Yazarlarımız.

VEDAT NEDİM TÖR
1897'de İstanbul'da doğdu. 8 Nisan 1985'te İstanbul'da yaşamını yitirdi. Kadro dergisi kurucularından, ekonomist, yazar. 1916'da Mekteb-i Sultani'yi (Galatasaray Lisesi) bitirdi. Eğitimini Almanya'da sürdürdü. 1912'de Berlin Üniversitesi'nde doktorasını tamamladı. Türkiye'ye dönüşünde Aydınlık dergisi çevresinde oluşan sol harekete katıldı. 1927'de gizli Türkiye Komünist Partisi yöneticilerinden olduğu suçlamasıyla tutuklandı. 4 ay hapis cezası aldı. Daha sonra Marksist düşünceden uzaklaştı. 1923-1933 arasında Ticaret Bakanlığı'na bağlı Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti Merkez Müdürlüğü, 1933-1937 arasında Basın Yayın Genel Müdürlüğü, 1938-1944 arasında Ankara Radyosu Müdürlüğü görevlerinde bulundu. Uzun yıllar Yapı ve Kredi Bankası'nda kültür ve sanat danışmanlığı yaptı. 1930'larda ekonomi yazılarıyla dikkat çekti. "Kadro" dergisinin kurucularından ve bu dergi çevresindeki siyasal düşünce akımının öncülerinden oldu. 1943-1946 arasında "Hep Bu Topraktan" adlı dergiyi yönetti. Yapı ve Kredi Bankası adına aralarında Aile, Doğan Kardeş, Resimli Hayat ve Sanat Dünyamız'ın da bulunduğu çeşitli dergileri yayınladı, yönetti.

ESERLERİ

ROMAN:
Resim Öğretmeni (1943)

ANI:
Yıllar Böyle Geçti (1976)

DENEME VE İNCELEME:
Kemalizmin Dramı (1980)
Atatürk Olmasaydı (1981)

OYUN:
İşsizler (1924)
Fevkâlasriler (1928)
Hayvan Fikri Yedi (1928)
Kör (1928)
İmralı'nın İnsanları (1940)
Sanatkar Aşkı (1945)
Hep ve Hiç (1951)
Siyah Beyaz (1952)
Aşağıdan Yukarı (1952)
Sahte Kahramanlar (1975)
 
VEDAT TÜRKALİ
13 Mayıs 1919’da Samsun’da doğdu. Asıl adı Abdülkadir Pir Hasan. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat Bölümü’nden mezun oldu. Maltepe ve Kuleli Askeri Liseleri’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 1950’ye kadar yazıları ve eserlerinde "Hasan Denizli" takma ismini kullandı. 1951’de siyasal nedenlerle tutuklandı. 9 yıl hapis cezasına çaptırıldı. 7 yıl sonra koşullu olarak serbest bırakıldı. Vedat Türkali adını aldı. Rıfat Ilgaz’la birlikte Gar Yayınları’nı kurdu. 1960’ta "Dolandırıcılar Şahı" ile ilk senaryo denemesini yaptı. Otobüs Yolcuları, Üç Tekerlekli Bisiklet, Karanlıkta Uyuyanlar gibi önemli filmlerin senaryolarını yazdı. 1965’te senaryosunu yazdığı Sokakta Kan Vardı ile yönetmenliği de denedi.

ESERLERİ

ROMAN:
Bir Gün Tek Başına (1975-1980)
Mavi Karanlık (1983-1985)
Yeşilçam Dedikleri Türkiye (1986)
Güven (2 cilt )
Tek Kişilik Ölüm

SENARYO:
Dolandırıcılar Şahı (1960)
Üç Tekerlekli Bisiklet (1965-1984)
Otobüs Yolcuları (1965-1984)
Şehirdeki Yabancı (1965)
Karanlıkta Uyananlar (1965)
Bedrana (1974)
Güneşli Bataklık (1977)
Kara Çarşaflı Gelin (1977)
Kızgın Delikanlı ve Erkek Ali

ŞİİR:
Eski Şiirler Yeni Türküler (1979)

OYUN:
141. Basamak (1971)
Bu Ölü Kalkacak (1976)
Dallar Yeşil Olmalı (1985)

ANI:
Savunmalar (1989)

ÖDÜLLERİ

1965 Altın Portakal Film Şenliği en iyi senaryo ödülü Karanlıkta Uyananlar ile
1971 TRT Sanat Ödülleri Yarışması Başarı Ödülü, Dallar Yeşil Olmalı ile
1974 Milliyet Yayınları Roman Yarışması birinciliği, Bir Gün Tek Başına ile
1974 Çekoslovakya Karlovy Vary Şenliği Ödülü, Bedrana ile
1976 Orhan Kemal Roman Armağanı, Bir Gün Tek Başına ile
1977 Altın Portakal Film Şenliği en iyi senaryo ödülü, Kara Çarşaflı Gelin ile
 
YAHYA KEMAL BEYATLI
2 Aralık 1884'te Üsküp’te doğdu. 1 Kasım 1958'de İstanbul'da yaşamını yitirdi. Asıl ismi Ahmed Agâh. Üsküp Belediye Başkanı Nişli İbrahim Naci Bey'in oğlu. Annesi Nakiye Hanım ise şair Lefkoşalı Galib'in yeğeni. Çocukluk yılları Üsküp'teki şiirlerine de yansıyan Rakofça çiftliğinde geçti. İlköğrenimini özel Mekteb-i Edep'te tamamladı. 1892'de Üsküp İdadisi'ne girdi. Bir yandan da İshak Bey Camii Medresesi'nde Arapça ve Farsça dersleri aldı. 1897'de ailesi Selanik'e taşındı. Annesinin ölmesi, babasının tekrar evlenmesi yüzünden aile içinde çıkan sorunlar nedeniyle Üsküp'e döndü. Tekrar Selanik'e gönderildi. 1902'de İstanbul'a geldi. Vefa İdadisi'ne (lise) devam etti. Jön Türk olma hevesiyle 1903'te Paris'e kaçtı. Bir yıl kadar Meaux okuluna devam edip Fransızca bilgisini geliştirdi. 1904'te siyasal bigiler yüksek okuluna girdi. Jön Türkler'le ilişki kurdu. Ahmet Rıza, Abdullah Cevdet, Samipaşazade Sezai, Prens Şahabettin gibi dönemin ünlü kişilerini tanıdı. Şefik Hüsnü ve Abdülhak Şinasi Hisar'la arkadaşlık kurdu. 1912'de İstanbul'a döndü.

1913'te Darüşşafaka'da edebiyat ve tarih öğretmenliği yaptı. Medresetü'l-Vaizin'de uygarlık tarihi dersi verdi. Mütarekeden sonra Âti, İleri, Tevhid-i Efkâr, Hakimiyet-i Milliye dergilerinde yazılar yazdı. Arkadaşlarıyla "Dergâh" dergisini kurdu. Yazılarıyla Milli Mücadele'yi destekledi. 1922'de barış anlaşması için Lozan'a giden kurulda danışman olarak yer aldı. 1923'te Urfa milletvekili oldu. Cumhuriyet'in kurulmasından sonra Varşova ve Madrid'de ortaelçisi olarak görevlendirildi. Daha sonra sırasıyla Yozgat, Tekirdağ, 1943-1946'da da İstanbul milletvekili oldu. Halkevleri Sanat Danışmanlığı yaptı. 1949'da Pakistan Büyükelçisi iken emekli oldu. Yaşamının son yıllarını İstanbul'da Park Otel'de geçirdi. Tutulduğu müzmin barsak kanamasının tedavisi için 1957'de Paris'e gitti. Bir yıl sonra Cerrahpaşa Hastanesi'nde aynı hastalık nedeniyle öldü.

Selanik yıllarında "Esrar" takma adıyla şiir yazmaya başladı. İstanbul'da Tevfik Fikret ve Cenap Şahabettin'in şiirleriyle tanıştı. İrtika ve Mâlumât dergilerinde "Agâh Kemal" takma adıyla Servet-i Fünun'u destekleyen şiirler yazdı. Paris'te Fransız simgecilerinin şiirlerine yakınlık duydu. Fransız şiiriyle kurduğu yakınlık, Türk şiirine faklı bir açıyla bakmasını sağladı. Türk şiiri ve Türkçe söz sanatlarını inceledi. "Mısra haysiyetimdir" sözüyle şiirde dizenin bir iç uyumla, musiki cümlesi halinde kusursuzlaştırılması gerektiğini anlatır. Şiirleriyle olduğu kadar şiirle ilgili görüşleriyle de büyük yankı uyandırdı. Ona göre divan şiiri "yığma" bir şiirdi. parçacılık ve belirsizlik üzerine kuruluydu. Tanzimat şairleri bu şiiri birleştirme çabalarında yetersiz kalmıştı. Servet-i Fünun'cular yapay ve yapmacık bir dille yetinerek öze inememişlerdi. Oysa sanatçı kendi ulusunun dilini bulmalıydı. Batı'dan edindiği yüksek beğeniyle, Batı şiirine öykünmeyen yerli bir şiire yöneldi. Biçime ağırlık tanıdı. Esinlenmenin yerine dil işçiliğini getirdi. Arka planında bir tarih bulunan şiirlerinde imgeye de yer vermedi. Dize çalışmasındaki titizliği "az ve güç yazıyor" izlenimi uyandırdı. Yaşadığı sürede hiç kitap yayınlamaması da bu izlenimi pekiştirdi. Karşıtları tarafından "esersiz şair" olarak adlandırıldı. Hemen her kesimden eleştiriler aldı.

1918'de Yeni Mecmua'da yayınlanan ürünleriyle büyük ilgi uyandırdı. Daha sonra Edebi Mecmua, Şair, Büyük Mecmua, Şair Nedim, Yarın, İnci, Dergah gibi dergilerdeki şiirleriyle kendini yol gösterici olarak kabul ettirdi. Ölümünden sonra yayınlanan eserleri iki bölüm halinde değerlendirilir. "Kendi Gök Kubbemiz" ve "Eski Şiirin Rüzgarıyla." Bu iki eser Yahya Kemal'in baş yapıtlarını bir araya getirir. "Eski Şiirin Rüzgarıyla"daki şiirlerden "Açık Deniz", "Itrî", Erenköyü'nde Bahar", "Nazar", "Ses", "Çin Kâsesi", "Deniz Türküsü" şairin çok özel ürünleridir. Daha çok Nedîm'den yola çıktığı bu şiirlerde, günlük yaşamın parıltısını elden çıkardığı, dekadan bir girişimin aşırı incelikleri ve dil yabancılaşmasıyla bir tür resim sanatına yöneldiği görülür. "Kendi Gök Kubbemiz"deki şiirlerde ise temelde bir "aşk" ve "İstanbul" şairi olarak görünür. "Vuslat" şiiriyle erotik temaları örselemeden şiire getirir. Bir yandan da tarih tutusuyla dinci ve milliyetçi bir görünüm kazanmaya başlar. "Süleymaniye'de Bayram Sabahı", "Ziyaret", "Atik Valide'den İnen Sokakta" gibi şiirleri bu durumun örnekleridir. Düzyazıları "Peyam" gazetesinde yayınlanan yazılarıyla, "Çamlar Altında Sohbetler"den oluşur. Bu yazılardan bazıları "Süleyman Sadi" ya da "S.S" imzasını taşır. Ayrıca Büyük Mecmua ve Dergah'ta söyleşiler yaptı, eleştiriler yazdı, bunları Hakimiyet-i Milliye gazetesinde sürdürdü. Bitmemiş şiirlerinin bir bölümü 1976'da "Bitmemiş Şiirler" adıyla yayınlandı.

ESERLERİ

ŞİİR:
Kendi Gök Kubbemiz (1961)
Eski Şiirin Rüzgârıyla (1962)
Rubailer ve Hayyam Rubailerini Türkçe Söyleyiş (1963)
Bitmemiş Şiirler (1976)

DÜZYAZI:
Aziz İstanbul (1964)
Eğil Dağlar (1966)
Siyasi Hikayeler (1968)
Siyasi ve Edebi Portreler (1968)
Edebiyata Dair (1971)
Çocukluğum Gençliğim Siyasi ve Edebi Hatıralarım (1973)
Tarih Musahabeleri (1975)
Mektuplar-Makaleler (1977)
 
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
27 Mart 1889’da Kahire’de doğdu, 13 Aralık 1974’te Ankara’da öldü. Yazar, diplomat, politikacı. Karaosmanoğulları'ndan Abdülkadir Bey ile İkbal Hanım'ın oğlu. Yazar Burhan Asaf Belge'nin eniştesi. Yazar Murat Belge'nin eniştesi. İlköğrenimine ailesiyle birlikte 6 yaşındayken gittiği Manisa’da başladı. 1903’te İzmir İdadisi’ne girdi. Ömer Seyfettin, Şahabeddin Süleyman ve Baha Tevfik ile burada tanıştı. Babasının ölümünden sonra 1905'te annesiyle birlikte Mısır’a gitti. Öğrenimini İskenderiye’deki bir Fransız okulunda tamamladı. 2'nci Meşrutiyet'in ilanından kısa bir süre önce İstanbul'da geldi. 1908’de başladığı İstanbul Hukuk Mektebi’ni bitirmedi. 1909’da Şehabettin Süleyman aracılığıyla Fecr-i Âti topluluğuna katıldı. Muhit, Şiir ve Tefekkür, Servet-i Fünun, Rübab, Türk Yurdu, Peyam-ı Edebi, Yeni Mecmua, İkdam gibi dergi ve gazetelerde yazıları yayınlandı. 1916’da tedavi olmak için gittiği İsviçre’de üç yıl kaldı. Mütareke yıllarında İkdam gazetesindeki yazılarıyla Kurtuluş Savaşı’nı destekledi. 1921’de Ankara’ya çağrıldı. "Tetkik-i Mezalim" komisyonundaki görevi nedeniyle Kütahya, Simav, Gediz, Sakarya yörelerini ddlaştı. Cumhuriyet'in ilanından sonra 1923’te Mardin, 1931’de Manisa milletvekili oldu. Burhan Asaf Belge'nin kızkardaşi Leman Hanım'la evlendi. 1932’de Vedat Nedim Tör, Şevket Süreyya Aydemir, Burhan Asaf Belge ve İsmail Hüsrev Tökin ile birlikte "Kadro" dergisini kurdu. 1934’te dergi kapatıldı. Tiran elçiliğine atandı. 1935’te Prag, 1939’da La Hay, 1942’de Bern, 1949’da Tahran ve 1951’de yine Bern elçiliklerine getirildi. 27 Mayıs 1960’tan sonra Kurucu Meclis üyeliğine seçildi. Siyasal hayatının son görevi 1961-1965 arasındaki Manisa milletvekilliği oldu. Ulus gazetesinin başyazarlığını yaptı. Anadolu Ajansı'nın Yönetim Kurulu Başkanı'ydı. Ölümünden sonra Beşiktaş'ta Yahya Efendi Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Çocukluktan başlayarak babasının zengin kütüphanesinden yararlanıp okuma zevki edindi. Mısır'daki günlerinde bu zevki geliştirdi. Yazarlığa Ümit, Servet-i Fünun, Resimli Kitap gibi dergilerde başladı. Fecr-i Âticiler’in "sanat kişiseldir" görüşünü paylaştığı ve "sanat için sanat" yaptığı bu ilk döneminde "Nirvana" adlı bir oyun, makaleler, denemeler, şiirler ve öyküler yazdı. Balkan Savaşı ve I. Dünya Savaşı sırasında ülkenin içinde bulunduğu zor koşullar, sanat anlayışını değiştirmesine yol açtı. Sanatın toplumsal işlevine de ağırlık vermeye başladı. Bu ikinci dönem eserlerinde önce Ömer Seyfettin ve arkadaşlarının dilde yenileşme çabalarına karşı çıktı. Sonra Ziya Gökalp'in de etkisiyle Yeni Lisan ve Milli Edebiyat akımını benimsedi. Daha çok romancı yönüyle ön plana çıktı. Bu türün edebiyatımızdaki önemli temsilcilerinden biri oldu. Yazarlık yaşamı boyunca Batı edebiyatı özelliklerine de sıkı sıkıya bağlı kaldı. Balzac, Flaubert ve Zola'dan etkilendi. Eserlerinde belli tarihsel dönemleri ele aldı. Kiralık Konak I. Dünya Savaşı öncesinin, Hüküm Gecesi II. Meşrutiyet’in, Sodom ve Gomore Mütareke döneminin, Yaban Kurtuluş Savaşı yıllarının, Ankara Cumhuriyet’in ilk on yılının, Bir Sürgün 2'nci Abdülhamid döneminin işlendiği romanlardır. Panorama 1923-1952 yıllarını kapsar. 1955’ten sonra da anıları dışında kitap yazmadı. Romanları arasında en ünlüleri Nur Baba, Kiralık Konak ve Yaban’dır. İlk romanı Nur Baba, 1922’de kitap olarak basılmadan önce gazetede yayınlandı.

ESERLERİ

ROMAN:
Kiralık Konak (1922)
Nur Baba (1922)
Hüküm Gecesi (1927)
Sodom ve Gomore (1928)
Yaban (1932)
Ankara (1934)
Bir Sürgün (1937)
Panaroma (2 cilt, 1953)
Hep O Şarkı (1956)

ÖYKÜ:
Bir Serencam (1914)
Rahmet (1923)
Milli Savaş Hikâyeleri (1947)

ŞİİR:
Erenlerin Bağından (1922)
Okun Ucundan (1940)

OYUN:
Nirvana (1909)

ANI:
Zoraki Diplomat (1955)
Anamın Kitabı (1957)
Vatan Yolunda (1958)
Politikada 45 Yıl (1968)
Gençlik ve Edebiyat Hatıraları (1969)

MONOGRAFİ:
Ahmet Haşim (1934)
Atatürk (1946)

MAKALE:
İzmir’den Bursa’ya (1922, Halide Edip, Falih Rıfkı Atay ve Mehmet Asım Us ile birlikte)
Kadınlık ve Kadınlarımız (1923)
Seçme Yazılar (1928)
Ergenekon (iki cilt, 1929)
Alp Dağları’ndan ve Miss Chalfrin’in Albümünden (1942)
 
YAŞAR KEMAL
1922’de Osmaniye’nin Hemite köyünde doğdu. Asıl ismi "Kemal Sadık Göğceli". 5 yaşında kan davası yüzünden babasını yitirdi. Bir kaza sonucu sağ gözünü kaybetti. İlköğrenimini Adana Kadirli’de yaptı. Yazmaya ortaokul sıralarında şiirle başladı. Şiirleri Adana Halkevi’nin yayını olan "Görüşler Dergisi"nde yayınlandı. Ortaokul son sınıfta okulu bırakmak zorunda kaldı. Irgatlık, amelebaşılık, pirinç tarlalarında su bekçiliği, arzuhalcilik, öğretmenlik, kütüphane memurluğu yaptı. Şiirleri, Ülke, Kovan, Millet, Beşpınar gibi dergilerde yayınlandı. 1950’de komünizm propagandası suçlamasıyla tutuklandı. 1951’de cezaevinden çıktıktan sonra İstanbul’a yerleşti. Cumhuriyet Gazetesi’nde fıkra-röportaj yazarlığı yapmaya başladı. 1962’de Türkiye İşçi Partisi Yönetim Kurulu üyeliğine seçildi. 1963’ten sonra gazeteciliği bırakıp kendini tümüyle kitaplarına verdi. 1973’te Türkiye Yazarlar Sendikası’nın kuruluşuna katıldı, 1973-1974’te genel başkanlığını yaptı. 1952’de ilk kitabı "Sarı Sıcak" yayınlandı. Bu bir öykü kitabıydı. İlk romanı "İnce Memed" 1955’te yayınlandı. 1955-1984 arasında öykü, roman, röportaj ve makalelerden oluşan 33 kitabı çıktı. Bunlardan sırasıyla, Ortadirek, Yer Demir Gök Bakır ve Ölmez Otu "Dağın Öte Yüzü" üçlemesidir. Demirciler Çarşısı Cinayeti, Yusufçuk Yusuf ve Hüyükteki Nar Ağacı ise "Akçasaz’ın Ağaları" ismiyle bir dizidir. Yumurcuk Kuşu ve Kale Kapısı da "Kimsecik" isimli bir dizidir. Bu iki kitapta bir bakıma kendi yaşam öyküsünü anlatır. Yapıtlarında Torosları, Çukurova’yı, Çukurova insanının acı yaşamını, ezilişini, sömürülüşünü, kan davasını, ağalık ile toprak sorununu çarpıcı bir biçimde ortaya koyar.

ESERLERİ

ROMAN:
Teneke (1955-1987)
Beyaz Mendil (1955)
İnce Memed I (1955-1989)
Namus Düşmanı (1957)
Ala Geyik (1959)
Ölüm Tarlası (1966)
İnce Memed II (1969-1988)
Yılanı Öldürseler (1981)
İnce Memed III (1984-1988)
İnce Memed IV (1987/1989)
Ortadirek (1960-1989)
Demirciler Çarşısı Cinayeti (1974-1990)
Yumurcuk Kuşu (Kimsecik I, 1980-1988)
Kale Kapısı (Kimsecik II, 1985-1987)
Yer Demir Gök Bakır (1963-1990)
Üç Anadolu Efsanesi (1967-1987)
Ölmez Otu (1968-1988)
Ağrı Dağı Efsanesi (1970-1990)
Çakırcalı Efe (1972-1986)
Yusufçuk Yusuf (1975-1990)
Al Gözüm Seyreyle Salih (1976-1990)
Kuşlar da Gitti (1978-1990)
Deniz Küstü (1978-1990)
Hüyükteki Nar Ağacı (1982-1990)

ÖYKÜ:
Sarı Sıcak (1952-1987)

RÖPORTAJ:
Yanan Ormanlarda Elli Gün (1955)
Çukurova Yana Yana (1955)
Peri Bacaları (1957-1985)
Bir Bulut Kaynıyor (1974-1989)
Allahın Askerleri (1978-1987)

FIKRA-DENEME:
Taş Çatlasa (1961)
Baldaki Tuz (1974)
Ağacın Çürüğü (1980)

DERLEME:
Ağıtlar (1943)

ÇOCUK KİTABI:
Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca (1977-1983)

ÖDÜLLERİ

1955 Gazeteciler Cemiyeti Özel Başarı Armağanı "Dünyanın En Büyük Çiftliğinde Yedi Gün" başlıklı röportajıyla
1955 Varlık Roman Armağanı, İnce Memed ile
1974 Madaralı Roman Ödülü, Demirciler Çarşısı Cinayeti ile
1977 Fransa Edebiyat Eleştirmenleri Sendikası Yılın En İyi Yabancı Romanı: Yer Demir Gök Bakır
1979 Fransa Büyük Edebiyat Jürisi Yaz Dönemi En İyi Kitaplar: Binboğalar Efsanesi
1982 Fransa’dan Uluslararası Del Duca Ödülü
1984 Fransa Légion D’Honneur nişanı
 
YAŞAR NABİ NAYIR
25 Aralık 1908'de Üsküp’te doğdu, 15 Mart 1981'de İstanbul’da öldü. 1929'da Galatasaray Lisesi’ni bitirdi. Bir dönem bankacılık yaptı. Ulus gazetesinde, Türk Dil Kurumu’nda, Milli Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu’nda çalıştı. İlk sayısını 15 Temuz 1933’te çıkardığı Varlık Dergisi’ni yayınlamaya başladı. 1946 yılında bakanlıktaki görevinden istifa edip Varlık Yayınevi’ni kurdu. Ölümüne değin de Varlık Yayınevi’ni yönetti. Sanat yaşamının ilk döneminde şiirle uğraştı. Yedi Meşale Topluluğu’nun kurucuları arasında yer aldı. Sonraları öykü, roman, oyun ve deneme türünde de ürünler verdi. Çok sayıda çevirisi var. Ancak asıl önemli yönü, 48 yıl hiç aksatmadan yayınladığı Varlık Dergisi’dir. Hâlâ yayınlanan Varlık Dergisi, Türk edebiyatına büyük katkı sağladı, birçok yeni yazar kazandırdı.

ESERLERİ

ŞİİR:
Kahramanlar (1929)
Onar Mısra (1932)
Kahramanlar (1970, toplu şiirleri)

ROMAN:
Bir Kadın Söylüyor (1931)
Adem ile Havva (1932)

ÖYKÜ:
Bu da Bir Hikayedir (1935)
Sevi Çıkmazı (1935)

OYUN:
Mete (1933)
İnkılap Çocukları (1933)
Beş Devir (1933)
Köyün Namusu (1933)

İNCELEME-DENEME:
Balkanlar ve Türklük (1936)
Edebiyatımızın Bugünkü Meseleleri (1937)
Nereye Gidiyoruz (1948)
Yıllar Boyunca (1959)
Atatürkçülük Nedir (1963)
Atatürk Yolu (1966)
Edebiyat Dünyamız (1971)
Değişen Dünyamız (1973)
Çağımıza Ters Düşenler (1975)

ÖDÜLLERİ:

1979 Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü, Türk edebiyatına büyük katkıları nedeniyle
 
YILMAZ GÜNEY
1937'de Adana’da doğdu, 1984'te Paris’te yaşamını yitirdi. Asıl ismi Yılmaz Pütün. İlk ve orta öğretimini Adana’da tamamladı. Pamuk işçiliğinden muhasebeciliğe kadar çeşitli işler yaptı. Film şirketlerinde memur olarak çalıştı. Edebiyatla ilgilendi. Şiir ve öyküler yazdı. Ankara Hukuk ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde bir süre öğrenim gördü. Ankara’da Atıf Yılmaz’la tanıştı. Senaryolarına yardımcı oldu, ona asistanlık ve oyunculuk yaptı. 1956’da komünizm propagandası yaptığı suçlamasıyla yargılandı. 1961’de 1.5 yıl hapse mahkum oldu. 1963’te çıktı. 1966’da At Avrat Silah filmiyle yönetmenliğe başladı. Bana Kurşun İşlemez (1967), Benim Adım Kerim (1967), Pire Nuri’nin Ardından (1968) filmlerini çekti. İlk önemli yapıtı olan Seyyit Han’ı 1968’de tamamladı. 1969’da Aç Kurtlar filmini Doğu’da çekti. Türkiye’de "Çirkin Kral" olarak tanındı ve sevildi. 1970’te çektiği Umut filmi Türk sinemasının en iyi filmlerinden biri olarak gösterilir. Umut’u, Acı (1971) ve Ağıt (1971) filmleri izledi. 1971’de Umutsuzlar ve Baba filmlerini tamamladı. 1972’de siyasal olaylara karıştığı gerekçesiyle tutuklandı. 1974’te serbest kaldı. Arkadaş filmini çekti. Yarım kalan Zavallılar adlı filmini Atıf Yılmaz, yine yarım kalan Endişe filmini yardımcısı Şerif Gören tamamladı. 1974’te cinayetten tekrar tutuklandı. 18 yıla mahkum oldu. Cezaevindeyken şiirler, romanlar, senaryolar yazdı. 1981’de cezaevinden kaçıp yurtdışına çıktı. 1983’te yurttaşlıktan çıkarıldı.

ESERLERİ

YAYINLANMIŞ SENARYOLARI:
Umut (1975)
Umutsuzlar (1975)
Arkadaş (1975)
Seyyit Han (1976)
Ağıt (1976)
Endişe (1976)
Aç Kurtlar (1977)
Acı (1977)

DİĞER KİTAPLARI:
Hücrem (1975)
Salpa (1975)
Sanık (1975)
Selimiye Mektupları (1976)
Seçimlerde CHP Neden Desteklenmelidir (1977)
Soba Pencere Camı ve İki Ekmek İstiyoruz (1977)
Faşizm Üzerine (1979)
Paris Komünü Üzerine (1979)
Oğluma Hikayeler (1979)

ÖDÜLLERİ

1972 Orhan Kemal Roman Armağanı Boynu Bükük Öldüler romanıyla
1970 Altın Koza ödülü Umut filmiyle
Baba filmiyle Altın Koza Ödülü (geri alındı)
1982 Cannes Film Şenliği’nde Altın Palmiye ödülü Yol filmiyle. (Missing filmiyle paylaştı)
 
YILMAZ KARAKOYUNLU
1936 yılında İstanbul'da doğdu. Ankara Üniversitesi. Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve İktisat Bölümünden 1959 yılında mezun oldu. ABD'de Georgia Üniversitesi'nde MBA derecesi aldı ve doktorasını İstanbul Üniversitesi'nde tamamladı. Evli 2 çocuklu. Kısa süre müfettişlik yaptıktan sonra Devlet Planlama Teşkilatına katıldı. 1975 senesinde özel sektöre geçti çeşitli kuruluşlarda genel müdürlük, yönetim kurulu üyeliği ve başkanlığı görevlerini üstlendi. 1995 seçimlerinden ANAP'tan İstanbul Milletvekili olarak Meclis'e girdi. Üst üste iki dönem İstanbul Milletvekilliği yaptı. Bu arada bütçe ve milli savunma komisyonu üyeliklerinde bulundu. Devlet Bakanı olarak görev aldı. TRT, Anadolu Ajansı, Basın yayın Genel Müdürlüğü ve Özelliştirme İd****inde sorumlu bakan olarak hizmet verdi. Anavatan Partisi Genel Başkan Yardımcılığı görevlerini üstlendi. Edebi çalışmalarına öykü yazarak başladı. İlk öyküleri 1950'li yılların başında İstanbul Ekspress Gazetesi'nin edebiyat sayfalarında yayınlandı. Daha sonra şiir yazmaya başladı. Başlangıçta şiirlerini aruz ile yazdı. Daha sonra hece ile şiir yazmaya da başladı. Divan şiirinin "Rubai" formunda yağunlaştı.

ESERLERİ

ROMAN-ÖYKÜ:

Salkım Hanımın Taneleri (1989)
Güz Sancısı (1990)
Üç Aliler Divan (1991)
Çiçekli Mumlar Sokağı (2000)
Yorgun Mayıs Kısrakları (2004)
Ezan Vakti Beethoven (2005) Basıma Hazırlanıyor.
Beyaz Mahşer Gergefi (2005) Basıma Hazırlanıyor.
Mevsimler Eskidi Biraz (Öyküler)

ŞİİR:

O Hayal Aynasında (1989)
Rubailer (2000)

OYUN:

Zirveden Sonra / Sokullu (1989)
Altın Huylu Doruklar (1990)
Romanos Diyonen (1991)
Brütüs Aranıyor (1887)
Şimşir Kafes (1997)
Dümdüz Dünya (1987)

ÖDÜLLERİ

1989 Yunus Nadi Roman Ödülü Birinciliği, Salkım Hanımın Taneleri ile
1990 Türkiye Yazarlar Birliği Roman Birinciliği, Güz Sancısı ile
 
YUSUF ATILGAN
27 Haziran 1921’de Manisa’da doğdu. 9 Ekim 1989’da İstanbul’da yaşamını yitirdi. Asıl adı Yusuf Ziya Atılgan. Yazılarında "Nevzat Çorum" ve "Ziya Atılgan" imzalarını da kullandı. Manisa Ortaokulu’nu, parasız yatılı olarak Balıkesir Lisesi’ni ve ikinci sınıftan sonra askeri öğrenci olarak devam ettiği İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. O dönemde Akşehir’de bulunan Maltepe Askeri Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. Üniversite öğrenciliği sırasında Komünist Partisi’ne katılarak faaliyette bulunduğu iddiasıyla sıkıyönetim mahkemesince tutuklanarak Ceza Kanunu’nun 141. maddesi uyarınca hapse mahkum edildi. 6 ay Sansaryan Hanı’nda, 4 ay da Tophane Cezaevi’nde olmak üzere 10 ay hapis yattı. Tahliye olduktan sonra doğduğu yer olan Manisa’nın Hacırahmanlı köyüne yerleşti. Burada evlenerek uzun süre çiftçilik yaptı. 1976’da tiyatro oyuncusu Serpil Gence ile ikinci evliliğini yapıp İstanbul’a yerleşti. 1980’den sonra, Milliyet Yayınları’nda danışmanlık ve çevirmenlik, kısa bir süre de Can Yayınları’nda redaktörlük yaptı. Üzerinde çalıştığı "Canistan" adlı romanını tamamlayamadan kalp krizi sonucu Moda’daki evinde öldü. İstanbul Üsküdar'daki Bülbülderesi Mezarlığı’nda toprağa verildi. 1990'da Hacırahmanlı Belediyesi "Yusuf Atılgan Halk Kitaplığı" kurdu. Hakkında yazılan yazı ve röportajlar ve kendisine adanan yazılar ölümünün ardından bazı "Perşembeci Dostları" tarafından "Yusuf Atılgan’a Armağan" adlı kitapta derlendi.

ESERLERİ

ROMAN:
Aylak Adam (1959)
Anayurt Oteli (1973)
Canistan (2000)

ÖYKÜ:
Bodur Minareden (1960)
Eylemci (1993
Bütün Öyküleri (Bodur Minareden Öte ve Ekmek Elden Süt Memeden - 2000)

ÇOCUK KİTABI:
Ekmek Elden Süt Memeden (1981)

ÇEVİRİ:
Toplumda Sanat (K. Baynes, 1980)

ÖDÜLLERİ

1955 Tercüman Gazetesi Hikâye Yarışması "Evdeki" öyküsüyle (Nevzat Çorum adıyla, birincilik)
1955 Tercüman Gazetesi Hikâye yarışması "Kümesin Ötesi" öyküsüyle (Ziya Atılgan adıyla, dokuzunculuk)
1957-58 Yunus Nadi Roman Armağanı Aylak Adam ile (ikincilik)
 
YUSUF ZİYA ORTAÇ
1895'te İstanbul'da doğdu. 11 Mart 1967'de İstanbul'da yaşamını yitirdi. "Hecenin Beş Şairi" grubunun üyesi ve öncülerinden. İstanbul Vefa İdadisi'ni bitirdi. 1915'te Darülfünun-ı Osmani'nin (İstanbul Üniversitesi) açtığı yeterlilik sınavını kazanarak edebiyat öğretmeni oldu. Çeşitli okullarda dersler verdi. Orhan Seyfi Orhon'la birlikte çıkardığı "Akbaba" mizah dergisini ölümüne değin yayınladı. 1946-1954 arasında Ordu milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bulundu. Şiire aruzla başladı. Ziya Gökalp'in etkisiyle hece ölçüsünü benimsedi, bu türün başarılı örneklerini verdi. "Hecenin Beş Şairi"nden biri olarak ünlendi. Şiirleri Türk Yurdu, Servet-i Fünun ve Büyük Mecmua'da yayınlandı. Akbaba dergisinde akıcı bir dille, rahat okunur bir tarzda yazdığı fıkralarında siyasal mizahın özgün örneklerini verdi. Şiir ve gülmece yazılarının yanısıra roman, öykü ve oyunlar da yazdı.

ESERLERİ

ROMAN:
Kürkçü Dükkanı (1931)
Şeker Osman (1932)
Göç (1943)
Üç Katlı Ev (1953)

ŞİİR:
Akından Akına (1916)
Aşıklar Yolu (1919)
Cen Ufukları (1920)
Yanardağ (1928)
Bir Selvi Gölgesi (1938)
Kuş Cıvıltıları (çocuk şiirleri, 1938)
Bir Rüzgar Esti (1952)

OYUN:
Kördüğüm (1920)
Latife (1919)
Nikahta Keramet (1923)

MİZAH:
Şen Kitap (1919)
Beşik (1943)
Ocak (1943)
Sarı Çizmeli Mehmed Ağa (1956)
Gün Doğmadan (1960)

GEZİ-ANI-BİYOGRAFİ:
İsmet İnönü (1946)
Göz Ucuyla Avrupa (1958)
Portreler (1960)
Bizim Yokuş 1966)
 
ZEKERİYA SERTEL
1890'da Selanik’te doğdu. 11 Mart 1980’de Paris’te yaşamını yitirdi. Asıl ismi Mehmet Zekeriya Sertel. İlk öğrenimini Selanik’te, orta öğrenimini Selanik ve Edirne’de tamamladı. Selanik’te Hukuk Mektebi’ne devam etti. Gazeteciliğe Selanik’te yayınlanan İttihat ve Terakki’nin yayın organı ’Rumeli’de başladı. Selanik’in işgalinden sonra İstanbul’a geldi. "Tasvir-i Efkar’ gazetesinde çalışmaya başladı. İstanbul Hukuk Mektebi’ni bitirdi. Paris’te Sarbonne Üniversitesi’nde sosyoloji öğrenimi gördü. 1'nci Dünya Savaşı başlayınca İstanbul’a döndü. 1914’de kendi gazetesi Turan’ı yayınlamaya başladı. 1919’da eşi Sabiha Sertel’le birlikte ABD’ye gitti. Columbia Üniversitesi Gazetecilik Fakültesi’ni bitirdi. 1924’te ’Resimli Ay’ dergisini yayınlamaya başladı. Dergideki yazılar nedeniyle İstiklal Mahkemesi’nde yargılandı, 3 yıl hapse mahkum oldu. 1932’de Faik Sabri Duran’la birlikte ’Hayat Ansiklopedisi’ni çıkardı. 1936’da Tan gazetesini Ahmet Emin Yalman’la birlikte satın aldı. Tan, 2. Dünya Savaşı sırasında etkili bir gazete oldu. Tek Parti yönetiminin siyasi baskılarının artması üzerine eşi Sabiha Sertel’le birlikte Paris’e gitti. Daha sonra Bakü’ye geçtiler. Sabiha Sertel, Eylül 1968’de Bakü’de yaşamını yitirdi. Zekeriya Sertel yeniden Paris’e yerleşti. 1977’de Danıştay kararıyla İstanbul’a dönebildi. Ölümüne kadar Cumhuriyet ve Vatan gazetelerinde yazdı.

ESERLERİ

Hatırladıklarım (1968)
Mavi Gözlü Dev (1969)
Nazım Hikmet’in Son Yılları (1979)
 
ZERUYA ŞALEV
1959’da İsrail’de Kinneret kibutzunda dünyaya geldi. Kitab-ı Mukkades incelemeleri üzerine yüksek öğrenim gördü. Halen Kudüs’te yaşıyor ve Keshet Yayınevi’nde editörlük yapıyor. İlk romanı "Dancing Standing Still" 1993’te yayınlandı. İkinci romanı Aşk Hayatım. Son romanı "Husband and Wife" 2000’de yayınlandı. Bu romanıyla İsrail Yayıncılar Birliği’nin "Golden Book Ödülü" ile "Başbakanlık Ödülü"nü aldı. Kitapları İngiltere, ABD, Yunanistan, Fransa, Almanya, Hollanda, İtalya, İspanya, Norveç, Portekiz, Çin, Polonya ve Kore’de yayınlandı.

ÖDÜLLERİ:

1997 İsrail Başbakanlık Ödülü
1997 İsrail Yayıncılar Birliği’nin Golden Book Ödülü
 
ZİYA GÖKALP
23 Mart 1876’da Diyarbakır’da doğdu. 25 Ekim 1924’te İstanbul’da yaşamını yitirdi. Asıl ismi Mehmet Ziya. Babası yerel bir gazetede çalışan memurdu. Eğitimine Diyarbakır’da başladı. Amcasından geleneksel İslam ilimlerini öğrendi. 18 yaşında intihara teşebbüs etti. Bir yıl sonra 1895'te İstanbul’a gitti. Baytar Mektebine kaydını yaptırdı. Buradaki öğretimi sırasında İbrahim Temo ve İshak Sukûti ile ilişki kurdu. Jön Türkler’den etkilendi. İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katıldı. Muhalif eylemleri nedeniyle 1898’de tutuklandı. Bir yıl cezaevinde kaldı. Serbest bırakıldıktan sonra 1900'de Diyarbakır’a sürgüne gönderildi. 1908'e kadar Diyarbakır'da küçük memuriyetler yaptı. 2'nci Meşrutiyetten sonra İttihat ve Terakki'nin Diyarbakır şubesini kudu ve temsilcisi oldu. "Peyman" gazetesini çıkardı. 1909'da Selanik'te toplanan İttihat Terakki Kongresi'ne Diyarbakır delegesi olarak katıldı. Bir yıl sonra, örgütün Selanik’teki merkez yönetim kuruluna üye seçildi. 1910’da kurulmasında öncülük yaptığı İttihat Terakki İdadisi'nde sosyoloji dersleri verdi. Bir yandan da "Genç Kalemler" dergisini çıkardı. 1912'de Ergani Maden'den Meclis-i Mebusan'a seçildi, İstanbul'a taşındı. Türk Ocağı'nın kurucuları arasında yer aldı. Derneğin yayın organı "Türk Yurdu" başta olmak üzere Halka Doğru, İslam Mecmuası, Milli Tetebbular Mecmuası, İktisadiyat Mecmuası, İçtimaiyat Mecmuası, Yeni Mecmua'da yazılar yazdı. Bir yandan da Darülfünun-u Osmani'de (İstanbul Üniversitesi) sosyoloji dersleri verdi.

1'inci Dünya Savaşında Osmanlı'nın yenilmesinden sonra tüm görevlerinden alındı. 1919'da İngilizler tarafından Malta Adası'na sürgüne gönderildi. 2 yıllık sürgün döneminden sonra Diyarbakır'a gitti, Küçük Mecmua'yı çıkardı. 1923'te Maarif Vekaleti Telif ve Tercüme Heyeti Başkanlığı'na atandı, Ankara'ya gitti. Aynı yıl İkinci Dönem Türkiye Büyük Millet meclisi'ne Diyarbakır mebusu olarak girdi. 1924'te kısa süren bir hastalığın ardından İstanbul'da yaşamını yitirdi. Osmanlı Devleti'nin parçalanma sürecinde yeni bir ulusal kimlik arayışına girdi. Düşüncesinin temelinde, Türk toplumunun kendine özgü ahlaki ve kültürel değerleriyle, Batı'dan aldığı bazı değerleri kaynaştırarak bir senteze ulaşma çabası yatıyordu. "Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak" diye özetlediği bu yaklaşımın kültürel öğesi Türkçülük, ahlaki öğesi de İslamcılıktı. Uluslararası kültürün yapıcı öğesinin ulusal kültürler olduğunu savundu. Saray edebiyatının karşısına halk edebiyatını koydu. Batı'nın teknolojik ve bilimsel gelişmesini sağlayan pozitif bilim anlayışını benimsedi. Dini, toplumsal birliğin sağlanmasında yardımcı bir öğe olarak değerlendirdi. Toplumsal modeli, Emile Durkheim'in teorik temellerini kurduğu "dayanışmacılık" temelinde şekillendi. Bireyi temel alan liberalizm ile çatışmacı toplumu temel alan Marksizm'e karşı mesleki örgütleri temel toplum birimi olarak kabul eden solidarizmde karar kıldı. Toplumsal ve siyasi görüşlerini anlattığı sayısız makale yazdı. "Türkçülük" düşüncesini sistemleştirdi. Milli edebiyatın kurulması ve gelişmesinde önemli rol oynadı.

ESERLERİ

Kızıl Elma (1914)
Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak (1918)
Yeni Hayat (1918)
Altın Işık (1923)
Türk Töresi (1923)
Doğru Yol (1923)
Türkçülüğün Esasları (1923)
Türk Medeniyet Tarihi (1926, ölümünden sonra)
 
ZİYA OSMAN SABA
30 Mart 1910'da İstanbul’da doğdu. 29 Ocak 1957'de İstanbul'da yaşamını yitirdi. Mütareke yıllarında yatılı olarak başladığı Galatasaray Lisesi’nden 1931 yılında, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1936 yılında mezun oldu. Hukuk Fakültesi’nde iken Cumhuriyet gazetesi muhasebe servisinde, mezuniyetinden sonra Emlak Kredi Bankası’nda çalıştı. Daha sonra Milli Eğitim Basımevi Tashih Bürosu’nda görev yaptı. Kalp hastalığı üzerine evine çekilerek Varlık Yayınevi’nin yayın işleriyle meşgul oldu. Lise öğrenciliği yıllarında şiir yazmaya başladı. İlk şiiri 1927'de Servet-i Fünun dergisinde yayınlandı. Bu dergide tanıştığı arkadaşlarıyla "Yedi Meşale" topluluğuna katıldı. Bir süre Milliyet gazetesinin edebiyat sayfasına ve İçtihad dergisine yazılar yazdı. Varlık, Yücel ve Ataç dergisinde de yazı ve şiirleri yayınlandı. Çoğunu hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerinde Batı nazım biçimlerini kullandı ama içerikte 19'uncu Yüzyıl edebiyatı anlayışına bağlı kaldı. Şiirlerinde çocukluk anıları, ev ve aile sevgisi, yoksullara karşı duyarlılık, küçük mutlulukların sevinci, Tanrı'ya ve yazgıya boyun eğiş, ölüm ve ötesi gibi konuları işledi. Hecenin yanısıra özellikle son dönemlerinde serbest biçimde ve duru bir dille yumuşak, hüzünlü ve açık şiirler yazdı. Öykülerinde ise çoğunlukla anılarını anlattı.

ESERLERİ

ŞİİR:
Sebil ve Güvercinler (1943)
Geçen Zaman (1947, 1961)
Nefes Almak (1957, 1962)

HİKAYE:
Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi (1952)
Değişen İstanbul (1959)
 
ZİYA PAŞA
1825'te İstanbul'da doğdu, 17 Mayıs 1880'de Adana'da yaşamını yitirdi. Ası ismi "Abdülhamid Ziyaeddin." Galata Gümrüğü'nde katiplik yapan Erzurumlu Ferideddin Efendi'nin oğlu. Bayezit Rüşdiyesi'ni bitirdi. Özel derslerle Arapça, Farsça öğrendi. Bir süre Sadaret Mektub-i Kalemi'nde çalıştı. 1855'te Mustafa Raşid Paşa aracılığıyla sarayda Mabeyn Katipliği'ne atandı. bu sırada Fransızca öğrendi. Ali Paşa sadrazam olunca saraydan uzaklaştırıldı. 1861'de Kıbrıs, 1863'te Amasya Mutasarrıfı ve Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye üyesi oldu. 1865'te Yeni Osmanlılar Cemiyeti'ne katıldı. Yeniden Kıbrıs'a atanınca 1867'de Namık Kemal ile birlikte Londra'ya kaçtı. Birlikte Yeni Osmanlılar'ın yayın organı olan Hürriyet gazetesini yayınladılar. Namık Kemal'in ayrılmasından sonra gazetenin sorumluluğunu üstlendi. 1870'te Cenevre'ye gitti. Ali Paşa'nın ölümünden sonra 1871'de İstanbul'a döndü. 1872-1876 arasında Şurayı Devlet üyeliği ve maarif müsteşarlığı yaptı. Anayasayı hazırlayan Kanun-i Esasi adlı kurumda görevlendirildi. 1'inci Meşrutiyet'in ilanından sonra 1877'de vezir rütbesiyle önce Suriye Valiliği'ne ardından Adana Valiliği'ne atandı. Adana'da yaşamını yitirdi. 2'nci Abdülhamit yönetimine karşı özgürlükleri ve meşrutiyeti savundu. Batılılaşma yanlısı, yenilikçi Tanzimat Edebiyatı'nın öncüleri arasında yer aldı. Namık Kemal ve Şinasi ile birlikte yeni Türk edebiyatının temellerini attı. Tür edebiyatının kendi geleneğine sahip çıkmasını istedi, şiir ve yazı dilinin halkın dili olması gerektiğini savundu. Şiirlerinde divan şiir biçimlerini kullandı ama içerikte hak, adalet, uygarlık, hürriyet gibi temaları işledi. "Terci-i Bend" ve "Terkib-i Bend" isimli iki şiirinde ise insanın yargısı ve gerçeği kavramanın olanaksızlığı, Tanrı'nın mutlak egemenliği gibi metafizik konular üzerinde durdu. 1874-1875'te Arap, Fars ve Türk şairlerin şiirlerini "Harabat" adlı 3 ciltlik ansiklopedide topladı.

ESERLERİ

Zafername (1868, düzyazı şiir)
Rüya (ölümünden sonra, 1910)
Veraset Mektupları (ölümünden sonra 1910)
Eş'ar-ı Ziyâ (ölümünden sonra şiir, 1881)
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst