Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
"Ben daha çok seviyorum" kavgamızı hatırlıyormusun? Sanırım ben yine kazandım.
Kırılan bir ses camekanımda
Uzaklarda kalanların feryadı.
Dağlardan esen rüzgârların ninnisi
Yalnızlıklarımda.
Dikenler içinde bir gül gülümseyen umut
Dert ortağımdır kağıt ve kalem.
Hüznün iğneleri batarken yüreğime
Yapraklarını dökerken sonbahar
İçime.
Karın sesidir sessizliği
Sokak lambalarında ölen ışığın
Ayak izlerinde yiten bakışlar
Kan tüküren gecelerin ateşi
Örtünür beyaz bir tül gibi karanlığın büyüsü
Umutlarıma.
Kan kırmızısı şafak doğum sancısı çekerken güne
Uykusuzluğun erdemine sarınmış gözler
Sabahı gözlemezler.
Körükteki közdür gönül
Sabahları içinde taşıyan
Günden parlak umutları toplayan bulut
Gözlerimde yağmur damlası mı olacak?
İçime yağan hüzünler
Sensiz geçen mevsimlerin özlemi.
Her yağmur damlası düştüğünde toprağa
Yağmur olup damla damla aktın yüreğime
Kök saldı sevdan büyüdükçe büyüdü yüreğinde
Ben seni...
Bu şehrin denizlerini sevdiğim gibi sevdim
Dalga dalga vurdun gönlümün sahillerine
Maviliklerinde kayboldum benliğimi yitirdim
Ufukta kaldı gözlerim ben hep seni bekledim
Ben seni...
Bu şehrin rüzgarlarını sevdiğim gibi sevdim
Rüzgarlarında estim ulaştım sana
Dokundu ellerim ak düşmüş saçlarına
Rüzgarlarla fısıldadım her defasında
Seni ne çok sevdiğimi kulağına
Ben seni...
Bu şehrin baharlarını sevdiğim gibi sevdim
Her bahar demet demet çiçekler açtı gönlüm
Eridi yüreğimdeki karlar ırmaklara karıştım
Her bahar çağladım sana aktım
Ben seni...
Bu şehrin güzünü sevdiğim gibi sevdim
Yaprak yaprak sarardım hasretinle
Kurudum dalımdan düştüm
Sarardı soldu yokluğunda yüreğim
Sensiz baharlar bitti hazana erdim.
Ben seni...
Bu şehrin güllerini sevdiğim gibi sevdim
Her mevsim rengarenk gül olup açtın gönlümde
Dikenlerine aldırmadan acıyan yüreğimle sevdim
Koparmaya koklamaya kıyamadım seni
Hep uzaktan bakarak sevdim
Ben seni ey sevgili
Gülleri sevdiğim gibi yürekten sevdim
Diyebilir misin bana?...
"Sen beni hiç sevmedin ki" diye
Avuçlarımda dünyayı sana sunmuşken
İtmişken elimin tersiyle senden başka herşeyi;
Gözlerime baka baka inanır mısın kendine.
Söyler misin bana?...
Benim aşkım olmasa sen sen olur muydun?
Dolaşır mıydın damarlarımda sokaklarda gezdiğin gibi.
Adım adım çiğnetir miydim onurumu ayaklarının altında
Sevmesem seni katlanır mıydı gönül bunca zulmüne.
Anlatır mısın bana?...
Mutluluk nasıl bir şey!?
Saydın mı kalp atışlarımı her boynumu büküşümde?
Zavallılığımla mağrurlanman eriştirdi mi başını göğe
Aynalara değil; bir kere de bana anlat kendini.
İzah edebilir misin bana?...
Duygularımla oynarken zevkle
Çektiğim ızdırabın boyutunu.
Sana olan sevdamla ruhumu kırbaçlamanın anlamını
Söyler misin bana aşk iki kişilikse sen neredesin?
Bari beni dinlemiyorsun hiç olmazsa vicdanını dinler misin?
Gelirsen pırıl pırıl bakışlarınla gelmelisin ve mutlulugu asmalısın sol
omzuna. Bakıslarına kan dökmemelisin kinden nefretten her tür
tuzaktan arinarak çıkmalısın yola. Hayatı taşıyacak kadar yürekli
olmalı küçük parmaklarin avuçlarının içiyse her dem ıslak olmalı.
Gelirsen gözlerini getirmelisin içlerinde bakmaya doyamayacagım umut
dolu gözbebeklerini de almalısın yanına. Bir ceylanı bile kıskandıracak
o nefis yürüyüşünle gelmelisin bana. Yürek titreten gülüslerini de
almalisin yanina ve akmalısın yüregime daha ilk merhaba demek için
hazırlık yaptıgım anda.
Ardında bıraktıgın sözcüklerin tümünü silerek hafizandan o öpmeye
kıyamadıgım dudaklarınla gelmelisin. Günesi getirmelisin gelirken
karanlıkların üzerine çullanmalıyız seninle ve içimize gömmeliyiz
karanligi.
Hayatla basa çıkabılecek kadar sert en küçük kırılmada parçalanacak
kadar yumusak bir yürekle gelmelisin bana gelirsen.
Minicik öykülerinle gelmelisin bir kedi kadar sessiz bir kaplan kadar
yırtıcı olmalısın yola çıktıgın andan itibaren. Seni dinleme zevkini de
getirmelisin bana dudaklarindan dökülen her sözcügü içmeliyim kana
kana.
Feslegen kokulu saçlarınla gel gelirsen ve içinden topladigin
çiçeklerini ver bana. Yüreginden sessizce süzülen nehirlerini getir
bana utangaçlıklarını sokulganlıklarını çılgınlıklarını da yanına yoldas
yaparak.
Ama neyse sen bana aldirma. Unut yukarida istediklerimin tümünü.
Beni bu halde bırakıp gidiyorsun
Korktun mu aşkımdan
Bana yazık ediyorsun
Kalbimden silinmez o bakışların
İz bırakmış yüreğimde
Ama hepsi yalan hepsi sahte imiş
Seviyorum demen bile yalanmış
Dostlarım bile çekip gitmiş
Kime anlatayım derdimi
Beni mutsuzluğumla başbaşa bıraktılar
Hangisini unutayım
Kalbimden silinmez o bakışların
İz bırakmış yüreğimde
Ama hepsi yalan hepsi sahte imiş
Seviyorum demen bile yalanmış
Dışarıda uluyan rüzgar
İçimde sana birikmiş özlemler..
Dilimde Şehrayin türküleri
Elimde vuslatların taze gülleri
Sana geliyorum hasret dağlarını aşarak.
Arala perdelerini güneşe artık
Vakit kavuşma zamanı...
Sana geliyorum mürekkebimi yakarak.
İsmini andıkça gönlümde
Al al gelincikler acıyor yüzümün bozkırlarında
Gülüşlerini içime çektikçe
Ak güvercinler kanatlanıyor dualarımdan.
Sana geliyorken yanık türkülerle
Dudaklarıma baharları yapıştırıyorum.
Saçlarından öptüğümde
Saçların bir ömür boyu umut koksun diye..
Sana geliyorum
Güneşi hasretinle ağlatarak.
Ayrılıkları yüreğinde hançerleyip
Vuslatları yazıyorum gözlerine.
Ve kavuşma anında
Bulutlardan umut tanelerini avuçlayıp
Alnının üzerine usulca düşüyorum.
Ve dudaklarını inince yüreğim
Haykırıyorum vuslatın baharlarına.
Seni seviyorum gülüm...
Inanmak mümkün olmazdi her askin bagrinda bir ayrilik gizlendigine belki de
kartvizitinde 'onca ayriligin birinci dereceden failidir' denmeseydi eger.
Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar
ihanetinden onlar da payini almasaydi eger.
Issizliga teslim olmazdi sahiller
Kendi belirsiz sahillerinde amaçsiz gezintilerle avunmaya kalkmamis olsaydin eger.
Sen gittikten sonra yalniz kalacagim.
Yalniz kalmaktan korkmuyorum da
ya canim ellerini tutmak isterse...
Evet Sevgili
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu
kim uzanmak isterdi ince parmaklarina
mazilerinde görkemli bir yasanmisliga taniklik etmis olmasalardi eger!
Gizlice buluşan
İki sevgilinin fısıltısı gibi
Yağmur yağıyor dışarıda.
Ben / seni düşünüyorum...
Camda
Billur damlalarıyla
Dansediyor yağmur.
Diniyor toprağın suya hasreti
Kucaklaşıyor gibi
Gökyüzüyle toprak.
Ben / seni düşünüyorum.
İnsanlar
Yine bir koşturmaca içinde.
Herkes bir umudun peşinden gidiyor.
Kimi / umutla
Bekliyor ağır bir hastanın başında
Dinliyor nefesini
Korkarak ölümünden sevdiğinin
Ağlıyor.
Ben / seni düşünüyorum.
Herkes bir uğraşı
Herkes bir telâş
Herkes bir umut peşinde.
Ben
Sadece seni düşünüyorum.
Bilmiyorum / dünyada
Seni düşünmekten başka bir şey
Çabam da yok zaten bu konuda.
Senden başka hiçbir şeyi
Umursamıyorum.
Seni düşünüyorum
Seni düşünmeye
Devam ediyorum......
Ama sana zarar veremem
Verecek kadar kalbim yok
Senin bir parçana kıyamam
Canımı alsalar dokunmam
Dokunmak ne kelime
Yanına yaklaşmam beni öldürür
Çünkü o güzelliğin yakıyor zaten
Ölen bir insanın son dileği gibi
Senden seni seven insan olarak
Bir dileğim var
Ne olur çekip giderken unutma küçüğüm
Biraz olsun sevgilim
O güzel kalbinde bana da yer ayır
Yer ayır ki seni gördüğümde
Ölme duygusu içimde olmasın
Sana tek sözüm
Yok olsa şu ruhum
Hep seni seveceğim
Seversiniz bazen...
Bir kuşu beslemek misali
karşınızdaki insanı sevginizle beslersiniz.
Farklıdır sevmesi insanların...
Kimi kafese tıkar kuşunu öyle besler
alır özgürlüğünü elinden seviyorum sanır.
Öyle sandıkça sıkar karşısındakini bunaltır.
Ufacık bir fırsat bulsa kaçmak
kurtulmak ister artık kuş.
Aslında korkularından yapar insan bunu
karşısındaki insana anlatamaz anlatmasını bilmez.
Bir başka insana gitmesini istemez.
Her koca devin koca korkuları vardır kimse bilmez.
Kimi de serbest bırakır kuşunu.
Salıverir gökyüzüne
döner gelir elbet der döner gelir seviyorsa.
Alır riski çekinse de birşeylerden.
Bilir ki; koysa kafese bir gün kesin kaçıp gidecek
bir gün kesin terkedecek.
Serbest bırakır!
Döner gelir o da karnı acıktıkça
yüreği sevgiye acıktıkça.
Ne kadar çekinse de bilir geri döneceğini adam.
Bilir başka yerlere başka kişilere gitse de
bir gün bir şekilde geri döneceğini...
Kuş ta bilir daha iyisinin olmadığını
ama bazen nankörlüğü tutar.
Unutur onun için yapılanları
uğramaz olur bir zaman...
Başka kapılarda başka pencerelerde aynını arar.
Ama bilmez başkalarda hiç aynılık bulunmaz.
Pişman olur geri döner bir zaman sonra.
Öyle yenik öyle mağlup döner ki hem de...
Artık kafese girmeye bile razı olmuştur.
Şanslıdır...
Eğer geri döndüğünde açık bir pencere
veya aynı evde aynı kişileri
bulabilirse...
Eğer terkettikleri taşınmamış
Aynı yerde kalabilmişse...
Gecemde gündüzümde
Söylenmemiş sözümde
Aşkın yanar kor gibi gönlümde
Rüyamda düşlerimde
Işıksın gözlerimde
Adın dua küskün dillerimde
Gözlerimin ardına gizlemişim ben seni
Sözler ise yetmiyor
Anlatmaya aşkımı sana
Gel
gel
gel
gel
Kuşların kanadına
Rüzgara
dumanlara
Yüklemişim ben deli sevgimi
Hasretimi
özlemimi
sözlerimi
Ellerin unutsa gözlerin arar
Gözlerin unutsa yüreğin yanar
İçine ayrılık acısı dolar
Benim aşkımı unutamazsın
Bir daha böyle aşk hiç bulamazsın
Önce
gözlerinin yeşillerinde saklanan
ve beni her baktığımda
ayrı diyarlarda dolaştıran
uçurum ürpertisi
cennet sohbeti
su yeşili
ömrümün gördüğü en güzel gözleri
unutabilmeliyim
Sonra
en doğru firarı gönlümün
gönlünle; gönüllü yolculuğu
uyanamamış sabahlarımız
uyunamamış gecelerimiz
biz seninle kaç kişiydik
daha kaç kişi olurduk gitmeseydin
bu kalabalık korkuyu
kalbimin sokaklarına sokmasaydın
kendi küllerimi savurur gibiyim hayata
yokluğunu suluyor gözyaşım
nicedir görünmez oldu yanağımdaki tek gamze
mavi yalnızlığım benim
kurtarılamayan çığlığım
anılarım acılarım benim
Tesellisiz bir günce tutuyor ruhum sanki
sanki kelebekler kaçıyor açtıkça sayfaları
gitgide tenhalaşıyor içimdeki umut
kendi sularımda boğuluyorum
kendi yarattığım derinlikler sebebim oluyor
bu acı ne senden
ne aşkımdan
düpedüz benden
ipek bir kefen giyinmiş geçmişin takvimi yapraklarında sonbahar var
tek el ateş etmeye hazır hasretim
mavi yalnızlığım benim
kurtarılamayan çığlığım
anılarım acılarım benim
canım çay istemiyor
şahdamarı kanıyor şiirlerin
çarpraz ateşlerde vuruyor şarkılar beni
mahçup oluyorum duygularıma
karanlığa ışığı değil
ışığa karanlığı tanıştırdım ben
dargın bir meleğin
masal rengi bulutunu aldım elinden
gittiğini söylemesen olmazmıydı
ağlarımı dağlara attım
balıklar okyanusa varsın diye
balıkçının zıpkınına gül taktım
martılara atsın diye
fularımı uçurdum
kederli kırmızı bir rüzgarın peşinde şimdi
giderken öpmesen olmazmıydı
mavi yalnızlığım benim
kurtarılamayan çığlığım
anılarım
acılarım benim
semahındayım seni unutmanın
dönüyorum
göçmeniyim adresinin
dönüyorum kaçıncı ölümü bu ömrümün
dönüyorum
rehinim
dönüyorum
seninim
dönüyorum
Bu sabah başlamak için seni unutmaya
yeniden ölüyorum ~
çoğalan kelimeler kadar anlamsızım
bundan böyle hayatım; neresinden bakarsam bakayım
boş ve saçma yönsüz
ve yolsuz sakin ve akışkan duru ve çamurlu
isyan etme!
karşı çıkma boşuna "istediğim bu değildi"deme sakın
Söyledigini yaptım!
Keşke gideceğim yolculukların adresini bilsem
neresi olduğunu önceden kestirebilsem
öyle çok
öyle çok istiyorum ki çekip gitmeyi
şairin dediği gibi;
"biliyorsun ben hangi şehirdeysem yalnızlığın başkenti orası bir de sevgili
çocuk biliyorsun kişi tutkularıyla yalnızlığını adlandırıyor o kadar
" sen yeter ki içimden düş artık
düşlerimden çık
seni deli bir hasret gibi
seni tutamsız bir nefes gibi
seni gökkuşağını görüp gülümsemek gibi
tatlı
naif
acısız
buruk
yine de sevgili unutmak istiyorum
Söyledigini yaptım!
Zamana karşı kürek çekmiyorum ne zamandır
zamana karşı; hayâl
umut
gelecek kaygılarıyla yarışmıyorum
bekliyorum
bırakıyorum dalgalar ayaklarıma ulaşsın
geceme susan gözlerine inat
uyumaya çalışıyorum sol yanım hüzün
sağ yanım yalnızlık
senle yaşamayı belki beceremedim
ama sensiz yaşamaya alışıyorum ~