Nasrettin hoca fıkraları

Nasrettin Hoca, bir köyde vaaz veriyormuş. Laf arasında Hazreti İsanin göğün dördüncü katında olduğunu söylemiş...
Vaazdan sonra, bir kadın Hoca ya yanaşmış :
-Hazreti İsa, orada ne yer, ne içer ?, demiş.
Hocanin tepesi atmış :
-Ey hatun, köyünüze geleli şunca zaman oldu, benim ne yiyip, içtiğimi sormazsın da, Allah ın peygamberini sorarsın!
 
Hocanın canı meyve ister dalar birinin bahçesine. Ağaca çıkar ne bulursa atıştırır. Bahçenin sahibi gelir, "ne yapıyorsun benim ağacımda" der. Hoca ben bülbülüm der. Adam: "hadi ötte bir görelim". Hoca ağzını büzerek bir takım sesler çıkarır. Adam kahka atar: "hiç böyle bülbül olurmu" der. Hoca: "bülbülün acemisi böyle öter" der.
 
nasreddin hoca bir gün ağcın altında namaz kılıyormus.ağacın tepesindede bir deli elma topluyormus ama nasreddin hoca bu deliyi görmemiş.nasreddin hoca demişki Allahım lütfen dualarımı kabul et.ağaçtaki delide demişki etmemmmmm Nasreddin hoca bir daha demiş Allahım dualarımı kabul et delide demişki etmemmm.nasreddin hocada demişki etmezsen etme zaten abdessizdim demişşş
 
bir gün bir adam,elinde bir mektup,
Der ki hocayı tutup
"Hocam zahmet ya sana,
Şu mektubu bir okusana
Açar bakarki hoca
Mektup baştan sona arapça
Şöyle bir iki evirir çevirir
Söktüremez çaresiz geri verir
Der ki başkasına okut bunu sen
Adam şaşırır: neden
"Türkçe değil bu mektup okuyamam
Yine anlamaz adam
Hocanın okuması yok zanneder
"Ayıp hoca!ayıp."der.
"Benden utanmıyorsan şundan utan
Şu başındaki koca kavuğundan!"
Hoca,kavuğunu çıkarıp uzatır
Sonra,"mademki der,iş kavuktadır;
Haydi benim düdüğüm ,giyde şunu;
Kendin oku bakalım mektubunu."
 
Nasrettin Hoca bir gün yolun kenarında kedisini yıkıyomuş. Yoldan geçen arkadaşı hocaya:
"Hocam kediyi yıkama ölür." demiş. Hoca aldırış etmemiş ve yıkamış. Arkadaşı dönüşte Hocayı tekrar yolun kenarında görmüş. Kedi ölmüştü. Adam:
"Hocam ben size kediyi yıkamayın ölür demedim mi?" demiş. Hoca:
"Ben kediyi yıkarken ölmedi ki sıkarken öldü"
 
Hoca esegini kaybetmis ve ariyor, bu arada da neseli bir turku tutturmus.

Birisi kendini sormaktan alikoyamaz:

-Hoca Efendi, esegini kaybettigini herkes bilirken, turku soylemeni duymak eglenceli gorunuyor. Oysa kaybina feryat edip aglaman beklenirdi!

-Son bir umidim, aptal mahlukun su kucuk tepenin arkasinda olabilecegidir, arkadas. Eger degilse, bekle ve gor o zaman sen bendeki aglamayi feryadi!
 
Hoca yolda bir leylek bulmuş. Almış onu evine götürmüş. Daha önce hiç leylek görmemiş. Leyleğin uzun gagası ve bacakları çok tuhafına gitmiş. Tutup bir
güzel kesivermiş onları. Sonra da yüksekçe bir yere koymuş. Karşısına geçmiş. Yaptığı işten memnun, seslenmiş:
- Bak şimdi kuşa benzedin.
 
Nasreddin Hoca evine sık, sık ciğer getirdiği halde bir türlü onları yemek kendisine nasip olmaz. Her seferinde hanımı :
- Kahrolası kedi ciğeri yedi.
- Hınzır hayvan ciğeri yemiş.
- Canı çıkasıca sarman kedi ciğeri aşırmış, diye bahaneler uyduruyormuş.
Bir gün dayanamamış Hoca. Hemen bir kenarda duran baltayı kapıp, mutfak dolabına yerleştirmiş. Hanımı:
- Ne yapıyorsun Hoca demiş, baltanın dolapta işi ne? Hoca cevap vermiş:
- Hanım hanım, sen bizim kediyi hâlâ tanıyamamışsın. Üç akçelik ciğere tenezzül eden hayvan kırk akçelik baltayı bırakır mı sanıyorsun?.
 
Hocanin iki karisi varmis.
Bir gün en cok hangimizi seviyorsundiye sorarlar hoca söylemek istemez.

yeni karisi:
-ikimizde göle düssek,önce hangimizi kurtarirdin? demis.

hoca eski esine, sen biraz yüzme biliyordun degil mi? der.
 
Bir gün Hoca ile karısı kalkmışlar.Çamaşır yıkamaya gitmişler.Bir karga :

-Gak !,dedi.Sabunu kapmış havalanmış.Hocanın karısı:

-Yetiş efendi,yetiş.Sabun gidiyor,diye bağırmış.

Hoca,karganın arkasından bakmış:

-Üzülme hatuncuğum,demiş.Baksana üstü başı kapkara.O bizden kirli.Varsın temizlensin.
 
Nasrettin hoca bir gün köyden şehre giderken yorulmuş tarlanın kenarındaki Ceviz ağacının altında dinleneyim demiş.Şöyle bir etrafına bakınıp ağacın altına uzanmış. Ve şöyle düşünmüş.Ey Allahım gücüne sual olmaz amma,incecik kabak sapında kocaman kabak var, koskocaman ağaçta küçücük ceviz var, bu nasıl iş deyip uykuya dalmış.Ağaçtan bir ceviz hocanın kafasına düşüvermiş.Ve kafada ceviz büyüklüğünde bir şiş olmuş. Hoca hiddetle uyanmış ve Yarabbi sen en iyisini bilirsin demiş. Simdi o kabak ağaçta olsaydı benim halim ne olurdu.
 
Günlerden birgün, Nasrettin Hoca,
camide vaaz verirken:
-Ey cemaat. der. allah, deveyi kanatlı yaratmadığı için hepimiz
durmaksızın, sürekli şükredelim.Yoksa damlarımız çoktan başımıza düşmüştü...
 
Bir gün Nasrettin Hoca ya arkadaşları şaka yapmak istemişler.Nasrettin Hoca ya

-"Hoca Dünya nın merkezi neresidir" diye sormuşlar.Hoca da

-"Eşeğimin bastığı yerdir."Demiş.Arkadaşları gülünce de

-"İnanmıyorsanız ölçün ." demiş.
 
Susuzluktan kıvranan bir köy halkı, nefesi kuvvetli, "Bir dua etti mi gökten rahmet boşalıyor" diye namı yürüyen kasabadaki hocaya haber salıp getirmişler. O gece hoca efendi, bir güzel ağırlanmış, yedirilmiş, içirilmiş sabah namazından sonra hep birlikte yağmur duasına çıkılmış Hoca dua etmiş, köylü ellerini açıp amin demiş, dua bitmiş, köye dönüyorlar, onlar yağmur beklerken hava açmış, pırıl pırıl güneş... Köye yaklaşırken,homurtular başlamış:

-Ne biçim hoca bu yahu?

-Hani bir okuyacak bir üfleyecek, gök gürleyecek yağmur yağacaktı...

-Güya karşı köye gitmiş, daha ellerini açıp duaya başlarken, gökten rahmet boşanıvermiş... Sonunda muhtar hocanın yakasına yapışmış:

-Hani hoca yağmur yağacaktı ne oldu? Hoca dönmüş:

-Size yağmur yağmaz!

-Niye yağmasın? Hocaysa hoca, duaysa dua, daha ne istiyorsun?

-Siz bana güvenmediniz!

-Ne demek güvenmedik? Güvenmesek kasabadan alır buraya getirir miydik? Aldık, getirdik, paranı peşin verdik, sen dua ettin, biz amin dedik, daha nasıl güveneceğiz?

-Siz yalnız bana değil, töğbe estağfurullah, Allaha da güvenmediniz... Sizin kalbiniz bozuk! Köylü hep birden itiraz etmiş:

-Haşa sümme haşa, nereden çıkarıyorsun bu lafları? Hoca efendi elindeki şemsiyeyi göstermiş:

-Bre zındıklar eğer güvenseydiniz, hepiniz yağmur yağacak diye şemsiyelerinizi yanınıza alırdınız. Hani nerede şemsiyeniz? Bir ben güvendim, şemsiyemi aldım o da yetmedi!...
 
hocaya bır gun sormuslar : hocam burcunuz nedir?
hoca:teke demiş
ahali:tekee diye bir burç yoktur ki demış
hoca:60 yıl once doğduğumda bırcum oğlaktı 60 yıl sonra buyudu teke oldu demıs
 
Fakir cobanin surusune hastalik girmis,Koyunlar, kuzular telef oluyor, kosmus, nefesi kuvvetli bir hocaya. Hocaefendi,

-"Her koyun oldukten sonra iki rekat namaz kil!" demis. Coban namaza baslamis ama, nafile, koyunlar, kuzular sapir sapir gidiyor. Elde son bir kuzu kalinca, coban namazi kesmis, kara kara dusunuyor,kuzu da oynasirken yogurt bakracini devirmesin mi?

-"Bana bak!" demis:

-"Simdi iki rekat da sana kilar, gonderirim ha! Otur oturdugun yerde!"
 
Hoca, küçük yasta da beklenmedik sakalar yapar, etrafindakileri sasIrtIrmIs. AnasI terzi çIraklIgIna vermis onu. Bir, iki yIl derken, kadIncagIz sormus:

"Oglum neler ögrendin? Anlat da sevineyim."

"Olur, anacIgIm." demis Hoca. "Simdilik isin yarIsInI ögrendim. Dikilmis seyleri söküyorum. Ömrüm de yeterse, elbise dikmeyi de tez zamanda ögrenecegim."
 
Hocanın kızı müthiş bir gümbürtü duyup seslenir:- Baba, bu ses nedir ?- Hiç kızım hiç, kavuk merdivenden yuvarlandı da.- A! baba, kavuktan bu kadar çok ses çıkar mı?- Çıkar kızım çıkar.Altında ben olursam çıkar.
 
Hoca eşeğine binmiş.Alımlı, çalımlı dolaşıyormuş.Tam bir köylüsünün yanından geçiyormuş ki.Dengesini kaybedip düşmüş.Adam başlamış gülmeye.Çalımı bozulan Hoca fena öfkelenmiş.Ne gülersin be adam diye bağırmış.Düşmesem de inecektim zaten.
 
Nasreddin Hoca daha önce hiç ugramadigi bir köyden geçiyormus.Bir köylü yanina yaklasmis :

- Efendi, bugün günlerden ne?

Hoca, yorgunlugun etkisiyle hangi gün oldugunu bir türlü hatirlayamayinca :



- Bu köyün yabancisiyim, demis. Buranin günlerini bilmem...
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst