Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Ölümdür yaşanan tek başına aşk iki kişiliktir. En güzel şiirler
Esinti Bahar gelmeden açtı bütün çiçekler.
Bak bu papatya
bu lale
bu menekşe.
Şimdi çocuğumdur bütün öksüz bebekler.
Bak bu umut
bak bu sevgi
bak bu özlem.
Ruhumda karayel den eser kalmadı.
Bak işte tenime dokunan meltemlerdir.
Bu adam aslında hiç böyle olmadı
Bak albümdeki resimlerim hep sefillerdir.
Şimdi rengarenk giyip hayallerimi.
Gökyüzünde dans etme zamanıdır.
Şimdi eskicilere satıp kederlerimi
Aşkı kadeh kadeh içme zamanıdır.
Hangi yüzyıldan ışınlandım bu aleme
Daha önce gelmediğim bir yerdeyim
Dostlarım görse çok gülerdi halime
Onlara göre yalnızlığa siyah perdeyim
Karamsarlığımı paketleyip sonsuzluğa postaladım
Artık duvarlara çentik atan adam değilim
Bütün yazılmış aşk şiirlerini sevdama besteledim.
Artık bende mecnun ferhat gibi biriyim.
Hadi anne tut ellerimi sana bir hediyem var
Ne olduğunu sorma merakını sabrına sar
İşte şu gördüğün yeşil gözlü dilber bana yar
Koş anne koş! ! git
Ben ve Kendimm.!! AğLadım..
Resmine baktıkça.
Ben ağLadıkça biRaz daha kızardı yüzün sanki.
Yüzün başLadı ağLamaya.
AğLaştık..
Seninde doLdu gözlerin.
Seninde titredi çenen.
KaşLarın çatıLdı..
Sen de peçeteye ihtiyaç duymadın.
Umursamadın
peçeteyi biLe.
BulutLarında kasvetLi.
GözLerin gibi ..
AsLında gözLerin o şehrin en güzeL yeri.
İçi doLu
kabarık
pınarLarı taşmaya meyiLLiii
Ya da ben fazLa saçmaLıyorum ne dersin ?
KirpikLerine bak
Ya da ben bakarım.
Her neySe ...
Sen en iyisi kendine iyi bak.
Çünkü ben bakamıyorum ..
Sen bu satırları okurken ben cok uzaklarda olacağım...
Böyle başlardı bütün bildiğimiz mektuplar
Biliyormusun? Bu ikimizin hikayesi
Şu anda nerdesin
ne yapmaktasın;
Bildiğim yerlerdemisin yoksa hiç görmediğim bir evin penceresinde mi
Sevdiklerin özlemi sardımı nicedir kalbini
Pişman mısın başlamadıkların için
iç cekiyorsundur şimdi
Düşünüpte yazmadığın yazıpta yollamadığın mektupları saklıyormusun hala
Kafanda hep aynı cümle biliyorum ne olacak halim
Ah
biriktirdiğimiz bütün hevesler nasılda hızla tükendiler.
En çok kimi özledin
en çok neyi bekledin?
Şimdi düşlediklerimin neresindesin...
Dedim ya.
Bu ikimizin hikayesi...
Islandımız bütün yağmurları
dudak kanatan kalpli sızı aşklarımızı
Bizi buluşturan kaldırımları
İşte bütün bunları bütün bunları yazıyorum.
Ben unutmadım diye
Hatırlıyormusun sonunu değiştirmediğimiz filmleri
Hayatın gerceğidir sandığımız kabullenilmiş yenikliği
Bir ağızdan söylediğimiz en kahraman cenkliği
Gözümden Öpme Ayrılık Derdin...
GÖZÜMDEN ÖPME AYRILIK DERDİN.... Bir kız var.Güzel
çekici
alımlı. universitede öğretmenlik okuyor. Erkekde aynı şehirde teknikerlik okuyor. Bi arkadaş ortamında tanışıyor iki genç. Ve arkadaşlıklarını pekiştiriyorlar... Sonra ikisinin de dudaklarından o sihirli kelimeler dökülüyor kızın okulunun bitmesine çok az kala.... Erkeğin okulunun bitmesine daha iki yıl var. Bu arada kızın akrabaları
ailesi kızı dört elden evlendirmeye çalışıyorlar. Erkek çaresiz. Kız erkeğin okuduğu şehirde kalabilmek için her şeyi yapıyor.Her yolu deniyor. Bu arada ailesinin damat arayışları sürüyor. Kız sevgilisini söyleyemiyor ailesine.Erkek daha öğrenci ve kızdan bir yaş küçük. Ailesinin tepkisinden çekiniyor kız. Kız erkeğin bulunduğu şehirde dershanenin biriyle anlaşıyor ama ilk yıl para vermeyiz diyor dershane sahipleri.. Bundan sonra işler daha da zor duruma giriyor. Kızla erkeğin aynı şehirde birlikte yaşayabilmeleri için para lazım ama yok... Kızın ailesi orada çalışırsan sana zırnık göndermeyiz diyor. Erkek elinden geleni yapıyor.gündüz okuyor gece çalışıyor ama ne fayda.ögrenciye kim ne kadar maaş verir ki! Bulundukalrı şehirde bir ev tutmaya kalksalar ev kirasının üçte biri kadar. Tesadüf ya...!!! Erkeğin bütün bursları
kredileri kesiliyor. Daha sonra kızı evlendirme çabalarıi hızlanıyor ve kızı memleketinden çağırıyorlar. Kız mecburen gidiyor ve bir daha geri dönemiyor. Erkek perişan bi halde...okulu bırakıyor... Kız memleketine gittiğinde her şeyi göze alıp söylüyor. Kızın ailesi kızla erkeğin ilişkilerini tamamen koparıyor.değil görüşmek seslerini bile duyamıyorlar birbirlerinin. Erkek okulu bıraktıktan sonra bi süre perişan geziyor. Kız da bu arada evleniyor.
Erkek bi işe giriyor ve kısa sürede başarılı olup konumunu üst makamlara taşıyor Ve kızın yaşadığı şehirde çalışmaya başlıyor Kız evlendikten iki buçuk ay sonra boşanıyor.Ama kızı eve kapatıyor ailesi... Erkek kızı araştırıyor.ve kızla iletisime geciyor.birbirlerini halen cok seviyorlar. Ve bir gece her şeyi göze aıp kızı evinden kaçırıyor. İki genç geçen acıların ardından mutlu gözlerle birbirlerine sarılıyor...Erkeğin memleketine doğru yola çıkıyorlar. Yolda alkollu bir araçla çarpışıyorlar ve ikisi de oracıkta can veriyor. Tam kavuştuk derken..... Erkeğin cep telefonunda okul yıllarında kızla birlikteyken bir MSJ!!!
Beraberliğinizin ne zamandır devam ettiği çok da belirleyici değil; asıl olay aşkınızın hangi seviyede seyrettiğini gösteren basit ipuçlarında gizli. Aşkın 7 seviyesini bilirseniz
acı finale ne uzaklıkta durduğunuzu kolayca anlarsınız!
SEVİYE 1: AKLIMBAŞIMDA DEĞİL
Tanıştığınız andan beri karnınızda kelebekler uçuşuyor
ayaklarınız yerden kesiliyor
kendinizi dünyanın en mutlu insanı gibi hissediyorsunuz. Merak etmeyin
yalnız değilsiniz. Bu ve buna benzer belirtiler
ilişkinin ilk günlerinde ortaya çıkan doğal tepkilerdir. Olanlar karşısında insan ister istemez teslimiyet bayrağını çekiverir. Önemli olan teslimiyetin düzeyini karşınızdakine göre belirlemektir.
SEVİYE 2: SÜREKLİ ONDAN BAHSEDİYORUM
Birkaç aydır berabersiniz ve birbirinize dair keşfettiğiniz ne varsa insanlara anlatmaya bayılıyorsunuz. Diğer yandan
insanların sizden sıkılabileceğini de düşünüyorsunuz. Siz sonsuza dek partnerinizle bir arada kalabileceğinizi hayal ederken
herkese sürekli onu anlatmanız yüzünden ilk kavgalar yaşanabilir. Biraz daha ketum olun.
SEVİYE 3: BENİ OLDUĞUM GİBİ SEV
Sık sık tekrarlayan ağlama nöbetleri ve kavgalar gündemde... Artık çeşit çeşit kıyafetleri
makyaj malzemelerini bir kenara koydunuz. 24 saat bakımlı olmaya üşeniyorsunuz. Nasıl olsa o sizi tanıyor ve sizi olduğunuz gibi seviyor
değil mi? Ama bu durum çok uzun süre istediğiniz seviyede gitmeyebilir. Kendinize çekidüzen verin ve onunla tanıştığınız zaman ne kadar bakımlıysanız
yine öyle olun.
SEVİYE 4: ARTIK TELEPATİ DEVREDE
Birbirinizin cümlelerini tamamladığınız evredir. Bir soru sorulduğunda
cevabın ne olması gerektiğini biliyorsunuzdur. Partneriniz huysuzlanıyorsa hasta olacağını anlarsınız... "Paran var mı?" dediğinizde "Alışverişe mi çıkalım" cevabını almanız da genellikle bu evreye rastlar! Öncekilere oranla daha rahat bir süreçtir
tadını çıkarın.
SEVİYE 5: YOKSA BENDEN SIKILDI MI
Aşkın yerini sevgiye bıraktığı
ilişkinin de rutinleşmeye başladığı evredesiniz... Bu evrede her iki taraf da arkadaşlarıyla daha çok vakit geçirmek ve biraz daha sosyalleşmek ister. Taraflar birbirlerinden sıkıldıklarını düşünürler
aslında ihtiyaçları olan biraz zamandır. Birbirinize biraz anlayış gösterir
istediği zamanı verirseniz her şey yolunda gider. İnatlaşmaya kalkmayın!
SEVİYE 6: YOK YOK
BENİ SEVİYOR
Beşinci seviyeyi kazasız belasız ardınızda bıraktıysanız
partnerinizin hálá neden yanınızda olduğu sorusunun cevabını bulmuşsunuz demektir: Çünkü sizi seviyor. Arkadaşlarıyla rahatça görüştü
baskı hissetmedi ve yine güle oynaya yanınıza geldi...
Bundan sonra ihtiyacınız olan şey
olaylara birbirinizi kırmadan hoşgörü çerçevesinde bakmaktır. Bu sayede birçok çift uzun yıllar birlikteliklerini keyifle sürdürür.
SEVİYE 7: YOLUN SONU GÖRÜNDÜ
Bunca zaman geçti hálá iletişimde sorun mu yaşıyorsunuz? Ne yazık ki
boşa kürek çekiyorsunuz. 7?nci seviye bir bakıma aşkın sonudur! Sık sık birbirinizle kavga etmek
sürekli yanlış anlaşılma halinde olmak
ayrılık çanlarının çaldığını
dahası her şey yoluna girse bile bir daha asla o ilk aşık olduğunuz insana ulaşamayacağınızı gösterir.
Öyle bir ilişkiye tutulursunuz ki ne sevebilir nede terkedebilirsiniz
körkütük bağlanmışsınızdır aslında en güzel yıllarınızın
acı tatlı hatıralarınızın ortağıdır. İç çekişmelerinizin nedeni
yazılarınızın ilhamı
sohbetlerinizin konusudur. Gözyaşlarınızda
bilinçaltınızda
kahkakanızdadır. Korkunca saklandığınız bir sığınak
coşunca öptüğünüz bir bayrak. sevdanız riyasız
çıkarsız
karşılıksızdır sınırsız ve nihayetsiz "ölmek var dönmek yok" tur Gün gelir anlarsınız
içten içe birşeylerin kanadığını tutkulu sevdaların gizli hançerleri başlar parıldamaya Şurasından burasından eleştirmeye koyulursunuz "şöyle görünse
öyle demese" "değişse biraz yada eskisi gibi olsa ...." Başkalarını örnek göstermeye
"bak onlar nasıl yaşıyor"ı demeye başlarsınız. Hem birlikte yaşayıp
hem özgür olmanın yollarını ararsınız Aşkınızın gözü kör değildir artık Yanlışlarını görüp düzeltmek istersiniz "Eskiden böylemiydi ya...." diye başlayan sohbetlerde açılır eleştirilerin kapısı açıldıkça bastırılmış itirazlar yükselir bilinçaltınızdan böyle süremeyeceğini bilirsiniz
değişsin istersiniz O
sevgisizliğe yorar bunu
ihanete sayar Tutulu ilişkilerde ihanetin bedeli ölümdür. "Ya sev böyle yada terket" diye gürler. Bir zamanlar bir gülücüğüyle alacakaranlığı ısıtan o rüya bir kabusa dünüşür birden... kapatır gönlünün kapılarını
yasaklar kendini size.. Hoyrattır
bakmaz yüzünüze zehir akar dilinden
konuşturmaz suçlar
yargılar
mahkum eder mühürler dudaklarınızı
yırtar atar yazdıklarınızı siler sizi defterden "iyiliğin içindi hepsi
seni sevdiğim için" dersiniz
dinletemezsiniz. Ayrılırsanız yaşayamayacağınızı bilirsiniz ama böyle de sevemesssiniz. İhanetten kırılmıştır kaleminiz
severek terk edersiniz. "Madem öyle" nin çağı başlamıştır ondan sonra.... Mademki siz böylesine tutkunken o hep başkasını seçmiştir. Mademki kıymetinizi bilmemiştir o halde "günah sizden gitmiştir" Lanet ederek bu karşılıksız aşka Çekip gitmeleri denersiniz Aşkın göçmenlik çağı başlar böylece... Daha özgür olacağınız limanlara demirlersiniz bir süre Ne varki unutamaz
uzatan uzağa izlersiniz olup biteni. Etrafı
bir sürü uğursuzla dolmuş
kurda kuşa yem olmuştur Delikanlılar
eli kanlılar
uğruna ölenler Sırtına binenler sarmıştır çevresini gurur duyar onlarla
koynunda besler gözünü oysunlar diye.... Uğuna kan dökenleri sever
yoluna gül dökenlerden fazla... "Bana ne... Kendi seçimi..." diye omuz silkmeye çabalarsınız bir süre "Ama sonra........." ansızın kulağına çalınan bir şarkı yada kapı aralığından süzülüp gelen bir koku hatırlatır onu yeniden. Yaban ellerde
başka kollarda ondan bahseder ağlarsınız Kokusunu özlersiniz
türküsünü söylemeyi
şarkısını dinlemeyi Yemeğini yemeyi
elinden bir kadeh şarap içmeyi Karşı nehrin kenarından hasret şiirleri haykırırsınız sular kulağına fısıldasın diye. Dönüp "seni hala seviyorum" diye bağırmak geçer içinizden Dönemessiniz Göremedikçe bağlanır
uzaklaştıkça yakınlaşırsınız. Anlarısınız ki bir çaresiz aşktır bu Ne onunla olur ne onsuz Hem kollarında ölmek
kucağına gömülmek arzusu hem "ne olacak sonunda " korkusu Böyle sevemezsiniz
gecelerce hep onu düşünmüştüm.O ise beni sadece bir iş arkadaşı olarak görüyordu.Hatta bir seferinde
kız arkadaşıyla kavga etmiş ve bana cep telefonunu uzatarak
onu aramamı ve ikna etmemi rica etti. Göz yaşlarımı içime akıtarak
kıza telefon açıp barışması için ikna etmeye çalıştım. Sanki tanrı dualarımı duymuştu. Kız hiçbir şekilde barışmaya yanaşmıyordu.Ben üstüme düşeni fazlasıyla yapmıştım.Aradan birkaç hafta geçmişti.Haldun olanları unutup
eski neşesine kavuşmuştu. Bir akşam saat 22:00 sularında cep telefonuma bir mesaj geldi. Mesajın sahibi Haldun'du. Mesaj şöyleydi; "Yarın bana son kez yardım etmeni istiyorum. Hayatımın aşkını buldum. Ne olur benimle evlenmesi için onu ikna et." Bu mesaj beni beynimden vurmuştu.Gün ışıyana kadar yanağımdan süzülen yaşlar
yastığımda acı ve unutulması mümkün olmayan bir iz bırakmıştı. İşe giderken ayaklarım beni geri geri götürüyor
yol bitmesin diye sürekli dua ediyordum. Hayatımda ilk ve son kez aşık olmuştum ve bu aşkı ben kendi ellerimle yok edecektim. Mesaime yarım saat geç gittim. İçeri girer girmez Haldun
bu günün hayatındaki en mutlu gün olduğunu ispatlar gibi neşeli ve bir çocuk gibi heyecanlı yanıma geldi. Ben ise yenilgiyi çoktan kabullenmiştim. Ama sevdiğimin mutluluğu beni teselli ediyordu. Haldun
"iyi günler" dedikten sonra hemen konuya girdi; "Yeşim
senin hakkını nasıl ödeyeceğim bilmiyorum. Ama inan çok yüce bir olaya vesile oluyorsun." Elindeki telefon numarasını bana uzattı. Bu numarayı arayıp
karşı tarafa; "Haldun seni hayatını paylaşacak kadar çok seviyor. Lütfen onu kırma ve evlilik teklifini kabul et. İnan seni şimdiye kadar kimseyi sevmediği kadar çok seviyor" dememi istedi. Sonra da masama; "Bu emeğinin karşılığı değil ama" diyerek küçük bir hediye paketi bıraktı. Masamdaki iş telefonunu alıp elimdeki telefon numarasını çevirmeye başladığımda
Haldun parmaklarımdaki titremeyi görecek diye çok endişelendim. Telefon çalmaya başlamıştı. Birden masamdaki kutudan love story müziğini duydum. Telefon halen kulağımdaydı. Bir yandan da kutuyu açmaya çalışıyordum. Kutuyu açtığımda bir cep telefonu gördüm. Telefonu aldım ve açtım. Haldun bir hamle ile masamdaki iş telefonunu kulağımdan aldı. Ben ise gayri ihtiyari cep telefonunu kulağıma götürmüştüm. Haldun
şimdiye kadar duymayı her şeyden çok istediğim
bir kerecik duyduğumda ölmeyi bile kabul edeceğim o cümleleri söylemeye başladı. Ben ise göz yaşlarımı tutamadım ve boynuna sarıldım.
Beni nereye koyuyorsun söyle?
neresinde yaşıyorum yüreğinin?
var mıyım senin için
gecelerinin masalsı düşü ben miyim
yoksa kendin misin?...
beni sığdırabiliyor musun içine?
hangi yana baksam tünel;
sonsuz uçurumlar gibi dipsiz ve kuyu
hani içinin aynasıdır ya sevdiğin
benim aynamda karanlık aksetmekte...
öyleyse anlarım ki ben de yokum sen de.
beni nerede yaşatıyorsun söyle?
cennetin miyim senin
amber kokulu bahçelerinde gezindiğin?
yoksa kaybolduğun kör kuyun mu
dehliz yalnızlıklarını yitirdiğin?
artık anlamsız geliyor tüm sorular
yanıtlarını bir gün verecek olsan bile
ben de bir şeyler buram buram
ben de çok şey ılık ılık
ben de sen acıtarak
kanayarak
eksiliyor...
ben seni bunca zamana ağırlayamazken ruhumda
aitsizliğim çaresiz çoğalıyor...
ve görüyorum aynada yüzü silinmiş suretimi
sen bende her şeysin belki ama
ben sende yitiyorum için için...
beni nerelerde arıyorsun öyle?
yüreğine sor bir de
mutlaka cevabı gelecektir sessizliğinin...
Ne zaman ayrılık saati gelse
En vazgeçilmez yerinde yaşamın
Duysak ayak seslerini akşamın
Ve sokaklardan el ayak çekilse
Bir ürpertiyle duyarım o zaman
Seni çağıran sesi uzaklardan
Ne zaman ayrılık saati gelse
Bir gariplik çöker içime birden
Kalan tek anı gibi bir devirden
Durmadan çalınır o gamlı beste
Sanki bilir de hazin öykümüzü
Bulutlar ağlar
kararır gökyüzü
Ne zaman ayrılık saati gelse
Bir çaresizliği anlatır gibi
Birden değişir gözlerinin rengi
Mavi solar
koyulaşır yeşilse
Sarınca ruhunu eski bir hüzün
Uçar gider pembeliği yüzünün
Ne zaman ayrılık saati gelse
Uzatsan özlemle dudaklarını
Tüm ağaçlar döker yapraklarını
Ne çiçek kalır ortada
ne bahçe
Sadece uğultusu o rüzgarın
Ve bir umut kırıntısı
belki yarın
Ne zaman ayrılık saati gelse
Bir fırtına çıkmışcasına
büyük
Içimizdeki güllerin boynu bükük
Bir zaman kalakalırım öylece
Neden sonra gittiğini anlarım
İçimde güller ağlar
amansız kokuyorsun
ve acı ve yiğit ve nasıl gerekiyorsa öyle
sen koktukça düşümde görüyorum onu
düşümde
yani her yerde
yüzü sararmış
titriyor dudakları
şakakları ter içinde
tam alnının altında masmavi iki ateş
iki su
iki deniz bazan
bazan iki damla yaz yağmuru
mermerini emerek dağlarının
şiirler söylüyor gene
ölümünden bu yana yazdığı şiirler
kızaraktan birtakım şiirlere
büyük sular büyük gemileri sever çünkü
ve odur ki büyüklük
şiir insanın içinden dopdolu bir hayat gibi geçerse
o zaman ölünce de şiirler yazar insan
ölünce de yazdıklarını okutur elbet
ve senin böyle amansız gül koktuğun gibi
yaşamanın herbir yerinde.
gül kokuyorsun
amansız kokuyorsun
bu koku dünyayı tutacak nerdeyse
gül
gül! diye bağıracak çocuklar bütün
herkes
hep bir ağızdan: gül!
ve herşeyin üstüne bir gül işlenecek
saçların
alınların
göğüslerin üstüne
yüreklerin üstüne
bembeyaz kemiklerin
mezarsız ölülerin üstüne
kurumuş gözyaşlarının
titreyen kirpiklerin üstüne
kenetlenmiş çenelerin
ağarmış dudakların
unutulmuş çığlıkların üstüne
kederlerin
yasların
sevinçlerin
ve herşeyin üstüne bir gül işlenecek.
bir rüzgar
bir fırtına gibi esecek gül
yıllarca esecek belki
ve ansızın dünyamızı göreceğiz bir sabah
göreceğiz ki
biz dünyamızı gerçekten görmemişiz daha
geceyi
gündüzü
yıldızları
görmemişiz hiç
tanışmaya komamışlar bizi güzelim dünyamızla.
öyleyse dostlar bırakın bu yalnızlıkları
bu umutsuzlukları bırakın kardeşler
göreceksiniz nasıl
güller güller güller dolusu
nasıl gül kokacağız birlikte
amansız
Aç Kapıyı Ben Geldim Korka korka değil usul usul değil
Elim yüreğimde çarpa çarpa geldim
Aç kapıyı bak ne diyeceğim
Bir senin ellerinden bir senin gözlerinden
Dişlerinden dudaklarından
Nergisler ocak ayında açtı
Kendimden bahsetmeyeceğim
Yediveren güllerden duvarlardan sarkan güllerden
Çocuklardan sabah erken okula giderlerken
Atlardan bahsedeceğim
Kan ter içinde atlardan
Aç kapıyı bak ne diyeceğim
Ne kadar küsülü çocuk varsa barıştırdım oynuyorlar
Tam kırk çeşit sarmaşık gül buldum penceremin dibinde açacak
Ekinleri dolu vurmadı çekirge gelmedi kurak olmadı
Yorgunum demiyeceğim bir evimiz olsa demiyeceğim
Yüreğim daralıyor demiyeceğim
Bir baksan gözlerime başını çevirmeyeceksin
Yürüyüp gitmeyeceksin elini çekmeyeceksin
Bir baksan gözlerime
Dağda yakılmış ateşler göreceksin
Aç kapıyı kim geldi bak
Bak nasıl havalandı güvercin
Açmam diyemezsin artık
Aç..
Özledim Sesini ne oLur Konuş Özledim sesini ne olur konuş
Bir gül açtır zamanların ötesinden
Karanlıklar içindeyim
kapkarayım bugün gel
Gök mavisinden
deniz mavisinden
Bana bir şarkı söyle
İçimde bir şey kımıldıyor
Gözlerim kan çanağı
yorgunum
uykusuzum
Bir baksana ne haldeyim deli divane
Yaralıyım
çaresizim umutsuzum
Bana bir şarkı söyle
Yağmur ol yağ üstüme
güneş ol ısıt
Dökül karanlığıma ışıklar gibi
Al beni
en uzaklara götür
Sesin aksın içimde bir pınar gibi
Bana bir şarkı söyle
Bütün renkleri kat birbirine
Buram buram bir turuncu getir geçen yazdan
Bir tüy gibi
bir bahar dalı gibi
Hafiften
inceden
güzelden
en beyazdan
Bana bir şarkı söyle
Bazan kar nasıl hazin yağar bilirsin
Kurşuni bir gökyüzünden ağlamaklı
İşte öyleyim
Mutlu olacaksın en güzel günümüzde.
En kötüsünde hüzünleneceksin
Ağlayacaksın hatta ...
Sevgimi günler geçtikçe hissedeceksin yüreğinde
Anlayacaksın derinden duygularımı
Mutlu olacaksın bir bir.
Günler
aylar belkide yıllar geçecek
Hiçbir şekilde eksilme olmaycak sana verdiklerimde
Düşüneceksin bir gün aklına gelecek
Başkası için yazdığın şu mısralar:
"Seni çok seviyorum erkeğim
sana tüm dugularımla hissettireceğim aşkımı ..."
İşte o zaman anlayacaksın
beni değil başkasını sevdiğini
Saklayamayacaksın duygularını
O küçük defteri sakladığın gibi
Hissedeceksin acıyı kalbinin derinliğinde.
Ağlayacaksın ama ağlaman
Yağmur damlası gibi
Eriyip gidecek toprağa
benim ise kalbim
Ağlayacak ... Ağlayacak ... Ağlayacak ...
Hiçbir zaman susmayacak.
Sonra bir gün gelecek
Pişman olacaksın…
Geri döneceksin bana
“seni seviyorum aşkım beni affet diyeceksin”
Gözümden iki damla yaş düşecek
Arkamı dönüp gideceğim
Sense bakakalacaksın arkamdan
Sessizce
İşte o zaman duyacaksın kalbindeki derin acıyı
Ağlayacaksın ama ağlaman
Eriyip gidecek toprağa
benim ise kalbim
Ağlayacak… ağlayacak… ağlayacak….
Hiç susmayacak…
Ne güzel günler yaşamıştık…tabi ki hüzün dolu günlerde…ayrılıklar kavuşmalar terk edişler dönüşler..ve daha bir çok şey…ama hiç biri canımı şimdiki kadar acıtmıyor sevdiğim…
Sende ağlayacaksın ama ağlaman
Eriyip gidecek toprağa
benim ise kalbim
Ağlayacak…ağlayacak…ağlayacak
Hiç susmayacak…
Hayallerimin kurucusu
Mutluluğumun nedeni
Yaşama anlamım
Varlığım
Bahar kokulu yarim
Hayallerimin nedeni
Özlediğim özleyeceğim
Varlığım yokluğum
Mutluluğum mutsuzluğum
Yağmur kokulu yarim
Sebebim sebepsizliğim
Kızgınlığım öfkem
Sevincim hüznüm
Umudum umutsuzluğum
Her şeyim bahar kokulu yarim
Nerdesin şimdi
Biliyorum beni izliyorsun
Belki mutlusun belki mutsuz
Belki özledin belki de…
Ağladığım güldüğüm
Sevindiğim üzüldüğüm
Beşinci mevsimim
Yedinci iklimim
Her şeyim bahar kokulu yarim
Uzaklardasın şimdi
Sen de istemedin gitmeyi
Hem de hiç istemedin
Ama yine de gittin
Mecburdun belki
Ama hiç düşünmedin beni
Aileni dostlarını
Sen benim ulaşılmaz yıldızım
Vazgeçemediğim ve vazgeçemeyeceğim aşkımdın
Ama hiç düşünmedin beni
Bıraktın gittin
Biraz direnseydin
Elini uzatsaydın bana
Seni bırakmazdım emin ol
Ama gittin şans bile vermeden gittin
Vazgeçemediğim
Ulaşamadığım
Gökyüzündeki en parlak yıldızım
Bahar kokulu yarim her şeyim
Seni öyle çok özledim ki
Söyle sende beni özledin mi
Ama sessizsin neden sessizsin bu kadar…
Gittin biliyorum …
Beni hayallerimle hüznümle
Baş başa bırakıp gittin
Bahar kokulu yarim
Her şeyim Varlığım
Yazım kışım
İlk baharım güzüm
Güneşim ayım
Ulaşılmaz en parlak yıldızım
Seni çok ama çok ama çok seviyorum
Sende beni özledinmi
Benim seni özlediğim kadar
Ellerim ellerini
Gözlerim gözlerini
Kalbim diğer yarısını
Gülüşüm gülüşünü
Bakışım bakışlarını
Dudaklarım seni seviyorum demeyi
Günaydın aşkım demeyi
Ve en önemlisi benim olduğun her anı herdakikayı
Özledi bu beden
Ama bir tek şeyi hiç özlemedim
Hatta lanetle andım o günü
İşte o gün den sonra 365. gün buğün
Beni terkedip bi başına koyuşunun 365. günü buğün
Beni yarım bırakıp gittiğin günün 365. günü buğün
Ve beni terkettin gün buğün
işte o günü bir tek özlemiyorum
Ve nefretle anıyorum...
Evet besbelli sen özlememişsin beni
Özleseydin ben şu an bu şiiri değil
Seni sevdiğimi arar söylerdim sana defalarca
Bu fırsatı bana vermediğin için çok teşekkürler
nefretle teşekkürler.
Gerçekten dediğin gibi sen beni haketmiyosun...
Sen bu mükemmel yüreği haketmiyosun...
İşte hep senin bu söyleminle avutuyorum kendimi...
Ve kan ağlayan yüreğimi..
Onu susturmak zor çok zor
Gözlerim ağlamıyor artık ama
Kalbim inan 365 gündür ağlıyor...
Hiç susmaksızın...
Ve hiç bıkmaksızın..
Susmuyor o da özlemiş arkadaşını diğer yarısını can yoldaşını dostunu...
Nolur ben benden geçtim
Bari onlara yapma bu ihaneti...
Sana iki mektup yazdım
3. mektubu yazmak için seni bekliyorum
Çünkü söz verdim tanrıya senin döndüğün gün yazıcam 3. mektubu
Odamda bi köşe hazırladım sana
1.mektub ve 2. mektubu astım ve bir boş köşe 3. mektubu özlemle bekleyen ve
benim ellerim kadar soğuk
elemle bekleyen duvar...
yani anlayacağın aşkım herkes seni özledin...
dön artık!!!!
Ama biliyorum dönemezsin dönmek istesende dönemezsin oysa ne güzel günlerdi yaşadıklarımız oysa ne kadar muhteşemdi herşey bırakıp gittin ve artık istesende dönemezsin....
Karsimdasin.. Bakiyorum sana...
Bak gozlerime..Gör beni.. Tani..Sev..Birakma..
Uzat ellerini bosluga dogru..Boslugun 'dolulugunda' yakala beni..
Gecelerin 'gunduzunde'... Soguklarin 'sicakliginda'..
Imkansizligin 'imkansiz' olmadigi yerdeyim..
Için 'disinda'.. Siyahin 'beyaz'indayim..
Ben sendeyim..
Bu satirlari sana neden yaziyorum..
Anlatmak istiyorum sana..Neyi..Neden..
Bilmiyorsun..Yada biliyorsun..
Geceleri bugulu bir camdan disari baktinmi hiç..
Gündüzleri yagan karlari saymaya kalkistinmi..
Ben bugulu camlarda...Yagan her kar tanesinde..
Seni buluyorum..Adini..Gözlerini..Gülüsünü..
Kartanem...Beyaz aşkım..sevgilim..
Bir hayat dusun...Içinde sen..Ben..aşkımız..Hayallerimiz..Umutlarimiz ve gelecegimiz..
Varmisin...Ben varim..
Seni anlatmami istiyorlar..Yapamiyorum..
Yapamiyorum..Beceremiyorum..
Tikaniyorum..Zorlaniyorum..Kelimeler kaçiyor benden..
Sözler 'söz' olmak istemiyorlar...Yapamiyorum..
Seni anlatmak için hiçbir 'kelime' kendini 'yeterli' hissetmiyor..
Anlatamasamda...Konusamasamda..Biliyorum..
Guzelligini
zekani
hassasiyetini
gururunu
sevecenligini...
Biliyorum..Hissediyorum..
Içimde...
Seni seviyorum..
Seni özlüyorum..Her saniye her an..
Varliginda.. Yoklugunda..
Dua ediyorum..Rabbime..Bana gönderdigi bu hediye için...
Hediyenin kurdalesinde 'A'...
Kagidinda 'Ş'...
Kutusunda 'K'....
Kartinda 'I'....
Içinde ise ' AŞKIM'....
Yaziyor.. Bense.. agliyorum..