ßy.MeCHuL
Kayıtlı Üye
Önce baygin bir iniltiydi yamactan duyulan,
Sonra bir gölge belirmisti kus ucmaz yoldan;
Asyanin titreterek bagri yanik topragini
Geliyor, bakitim, uzaktan sökülen bir kagni...
Inleyen memleketimdir bu tekerlekte, dedim.
Hangi bir köylü bu kagniyle sürünmekte? dedim.
Canli bir yüz bana ayklasti, mehabetle dolu.
Kim bu ? Nerden bu gelis ? Hangi yolun yolcusu bu ?
Bu gelen bir yuvasiz kus gibi pervasizdi.
Bu gelen köylü, sesinden tanidim, bir kizdi.
Sanki vurmus da onun bir karasevda basina,
Kahramanlar gibi yalniz cikiyor dag basina...
Ne uzun yol yürümüs hali, ne yorgunluk izi,
Sacinin rengi bakirdandi, bakirdan derisi.
Yaklasirken bu bakir tenli güzel kivrilarak,
Karli gönlümde günes gördü kizil bir yaprak.
Bir kizil gün doguyor sandim o bastan yarina,
Gözlerim yandi dokundukca kizil saclarina.
Öyle bir kor gibi kizgindi ki korkuttu beni.
Dökülürken saci, kipkirmizi, kan tuttu beni.
Anladim ben, neye her ruha tekindir denemez;
Neye, bir kus gibi, her sacta gönül dinlenemez!
Anladim ben ki dokunmaz sana agyarin elil
Gögsümün sarmak icin yandigi binbir güzeli
Bu tutusmus basin en sonra unutturdugu bana.
Gözlerim görmüyor etrafi, günes vurdu bana...
Kagni kayboldu, günes batti, bir ishak sesi var.
Kiz uzaklasti, fakat bende o basdönmesi var.
Şair : Faruk Nafiz Çamlıbel