Aşk sevgi şiirLeri

Yoruldu bu yürek....

Yoruldu bu yürek artık
Seni sevmekten, umut etmekten
Senin varlıqının olmadıqı bu şehirde varmışsın gibi yapmaktan
Uzaklarda olduqunu bile bile sevmekten, yoruldum
Kaç mevsim geçti seni seveli,
Kaç yazım Kış oldu biliyor musun?
Hep belki demekten hayatı erteledim.
Her yaqmur yaqdıqında milyonlarca damlanın
Sen olduqunu düşünerek kaç kere ıslandım biliyor musun
Varlıqını içimde hissetmek seninle ıslanmak için
Ne takvimler eskittim, ne çizgiler çektim günlere
Sana kavuşamayacaqımı bile bile
Aynaya baktıqımda tanımadıqım 1 ben var artık
Bilmediğim 1 yansıma
Farklı 1 soluk,Duyduğum ses ben deqil
Sana elveda derken kopan bir ben vardı sanki
Yabancıyım kendime, bu kente
Şimdi sensiz buralar sessiz
Yaqmurlar farklı, güneş farklı
Karanlıklarda kalmışım gel desem gelir misin.
Güneşimi, ayımı, yıldızlarımı
Ve en önemlisi SENİ bana verir misin...?


Güneş'in doğuşu gibi doğuyorsun dünyama. Doğuşuyla ısıttığı yüreğimin buz sarkıkları damla damla çözülmeye başlayıp, Her bir damlanın çoğalarak birleştiği, sevgiyle taşan bir şelaleyi andırıyor adeta. Ay'ın dünyamızı aydınlattığı gibi, Zifiri karanlıklardan çıkarıp, ışıklarını saçıyorsun etrafıma. Öyle büyülü bir ışık ki bu, hayallerin gerçekleşmesi gibi, adını koyamadığım düşünceler gibi, kapımı her an çalacak beklenen biri gibi ..
Hayır, hayır, sen aşkın ta kendisi olmalısın; Seni beklemek, açılan her kapının ardında seni aramak... Çalan her telefona sen diyerek koşmak, yine aramadı diyerek meraklanmak.. Beklenmedik anlarda seni karşımda bulup, mutlulukların en güzelini hissetmek.. En hüzünlü anlarında, hüznünü kalbimde yaşamak, sevincini sevincim, derdini derdim bilmek.. Doğan her yeni güne, senin için hayır duaları ile başlayıp, günaydın; diyen sesini duymak için, uykuların en tatlısından uyanmanın sevincini yaşamak.. Bana bunları hissettirdiğin için.. Bu duyguları yaşattığın için, adını aşk koydum senin, Sen aşkın ta kendisisin... Telefonum her çaldığında içim titreyerek, o arıyor; diyorsam.. Her ne kadar ses tonumu ayarlamaya çalışıp, Hala bunu başaramıyor ve yinede sesimin titremesine engel olamıyorsam;.. Bana baktığında, saç diplerimdeki fırtınalara dur diyemiyorsam,
Gözlerine bakarak, denizlerin en derinlerine dalıyor ve bir türlü çıkamıyorsam....
Ellerimi, titrek ve bir kor gibi yakıyorsa tenin.. Yüreğimde alaboralar kopuyorsa eğer....
Bunu başaran sen misin? . Yoksa sen aşk mısın? ... Bana bu duyguları yaşattığın ve hayatıma girdiğin için.. Aşkı yalnız sana yakıştırdığım için Adını aşk koydum senin....
 
her şey yapılabilir
bir beyaz kağıtla
uçak örneğin uçurtma mesela
altına konulabilir
bir ayağı ötekinden kısa olduğu için
sallanan bir masanın
veya şiir yazılabilir
süresi ötekilerden kısa
bir ömür üzerine.

bir beyaz kağıda
her şey yazılabilir
senin dışında
güzelliğine benzetme bulmak zor
sen iyisi mi sana benzemeye çalışan
her şeyden
bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor
belki tabiattadır çaresi
senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
ve benim
bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim
anlarım bitkiden filan
ama anlatamam
toprağın güneşle konuşmasını
sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla

sen bana ışık ver yeter
bende filiz çok
köklerim içimde gizlidir
gelen giden açan soran bere budak yok
bir şiir istersin
“içinde benzetmeler olan”
kusura bakma sevgilim
heybemde sana benzeyecek kadar
güzel bir şey yok

uzun bir yoldan gelen
tedariksiz katıksız bir yolcuyum
yaralı yarasız sevdalardan geçtim
koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
her şeyi anlattım
olan olmayan acıtan sancıtan
bilsem ki sana varmak içindi
bütün mola sancıları
bütün stabilize arkadaşlıklar
daha hızlı koşardım
severadım gelirdim
gözlerinin mercan maviliğine

sana bakmak
suya bakmaktır
sana bakmak
bir mucizeyi anlamaktır

sağa sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
aşk sorgusunda şahanem
yalnız kelepçeler sanıktır
ne yazsam olmuyor
çünkü bilenler hatırlar
hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar
bahçıvanlar değil tüccarlardır
sen öyle göz
sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
sen teninde cennet kayganlığı iken
sana şiir yazmak ahmaklıktır

bir tek söz kalır
dişlerimin arasından
ben sana gülüm derim
gülün ömrü uzamaya başlar

verdiğim bütün sözler
sende kalsın isterim
ben sana gülüm derim
gül sana benzediği için ölümsüz
yazdığım bütün şiirler
sana başlayan bir kitap için önsöz

sana bakmak
bir beyaz kağıda bakmaktır
her şey olmaya hazır
sana bakmak
suya bakmaktır
gördüğün suretten utanmak
sana bakmak
bütün rastlantıları reddedip
bir mucizeyi anlamaktır
sana bakmak
ALLAH’a inanmaktır
 
Gözlerim Gözlerinde


Mavilerin en koyulaştığı yerde

Aydınlatmak istedim seninle geceyi.

Gözlerin gözlerime değdiğinde
Kar tanesi misali eriyip gidecektim dudaklarında
Çırım çıplak dalacaktım İspirto rengi düşlere.

İşte o zaman dinerdi tenimi saran sızılar
Başlardı titremeye yüreğim.
Sevda sınırlarında.

Gözlerinin uçurumuna kollarını açıp
İçine dökülür giderdim denizlerinin..
Gözlerimin gözlerinde,
Soluklandığı zaman…

Umudum Olur musun?

Ben, sen gibiyim. Ya sen, ben olur musun?

Ben, durulmak istemeyen bir nehir.

Sen, üzerimdeki virane sal olur musun?

Açsam diyorum, yüregimin

Tüm kapılarını sana.

Sen, içeri süzülen sevdam olur musun?

Darbe üstüne bir büyügü daha!

Ama ben uslanmadım.

Ben, sen gibi karanlıkta gün’ü yasadım.

Bir dilenci misali soruyorum: Gün’ümdeki

karanlıgı yırtan umudum olur musun?
 
Karsilastigim bilge birine, "Dunyadaki en buyuk zenginlik nedir?" diye
sormak geldi aklima. Sordum; "Umut." diye cevap verdi.
Acikcasi bu tek kelimelik cevap beni biraz sasirtmisti. "Neden ve
nasil?" diye sordum. "Zenginlik" dedi, "bizi aslinda baska seylere
ulastiran bir kaynaktir. Paran varsa bir arabaya ulasabilirsin; sevgin
varsa insanlara ulasabilirsin, bilgin varsa sonuclara ulasabilirsin.
Tanidiklarin varsa islere ulasabilirsin; yetkin varsa ordularin, polis
gucunun yonetme hakkina ulasabilirsin. Sagligin varsa vucudunu
istediklerine dogru harekete gecirip onlara ulastirabilirsin.
Ingilizce reach (ulasmak) kelimesi ile rich (zengin) kelimesi de ayni
kokten geliyor olabilir. Ne kadar cok seye ulasabiliyorsan, o kadar
zenginsin. Bir ulkenin en zengin insani ise, basbakan sayilabilir.
Cunku baskan ve basbakanlarin ulkenin tum saraylarina,
helikopterlerine, muzelerine, bilgilerine, ulasim / erisim imkani
vardir. Bunlarla birlikte bilgi, saglik, sevgi, para ve yetkiye hic
sahip olmasa da insan zengin olabilir ya da bunlara sahip olduktan
sonra hepsini kaybetse de zengin olabilir."
Daha bir merakla sordum: "Oyleyse nedir zenginligin kaynagi?" Bilge
adam, ilk cevabina geri dondu: "Umut." Umide sahip olan, bilgiye de,
sevgiye de, paraya da ulasmak icin harekete gecebilir. Umidi olmayan
ise kilini bile kipirdatmaz, yasama enerjisi kalmamistir. Hicbir sey
yapmaz. Yarin icin bir beklentisi olmayan dunyanin ekonomik acidan en
zengin adami olmus sayilabilir. Bununla birlikte 1 milyar dolar borcu
olan, ama yarin icin umudu olan insan, hâlâ buyuk bir enerjiyle
yasiyordur ve bu enerji onu yarina ulastiracaktir. Hicbir seyi
olmayan, fakat obur dunyada cennete gitmeye umudu olan bir insan
dunyanin en zengin insani sayilabilir. Cunku bu umut onu dogru yoldaki
nimetlere ulastiracaktir. Iki kolunu, iki bacagini bir kazada
kaybetmis bir insan dusun. Kimse boyle bir duruma dusmek istemez. Bu
kisinin yarin icin umudu varsa, yeni dostlar edinmek, sohbet etmek,
konusarak yazi yazabilen bir cihaz almak, kitap sayfalarini gozle
cevirmek gibi bir umudu varsa o kisi hâlâ zengindir."
"Umudunu kaybedenler ya da umudu zayiflamis insanlar icin bir tavsiyen
var mi?" diye sordum. Dedi ki: "Umudun uc kardesi vardir: Caba,
denemek ve israr etmek. Hicbir caba gostermeden sadece olmasini
beklemek, umut etmek, istisnai birkac durumun disinda hicbir ise
yaramaz. Hic calismadan universite sinavini kazanmayi umanlar, hayal
kirikligina ugrayacaktir. Hicbir kadina evlenme teklifi yapmayi
denemeyenler, evlenemeyecektir. Israr etmek ya da kararli olmak,
taleplerimize karsilik aldigimiz ret cevaplarina ragmen devam etmeyi
icerir. Baskalarini inceledigimiz zaman, israrli ve kararli insanlarin
umut ettiklerine ulastiklarini goruyoruz. Bu insanlar, karsilastiklari
ret cevaplarina ragmen, umutlarini kaybetmeden yollarina devam
ediyorlar. Umutlari zayiflayanlar, umut ettiklerine ulasanlara
baksinlar. Bu onlara umut edilene ulasilabildigini gosterecek ve
zayiflayan umutlarini pekistirecektir. Ev alma umudu olan ve bir ev
alabilen bir kisiyi goren baska bir ailenin kendilerinin de bir gun
bunu basarabileceklerine olan inanclari artabilir. Ornek almak ve
dusunmek uzere baska insanlarin yasamlarini incelemek yararli bir
aliskanlik olabilir."
 
Birine hiç vazgeçilmezimsin dediniz mi? Ya da her şeyden vazgeçerim ama senden asla? Henüz demediyseniz çok şey kaybediyorsunuz demektir.

İnsanın içine işleyen bir ayaza ev sahipliği yapan kış baharında seni düşündüğümde içime yayılan sıcaklığın, dışarıdaki iki metre karı bile eritebileceğini düşünüyorsam...

Uykudan yüzümde mutlu bir gülümseme ile kalkıp benimle birlikte uyanan güne senin adını veriyorsam...

Evimin bütün duvarlarında senin yüzünü görüp,bana baktığını hissediyorsam...

Ve bu beni her gün hep aynı şekilde heyecanlandırıyorsa...

İçtiğim çayın şekeri ,sigaramın dumanı,kahvaltımın her lokması sen oluyorsan....

Sokakta bana bakan her insan,yüzümdeki tarifsiz sevinci görüp hayrete düşüyorsa....

Sevdiğin şarkıyı defalarca başa alıp bıkmadan defalarca dinleyebiliyorsam...

Yüzlerce kişinin arasında bile kadehimi yalnızca senin şerefime kaldırıyorsam...

Başımı döndüren şeyin aslında içki değil, sana olan aşkım olduğunu biliyorsam...

Yorucu bir günün sonunda ufacık bir sözünle, bir gülüşünle uzun bir tatilden dönmüş gibi enerji doluyorsam...
Gün boyu saatleri dakikakaları sayıp 'Neden geçmiyor bunlar' diye hayıflanıyorsam...

Ve hep seninle buluşacağımı anı bekliyorsam kitap okurken seni düşünmekten kendimi alamayıp aynı satırı defalarca tekrar ediyorsam...

Sonra sana bunu anlattığımda birlikte ne kadar güleceğimizi düşünüp keyifleniyorsam...

Seninle ilgili planlar yapıyorsam....

Sadece varsayımlara dayalı olsa bile o planları mükemmelleştirmek için her ayrıntıda dakikalarca düşünüyorsam...

İzlediğim filmdeki baş rol oyuncularını yerine kendimizi koyup '' Biz olsaydık böyle yapardık'' diyorsam...

Yüzyıllardır sevgililerin kullandıkları klasik sözcüklerin benim duygularımı anlatmaya yetmediğine fark diyorsam ...

Yine de bunları söylemekten hiç ama hiç bıkmıyorsam...

Aşkımın coşkusunu sana yansıttığımda seninde bana aynı coşkuyla karşılık vereceğini biliyorsam...
Kahkahanın en güzelini seninle atacağımı, yemeğin en güzelini seninle yiyeceğimi, içkininen keyiflisini seninle içeceğimi düşünüyorsam...

' Hayatın en anlamlı şeyi ne ' diye sorduklarında tereddüt bile etmeden senin adını verebiliyorsam...

Sen benim için vazgeçilmez olmuşsun demektir.

Hayatta 3 Yanlışım Oldu.
Tanıdım, İnandım , Güvendim.
1 Tek Dogrum Oldu
:icon_kalp: "Sevdim" :icon_kalp:
Hemde Ölesiye Sevdim...
 
Yine o cekilmez, bitmez, tükenmez, anlamisiz günlerden biri…
Ve yine ben, ve yine gözlerimde yas, ve yine SEN…
Askini icimde bitiremedigim sen…
o güzel gözlerini birkez daha görebilmek icin canimi feda edebilecegim sen…
Ve beni yokluguyla mahfeden sen…
Sana kac defadir anlatmaya calisiyorum gidisinin ardindaki duygularimi... Ama ne var biliyomusun Güzelgözlüm? Sen beni anlayamazsinki...
Ben ne kadar anlatsam, yazsam sen beni anlayamazsin...
Beni anlayabilmen icin benim kadar sevmen gerekir...
Sen hic sevmedinki, sen hic özlemedinki, sen hic birinin yoklugu yüzünden yasarken ölmedinki...
Tam hayata küsmüsken, seni hayata baglayan kisinin seni kahpece birakip gitmenin sana verdigi aciyi ,
Sevdiginin sirf bir gülüsü icin yasamanin ne demek oldugunu,
bitmez tükenmez gecelerde sevdiginin resmi elinde sabaha kadar aglamanin,
her ismi aklina gelisinde sanki kalbine bir hancer saplanmis gibi hissetmenin ne demek oldugunu... bilemezsin gözümün nuru bilemezsin... Ben ögrendim bitanem bunlarin hepsini senin sayende...
Isallah sende birgün benim kadar seversin...
Isallah o sevdigin kisi seni, senin bana yaptigin gibi, acimazisca terk edip gider...
Ve isallah sende benim kadar aci cekersin...
O zaman beni hatirla! Sevdigin bi kisiyi kaybetmenin verdini aciyi ilk tattigin anda beni hatirla...
Senin o bir anlik duygun, benim bundan sonra ömrümce tadicagim duygu! Sen benim hayatimi mahfettin, diri diri topraga gömdün...
Senide diri diri topraga gömecek biri cikacak, sende agliyacaksin, sende hayata lanet etmeyi ögreneceksin...
Iste o zaman anliyacaksin beni...
 
Sana nasıl hitap edeceğimi kestiremedim, Anlamalıydım ben üzüldüğümde kılını kıpırdatmamandan, sadece işin düştüğünde aramandan, naber nasılsın lafının arkasına, bir görüşelim mi? ekleyememenden, anlamalıydım sevgisizliğini..... Ben seni görmek için sınırlarımı zorlarken, senin umursamamandan, alaycı konuşmalarından, yada senden vazgeçerim diye korkup, önüme bir parça yem atmandan anlamalıydım.... Ben hayatta hiç kimseye bu kadar sabırlı bu kadar uysal davranmamıştım oysaki, severdim özgürlüğümü, asi olmayı, bir bardak suda fırtınalar koparmayı, kimseye hesap vermemeyi..... bir bunları severdim birde seni sevdim.... Sevgilin değil sevdiğin olmayı istedim.... İlk defa biri benden hesap sorsun istedim, bir açıklama beklesin .... bu biraz açık değil mi? yada hayır biryere gitmiyorsun evde oturuyorsun..Bunlardan başka bir şeydi bu.... beni sorgula, duygularımı sorgula istedim, olmadı..... Ne kadar da kolaydım senin için, ne kadar da zahmetsiz.... Tabii ki bocalardın, emindin düzgün insan olduğumdan, hayatında hiç karşına çıkmamış kadar düzgün, emindin seni çok sevdiğimden ve düşündüğümden; öyle olmasaydı her probleminde ilk beni ararmıydın..... Nedenleri, niyeleri merak etmedim hiç inan etmedim.... Bu kadar sevgisizliğinde seni nasıl bu kadar sevdim onu merak ettim..... Benim için ne düşündüğünü, beni nasıl gördüğünü, sendeki beni merak ettim.... Artık hayal kurmuyorum, geçmişe bu kadar bağlı olmamın sebebi o zaman çok mutlu olmam bunu biliyorum.... Şimdi tekrar başlasakta, yalnızlığı paylaşsakta sana gönlümü açabilir, gözüm kapalı güvenebilirmiyim sanıyorsun..... Şimdi artık tek başımayım..... hiç değilse hakkını veriyorum yalnızlığın.... iki kişilik kocaman bir boşluktansa kendimi ve yalnızlığını yeğlerim.... Artık kendimi görmemek için aynalara bakmıyorum, üşürüm diye kazağını giymiyorum, ağlarım diye türkü dinlemiyorum, Belki de sen haklısın artık ben bile kendimi sevmiyorum...
 
Ne lüks arabalar ne sporlar... Sadece bisiklete binmek istiyorum seninle, neşeli çığlıklarını du¤¤¤¤¤ ha düştük ha düşeceğiz diye... Ünlü bir şarkıcı olup, herkesin beni dinlemesini değil,taşlı bir kıyıda, ateşin önünde, fısıldamak istiyorum şarkımı sana makamlı makamsız.. Lüks lokantalar, vitrinde yemek gibi geliyor bana.İnan arabesk değil, yarim ekmek kaşar üstü kola paylaşmak istiyorum seninle... Tüm kitapları okuyup, yazarlarıyla tartışmak değil, Gece yatağımızda sarmaş dolaş, okuyup tartışmak bir kitabı. Senin fikirlerinle benimkilerle yoğurmak, benimkilerle seninkileri... Bir sır vereyim sana, insanlar bilmiyorlar ama; ruh sevişir bedenden önce. Geceler bizim.Ne su yatağı, ne mobilya, yatak odasında aşk ... Yer yatağı sıcak gelir hep bana, ve çiçek, aldırma odayı oksijensiz bırakır çiçek diyenlere. Onlarca yastık istiyorum aşk, yatak odamıza rengarenk, aldırma zevksiz olur diyenlere, Zevkli, içten duygu anlatımıysa, herhangi bir konuda; zevksiz bir şey yapamayız... O kadar yoğunki duygularım sana.... Ne lüks villalar istiyorum onlarca odalı, ne dev malikane, ne yalı Duvarı olsun yeter metrekaresi önemli değil... Bak bir sır daha sana, Eşlerin mutluluklarını, huzursuzluklarını, karakterlerini,geçmişlerini bir evin duvarı anlatır. Bomboşsa duvarlar, ruh yoktur ikisinde de... Sadece yetmiş seksen yıl yasayacaklardır zaten. Bizim, fotoğraflarımız olacak en sevgili anlarımızda çekilmiş,mutlaka gülerken. En güzel aşk şiirleri sana olacak Duvarlarımız yalan söylemeyecek, buram buram yaşam sevgisi kokacak... İnsanlar mutsuzlar sevgili, her şeye açlar ve doyumsuzlar... Bense, bir tek seni istiyorum, bir tek seni..
 
Seni Yazacaktım


seni yazacaktım
şiir olacaktın
fırında sen kokacaktın o şiirden sonra
buluttan sen yağacaktın tüm cephaneliklere
öğretmen seni takacaktı
gözüne çiçek tozu kaçanların yakasına

seni yazacaktım
şiir olacaktın
kim sevgilisini bir dizenin ucunda öpse
sen ürperecektin
ve asker kaçakları çoğalacaktı
şiirde büyüdükçe sevme zamanı

seni yazacaktım
şiir olacaktın
diyelim çin'de bir kız sarı nehr'e bir mektup attı
senin yüreğin kopacaktı
afrika'da aç bir bebek meme arasa
senin memen akacaktı
anneleri vuran mermilerin barutuna

seni yazacaktım
şiir olacaktın
bir huzurevinde
yosun tutmuş yanakları öpünce bir vefalı
sen yerinde duramayacaktın
şiir kısa gelmesin diye hayata
gecelerce saçlarından mavi mavi akacaktın

seni yazacaktım
şiir olacaktın
süresiz tatil edilecekti genelevler
ve asker kaçakları vardı hani
cephaneliklerde baca tutturacaklardı
utanmadan alınsın diye fırınlarda ekmek

seni yazacaktım
yeryüzü senin yüzün olana dek...
 
Sevgİyİ Tarİf Etmeye Kalksam, Senİ Anlatirdim DÜnyaya . . . Korkunun olduğu yerde aşk yoktur. Cesarettir sevmek. Düzenlere,oyunlara,kötülüklere meydan okumaktır. Sevmek; uzaklaşmaktır yalandan,bencilliği hiçe saymaktır. Bir başka açıdan da inanmaktır sevmek.Gerçekten inanmaktır, tümden inanmaktır. İnsan sevince; sevdiğine bütünvarlığı ile teslim olmamışsa, yeteri derecede sevmemiş demektir. Ve ona kayıtsız şartsız inanmıyorsa, sevgiden bahsetmeye bile hakkı yoktur.
Kıskançlık; inancımızın bütünlüğü ölçüsünde besler aşkı. Şüpheyse öldürür.Şüphenin olduğu yerde inancın yeri olmaz. Sevgiden bahsedilemez orada.Kıskançlıksa; kutsal bir duadır, dudağında sevenlerin.
Sevmek; var olmaktır bir bakıma,derinden bakılınca yokluğa benzer.Sevmek bütünlenmektir. Çok seven eksildiğini zanneder,oysa artmaktır sevmek, çoğalmaktır. Çevrenin gözlerimizden silinmesi, önce bir eksilme hissi verir insana. Fakat o her şeyimizi varlığı ile doldurdukça arttığımızı anlarız. O bir tek kazanç, bütün kayıplarımıza bedeldir.
Bir an gelir; her şeyi onunla değerlendirmeye başlarız. O bugün mutluysa yaşamak güzeldir. Kabımıza sığmayız. Şarkılar söylemek gelir içimizden. O kederliyse, gözlerimizde herşey kederlidir artık. Bütün güzellikler bir bir yitirirler anlamlarını. O anlarda ölümü düşünür de, yine ölemeyiz kurtulamamak için.
Yanmaktır, tutuşmaktır sevmek ve yaşadıkça hiç sönmemektir. Dinle, sana sevmenin ne olmadığını söyleyeceğim önce. Ne olduğunu sonra anlayacaksın.
Dinle, sevmek alışveriş değildir. Geometri değildir, aritmetik değildir. En değerli şeydir belki, ama karşılığında hiçbir şey alınmaz. Karşılıksız bir çeke atılmış kuru bir imza değildir sevmek. İskambil kağıdı değildir, zar değildir, bir dilim değildir, hesap pusulası değildir sevmek.
Sevginin bedeli yine sevgiyle ödenir, altınla değil. Sevilmekse; sevmenin mükafatıdır ancak, karşılığı değil. Bir sevgiye eş bir başka sevgi olamaz. Çünkü her sevgi birbirinden büyüktür. Sevgi tartılamaz, sevgi ölçülemez. Sevgi; gram değildir, mesafe değildir. Derinlik sanırsınız, yüksekliktir o. Sevgi; dudak değildir, göz değildir, saç değildir. Sandalye değildir sevgi, yatak değildir, çarşaf değildir. İçki değildir, içemezsiniz fakat herşeyden güzeldir sarhoşluğu. Geçip karşısına seyredemezsiniz, manzara değildir, tablo değildir, heykel değildir. Okuyamazsınız kitap değildir. Bilmece değildir, çözemezsiniz. İsteseniz de içinizden atamazsınız. Kan değildir, kesip damarınızı akıtamazsınız. Siz ağladıkca o güçlenir içinizde. Akmaz, gözyaşı değildir. Kuş değildir uçmaz, çiçek değildir koklanmaz. Bitmez çile değildir. Ne desen o değildir sevmek.
 
HATIRLARMISIN SEVGİLİNDEN AYRILDIĞIN GÜNÜ.​

HATIRLARMISIN TERKEDİLDİĞİN O İLK GECEYİ,​

KALBİN YERİNDEN FIRLAYACAKMIŞ GİBİ,​

HERŞEYE İSYAN EDEN TAVRIYLA ATARKEN,​

GERİ DÖNMESİ İÇİN,AYAKLARINA KAPANACAK KADAR KÜÇÜLMÜŞKEN,​

HATTA DAHA İLERİ GİDİP ,​

ONUN GEÇTİĞİ YOLLARI ÖPMEK İSTEDİĞİN O ANLARI HATIRLA.​

SEVİLMEDEN SEVDİĞİN O GÜNLERİ,​

AKLINDAN BİR BİR SİLİP ATMAK İSTEDİĞİNİ,YENİ BİR AŞKA KOLLARINI YIRTILANA​

KADAR AÇMAK İSTEDİĞİNİ,VE BU AŞKTA YAŞAYAMADIKLARINI YAŞAMAK,​

UMUTLARINA KAVUŞMAK VE YAŞANAN TÜM ACILARI UNUTMAK İSTEDİĞİNİ,​

ŞİMDİ AŞIK OLMUŞKEN ONU KAYBETMEK İSTEMEDİĞİNİ,​

MAVİ DÜŞLERE DALMIŞKEN UYANMAK İSTEMEDİĞİNİ,​

ARTIK BEKLEMEK İSTEMEDİĞİNİ,​

İŞTİ TAM BUNLARI BULMUŞKEN,​

VE BUNLARI KAYBETMEMEK İÇİN​

ŞİMDİ HAYKIR​

SENİ SEVİYORUM,​

VE HAYKIRIYORUM​

AŞKI YARATAN BENİM SEVGİLİM....​
 
Sensiz içiyorum bu aksam,sensiz içiyorum.
İki kadeh koydum masama,
Biri senin için,biri benim için,
Bir ondan bir bundan içiyorum..
Seni çok seviyorum..
Resmine her baktigimda,
Sevdigim ah içim aciyor,
Varsin acisin içim,
Ben seni çok seviyorum.
Seninle gelen tüm acilara
Buyrun hosgeldiniz diyorum.
Daglarin arkasinda yâr
Önündeyse ayrilik var…
 
Sana dair isteklerim oluyor. Kimi zaman derin ah' larım oluyorsun bir Sezen Aksu şarkısını dinlerken.

Sen; içinde baharı gizleyen kışımsın benim. Ve biliyorum, o baharın güneşinde tenim esmer olmayacak hiç. Bana susmak düşecek, payıma kilitlenmiş bir yürek kalacak. Kaderi önceden belirlenmiş konuşmalar, paylaşmalar, bakışmalar olacak. Bir yerde aykırılığım tutup sarılsam da içimde Sana, sen bunu hiçbir zaman bilemeyeceksin.

Tabansız sevdalardan kopup Sana sığınıyorum çoğu zaman. Soluk soluğa varıyorum yanına, ter kokarak tenim. Anne sütüne aşık bir bebek gibi duruluyorum sonra.

Git diyorum sana, kalma yüreğimde, bu kadar özleteceksen kendini. Bir bakış; gözüm gözüne değiyor; hissediyorum... Gitme diyorum. Kal geldiğin yerde.
Ne gitmelerin bitiyor; ne de benim sana kal demelerim.

Sonra; kötü şansla başlayan ilklerimi hatırlıyorum. 8 yaşında en samimi arkadaşımla aynı çocuğu sevişim, çocuktum işte lolipop şekerli bir sevdaydı, ilk sinemaya gidişimde elektriklerin kesilişi, ilk kavgamdaki o göremediğim çukur, ilk konsere gidişimde biletimi kaybedişim ve ilk aşık oluşumun asla mümkün olmayışı...
Yani Senin mümkün olmayışın.

Hangi aralıkta girmiştin içime anlamadım. Tüy gibi hafif, usul usul inivermiştin yüreğime. Kabullenemedim önce. kocaman yalanlar söyledim kendime. Ben dışımda tutmaya çalışırken seni, meğer içerde hakimiyetin çoktan başlamıştı. Kuşatmıştın dört yanımı; ve kendim için çok geçti... Yerle bir olmuştu her şey.
Olmazsa olmazlarım... ilkelerim... yargılarım...

Kabullenmek zor sanıyordum; acemi ama mükemmel bir aşkı taşıyabilmeyi...
Ve en az acıyla kurtulmakmış gerçekten bizi bekleyen yalnızlıktan, bir başınalığın mecburiyeti ile mucizelere umut bağlamakmış zor olan...
Belli bir yerden sonra, bazı şeyleri aşmış olmanın olgunluğu ve kabullenme meziyetiyle üstesinden geliyorsun umutsuzluğunun...
Yani imkansızı mümkün kılmanın zor olduğunu biliyorsun. Çünkü biliyorsun, o arada bir yol var ve bu yol uzun da olsa bir yere gidiyor. O bir susma türü sadece, o bir yaşam şekli. Ve her yalnız yaşamak ölmenin diğer yüzü. Bu yol öyle, öylece durur.

Seni aklıma getiren, yüreğime düşüren bu yol değil, kötü şansla başlayan bir ilkin, iyi şansı sadece. Düşüme düşüşün zamandan değil, düşlerin gafı.

Nasıl bir şeydi, bu beni böyle yağmalayan. Şimdi karşı durmuyorum Sana, nasılsa buluyorsun bir yolunu ve sarmalıyorsun içimi dışımı. Ayak seslerini duyuyorum hangi yöne gittiğini bilemeden. Ben yaşanmış bir aşkta eski yaralarıma yanıyorum, Sen yaralarına benden sevda sürüyorsun.
”Belki”lerden, “ihtimal”lerden, “keşke”lerden medet umuyorum, Senin belki de yabancısı olduğun düşler büyüterek...
Ben, suretine değil, aslına dokunma ihtimallerinde mutlu oluyordum.
Ben seninle, aynı coğrafyada yaşayabilme ihtimalinden huzur buluyordum.

Şimdi, bilinci küflerinden kurtulmuş bir yürekle, süresi diğer aşklardan çok daha uzun olacak bir aşkın ömrünü anlatıyorum, Sana dair yazılanlarda.

Şimdi, bir sayfa dolusu cümlelerle; bir imkansızlığın mucizeye dönüşünü anlatıyorum…

Şimdi, bozgun sonrası imkansız bir zafer kazanan bir orduyum, bir yenilgide zafer ne kadar anlam taşıyorsa o kadar anlamlaşıyorum…

Şimdi ben, dağıldıkça kurulan yeni düşlerde Sana bakıyorum…

Umut; hep var olacak çünkü
 
Anlattıkça kış vuruyor satırlarıma

Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim.

Bugün sardunyalarım da açmadı
Belki de küskün renklere
Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım
Sensiz soluyorum anlayacağın
Mavi mavi ölüyorum
Duyuyor musun, orada mısın,
Var mısın, yok musun?
Bir tek şeyi unutma!

Seni sevdim ben.

Yanarak, yıkılarak

Aklıma her geldiğinde ağla¤¤¤¤¤....
 
Sen Yalnız Sen


Bir şey var sende bir şey,bulamıyorum. Beni bu hale nasıl getirdin anlamıyorum. Yüzümde bir gülücük içimde bitmek bilmez bir enerjiyle güne keyif içinde başlayıp bitiriyorum. Aşka küskün yüreğimde yeniden kelebekler uçuşuyor. Neredeyse sonbahar bitip karakış başlamak üzere oysa ben seninle hala baharı yaşamaktayım.
Bir şey var adını koyamadığım tıpkı ünlü bir şairin dediği gibi dilimin ucunda ama söyleyemiyorum. Nereye baksam seni görüyor,kiminle konuşsam sen oluyorsun konuştuğum. Sen olunca , başka hiç ama hiç birey umurumda olmuyor. İsmin dilimden düşmüyor, yanımdasın veya yoksun inan hiç fark etmiyor. Ben her anımda seni yaşıyorum. Bir şey var sende nedir inan bilmiyorum. Seninleyken bile seni özlüyorum Yollarım daima sana çıkıyor ve ben daima sana yürüyorum. En güzel çiçekleri seninle paylaşmak, birlikte papatya fallarına bakmayı istiyorum. Gökkubbenin en hoş sesi olup tüm evrene sadece sana olan sevdamın adını haykırmak, sana duyduğum sevgiyi anlatmak istiyorum. Bir şey var sende, hala anlayamadığım, çözemediğim. Kimbilir belki de çözebilseydim seni hala bu kadar sevebilir miydim??
Uçsuz bucaksız bir ummansın sanki ve ben yüzlerce kasırgayla savaşmış yorgun bir gemi gibi kıyılarına sığınıyorum. Maviyi bir tek sana yakıştırıyorum. Çünkü mavi umudun, sevdanın rengidir diye...Sessizlik dağılıyor, sesin kulaklarımdan yüreğimeakıyor ve ben yeryüzünde aşka dair ne kadar şarkı varsa hepsini sana armağan ediyorum. Bir şey var sende dilimin ucuna kadar gelip de söyleyemediğim Yalnız gecelerime inat şimdi karanlığı milyonlarca yıldızla aydınlatıyorum. Her yıldız sensin oysa... Gecemin yıldızı, yüreğimin yıldızı, sevdamın yıldızı, ömrümün yıldızı....
Yoksan yanımda gözlerimi semaya kaldırıp senden milyonlarcasına görüyor, her gece onlara sarılıp uyuyorum. Bir şey var sende soramıyorum. Seni kimseler görmesin,bilmesin istiyor ''yalnızca bana kal, benim ol'' diye adaklar adayıp Yalancı aşkları,bitip tükenen sevda masallarını kendi tarihimin sayfalarına sessiz bir seremoniyle gömerek yeni bir defter açıp içine bir tek seni yazıyorum. Yazıldıkça yazılası bir öykü oluyorsun satırlarımda....
Bir şey var sende ,tanımlayamamamda işte ben oNU arıyorum. Seni nefes nefese gecelere, deli sevişmelere, sevdaya uyanan sabahlara, bitimsiz gecelere davet ediyorum. Gel sevdiceğim gel benimle, aşkın da sevdanın da tutkunun da en koyusunu,en derinini yaşayalım. Bir yüreği var etmenin hazzını anımsayalım. bir tende erimeyi öğret bana. Menzilimiz olmadan nereye varacağımızı bilmeden,sormadan aşkın kılavuz olduğu bir yolculuğa çıkalım. Burada ,yolun başındayım.....
 
SEN;
Yüreğimden bile kıskandığım,
Kimseyle paylaşmaya kıyamadığım,
Ve doyamadığım hislerimsin...
Gelip, geçerken caddelerden,
Haykırmak isteyipte, haykıramadığım,
Söyleyemediğim,
Boğazımda düğümlenen,
Sözcüklerimsin...

Bir duygusun,
Gözümde bir yaş....
Yüreğimin tek sahibisin, SEN...
Bazen hayellerim,
Bazen gerçeğim...
Neşem, sevgim, hasretimsin...

SEN;
Rüyalarımı süsleyip,
Sonradan, apansızca giden...
Her geceyarısı uykularımı bölensin...
Sabahları, araladığımda penceremi,
Yedi tepeli şehrimin üzerine,
Gün gibi, güneş gibi,
Doğan şeysin...

SEN;
Seni sevdiğimden bile habersiz,
Başka hayellerle yaşayan...
Bir gülün peşinden koşarken,
Ezipte geçtiğn beni,
Tanımayan kimsesin...
Dahası,
Gözlerime bakmaktan bile çekinen,
Baksan bile,
Sana olan nice sevgimi görmezden gelen,
Beni, deli edensin...

Sensizliği bile,
Seni bana hatırlatıyor diye,
Sevebildğimsin, SEN...
Bu kirli şehirde, Bir an için de olsa,
Seni hissedebilmek için,
Senin kokuna varabilmek için,
Soluduğum nefessin...

SEN;
Beni gözyaşlarımla tanıştıran,
Yüreğime, binlerce dert,
Binlerce acı veren...
Beni yok eden,
Sebebimsin

SEN;
Gecelerin neden,
Seni özletmeye yetecek kadar, uzun...
Neden,
Seni sığdıramayacak kadar, kısa olduğunu,
Anlayamayacak kadar,
Bencilsin...

Ama, yinede
Her an aklımda olduğunu...
Seni sevmeyi, kendime ibadet bildiğimi...
Senden başka kimseyi...
Ama kimseyi,
Düşünemediğimi bilmeli,
Sende beni,
Benim seni sevdiğim gibi,
Sevmelisin...

Seni artık, ne yüreğimden,
Ne de düşlerimden söküp atabilirim, inan...
Çünkü, sen benim,
Bitmek tükenmek bilmeyen efsanemsin...
Çünkü SEN;
Gökkuşağındaki yedinci renksin...
Çünkü SEN;
SEN var ya SEN...
SEN, kısacası,
Benim
Biricik
SEVGİLİMSİN
 
Hiç aklıma gelmezdi,..

Uyurken,çalışırken seyrederdim seni… Geçen gün izlediğim bir filmde vardı.Öyle bir sahne…

O cennet dakikaları geldi aklıma… Uyuduğun ve seni izlediğim ya da uyandığım ve seni o dünya güzeli gözlerinle beni izlerken bulduğum anlar…

Hiç aklıma gelmezdi zaten… ama özellikle sabahları hiç gelmezdi bir gün çekip gidebileceğin… Bir sabah geldiğim yer de masanı boş bulacağım o yeryüzü cenneti sabahlarda asla aklıma gelmezdi…

Sen sevdiğim dünyanın en güzel günleriydin… Sen sevdiğim evrende tınlayan en güzel sestin… Sen sevdiğim…

Hala öylesin…

Çay içiyorum sabahları deminde sen varsın…Yürüyorum yollarda adımlarımın arasında sen… Etrafta herkes… sen…

Çok özlüyorum ben seni… çok seviyorum…Yokluğuna alışamıyorum yıllardır…

Sen gidince bulutlarımı çaldılar,yağmur artık yağmıyor… Hep güneş, yakan kavuran içimi kurutan güneş…Kimse bu şehirden nefret ettiğimi,kimse yağmurları sevdiğimi,kimse sensizliğin iliklerimi kemirdiğini anlamıyor…

Filmler izliyorum…İstiyorum ki başını yasladığın da omzuma, küçük bir busecik de olsa saçından ve alnından öpmeyi…

O güzel saçlarının arasında ellerimi dolaştırmayı… ya da ellerinle oynamayı…

İstiyorum ki elimi tut heyecanlanınca… Filmin istenmeyen sahnelerinde gözlerimi kapat o dünyanın o güzel elleri ile…

Sinemanın büyülü karanlığında senin o büyülü varlığınla buluşmayı hayal ediyorum yine…

Hiç aklıma gelmezdi bir gün bir yeryüzü meleği ile beraber olacağım ve yine hiç aklıma gelmezdi o meleğin bir gün beraberinde cenneti de ***ürerek gideceğini…

Adının her harfi için ömrümden bir yıl alsalar,,,Aldıkları o yıllara karşılık bana sarılıp beni tutacağın 4 kısacık dakika verseler olmaz mı?

Her gün seyrederdim seni çalışırken,eve giderken veya gezerken… Şimdi bana kimseler inanmıyor “ben cenneti gördüm” dediğimde…

Şimdi cennetsiz yaşıyorum,tabii yaşamak denirse…
 
SeN uNuTuLMaYaNSıN!!!

Yaşamdı bir bakıma beraberliğimiz;
İnişleri çıkışları olan;
Bittikçe yeniden canlanan...
Seviyorsun demiştin de gülmüştüm sana,
Beni benden iyi tanırsın bilirsin...
Savruluyor yaprakları hatıralarımızın,
Tutamıyorum!
Tutamıyorum, çünkü gücüm yok,
İnan, ağlamak bile anlamsız geliyor artık
Birşeyler yapamıyorum sana ulaşmak için...
Giderken "Hayatımı değiştirdin" demiştin,
Gülmüştüm sana...
Değiştiren bendim ya çarkın yönünü
Ayrılığa dönmeye başladı tüm saatler
Ayrılık ki dert!
Ayrılık ki hata!
Ayrılık ki pişmanlık!
Gelemezsin artık, gelemem
Koca koca acılar kapladı aramızı ,
Devrilmez silinmez...
Unutamazsın demiştin ya;
Haklısın!
Seviyorsun demiştin ya;
Haklısın!
Ne unuttum, ne de sevmekten vazgeçebildim...
Biliyorum ki bir yerlerde,
Düşünüp düşünüp gülüyorsundur bana;
Vah koca ahmak!
Vah kendini bilmez!
Sen benden ayrılabilirmiydin ki diye!
Gül, anlat bakalım halimi herkese
Beni böylesine benden çalabildiğin için;
Beni sen yaptığın için;
Sevdiğimi bile bile;
Gitmeme izin verdiğin için;
Asıl ahmak sensin bilesin.........
 
takipçi satın al
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
vozol
Geri
Üst