Yazarlarımız.

PERİDE CELAL
1916’da İstanbul’da doğdu. Tam adı Peride Celal Yönsel. İstanbul’da Saint Pulchérie Fransız okulunda okudu. 1944’te İsviçre’ye gitti, Bern’de Basın Ateşeliği’nde sekreterlik olarak çalıştı. Yurda dönüşte Basın-Yayın Kurumu ve Yeni İstanbul gazetesinde görev aldı. "Ak Kızın Hikayesi" adlı ilk öyküsü 1935’te Yedigün dergisinde yayınlandı. Kolay okunan romanlarıyla tanındı. Başlangıçta hareketli aşk ve serüven kitapları yazdı. 1950’den sonra ise gözlem, sanat ve çözümleme yanları ağır basan ürünler verdi.

ESERLERİ

ROMAN:
Sönen Alev (1938)
Yaz Yağmuru (1940)
Ana-Kız (1941)
Kızıl Vazo (1941)
Ben Vurmadım (1942)
Atmaca (1944)
Aşkın Doğuşu (1944)
Yıldıztepe (1945)
Dar Yol (1949)
Kırkıncı Oda (1958)
Gecenin Ucundaki Işık (1936)
Güz Şarkısı (1966)
Evli Bir Kadının Günlüğünden (1971)
Üç Yirmidört Saat (1977)

ÖYKÜ:
Jaguar (1978)
Bir Hanımefendinin Ölümü (1981)
Pay Kavgası (1985)
Mektup
Melahat Hanımın Düzenli Yaşamı

ÖDÜLLERİ:

1977 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü, Üç Yirmidört Saat ile (Fazıl Hüsnü Dağlarca ile paylaştı)
 
PEYAMİ SAFA
1899’da İstanbul’da doğdu, 15 Haziran 1961’de İstanbul’da yaşamını yitirdi. Psikolojik romanlarıyla tanınan yazar. Şair İsmail Safa’nın oğlu. Babası Sivas'ta sürgünde yaşamını yitirdi. Yoksulluk ve 9 yaşında yakalandığı kemik veremi nedeniyle düzenli bir eğitim almadı. Bir yandan çalışırken bir yandan da kendi kendini yetiştirdi. 13 yaşında hayata atıldı. Posta Telgraf Nezareti'nde memur olarak çalıştı. 1914-1918 arasında öğretmenlik, 1918-1916 arasında gazetecilik yaptı. Hayatını yazıları ile kazandı. Babası gibi şair olan amcaları Ahmed Vefa ve Ali Kâmi'nin yönlendirmesiyle edebiyata başladı. Kardeşi İlhami ile çıkardığı "Yirminci Asır" adlı akşam gazetesinde "Asrın hikâyeleri" başlığıyla yazdığı magazin hikayeleriyle dikkat çekti. Para kaygısıyla yazdığı sıradan yazılarda annesi Server Bedia'nın adından esinlenerek yarattığı "Server Bedii" takma adını kullandı. Bu isimle kaleme aldığı "Cingöz Recai" isimli polisiye dizi romanları büyük ilgi gördü. Kültür Haftası (21 sayı, 15 Ocak-3 Haziran 1936) ve Türk Düşüncesi (63 sayı, 1953-1960) adlarında iki dergi çıkardı. Tasvîr-i Efkâr, Cumhuriyet, Milliyet, Tercüman, Son Havadis gazetelerinde yazdı. Çok sevdiği oğlu Merve’yi askerlik hizmeti yaparken kaybedince derinden sarsıldı. Bu olaydan birkaç ay sonra İstanbul’da beyin kanaması sonucu yaşamını yitirdi. Edirnekapı'da toprağa verildi. Sanat, edebiyat, felsefe, psikoloji, sosyoloji gibi değişik alanlarda yazdığı yazılarla çok yönlü bir yazar oldu. 43 yıl hiç durmadan yazdı. İlk döneminde değişik ilgi alanları içinde sol eğilimli siyasal akımlara ilgi gösterdi. 1930'da basılan ve genç bir hastanın psikolojisini yansıtan otobiyografik romanı "Dokuzuncu Hariciye Koğuşu"nun ilk baskısını "Nâzım Hikmet"e ithaf etmişti. Ama 2'nci Dünya Savaşı'ndan sonra Nazileri savundu. Ölümünden bir süre önce metapsişik konulara yöneldi. 1949'da yayınlanan son eserlerinden "Matmazel Noraliya'nın Koltuğunda"da tıp öğrenimi yaparken bunalıma girerek felsefeye yönelen ve sonuçta mistik dünya görüşünde karar kılan bir gencin öyküsünü anlattı. Edebiyat ve siyaset tartışmalarının hep içinde bulundu. Nâzım Hikmet, Nurullah Ataç, Zekeriya Sertel, Muhsin Ertuğrul, Aziz Nesin’le polemiklere girdi. Ayrıca ders kitapları da yazdı.

ESERLERİ

ROMAN:
Gençliğimiz (1922)
Şimşek (1923)
Sözde Kızlar (1923)
Mahşer (1924)
Bir Akşamdı (1924)
Süngülerin Gölgesinde (1924)
Bir Genç Kız Kalbinin Cürmü (1925)
Canan (1925)
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (1930)
Fatih-Harbiye (1931)
Atilla (1931)
Bir Tereddüdün Romanı (1933)
Matmazel Noralya’nın Koltuğu (1949)
Yalnızız (1951)
Biz İnsanlar (1959)

ÖYKÜ:
Hikayeler (Halil Açıkgöz derledi, 1980)

OYUN:
Gün Doğuyor (1932)

İNCELEME-DENEME:
Türk İnkılâbına Bakışlar (1938)
Büyük Avrupa Anketi (1938)
Felsefî Buhran (1939)
Millet ve İnsan (1943)
Mahutlar (1959)
Mistisizm (1961)
Nasyonalizm (1961)
Sosyalizm (1961)
Doğu-Batı Sentezi (1963)
Sanat- Edebiyat-Tenkid (1970)
Osmanlıca-Türkçe- Uydurmaca (1970)
Sosyalizm-Marksizim- Komünizm (1971)
Din-İnkılâp-İrtica (1971)
Kadın-Aşk-Aile (1973)
Yazarlar-Sanatçılar- Meşhurlar (1976)
Eğitim-Gençlik-Üniversite (1976)
20. Asır- Avrupa ve Biz (1976)

DERS KİTAPLARI:
Cumhuriyet Mekteplerine Millet Alfabesi (1929)
Cumhuriyet Mekteplerine Alfabe (1929)
Cumhuriyet Mekteplerine Kıraat (Dört cilt, 1929)
Yeni Talebe Mektupları (1930)
Büyük Mektup Numuneleri (1932)
Türk Grameri (1941)
Dil Bilgisi (1942)
Fransız Grameri (1942)
Türkçe İzahlı Fransız Grameri (1948)
 
PINAR KÜR
15 Nisan 1945’te Bursa’da doğdu. New York’ta kolej eğitimi gördü. Robert Kolej Yüksek Dil Bölümü'nü bitirdi. 1969'da Fransa’da Sorbon Üniversitesi’nde "Yirminci yüzyıl tiyatrosunda gerçeklik ve yanılsama" konusunda doktora verdi. 1971-1973 arasında Ankara’da Devlet Tiyatrosu’nda dramaturg olarak çalıştı. İstanbul’a yerleşti. 1979-1985 arasında İstanbul Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu'nda öğretim görevlisi olarak çalıştı. Bilgi Üniversitesi’nde öğretim görevlisi. Genç yaşta şiir ve tiyatroyla ilgilendi. İlk öyküleri 1971'de "Dost" dergisinde yayınlandı. Cumhuriyet, Yazko-Edebiyat, Hürriyet Gösteri, Milliyet Sanat Dergisi gibi gazete ve dergilede yayınlanan öyküleriyle ünlendi. 1979'da yayınlanan ve 12 Marrt dönemini anlatan "Yarın Yarın" romanıyla dikkat çekti. İlk dört romanı için toplatma ve imha kararı çıktı. Mahkeme kararıyla aklandı.

ESERLERİ

ROMAN:
Yarın Yarın (1976)
Küçük Oyuncu (1977)
Asılacak Kadın (1979)
Bitmeyen Aşk (1986)
Bir Cinayet Romanı (1989)
Sonuncu Sonbahar (1992)
ÖYKÜ:
Bir Deli Ağaç (1981)
Akışı Olmayan Sular (1983)
Hayalet Hikyeleri (2004)

ÖDÜLLERİ

1984 Sait Faik Hikaye Armağanı, Akışı Olmayan Sular ile
 
RECAİZADE MAHMUT EKREM
1 Mart 1847’de İstanbul’da doğdu. 31 Nisan 1914’te İstanbul’da yaşamını yitirdi. 19'uncu Yüzyıl Osmanlı edebiyatının önemli isimlerinden. Tanzimat'ın ilk yıllarında Takvimhane Nazırı Recai Efendi'nin oğlu. Babasından Arapça ve Farsça öğrendi. 1858'de ilköğretimini tamamladı. Harbiye İdadisi'ni sağlık nedeniyle yarıda bıraktı. 1862'de Hariciye Nezareti Mektub-i Kalemi'ne girdi. 1868'de Şurayı Devlet (danıştay) muavini oldu. 1874'te Tanzimat ve Nafia Daireleri Başmuavinliği görevine getirildi. Bir yandan da Mekteb-i Mülkiye (Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi) ve Mekteb-i Sultani'de (Galatasaray Lisesi) öğretmenlik yaptı. Resmi görevle Trablusgarp'a gönderildi. 1908'de 2'nci Meşrutiyet'ten sonra kurulan Kamil Paşa kabinesinde Maarif Nazırı oldu. Hayattayken üç oğlunun ve özellikle de Nijad’ın ölümüyle yıkıldı. Yaşamını yitirdiğinde Meclis-i Âyan üyesiydi. Edebiyatla genç yaşta ilgilenmeye başladı. Namık Kemal ile tanıştı, "Encümen-i Şuara"ya katıldı. İlk yazıları Namık Kemal yönetimindeki Tasvir-i Efkar gazetesinde yayanlandı. Namık Kemal'i Avrupa'ya gidişinden sonra gazetenin yönetimini üstlendi. 1870'lerden sonra kendisini tümüyle yazılarına verdi. Batı edebiyatından çeviriler yaptı. 1870'te ilk oyunu "Afife Anjelik", 1871'de ilk şiir kitabı "Nağme-i Seher" yayınlandı. Ölümünden sonra yayınlanan komedisi "Çok Bilen Çok Yanılır" en yetkin tiyatro oyunu sayılır. Muallim Naci ile yaptığı tartışmalarla Edebiyat-ı Cedide'nin kuruluşuna zemin hazırladı. Sanatta güzellik ilkesine bağlı kaldı. Sanat için sanat anlayışını savundu. Doğaya dönük, insanı doğa içinde ele alan şiirler yazdı. Aşk ve ölüm temalarını işledi. Eski-yeni edebiyat tartışmalarının merkezinde yer aldı. Edebiyatımızın yenileşme ve gelişmesinde önemli katkıları oldu. Tek romanı Araba Sevdası Türk edebiyatında gerçekçi romanın ilk örneklerinden biri sayılır.

ESERLERİ

ŞİİR:
Nağme-i Seher (1871)
Yadigâr-ı Şebâb (1873)
Zemzeme (3 cilt, 1883-1885)
Tefekkür (düzyazı ile karışık, 1888)
Pejmürde (düzyazı ile karışık, 1893)
Nijad Ekrem (2 cilt, anılarla birlikte, 1900-1910)
Nefrin (1914)

ROMAN:
Araba Sevdası (1896-1963)

ÖYKÜ:
Saime (1888)
Muhsin Bey Yahut Şairliğin Hazin Bir Neticesi (1890)
Şemsa (1895)

OYUN:
Afife Anjelik (1870)
Atala Yahut Amerikan Vahşileri (1873)
Vuslat Yahut Süreksiz Sevinç (1874)
Çok Bilen Çok Yanılır (1916)

DÜZYAZI:
Talim-i Edebiyat (1872)
Takdir-i Elhan (1886)
Kudemaden Birkaç Şair (1888)
Takrizat (1896)
 
REFİK DURBAŞ10 Şubat 1944'te Erzurum’un Pasinler ilçesinde doğdu. İzmir Necatibey İlkokulu, Karataş Ortaokulu ve İzmir Namık Kemal Lisesi'nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ndeki öğrenimini bitirmeden ayrıldı. 1965-1968 arasında çeşitli işlerde çalıştı. Yeni İstanbul ve Cumhuriyet gazetelerinde düzeltmenlik yaptı. 1983'te Cumhuriyet gazetesinin düzelti şefi oldu. İlk şiiri İzmir'de Ege Ekspres gazetisinin sanat sayfalarında yayınlandı. Devinim, Gösteri, Sanat Olayı, Soyut, Papirüs gibi dergilerdeki şiirleriyle dikkat çekti. Arkadaşlarıyla birlikte 1962-1964 arasında "Evrim" dergisini, 1967'de de "Alan 67" dergisini yayınladı. "Yeni A" dergisinin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. Gazetelerde sanat sayfaları hazırladı. İkinci Yeni esintisi ile başladığı şiir yaşamı, zamanla toplumcu yönelim kazandı. Kendine özgü dili ve benzetmeleriyle, baştan beri tavrını ve varlığını keskinleştiren, anlam kadar biçime de önem veren şiirler yazdı. Çarşıların, işçi kızların, pazar yerlerinin, çey evlerinin danyasını yansıtan şair olarak tanındı. Şiirinde günlük konuşma dili içine ustaca serpiştirilmiş eski sözcükler de kullandı.

ESERLERİ

Kuş Tufanı (1971)
Hücremde Ayışığı (1974)
Çırak Aranıyor (1978)
İkinci Baskı (1979)
Çaylar Şirketten (1980)
Denizler Sincabı (çocuklar için şiirler,1982)
Kırmızı Kanatlı Kartal (çocuklar için şiirler, 1982)
Nereye Uçar Gökyüzü (1983)
Siyah Bir Acıda (1984)
Bir Umuttan Bir Sevinçten (1984, toplu şiirler 1)
Yeni Bir Defter-Şiirler-Meçhul Bir Aşk (1985)
Adresi Uçurum (1986, toplu şiirler 2)
Geçti mi Geçen Günler (1989)
Menzil (1992)
Kimse Hatırlamıyor (1994, toplu şiirler 1)
Nereye Uçar Gökyüzü (1994, toplu şiirler 2)
İki Sevda Arasında Kara Sevda (1994)
Tilki Tilki Saat Kaç (1995)
Düşler Şairi (1997)
İstanbul Hatırası (1998)

RÖPORTAJ:
Ahmed Arif Anlatıyor: Kalbim Dinamit Kuyusu (1990)

İNCELEME:
Şair Cezaevi Kapısında (1992)
Galata Köprüsü (1995)
İlhami Bekir'den Mektup Var (1997)

DENEME:
Yazılmaz Bir İstanbul (1988)
İki Sevda Arasında Karasevda (1994)
Yasemin ve Martı (1997)

ANTOLOJİ:
Türk Yazınında Cezaevi Şiirleri (1993)
Öykülerle İstanbul (1995)

YENİLEŞTİRME:
Yedi İklim Dört Bucak (1977, Evliya Çelebi'den çocuklar için)
Şakaname (1983, Evliya Çelebi'den çocuklar için)
Mavi Alacalı Baston (1983, Muallim Çelebi'den çocuklar için)

ÖDÜLLERİ

1979 Yeditepe Şiir Armağanı Çırak Aranıyor ile
1983 Behçet Necatigil Şiir Ödülü Nereye Uçar Gökyüzü ile
1993 Halil Kocagöz Şiir Ödülü Menzil ile
 
REFİK HALİT KARAY
15 Mart 1888’de İstanbul’da doğdu. 18 Temmuz 1965’te İstanbul’da yaşamını yitirdi. Romancı, öykü yazarı ve gazeteci. Anadolu yaşamını anlatan öyküleri ve Kurtuluş Savaşı'na karşı tutumuyla tanınır. Vezneciler’de Şemsü’l-Maarif ve Göztepe’de Taş Mektep’te öğrenim gördü. Özel ders aldı. Mekteb-i Sultani'yi (Galatasaray Lisesi) bitirdi. 1907'de Hukuk Mektebi’ne başladı. Maliye Nezareti'nde Devair-i Merkez Kalemi’ne katip olarak girdi. 2'nci Meşrutiyet'in ilanından sonra memurluğu bırakarak 1908’de Servet-i Fünun’da ve Tercüman-ı Hakikat’te yazmaya başladı. 1909'da Son Havadis adıyla bir gazete kurdu, 15 sayı yayınladı. Fecr-i Ati Topluluğu’na katıldı. "Kalem" ve "Cem" mizah dergilerinde "Kirpi" takma ismiyle siyasi mizah yazıları yazdı. 1912'de İttihat ve Terakki'nin istenmeyenler listesine girdi, Sinop'a sürgüne gönderildi. 1918'de Ziya Gökalp'in çabalarıyla İstanbul'a döndü. Robert Kolej’de Türkçe öğretmenliği yaptı. Vakit, Tasvir-i Efkar ve Zaman gazetelerinde makaleleri yayınlandı. Damat Ferit Paşa’nın dostluğu sayesinde, mütarekeden hemen sonra Hürriyet ve İtilaf Fırkası’na katıldı. 1919'da Posta ve Telgraf Umum Müdürü oldu. İzmir’in işgalinden sonra Anadolu Hareketiyle İstanbul Hükumeti arasında yaşanan telgraf krizinde İstanbul Hükumeti'nin tarafını tuttu. 1922'de Aydede mizah gazetesini çıkardı. İstanbul’un düşman işgalinden kurtarılışının ardından 1922’de Beyrut’a kaçtı.

15 yıllık kaçak hayatından sonra 1938’de af çıkarılmasıyla yurda dönebildi. Yeniden gazeteciliğe başladı. Gazetelerde yazılar yazdı, Aydede dergisini tekrar çıkardı. Yazarlığa mizah öyküleriyle başladı. 1919'dan başlayarak Türk öykücülüğüne yeni bir sayfa açtı. Sürgün olarak gittiği Anadolu'dan çeşitli kesimlerden insanları canlandırdığı "Memleket Hikayeleri" 1919'da yayınlandı. Bu kitapla, o güne kadar konuları İstanbul'la sınırlı olan öykücülüğü Anadolu'ya taşıdı. Bu yönüyle sonradan serpilip gelişen "köy edebiyatı"nın öncüleri arasına girdi. 1920'lerden sonra daha arı ve anlaşılır bir dil kullandı. Romancılığında iki ayrı çizgi etkindir. Yurtdışına kaçmadan önce yazdığı "İstanbul'un İç Yüzü" en yetkin romanı sayılır. 1920'de yayınlanan bu romanda, roman tekniğinin dışında birbirinden kopuk parçaları mozaikler halinde birleştirerek İttihat ve Terakki'nin işbaşına gelişinden 1'nci Dünya Savaşı günlerine kadar olan İstanbul'u bütün renk ve çizgileriyle yansıttı. Türkiye'ye dönüşünden sonra yazdığı romanlarda, daha çok kişiye seslenme daha fazla satma ve okunma kaygısıyla sanatı bir kenara bırakıp ticari eserlere yöneldi. Bu romanlarda yurt gerçeklerinin yerini, Avrupa dışı ülkelerde geçen olaylar aldı.

ESERLERİ

ROMAN:
İstanbul’un İçyüzü (1920)
Yezidin Kızı (1939)
Çete (1939)
Sürgün (1941)
Anahtar (1947)
Bu Bizim Hayatımız (1950)
Nilgün (3 cilt, 1950-1952)
Yeraltında Dünya Var (1953)
Dişi Örümcek (1953)
Bugünün Saraylısı (1954)
2000 Yılının Sevgilisi (1954)
İki Cisimli kadın (1955)
Kadınlar Tekkesi (1956)
Karlı Dağdaki Ateş (1956)
Dört Yapraklı Yonca (1957)
Sonuncu Kadeh (1965)
Yerini Seven Fidan (1977)
Ekmek Elden Su Gölden (1980)
Ayın On Dördü (1980)
Yüzen Bahçe (1981)

ÖYKÜ:
Memleket Hikayeleri (1919)
Gurbet Hikayeleri (1940)

MİZAH:
Sakın Aldanma İnanma Kanma (1915)
Kirpinin Dedikleri (1918)
Agop Paşa’nın Hatıraları (1918)
Ay Peşinde (1922)
Tanıdıklarım (1922)
Guguklu Saat (1925)

GÜNCE:
Bir İçim Su (1931)
Bir Avuç Saçma (1939)
İlk Adım (1941)
Üç Nesil Üç Hayat (1943)
Makyajlı Kadın (1943)
Tanrıya Şikayet (1944)

ANI:
Minelbab İlelmihrab ((1946)
Bir Ömür Boyunca (1980)
 
REŞAT NURİ GÜNTEKİN
25 Kasım 1889’da İstanbul’da doğdu. 7 Aralık 1956’da Londra’da öldü. İlk öğrenimini Çanakkale'de Mekteb-i İptidai'de yaptı. Mekteb-i Sultani'de (Galatasaray Lisesi) ve İzmir'de bir Fransız okulunda öğrenim gördü. Sınavla girdiği Darülfünun-ı Osmani Ulum-ı Edebiyat Fakültesi’ni 1912'de bitirdi. Fransızca öğretmeni olarak Bursa Sultanisi'ne atandı. 1916-1919'da İstanbul'da Vefa ve Erenköy liselerinde müdürlük yaptı. 1931'de Milli Eğitim müfettişi oldu, bütün Anadolu'yu dolaştı. 1939-1943 arasında Çanakkale milletvekiliydi. 1947'de Milli Eğitim Başmüfettişliği'ne getirildi. 1950'de Paris'te Kültür Ateşesi ve UNESCO'da Türkiye temsilcisi oldu. 1954'te emekliye ayrıldı. Bir süre İstanbul Şehir Tiyatroları Edebi Kurul üyeliği yaptı. Kanser tedavisi için gittiği Londra'da yaşamını yitirdi. Cenazesi İstanbul’a getirildi, Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi. Yazı hayatına Birinci Dünya Savaşı sonlarında başladı. İlk eseri "Eski Ahbap" isimli uzun öykü, 1917’de "Diken" dergisinde yayınlandı. 1819-1919'da Zaman gazetesinde "Temaşa Haftaları" başlığıyla tiyatro eleştirileri yazdı. Bu dönemde Şair, Nedim, Büyük Mecmua, İnci, Diken dergileri ile Dersaadet ve Zaman gazetelerinde yayınlanan öykü, roman ve oyunlarında kendi adının yanısıra "Hayrettin Rüştü, Mehmet Ferit, Cemil Nimet" gibi takma isimler kullandı. Mizah ve magazin yazılarını da "Ateşböceği, Ağustosböceği, Yıldızböceği" gibi isimlerle yayınladı.

1922'de Vakit Gazetesi’nde tefrika edilen ve aynı yıl katip olarak basılan "Çalıkuşu" romanıyla ünlendi. Bu romanı önce "İstanbul Kızı" adıyla oyun olarak yazmıştı. O dönem koşullarında sahneye konulması olanağı çıkmayınca romana dönüştürdü. Türk edebiyatında gerçekçi romana yönelimin ilk örneklerinden olan Çalıkuşu, dili, anlatımdaki rahatlığı, duygusal yanlarıyla uzun yıllar güncelliğini koruyan bir eser oldu. Sinema ve televizyona da uyarlandı. Romanda, iyi bir eğitim görmüş ve bir aşk nedeniyle hüsran yaşamış İstanbullu genç öğretmen kadın Feride'nin tanıklığıyla Anadolu'nun Kurtuluş Savaşı'ndaki hali yansıtılır. Farklı yaşam biçimleri, farklı anlayışlar, farklı gelenek ve görenekler, toplumsal çatışmalar Feride'nin gündelik yaşamı ve duygu dünyasıyla iç içe verilir. 1927'den sonraki romanlarında da üslubunun temel yapısını değiştirmeden toplumsal sorunlara eğildi. Romanlarında sayısız insan tipi yarattı. Çoğunlukla erkek olan kahramanlarını, dış görünümlerinden çok psikolojik özellikleriyle yansıttı. Mizaha daha geniş yer verdiği öykülerinde de aşk, yalnızlık, fedakarlık, dostluk, ihanet gibi temalar kullandı. Anadolu gezileri sırasındaki gözlemlerini "Anadolu Notları" adıyla kitaplaştırdı. Öğrenciler için kitaplar yazdı, çeviriler yaptı.

ESERLERİ

ROMAN:
Çalıkuşu (1922)
Gizli El (1924)
Damga (1924)
Dudaktan Kalbe (1925)
Akşam Güneşi (1926)
Bir Kadın Düşmanı (1927)
Yeşil Gece (1928)
Acımak (1928)
Yaprak Dökümü (1930)
Kızılcık Dalları (1932)
Gökyüzü (1935)
Eski Hastalık (1938)
Ateş Gecesi (1942)
Değirmen (1944)
Miskinler Tekkesi (1946)
Harabelerin Çiçeği (1953)
Kavak Yelleri (ölümünden sonra 1961)
Son Sığınak (ölümünden sonra 1961)
Kan Davası (ölümünden sonra 1962)

ÖYKÜ:
Gençlik ve Güzellik (1919)
Roçild Bey (1919)
Eski Ahbap (1919)
Tanrı Misafiri (1927)
Sönmüş Yıldızlar (1928)
Leyla ile Mecnun (1928)
Olağan İşler (1930)

OYUNLAR:
Hançer (1920)
Eski Rüya (1922)
Ümidin Güneşi (1924)
Gazeteci Düşmanı-Şemsiye Hırsızı-İhtiyar Serseri (Üç oyun birarada, 1925)
Taş Parçası (1926)
Hülleci (1926)
Bir Köy Hocası (1928)
Babür Şah'ın Seccadesi (1931)
Bir Kır Eğlencesi (1931)
Ümit Mektebinde (1931)
Felaket Karşısında-Gözdağı-Eski Borç (Üç oyun birarada, 1931)
İstiklal (1933)
Vergi Hırsızı (1933)
Bir Yağmur Gecesi (1943)
Balıkesir Muhasebecisi (1953)
Tanrıdağı Ziyafeti (1955)
Yaprak Dökümü (ölümünden sonra 1971)
Eski Şarkı (ölümünden sonra 1971)

GEZİ:
Anadolu Notları (ilk cildi 1936; ikinci cildi 1966)

EĞİTİM:
Dil ve Edebiyat: Türk Kıraati (1930)
Fransızca-Türkçe Resimli Büyük Dil Kılavuzu (1935)
 
RIFAT ILGAZ
1911'de Kastamonu Cide’de doğdu. Nüfus kaydı 24 Nisan 1911. Kendisi Şubat 1910'da doğduğunu anlatır. 7 Temmuz 1993'te İstanbul'da yaşamını yitirdi. İlkokula Cide'de başladı, Terme'de bitirdi. Orta öğrenimine Kastamonu'da başladı. Liseden ayrılıp yatılı olan Muallim Mektebi'ne girdi. 1930'da mezun oldu. Bolu Gerede, Akçakoca, Gümüşova'da ilkokul öğretmenliği yaptı. 1938'de Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü'nü bitirdi. 1939’da Adapazarı ve İstanbul'daki orta okullarda Türkçe öğretmeni olarak çalıştı. 1940’ta Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ne girdi. 1943’te ilk kitabı "Yarenlik" yayınlandı. Şiirleri olağanüstü ilgi gördü. Ocak 1944’te yayınlanan "Sınıf" adlı şiir kitabı toplatıldı, bir süre cezaevinde kaldı. Serbest bırakıldıktan sonra bir yıl öğretmenlik yaptı. 1950’li yıllarda gazeteciliğe başladı. 1940 kuşağı yazarların eserlerine yer veren "Yürüyüş" dergisinin sorumlu yönetmenliğini üstlendi. Aziz Nesin'le "Markopaşa" dergisinin çıkarılmasına katıldı, yazıişleri müdürlüğünü yaptı. 1952'de "Adembaba" isimli mizah dergisini çıkardı. Dolmuş, Taş, Karikatür, Şaka gibi dönemin ünlü mizah dergileriyle, Yeni Gazete'de yazılar yazdı. Ocak 1953’te "Devam" adlı şiir kitabı yayınlandı ve bu kitap da toplatıldı, kendisi tekrar cezaevine kondu. Aynı yıllarda çeşitli senatoryumlarda verem tedavisi gördü. Yazı ve şiirlerinden ötürü yaklaşık 5 buçuk yıl hapis yattı. 1952-1960 arasında Tan gazetesinde düzeltmen, dizgici ve röportaj yazarı olarak çalıştı. Asıl ününü 1959'da Türkiye'deki eğitim sistemini eleştirmek amacıyla yazdığı "Hababam Sınıfı" adlı kitapla kazandı. Çok tutulan ve tekrar tekrar basımı yapılan bu öyküler dizisi, tiyatro ve birçok kez sinemaya da uyarlandı. 1952-1960 arasında siyasi baskılar nedeniyle gerçek ismiyle yazamadı. 1961 Anayasası yürürlüğe girdikten sonra kendi adıyla yazı ve şiir yayınlama özgürlüğüne kavuştu. Vatan, Demokrat İzmir, Yeni Gün, Yeni Ulus gazeteleri ile Akbaba dergisinde yazdı. 1970’te Basın Şeref Kartı aldı. 1974’te emekli oldu. Cide’ye yerleşti. 12 Eylül 1980 döneminde tekrar gözaltına alındı. 70 yaşında olmasına rağmen gözleri bağlanarak gerekçesiz sorguya çekildi ve bir aydan fazla gözaltında tutuldu. Tutukluluğu sona erince ölümüne kadar İstanbul’da yaşadı. İlk şiirleri ile yazıları, Kastamonu'da yayınlanan "Nazikter" ve "Açıksöz" dergileri ile "Güzel İnebolu", "Güzel Tosya", "Samsun" gazetelerinde çıktı. Kişisel duygularını yansıttığı ölçülü uyaklı bu dönem şiirlerini sonraki kitaplarına almadı. 1940'lardaki toplumsal gerçekçi şairler kuşağının en önemli temsilcisi. Siyasal ve ideolojik sorunları yalın bir dille ortaya koydu, insanların yaşantılarını, öykünmesiz ve gösterişsiz bir dille yansıttı.

ESERLERİ

ŞİİR:
Yarenlik (1943)
Sınıf (1944)
Yaşadıkça (1948)
Devam (1953)
Üsküdar’da Sabah Oldu (1954)
Soluk Soluğa (1962)
Karakılçık (1969)
Uzak Değil (1971)
Güvercinim Uyur mu (1974)
Kulağımız Kirişte (1983)
Ocak Katırı Alagöz (1987)
Bütün Şiirleri (1983)

ROMAN:
Karadeniz’in Kıyıcığında 1969
Karartma Geceleri 1974
Sarı Yazma 1976
Yıldız Karayel 1982

ANI:
Yokuş Yukarı 1982
Biz de Yaşadık 1984
Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra (1986)

MİZAH ÖYKÜ VE ROMANLARI:
Radarın Anahtarı 1957
Don Kişot İstanbul’da 1957
Bizim Koğuş 1959
Hababam Sınıfı 1959
Kesmeli Bunları 1962
Nerde O Eski Usturalar 1962
Saksağanın Kuyruğu 1962
Şevket Ustanın Kedisi 1965
Geçmişe Mazi 1965
Altın Eskicisi 1972
Palavra 1972
Tuh Sana 1972
Çatal Matal Kaç Çatal 1972
Bunadı Bu Adam 1972
Keş 1972
Al Atını 1972< BR> Hababam Sınıfı Uyanıyor 1972
Sosyal Kadınlar Partisi 1984
Apartman Çocukları 1984
Çalış Osman Çiftlik Senin 1984

ÇOCUK KİTAPLARI:
Öksüz Civciv 1979
Bacaksız Kamyon Sürücüsü 1980
Bacaksız Sigara Çocukları 1980
Bacaksız Paralı Atlet 1981

ÖDÜLLERİ
1982 Orhan Kemal Roman Armağanı ve Madaralı Roman Ödülü Yıldız Karayel romanıyla
1987 Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü Ocak Katırı Alagöz’le
1993’te TÜYAP Onur Yazarı ödülü
 
RUHİ SU
1912'de Van'da doğdu. 20 Eylül 1985'te İstanbul'da yaşamını yitirdi. Bas bariton, Türk hal müziği yorumcusu, besteci ve şair. Birinci Dünya Savaşı sırasında ailesinin bütün üyelerini kaybetti. 10 yaşına kadar yoksul bir ailenin yanında büyüdü. İlköğrenimini Adana Öksüzler Yurdu'nda yatılı olarak yaptı. Bu dönemde müzik yeteneği ve sesinin güzelliğiyle dikkat çekti. Müzik öğretmeninin desteğiyle keman dersleri aldı. Bir süre askeri liseye devam etti. Ortaöğrenimini Adana Lisesi'nde parasız yatılı olarak tamamladı. 1936'da Ankara Müzik Öğretmen Okulu'ndan mezun oldu. Aynı Yıl Riyaseti Cumhur Filarmoni Orkestrası'nda (Cumhurbaşkanlığı Filarmoni Orkestrası) kemancı olarak çalışmaya başladı. Bir süre sonra kemanı bırakarak şan çalışmalarına yöneldi. Ankara Devlet Konservatuvarı'nda yeni oluşturulan Opera Bölümü'ne kabul edilen ilk 4 öğrenci arasındaydı. 1942'de konservatuvardan mezun oldu, Ankara Devlet Opera ve Balesi'nde çalışmaya başladı. Birçok operada önemli roller aldı. Hasanoğlan Köy Enstitüsü'nde müzik öğretmeni olarak çalıştı. Halk türküleriyle ilgilendi. Halk türkülerini kendi geliştirdiği özgün üslubuyla söyleyebilmek için saz çalıştı. 1943-1945 arasında Ankara Radyosu'nda halk türküleri söyledi. İlk konserini 1944'te Ankara Halkevi'nde verdi. Türkiye Komünist Partisi'ne yönelik operasyon sırasında tutuklandı, operadaki görevine son verildi. 5 yıl cezaevinde yattı. 20 ay Konya'nın Çumra ilçesinde polis gözetiminde kaldı. Uzun bir aradan sonra 1960'ta İstanbul'da tekrar seyirci karşısına çıktı. 1981'de Avustralya'ya giderek Türk göçmenlere konser verdi. Yurtdışında birçok konsere katıldı. Son konseri 6 Şubat 1983'te Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Haftası'nda düzenlendi. Sanat yaşamı boyunca 16 45'lik plak, 12 uzunçalar plak doldurdu. Kendi şiirlerinin yanısıra Nâzım Hikmet'ten, Türk halk ozanlarından ve diğer şairlerden çeşitli şiirleri besteledi. Şiir, yazı ve konuşmalarını 1975'te basılan "Ezgili Yürek" adlı kitabında topladı. Anısına hazırlanan "Ruhi Su'ya Saygı" kitabı da 1986'da yayınlandı.
 
SABAHATTİN ALİ25 Şubat 1907'de bugün Bulgaristan sınırları içinde kalan Gümülcine kazası Eğridere köyünde doğdu. Öğrenimini Balıkesir ve 1927'de İstanbul Muallim Mektebi'nde yaptı. Yozgat’ta öğretmenliğe başladı. Maarif Vekaleti'nin açtığı sınavı kazanarak Almanya’ya eğitime gitti. Postdam ve Berlin’de öğrenim gördü. Yurda dönüşünde Aydın'daki bir ortaokulda Almanca öğretmenliğine atandı. Bu görevdeyken okulda "yıkıcı propaganda" yapmak suçlamasıyla 3 ay tutuklu kaldı. Konya'ya atandı. 1932'de okuduğu bir şiirde Mustafa Kemal'i eleştirdiği suçlamasıyla yine gözaltına alındı. Sinop ve Konya cezaevlerinde bir yıl yattı. Cumhuriyetin 10. Yılı nedeniyle çıkan aftan yararlanarak salıverildi. Maarif Vekaleti Talim Terbiye Dairesi'nde, Neşriyat Müdürlüğü'nde çalıştı. Ankara'da Almanca öğretmenliği, Ankara Devlet Konservatuvarı'nda çevirmenlik, öğretmenlik, dramaturgluk yaptı. 1945'te bakanlık emrine alındı. 1946'da işsiz kaldığı dönemde Aziz Nesin'le birlikte "Marko Paşa" dergisini çıkarmaya başladı. Yayın yoluyla hakaret suçlamasıyla 3 ay hapse mahkum edildi. Serbest kalınca bir kamyon alarak taşımacılığa başladı. Sürekli izlenmekten, yargılanmaktan tedirgin olduğu için yurtdışına kaçmaya karar verdi. Kırklareli üzerinden Bulgaristan'a geçmek istedi. 2 Nisan 1948’de yurt dışında çıkmak için anlaştığı, kendisine kılavuzluk yapan Ali Ertekin tarafından, Bulgaristan sınırı yakınlarında Sazara köyü civarındaki ormanda öldürüldüğü iddia edildi. Mezarının nerede olduğu kesin belli değil. Yazmaya Balıkesir'de yayınlanan "Çağlayan" dergisinde 1925'te yayınlanan şiirleriyle başladı (Bazı kaynaklara göre "Irmak" dergisinde). Yedi Meşale, Resimli Ay, Varlık gibi dergilerde yayınlanan şiirleri, öyküleri, yazılarıyla tanındı. Cumhuriyet döneminin ilk yılarındaki gerçekçi edebiyat akımının öncüsü oldu. İlk toplumsal gerçekçi öyküleri "Resimli Ay" dergisinde yayınlandı. Şiirler, hikâyeler, romanlar yazdı, çeviriler yaptı. Asıl ününü öykü ve romanlarıyla kazandı. Anadolu insanına yaklaşımıyla edebiyata yeni bir boyut kazandırdı. Konularını toplumsal eşitsizliklerden aldı. Ezilen insanların acılarını, sömürülmelerini dile getirdi. Aydınlar ve kentlilerin Anadolu insanına karşı takındıkları küçümseyici tavrı eleştirdi. 1937'de yayınlanan "Kuyucaklı Yusuf" romanı, gerçekçi Türk romanının en özgün örneklerinden biridir. Öykülerinde, tanımlamakta güçlük çektiğimiz kimi duyguları ustalıkla anlatır. İnsanın zavallılığını ve gücünü aynı sarsılmaz üslupla, zaman zaman masalsı ve destansı bir biçimde yansıtmayı başardı.

ESERLERİ

ŞİİR:
Dağlar ve Rüzgâr (1934)
Değirmen Dağlar ve Rüzgâr (1965)
Dağlar ve Rüzgâr, Kurbağaların Serenadı, Öteki Şiirler (1988) tüm şiirleri

ROMAN:
Kuyucaklı Yusuf (1837-1988)
İçimizdeki Şeytan (1940-1982)
Kürk Mantolu Madonna (1943-1988)

ÖYKÜ:
Değirmen (1935)
Kağnı (1936-1983)
Ses (1927-1972)
Yeni Dünya (1943-1982)
Sırça Köşk (1980)

OYUN:
Esirler (tefrika 1936, basım 1966)

Sağlığında yayımlanmış dokuz kitabına, Varlık dergisinde tefrika edilen Esirler (1936) oyunu da eklenince on kitabı, yedi ciltlik bir külliyat halinde Varlık Yayınları arasında tekrar basıldı (1965/1966). Bütün Eserleri önce Bilgi, sonra Cem Yayınevi’nde yeniden basıldı. Yazar üzerine incelemeler arasında; Kemal Sülker’in Sabahattin Ali Dosyası (1968), Asım Bezirci’nin Sabahattin Ali / Hayatı, Hikâyeleri, Romanları (1974), Kemal Bayram’ın Sabahattin Ali Olayı (1978), Filiz Ali Laslo ile Atilla Özkırımlı’nın Sabahattin Ali (1979), Reşit M. Ertüzün’ün Sabahattin Ali Olayının Gerçeği (1985), Filiz Ali’nin "Filiz Hiç Üzülmesin" (1996), Ramazan Korkmaz’ın Sabahattin Ali (YKY 1997) adlı kitapları ve Almanya’da yayımlanan Elisabeth Siedel’in Sabahattin Ali Mystiker und Sozialist adlı çalışması sayılabilir.
 
SABAHATTİN KUDRET AKSAL
25 Mart 1920’de İstanbul’da doğdu. 19 Nisan 1993’te İstanbul’da yaşamını yitirdi. 1937'de Özel Işık Lisesi'nden mezun oldu. 1943'te İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nü bitirdi. 1943-1948 arasında İstanbul'da çeşitli liselerde felsefe dersleri verdi. 1940'da kısa bir süre iş müfettişliği yaptı. İstanbul Konservatuvarı Müdürlüğü, belediye yazı işleri müdürlüğü, belediye iktisat müfettişliği görevlerinde bulundu. 1961'de Şehir Tiyatrosu Müdürü oldu. Belediye Konservatuarı Estetik Ve Psikoloji öğretmenliğinden emekli oldu. İlk şiiri 1938’de Varlık dergisinde, ilk öyküsü 1940’ta Küllük dergisinde çıktı. İlk oyunu Evin Üstündeki Bulut 1948’de oynandı. 1940'lardaki yeni edebiyat hareketi içinde yer aldı. Günlük yaşamın, küçük ayrıntıların avareliklerin şairi oldu. Cahit Sıtkı Tarancı etkisiyle hece vezni ve uyak kullandığı ilk dönem şiirlerinden sonra Garip akımı ve Orhan Veli'ye yakınlaştı. 1976 sonrasında ise yalınlığı elden bırakmadan dilde derinlik arayışına başladı. Uyak tekrar şiirinin köşetaşı oldu. Bu dönemde Garip'ten de uzaklaşıp İkinci Yeni havasına girdi. Kendisine özgü bir biçimde insan-doğa ilişkisine felsefe düzleminde yaklaştı. Şiirlerinde kent insanlarının gündelik ilişkilerini, saçmalıklarını, çatışmaya varan tartışmalarını ele aldı. Öykü ve oyunlarında ise psikolojik öğeleri ve biçim arayışlarını öne çıkardı. Çeviriler ve sanat üzerine yazılar da yayınladı.

ESERLERİ

ŞİİR:
Şarkılı Kahve (1944)
Gün Işığı (1953)
Duru Gök (1958)
Bir Sabah Uyanmak (1962, ilk iki kitabın birlikte basımı)
Elinle (1962)
Eşik (1970)
Çizgi (1976)
Şiirler (1979, toplu şiirler)
Zamanlar (1982)
Bir Zaman Düşü (1984)
Şiirler (1988, toplu şiirler)
Buluşma (1990)
Batık Kent (1993, ölümünden sonra, son şiirleri)

ÖYKÜ:
Gazoz Ağacı (1954)
Yaralı Hayvan (1956, yeni öykülerle birlikte toplu basım: 1983)

OYUNLAR:
Evin Üstündeki Bulut (oynanışı: 1948)
Şakacı (1952)
Bir Odada Üç Ayna (1956)
Tersine Dönen Şemsiye (1958)
Kahvede Şenlik Var (1966)
Kral Üşümesi (1970)
Bay Hiç - Sonsuzluk Kitabevi (1981)
Önemli Adam (1983)

DENEME:
Geçmişle Gelecek (1978)
Ayrıca, Paul Éluard ve Charles Baudelaire’den şiirler çevirdi

ÖDÜLLERİ
1955 Sait Faik Faik Armağanı Gazoz Ağacı’yla (Haldun Taner ile haylaştı)
1957 Türk Dil Kurumu Ödülü Yaralı Hayvan ile
1965-1966 Ankara Sanatsevenler Derneği ödülü Kahvede Şenlik Var ile
1980 Yeditepe Şiir Ödülü Şiirler ile
1980 ve 1987 Avni Dilligil Tiyatro ödülleri
1985 ENKA Öykü Ödülü "Vav'lar" ile
1990 Sedat Simavi Ödülü
1990 Kültür Bakanlığı Tiyatro Onur Ödülü
1992 Edebiyatçılar Derneği Onur Ödülü
 
SABRİ ESAT SİYAVUŞGİL
Haziran 1907'de İstanbul’da doğdu. 1968'te İstanbul’da yaşamını yitirdi. İstanbul Darülfünun'u (İstanbul Üniversitesi) Hukuk Fakültesi'nde başladığı eğitimini Fransa’da Dijon ve Lyon üniversitelerinde felsefe bölümünde tamamladı. 1932'de Türkiye'ye dönüşünde Gazi Terbiye Enstitüsü'nde felsefe dersleri verdi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde 1933'te Genel Psikoloji-Pedagoji doçenti, 1942'de profesör oldu. Öğretim üyeliği görevini yaşamının sonuna dek sürdürdü. İlk şiirleri 1927'de "Güneş" ve "Hayat" dergilerinde yayınlandı. 1928'de altı şair arkadaşıyla birlikte "Yedi Meşaleciler" topluluğunu kurdu ve "Meşale" adlı dergiyi çıkardı. Bu dergi kapandıktan sonra şiirleri "Muhit" ve "Varlık" dergilerinde yayınlandı. Dışavurumcu bir ressam tutumuyla yeni ve canlı şiirler yazdı. Ulus, Yeni Sabah, Haber gazelerinde köşe yazarlığı yaptı. Fransız şairlerin şiirlerini Türkçe’ye çevirdi. Edmond Rostand’ın ünlü oyunu "Cyrano de Bergerac"ın Türkçe çevirisiyle büyük ün yaptı. Psikoloji, eğitim, folklor ve edebiyatla ilgili yazıları birçok dergi ve gazetede yer aldı. Ayrıca Sait Faik Abasıyanık’tan öyküleri Fransızca’ya çevirdi. Bu öyküler "Un Point Sur la Carte" (Haritada Bir Nokta) adıyla Hollanda’da yayınlandı.

ESERLERİ

ŞİİR:
Odalar ve Sofalar (1933)

İNCELEME:
İstanbul’da Karagöz ve Karagöz’de İstanbul (1938)
Psikoloji ve Terbiye Bahisleri (1940)
Karagöz (1941-1961)
 
SAİT FAİK ABASIYANIK
23 Kasım 1906’da Adapazarı’nda dünyaya geldi. İstanbul'da 11 Mayıs 1954’te sirozdan yaşamını yitirdi. İlköğrenimini Adapazarı Rehber-i Terakki Mektebi'nde yaptı. İki yıl Adapazarı İdadisi'nde öğrenim gördü. Kurtuluş Savaşı'ndan sonra ailesi İstanbul'a yerleşince İstanbul Sultanisi'ne girdi. Onuncu sınıfta bir öğretmene yapılan şaka yüzünden sınıfı dağıtılınca Bursa Erkek Lisesi’ne geçti, 1928'de buradan mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde bir süre eğitim gördü. Ekonomi öğrenimi için İsviçre Lozan'a gitti. Kısa süre kaldı ve Fransa’ya geçti. 3 yıl Fransa’da Grenoble'da yaşadı. Eğitimini yarım bırakarak 1933'te İstanbul'a döndü. Kısa bir süre Halıcıoğlu Ermeni Yetim Mektebi’nde Türkçe grup dersleri öğretmenliği yaptı. Babasının desteğiyle girdiği ticarette de başarılı olamadı. Daha sonra hiçbir işle uğraşmadı. Geçimini babasından kalan mirasla sürdürdü. Yaşamını Şişli’de Bulgar Çarşısı’ndaki apartman ve Burgaz Ada’daki köşklerinde annesiyle geçirdi.

Şiir yazmaya İstanbul Sultanisi'ndeki öğrencilik günlerinde başladı. Öyküye Bursa'daki öğrencilik zamanında geçti. İlk öyküsü "Uçurtmalar" 9 Aralık 1929'da Milliyet gazetesinin sanat sayfasında yayınlandı. 1934-1940 arasında Varlık, Ağaç, Servet-i Fünun Uyanış, Ses, Yeni Ses, Yaprak, Yenilik gibi dergilerde yayınlanan öykülerinle tanınmaya başladı. Sait Faik ilk ürünlerini ortaya koyarken, Türk öykücülüğünde durum şöyleydi: Bir yanda Ömer Seyfettin'in "milli hikayecilik" etkisi sürüyordu. Refik Halit Karay'dan F. Celalettin'e uzanan gülmece ağırlıklı "fıkra-öyküler yönelimi" vardı. Sabri Ertem ve Sabahattin Ali ile yerine oturan "gerçekçi yönelim" ve Memduh Şevket Esendal'ın içten ve yalım anlatımı. Sait Faik bu ortamda ilk öyküleriyle gözlemci bir yazar olarak belirdi. Ama kısa sürede öyküyü olaydan sıyırmaya yöneldi. Bu yönelişinde onun gerçeği ya da durumu bir anlatıcıdan, kendi "ben"inden geçirme eğiliminin de büyük payı vardı. Bu, öykülerinde doğal bir öznelleşme süreci hazırladı. O "ben" evrensel bir insanlık duygusunun odağı olduğu için, insanlığın tüm çelişkilerini, bunalımlarını öyküsünün temeline yerleştirdi. Ona göre her şey insanı sevmekle başlar. İlk dönem ürünü öykü kitaplarında Adapazarı ile İstanbul'daki çocukluk ve ilk gençlik yıllarını anlattı.

Sonraki yapıtları giderek bir şiirsellikle doldu. "Lüzumsuz Adam", "Mahalle Kahvesi", "Havada Bulut" gibi eserlerinde esnaf, işsizler gibi dertli insanlara, toplumun acı çeken kesimlerine yöneldi. "Kumpanya" ile öykülerine giren karakterler arttı. Gezgin tiyatro topluluğu, cambazhane çalışanları, emekli miralay, Galata, Samatya, Yedikule'deki deri işçileri, meyhaneler, sabahçı kahveleri, çımacılar, garsonlar. "Son Kuşlar"da bir tür düş kırıklığı hissedilir. Sait Faik, toplumsal düzenin çirkinlikleri, sahtelikler, adaletsizlikler karşısında direnen insanın yalnızlığını keşfeder. Sonraki kitaplarında bu karamsarlık artar. "Alemdağda Var Bir Yılan"la gerçeküstücülüğe yöneldi. Hikayedeki konu ve olay akışını iyice ortadan kaldırdı. Öykülemeyi ruhsal değişiklikler yoluyla yaptı. Gerçeküstücü öğelerle kişinin yalnızlığı ve bunun yarattığı acıları irdeledi. Öykü, roman ve şiirlerini yaşamın hakkını vermek için yazdı. Sürekli kullandığı ana tema yaşama sevinci oldu. Sıradan insanlar, işsizler, hamallar, balıkçılar, sokak kadınları, kimsesiz çocuklar, emekçiler ve küçük burjuvalar onun insanlarıdır. O bu insanlarda evrensel insanı yakaladı. Aynı zamanda bir İstanbul öykücüsüdür. Doğa güzellikleri karşısında başı döner. Toplumsal sorunlar onu bireysel planda bir hayıflanmaya sürükler. Böyle anlarda karamsar bir tablo çizer. Toplumsal çelişkiler karşısındaki tavrı öfke, yenilgi ve kaçış olur.

Ölümünden sonra Burgaz Ada’daki evi müze haline getirildi. Annesi "Sait Faik Hikaye Ödülü" oluşturdu. Çağdaş edebiyata katkılarından dolayı Amerika’daki Uluslararası Mark Twain Derneği’nin onur üyeliğine seçildi.

ESERLERİ

ÖYKÜ:
Semaver (1936)
Sarnıç (1939)
Şahmerdan (1940)
Lüzumsuz Adam (1948)
Mahalle Kahvesi (1950)
Havada Bulut (1951)
Kumpanya (1951)
Havuz Başı (1952)
Son Kuşlar (1952)
Alemdağ’da Var Bir Yılan (1954)
Az Şekerli (ölümünden sonra, 1954)
Tüneldeki Çocuk (1955)
Mahkeme Kapısı (Adliye röportajları) (1956)
Balıkçının Ölümü-Yaşasın Edebiyat (1977, derleyen Muzaffer Uyguner)
Açık Hava Oteli (1980, Konuşmalar-mektuplar derleyen Muzaffer Uyguner)
Müthiş Bir Tren (1981, deleyen Muzaffer Uyguner)

ŞİİR:
Şimdi Sevişme Vakti (1953)

ROMAN:
Medar-ı Maişet Motoru (1944, ikinci baskı 1952'de "Birtakım İnsanlar" adıyla)
Kayıp Aranıyor (1953)
Yaşamak Hırsı
 
SAMİM KOCAGÖZ
13 Şubat 1916'da Aydın'ın Söke ilçesinde doğdu. 5 Eylül 1993'te İzmir'de yaşamını yitirdi. 1942'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi. 1942-1945 arasında Lozan Ünivesitesi'nde sanat tarihi eğitimi aldı. Türkiye'ye döndükten sonra bir süre İzmir Ticaret Okulu'nda edebiyat, Devlet Konservatuvarı'nda sanat tarihi dersleri verdi. Söke'de çiftçilikle uğraştı. 1950'den sonra İzmir'e yerleşti. İlk romanı İkinci Dünya 1938'de yayınlandı. Servet-i Fünun Uyanış, Ses, Hep, Bu Topraktan, Vatan, Fikirler, Yenilikler, Yeditepe gibi dergilerle Demokrat İzmir gazetesinde yayınlanan öyküleriyle ünlendi. 1950'de Yeni İstanbul gazetesi ve New York Herald Tribune gazetesinin ortaklaşa düzenlediği Dünya Hikaye Yarışması'nda "Sam Amca" öyküsüyle birincilik kazandı. Güçlü gözlemlerine dayanarak köy ve kasaba insanlarının sorunlarını, günlük yaşamlarını ve duygularını yalın bir dil ve gerçekçi tutumla yansıttı. Ölümünden sonra adına bir öykü ödülü kondu.

ESERLERİ

ROMAN:
İkinci Dünya (1938)
Bir Şehri İki Kapısı (1948)
Yılan Hikayesi (1954)
Onbinlerin Dönüşü (1957)
Kalpaklılar (1962)
Doludizgin (1963)
Bir Karış Toprak (1964)
Bir Çift Öküz (1970)
İzmir'in İçinde (1973)
Tartışma (1974)
Eski Toprak (1988)

ÖYKÜ:
Telli Kavak (1941)
Sığınak (1946)
Cihan Şoförü (1954)
Ahmet'in Kuzuları (1958)
Yolun Üstündeki Kaya (1964)
Yağmurdaki Kız (1967)
Alandaki Delikanlı (1978)

DENEME:
Roman ve Yazarlık Onuru (1983)

ÖDÜLLERİ:

1968 Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü Yağmurdaki Kız ile
1978 Lions Hikaye Ödülü Alandaki Delikanlı ile
 
SAMİPAŞAZADE SEZAİ1860’ta İstanbul’da doğdu. 26 Nisan 1936’da İstanbul’da yaşamını yitirdi. "Sergüzeşt" romanının yazarı. Babası Abdurrahman Sami Paşa'nın konağında özel öğrenim gördü. 1880’de ağabeyi Suphi Paşa'nın başında olduğu Evkaf Nezareti Mektub-i Kalemi'ne memur olarak girdi. Ertesi yıl Londra elçiliği ikinci katipliğine atandı. İngiltere’de kaldığı 4 yıl boyunca İngiliz ve Fransız edebiyatlarını inceledi. Elçilikteki görevinden İstifa edip İstanbul’a döndü. İstişare Odasına memur oldu. İlk romanı "Sergüzeşt" yüzünden göz hapsine alındığını düşünerek 1901'de Paris’e gitti Jön Türkler'e katıldı. Meşrutiyet’in ilanına kadar Paris'te kaldı. İttihat ve Terakki'nin Paris merkezinde görev yaptı. Örgütün yayın organı olan "Şura-yı Ümmet" gazetesinde 2'nci Abdülhamit'in baskıcı rejimini eleştiren yazılar yazdı. 1908’de 2'nci Meşrutiyet'in ilanından sonra İstanbul’a döndü. 1909'da Madrid Büyükelçiliği'ne atandı. Birinci Dünya Savaşı başlayınca Madrit’ten İsviçre’ye geçti, savaşın sonuna kadar burada kaldı. 1921’de emekliye ayrıldı ve İstanbul’a döndü. Yaşamının son yıllarında kendisine, Büyük Millet Meclisi kararıyla "Hidamat-ı vataniyye tertibinden" maaş bağlandı. Divan edebiyatına karşı çıkan Namık Kemal, Abdülhak Hamit Tarhan gibi yazarların etkisiyle Batı edebiyatına yöneldi. Alphonse Daudet'den esinlenerek yazdığı kısa öykülerle Batılı anlamda ilk gerçekçi ürünleri verdi. 1874'te "Kamer" gazetesinde yayınlanan söylev türündeki ilk yazılarıyla adını duyurdu. İlk kitabı 3 perdelik tiyatro oyunu "Şir" 1879'da basıldı. İlk romanı olan ve kendisine büyük ün sağlayan "Sergüzeşt" Türk edebiyatında romantizmden gerçekçiliğe geçişin başarılı örneklerinden biri sayılır. Bu romanda bir paşazade ile bir cariyenin aşk öyküsü anlatılıır.

ESERLERİ

ROMAN:
Sergüzeşt (1889)

ÖYKÜ:
Küçük Şeyler (1892)

OYUN:
Şir (arslan, 1879)

SOHBET-ELEŞTİRİ-ANI:
Rumuzu’l- Edeb (1900)
 
SELİM İLERİ30 Nisan 1949'da İstanbul'da doğdu. 1968'de Atatürk Lisesi'ni bitirdi. Bir süre İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne devam etti. Öğrenimini yarıda bırakarak kendini tümüyle yazmaya verdi. İlk yazısı 1967'de Yeni Ufuklar dergisinde yayınlandı. Papirüs, Yeni Edebiyat, Yeni Dergi, Türk Dili, Türkiye Defteri, Milliyet Sanat, Gösteri gibi dergilerde yayınlanan yazılarıyla ünlendi. 1979'da Dünya gazetesinin sanat sayfasını yönetti. 1968'de yayınlanan ilk öykü kitabı "Cumartesi Yalnızlığı"nda sınırlı ilişkiler içinde sıkışan insaların yaşamlarını anlattı. "Pastırma Yazı" ve "Bir Denizin Eteklerinde" öykü kitaplarında uyarlı gençlerin tutkularını, sıkıntılı ilişkilerini, orta tabakadan insanların acılarını, yalnızlıklarını, kurtuluş arayışlarını anlattı. 1973'ten sonra romana yöneldi. "Her Gece Bodrum" romanıyla büyük başarı kazandı. İç konuşma tekniğini kullandığı bu romanda, toplumsal kargaşa içinde bunalıma düşen aydınların arayışlarını ve çıkmazlarını ele aldı. Roman ve öykülerinin yanısıra senaryolar, denemeler ve edebiyatla ilgili incelemeler de yazdı.

ESERLERİ

ÖYKÜ:
Cumartesi Yalnızlığı (1968)
Pastırma Yazı (1971)
Dostlukların Son Günü (1975)
Bir Denizin Eteklerinde (1980)
Eski Defterde Solmuş Çiçekler (1982)
Son Yaz Akşamı (1983)

ROMAN:
Destan Gönüller (1973)
Her Gece Bodrum (1976)
Ölüm İlişkileri (1979)
Cehennem Kraliçesi (1980)
Bir Akşam Alacası (1980)
Yaşarken ve Ölürken (1981)
Ölünceye Kadar Seninim (1983)
Yalancı Şafak (1984)
Saz Caz Düğün Varyete (1985)
Hayal ve Istırap (1986)

DENEME-İNCELEME:
Çağdaşlık Sorunu (1978)
Aşk-ı Memnu ya da Uzun Bir Kışın Siyah Günleri (1981)
Düşünce ve Duyarlık (1982)
Kamelyasız Kadınlar (1983)

ANI:
Annem İçin (1983)
Hatırlıyorum (1984)
Seni Çok Özledim (1986)

ŞİİR:
Ay Işığı (1986)

SENARYO:
Kırık Bir Aşk Hikayesi (1982)

ÖDÜLLERİ:

1976 Sait Faik Hikaye Armağanı Dostlukların Son Günü ile
1977 Türk Dil Kurumu Roman Ödülü Her Gece Bodrum ile
1982 SİYAD En İyi Senaryo Ödülü Kırık Bir Aşk Hikayesi ile
 
SEVGİ SOYSAL
30 Eylül 1936'da İstanbul'da doğdu. 22 Kasım 1976'da İstanbul'da yaşamını yitirdi. Ankara Kız Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü'nü bitirdi. 1957-1958'de Almanya'nın Gottingen Üniversitesi'nde arkeoloji ve tiyatro bölümlerinde öğrenim gördü. 1965-1971 arasında Türkiye Radyo Televizyon Kurumu'nda (TRT) program uzmanı olarak çalıştı. 1972'de siyasal nedenlerle tutuklandı, bir yıl hapse mahkum edildi. Cezaevinden sonra Adana'da iki buçuk ay sürgünde kaldı. 1956'da Özdemir Nutku ile, 1965'te Başar Sabuncu ile evlendi. Üçüncü eşi Mümtaz Soysal ile cevaevinde iken tanışıp evlendi. Bazı yazıları "Nutku" ve "Sabuncu" soyadlarıyla yayınlandı. 1961’de Ankara Meydan Sahnesi’nde Haldun Dormen’in yönettiği "Zafer Madalyası" adlı oyunda tek kadın rolünü oynadı. Edebiyata öykü ile başladı. İlk öykü ve yazıları 1960-1964 arasında Dost, Yelken, Ataç, Yeditepe, Değişim dergilerinde yayınlandı. İlk dönem eserlerinde bireyin ruhsal durumlarını işledi. 1965-1969 arasında özellikle Papirüs ve Yeni Dergi'de yayınlanan öyküleriyle yeni bir tarza yöneldi. Kadın-erkek ilişkilerini, kadın sorununu, ağırlıklı olarak da 1960 sonrasında yaşanan sosyal ve siyasal olayları ele aldı. Gerçekçi toplumcu öykü ve romanlar yazdı. Öykü ve romanlarının yanısıra röportajlar, çeviriler yaptı. Yeni Ortam ve Politika gazetelerinde günlük köşe yazıları yazdı.

ESERLERİ

ROMAN:
Yürümek (1970)
Yenişehir'de Bir Öğle Vakti (1973)
Şafak (1975)
Hoş Geldin Ölüm (1980, ölümünden sonra)
Bütün Eserleri (8 cilt, 1986)

ÖYKÜ:
Tutkulu Perçem (1962)
Tante Rosa (1968)
Barış Adlı Çocuk (1976)

ANI:
Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu (1976)

DENEME:
Bakmak (1977)

ÖDÜLLERİ:

1970 TRT Sanat Ödülleri Yarışması Başarı Ödülü Yürümek ile
1974 Orhan Kemal Roman Armağanı Yenişehir'de Bir Öğle Vakti ile
 
SEZAİ KARAKOÇ1933'te Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde doğdu. Parasız yatılı okuduğu Gaziantep Lisesi'ni 1950'de bitirdi. 1955'te Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve İktisat Bölümü’nden mezun oldu. 1956-1965 arasında Maliye müfettiş yardımcılığı ve gelirler kontrolörlüğü görevlerinde çalıştı. Temmuz 1965'te memurluktan ayrıldı. Gazetecilik ve yayıncılık işlerine girişti. "Diriliş" dergisini aylık, haftalık bazen haftada iki kez yayınladı. 1971'den sonra kısa bir süre için Gelirler Genel Müdürlüğü'nde gelirler kontrolörlüğü yaptı. 1974 sonrası yeniden devlet memurluğu görevinden ayrılarak gazetecilik ve yayıncılığa başladı. Yeni İstiklar, Yeni İstanbul, Babıali'de Sabah, Milli Gazete'de yazılar yazdı. İlk şiiri 1951'de "Hisar" dergisinde çıktı. Üniversite yıllarında 1955'te "Şiir Sanatı" dergisini çıkardı. Mülkiye, Yenilik, XX. Asır, İstanbul, Şiir Sanatı dergilerindeki şiirleriyle tanındı. Başlangıçta Pazar Postası'nda İkinci Yeni akımı doğrultusunda şiirler yazdı. Daha sonraki yıllarda tümüyle kendi şiirine yöneldi. Yeni biçim araştırmalarına, değişik imgelerle kendine özgü, mistik ve İslami içeriğe yer veren eserleriyle kuşağının en iyi şairleri arasına girdi. Gazete yazılarında ise İslam toplumlarının çağdaş dünyadaki konumlarını ele aldı. Eski Türk uygarlıklarına ilişkin değerlerle, çağdaş bir kişilik oluşturma düşüncelerini işledi.

ESERLERİ

ŞİİR:
Körfez (1959)
Şahdamar (1962)
Hızırla Kırk Saat (1967)
Sesler (1968)
Taha’nın Kitabı (1968)
Kıyamet Aşısı (1968)
Gül Muştusu (1969)
Zamana Adanmış Sözler (1970)
Şiirler (1975)
Ayinler (1977)
Leyla ile Mecnun (1981)
Ateş Dansı (1987)
Alınyazısı Saati (1989)

DENEME-İNCELEME:
Yunus Emre (1965)
Yazılar (1967)
İslamın Dirilişi (1967)
İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü (1967)
Mehmet Akif (1968)
Mağara ve Işık (1969)
Edebiyat Yazıları 1 (1982)
Edebiyat Yazıları 2 (1986)

ÖDÜLLERİ

1968 Milli Türk Talebe Birliği Milli Hizmet Madalyası
1970 Sürgündeki Macar Yazarları Gümüş Madalya Ödülü
1982 Türkiye Yazarlar Birliği Hikâye Ödülü
1988 Türkiye Yazarlar Birliği Üstün Hizmet Ödülü
1991 Dünya Sanat ve Kültür Akademisi Ödülü
 
SUAT DERVİŞ

1905'te İstanbul'da doğdu. 23 Temmuz 1972'de İstanbul'da yaşamını yitirdi. Asıl ismi Saadet Baraner. Tıp profesörlerinden İsmail Derviş Bey'in kızı. Yazar Reşat Fuat Baraner'in eşi. Özel eğitim gördü. Bir süre Almanya'da Berlin Konservatuvarı ve Edebiyat Fakültesi'nde okudu. 1932'de Türkiye'ye döndükten sonra Son Posta, Vatan, Cumhuriyet, Gece Postası gibi gazetelerde röpotajları ve romanları yayınlandı. Reşat Fuat Baraner ile birlikte Türkiye'de toplumsal gerçekçi akımın ilk yayın organlarından sayılan "Yeni Edebiyat Dergisi'ni 15 Ekim 1940-15 Kasım 1941 arasında yayınladı. Bu dergide kısa öyküler, fıkra ve eleştiriler yazdı. 1944 tutuklamaları sırasında eşi Reşat Fuat Baraner'i sakladığı ve yasadışı Türkiye Komünist Partisi'ne katıldığı gerekçesiyle yargılandı, bir yıl hapse mahkum oldu. Paris'e gitti. 1953-1963 yılları arasında Fransa'da kaldı. 1963'te Türkiye'ye döndükten sonra romanlarının yazımı ve yayınıyla uğraştı, Devrimci Kadınlar Birliği'nin kuruluşunda görev aldı. Edebiyata şiirle girdi. Gerçekçi ve toplumsal edebiyatın yerleşip gelişmesine öncülük eden yazarlardan biri olarak ünlendi.

ESERLERİ

ROMAN:
Kara Kitap (1921)
Ne Bir Ses Ne Bir Nefes (1923)
Hiçbiri (1923)
Ahmed Ferdi (1923)
Behire'nin Talibleri (1923)
Fatma'nın Günahı (1924)
Ben mi (1924)
Buhran Gecesi (1924)
Gönül Gibi (1928)
Emine (1931)
Hiç (1939)
Çılgın Gibi (1934)
Fosforlu Cevriye (1968)
Ankara Mahpusu (1968, ilk olarak 1957'de Paris'te Fransızca)
 
SUAT TAŞER
1919’da İstanbul’da doğdu, 17 Kasım 1982’de İzmir’de yaşamını yitirdi. Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü Yüksek Devresi’ni bitirdi. Ankara Devlet Tiyatrosu’nda oyunculuk, Ankara Radyosu’nda spikerlik yaptı. Ege Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak çalıştı, İzmir Devlet Tiyatrosu Müdürlüğü yaptı. Bu görevi sırasında konser, film gösterisi, edebiyat toplantısı, açıkoturum gibi etkinliklerle Devlet Tiyatrosu'nu bir kültür ve sanat merkezi haline getirdi. İlk şiirleri 1938’de Servetifünun-Uyanış dergisinde çıktı. Adımlar, Ataç, Dost, Kaynak, Pınar, Yeditepe, Yürüyüş, Varlık gibi dergilerde şiirleri yayınlandı. Yeryüzü dergisinde yayınlanan "Önce-Sonra" şiiri nedeniyle Türk Ceza Kanunu’nun 142. maddesine aykırı davranmaktan yargılandı ve aklandı. 1950'den sonra tiyatro incelemeleri ve eleştirileri de yazdı. Stanislavski'nin "Bir Aktör Hazırlanıyor" ve "Bir Karakter Yaratmak" eserlerini Türkçe'ye çevirdi. 1940 kuşağının toplumcu şairleri arasında yer aldı. İlk dönem yüksek sesli, söylevci tarzda şiirler yazdı. Zamanla toplumsal konulardan bireysel duygulara yöneldi. Humor ve sevgi öğelerinden yararlandı. Günlük dil ve kimi zaman argo kullanarak mizahi şiirler de yazdı.

ESERLERİ

ŞİİR:
Bir (1942)
1943 (1943, Fethi Giray’la birlikte)
Hürriyet (1945, Ömer Faruk Toprak’la birlikte)
Merhaba (1952)
Haraç Mezat (1954)
İkinci Kurtuluş (1960)
Hayret Bey’in Serüveni (1968)
Evrende Ellerimiz (1968)

OYUN:
Aşk ve Barış (1961)
Deli Dumrul (1962)

İNCELEME:
Üç Duvarlı Dünya (1951)
Tiyatro Meseleleri (1953)
Bir Dünya ki (1956)
Konuşma Eğitimi (1978, 1987)

ÖDÜLLERİ: 1982 YAZKO Çeviri Ödülü, Stanislavski'den "Bir Karakter Yaratmak" çevirisi ile
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst