Aşk sevgi şiirLeri

SANA YİNE.....

YAKLAŞMA,
yoksa sana dokunurum...
dudaklarına konar,
gözlerini esir alırım, kölem olursun,
geceler boyu...
didik didik ederim hayatını,
Benden başkasına yaşatmam seni,
tarihini vurur,
anılarını asarım..
yüreğine saplarım kendimi,
bedeninde yatıya kalırım,
teninde beklerim geleceğimi....
YAKLAŞMA,
seni alırım
senin olurum
Özgürlüğüm yoldaş olur yanına,
sensiz düşüncelerim toprak olur,
Taparım sana, yatağına tapınak derim,
yüzünde güneşler beklerim
Gitmezsen sana dokunurum, sahiplenirim seni
SANA AŞKI YAŞATIRIM...
daha küçük aşklara katlanamazsın ...
BENİMLE ÖLÜRSÜN...
 
Ben sana beni sevmenin imkansızlığını nasıl anlatayım ki?
Kendi yarasını kendi öpen bir çocuğum ben..
Kendi acısını kendi örten bir çocuk..
Yaz çiçeğidir tutunduğum dallar,
çabucacık çürür ölümüne,
Güz gelir ağlarım..
Kış bastırır ürkerim..
Yüreğimin gurbetine giderim bir başıma,
Günümü sevda ederim..
Sevdamı hasret....

Ben sana,
Beni sevmenin imkansızlığını nasıl anlatayım ki...
Kendi düşünü,kendi kuran bir çocuğum ben..
Kendi yaşını kendi kurutan bir çocuk...
Ölüme yakınım nicedir...
Gel gör ki,büyülü bir şey bu hayat,
Kandırılmışlığımı denize alar mesela...
Toprağın üzerine uzanmışken,
Nasıl diyebilirim ki,
Kimim kimsem yok diye...
Bir sızı kalır işte acemice işlenmiş,
Atsam atılmaz,satsam satılmaz...

Ben sana,
Beni sevmenin imkansızlığını nasıl anlatayım ki...
Kendi ninnisini,kendi söyleyen bir çocuğum ben...
Kendi şiirini kendi ezberleyen bir çocuk...
Anne kokulu mendiller saklarım,
Baba gülüşlü resimler yaparım boyuna...
Her günüm bayram olur,
Her bayram şekersiz,çukulatasız...
Olur olmaz heveslerim inatlaşmaktandır.
Adanmışlıktandır küçücük sevinçlerim,
Sevindirmelerim evrene karşı...

Ben sana,
Beni sevmenin imkansızlığını nasıl anlatayım ki..
Kendi elini kendi tutan bir çocuğum ben...
Kendi yüreğini,
Kendi bilen bir çocuk....
 
O`na tek duamsın...

Sen göklerden gelen çağrısın bana ,
Yıllar süren susuzluğumu gideren ,
Gökten inmiş rahmet pınarısın sen...
Çöllenmiş kalbime atılmış aşk tohumusun .
Kulağıma okunan ilk ezansın .

Beni içinde bulunduğum nefsin karanlıklarından,
Aydınlığa çıkaransın,
Sen öyle bir nursun ki bir tanem ;
Dünyanın tüm hüzünleri yüreğime çökse senin bir bakışın ,
Bir tebessümün , o hüzünleri çekip alır inan ,



Sen , sevginin merhametle ,
Şefkatin sadakatle buluştuğu yersin,
Sevgi senin kalbinde dinlenir ,
Sen aşkın yaralarını saran şifalı elsin,
Gözyaşların tüm alemleri hüzne dönüştürür;
Tebessümün kışları bahara döndürür...

Kalemimin ucundaki mürekkepsin sen ,
Yazdıran da sensin , yazılan da...
Mecnun`un ilhamı senden , çiçeğin açması senden.
Seni bozan bir çocuğun gülümsemesinde ,
Bir gülün boyun büküşünde görürüm ,

Sen beni Allah`a ***üren nursun,
Yolumu senin bakışında bulurum,
Sen O`ndan bana armağan ,
Benden O`na tek duamsın...
 
Aralıksız batan sözcüklerinin, an be an yüzünü ölüme çevirdiği yerden yazıyorum sana. Dinleme.
Ne bundan önce söylediklerimi ne de bundan sonra söyleyeceklerimi…
Bu defa dinleme!
Attığım her adımda bir parça daha yıkılan duvarların altında kalmaktan, ayıramadığın dakikaların geceler boyunca sinirini taşımaktan yoruldu ruhum. Ben çabuk yoruldum. Hiç bir masalın kahramanı olamayacak kadar uykum var. Sesinden esirgediğin yüreğin gibisin. Varlığının bir anlamı olsun derken, sen en çok da anlamsızlığa yakıştın nedense. Oysa bu değildi sana dair başlattığım yolculuğun sonu. Böyle olmamalıydı.
Adresimi de sil adımlarından;sanırım bundan böyle evde olmayacağım.
Nefesimle çoğalacakken, nefesimi tıkadın sen! Geçen her günde, soyunurken tüm kelimelerim yavaş yavaş sana, sen, durdurak tanımadan yeni bir kıyafetle çıktın karşıma.
Parmak uçlarımda kaybediyorum sıcaklığını. Yazdıkça uzaklaşıyorum sesinden, teninden ve bakışlarından
Seni unutmak istiyor kalbim çok acıyor.Susuyorum ağlamıyorum sensizliğe alışıyorum artık kan yaşları akıtıyorum.
hava kararmaya başlayınca, daha çok arıyorum sanki seni. soğuktan mı korkum, karanlıktan mı, sensizlikten mi, yalnızlıktan mı, nöbetlerimden mi, çaresizlğimden mi...

bil(m)iyorum....____________kahırdan
artık hissetmiyorum... unutmaya başladım; kokunu, sevdiğin şeyleri, söylediğin şarkayı, bana bakışını, sevişini, sarılışını...
yaşadık mı sahi senle?
gülüyordum galiba. sen yüzüme çok yakıştığını söylüyordun gülmenin. ben gülünce sen gülüyorfun. sen gülünce denizler duruluyordu gözlerinde. şimdi fırtına var.
gülmek bana yakışmıyor (mu) !!!
edebiyatı seviyor(d)um. sana olan aşkımı yüreğimden sonra en iyi o anlatıyordu. ben de hep yaıyordum. bak yine yazıyorm...
küstüm,
gel____(me) artık.
aşk acı çekmekse
sev____(me) artık.
kara gecelerde ben bulurum yoldaş kendime,
kork____(ma)
çekmem fiini hayatın!!!
yoruldum,
kuramıyorum artık.
nolur,
gel_____(me)!!!
bunların bi hayal olduğunu kimseye söyleme. herkes ben gelmeni istemiyorum bilsin.
ne olur gel be!!!
 
Beyaz,Aralık,on,iki,sen
Aralık,on,iki,sen
on,iki,sen
İki,sen
Sen!
Duvar,fotoğraf,yastık,kuğu,sen
Fotoğraf,yastık,kuğu,sen
Yastık,kuğu,sen
Kuğu,sen
Sen!
Siyah,park,aralık,gece,sen
Park,aralık,gece,sen
Aralık,gece,sen
gece,sen
Sen!
Terk ediliş,şarap,kağıt,uyku,sen
Şarap,kağıt,uyku,sen
Kağıt,uyku,sen
Uyku,sen
Sen!
Mutluluk,kiraz ağacı,ayrılık,yalnızlık,sen
Kiraz ağacı,ayrılık,yalnızlık,sen
Ayrılık,yalnızlık,sen
Yalnızlık,sen
Sen!
Bir daha olmayacaksan da,yine sen,
Yine sen,
Sen!
 
resm2go6.jpg
 
sevginin bittiği yerde sarıl bana

sevginin bittiği yerde sarıl bana
heyecanların tükendiği
ve artık yapacak hiçbir şeyin kalmadığı bir anda
çek kolumdan../..gözlerimi daya gözlerine
bir anda dalıp git bana

ismini anmaktan usanmayan dudaklarımı öp..

düşlerimizin yorulduğu yerde tutun bana
beni çağıramayacak kadar uzakta ol
ve ben gelemeyecek kadar koşayım sana
imkansızı iste
mesela "unut", de
dudaklarım değil gözlerim boşalsın o dakika
giderken unutamadığım yerden dönüp bakayım sana

özlemlerine gebe kalan bedenimi öp..

üşümeye başladığın yerde ısın bana
gözlerim ağlamaktan şişmiş olabilir../..aldırma
her halimle güzel bul beni
her halimle karış bana
bir demet papatyayla bile kandırabilirsin beni
sakın unutma sende tutunduğum yer kadar yüreğimi öp.
 
Seninle Olmanın En Güzel Yanı....
Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?

Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek.

Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun?

''Seni seviyorum'' sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek.

Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun?

Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek birlikte ağlamak gülmek. Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek...

Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun?

Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak. Senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak.

Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun?

Tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana... Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte. Elimde kır çiçeğiyle seni beklemek... Aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek.

Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun?

Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara aya anlatmak... Okuduğum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların türkülerin şiirlerin her mısrasında seni bulmak.

Seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun?

Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek. Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak. Yalın ayak yürümek bıçağın en keskin yerinde. Kanadıkça tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime.

Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun?

Nereden bileceksin?

Sen benimle hiç olmadın ki. Olsaydın avuçlarım terlemezdi... Isırmazdım dilimin ucunu... Özlemezdim seni yanımdayken.Kıskanmazdım

Korkmazdım yollarda yürümekten. Islanmazdım yağmurlarda... Yıldızlara aya dert yanmaz, böyle her şarkıda serhoş olmazdım.

Korkmazdım seni kaybetmekten ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize... Ve her kulaçta haykırırdım seni..

Ama sen hiç benimle olmadın ki...
YA AKLIN BAŞKA YERLERDEYDİ YA YÜREĞİN...
 
Okuyor(mu) sun , Biliyor(mu) sun, Anlıyor(mu) sun.....

Deli dolu akan nehirlerden tas tas sular içtik.Öyle ateşlerle doluydu yüreklerimiz öyle tutkundu.Karlı dağların serinliğinde uyurduk geceleri .Deniz fenerinin ışığında yıkanırdık.Köpükten bir çalkantıydı içimizde zaman.Ne yana baksak denizdi maviydi ışıktı.Sonra bir çaresizlikti zifir.Akıntıya kapılmış gemiler gibiydik ..
Bir org çalınır gibi yanıbaşımızda.Öyle kendinden geçmiş öyle başıboş.Öyle derin duygular içindeydik anlatılmaz.Sarhoş rüzgarlara bıraktık kendimizi.Aldığını geri vermez dalgalara.Görmediğimiz ülkeler gördük gün doğusunda.Tatmadığımız yemişlerden tattık günahkar olduk.Alevden bir tasta eridi günler.Bir cehennem ateşiydi aşk içimizde.Hiç sönmeyecekmiş gibi yanıyorduk..
Tutsaklığımız nasıl başladı bilinmez.Paslı demir kapılar kapandı üstümüze.Taş duvarlarda kayboldu boğuk seslerimiz.Çaresizliğimizi bize aynalar söyledi inanmadık.Kuşatıldık ansızın kederle ayrılıkla.Aman vermez karanlıklar sardı dört yanımızı.Yalnızlık bir ağrı gibi çöktü başımıza.Uyuduk bir daha uyanamadık.
Şimdi bir kutup var sana çeker beni.Bir kutup var senden öteye.Ben onun için böyle ortalıklarda kaldım.dağ yollarında caddelerde sokaklarda.Onun için bulup bulup yitirdim seni.Hangi kapıyı çaldıysam sen açtın bana.Hangi gözümü yumduysam seni gördüm.Zamandın zamandan öte bir şeydin.Yıllarca bir meşale gibi yandın uzaklarda
Bu manyetik alanda boğulmam senin yüzünden.Bu zincirleri sen vurdun ellerime.Sen getirdin bunca karanlıkları.
Al şunu mum yak
Korkuyorum
Bir taş aldım attım denize
Günahlarımdan kurtuldum
Alfabenin yirmisekizinci harfindeyim
Öteye gidemem
İtme beni
Benim de bir insan tarafım vardı.Bakma böyle kötü olduğuma.Benim de dileklerim vardı.Benim de bir beklediğim vardı yaşamaktan.Yeter artık vurma yüzüme çirkinliğimi.Hergün bir kadın ağlar benim yüzümde.Büyük dertler için benim ellerim.
Anlamıyor musun
Sen sevildiğin için güzelsin bu kadar
Ben sevilmediğimden böyle çirkinim
Bütün kötü yerlerde ben korkarım.Biliyorum.Bir hayvan leşiyim öleli kırk gün olmuş.Fabrika bacalarında bir kara dumanım.Zehirim akrep kuyruklarında.Kötüyüm sevemediğin kadar.Öyle fenayım.Kapanmış bıçak yaralarında.Bu pis çöp tenekelerinde unut beni.Unut artık.
Bayat bir ekmek gibi
Çürümüş bir elma gibi

Sarı badanalı evlerde kazanlar kaynar
Sarı badanalı evlerde günahlar işlenir her gece
Sarı badanalı evlerde ölüler yıkanır
Sarı badanalı evleri sev biraz
Bu evlerde zaman benim akşamlarımdır yitirilmiş
Bu kazanlarda benim gözbebeklerimdir kaynayan
Bu sarılarda benim yüreğim bir ölür bir dirilir
Anladım
Bu dünyada benden başka kimse yok beni anlayan

Kalbimi yardım
Bir damla kan aktı
Kutuplara kar yağıyordu
Üşüdüm
Dur gitme
Beş kuruşum vardı kaybettim
Dur gitme
Isırgan otlarından kurtar beni
Deniz analarının gözlerini çaldım.Sana bakmak için.Güneşi üçe böldüm.Al biri senin olsun.Yüzümde beş bıçak yarası var.Bir de sen vur.Barut kokusunu severim.Bir portakalı dilim dilim soy..
Acıktım
Tut ki ben yoğum artık yeryüzünde
Tut ki bir marul yaprağıydım
Öldüm

Al şu serçe parmağım sende kalsın.Ben kötüyüm.Korkunç çirkinim.Ben seksensekizinci tul dairesiyim.Sağ gözümün üç kirpiğini kestim.
Al
Ben lanetlendim

Cenaze marşı çalınıyor.Ölüler ayağa kalktı.Görüyor musun.Şu soldan ikinci benim.Senin yüzünden öldüm.Şimdi seni getiriyorlar karanlığıma.
Ağlıyorum
Biraz sev beni
Gül biraz
Yaklaş biraz
Seni affediyorum

Kuşkonmaz dallarına astım kendimi.Sedir ağaçlarına gül yapraklarına.Başımı taşlara vurdum.Gözbebeklerimde büyük camlar parçalandı.Tanrısal duygular içindeydim.Bütün tanrısızlığımdan uzakta.Bir kemiklerinin sertliğini aldım.Bir teninin aklığını.Sonra sıcaklığını dudaklarının..
Gel bak
SANA BİR TANRI GETİRDİM
Gel bak
BİR TANRI YARATTIM SENDEN.
 
Hangi þiire baþlasam suskunum sana
Dað göðsünde bir kaya diliyle suskun
Güneþte kavrulan bir kum tanesi
Çatlayan dudaklarým oluyor her gece
Yaðmura suskun yaþamaya suskun
Haykýrabilsem
Belki bir nehir köpürebilir sesimde
Silinebilir kuraklýðýn bütün izleri
Upuzun çöller vadileþebilir içimde

Hangi güzelliði özlesem suskunum sana
Yürek boþluðunda bir of kadar suskun
Özlüyorum seni masmavi
Koþuyorum sana bembeyaz
Ve kahroluyorum bir anda kapkara
Ah oluyorum
Of oluyorum
Ve susuyorum
Oysa haykýrabilsem
Iþýk yumaðý bir pýnar olur soluðum

Hangi türküye uzansam suskunum sana
Aðýt aðýt, özlem özlem suskun
Tut ki vurulmuþum
Aþktan ve kandan bir damla olmuþum
Bir saçlarýnýn rüzgarýna
Bir de aðzýnýn kýyýlarýna konmuþum
Hangi dalga silebilir beni senden
Hangi kasýrga koparabilir
Ben saç tellerinde bir ezgi olmuþum
Coþkularýn her þahlanýþýnda
Sana deprem deprem susmuþum
Ve sana susmaktan inan ki yorulmuþum

Yeter olsun gözlerinde ýþýk fýrtýnasý
Sözlerinde baský yasasý yeter
Hangi kavgayý özlesem suskunum sana
Zafer sabahlarýnda gece kadar
Bayram sabahlarýnda yas kadar suskun
Böyle güzelliklere de
Böyle suskunluklara da lanet olsun
Al bu suskunluðumu al
 
yüreğinde yer var mı?....

Parmaklarının ucunda şu an hissediyor musun beni?
Hisset!
Hisset, parmaklarına değen kağıdın içinde
Dolaşan damarlarımı...
Hisset damarlarımın, kanımın
Seni aramak için
Deliler gibi dolaşmasını...

Parmaklarının ucunda şu an hissediyor musun beni?
Dinle; duyuyor musun yüreğimin ritmini?
Gönlümde esen rüzgârları dinle...
Nefesimi tutmasam
Gözlerindeki derin ovalarda titreyen
Bütün yeşillikler kül olur,
Sazlar büyür simsiyah,
Kuruyan gözpınarlarında...

Parmaklarının ucunda şu an hissediyor musun beni?
Yazık! mekanlar durduruyorsa seni.
Ve yazık, kendini bağladıysan maddelere...
İpsiz bir uçurtmayım ben... ve kuyruksuz
Saçlarının çizgilerinde süzülen...
Rüzgârım sensin.
Susma ve sakın gözlerini kapatma, düşerim!
Yüreğinde yer var mı?

Parmaklarının ucunda şu an hissediyor musun beni?
Ve bir kaynak suyundan oluşan derenin
Üzerine düşen yaprak gibi;
Düşürüyor musun gülüşlerini
Ve öpüşlerini sesimin üstüne?
Akıyor musun benimle beraber,
Akıyor musun yıldızlara doğru?
Yıldızlar... yıldızlar neden böylesine vefasız?
Neden her üşüyüşümde
Lapa lapa yağıyorlar avuçlarıma,
Neden eriyip kayboluyorlar?

Parmaklarının ucunda şu an hissediyor musun beni?
Bilmiyorum. bilmek istemiyorum...
Ama parmaklarının ucunda şu an ne olur hisset beni...
Hisset!
Hisset, damarlarımdaki kanımın,
Seni aramak için deliler gibi dolaşmasını...
Söylemiştim değil mi?
İpsiz bir uçurtmayım ben...ve kuyruksuz...
Saçlarının çizgilerinde süzülen...
Rüzgarım sensin.
Susma ve sakın gözlerini kapatma, düşerim.
Yüreğinde yer var mı?
 
Söylesene Senin Adın Ne Renkti?
...tüm ışıklarını söndürdüm gözlerimde şehrin!

Siyahını çekmiştim üç-beş nöbetlerinin karşı kıyıya, hemen hemen her gece yaparım bunu. Günü teslim ettikçe düne, pembeleri solar çocukluğumun. Dibinde kırılganlıklarıyla birikir, yalnızlığımın cam askerleri.

Asılı kalır gözlerim yıldızlara... kaydıkça bilirim ki, izinde yaldızlanıp dağılır bir çaresizin daha sessiz harfleri.

Büyüdükçe, beyaz düşler bıraktı içimdeki çocuk. Açıldıkça saçlarının örgüsü, kör düğüm oldu heveslerim. Tüm inandıklarım soluksuz!

Kalpten yağmur damlaları ve isminle gökkuşağını çizmiştim beyaz kağıtlara! Toprağa düştükçe ıslak renkleri, şiirler açardı yüreğimin arka bahçesinde.... rengarenk olurdu yaşam.

Oysa şimdi !

Katili oldum papatyaların. Her yaprağında ayrılığın kan izleri kirletti mavi düş tarlamı. Sular çekildi gözlerimden. Sere serpe ölü çiçekler.

Teninin ateşine daldırıp kirpiklerimi, resmini çizerdim kızıl dokunuşlarının. Sen mi yanardın bende, yoksa ben mi kül olurdum teninde bilmiyorum. Renkleri yoktu bedenlerin, duvardaki sevişmelerde.

Öğrendim ki, renk körüymüş aşk!

ne hayalleri beyaz,
düşleri pembe..
ne umutları mavi,
huzuru yeşil!
arzuları da kırmızı değilmiş ki!
beyazda başlayıp siyahta bitermiş aşk...
belki de bu yüzdendir,
anılardaki fotoğrafların çabuk solması...

Babamın kucağında oturduğum zamanlar ne olduğunu bilmediğim her şeye – “baba mu ne? mu ne? mu? mu? ...” ve hangi rengi sorarlarsa sorsunlar, hepsine – “layvicert” derdim. layvicert saçlı kız, layvicert ayakkabı, layvicert elma şekeri... tadını aldıkça kızardı dilim, ayaklarım tozlandı, layvicert saçlarını boyadım bebeklerimin banyo dolabındaki çamaşır suyuyla ve... bakıyorum da bilmediğim ne kadar az şey kalmış yaşanmışlıklarda.

Renkler, bana bakın! büyüyorum siz iç içe girdikçe... alacanızda yine de tutunuyorum hayata.

Sezen’in sarı odalarında hüzün şarkılarını yakıyorum mum diplerinde... seni düşünüyorum, yine özledim!... yine, yine, yine!

Sen ki sakıncalı sevdam, sen ki yasaklım. Büyümemin en ağır cezasısın belki de,... razıyım. Sus!
Çocuk ol yanımda, çığlıklarım zaten senden de, benden de büyük. Haykırmayacağım adını. Dokuz boğum yutkunarak koklamalıyım tenindeki yasak çiçekleri ve uyumalıyım.

...uyumalıyım da,
Kaçıncı uykusuzluğumdayım, bilmiyorum!

Karanlık, eflatun şalını çıkarmaya başladı el ele dolaştığımız sahilde. Ardın sıra kırılan ışıkları topladı ellerim gümüş tepsiye. Yaldız yaldız yalnızlık, yıldız yıldızdı gece... ve bittim.

Siyahla beyazın farkı olmadığı saatlerde, kırmızı kostümünü çıkarıp aşkın, efkarımı tütsülemek için yaktım karanlığı. Eski bir tangonun ritmiyle, dört duvarın dipsiz köşelerinde ağını örüyorum yalnızlığın... An ile anılar arasında, her defasında, bir öncekini unutup başka sözler yazıyorum bu müziklere.... aşk şarkılarım, şiirlerim ve suskun hayalin kaldı bende.

Mülteci kampındaki ölümle özgürlük arası çizgide sıkışandan farkım yok aslında. Çizgiyi geçerse ölüm, geçersem sensizlik... kalırsa işkence, kalırsam da sensizlik. İkisi de ölüm be... yokluğun ölüm.


...uzak ülkelerde olmak isterdim şimdi, hiç bilmediğim insanlar arasında, avazım çıktığı kadar bağırmak seni sevdiğimi... kimsenin anlamadığı dilde. Sonra hırsız bir rüzgar yürütmeli sesimi, sabaha karşı pencerenden içeri bırakmalı... unuttuğun ninnileri mırıldanmalıyım sana güneşin sızlayan ışığında. Bugün göğsümde uyanır mısın? saçlarımdan toplar mısın yıldızları ?

Ne çok şey sığdırdım ismine. Ne çok sevda, özlem ve onca kavga. Her şey sensin aslında. Ah bu şehir, bu sahil... her parmağının dokunuşu dipsiz kuyular açar da atar beni maviye. Saçlarımın dalgasında havalanır beyaz kelebekler. Tut, tut ki bahar sende kalsın, ben sende.

Sabaha çıkıyorum düşlerin yorgun renkleriyle. Yine yarım kalmış şiirler var yarına, yine sen dolu yaprakları dökecek zaman. Birikeceksin bende.

Karanlık gibi sarsam seni. Serilsem, sarılsam, sevişsem dizelerle, öyle bir şiir yazsam ki, hani o herkesin yazıp da yetmediği seni seviyorum’lar var ya, o bile şaşırsın. O kadar çok kullandık ki aslında, ondan mı yetmiyor sanki?

Kirpik altındaki kimsesiz sahillere bırakıyorum yaşlarımı. Esen onca mavisin bende, onca umut. Ah! bir de çıkmaza gitmese yollar. Hani akan suların toplansa coğrafyamın bakir kuyularında... konuşamıyorum!

Yorgunum!

Tüm sesleri kesildi, sesini kulağımda hissettiğimde.
Bak! bir geldin arapsaçına döndü düşlerim. Ben alışkın değilim ki -seni seviyorum- diyen adamların gerçekliğine! Sen gerçeğimsin! belki de burada yanıltıyor beni aşk.

Hafıza kaydımda ne varsa sildim, kim varsa zaten kendini sildi gittiğinde. Şimdi kaydını tutuyorum öpüşlerinin ve fısıldadığın şiirlerin. Söndürdün şehrin tüm ışıklarını, göz kapaklarımda! ...İşte şimdi yanımdasın. Bak, çekilirken gece, portakal çiçekleri koktu güneş. Duyuyor musun?


Renklerim, düşlerim yorgun
Beyazdan çaldım gecemi
Söylesene, senin ismin ne renkti?..
tüm ışıklarını söndürdüm gözlerimde şehrin!

...Karanlıktayım.
 
---------SEVDAMA-----------


Şimdi gir bilinmezliklere
Sen zaten hep öyle yapmadın mı?
Sen farklıydın,
Hep bunu söylerdim dostlarıma,
Yine yüzümü çıkarttın kara!

Senden ne beklenirdi ki başka,
Sen kalbimde yok olmayan bir acı oldun!
Sen, elele tutuşan bir sevgili gördüğümde;
Biz yapamadık dediğim
Bana acıdan öte acı verem oldun!

Sen çok zehirliydin,
Zehrini bana akıttın...
Şimdi git uzaklara,
Uzaklardayken aşığım sana,
Sen de bana!

Nasıl da özlem bitti derken
Bıraktın beni yolda
Hani bırakmam demiştin ya;
Sen de yaptın sonunda...

Ağlama derken
Bu ayrılık bitecek derken,
Üzülüyorsun diye kendimi harap ederken,
Gittin, gittin de neyse anlamazsın ki..
 
Sana sımsıkı sarılmak istiyordum... Ah bir görsem, bitirsem içimdeki özlemini bu kadar zor gelmeyecekti senden, sevginden vazgeçmek... Nasıl olsa alışkınım ya seni görmemeye, galiba böyle de başarabilirim...

Neler yazmak istiyorum sana bir bilsen, tek yapabildigim yazmak oldugundan yine yazıyorum işte! Seni daha önce de yazmıştım ama bu kez bir daha yazmamak üzere, seni beynimde, içimde bitirerek yaziyorum, yada bitirmek isteyerek... Ne kadar sürer bilmiyorum ama ben senden, sevginden vazgeçmek istiyorum.

Dünyaları etrafında döndürmek isteyen bir kalbi bilerek isteyemezdim. Kendimden ve senden habersiz "bir tanemmm" olmuştun sen... Öyle ya; Sen bir taneydin; Eşin benzerin yoktu yeryüzünde, Yoktu Sen Kadar Güzel Güleni!

Ne kadar gerçeksen o kadar yalandın... Ve ben her seferinde en baştan başladım... Yeniden bir sondayım ama bu kez yeniden başlayacak gücüm yok... Ben senden vazgeçmek istiyorum!

Herkes gibi biri olmanı yada hiç kimse olmanı istiyorum... Sesini duymak için telefonlara sarılmaktan vazgeçmek, ismini duydugumda içimin titreyip,gözlerimin dolmasından kurtulmak istiyorum... Senin benim için herhangi biri olman ne kadar zor bir bilsen... Zaten kolay olan ne vardı ki benim için; Sanki seni öldürmemle sevmem arasında hiçbir fark yoktu.... Ve ben hep sevgim yüzünden cezalıydım...Hiç sonu olmayan bir yolda seninle yürümek,yeni çıkan filmleri birlikte izlemek, saatlerce sana sarılı kalmak,sadece ama sadece bir kez olsun sana sarılıp uyumak, bir sabah gözlerimi açtıgımda yanımda seni bulmak isterken, sen sevgimle utanmamı sagladıgın için galiba gerçekten "bir taneydin"!

Işte bu yüzden imkansızlıgına hep inandım!
Ben yalnız kalıp seni düşünmeyi deli gibi sever oldugumda, sen benim her şeyim oldugunda ben senin için hiç yoktum... Bu yüzden yalnızlıklarım, aglamalarım, özlemlerim canını hiç acıtmadı.Benim tarafımdan sevilmek belki de hayatında önemseyecegin en son şeydi...

Keşke kendi dünyamda bir zamanlar seni sevdigimden hiç bahsetmeseydim
Sen beni hiç sevmedin!
Ben Seni Seviyorum dedigimde Seni Seviyordum!
Ben Seni Özlüyorum dedigimde Seni Özlüyordum.
Ben Senin Için Ölürüm Dedigimde ben senin özleminden zaten ölüyordum...

Ve Ben Simdi Senin Hayatından Gidiyorum!

Ben Kaybettim...
Sen Kazandın!
Artık sesimi duymayacaksın...

Sana sımsıkı sarılmak istiyordum, kokunu içime yıllarca bana yetecek kadar çekerek, sana sımsıkı sarılmak istiyordum.... Gelmedin!

Gelsen yapabilir miydim bilmiyorum...Ben artık gidiyorum..
 
SENİ BENDE UNUTTUN !!!."

Bir akşamüstü bir rüzgâr yapıştı belime, içtik beraber.
Sarhoşluk daha çok acıtır dedi, gözleri yaşararak.
Önce inanmadım.
Sonra kudurdu, kudurdu.
Başım döndü, bağırdım...

"Sen, giderken gülüm izlerini silmeyi unuttun.
Sen, giderken bitanem, bende bıraktıklarını almayı unuttun.
Sen, giderken aşkım, sen hâlâ bendeydin.

Çalan bir müzik parçasının sözlerinde unuttun kendini.
Bir ağustos akşamında unuttun beni ve seni.
Süzülen damlaların sıcaklığında,
Sensiz bir gecenin sabahındaki hıçkırıklarda unuttun seni.
Terasda içilen bir bardak çayda
ya da bir bardak birada unuttun.

Bir mangal ateşinin sonrasında, yanmış közlerde unuttun.
Gölcük'ün o pislik sokaklarında,
O ıssız kalabalıkda unuttun kendini.
Söylenen yalanlarda, 'iyi ki varsın'larda unuttun seni ve beni.
Geceleri baktığımız o yıldızlarda unuttun bizi.

Bir daha birlikde gidemeyeceğimiz sahildeki
çay bahcesinde, Papatya'da unuttun bizi.
Adını bir türlü koyamadığın
gelecekdeki güzel günlerimizde unuttun.
Beraber yakılan sigaralarda unuttun bizi.
Sen giderken bitanem,
SENİ BENDE UNUTTUN !!!."
 
Büyük büyük harflerle terk etmiştin ya beni,
ondan bu imla hataları.....

ararkengzlerimok3.jpg



İkna hatalarım da vardı biliyorsun, inandıramamıştım seni bir başkası olduğuma, üçüncü tekil bir fiildim yol alıyorum içimdeki sezgi ile…
Halatlarım da vardı, hayata sıkı sıkıya bağlı “bir bakış mesafesinde” değil bu sefer unut o mısrayı bir bakış nefesiyle kes.
Hatalarımda vardı, konuşmak ve yazmak üzerine hatalar, hatırla daha yeni, yaşamak ve susmak üstüne, küsmek ve kaçmak üstüne, daha yeni yeni alışıyorken, aşıyorken sesini.

Küçük küçük sev beni.

Gidişin acıtmasın gibi…

imdiellerimot6.jpg


Alışıyorum, bilmiyorsun bile. Alışıyorum.

Kalbin Kudüs kadar dayandı demiştim sana, o tövbe dilimde bulaşma, kalbin Kudüs kadar dayandı tamam ellerin bu yüzden Filistinli bir çocuğun sesi, ne vakit dokunsam çığlık çığlığa bakıyorsun.
Bakıyor ve yine akıyorsun.
Anladım, anladım ki suların boğmayacak tenimi, temizlemeyecek ganj kadar mübarek yüreğin bu yüzden sıyırdım eteğimi kanıyorum. Kapa gözlerini sana bulaşmadan.

Kör bir baykuşun kederi var.

Hemen omuzlarında…


akmniddetindenua8.jpg


Sorduğun bütün sorularda birde cevap vardı. Ben soruya cevap verirken sen cevaplarına soru arıyordun. Karışık. Kırışık çarşaflarda karışınca bütün sorularda cevaplarda… Bu yüzden kestin beklide bileklerini kırık aynalarla. Kendi kendime akarım dediğinde ne kadar aptalmışım. Kendi kendine aktın. Kaldım gülümse şimdi, kaldım ben.
Gidişimin senin kalışın olduğunu bilseydim deme, kaldım.
Her gün diğer bütün günlere bir kere gebe kalıyorum. Her gün diğer bütün günler için doğuyorum kendimi. Kaldım onun için katlanıyorum.


tutabilsenellerimiyb9.jpg


Seni bırakıp gidersem eğer

Unutma! Utanma

dneceksinfp9.jpg


Senden başka hiçbir senle konuşmadım.

Konuştuğun bütün benler bu yüzden dilsiz!!!!!!

bizbuaklafs1.jpg
 
SEVGİLİM BEN ŞİMDİ

Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim
Elimde uçuk mavi bir kalem cebimde iki paket sigara
Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden
Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz
"Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz".
Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere
O gülün yüzü gülmüyor sensiz
O köklensin diye pencerede suya koyduğun devetabanı
Hepten hüzünlü bu günlerde
Gür ve çoşkun bir günışığı dadanmış pencereye
Masada tabaklar neşesiz
Koridor ıssız
Banyoda havlular yalnız
Mutfak dersen - derbeder ve pis
Çiti orda duruyor, ekmek kutusu boş
Vantilatör soluksuz
Halılar tozlu
Giysilerim gardropda ve şurda burda
Memo'nun oyuncak sepeti uykularda
Mavi gece lambası hevessiz
Kapı diyor ki açın beni kapayın beni
Perdeler gömlek değiştiren yılanlar gibi
Radyo desen sessiz
Tabure sandalyalardan çekiniyor
Küçük oda karanlık ve ıssız
Her şey seni bekliyor her şey gelmeni
İçeri girmeni
Senin elinin değmesini
Gözünün dokunmasını
Ve her şey tekrarlıyor
Seni nice sevdiğimi
 
Nerde bir köşede bir gariban görsem
Benimdir o başkasına bakma
Nerde bir köşede zavallı görsem
O benimdir başkasını arama
Ben seni bunun içinmi sevdim
Sana ben bunun içinmi yandım
Şimdi sen de beni terk edesin diyemi
Sana ben ömrümü vermiştim
Yollarına umutlar ekmiştim
Şİmdi sende beni unutasın diyemi

...Ve Sen gittin
Anlamsızcabeni terketin
Neler yaşamıştık seninle neler görmüştük
Hani ekmeğimizi yüreğimize katık etmiştik
Ah.. dedim ya yazık ki ben seni sana bıraktım gurban
Sana gülden evleri kalpten kaleleri yapmışken
Hançeiri sırtıma vurmuşken
Ahh.. dedim ya yazık ki ben seni sana bıraktım gurban
Sana cennette meleklerin
Cehennemde şeytanın tahtı
Dünya üzerinde varolacak
Tüm güzellikleri

San kalbimin sevgimin
Yüreğimin tahtını verdim
Ya sen ya sen bana ne verdin
Üzüntüden kederden yürekte ölümden başka
Ahh.. dedim ya ben seni sana bıraktım gurban
Ben seni sana bıraktım gurban
 
BİR GÜN KAPINA GELSEM



Bir karanlık geliyor yokluğunun ardından
Ne zaman güneş batsa bu son gecem diyorum.
Vazgeç yalan dünyanın köhne saltanatından
Yetişir bunca keder, bunca elem diyorum.

Her şey sağır içimde, ne şiir, ne musiki
Dünyadan bezginliğim dünyalar kadar eski.
Öylesine çözülmüş, öyle dağılmışım ki
Bu ne bitmez ayrılık, bu ne özlem diyorum.

Beni çağırdığını bir defa duyabilsem.
Avuçlarımda ateş, yorgun gözlerimde nem
Aşarak denizleri bir gün kapına gelsem
Başımı duvarlara vurup ölsem diyorum.
 
BİR RESİM, BİR ŞİİR



Bir resim yaptım dün gece

Bilirsin hiç sevmem resim yapmayı

Ama o kadar doldum ki

İçimde o kadar büyük bir volkan patladı ki

Dayanamadım!

Seni çizdim kocaman bir kağıda

Yanına da kendimi çizecektim

Çizemedim!

Fırlattım kalemi yere, birden maziyi hatırladım

Seninle geçen anılarım geldi aklıma

Çizemedim kendimi, senin yanına...



Şiir yazdım kendime de

Senin için resim yaptım,

Kendim için şiir yazdım

Bir başka oldu bu şiir benim gözümde

Sana yazdıklarım gibi olmadı

Sana yazdıklarım gibi olamazdı zaten!

Onlar çok özel...

Bin bir dünya gizli onların içinde

Bin bir türlü anı gizli onların içinde

BÜTÜN BUNLARI SEN BİLMESEN BİLE!!!
 
takipçi satın al
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
vozol
Geri
Üst