Aşk Şiirleri

Ona Sevdiğimi Söyleyiverin


Ecelim zamansız gelirse bir gün
Ona bu şarkımı dinletiverin
Bu en son dileğim, en son sözümdür
Ona sevdiğimi söyleyiverin

Benden başkasına gitmiş olsa da
O güzel aşkımız bitmiş olsa da
Üstünden mevsimler geçmiş olsa da
Ona sevdiğimi söyleyiverin

Sonu hiç gelmeyen bir roman gibi
İçimde sönmeyen bir volkan gibi
Yazılsın bu sevdam bir destan gibi
Ona sevdiğimi söyleyiverin
 
Papatya Falı


Bu şehirde son gecem
Beni son kez sarsaydın
Gitmezdim bir meçhule
Yanımda sen olsaydın!

Gözümde duman duman
Hayalindir son kalan
Yenmezdi beni zaman
Yanımda sen olsaydın

Akmazdı gözyaşlarım
Çatılmazdı kaşlarım
Olmazdı yanlışlarım
Yanımda sen olsaydın!

Duvar duvar yıkıldım
Hançer hançer vuruldum
Ben böyle mi olurdum
Yanımda sen olsaydın

Ne ateşe ne küle
Ne denize ne çöle
Düşmezdim böyle dile
Yanımda sen olsaydın

Hasretle çağlamazdım
Gönlümü dağlamazdım
Gülerken ağlamazdım
Yanımda sen olsaydın!..
 
Para


Dünya pazarını dolaştım durdum
Dikenler gül oldu para deyince
Yıllanmış nefretler bir anda bitti
Ateşler kül oldu para deyince

Ortada ne engel ne dağlar kaldı
Ne aşılmaz yollar ne çöller kaldı
Öfkenin yerini alkışlar aldı
Düşmanlar dost oldu para deyince

Bir eski masalmış şeref, itibar
Böyle bir düşman ne işe yarar
Gördüm ki herşeyin bir fiyatı var
Krallar kul oldu para deyince.
 
Kal” deseydin, kalirdim…Demedin oysa… Kuru bir “bitmesin”den baska hicbir sey demedin. Oyle kuru, oyle soguk, oyle uzakti ki ondaki anlam! Bu kadar kolay miydi hersey, bu kadar yakin miydik ucuruma? Savunmayacak miydin sevgimizi? “Kal” diye haykirmayacak miydin ardimdan?

Dusundugum bu degildi…Hayal ettiklerim, beklediklerim baskaydi senden…Mucadele beklemistim oysa yelkensiz olan gemimizi kiyiya ulastiririz sanmistim…Kiyiya ulastirirsin sanmistim.. Oysa onu denizin ortasinda , savunmasiz birakmama goz yumdun..
Bu kadar yipratici olamazsin…

Oysa bir anlam olmaliydi yasadiklarimizda! Paylasilan duygularin bir anlami olmaliydi..Yuregimdeki martilarin bir anlami olmaliydi. Beynimizdeki melodilerin, aramizdaki cekimin, gecen aks***i sohbetin bir anlami olmaliydi. Duygularimizin bir anlami olmaliydi…

Yuregimizdeki tum MARTILARI ucurdun simdi… Hangi yone gittiler bilmiyorum, geri donerler mi bilmiyorum… Dunya bosaldi mi ne? Neden bu kadar sessizlesti birden yasam, neden artik parlamiyor yakamozlar gozlerimde, neden artik ruzgar esmiyor… Her sey seninle mi kaldi yoksa… Mantigim, mantigimi bana birak lutfen ona ihtiyacim var. Bazi seyleri anlamak icin ona ihtiyacim var….

Evet! Ben istedim ayriligi, cikmaz yollara yonelen bendim, kucaginda bir yigin noktayla karsina cikan bendim…Kahretsin! Bunu neden yaptigimi bilmiyorum.. Ve… Senin buna nasil goz yumdugunu.. Tipki… Balkondaki akasyalari sularken, fazla sudan dolayi sararacaklarini bilmedigim gibi…Su onun icin hayat olmaliydi oysa.. Ve sen de benim tutunacak dalim!

Bazi seyler vardi aramizda biliyorsun, olmamasi gereken ama daima var olan. Farkli uclardaydik seninle, farkli mevsimleri seviyorduk, farkli zamanlarda… Sen buyuk firtinalara vardin, bense lodostan bile urkuyordum…Oysa basardigimiz seyler vardi her seye ragmen, daha dogrusu oyle saniyordum….Binlerce yildiz arasinda, ayin guzelligini gosterebilmekti tek amacim…Yildizlari sondurmekti…Sorunlari yok etmekti…

“Bitti” deyisim oylesine bir seydi, oylesine siradan, sakaciktan… “Hayir” demeliydin! Hatta kiyametler koparmaliydin yuregimde, hendekler acmaliydin yoluma, gidemeyeyim diye… Sahip cikmaliydin, gozlerimdeki ay’a, sevgimiz diye… Beni yolumdan alakoymaliydin… “Kal” demeliydin… Oysa demedin…

Belki de senin ciceklerin coktan solmustu ve ben akasyalari kisin yasatmaya calismakla hata etmisim… Belki boylesi daha iyi oldu… “Kal” deseydin kalirdim… Hem de seve seve kalirdim. Martilarla kalirdim, yakamozlarla kalirdim. Demedin oysa!

Bilir misin?… Kac ciglik olup yikildi yuregim giderken… Bilir misin?… Nasil bir cana hasretti yuregim, yolumdan dondurecek… Bilir misin?… Nasil zor oldu, ardima bakmadan cekip gitmek…

“KAL” desen kalacaktim… DEMEDIN OYSA!…
 
Sevdim İşte Ötesi Yok

Ben seni kocaman bi yürekle sevdim. Gözlerim değil, yüreğimdi seni gören. Sen damarlarımdaki kana karışıp, geldin oturdun zaten. Sen, benim en değerli yerimde, yüreğimdi olmalıydın, orada kalmalıydın.

Çok aşka ev sahipliği yapan bu yürek, ilk kez bu kadar kolay kabullendi seni. Herhangi bir konuk değildin artık. Bu yüzden ne ağırlama faslı vardı, ne de uğurlama. O yüreğin gerçek sahibiydin.

Şimdi sonbahar, kışa giriyoruz ya... Ben dört mevsim baharı yaşadım seninle. Çiçek çiçek açtın yüreğimde. Gökkuşağı zayıf kaldı, senin renklerin karşısında. Taze bir yaparak gibi yeşildin. Açelyaydın pembeliğinle. Üzerine çiğ taneleri düşmüş sarı güldün. Kırmızıydın bir ateş gibi. Ve maviydin... En çok bu renkle anmayı sevdim seni. Denize tutkundum, denizi sensiz, seni denizsiz düşünemedim.

Seni severken dünyayı da sevdim ben, insanları da... Kendime bile dar gelirken, içinde herkese yer olan bir hayatın sahibiydim artık. En kızgın, en tahammülsüz olduğum anlarda bile, seni düşünmek yetti bana. İçimdeki sevinç yüzüme yansıdı, güldüm. Beni böylesine güldüren senin sevgindi ve ben kaygısız, içten gülüşün ne demek olduğunu, nasıl güzel bir şey olduğunu anladım seninle.

Her şeye rağmen sevdim seni. Güçlüydüm ve aşamayacağım hiçbir zorluk yoktu. Koca bir kente, koca bir ülkeye kafa tutabilirdim. Sen elimden tuttuğunda, patlama hazır bir volkan gibi hissederdim kendimi. Menzil sendin ve ben o menzile ulaşmak için önüme çıkan her şeyi yok edebilirdim. Sana ulaşmamı engelleyecek her şeyi eritirdim, kül ederdim. Sana ulaştığımdaysa sakin bir göle dönüşürdüm. Ve o göle bir tek sen girebilirdin.

Sevdim ve hayrandım da... Her halin çekti beni. Duruşunu, uyumanı, gülmeni, kızmanı, şaşkınlığını, saflığını, kurnazlığını, çocukluğunu, olgunluğunu sevdim. Sesini de sevdim suskunluğunu da. Küçük oyunlarını, kaprislerini, sitemlerini, korkularını sevdim. Seni ve o doyumsuz sevdanı, uçarı sevdanı anlatacak kelime bulamadım çoğu zaman. Sığmadın cümlelere ve hiçbir cümle seni yeterince tarif edecek kadar derin olmadı.

Seni severken yorumlamadım. Çünkü sen yaşam kaynağıydın. Her gün yenilendim. Seninle çoğaldım, büyüdüm. Eksik kalan neyim varsa tamamladın. Ölmeyecektim çünkü sen ölmezliğin ta kendisiydin.

Sevdim işte ötesi yok...
 
Yalnızlığın Bu Türlüsü

Yalnızlığın bu türlüsünü hiç yaşamadım ben. Oysa bu yalnızlığın ilacının sen oldugunu biliyorum. Elimi uzatsam tutacağını, kaygılarla dolu saatlerin bir anda yok olacağını biliyorum. Sandığın kadar güçlü değilmişim demek ki!
Konuşmak istiyorum. `Seni hiç sevmemiştim, sana değer vermemiştim` demek istiyorum. Ama çıkmıyor bu sözcükler ağzımdan. Tıkanıp kalıyor boğazımda. Nasıl söyleyebilirim ki bunu? Seni düşünmenin bile bana heyecan verdiğini nasıl inkar edebilirim? `Sen hayatımda değişik bir renktin. Değişiklik arıyordum, sen bana yaklaşınca uzak kalamadım` demek istiyorum. Oysa renklerin güzelliğini seninle keşfettim ben. Her renge senin adını verdim. Hayatımda bir değişiklik olduysa bu seninle geldi. Senden uzak kalmayı hiç düşünemedim ki! Sana yakın olmanın verdiği hazzı başka hangi duygu tattırabilirdi bana?
`Çekiciydin, güzeldin. Bu yönünle etkiledin beni. Kişiliğin, kültürün, zekan hiç dikkatimi çekmedi` demek istiyorum. Bunun yalan olduğunu sen de biliyorsun. Sen yoktun; sözlerin vardı, kendini anlatışın vardı, hayata bakış açın vardı. Ve ben senin olmadığın zamanlarda işte bunlarla yaşadım. Şimdi `beni sadece çekiciliğin etkiledi` dersem kendimi inkar etmiş olmaz mıyım?
`Kilometreleri senin için katetmedim. Sadece öyle zannetmeni istedim. Bir oyundu bu` demek istiyorum. Ama kendimi kandırıyorum. Çünkü ben o yolları içimdeki o tarif edilmez heyecanla aştım. Seni gördüğümde yaşadığım titremeyi gizleyebilmek için ne yapacağımı şaşırdım.
Aslına bakarsan `ben aşka falan da fazla inanmam` demek istiyorum. Aşkın gücünün hayattaki başka hiçbir şeyden daha kuvvetli olamayacağına inanırken... Doğruları yüreğimin sesiyle bulurken... İnsanı insan yapan en önemli şeyin aşk olduğunu düşünürken... Aşka inanmam demek, ben hiç yaşamadım demekle eş anlamlı.
Hayat hep seçenekler sunar insana. Ama her zaman en doğrusunu seçmek mümkün değil. Önemli olan yaşanan yanlış da olsa bundan yarına dair bir ders çıkarabilmektir. BEN ŞİMDİ YANLIŞI YAŞIYORUM...
 
Yok Olma

Kimsenin yokluğu bu kadar korkutmazdı beni. Kendimi zor günlerin adamı görürdüm ya, hiçbir güçlüğün beni, bırak yıkmayı sendeletmeyeceğini bile düşünürdüm.

Oysa şimdi yarımım. Ve sen böylesine uzakken benden, hiçbir zaman tam olamayacağımı da biliyorum.

`Tasalanma` diyeceksin, tasalanmayayım ama kendime bakıyorum da bir kaç umut kırıntısı dışında hiç bir şey göremiyorum.

Nerede olduğunu bilmek ya da döneceğin umuduyla yaşamak da kandırmıyor beni.

Her sabah sensiz uyanmaktan, her günün sensiz geçmesinden korkuyorum artık. Bu yüzden uyanmak istemiyorum `uyuduğum uykuları`...

Ve geceler... ne yıldızları görüyorum ne gecenin sesini duyabiliyorum. Saniyelerin ne kadar uzun, ne kadar bitmez olduğunu görüp şaşırıyorum. Zamanı bu kadar geçmez kılan sensizliği lanetliyorum. Bir maraton koşucusu gibiyim. Ama finişe ulaşamıyorum bir türlü.

Bildiğim bütün hasret şarkılarını ard arda ekleyip söylüyorum. Sesimi kendim bile duymuyorum. Ertesi gece bir kez daha... Her gece aynı hüzün...

Senden bir iz göreceğim diye sokaklara çıkmıyorum artık. Bu kentin her yerinde sen varsın biliyorum. Ve hiçbir köşe başından çıkmayacaksın üstelik.

Yaşamaksa yaşıyorum elbette. Şairin dediği gibi `senden uzak olduktan sonra nerde olsa yaşıyor insan.`

Yokluğunu kabul etmek böylesine zorken hiç olmama ihtimalini düşünemiyorum bile.



Bekleyeceğim seni. Zor olacak, çok zor olacak ama bekleyeceğim.

Bu yarım yüreğin diğer yarısı, yani sen....

Geleceksin değil mi?
 
Bir başıma bu kentin sokaklarında yürüyorum. Üşüyorum. Ne kadar uzaksan bana o kadar soğuyor hava. Sen yoksa, sıcaklık hep mevsim normallerinin altında. Bu yüzden meteoroloji raporları umurumda bile değil. Kar mı yağıyor yoksa yağmur mu bana ne? Ben senin hasretinle sırılsıklamım zaten,daha ne kadar ıslanabilirim ki?

Burada mısın değil misin belli değil. Bazen gidişlerin kahramanı oluyorsun, bazen sonsuz kalışların. Doyumsuz gecelerdesin kimi zaman, bazen de yalnız karanlıklardasın. Bitmek bilmez bir şarkısın ama ben mi notaları yanlış basıyorum da sen bu şarkıyı söyleyemiyorsun? Neden susuyorsun?

Aşkın sessizliği ne kadar korkunç olur bilir misin? Bir tek kelimeye hasret geçen gecelerin hesabını soracağın kimse de yoktur üstelik. Kendi kendiyle konuşana deli derler ya, beni çoktan akıl hastanesine kapatmaları gerekirdi. Hem de iflah olmaz hastalar bölümüne…

Yokluğuna alışmaktan korkuyorum,ne kadar kötü… Yokluğunu yürüyorum sokaklarda. Yokluğunu içiyorum kadeh kadeh. Hiç gelmeme ihtimalin bir idam mahkumuna dönüştürüyor beni. Hiçbir şey yapmadan beklerler ya hücrelerinde, ölümün soğuk nefesini hissederek… Anlamlı olan bir şey yoktur onlar için.Belki de bir an önce ölmektir akıllarından geçen ,bu bekleme işkencesi bitsin diye…Bu yokluk hissi öldürecek beni…

Gelebilme ihtimalinse yüreğimdeki kuşları havalandırıyor,kanat seslerini duy. Gelmek iste bana. Bir görsem yüzünü,ah bir dokunsam sana…

Göreceksin,sevdanın çiçek çiçek açtığını umudun bir yangın gibi alev alev ikimizi birden sardığını. Anladım ki mümkün değil seni sensiz yaşamak. Ben o gönlü genişlerden değilim. Madem içimdesin, yüreğimde taşıyorum seni,o zaman yanımda da olmalısın. Sensiz yaşanmayacak bu aşk ötesi yok..

Şimdi yalnız geceleri seviyorum. Seni yıldızlarda buluyorum. Daha bir dayanılır oluyor sensizlik sancısı. Mümkünü yok çıkmayacaksın aklımdan, bu yüzden gece, el ayak çekilmişken, hiçbir ses yokken sen ve gece.. Zaman geçer,her şey unutulur, bir örtüyle kaplanır acılar ama… BİR TEK SENİ UNUTAMAM..
 
Aşk gibi...
Bahar geldi.
Ruhum,
Yeşilin kıvranışında,
Biliyorum,
Huzur bulacak...

Yüreğim,
Gönül bahçemde,
Kırçiçeklerinin arasında kalacak...

Sen,
Benim,
İnansan da,
İnanmasan da,
İlk aşkım,
İlk heyecanımsın..

Seninle,
Mevsimden mevsime dolaşıyorum..
Dün hazandaydım,
Bugün baharda..

Şimdi,
Sana ait düşlerim,
Ve garip bir heyecan kaldı...

Bu sabah güneş,
İçimi ısıtıyor,
 
GünahsIz AŞk

ZamansIz gözlerini ufka dikiŞin var ya
Beni benden ediŞin
Hesap vermeden
Sormadan
Söylemeden seviGİNin
BuĞulu gözlerinde
BakIŞlarIn beni bIrAKIR gider ya
Sadece
Sadece sen yokken kendime geliŞim
UmulmadIk bir yerinde hayatIn
CiĞerlerini söküp atarcasIna
Kalbindekileri haYkIracakmIŞ gibi
KarŞImda duruŞun
Ve bir kelime bile etmeden
Çekip gidiŞin
Ve susuŞun var ya...

ŞakaĞIma dayanmIŞ bir namlunun
TetiĞini çekmeyiŞİN

Oluk oluk cana hayat veren kanI
Şahdamarda kesiŞin
Ve beni benden ediŞin
En yaŞanacak zamanInda
yaŞanmamIŞlarIn
Çekip gidiŞin
Ve aŞktan ölürken dahi
Sevmiyorum deyiŞİN

Ve günahsIz gidiŞin
Beni günaha sokar ya...
 
İnanmadın

Yüreğinin çöllerine,
Nehir oldum inanmadın.
Saçlarının tellerine,
Esir oldum inanmadın.

İnanmadın ne yapayım,
Sensizlikmiş senden payım.
Allah mısın ki tapayım,
Sevdim seni inanmadın.

Diz çökerken dağlar bana,
Şimdi, şimdi taşlar ağlar bana.
Hayatımda bir tek sana,
Yenik düştüm inanmadın.

Sen kavgamın tek galibi,
Sen gönlümün tek sahibi.
Sana uysal çocuk gibi,
Teslim oldum inanmadın.

İnanmadın ne yapayım,
Sensizlikmiş senden payım.
Tanrı mısın ki tapayım,
Sevdim seni inanmadın.

Yere serdim onurumu,
Hiçe saydım gururumu.
Kucakladım umudumu,
Koştum sana inanmadın.

Yasak koydum şu gönlüme,
Ne geçti ki ah elime.
Bağlanmak mı ne kelime,
Öldüm sana inanmadın.

İnanmadın ne yapayım,
Sensizlikmiş senden payım.
Sevdim seni inanmadın.
Koştum sana inanmadın.
 
GİTTİN


Gittin...
Ben, arkandan sadece baktım.
Oysa; söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki...
"Gidersen iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini.
Gidersen sönecek içimdeki ateş
ve bir daha hiç kimse yakamayacak.
Gidersen karanlığa mahkum edeceksin günlerimi
O karanlıkta yolumu kaybedeceğim" diyecektim sana.
Konuşamadım...
Gittin...
Gidişini görmemek için gözlerimi kapattım
Öylesine acıdıki içim, tutup koparsalardı kolumu
bacağımı bu kadar acı duymazdım.
Acım yaş olup akmalıydı gözlerimden.
Ağlayamadım...

Gittin...
Seni delicesine bir tutkuyla seviyordum oysa
Tutkum seninle olmaktı, tutkum teninde erimek,
tutkum hayatı seninle sadece paylaşmaktı.
Anlatamadım...

Gittin...
Gidişini önlemek için tutmak vardı ellerinden
Ellerim değil miydi her dokunuşumda seni ürperten?
Ürperdin yine biliyorum.
Bir kez dokunsam, bir kez tutsam ellerini
Gitmek için biriktirdiğin bütün cesaretin kaybolurdu.
Tutamadım.

Gittin...
Bir yıkım gibiydi gidişin
Sen adım adım uzaklaşırken benden
Çöküp kaldı bedenim olduğu yere
Nice terk edişlere dayanan yürek bu kez yenilmişti
Bu kadar zayıf değildim ben kalkmalıydım.
Kalkamadım...

Gittin...
Oysa geldiğin gün gideceğini biliyordum
Hazırdım gidişine,
Kaçak zamanları yaşıyorduk
Zaman bitecek ve sen gidecektin
Bense, gidişinin ertesi günü
Hayatıma kaldığım yerden yeniden başlayacaktım.
Başlayamadım...

Gittin...
Bir şey söyledin mi giderken?
"Kal" dememi istedin mi?
Son bir kez "seni seviyorum" dedin mi?
"Bekle beni döneceğim" diye umut verdin mi?
Beynim öylesine uğulduyorduki.
Duyamadım...

Gittin...
Nereye gittiğin önemli değildi
Binlerce kilometre uzakta da olsan,
iki metre ötemde de farketmiyordu.
Artık yoktun ve asıl bu düşünce beni felç ediyordu.
Kurtulmalıydım senden,
bu yokluk duygusundan kurtulmalıydım.
Kurtulamadım...

Gittin...
Unutulanların arasına katılmalıydım
Anıları bir sandığa koyup
hayatı bir yerinden yakalamalıydım.
Bu aşk noktalanmalıydı, bu sevdadan vazgeçmeliydim.
Yapamadım...

Gittin...
Bir okyanusun ortasında
tek küreği kaybolmuş sandalda
Dev dalgalarla boğuşan bir denizciyim şimdi.
Bil ki; sevmekten vazgeçmedim seni,
Bil ki; seninle birlikte sevdanı da taşıyacağım yüreğimde,
Bil ki; seni Unutamadım...
 
Sen üzülme bana sevgilim,

idare ediyorum işte
İttire ittire götürüyorum hayatı

bilinmezliği ile...

Sen üzülme suskunum diye.
Söküklerini dikiyorum gecenin.
Ay ile yıldızları birleştiriyorum,
Gök ile güneşi,

martılar ile denizi, güzel ile çirkini...
Yaşam ile ölüm arasındaki bu maratonun
Son finalini koşuyorum nefes nefese.

Sen üzülme ara sıra ağlıyorum diye
Adına yazdığım tüm şiirleri fırlatıp attım da denize
O canımı yaktı biraz.... Yoksa iyiyim ben.

Kızma bana gecenin karanlığına takılıp kaldım diye
Merak etme; güneş bana da doğacak
Beni de yakacak, içimi yeniden ısıtacak
Denizin tuzu tenimi ısıracak
Huzur; giyilmemiş bir elbise gibi
Ruhumu sımsıkı saracak.

Gelmek istersen yeniden bana
Kapım açık tüm sevdalara
Geleceğin zaman haber ver
Ya da dokun yüreğime
Gün ışığı aydınlığında
 
BİR AŞK MASALI

Bir kuş uçmuş bu daldan
Çiçekte sesi kalmış
Üç yıl geçmiş aradan
Çiçek birden sararmış
Bir kız almış çiçeği
Koklayıp yaralanmış
Kız koşup dala gelmiş
Dal onu ağırlamış
Beklerken kuşu dalı
Yüreği rüzgârlanmış
Uçup dönmüş o dala
Çiçekler şarkılanmış
O günden beri dallar
Rüzgârla arkadaşmış.
 
Kar kesti yolu
sen yoktun.
Oturdum karşına dizüstü
seyrettim yüzünü
gözlerim kapalı.
Gemiler geçmiyor uçaklar uçmuyor
sen yoktun.
Karşında duvara dayanmıştım
konuştum konuştum konuştum
ağzımı açmadım.
Sen yoktun,
ellerimle dokundum sana
ellerim yüzümdeydi.
 
AYRILIĞIN İLANI

Gidiyor musun diye sorma bana.
Gönderen sensin.
Ne terk etmeyi istedim seni,
Ne de daha yaşamadığımız bu aşkı toprağa gömmeyi.
Senin kadar öfkeliyim ben de.
Senin kadar endişeli...

Bir dokunuşunla bin kenti yıkacak güç verirdin bana
Ama inandıramadım seni.
Sen, sorgularken beni kafanda
Ben, gözlerinin içine bakıyordum kuşkuyla.
Bir tek sözün bağlardı beni sana,
Oysa sen hep susmanın koynunda.
Aşkın içine bir kez girdi mi kuşku,
Teslim alır bedenleri de.
Sütten çıkmış ak kaşık değildim
Ama yalanı sokmadım iki kişilik dünyamıza.
O dünya ki bazen minicik bir odada
Bazen kentin ortasında şekillendi.
Nasıl da güzeldi...
Zaten varsın diye her şey güzeldi ama
Sen buna inanmadın. Ah bu sorular...

Yaşamak varken sevdayı delice,
Niye boğarız sorularla?
Nasıl ikna edebilirdim seni?
Ben, aşk dedikçe sen, dur dedin.
Ben, seninleyim dedikçe
Sen, hayır dedin.
Zaten az konuşan sen
Olumsuz ne kadar sözcük varsa
Bulup çıkardın ortaya.
Bense hiç bir şey diyemedim.
Ne kadar zarar vermişim sana meğer.
Nasıl değiştirmişim seni.
Oysa hiç böyle düşünmemiştim.
Kimseye zarar vermek istemem ben.
Kimseyi olduğundan farklı bir hale getirmek istemem.
Ama öyle oldu işte.
Demek ki; gitmelerin zamanı şimdi.

Çocukluğumuza sığınır atlatmaya çalışırız bu acıyı.
Ne sevişmelerimiz kalır aklında, ne sevda sözlerimiz.
Rahat değilim diyordun ya, rahat ol artık.
Gülüşlerini saklaman için bir neden kalmadı.
Tedirginliğinin sebebi de kalktı ortadan.
Biliyor musun bir tanem!
Gidişim yürekten değil, zorunluluktan.
Sanma ki, bu toy sevdayı başka kimliklere taşırım.
Sanma ki, benden sakladığın gülüşleri
yalancı yüzlerde ararım.
Seni de götürürüm yüreğimde.
Her zaman yokluğunu taşırım.

Bulup, bulup kaybettim seni aşkım.
Ne yazık ki, tozduman edemedim kuşkularını.
Ne yazık ki, kalamadın bana.
Öpücüğümün kokusu kalacak yüreğinde,bedeninde...
Kokladıkça; bizi bir yanlışa mahkum ettiğini anlayacaksın
 
SOR KENDİNE BENİ

Sor sevdiğim,
Sonra kağıttan gemiler yap,
Yelkenleri olmayan,
Direkleri mavi bildiğim,
Sor beni gördüğün her buluta,
Sevdalıların hatırına,
Geceleri yıldızlarda parlayan,
Denizlerin suskunluğuna bırak beni,
Ve çek gökyüzümü üzerine,
Dalıp git hayallerin sonsuzluğuna,
Çocuklar çıkarsa karşına,
Gülümse, uzat ellerini,
Ceplerinden çıkarıp verirler sana,
Tenimde gizlenen dudak izlerini,
Şaşırma,
Sabah olacak birazdan,
Sor beni yağmurlarına,
Sor sevdiğim
Ve pencereden bak bakabildiğin kadar,
Gördüğün son noktada,
Seni seyretmekteyim...
 
ÖZLEDİM SENİ........................................




Ayrılık yüreğimi karıncalandırıyor nicedir...
Beynimi uyuşturuyor özlemin...
Çok sık birlikte olmasak bile benimle olduğunu bilmenin bunca yıl
içimi nasıl ısıttığını yeni yeni anlıyorum.
Yokluğun, hatırlandıkça yüreğime saplanan bir sızı olmaktan çıkıp
sürekli bir boşluğa dönüşüyor.
Sabahlara seni okşayarak başlamaları, akşamları her işi bir kenara koyup
seninle baş başa karşılamaları özlüyorum; oynaşmalarımızı,
yürüyüşlerimizi, sevimli haşarılığını, çocuksu küskünlüğünü...
Nasıl da serttin başkalarına karşı beni savunurken; ve ne yumuşak,
bir çift kısık gözle kendini ellerimin okşayışına bırakırken...
Ya da kolyeni çözdüğümde kollarıma atlarken...
Hasta olduğunda, o korkunç kriz gecelerinde günler,
geceler boyu nöbet tuttuk başında... O şen kahkahalarına
yeniden kavuşabilmek için sessiz dualar ederek...
"Atlattı" müjdesini kutlarken yorgun bedenindeki yaraları okşayarak,
doktorun böldü sevincimizi: "Yaşayamaz artık bu evde...
Yüksek binalar ve beton duvarların gri kentinde" dedi,
"O gitmeli... Ve kendine yeni bir hayat çizmeli..."
Bilsen ne zor, gitmen gerektiğini bile bile "Kal" demek sana...
Ne zor, senin için ebedi mutluluğun beni unutmandan geçtiğini bilmek...
Gitmeni asla istemediğim halde, buna mecbur olduğumuzu görmek
ve sana bunları söyleyemeden "Git artık" demek...
"Beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk kavuşacaksın
mutluluğa" demek sana ne zor...
Sesimi, kokumu çekip alıvermek beyninden,
sesin, kokun hala beynimdeyken...
Seni görmemek ve belki yıllar sonra karşılaştığımızda
bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden...
Yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek...
Ve sonra kendi ellerimle bindirip seni yabancı bir arabanın
arka koltuğuna, birlikte güneşlendiğimiz onca yazı,
yan yana titreştiğimiz onca kışı, paylaştığımız bunca acıyı,
onca kahkahayı ve bütün o uzak yeşillikleri katıp yorgun bedeninin yanına,
arkadan pişmanlık gözyaşları dökmek ne zor...
Ne zor hiç tanımadan seni emanet ettiğim bir şoföre "Hızla
uzaklaş buradan ve gidebileceğin kadar uzağa git" demek...
Yokluğunu beklemek, ne zor...
Bunları düşündükçe, şu anda uzaklarda bir yerlerde
üşüdüğünü sezinleyerek panikliyorum. Bütün engelleri aşıp,
terk edilmiş caddeleri, kimsesiz sokakları, yalnız bulvarları arşınlayarak
sana ulaşmak, sessizce başını okşamak, kulağına sevgi sözcükleri fısıldamak
ve yavaşça üzerini örtmek geliyor içimden...
Paylaştığımız bir mazinin, yitirdiğimiz bir geleceğe
dönüşmesinden hicran duyuyorum.
Gizli gizli hüzünlendiğim akşamlardan birinde,
terk etmişlere özgü bir terk edilme korkusunu da
yüreğimin derinliklerinde duyarak sana koşmak,
yaptıklarım ve daha çok da yapamadıklarım için özür dilemek
ve "Dön AŞKIM,Bİ'TANEM ,demek istiyorum:
"Geri dön... .." KARTANEM...........
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst