Sitede kimLer aLevi...

---> Sitede kimLer aLevi...

Benim anlamadığım bir olay daha var.

Şimdi alevi olmak iyi güzel sonuç olarak inandığın insanların içerisinde Hz. Ali gibi " Allahın Aslanı " sıfatını almış birisi var. Bu tarz insanlar dışlanıyor fakat gidip dağa taşa ota afedersiniz b*ka inanan insanlar dışlanmıyor aksine onlar daha bir sempatik daha bir alışılagelmiş şekilde kabul ediliyor. Ben ateistleri sevmem mesela. Bana göre boş insanlardır. Neyi savunurlar anlamam. İşleri güçleri olmayan kafaları basmayan insanlardır. Bunu Elhamdülillah bir Müslüman olarak söylüyorum. Ama Alevi kardeşlerim için aynı şeyi nasıl diyebilirler bilmiyorum. Bunu diyen insanlar ya Hz. Ali'yi tam olarak tanıyamamış ya da oturduğu yerden üfüren insanlar.

Bakın her alevi temiz demiyorum aynı ; her Müslümanın temiz olmadığı gibi.

Ama bilmiyorum Alevilik, sünnilik, şafilik konuları abartılmamalı diye düşünüyorum. Denildiği gibi ;

Din'de zorlama yoktur.

Kaldı ki Allah'ın varlığına inanan insanlardır Aleviler. Daha ne olsun ?

Ben alevi değilim fakat alevileri çoğu müslümandan daha çok severim.

Nazlının Yunus Emre 'nin sözünü hatırlatmasını tekrar yazıyım ;

" Yaratılanı severiz, Yaratan'dan ötürü "
 
---> Sitede kimLer aLevi...

WнιтєRσσт;3551921' Alıntı:
Benim anlamadığım bir olay daha var.

Şimdi alevi olmak iyi güzel sonuç olarak inandığın insanların içerisinde Hz. Ali gibi " Allahın Aslanı " sıfatını almış birisi var. Bu tarz insanlar dışlanıyor fakat gidip dağa taşa ota afedersiniz b*ka inanan insanlar dışlanmıyor aksine onlar daha bir sempatik daha bir alışılagelmiş şekilde kabul ediliyor. Ben ateistleri sevmem mesela. Bana göre boş insanlardır. Neyi savunurlar anlamam. İşleri güçleri olmayan kafaları basmayan insanlardır. Bunu Elhamdülillah bir Müslüman olarak söylüyorum. Ama Alevi kardeşlerim için aynı şeyi nasıl diyebilirler bilmiyorum. Bunu diyen insanlar ya Hz. Ali'yi tam olarak tanıyamamış ya da oturduğu yerden üfüren insanlar.

Bakın her alevi temiz demiyorum aynı ; her Müslümanın temiz olmadığı gibi.

Ama bilmiyorum Alevilik, sünnilik, şafilik konuları abartılmamalı diye düşünüyorum. Denildiği gibi ;

Din'de zorlama yoktur.

Kaldı ki Allah'ın varlığına inanan insanlardır Aleviler. Daha ne olsun ?

Ben alevi değilim fakat alevileri çoğu müslümandan daha çok severim.

Nazlının Yunus Emre 'nin sözünü hatırlatmasını tekrar yazıyım ;

" Yaratılanı severiz, Yaratan'dan ötürü "




kimsenin görüşüne kimse karışmamalı kimse de bi insanı bunun için yargılamamalı


fakat aleviler allahın varlığına inanan insanlardır daha ne olsun diyosun da allahın farz kıldığı 5husustan birine karşılar ? bu allaha karşı gelmek olmuyo mu ? oluyor.
 
---> Sitede kimLer aLevi...

Dediğim gibi alevilik hakkında bir bilgim yok : )

Nedir o karşı oldukları :H
 
---> Sitede kimLer aLevi...

WнιтєRσσт;3605952' Alıntı:
Kılan arkadaşlarım var ama. Göreceli bir konudur belki.

farklı görüşler var farklı kılma olayları falan var , ya din konusuna girince bi sürü şey var


her şeyden öte benim tek diceğim dini görüş vesairenin asla bazı ilişkilerde veya anlaşmalarda engel veya olumluluk taşımaması gerektiğidir. başkalarının düşünceleri görüşleri bi başkalarını ilgilendirmemeli bence saygı duymak gerek bu konuda haklı haksız meselesi yok çünkü.
 
---> Sitede kimLer aLevi...

Ben de Alevi değilim fakat; Alevi vatandaşlarımız hakkında bir iki cümle yazmak için girdim bu konuya ..

Aleviler hakkında çevremden genelde olumsuz yönde konuşmalara ve düşüncelere şahit olurudum ve bende de bu Alevilere karşı önyargı uyandırdı ..

Taaaa ki yolumuz Can Erzincan'a düşene kadar :)

Çok güzel anılarım oldu tabi ki bunların hepsini yazamayacağım hem sizlerin sıkılmadan okuması açısından hem de özel olanları var benim için ...

Üniversite'nin ilk günü ... Sınıfta ilk tanışıp,kaynaştığım samimi olduğum Alevi kökenli arkadaşım Ali'ydi .

Ali arkadaşımı tanıdıkça Alevileri'de yavaş yavaş tanımaya başlamıştım...

Yine sınıfımızda bulunan 35-40yaşlarında belediyede çalışan ve aynı zamanda okuyan Kenan abiyi tanımaktan büyük şeref duymuştum. Sağ olsun ağabeyliğini gösterdi evinin kapılarını açıp aşure ikram etti muharrem ayında ...

Diğer Alevi arkadaşlarla beraber Cem evinede yine ilk defa Erzincan'da gittim .

Sözün kısası , delikanlı,özü sözü bir,güvenilir,dürüst insanlardır. Forumda bulunan Alevi arkadaşlara selamlar sevgiler :)
 
---> Sitede kimLer aLevi...


Hepsini okuyacağını umut ederek;

ALEVİLERİN bugün camiye gitmedikleri bir gerçektir. Bunun hem sosyal, hem tarihi, hem de felsefi nedenleri vardır.

1) Tarihi Sebep: Bilindiği gibi, Mekke'nin alınması üzerine korkudan Müslüman olan Ebu Süfyan ailesinden gelme Muaviye, Osman zamanında Suriye'yi avucuna almış, Hz. Ali zamanında isyan etmiş, kılıç zoruyla püskürtülmüştü.

Hz. Ali Harici İbni Mülcem tarafından şehit edilince, Muaviye zor yoluyla Hz. Hasan'dan halifeliği aldı. Halkubi o zamana kadar, halife, halkın onayı ile seçiliyordu.

Muaviye, Hz. Ali'ye düşmandı... Ona, Şam'daki camilerde kılınan namazlarda, özellikle cuma namazlarında lanet ettiriliyordu. Hz. Hasan, Muaviye'ye hilafeti bırakırken, bu kötü âdetin kaldırılmasını anlaşmaya koymuştu. Fakat Muaviye, diğer koşullara uymadığı gibi, buna da uymadı. İslam şehirlerindeki camilerde, Hz. Ali'ye ve evlatlarına hakaretler, aldı başını gitti. Peygamber soyuna yönelik bu saldırılar, samimi Müslümanları yaralıyor, onları camilerden soğutuyordu.

Kendilerine, Müslümanların Emiri (emirülmüminin) dedirten bu Emevi padişahları, İslamiyet'i aslında hiçe sayıyorlardı. Örneğin, Velit, cariyesini erkek kıyafetine sokuyor, camiye yolluyor, halka namaz kıldırtıyordu. Kafası kızıyor, Kuran'ı hedef tahtasına asıyor, saatlerce okçulara oklatıyor, paramparça ettiriyordu. Sonra da; ?Haydi bakalım Muhammet'in kitabı, ne yapacaksan yap bana...? diyerek meydan okuyordu. Bir başka Emevi halifesi, namaz kıldırırken, namazı bırakıp cemaate; ?Yeter mi? Yoksa biraz daha kıldırayım mı?? diye alaylı alaylı soruyordu. Emeviler, aslında namaza hiç önem vermiyorlardı. Ama, halkın namaz kılmasını örgütlüyorlardı.

Yalancı âlimler ortaya çıkartılıyor, bunlar, uydurdukları Hz. Ali'yi kötüleyen sözlere, peygamber sözüdür, diyor ve bu yolla da Ali ve soyuna hakaret ediyorlardı.

Emevi devleti zamanında başlayan bu politik tavır, değişik biçimlerde şimdilerde bile yaşıyor. Camilerde genellikle politika konuşuluyor. Veya politikaya hizmet edecek konular din görevlilerince gündeme getiriliyor; değişik siyasal, dinsel görüşler hakarete uğruyor. İmamlar, cami görevlileri gibi değil, parti görevlileri gibi çalışıyorlar. Böyle davranmayan görevliler de var, ama bunlar azınlıktadır. Sünni Müslümanların bu konuda doğrudan doğruya bir hataları yok. Onlar yüzyıllardır yürütülen kötüleme kampanyalarının sonucu, olumsuz bakış açısı kazandılar...

Bugün, bir Alevi'nin camiye gitmesi demek, her türlü hakarete göğüs germeyi göze alması demektir.

Bu konuda birinci derecede suçlu olanlar, camilerin katı politik merkezler haline sokulmasına göz yumanlardır. Devlet, camileri, yalnızca dinsel işlerin konuşulduğu, Sünni insanların namaz kıldığı ibadet evleri haline getirmelidir.

Bugün, yerden biter gibi her tarafın camiyle dolmasının sebebi, ibadethane yetersizliği değildir. Yeni açılan camiler, gerici-bölücü politik görüşlerin harmanlandığı, örgütlendiği, yayıldığı politik birimlerdir.

2) Sosyal Sebep: Camilerde, Alevilere yapılan saldırılar ve hakaretler, bu kesimlerin camilerden kopmalarına sebep olmuştur. Türklerin Müslüman oldukları dönemde, camilerden kopma olayı tamamlanmıştı.

Alevi kesimi, camilerden uzaklaşmış, ama ibadetini bırakmamış, Tanrıya karşı görevini yapmak için yeni ibadet biçimleri de yaratmıştır. Anadolu Alevileri, başlangıçtan beri ibadetlerini cem ayini ile yerine getirmiştir. (Bölümüne bak.)

Bu nedenle, Alevilerin camiye gitmemeleri, bazı bağnazların söyledikleri gibi, onların dinsiz olduğunu göstermez.

Geçmiş dönemde, Aleviliğin, alt tabakalar tarafından benimsenmiş olması; bu tabakalar arasında bir ortak ibadet biçimi yaratmayı zorunlu kıldı. Çünkü, bu kesimler; kendilerine karşı düşmanlık eden tabakalarla bir arada ibadet etmenin olanaksızlığını görüyorlardı. Camilerin katı politik merkez haline getirilerek alt tabakaların inançlarına karşı hakaretlerin ortaya çıkması, kopuşu gündeme getirdi. Çünkü, camiler, yönetici kesimlerin elindeydi. Camilerde, hutbeler, yönetici kesimin çıkarlarını koruyacak biçimde veriliyordu. Hatta, İslamiyet'in görüntüsü bile değiştirilmiş; Müslümanlık, yönetici kesimin çıkarlarının savunması olarak gösterilmeye başlanmıştı. Tabakalar arasındaki sosyal, siyasal, ekonomik çatışmalar bu amaçla kullanılıyordu. Yönetimin denetemindeki camiler; alt katmanlara karşı amansız siyasi, dini, sosyal saldırıların gündeme getirildiği merkezler halindeydi. Alevi tabakalar; böyle bir ortamda ibadet etmenin olanaksızlığını görmüştü... Alevi geleneğine göre, Cafer'üs Sadık döneminde Aleviler özel ibadet toplantılarını başlatmışlardır. İlk cemler, bu toplantılar olarak kabul edilebilir.

3) Ekonomik Sebep: Aleviler, yoksul kesimden insanlardır. Göçebelerden bile çok zengin olanlar; Sünniliğe geçmişlerdir. Alevi halk, yaşayabilmek için çok çalışmak zorunda kalmıştır. Günde beş kez işlerini keserek namaz kılmaları, onları verimsiz olmaya, aç kalmaya mahkûm ediyordu.

Kuran'da yalnızca ?Tanrı'ya kulluk ediniz? dendiği halde, bu, günde beş vakit namaza dönüştürülmüş ve İslamiyet de bununla sembolize edilmeye başlanmıştı. Çalışan kesimin yaşam biçimine uymayan günde beş vakit işi bırakma nedeniyle Alevi kitlesi, bu işlemin yerine geçecek yeni yollar yaratmıştır. Zaten geçmişte de namazın bir meşakkate, yüke dönüşmemesi için gerektiğinde namaz birleştirilerek kılınmıştır. Hz. Muhammet buna özen göstermiştir. Hz Ali'de namazın uzatılarak yeni Müslüman olan halkın soğutulmaması için Yemen'deki görevlilere emir yollamıştır.

Gerçek, Kendini Kabul Ettirir

Alevilerin camiye gitmemesi, geçmişte ve günümüzde onlar için büyük suçlama konusu oldu. Fakat, gerçek kendisini dayattı; yaşam, Sünnileri de camiden koparttı. Bugün, Sünni Müslümanlardan camiye gidenlerin oranı yüzde onu geçmez. Hayatı rahat olan, geçinmek için hiç zorlanmayan şehirli kesim de bugün camiye gitmiyor... Bu sıkı tapınma biçimi, sosyal ve ekonomik hayatın gerçeklerine uymadığı için, namaz yalnızca bazı yaşlıların uyduğu bir ibadet haline döndü. Çalışan kitlenin namaz kılmaya vakti ve gücü kalmadığı için, camiler bomboş. Fakat, camiye gitmiyor diye, Sünni kesim insanlarımızın da inancından, imanından kuşku duyulmaz.

4) Felsefi Sebep: Alevilerin namaz kılmamasının asıl nedeni ise Alevi felsefesinden kaynaklanır.

Alevi felsefesinde, ibadette içtenlik önemlidir. Bütün ibadetlerin amacı da, Tanrı'ya yönelik kulluğun, Tanrı katından geri insana yansımasıyla, insanın mükemmel olmasıdır. Eğer, insan, inancında samimi ise ibadetin değişik şekilleri ile kendini meşgul etmesi yanlış bile sayılabilir. Çünkü bu, bir oyalanmadır. Yüreğin, Tanrı ile buluşmasını engeleyen bir oyalanma...

Aleviler, ceza veya mükâfat duygularıyla yapılan ibadetin gerçek kulluk olmadığına inanırlar. Hacı Bektaş Veli'nin bu konudaki görüşü, her şeyin içtenlikle yapılması yönündedir. İbadette biçim değil, öz önemlidir.

Namazı temel alan, namaz kılmayı mutlaklaştıran anlayış ile Alevi anlayışı arasında derin felsefi ayrılık vardır. (Bu konudaki ayrıntı için Alevi Felsefesi bölümüne bak.)

5) Dinsel Sebep: Aleviler için dindar olmanın yolu namaz kılmaktan geçmez. Namaz reddedilmez ama, ibadet onunla sınırlandırılmaz. Ayrıca, Alevilerin namaza bakış açısı, Sünnilikteki uygulamadan farklıdır.

Aleviler, Kuran'da namazın bugünkü haliyle dile getirildiğini kabul etmezler. Kuran'da namaz kılınız biçiminde bir ifade de yoktur. Söz konusu olan ?salat?tır. Salat, namaz değil, Tanrı'yı içten anıp selamlamaktır. Eğer bugünkü anlamda eğilip doğrulma gibi bir namaz biçimi kesin şart olsaydı, bunun Tanrı tarafından biçiminin bildirilmesi gerekirdi.

Halbuki;

a) Kuran'da namazın biçimi yoktur... Nasıl kılınacağı tarif edilmemiştir.

b) Kuran'da, namazın beş vakit kılınacağına ilişkin bilgi de yoktur.

Namazın bir secde olduğu, Kâbe?de putlar önünde eğilmenin bu anlama geldiği de ayrı bir olgudur. İslam öncesinin Arapları da (Müşrikler) bu anlamda namaz kılmışlardır. Bu olgu, diğer bütün dinlerde de bulunmaktadır.

İslamiyette, namaz uzun geldiğinden, kısaltılmıştır; kimi zaman uzatılmıştır; sayısı, değiştirilmiştir. Bu uygulamalar bile, namazın Tanrı'nın kesin emri olmadığını göstermek bakımından yeterlidir. Eğer namaz Tanrı'nın kesin emri ve gelecek zamanlara da uzanmasını istediği bir emri olsaydı; namaz olgusunun böyle boşlukta bırakılmaması gerekirdi. Namazın biçimi konusunda, Sünni kesim arasında bile yer yer anlaşmazlıklar vardır. Namazı kesin Tanrı buyruğu sayanlar, bu konuyu Kuran'da ve İslam tarihinde derinlemesine araştırmayanlardır.
 
---> Sitede kimLer aLevi...

tartısma konusu degıl anladıgım kadarıyla burası :)
alevilerin namaz kılmamalarının nedeni Hz.ali namaz kılarken kendinden geçiyormuş ruhun bedeninden ayrılır gibiymiş. böyle olduğunu bilen bir insan mı artık başka bir şey mi cami de namaz kılarken öldürmüş o yüzden gitmiyorlar ..
oruç falan da diyorlar ama bn de aleviyim babam oruçta tutuyor namaz da kılıyor .( bayramlarda olsa bile )
ve alevilerden başka kimse 12 imamlar orucunu tutmuyor. bizi dışlayanlar Hz.ali'yi dışlamış oluyor o yüzden dışlayanlara sadece cahilsiniz diyorum :)

iyi günler ..
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
---> Sitede kimLer aLevi...

güzel bir konu gerçekten..


Allah, Muhammed, Ali kutsallığını kalbinde taşıyan , Hz.Ali’nin adaletinden ayrılmayan temelinde insan sevgisi bulunan her dine , mezhebe ser inanca saygı duyan ve hoşgörü ile bakan, dil, din, ırk, renk , farkı gözetmeyen eline diline sahip olma ilkelerini şart koşan, gelmek isteyen, inançlı insanları çatısı altına alarak manevi susuzluklarını gideren, insanları yaşadıkları toplumda kendi istekleriyle kendi kendilerini yargılamalarını sağlayan, laik,demokrat, eiştlikçi, katılımcı, paylaşımcı düşünceyi savunan, zalime ve zulme karşı gelen, mazlumun yanında olan, şeriatın bağnaz kuralllarına bağlı olmayan, ve onu reddeden, İslam dinini kendine göre ve sunni inancın dışında yorumlayan, aslı doğruluk, kemali dostluk, cevheri, merhamet, görüşü eşitlik, hazinesi bilgi, meyvası sevgi hamuru ile yoğrulmuş, insanı Kamil ve erdemli insan yaratmayı ön gören, korkuyu aşıp sevgi ile tanrıya yönelen, Enel-Hak ile insanın özünde tanrıyı gören, yaradan ile yaradılan ikiliğinen Varlk Birliğine varan, edep ve ahlaklığı yaşamın temeline oturtan, insanı yücelten, hamurunda hem ilahiliğin hemde irfaniliğin mayası bulunan; kişinin ahlaklı ve karakterli yaşam ilkelerini belirleyen, Hz. Muhammed ve Hz. Ali’den gelen neslin imametini teberra ve tebelle ilkesi ile sahiplenen, dini biçim ve şekil olarak değil, gerçek anlamıyla algılayan, dini bağımsız bir irade gücü ve batını özelliği ile evrimleştiren akıl ve iman bütünlüğünde birleştiren ve tüm bunları Kırklar Cemi ile yürüten bir inanç sistemidir. Alevilik Aleviler için üst kavramı, Bektaşilik ve Kızılbaşlık ise alt kavramları oluşturur.

Alevilikte Allahtan başka Tanrı Yoktur.

Kızılbaşlık Nedir?
Kızılbaş, Allah’ı ve Resulü uğruna kendini adamış, onların yolunda canından ve malından vazgeçmiş, bu yolda ölmek var dönmek yoktur yeminini başına sardığı kırmızı sarık ile ilan eden kişilerdir.
 
---> Sitede kimLer aLevi...

Hepsini okuyacağını umut ederek;

ALEVİLERİN bugün camiye gitmedikleri bir gerçektir. Bunun hem sosyal hem tarihi hem de felsefi nedenleri vardır.

1) Tarihi Sebep: Bilindiği gibi Mekke'nin alınması üzerine korkudan Müslüman olan Ebu Süfyan ailesinden gelme Muaviye Osman zamanında Suriye'yi avucuna almış Hz. Ali zamanında isyan etmiş kılıç zoruyla püskürtülmüştü.

Hz. Ali Harici İbni Mülcem tarafından şehit edilince Muaviye zor yoluyla Hz. Hasan'dan halifeliği aldı. Halkubi o zamana kadar halife halkın onayı ile seçiliyordu.

Muaviye Hz. Ali'ye düşmandı... Ona Şam'daki camilerde kılınan namazlarda özellikle cuma namazlarında lanet ettiriliyordu. Hz. Hasan Muaviye'ye hilafeti bırakırken bu kötü âdetin kaldırılmasını anlaşmaya koymuştu. Fakat Muaviye diğer koşullara uymadığı gibi buna da uymadı. İslam şehirlerindeki camilerde Hz. Ali'ye ve evlatlarına hakaretler aldı başını gitti. Peygamber soyuna yönelik bu saldırılar samimi Müslümanları yaralıyor onları camilerden soğutuyordu.

Kendilerine Müslümanların Emiri (emirülmüminin) dedirten bu Emevi padişahları İslamiyet'i aslında hiçe sayıyorlardı. Örneğin Velit cariyesini erkek kıyafetine sokuyor camiye yolluyor halka namaz kıldırtıyordu. Kafası kızıyor Kuran'ı hedef tahtasına asıyor saatlerce okçulara oklatıyor paramparça ettiriyordu. Sonra da; ?Haydi bakalım Muhammet'in kitabı ne yapacaksan yap bana...? diyerek meydan okuyordu. Bir başka Emevi halifesi namaz kıldırırken namazı bırakıp cemaate; ?Yeter mi? Yoksa biraz daha kıldırayım mı?? diye alaylı alaylı soruyordu. Emeviler aslında namaza hiç önem vermiyorlardı. Ama halkın namaz kılmasını örgütlüyorlardı.

Yalancı âlimler ortaya çıkartılıyor bunlar uydurdukları Hz. Ali'yi kötüleyen sözlere peygamber sözüdür diyor ve bu yolla da Ali ve soyuna hakaret ediyorlardı.

Emevi devleti zamanında başlayan bu politik tavır değişik biçimlerde şimdilerde bile yaşıyor. Camilerde genellikle politika konuşuluyor. Veya politikaya hizmet edecek konular din görevlilerince gündeme getiriliyor; değişik siyasal dinsel görüşler hakarete uğruyor. İmamlar cami görevlileri gibi değil parti görevlileri gibi çalışıyorlar. Böyle davranmayan görevliler de var ama bunlar azınlıktadır. Sünni Müslümanların bu konuda doğrudan doğruya bir hataları yok. Onlar yüzyıllardır yürütülen kötüleme kampanyalarının sonucu olumsuz bakış açısı kazandılar...

Bugün bir Alevi'nin camiye gitmesi demek her türlü hakarete göğüs germeyi göze alması demektir.

Bu konuda birinci derecede suçlu olanlar camilerin katı politik merkezler haline sokulmasına göz yumanlardır. Devlet camileri yalnızca dinsel işlerin konuşulduğu Sünni insanların namaz kıldığı ibadet evleri haline getirmelidir.

Bugün yerden biter gibi her tarafın camiyle dolmasının sebebi ibadethane yetersizliği değildir. Yeni açılan camiler gerici-bölücü politik görüşlerin harmanlandığı örgütlendiği yayıldığı politik birimlerdir.

2) Sosyal Sebep: Camilerde Alevilere yapılan saldırılar ve hakaretler bu kesimlerin camilerden kopmalarına sebep olmuştur. Türklerin Müslüman oldukları dönemde camilerden kopma olayı tamamlanmıştı.

Alevi kesimi camilerden uzaklaşmış ama ibadetini bırakmamış Tanrıya karşı görevini yapmak için yeni ibadet biçimleri de yaratmıştır. Anadolu Alevileri başlangıçtan beri ibadetlerini cem ayini ile yerine getirmiştir. (Bölümüne bak.)

Bu nedenle Alevilerin camiye gitmemeleri bazı bağnazların söyledikleri gibi onların dinsiz olduğunu göstermez.

Geçmiş dönemde Aleviliğin alt tabakalar tarafından benimsenmiş olması; bu tabakalar arasında bir ortak ibadet biçimi yaratmayı zorunlu kıldı. Çünkü bu kesimler; kendilerine karşı düşmanlık eden tabakalarla bir arada ibadet etmenin olanaksızlığını görüyorlardı. Camilerin katı politik merkez haline getirilerek alt tabakaların inançlarına karşı hakaretlerin ortaya çıkması kopuşu gündeme getirdi. Çünkü camiler yönetici kesimlerin elindeydi. Camilerde hutbeler yönetici kesimin çıkarlarını koruyacak biçimde veriliyordu. Hatta İslamiyet'in görüntüsü bile değiştirilmiş; Müslümanlık yönetici kesimin çıkarlarının savunması olarak gösterilmeye başlanmıştı. Tabakalar arasındaki sosyal siyasal ekonomik çatışmalar bu amaçla kullanılıyordu. Yönetimin denetemindeki camiler; alt katmanlara karşı amansız siyasi dini sosyal saldırıların gündeme getirildiği merkezler halindeydi. Alevi tabakalar; böyle bir ortamda ibadet etmenin olanaksızlığını görmüştü... Alevi geleneğine göre Cafer'üs Sadık döneminde Aleviler özel ibadet toplantılarını başlatmışlardır. İlk cemler bu toplantılar olarak kabul edilebilir.

3) Ekonomik Sebep: Aleviler yoksul kesimden insanlardır. Göçebelerden bile çok zengin olanlar; Sünniliğe geçmişlerdir. Alevi halk yaşayabilmek için çok çalışmak zorunda kalmıştır. Günde beş kez işlerini keserek namaz kılmaları onları verimsiz olmaya aç kalmaya mahkûm ediyordu.

Kuran'da yalnızca ?Tanrı'ya kulluk ediniz? dendiği halde bu günde beş vakit namaza dönüştürülmüş ve İslamiyet de bununla sembolize edilmeye başlanmıştı. Çalışan kesimin yaşam biçimine uymayan günde beş vakit işi bırakma nedeniyle Alevi kitlesi bu işlemin yerine geçecek yeni yollar yaratmıştır. Zaten geçmişte de namazın bir meşakkate yüke dönüşmemesi için gerektiğinde namaz birleştirilerek kılınmıştır. Hz. Muhammet buna özen göstermiştir. Hz Ali'de namazın uzatılarak yeni Müslüman olan halkın soğutulmaması için Yemen'deki görevlilere emir yollamıştır.

Gerçek Kendini Kabul Ettirir

Alevilerin camiye gitmemesi geçmişte ve günümüzde onlar için büyük suçlama konusu oldu. Fakat gerçek kendisini dayattı; yaşam Sünnileri de camiden koparttı. Bugün Sünni Müslümanlardan camiye gidenlerin oranı yüzde onu geçmez. Hayatı rahat olan geçinmek için hiç zorlanmayan şehirli kesim de bugün camiye gitmiyor... Bu sıkı tapınma biçimi sosyal ve ekonomik hayatın gerçeklerine uymadığı için namaz yalnızca bazı yaşlıların uyduğu bir ibadet haline döndü. Çalışan kitlenin namaz kılmaya vakti ve gücü kalmadığı için camiler bomboş. Fakat camiye gitmiyor diye Sünni kesim insanlarımızın da inancından imanından kuşku duyulmaz.

4) Felsefi Sebep: Alevilerin namaz kılmamasının asıl nedeni ise Alevi felsefesinden kaynaklanır.

Alevi felsefesinde ibadette içtenlik önemlidir. Bütün ibadetlerin amacı da Tanrı'ya yönelik kulluğun Tanrı katından geri insana yansımasıyla insanın mükemmel olmasıdır. Eğer insan inancında samimi ise ibadetin değişik şekilleri ile kendini meşgul etmesi yanlış bile sayılabilir. Çünkü bu bir oyalanmadır. Yüreğin Tanrı ile buluşmasını engeleyen bir oyalanma...

Aleviler ceza veya mükâfat duygularıyla yapılan ibadetin gerçek kulluk olmadığına inanırlar. Hacı Bektaş Veli'nin bu konudaki görüşü her şeyin içtenlikle yapılması yönündedir. İbadette biçim değil öz önemlidir.

Namazı temel alan namaz kılmayı mutlaklaştıran anlayış ile Alevi anlayışı arasında derin felsefi ayrılık vardır. (Bu konudaki ayrıntı için Alevi Felsefesi bölümüne bak.)

5) Dinsel Sebep: Aleviler için dindar olmanın yolu namaz kılmaktan geçmez. Namaz reddedilmez ama ibadet onunla sınırlandırılmaz. Ayrıca Alevilerin namaza bakış açısı Sünnilikteki uygulamadan farklıdır.

Aleviler Kuran'da namazın bugünkü haliyle dile getirildiğini kabul etmezler. Kuran'da namaz kılınız biçiminde bir ifade de yoktur. Söz konusu olan ?salat?tır. Salat namaz değil Tanrı'yı içten anıp selamlamaktır. Eğer bugünkü anlamda eğilip doğrulma gibi bir namaz biçimi kesin şart olsaydı bunun Tanrı tarafından biçiminin bildirilmesi gerekirdi.

Halbuki;

a) Kuran'da namazın biçimi yoktur... Nasıl kılınacağı tarif edilmemiştir.

b) Kuran'da namazın beş vakit kılınacağına ilişkin bilgi de yoktur.

Namazın bir secde olduğu Kâbe?de putlar önünde eğilmenin bu anlama geldiği de ayrı bir olgudur. İslam öncesinin Arapları da (Müşrikler) bu anlamda namaz kılmışlardır. Bu olgu diğer bütün dinlerde de bulunmaktadır.

İslamiyette namaz uzun geldiğinden kısaltılmıştır; kimi zaman uzatılmıştır; sayısı değiştirilmiştir. Bu uygulamalar bile namazın Tanrı'nın kesin emri olmadığını göstermek bakımından yeterlidir. Eğer namaz Tanrı'nın kesin emri ve gelecek zamanlara da uzanmasını istediği bir emri olsaydı; namaz olgusunun böyle boşlukta bırakılmaması gerekirdi. Namazın biçimi konusunda Sünni kesim arasında bile yer yer anlaşmazlıklar vardır. Namazı kesin Tanrı buyruğu sayanlar bu konuyu Kuran'da ve İslam tarihinde derinlemesine araştırmayanlardır.

8ay kadar geç farketmiş olsam da, öncelikle araştırıp uğraşıp buraya aktardığın için teşekkür ederim.

Hepsini okudum, fakat takıldığım bi husus var.

Kırmızıyla belirttiğim ekonomik sebep bölümünde, 'halbuki'den sonrasını düşünmeyerek söylüyorum ; benim bildiğim üzere, ezan dinimizde insanların dünya işinden bir an olsun uzaklaşması, ahiret kavramını düşünmesi, ibadetlerini hatırlaması için var. Bildiğim ezan okununca yapılan her şey bırakılır ve dinlenir, her şeyden öncelikli odur. Ocakta yemeğim var diye bahane edilerek namaz ertelenmez misal.

Ama halbuki'den sonrası için söylüyorum ; 5vakit namaz eğer farz değilse, veyahut namaz denilen kavram belli kurallara pozisyonlara tabi değilse (ki araştırmam gerek), karşı çıktığım bi durum yok.

Fakat baktığım bazı yerlere göre ;

Namazın Beş Vakit Olduğunun Kur'an'da Tesbiti
Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:
"Gündüzün iki ucunda ve gecenin bir kısmında namaz kıl. Doğrusu iyilikler kötülükleri giderir."
(Sad suresi : 114)

Gündüzün iki ucu akşam ve sabah namazı, bir kısmında da yatsı namazı vardır. Üç vakit bu ayette.

"Güneşin batıya yönelmesinden gece karanlığına kadar namazı kıl. Tanyeri ağarırken de sabah namazını kıl. Zira bu namaz görülmeye değerdir."
(İsra Suresi :78)

Güneşin batıya yönelmesinden gece olana kadar kılınan namaz ikindi namazıdır. Sabah namazı tekrar edilmiştir.

"Ey Muhammed! Onların dediklerine sabret. Güneşin doğmasından önce ve batmasından sonra Rabbini tesbih et (namaz kıl) geceleyin ve gündüzün yanlarında da tesbih et (namaz kıl)."
(Taha suresi : 130)

Güneşin doğmasından önce sabah namazı, batmasından önce ikindi namazı, geceleyin yatsı namazı, gündüzün yanlarında akşam ve öğle namazı kılınacak. Bu ayetle beş vakit namaz sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazları sabit oluyor.

Beş vakit namaz; sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazları Kur'an-ı Kerim içinde değişik yerlere serpiştirilerek zikredilmektedir. Bazan ikisi, bazan üçü, bazan dördü değişik bir ifade üslupla anlatılmaktadırlar. Cenab-ı Peygamberimiz, Kur'an-ı Kerim'i hem sözü ve hem de işi ile tefsir etme hakkına sahip olduğu için bu hak kendisine Allah tarafından verilmiştir sözü ve işi namazın beş olduğunu açıklamıştır.


Mavi olarak belirttiğim bölüme gelirsek de ; dönemimizde malesef ki kime inancağımızı şaşırmış bulunmaktayız. Hangi hoca, Kur'an'ın hangi tercümesi vs. Kimse güvenemiyor. Şu an sana alıntı olarak gösterdiğim bölümü de savunamam bu yüzden. Ne Kur'an'da 5vakit namazın farz kılındığını iddia edebilirim, ne de kılınmadığını. Henüz yeterli bilgiye sahip değilim, bu yüzden şüpheci yaklaşımımın günah olacağını düşünmüyorum. Elimizdeki tek gerçek Kur'an ve bunun da dediğim gibi tercümelerinin ne kadar gerçek olduğunu bilemiyoruz. Kiminin o yok, kiminin bu var dediği gibi.

Sünni meselesine de gelmek istiyorum, madem şu an camiye sünniler gitmiyor, aleviler gitmiyor, bu gidenler kimler?
 
---> Sitede kimLer aLevi...

Gözde' Mavi olarak belirttiğim bölüme gelirsek de ; dönemimizde malesef ki kime inancağımızı şaşırmış bulunmaktayız. Hangi hoca' Alıntı:
Merhaba. Şaşırmak yerine yaradanın her kuluna bahşettiği aklı kullanmaya ne dersiniz?. Hemde başkalarının aklını değil, kendinize ait olan,muhteşem aklı kullanmak, bütün sorunların olduğu gibi, bu konununda tek anahtarıdır. Çözüm ondadır. saygılar.
 
Son düzenleme:
---> Sitede kimLer aLevi...

İlk başta aleviyim, bunu belirteyim. Hatta melezim diyebilirim, baba alevi anne sünni. Bazı yazılanları okudum, çok ilginç geldi. Alevilerin namaz kılmadığına dair. Bu düşünce gerçekten çok yanlış. Tüm aleviler için namaz kılmıyor denilemez. Bir kısım aleviler namaz da kılıyor, Ramazan Ayı'nda oruçta tutuyor. Camiye giden alevilerde var. Ben kendi akrabalarımdan ve kendimden yola çıkaracak belirtiyorum bunları. Hz.Ali'nin namaz kılarken sırtından bıçaklandığı söylenmiştir her zaman. Aleviler müslüman değil diyenlerde vardır her zaman, madem aleviler bu kadar kötü o zaman Peygamber efendimiz neden kızını Hz.Ömer'e değil de, Hz.Ali'ye vermiş. Hz.Ömer ve Hz.Ali , Peygamber efendimizin kızı yüzünden birbirlerine düşman kesilecek dereceye geldiklerinde. Peygamber efendimiz neden Hz.Ali'ye vermiş kızını? Aleviler bu kadar mı kötüymüş yani. Hristiyanlara gösterilen saygının 4'te 1'i bile gösterilmiyor alevilere. Her alevi aynı kefene konuluyor ve ben bundan çok rahatsız oluyorum.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst