Aşk Şiirleri

Aşkı anlat dermisin,
Bir gün bana.
Ne anlatırım o zaman bilemem,
Ama;
Camların ardından
Düşen yağmur damlalarının
Birbirine sarılıp ahenkle
Dans ederken çalan müzigini
Hiç dinledinmi sen,
Ve bu melodiye eşlik eden
Şöminenin içindeki loş alev için
Çatırdayan dal parçalarının ritmini.
Ve...
Önce nefeslerimiz sarar bedenimizi
Sonra dudaklarımız birleşir,
Öylesine özgür olurki bedenim
Tenim tenine hasret duyar,
Ve sen artık kollarımdasın
Bir ömür boyu sürecek rüyamda.
İşte ben sana
Böyle anlatırdım aşkımı
Canım sevgilim...
 
Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey,
Dünyanın en güzel sesinden
En güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey...
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
Ben artık şarkı dinlemek değil,
Şarkı söylemek istiyorum...
 
AŞK!...
Bazen öyle güzelsinki,
Sanki sonu gelmesin dediğim bir yol...
Bazen de nefretsin içimde
Her şey sanki bir rol!...
 
....Acımadan Vururum...

Dünyanın kanunu bu garipleri sevmezler,
Seni gelin edenin karşısında dururum,
Anan baban kararlı seni bana vermezler ,
İstemeye geleni acımadan vururum ....

İlk mahkeme sonunda düşsem hapishaneye ,
Suçum sabit cezamı kesseler kırk seneye ,
Ben içerden çıkarım sen dönerken neneye,
Seni helal bileni acımadan vururum...

Bu defa teslim olmam, foto x e giderim,
'Yıllar önce bu resmi sen mi çektin lan' derim,
Kuaförü unutmam kıyasıya döverim ,
Gelinliği vereni acımadan vururum...

Bir şişe ham şaraba şahidini astırıp,
Çok bilen çok konuşan sağdıçını susturup ,
Nikahını kıyan o memura kan kusturup,
Yatağını sereni acımadan vururum...

İki mermi koyarım bizim için silaha ,
Bilki sana kıyamam girdim ama günaha,
Affet diye yalvarıp el açıp da Allah'a,
En sonunda kendimi acımadan vururum....
 
ÖZLEDİM


öyle özledimki saclarını okşamayı
senin her an durgun bakışların
beni her öpüşünde klabimin atışını
ben seni özledim gülüm seni aşkını

çekip gittin beni sen siz yanlız bırakıpta
gözlerimden akan göz yaşlarıma aldırmadan gittin
belki birgün gelirsindiye hep umut ettim
ben senin beni sevmeni özledim özledim gülüm
 
HASRET VE ÖZLEM
sensiz sabah olmuyor,
güneş ansızın doğmuyor,
hani gözlerim kör oluyor derler ya,
sanki sensizlik kör ediyor beni.

hayat sensiz anlamını yitirmiş,
kelimeler parçalanır dudaklarımda,
bu hasretin fırtınalar koparıryüregimden,
ama sen öldür bu hasreti bi tanem ,
dön sadece dön...
 
S"en yokken her gece yanlızım sanki,

"E"llerimi bıraktığında başlıyor yanlızlığım,

"N"e gecem belli,

"N"e de gündüzüm,

"E"n uzun gece en uzun gündüz sensizlik bana,

"R"üya sanki sensizlik uyuyorum,

"D"oğmuyor güneş sabahı göremiyorum,

"E"llerimi bırakma ne olur üşüyorum,

"S"enin yokluğun zindan,

"İ"çimde hüzün bekliyorum,

"N"erdesin zalim söle,

"A"şkın öldümü hadi gelsene,

"Ş"u an sensizken tek istediğim sensin,

"K"urtar beni sensizlik bi ölüm,

"I"slanan kalbim çok acıyo bitanem,

"M"ezar benim yatağım olmuş ama sen yoksun...!
 
''Kal" deseydin, kalırdım. Demedin oysa...
Kuru bir "Bitmesin"den başka hiçbir şey demedin.
Öyle kuru, öyle soğuk, öyle uzaktı ki, ondaki anlam!
Bu kadar kolay mıydı her şey, bu kadar yakın mıydık uçuruma?
Savunmayacak mıydın sevgimizi?
"Kal" diye haykırmayacak mıydın ardımdan?

Düşündüğüm bu değildi...
Hayal ettiklerim, beklediklerim başkaydı senden,
Mücadele beklemiştim oysa...
Yelkensiz olan gemimizi kıyıya ulaştırırız sanmıştım...
Kıyıya ulaştırırsın sanmıştım...
Oysa, onu denizin ortasında savunmasız bırakmama göz yumdun...
Bu kadar yıpratıcı olamazsın...
Oysa, bir anlam olmalıydı yaşadıklarımızda!
Paylaşılan duyguların bir anlamı olmalıydı.
Yüreğimdeki martıların bir anlamı olmalıydı.
Beynimizdeki melodilerin, aramızdaki çekimin,
Geçen akş***i sohbetin bir anlamı olmalıydı.
Duygularımızın bir anlamı olmalıydı.

Yüreğimdeki tüm martıları uçurdun şimdi...
Hangi yöne gittiler bilmiyorum,
Geri dönerler mi bilmiyorum.
Dünya boşaldı mı ne!
Neden bu kadar sessizleşti birden yaşam,
Neden artık parlamıyor yakamozlar gözlerimde?
Neden artık rüzgar esmiyor,
Her şey seninle mi kaldı yoksa?
Mantığım... Mantığımı bana bırak lütfen, ona ihtiyacım var.
Bazı şeyleri anlamak için ona ihtiyacım var!
Evet! Ben istedim ayrılığı, çıkmaz yollara yönelen bendim,
Kucağında bir yığın noktayla karşına çıkan bendim...
Kahretsin! Bunu neden yaptığımı bilmiyorum.
Ve senin buna nasıl göz yumduğunu...
Tıpkı balkondaki akasyaları sularken,
Fazla sudan dolayı sararacaklarını bilmediğim gibi...
Su, onun için hayat olmalıydı oysa...
Ve... Sen de benim tutunacak dalım!

Bazı şeyler vardı aramızda biliyorsun,
Olmaması gereken ama daima varolan.
Farklı uçlardaydık seninle,
Farklı mevsimleri seviyorduk, farklı zamanlarda....
Sen büyük fırtınalara vardın, bense lodostan bile ürküyordum..
Oysa başardığımız şeyler vardı her şeye rağmen,
Daha doğrusu öyle sanıyordum...
Binlerce yıldız arasında,
Ayın güzelliğini gösterebilmekti tek amacım...
Yıldızları söndürmekti... Sorunları yok etmekti...
"Bitti" deyişim öylesine bir şeydi, öylesine, sıradan, şakacıktan...
"Hayır" demeliydin!
Hatta kıyametler koparmalıydın yüreğimde,
Hendekler açmalıydın yoluma gidemeyeyim diye.
Sahip çıkmalıydın gözlerimdeki ay'a sevgimiz diye...
Beni yolumdan alıkoymalıydın...
"kal" demeliydin... Defalarca "kal" demeliydin...
Oysa, demedin...

Belki de senin çiçeklerin çoktan solmuştu ve ben
Akasyaları kışın yaşatmaya çalışmakla hata etmiştim...
Belki böylesi daha iyi oldu...
"Kal" deseydin kalırdım... Hem de seve seve kalırdım.
Martılarla kalırdım. Yakamozlarla kalırdım.
Demedin oysa!
Bilir misin?
Kaç çığlık olup yıkıldı yüreğim giderken...
Bilir misin?
Nasıl bir cana hasretti yüreğim, yolumdan döndürecek...
Bilir misin?
Nasıl zor oldu ardıma bakmadan çekip gitmek...
'KAL' desen kalacaktım...
DEMEDİN OYSA!!!
 
Ele Vermiyorlar Bedenimi


Ne idüğü belirsiz kelimeler takip ediyor beni!
gidip saklandığım anlamlarda
hoş bir yan yok! Belki de
ölümü biraz teşvik etmeli!

Suya eğiliyorum. Su da bana eğiliyor gibi.
Adımı söylüyorum. Su da adını söylüyor sanki.

Bu tuhaf adamların bilmeceleri çözmeleri imkansız!
birer harf gibi duruyor kentler haritanın ortasında
düzden de okusan, tersten de okusan
hayat değişmeyecek besbelli!

Satın alınmayacak bir gazete adeta içimdeki buzul dağ,
köşeyazarı bir ırmak akıyor
boğuyor cesur bir okura benzeyen ilk halimi!

Taklitlerinden sakınılan bir 'gece'
yatıyor uzayda sereserpe özgür, özgür ama serseri!

galiba cismim
yıldız yağmurunda rüya şemsiyesini açan casus gemi!

Evet!
Ne idüğü belirsiz kelimeler takip ediyor beni!
her dakila yaklaşsalarda

ele vermiyorlar bedenimi!
 
Beni güzel hatırla!
Bunlar son satırlar...
Farzet ki, bir rüzgârdım, esip geçtim hayatından
ya da bir yağmur sel oldum sokağında
sonra toprak çekti suyu...
Kaybolup gittim, belki de bir rüya idim senin için.
Uyandın ve ben bittim...

Beni güzel hatırla!
Çünkü; sevdim seni ben, herşeyini...
Sana sırdaş oldum, dost oldum,
koynumda ağladın.
Yüzüne vurmadım hiçbir eksikliğini,
beni üzdün, kınamadım.
Alışıktım vefasızlığa, el oldun aldırmadım...

Beni güzel hatırla!
Sayfalarca mektup bıraktım sana.
Şiirler yazdım her gece, çoğunu okutmadım.
Sakladım günahını, sevabını içimde
sessizce gittim...
Senden öncekiler gibi sen de anlamadın.

Beni güzel hatırla!
Sana unutulmaz geceler bıraktım
sana en yorgun sabahlar...
Gülüşümü, gözlerimi, sonra sesimi bıraktım.
En güzel şiirleri okudum gözlerine baka baka,
söylenmemiş "Merhaba"lar sakladım her köşeye
vedalar bıraktım duraklarda.
Ne ararsan bir sevdanın içinde
fazlasıyla bıraktım ardımda.

Beni güzel hatırla!
Dizlerimde uyuduğunu düşün,
saçını okşadığımı, üşüyen ellerini ısıttığımı,
mutlu olduğun anları getir gözünün önüne.
Alnından öptüğüm dakikaları...
Birazdan kapını çalan kişi olabileceğimi düşün
şaşırtmayı severim biliyorsun.
Bu da sana son sürprizim olsun.
Şimdi, seninle yaşanan günleri ateşe veriyorum
beni güzel hatırla.
Gidiyorum...
 
Seni sevmek yakıştı bana.
Bütün çığlıklarımı sana attım.
Bütün gizlerimi sana açtım.
Bütün aşklarımı sende yaşadım.
içimde mevsimler seninle döndü..
bahardan kışa..
sonbahardan yaza..
Rüzgar et nefesini.
Ürpert tenimi.
Dağıt saçlarımı, aklımı, yatağımı..
Sevdir yeniden küstüğüm yastıkları..

Seni sevmek yakıştı bana..
Uzak yarim oldun.
Memleketli yarim oldun.
Dost yarim.
Yoldaş yarim oldun..
Firari kaçak yasaklı yarim.

Gördünmü ne kadar çoğalmışsın..
İki söz söyle..
Yakışmıyor bu sessizlik.
Hadi.. bir söz.! ! !
Azalt içimdeki parçalanmayı..

Ne yalan söyliyeyim
yakışıyorsun bana
 
Sen istedin diye yalandır –yalan olmuştur-, göz alabildiğine uzanan doğrular..
Eğriler,eğrilenler ve eğilenler doğrudur, sen istedin diye...
Tamam, peki: “Aşk yalandır!” demek kolay;dedim gitti!
Aşka yalan demek, kuyruklu bir yalandır...

Senin için –ki sen, bizzat yalansın- yıkılan her şey, yakılan her şey, ardından bakılan herkes yalandır,sayende... Ağlamayasın diye ağlatılanlar, gitmeyesin diye terk edilenler, gülmen için gülüp geçilen her şey, yalandır...

İnandığına inanmak için inanmamak; bir asır gibi uzun günlerce, inanmanı beklemek, yalandır... Her gün ayrı ayrı yalandır!

“Kalem küstü...” demiştim...
Aslında bana değil, sana küstüğünü söylememiştim..
Şimdi zamanıdır; söylemenin ve kurtulmanın...
Seni sevdim, kalem küstü...
Ondan çok sevdim diye seni..
Onunla adını yazdım diye...
Onu, senin yoluna adadım diye küstü...

Sen bu küskünlüğü anlayamazsın!

- Sana değer miydi?

- Hayır!

-Çünkü Sen...

-“Yoksun” ki...


“Yok” olana “var”lığı fedâ etmek, nice bir zavallılık?
Oysa yeterdi gücüm, gücünü zavallı etmeye “yokluk”ların..


Anlamadın değil mi???

Bu yüzden işte: "Sen sensin, ben de ben..."

“Yok” olduğun kadar “var”ım ben!..
 
Demek şimdi gidiyorsun;
Yazdığımız son şiir öyle yarım kalacak!
Demek şimdi gidiyorsun;Kuşlarımız acıkacak,saksılarımız artık sulanmayacak!
Demek öykümüzü bir ruj lekesi gibi yapıştırıp
aynanın sahtekâr yüzüne
-Oy benim yaralım-
Demek şimdi gidiyorsun;
Beni böyle toz gibi dağıtıp merdivenlern dibine!

Her şey tamam diyorsun,git...
Beni viran bir şehir gibi terket...
Haydi git!
Dışarısı ispiyon...Dışarısı ihanet...
Seni bir gören olmasın,dikkat et!..

Dostlukmuş...ölüme yürümekmiş...
Üstüne titremekmiş...vefaymış!..
Aşk dediğin,zavallı bir kapıyı duvara çarpıp
Çıkıncaya kadarmış!..
Bana komaz deyip
Sancını bir kilo rakıya gömsen de gece yarıları,
-Oy benim yaralım-
Asıl sancı,uyandığında
Bütün odaları boş görünce koyarmış!.

Gitmek istiyorsun,git...
Bir savaşçı asla vedalaşmaz!
Durma git!
Dışarısı dinamit...dışarısı enkaz!
Şunu cbine koy,ne olur ne olmaz..

Eylül mağdurlarıydık,kimsemiz yoktu,
Yaralarımız aman vermiyordu canımıza..
Kimseye kıymamıştık oysa,masumduk..
Rahatsız ediyordu bizi bu yalancı tarih!
Yırtılan bir pankart gibi
Şehirlerin ortasına çığ düşürdüyse öfkemiz;
-Oy benim yaralım-
En az bir karıncanın yüreği kadar
Namuslu ve çalışkandı ellerimiz!

Artık bitti diyorsun,git..
Kırılsın kapı-çerçeve,kırılsın bu cam..
Sorma git!
Dışarısı panik..dışarısı izdiham!
Biliyorum,seni vuracaklar bu akşam...

Ne çok fire verdik üstüste..
Ne çok arkadaş yitirdik bu tozlu yolculukta..
Kimliği tespit edilmemiş,
Ne çok ceset vurdu zeytin güzeli akşamlarımıza!
Büyük ütopyalar ve büyük dağlar gibi
İçerden çürümüşüz meğerse...
-Oy benim yaralım-
Her gelen ölüm yazmış,
Her giden ayrılık işlemiş bu talihsiz gergefimize...

Kendini arıyorsun,git..
Aptal bir hayat kur,içinde beni barındırmayan
Kalma git..
Dışarısı barut..dışarısı gardiyan!
Yine bir tek ben olurum sana parçalanan..

Demek şimdi gidiyorsun;
Sonunda bizi de çökertiyor bu kancık zelzele!
Demek şimdi gidiyorsun;
Yıkılan bir duvar gibi;ömrüme devrile devrile..
Demek mecburi istikametlerin,
Ayrılığı gösteren o adaletsiz kavşağında
-Oy benim yaralım-maralım
 
Gözlerin gözlerime değince
Felaketim olurdu, ağlardım
Beni sevmiyordun, bilirdim
Bir sevdiğin vardı, duyardım
Çöp gibi bir oğlan, ipince
Hayırsızın biriydi fikrimce
Ne vakit karşımda görsem
Öldüreceğimden korkardım
Felaketim olurdu, ağlardım
Ne vakit Maçka'dan geçsem
Limanda hep gemiler olurdu
Ağaçlar kuş gibi gülerdi
Sessizce bir cigara yakardın
Parmaklarımın ucunu yakardın
Kirpiklerini eğerdin, bakardın
Üşürdüm, içim ürperirdi
Felaketim olurdu, ağlardım
Akşamlar bir roman gibi biterdi
Jezabel kan içinde yatardı
Limandan bir gemi giderdi
Sen kalkıp ona giderdin
Benzin mum gibi giderdin
Sabaha kadar kalırdın
Hayırsızın biriydi fikrimce
Güldü mü cenazeye benzerdi
Hele seni kollarına aldı mı
Felaketim olurdu, ağlardım
 
Birgün sessizliğim oluyor, boğuyorsun kelimelerin içimde…
Birgün çığlığım oluyor, döküyorsun içimdeki kırıntıları düşüncesizce…

Bazen yalnızlığımsın, içinde kaybolduğum…
Bazen kaçmak istediğim duygularım…

Korkuyorum senden…
Belki de alıştığım sensizlikten…
Bir geliyorsun, bir gidiyorsun…
Gözlerimde göremediğimsin…
Yüreğimde bulamadığımsın…

Sen, bende bilinmeyensin !

Ve sen,
Anlattıklarımdan çok anlatamadıklarımsın…
Bağladım elimi kolumu, çaresizliğim yüreğimin düğümü….


Gözkapaklarıma uyku oturdu.
Gecenin kaçıncı çeyreği bilinmiyor.
Ben ise hala suskun...


Bu kadar erkenmiydi gidişin?
Gözlerinin derinliğine dalıp boğulmak isterdim, o en kör olduğum anlarda bir daha çıkmadan.

Nefesinle yaşamayı isterdim tükendiğim zamanlarda,
Başımı yaslayıp omzunda ağlamak yeterdi bana…
Senin yanındayken dünya dursun, güneş doğmadan batsın, hiç önemli değildi.

Susardım, hiç konuşmazdım, sadece susardım. Seni ve sendeki tazeliği izlerdim,
Kıpırdanışlarındaki kimsenin duymadığı o benzersiz müziği dinlerdim.

Ne olur ki gitmeseydin!


Sen,
Unutulan
Sen,
Tükenen
Umutlarımsın…
Mutluluğu taşıyamayansın !
 
Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını, kendimi bulduğumda anladım.
Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,
Kendi yolumu çizdiğimde anladım.

Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak, dinleyerek değil,
Bildiklerini bana neden anlatmadığını anladım.

Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış,
Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım.

Sevmek ile sevilmenin yolu önce kendini sevmekten geçermiş,
Neden kendine aşık olduğunu anladım.

Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden,
Neden hiç ağlamadığını anladım.

Ağlayanı güldürebilmek, ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş,
Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım.

Ve sevilenle ağlayamıyor, kaçıyorsan ondan, çaresizliktenmiş,
Senin acın için odamda tek başıma hıçkırıklarla ağladığımda anladım.

Bir insanı herhangi biri kırabilir, ama bir tek çok sevdiği acıtabilirmiş,
Çok acıttığında anladım.

Fakat, hak edermiş sevilen onun için dökülen her bir damla gözyaşına,
Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğin de anladım.

Ìyi niyet tokmakmış sevilenin başına bazen,
Başımda şişlikler oluşunca anladım.

Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet,
Yüreğini elime koyduğunda anladım.

Tek başına ayakta durabilecek kadar güçlüysen, yanında tutanlar varmış,
Neden hiç yalnız kalmadığını anladım.

Ve Sana ihtiyacım var, gel diyebilmekmiş güçlü olmak,
Sana git dediğimde anladım.

Biri sana git dediğinde, kalmak istiyorum diyebilmekmiş sevmek,
Git dediklerinde gittiğimde anladım.

Dostun seni bir kez terk edermiş, bin kez değil,
Aslında hep yanımda olduğunu anladım.

Ve bir kez terk etti mi seni, affetmek çok zormuş,
Ben de affedemediğin şeyin ne olduğunu anladım.

Sana sevgim şımarık bir çocukmuş her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan,
Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım.

Özür dilemek değil, affet beni diye haykırmak istemekmiş, pişman olmak,
Gerçekten pişman olduğumda anladım.

Affedemem, çok geç demek ****** bir gururdan başka bir şey değilmiş,
hala sevgi varsa içinde eğer,
Tutsak kalbimin kapılarını kırıp, içine baktığımda anladım.

Ve gurur, kaybedenlerin,acizlerin maskesiymiş,
sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış, yüreğimde sevgi bulduğumda anladım.

Ölürcesine isteyen, beklemez, sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi,
Beni affetmeni ölürcesine istediğimde anladım.

Sevgi emekmiş
Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş.

Daha bir çok şey anladım. Ama en önemlisi
Daha yolun çooook başında olduğumu anladım
 
Sen Gelince Güldü Yüzüm Şaşkınım Sen Ve Yine Sen

Seninle çoğalırım ben.yalnızlığım aralanır…
Çıkmaz bir sokaktan,sana çıktı yollarım…
Yalnızlığı giyinmiştim,sen gelince çoğaldım…
Gönlüm sana kaydı,o gün yalnızlığım bitti…
Yıkandım sevdanla,akarsular beni kıskandı…
Hiç yanılmadım,sendin sevda çektiğim…
Acılarımı sildin,en ummadığım anda geldin…
Hissettim gelişini,kucaklamak için bekledim…
Sensiz geçmezdi seneler,yetmezdi sevdan…
Gerçekler acıttı,sen başka dünyanın insanıydın...
Benim dünyam uzaktı sana,yetişemezdi ellerin…
Koklarım boşuna sevdanın çiçeklerini…Ağlarım…
Sen gelince ben ne yaparım bilmem,çıldırmasam...
Haklısın biraz geç karşılaştık aşkla…Yanılsadık…
İnsan o acılarla yaşar ve unutamaz…İstemez zaten,,,
Sende benim kadar gerçekleri görüyorsun…Anlarım…
Sen kendi dünyanın toprağında büyüyorsun…Biliyorsun…
Özlemin yaksa da adını taşırım kalbimde….Unutmam…
Sesin özlemin olsa da,yaşarım sessizlikte…Sesinle…
Sen gelmesen de,ben çaresiz beklerim…Senin gelmeni…
Uzakları yakın eden günleri özlerim…Seni görmek isteğim
 
varlığın mutlu olmam için yegane sebep;
seni severek hissediyorum hayatın anlamını.....
özlediğim tek şeysin......herşeysin....
seni seviyorum ışığım ...!

yoruldum yokluğundan
ne var ne yoksun,
kaldıramıyor kalbim bu aşkı
hem yok hem çoksun.
tam bitti diyorken
karşıma çıkman
herşeyi en başa
alıyor yeniden
bilirmisin ne acıdır
kendi kendini kandırmak
olmayacağını bildiğin
hayallerle avunmak
hayatın dışında kaldım
seni bırakamadım
aşkın benden güçlüymüş
unutamadım ...
 
Gecem sona erdi
yine güneş doğdu bak
aydınlık senin olsun
beni geceme bırak
düşlerle avunduğum
hoyratça savrulduğum
bir gece daha bitti
aşka misafir olduğum
artık ümid etmeyi
kalbime bıraktım ben
o bekliyor gelmeni
gelip kabullenmeni
öyle çok yoruldum ki
bu sonsuz bekleyişten
düşlerimi koruyorum
sensiz bir gelecekten.
 
Eylül geldi ve hiç gitmedi...
O gün bu gündür aylardan hep eylül ve mevsim hep sonbahar...
Ben hala yağmur sonrası o toprak yolda yürüyorum..

Ayağımın altında sarı çınar yaprakları...
Ve yolun sonun da hayalin duruyor..
Kaç yıl oldu unuttum..
Ben sana varamıyorum...
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst