Yeditepe Derlemeleri

---> Yeditepe Derlemeleri

İki katlı müstakil evimizin alt katında sokağa açılan pencerenin önünde yüksek divanda kar yağışını izlerdim çocukluğumda . Sabahlara kadar uyumazdım . Geceleri ise teyzemlerle beraber yürüyüşe çıkar , kardan adamlar yapar eğlenirdik . Dün gece de benim için çocukluğuma geri adım atılmış güzel bir geceydi . Rüzgar sert estiği için , karın altı buz tutsa da , dışarıda fazla kalamasakta güzelce eğlenmiştim . Hatta fırın tepsisiyle beraber yol yapmış bir aşağı bir yukarı hareket etmiştim . Karla beraber mikropların da öldüğünün farkına vardım . Gazdan , pislikten kurtulmuş İstanbul havasını dışarı da tek bir oksijen kalmamacasına ciğerlerime çektim . Bir kez daha huzur buldum . Eve geldiğimde ise donmak üzere olduğumun farkına vardım . Bu kez beni soğuk değil sıcak çarpmıştı . Hemen üzerimi değiştirerek kaloriferin yanına oturdum . Ocakta kaynayan sıcak bir suyun edasında bende kar yağışına kaptırdım kendimi . Bir sigara yaktım ve nescafemle birlikte ufukların en yükseğine çıktım . Mutlu ve huzurluydum . Güzel zaman geçirdim ve kendimi şükrettiğim yere bağladım . Yine uykulara daldım . Karmaşık rüyalarımdan kurtulup , istediklerimi gördüm . Bugün geçmiş günler gibi fırlamadım yataktan bir anda , rüyalarım bitsin istemedim . Çünkü ben yine " Sevdiklerimi " gördüm . - Göremediklerimi -
 
---> Yeditepe Derlemeleri

Tam üç yerimden bıçakladım .
Kanayan yerin neresi olduğunu unuttuğum zamanlarım var.
Saat kaçtı ?
Bu kaçırdığım kaçıncı zaman dilimi ?
Neredeyim hiç bilmedim .
.Aklım esti ben hep gittim.
Gitmelerin tarifesi ağırmış
Geç anladım.
Ben anlayana kadar Ben kalmadım.
 
---> Yeditepe Derlemeleri

Uzaklarda bir yerlerde , bu soğukta karla ve soğukla cebelleşen insanlarımız var . Çadır da , Konteyner'da günlerini geçirip evlerini , sevdiklerini kaybetmiş insanlarımız var .

Bir dönem 19 Kanalın birleşip " Yardım " toplamaya çalıştığı depremzedelerimizden haberimiz var mı ? Bunların hepsi gösteriş amaçlı mıydı ? Çadırda çıkan yangın yüzünden ölü sayısını biliyor muyuz ?

Bizler ne yapıyorsak hepsi gösteriş için . İsim ve Popülerite çabalarımızı bile masum insanların hayalleri üzerine kuruyoruz ya , işte bunda " Acizlik " göstergesinden başka bir durum mevcut değil .

Van'da yaşayan arkadaşlarım var . Geçen gün kendileriyle görüştüm . Nasılsınız ? Nasıl gidiyor ? sorularını yönelttiğimde ise hafif hüzünlü ama inancını kaybetmemiş , sitem etmeyen - inadına sabreden insanın sesiyle ;

- 4 ay önce oldu deprem . 4 aydır sokaklardayız . Bir şekilde kendimizi korumaya çalışıyoruz . Burada ki durum içler acısı , hayat nasıl devam edebilirse bizde öyle devam ediyoruz .

Cevabından sonra " Kelimelerin Bittiği Yere " giriş yapıyoruz . Suçu ben şimdi kimde arıyım ? Öncelikle kendimde arıyım o halde . Ben o insanlar için ne yaptım ? Sıcacık evimde , sıcacık yatağımda 3 Valiz Kışlık Eşya gönderdim . Çocuk Maması gönderdim , Kadın Pedi gönderdim . Ben öğrenciyim . Benim elimden bu kadarı geliyorda , bu ülkenin elinden de mi bu kadar geliyor ?

3.Boğaz Projesi için " B Planı " olan insanların , Van için neden bir " B Planı " yok . Ama neden olsun ki ? Getirisi olmayacak . Ellerine kazanç geçmeyecek , aksine yardım yapacaklar . Belki de iflas ederler .

Bakıyorum da , Filistin'e - Libya'ya onca yardım eli uzandı . Oradaki insanlar bizim insanımız mı ? Hayır . Sırf " Dini Çıkarlar " üzerine yapılmış yardımlar . Hani biz Milliyetçi bir ülkeyiz ya , hani Türküz ya gurur duyuyoruz her yerde .

Birileri - Van'a - gitmeli . Görmeli oradaki gurur tablosunu .

Kendi içimizde yaptığımız ayırımı , diğer ülkeler için yapsaydık " Bağımsızlığımızı " tamamiyle kendi elimize almış olurduk .

İnsanların hayalleriyle oynayan bir millete sahibim . Acı yaşamayı bile bilmez olduk . Allah kimseyi düşürmesin o durumlara ama bir gün , insanların " Hayalleriyle Oynayanların " başına böyle bir durum geldiğinde , kimse kalkıpta demesin ki ; " Haklıymışsınız " .

- Uzaktan Davulun Sesi Hoş Gelirmiş -

Bencil , Egoist , Çıkarcı , Yardımseverlikten kopmuş bir ülke olmuşuz .

" YAZIK " .!




 
---> Yeditepe Derlemeleri

İnsanlar'a en güzeli cevabım " Davranışlarımdır " demiştim ben aylar öncesinde . Her şey güzel oldu . Güldük , eğlendik , oynadık . Ama benim bulunduğum yerde , bana gelen misafirlerime karşı söylenmiş en ufak söz bana edilmiş bir küfür gibidir de demiştim .

" Saygı " yı da kaybettik , Sevgiyi de .. Firar ettik tüm anılardan . Aradan iki bayram geçti , tatiller geçti , dönemi kapattık . " Aynı Tas , Aynı Hamam " değişen hiç bir şey yok . Sadece sonrasında " Pişmanlıklar " . Gün oldu devran dönmeye başladı .

İnsanların arada yapılan " Geyik Muhabbetlerini " ciddiye alması ve sonrasında da " Sizin İpinizle Kuyuya İnilmez " yakıştırması yapması ise , - Trajikomik - likle beraber , söylenecek bir sözün daha kalmamasının ispatı niteliğindeydi .

Yaşatılanlar unutulmuyor tabi ama sineye çekiliyor hepsi . Uygun zaman bir gün gelecektir . İşte o günde , bugün olduğu gibi ne " Saygı " kalacaktır , ne de " Küçüklük " .
 
---> Yeditepe Derlemeleri

Ben bir kişinin yazıp milyonlarca insanın okuduğu kitaplar yerine , milyonlarca insanın yazıp bir tek benim okuduğum kitapları tercih ederim .
 
---> Yeditepe Derlemeleri

Bu karda bu kışta bu kıyamette
Senin için burdayız biz Fenerbahçe .

Soğuktan üşüsek titresek bile
Sana olan aşkımız bitmez Fenerbahçe.


öyle bir sevda ki tarif edilmez.. Fenerli olmayan kimse bilemez...
 
---> Yeditepe Derlemeleri

Güneş kucak açtı Şehrime bu sabah , Rüzgar kötü yüzünü sergiliyor hala . Yerde duran kar ise erimeye yüz tutmuyor . Zorluk çıkartsın da başka bir amacı yok zaten . Ben alıp başımı gitmek isterken sessizliğe , sessizlik alıp başını gelmişti benim yerime . Tatille birleşince Kar Yağışı güzel enstantaneler ortaya çıkıverdi . Huzur geldi öncelikle . Terk edilmiş şehir edasında , karanlık , sokakları boş ve sessiz .

Bugün itibariyle bulunduğum yerde olduğumu anladım . Şehrim kendi haline dönüverdi . Yarı açık gözlerle işine giden insanlar , otobüs sesleri , Sıcak ekmeğin buharında kahvaltıya oturma amacı güden insanlar ..

Bugün bende dinliyorum İstanbul'u . Ama bu sefer gözlerim açık .
 
---> Yeditepe Derlemeleri

Bu karda bu kışta bu kıyamette
Senin için burdayız biz Fenerbahçe .

Soğuktan üşüsek titresek bile
Sana olan aşkımız bitmez Fenerbahçe.


öyle bir sevda ki tarif edilmez.. Fenerli olmayan kimse bilemez...


Kimseyi istemem ki BİR TEK sen ol yanımda
Umrumda değil inan bu koca yalan dünya
Yaşarmıyız sanırsın sensiz biz bu hayatta
Yaşadıkca bu canlar feda uğruna ..
Anlamaz hiç kimse bilmez ki içimizi
Bilemezler FENERİM nasıl sevmişiz seni
Sökseler kalbimizi oysalarda içini ..
Bulamazlarki sevgin çok derinlerde !!
 
---> Yeditepe Derlemeleri


Kimseyi istemem ki BİR TEK sen ol yanımda
Umrumda değil inan bu koca yalan dünya
Yaşarmıyız sanırsın sensiz biz bu hayatta
Yaşadıkca bu canlar feda uğruna ..
Anlamaz hiç kimse bilmez ki içimizi
Bilemezler FENERİM nasıl sevmişiz seni
Sökseler kalbimizi oysalarda içini ..
Bulamazlarki sevgin çok derinlerde !!

Güzel beste :) Eyüpspor kulübü tribün grubu Ebedi eyüpsultanlılara selam olsun ;)
 
---> Yeditepe Derlemeleri

Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun.Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.
Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan "Bu kuşun kanadı neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin.. iki ucu keskin bıçaktır bu işin. Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. İyi halin cezanda indirim sağlamaz.Sen, "Ama senin için şunu yaptım" derken o, "şunu yapmadın" diye cevap verecektir. Ve ne söylesen karşılığında
mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır. Üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın.Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. "Peki o ne yaptı" deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu. Bir insan eksik yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için? Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın.
Her zamanki gibi yaşayacaksın sen. "Acılara tutunarak" yaşamayı öğreneli çok oldu. Hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki.... Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor.Kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu? Kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana......
Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun aslolan yürektir.Yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini...
Hayatı ıskalamaya lüksün yok senin.
 
Yaşama Ümidi

Hepimiz sessizce onu dinliyorduk. Elif anlattıkça heyecanlanıyor , heyecanı arttıkça da en ince detayları dahi atlamıyordu. Hayret içinde kalmıştık .

O geceyi hiç unutmuyorum. Beş dakika öncesine kadar yatağımda mışıl mışıl uyuyordum. Ya Şimdi !Annemin , babamın , ablamın sesleri gelmiyordu . Birkaç kez seslendim , fakat cevap yok. Ne olduğunu da bilmiyordum . Bu Neydi ?

Depremin ne olduğunu büyüklerimden birkaç kez duymuştum ancak böyle bir şey olduğunu bilmiyordum . Tabi daha sonra öğrendim . İzlerini de hala taşıyorum ve asla unutmayacağım.

Enkazın içinde ne yapacağımı , nasıl kurtulacağımı düşünüyordum . Dışarıdan sesler geliyordu. Acaba beni de duyarlar mı ? Duyacaklar ben kurtulacağım. Hedeflerim aklıma geldi . Öğretmen olacağım , okuyacağım . Burada yok olamam , yaşamalıyım. Ümitle beklemeye başladım . Umudumu kaybetmemeye kararlıydım. Kurtulacaktım. Duygularımı yitirmiştim. Tek düşündüğüm kurtulacağım andı. Aklımda bedenimle direniyordum. Ve sürekli tekrarlıyordum. Ümitle bekleyeceğim , umutluyum , kurtulacağım.

Bir ara korkuyla , endişeyle dalmışım. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum . Fakat gözümü açtığımda hastanedeydim. Her şeyimi kaybetmiştim. Fakat yaşama olan bağlılığımı , hayalimdeki günlere ulaşacağım günleri , umutlarımı asla. Annem hep söylerdi . İnsanlar umutlarıyla yaşar . Öyle de yaptım . Umutlarım sayesinde ayakta kalmayı başardım. Bugünden sonrasına da umutla bakıyorum. Az kaldı 5-6 yıl sonra hedefime ulaşacağım. Öğretmen olacağım .

Evet arkadaşlar , acı öykümün çok küçük bölümü bu . Ümitlerim olmasa da umutla hayata bağlanmasaydım , bugün bunları sizlere anlatabilir miydim ?
 
---> Yeditepe Derlemeleri

Yazı güzel,yaşama ümidi güzel
İzmir'de sallandı bugün 4.4 le..
 
---> Yeditepe Derlemeleri

Çok güzel bir anlatım tarzı, İnsan okurken keyif alıyor. Bazen hüzün, bazen küçük bir tebessüm yerleştiriyor hikayeler. Devamını temenni ederim.
 
Üniversiteler Ne İçindir ?

Üniversiteler öğrencilerin hayatını hiç ilgilendirmeyen, faydasız bilgilerle, kitaplar dolusu bilgiyi ezberletip eline bir kağıt parçası yani diploma veren kurumlar olmamalıdır. Aslında üniversitenin en faydalı yanı, öğreten ve öğrettiği insanın hayatta uyum sağlaması ve onu hayata kazandırmasıdır. Yani eğiten kurumlar olabilmesidir. Eğitim ve bilgi birey ve toplumlar için hava ve su gibi temel bir ihtiyaç ve hayati zarurettir.
Bir toplumun ve halk'ın ''o toplum ve halk'' olarak kalabilmesi ve çağdaş teknolojinin de sahibi olması için eğitimin sıradan değil gerçek manada işlev kazanması gerekmektedir. Bunun içinde üniversite başlarında bulunan yöneticilerin ve eğitimcilerin beynelmilel değil halkını, toplumunu ve sınırlarını seven, bu şuurlara vakıf aydınlar tarafından doldurulması gerekir.
Devletler arasındaki psikolojik savaşın en acımasız bir şekilde devam ettiği günümüzde bu savaş artık kültür emperyalizmine dönüşmüştür. Emperyalizmin bu anlamdaki baskısından kurtulmak ise kendi kültürümüzü, yabancı kültürlerin daima üzerinde tutmakla mümkündür. Bunun yeri de Üniversitelerdir.
Diğer taraftan üniversiteler zekâ eğitimine ağırlık verirken pratik hayatın şartları olan kaideleri yani sevgiyi, saygıyı, nefreti. İnanmayı, merhameti, emaneti, sabrı v.b. gibi unsurları göz ardı etmektedir. İşte bu da kendini yetiştiren öğrencilerin nerede nasıl hareket edeceğini bilmeyen bireylerin yani kendine özgüveni olmayan kişilerin var olmasına sebebiyet vermektedir. Genç birey sevgisini ve nefretini kime karşı nasıl kullanacaktır? Kitap sevgisi, vatan sevgisi, yardım sevgisi gibi bir çok sevgi duygusunu mesala ...! Bunun yanında uyuşturucu sevgisi,hainlik sevgisi,haksızlık sevgisi ve tembellik sevgilerinin yanlış olduğunu ne zaman anlayacaktır acaba...!
O halde alışkanlık safhasına varmadan duyguların kötü yönde gelişmesini önlemek ve bu duyguları iyiye çekmek okulun ve eğitimcilerin işleri arasında değil midir?
Bu bakımdan eğitimciler üzerine düşen görevi belli bir yolda değil karşındakini izleyerek ve anlayarak bazen de o belirlemiş olduğu yolun dışına çıkarak da hareket etmelidir. Bu durumda üniversiteler yüksek ideallerle donatılmamış vatan ve toplum bilinci öğretilmeyen, disiplinsiz, vurdumduymaz, sorumsuz, tembel, sorgulamayan bir gençlik yarın ve ertesi günlerde neyin sahibi olacak ve hangi kaideyi koruyacak ve savunacaktır. 20’yy ın sonuna geldiğimiz teknoloji çağında makine seslerinden şaşkına dönen insanlık zekâya duygudan daha fazla önem vermekte gözlerini hırs bürüyerek en büyük hatayı yapmaktadır. Oysa başarmak ve mutlu olmak için duyguların terbiyesi daha önde gelir.
Eğer üniversiteler ve okullar kutsal değerleri tanıyan duyguları geliştirme görevini yerine getirmekten uzak kalmaya devam ederse gençleri yıkıcı ve bölücü toplumların cereyanı altında ve bunların etkisine terk etmiş olacaktır.
Yarınların emanetçileri biz gençleri başıboş kendi haline bırakmak ezberci ve kopyacı birer fert olarak yetiştirmek ve bunun yanı sıra kardeşlik sevgisinden mahrum arkadaşlık olgusuna varmamış, kültür ve değerlerden uzak yetiştirilmek, düşman odakların propaganda malzemesinin eline bırakmak ve bizleri boy hedefi haline getirmek bir millet ve devlet için intihardan başka bir şey değildir.
 
Fenerbahçe yenilmez..!

Bu ülkede ekmeği ayrıştırdılar, suyu ayrıştırdılar, milleti millet, vatanı vatan yapan unsurları ayrıştırdılar. Mustafa Kemal ile Cumhuriyet’i ayrıştırma cüretkarlığı ve gayretkeşliği de dört bir koldan tam gaz devam etmekte...

Bütün bunları yapanlar bir tek Fenerbahçe ile Fenerbahçeli’yi, Fenerbahçeli ile Aziz Yıldırım’ı, Aziz Yıldırım ile Fenerbahçe’yi ayrıştıramadılar. Bütün dayatmalara rağmen asla da ayrıştırmayacaklarının da farkına vardılar. Zaten bunu becerebilmiş olsalardı, bütün bu olan bitenler yaşanır mıydı?

Şükrü Saracoğlu’nda dün bir kez daha tekrarlanan muhteşem bilinç ve direniş manifestosu, sadece Fenerbahçe’nin değil, Türkiye’nin ve Cumhuriyet’in gurur tablosuydu. Aziz Yıldırım da işte tam da bu nedenle, yani geceli gündüzlü uğraşıyla yarattığı bu eser yüzünden en ağır bedeli ödüyor.

Bu Sarı-lacivert direniş ve isyan, aynı kararlılıkla sürdürüldüğü ve geri adım atmadığı sürece, taraftarları sevmekten yorulup pes etmediği sürece bozulmayacak, yerle bir edilmeyecek tezgah, dağıtılamayacak hiçbir abluka var mı? Tıpkı daha öncekiler gibi... Bunu da en iyi tezgahlayanlar ile iman etmiş yancıları biliyor. Zaten asıl kıran kırana mücadele de taraftarlarla, futbol dışı egemen unsurlar arasında sürüyor.

Bu camiadaki bu inatçı direnç kırılmadıkça, efendilerine kuyruk sallayan devşirilmiş ‘biatçı’ anlayış yönetimi ele geçiremedikçe Fenerbahçe yenilmez. Sahada farklı yenilse bile yenilmez. Amatör kümeye düşürülse bile yenilmez. Kulübün kapısına dayanıp ortaçağ kilitleri vursalar bile yenilmez. Tanklarıyla toplarıyla gelseler dahi yenilmez.

Cezaevindeki ilk ziyaretimde “Özgürlüğümüzü de verdik, bundan bir adım sonrası da ölüm olur herhalde” diyen Başkan Aziz Yıldırım eminim tribünlerdeki tabloyu ağlayarak izlemiştir. Skor 5-0 Sivasspor lehine bile bitseydi, çok iyi biliyorum ki; O bunu zerre kadar umursamazdı. Tıpkı yüzbinlerce Fenerbahçeli gibi...!


Hasan Ali Atasoy
 
---> Yeditepe Derlemeleri

Sene 2007 Temmuz . O zamanlar özel bir firmanın gıda gümrüğündeki işlerini takip ediyorum . Her gün 3 bavul dolusu ithalat yapıyoruz . İşler çok yoğun , hava çok sıcak . Güneş tüm dikliğiyle tepeden beni selamlıyor . Sabahın köründe kalkmanın ve işlerin yoğun olması sebebiyle kendimden geçmiş bir vaziyette evraklarımın işlemlerini tamamlarken bir molaya ihtiyacım olduğunu düşündüm. Vakitte öğle vakti olduğundan aklımdan geçenleri uygulamaya koyularak bulunduğum yerden kalktım ve hem dinlenmek hemde karnımı doyurmak için yakınlarda bulunan Kafeye doğru yol aldım . Kapıdan içeri girdiğimde sımsıcak güneşin altında demir gibi suya girermişçesine bir hisse kapıldım . Dışarda ki dünya ile içeri ki dünyayı birbirinden ayıran bir kapı ve sıcaklık soğukluk ara noktası . Yüzüme vuran soğuk , tüylerimi diken diken yapsada içimi serinletmişti . İçeriye girdim ve köşede ki masaya yüzüm girişe dönük olacak şekilde oturdum . Bir yandan soğuğun keyfini çıkartırken diğer yandan da yemeğimi sipariş ettim . Yemeğim geldikten sonra sıcağın açlık hissimi ortadan kaldırdığını anladım . İştahla yemeğimi sonlardırdım ve soğuk içeceğimi yudumlarken , gözüm ayakta bulunan sarışın manken gibi kıza takıldı . Yan profilden oldukça hoş görünen bir bakanın bir daha dönüp bakacağı birisiydi . Sarı saçlarını yüzünün sağ tarafına atmış bir yerini kapamaya çalışırcasınaydı .Öğle molamın son zamanlarına girerken hesabı ödedim ve masadan kalktım . Sarışın kızın yanından ağır adımlarla gerçekten tekrardan dönüp baktığımda yüzünün bir kısmının yanık olduğunu fark ettim . Yan profilden cazibeli ve hoş görünen kızın yüzünü gördüğümde dehşete kapıldım . Şok oldum adeta . Donmuştum sanki , gözümde o noktaya takılmıştı . Bir an için göz göze geldik . Farkında olmadan " Onu " , kendi yüzünden utandırdığımı fark ettim . Ardından arkamı döndüm ve koşar adımlarla kafeden uzaklaştım .

Demem o ki , insanın güzelliği fiziğiyle sınırlı değil . Fiziğine bakarak insanları seçme yanlışına kapılmamalıyız . Bir gün bir yerlerde , Demem o ki , insanin guzellikleri fizigiyle sinirli degil. Fizigine bakarak insanlari secme yanlisina kapilmamaliyiz. Bir gun bir yerlerde herhangi bir kaza sonucu sahip olduğumuz fiziksel güzelliğimiz ortadan kaybolabilir. Ve bu kayıp sonucu elde tek şeyi kalır insanın ... Kalbi de fiziği kadar güzelse insanın , hayata tutunacak bir dalı muhakkak olacaktır .
 
---> Yeditepe Derlemeleri

Kardeş Demek Hayat Demektir.
Kimi zaman aldığın nefeste kardeşim diyebilmek.
Kimi zaman üzüldüğün anda karşında bulabilmek.
Hiç bir zaman sevgili kardeş gibi olamaz.
Kardeşin Aşkı , Sevgiliden çoktur.
Sevgili terk eder , kardeş yanında baki kalır.
Sevgili emreder , kardeş teselli eder.
Kardeş sevgiliden çok sever.

Bilirmisin bizde kardeşlik nedir ?
Nefesin kesilirse , al benim canımı kullan senindir.

Yolun sonu uçurumsa eğer , kardeşim geri dön, İLK ADIM BENİMDİR!...
 
---> Yeditepe Derlemeleri

Duygu yüklü güzel yazılar bazı şeyleri hatırlattı:)
Gerçekten iyi yazıyorsun. Devamı gelir umarım takipteyim :)
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst