonra inan bana kimseyi bir daha böyle beklemem ~
Bu şehri ağlatacak kadar ağırdı gidişin
Şimdi yokluğunu koynuma aldım
Karanlığın bile hüznümü kaybedemediği bir gecede
Hesap soruyorum yüreğime boyundan büyük sevmek sana mı düştü diye
Her yer sen kokuyor işte
Her şeyde senden bir parça
Böyle çaresiz
böyle yarım kaldım işte
Sol yanım acıyor
Her atışı yokluğunun isyanı şimdi
Yanmaktayım işte
Alev alev yanmaktayım gözyaşlarıma inat daha bir kor olmaktayım
Nasıl sevmişim oysa seni
Ne kadar sen olmuşum
Ne kadar çok ben olmuşsun
Nasıl mecburmuşum
Nasıl tutulmuşum
Sensizlik ölümmüş oysa
Oysa ne zormuş ölüm
Hasretinle yanıyor şimdi her yanım
Bir damla sen diye yalvarıyorum
Bir damla kan ilişiyor gözlerime
Bir damla sen diyorum
Bin damla kan düşüyor yüreğime
Yoksun işte
Ben deli divane olsam da yoksun
Sensizlik baş köşeye oturmuş dalga geçiyor şimdi
Aynalar hesap soruyor
Duvarlar gizliden ağlıyor
Bir bilsen
Ah! bir bilsen hasretimi
Sanki her ayak sesi seni getiriyor ~
Odamdaki fosforlu yıldızlar ışıldamıyor
Gece her zamankin den daha karanlık
Yağmur acımasızca kırarcasına vuruyor camlarıma
Yaşlanıyor bedenim
Saçlarım tel
tel beyazlıyor
Zaman öyle akıp geçiyorki
Ne sana nede zamana yetişemiyorum
Şimdi nerdesin
Bildiğim yerlerdemisin?
Yoksa bilmediğim uzaklarda mısın?
Yetişemediğim zamanda boğulmaktayım
Özlediklerim senin hayallerin
Çok çabuk yaşlandıryor yürek acıları
Kaldırılması zor günler işte
Bir ayrılığın ayrılmış zaman dilimleri
Acılar
hüsranlar ve sonsuz bekleyişler
Ve gelmeyişlerin saçlarımın
bedenimin yaşlanması
Sadece şarkılar seni söyler
Dilimse sadece tutuklu ~
Uçurum dibinde nasıl göründüğümü
Merak ederim hep
Yüzümün aynadaki boşluğuna hep bakmak isterdim
İnançlarımın kırık döküldüğü yeri anlamak için
kalabalıklar içindeki yalnızlığıma dokunmak isterdim
Aşktı adın uçurumda
yanı başımda
aynadaki suretimdi yüzüm
aykırı kanardı bana
İnançlarımın çoğu yalanmış
alay ederdi benimle
Çok geç anladım
kalabalıklar arasındaki
senmişsin dokunamadığım
Yalnızlıgım diye küçümsediğim senin sevginmiş
seninle gözgöze geldiğimde
ben lal olmuş bülbül sen gül oluyorsan
düğümleniyorsa boğazım
çıkmıyorsa sesim daralıyorsa nefesim
konuşamıyorsam tek bir kelime
depremsi bir titreme başlıyorsa bedenimde
ve çözülüveriyorsa dizlerimin bağı
deli - divane gönlüme sor beni
kirpiklerimden süzülen damlalar
islatiyorsa yüreğimi her gece
hep bulutlarda saklıyorsam seni
düşüyorsan içime tane tane her yağmur yağıdığında
kirpiklerimin kıyısında martı olup uçuyorsan
susuyorsa denizler seni düşündüğümde
gelip seriliyorsan kıyılarıma sular gibi
gelip sokuluyorsan uykularıma
gelip sokuluyorsan rüyalarıma
sensiz geçen gecelere sor beni ~
Her gece sen...Paramparça olur uykularım.
Karanlığın en koyulaştığı yerde kapının çalındığını duyarım.
Açınca soğuk bir rüzgar çarpar yüzüme.
Sen yoksun...
Kilitlenir dudaklarım gözlerim karanlıklarda boşuna arar seni.
Sen yoksun...
Yalnızlığımı kadehlere doldurup tek başıma içmeliyim bu gece
Kırmalıyım kapıları evleri ateşe vermeliyim
Sen yoksun...
Zaman gitgide uzar..
Altmış saniye bir dakika..Altmış dakika bir saat..
Ve sabahın olmasına daha beş saat var.
Beklemek bir çeşit ölmektir.
Sen yoksun...
Bu bana her gece binlerce ölüm demektir.
Ben vapurlar dolusu kederimle yapayalnızım.Sen uzak bir körfezde özlemli dalgın.Kıyılarına çarpıp ağladığı yerde dalgaların.Neden ay karşılardan yükseldiği zaman
Başın omuzlarımda olmasın?
Neden ellerin avuçlarımda değil?
Neden gözlerim aradığı zaman gözlerini bulmasın?
Durup durup beni bu çaresizlik hançerliyor.Bu yolların bir yerde ayrılması.
Uzayan kilometreler...
O sefil anlayışsız bakışları insanların.Dünya o eski dünya değil
Tanrı'ysa çoktan unuttu bizi.Şu uçsuz bucaksız evrende
Ne derdimizi dinleyen
Ne de bir anlayan var sevgimizi.
İki ömür değil
İki ayrı ve büyük yalnızlıktır yaşadığımız.
Her şey aslında başka renkte.
Vernikli eşyalar vernikli yüzler...
Altından yer yer sırıtan bir yoksulluk.
Yalan üstüne yalan
Oyun içinde oyun...
Her şey bir yerde anlamsız ve boş.
Gerçek olan şimdi senin yokluğun.
Senin varlığını özledim duyuyor musun?Bak nasıl artıyor ellerimin sıcaklığı.
Dinle bak nasıl çarpıyor yüreğim.
Bütün sokaklarında bu şehrin sana koşuyorum.Seni soruyorum gelip geçene 'Görmedik' diyorlar.Anlamıyorlar seni nasıl özlediğimi Nasıl sevdiğimi bilmiyorlar.
Volkanlar tutuşuyor
Ormanlar yanıyor içimde.
Her gece milyonların uyuduğu bir anda devler uyanıyor içimde.
Seni düşünüyorum
Karanlıklar içinden özlemli sesin geliyor.
Bir ışık yanıyor çok uzaklarda Çorak topraklarımın üzerinden bir bulut geçiyor.Şimdi umutlarım varılmaz uçurum diplerinde
Korkunç karanlık mağaralarda hayallerim.Derin bir kuyudan su çekercesine
Zamandan ve mesafelerden seni çekiyor ellerim.Sen her zaman olduğun gibi
Yine o en güzel en değerli...
Benimse ellerim sımsıcak
Dudaklarım nemli
Özlediğim her şeyimle kopup en yüksek tepelerden bir çığ gibi sana geliyorum.Sonra dağlar çöküyor ansızın
Ağaçlar devriliyor
Evler yıkılıyor
Altında kalıyorum...
Kırık bir heykel
Parçasını arıyor her gece.
Bir şarkı notasını...
Bir tablo renklerini...
Ağaç yapraklarını...
Vazo çiçeklerini...
Ve bir adam Her gece yollara düşüp Yana yakıla seni arıyor...
Mağrur gözleri ıslak İlk defa ağlıyor bu adam 'Gel ' diye
İlk defa yalvarıyor...
Ben her gece
Gözlerim tavanda bir noktaya dikilmiş
Seni düşünüyorum.
Ve sen o saatlerde
Benim görmediğim rüyaları görüyorsun.
Bir böcek giriyor kafatasıma...
Her gece sen
Bir cinnet gibi
Kanıma yürüyorsun...
Her yer karanlık
İçimde çoğalıp duran yalnızlığım
ve onun hüzün bilgisi
Her yer karanlık
Aşka yürümenin tahribatı bu duvarlar
bu pencere bu yalnızlık
Dışarıda ateş böcekleri
Onların şerefine içiyorum
Ne sana ne bana benziyorlar
Alabildiğince yalın
Alabildiğince sade
Biz bu aşkı karıştırdık bir kere
Karıştırdık....
Dışarıda ateş böcekleri
Bir yanıp bir sönüyorlar aşkımızın üzerine
Aklımızın ve yüreğimizir
Yanıp sönen yıldızlar gibi
En mahur şarkılar gibi....
Onların şerefine içiyorum
henüz sıcaklığın kalbime sinmeden
Öylesine
Usandım öylesine bıktım ki senden
Dışarıda ateş böcekleri
Bir yanıp bir sönüyorlar
uzak bir aşkın üzerine......
Herşey morun gizeminde saklı
Siyahın küstahlığında
Siyahın karanlığında
Bir asilik bir isyan gizli
Benliğimi saran siyahta
Belki ürkekliğimi gizliyor
Korkaklığımı yada
Pişmanlıklarım saklı siyahın derinliğinde
Sen morun gizemide
Hep bir belirsizlik
Hep bir bilinmezlik saklı buğulu gözlerinin içinde
Nasıl inanmalı sana
Nasıl güvenmeli gizemine
Bu yüzdendir senden kaçışım
Bu yüzdendir gözlerinin içine bakamıyışım
İşte bu yüzdendir bin kez niyetlenipte
Bir kez söyleyemeyişim
Ya herşey kabus olursa
Nasıl toparlarım kendimi siyahın avuçlarında
Nasıl çıkarım sabahlara
kara batakzindan sonbahar gecelerinden.
İşte bu yüzden sen mora sevdalısın
Ben mecburen siyaha
Ama yinede mavi umutlar biriktiriyorum yokluğunda
Masmavi düşler kuruyorum Uykusuz sabahlarımda
Herşey morun gizeminde saklı
Siyahın küstağlığındasiyahın karanlığında
Ve herşey Mavinin umudunda.....
Hala saklıyorsam beraber içtiğimiz şarap şişemizi
Odamın boş köşesinde
Hala dağıtıyorsa benliğimi ela gözlerin
İsöin anldığında üşümüş bir dilenci gibi
Titriyorsa hala yorgun kalbim
Ve yokluğunda şiirler yazıyorsam sana
Anla ki sönmemiştir hala yangının içimde
Hala esirdir tutsaktır yüreğim ay yüzüne
Ne kadar inkar etsede dilim
Gözbebeklerim anlatacaktır sana herşeyi
Belki kabus olur yine herşey
Gelmez olur karanlığıma sabaklar
Yine sırdaşım olur şarap kadehim
Yine isyanım yükselir bulutlara
Dualar ederim tanrıya yine
Bir an önce Azraili yollasın diye
Yine zindan olur bu dünya umutlarıma
Biliyorum değersin bunlara ama
Kaldırmaz bu yürek bir yıkılış daha........
Yine yeniden filizlendi umutlarım
Umutlarım yine asi kardelen
Göze almaya değermi yeniden yanmayı
Yine yeniden ruhumu şeytana satmayı
Yokluğunu ardından var olma savaşı
Bir kavga bir mücadelebir sinir harbi
Amaçsız değil nefes alışım
Yada yaşama olan bağlılığım
Kör düğüm olan günlerimin ardından
Ay ışığı gibi karanlığıma doğan
Yeniden ölen beynimi dirilten
Ben; karanlığımın aydınlığıumutsuzluğumun sebebi
Sen; şarabımın kızıllığısigaramın son nefesi
Ve yaşamamın tek nedeni........
Gelirsen yıkık virane kalbime
Zemheri açar tüm çiçeklerim
En koyu siyahı aydınlatır gözlerinin parıltısı
Bilinmeze giden ayaklarımyeniden koşar yollarına
Sonra mutluluğun kapıları açılır hesapsız
Masmavi umutlar dökülür avuçlarımıza
Eğer gelirsen birtanem;
Sana sonsuzluğu sunacağım tük sevgimle
Eğer gelirsen birtanem;
Ben savaşmaya hazırımtüm korkularınla..............
Bu gece yalnızımyine kimseler yok yanımda
Şarabım kıpkızıl yanımda
Şiirlerim burukkederli
Dilimde boynu bükük dileyişler
Yalnzlığım kör karanlık
Ve sen hep aklımda
Ne bir çelişkine bir şüphe
Hançer gibi saplanıyor bakışların kalbime
Tanı gibi geçeksin yüreğimdeTanrı gibi
En sade anlatımıyla '' Seviyorum Seni ''
Bu gece ay düşse gözbebeklerime
Dökülsede yıldızlar avuçlarıma
Ve Tanrı bağışlasada beni
Tek bir tövbesizhesapsız
İlaç değil hiç bir şey yalnızlığıma senin gibi
Ve hiç bir şey teselli etmez yokluğunda kızıl şarap gibi
En sade anlatımıyla '' seviyorum seni ''
Silinsede yazdıklarım defterimden
Acıtsada hasretin yüreğimi
Dağıtsada kahpe korkular benliğimi
Namus olmuş savaşmak umutsuzluklarla
Eskitsede zaman anıları bir bir
Yenilesede kederler her sabah kendini
Nasır olmuş kalbim aldırmıyor
Kulak asmıyor şeytanın fısıldadıklarına
Çığlık olsada isyanım
Yıkılmamusanmam seni özlemekte
Yokluğun bela diye kazılırken
Odamın kör karanlığına
Ve çılgınca dolaşırken ruhum
seni bulme umuduyla
Ve geceler ki;
Kederin en beter hali
Ben deniz feneri olurum
Yapayalnız
Gözlerim hep uzak ufuklarda
Deniz köpük köpük olmuşken
Ve nefretini vuruken kumsala
Ben martı olurum gökyüzünde
Maviye sevdalı
Ve rüzgar
Söküp alırken tenimden kokunu
Kaybetmişken senden son kalanı
Ben kardelen olurum
Bir dağ başındayalnız ve asi
Kabus olmuşken uykularım
Üstüme yıkılmışken tüm korkular
Sokaklar çıkılmaz olmuşken
Ben cesaret olurum
Yürek dolusu...
Kalmamışken cesaret verecek kimse
Bir dost eli yokluğunda
Muhtaçken bir tatlı söze
Ve kırık tebessüme
Ben şarap olurum kadehde
Tesellisiyle kıpkızıl
Ve biliyorum ki bir gün
Cesaret galip geldiğinde
Bu karmaşık savaşta
Yok olduğunda tüm korkuların
Ve bittiğinde çelişkilerin
Ben sevgi olacağım yüreğinde
Ölümsüz ve Sımsıcak