Nasrettin hoca fıkraları

Hoca aksamleyin eve dogru yururken, baklava seven bir koyluyle karsilasir.

-Hoca, kisa bir sure once bir adam buyuk bir tepsi baklava goturuyordu...

-Beni ilgilendirmez!

-Fakat adam tepsiyi sizin eve goturuyordu.

-O zaman seni ilgilendirmez!
__________________
 
Nasrettin hoca bir gece uyur. Ve evde takır tukur sesler duyar. Hırsızın evine girdiğini anlar. Dolaba saklanır. Hırsız evdeki bütün eşyaları alır. Sessizce nasrettin hocanın odasına girer. Dolabı açar. Hırsız onu görünce NASRETTİN HOCA der. Niye buraya saklandın.
NASRETTİN HOCA:
SANE VERECİĞİM EŞYAM YOKDA ONDAN DER
 
Nasreddin Hoca bir cimri tanidiginin evine gittiginde tanidigi ona bayat ekmek ile bir tabak bal ikram etmis. Nasreddin Hoca bayat ekmegi disi kesmeyince sinirinden bali kasikla yemeye baslamis. Ev sahibinin gözü yerinden oynamis :

-Aman efendim, bal ekmekle yenmez ise, insanin içini siyirir, demis.

Nasreddin Hoca hiç ses çikarmadan bali bitirmis ve :

-Kimin içinin siyrildigini Allah biliyor, demis.
 
Bir keresinde, Hoca Aksehir'de ki mahkemeye kadi tayin edilir. Bir gun bir adam kosarak mahkemeye gelir ve Hoca'ya:
-Farzedelim iki inek mera da dovustu ve biri oldu, Hoca Efendi. Oldurenin sahibi sorumlu tutulacakmidir?
Adamin hilekar gozlerini farkeden Hoca dikkatliydi.
-Yerine gore, der, hukum vermeden.
-Karar vermene yardimci olabilir, Hoca Efendi. Senin inek benimkini oldurdu!.
-Bu halde, genel olarak bilindigi gibi inekler hayvandir. Hayvanlara sebep baglanmadigindan dolayi, kesinlikle sorumsuzlardir. Bu yuzden de, sahibi sorumlu tutulamaz!
-Ozur dilerim, Hoca Efendi, dilim surctu. Benim inek seninkini oldurdu demek istemistim!
Bu haber uzerine, Hoca'nin kani beynine sicrar. Sakalini ceker, kalkar ve yeniden oturur.
-Bu ilk dusundugumden daha karmasik bir durum, der. Memurlugunun tum agirbasliligiyla katibine doner ve ekler "yaninda ki rafta duran kara kapli kitabi ver bakayim!"
 
Nasreddin Hoca'ya yapilan sakalar tukenip bitmezdi. Aksehir'liler bir gun Hoca'ya takilir ve sorarlar.
-Hocam senin evliyalar katinda ulu bir kisi oldugun soylenir asli var midir?
Hoca'nin boyle bir iddiasi elbette yoktur ama bir kere soruldu ya cevaplar;
-Her halde oyle olmali.
-Boyle kisiler zaman zaman mucizeler gostererek bu ozelliklerini herkese kanitlar. Hoca madem kabullendin goster bir mucize gorelim!
Hoca;
-Pekala simdi size bir numara yapalim der karsisinda durmakta olan cinar agacina;
-Ey ulu cinar cabuk yanima gel!...
Tabii ne gelen agac var ne giden. Hoca yurumeye baslar agacin yanina varir. Aksehir'liler;
-Ne oldu Hoca agaci getiremedin, kendin oraya gittin! diye gulunce,
Hoca;
-Bizde kibir yoktur, dag yurumezse abDal yurur der.
 
Timur bir gun yanina Hoca'yi da alarak Aksehir'in Meydan Hamamina gider. Soyunup pestemallara sarinip sicak bolume gecerler. Gobek tasinda oturup bir yandan sohbet ederken bir taraftan terlerler. Derken Timur Hoca'ya sorar.
-Hoca sen bir deryasin! kiymet bicmesini bilirsin. Su halimle ben kac para ederim?...
Hoca;
-On akce der.
Kendisine bu kadar az kiymet bicilmesi Timur'u kuplere bindirir.
-Bre gafil sen bana nasil on akce ettigimi soylersin bu parayi sadece pestemal yapar! deyince
Nasreddin Hoca boynunu bukerek;
-Pestemali hesapa kattim zaten! der.
 
Nasreddin Hoca Aksehir pazarinda bir adamin basina toplanmis olan kalabaliga yaklasir.Satici elindeki kusu satmaya calismakta ve fiyati ise cok yuksek 50 Akce, yan taraftaki tavuklar ise 5 Akce. Hoca bir turlu fiyattaki asiri farki anlayamaz ve sorar
-Hemserim bu nasil kus 50 Akce istersin?
-Hoca efendi bu bildigin kus degildir bunun ozelligi var.
-Neymis ozelligi?
-Hocam bu kusa papagan derler ve konusur.
Hoca aniden hemen eve kosar, kumesten hindisini kaptigi gibi pazara doner. Papagan satmakta olan adamin yanina durur ve yuksek sesle;
-Bu gordugunuz kus sadece 100 Akceye, gel, gelll!
Herkesten cok papagan satan sasar bu ise ve sorar.
-Hocam 100 Akce cok degil mi bir hindi icin?
-Sen 50 ye satiyorsun ama
-Dedim ya hocam benim kus konusur ama
-Oyleyse, benimki de dusunur
 
Bir keresinde, Hoca koy okulunda ogretmen dururken, ogrencilerinin birinin ailesi tarafindan kendisine bir buyuk tepsi baklava gonderilir. Agzi sulanir, fakat daha sonra yemek uzere masasinin cekmecesine koyar. Kisa bir sure sonra acil bir is icin disari cagirilir.
Ogrencilerine yapilacak bir suru is verir "Ve herseyi anladiginizi kabul ediyorum" der "yoksa kotu olur" sertce "Cok kotu"
Kapiya vardiginda,
"Bir sey daha" der. "Benim dusmanlarim var. Pek cok dusman. Bana surekli zehirli et, zehirli tatli gonderilir. Hatta," sertce ekler "zehirli baklava. Yemeden once test etmem gerekir. Bu sekilde uyarildiniz. Daha uzun bir omur isterseniz, bana gonderilen hicbir seye dokunmayin. Ozellikle baklavaya." Hoca gider gitmez, yegeni, ogrencilerinden biriydi, masaya gider ve baklavayi alir.
"Yapma!" diye bagirir arkadaslari. "Onlar zehirli olabilir!"
Cocuk onlara siritir.
"Tabii ki degiller," der. "O sadece kendisine saklamak istiyor." Ve baslar tepsiye. "Gercekten cok iyi" der ve bir baskasini yer.
Yere dusup kivranmadigini goren arkadaslari, Hoca'nin masasinin etrafina toplanirlar ve baklavayi paylasirlar.
"Fakat hepsinin gittigini gorunce biz ona ne diyecegiz?" der iclerinden biri, agzindaki kirintiyi silerken.
Hoca'nin yegeni sadece gulumser.
Hoca dondugunde dogruca masasina gider ve cekmecesine bakar. Ogrencilerine hisimla bakar.
"Biri," der "Biri masamdaymis."
Sessizlik vardir.
"Biri cekmecemdeymis."
Sessizlik.
"Ve biri baklavayi yemis."
"Bendim" der yegeni.
"Sendin! Size anlattigim seyden sonra?"
"Evet."
"Belki aciklaman vardir. Eger oyleyse, olmeden once duymak isterim."
"Sey," der yegeni "Bana verdigin is cok zordu. Hic birini yapamadim. Yaptigim hersey yanlis. Senin cok kizgin ve ailemin hayal kirikligina ugrayacagini biliyordum. Oyle utandigimi hissettim ki, yapilacak tek seyin,..., hayatima son vermek olduguna karar verdim. Boylece senin zehirli baklavani yedim. O an dusunebilecegim tek yol o idi. Fakat eglenceli olan sey, henuz hicbir sey olmadigidir. Nedenini merak ediyorum." Hoca yegeninin masum aciklamasini kisa bir sure inceler.
"Belki," der, "yapmis oldugun ise bir bakmam icin sadece ertelenmis bir cezadir."
 
Birgün, Nasrettin Hoca, camide bir vaaz veriyordu. Cemaatten bir kımının esnediğini ve bir kısmının uyukladığını farketti. Bunun üzerine şöyle konuşmaya başladı:

-Bir sabah, Akşehir'den dışarı çıkmıştım. Çayın kenarında dört ayaklı ördekler su içiyorlardı...

Dört ayaklı ördek sözünü işiten cemaat, gözlerini açarak Nasrettin Hoca'yı dikkatle dinlemeye başladı. Bunun üzerine Nasrettin Hoca:

-Yahu!... Siz nasıl adamlarsınız. Deminden beri size vaaz ediyorum, uyukluyorsunuz da, kuyruklu bir yalan uydurunca hepinizin gözleri açıldı...
 
Nasreddin Hoca abdest alirken, bir ayagina su yetmemis. Namaz kilarken de bir ayagini yukar kaldirarak namaz kilmis. Bunu gören cami cemaati :

-Hocam bu nasil namaz? diye sormus.

Nasreddin Hoca :

-Bir ayaği abdestsiz namaz, diye cevap vermis.
 
Hocanın eşeği ölmüş. Kapının eşiğine oturmuş, hüngür hüngür ağlıyormuş. Bir komşusu yaklaşarak:

-A Hoca! Geçende karın öldü, ağlamadın. Bir eşek için ağlamak sana yakışır mı?

-Nasıl ağlamam! Karım ölünce eş, dost hepiniz etrafımı aldınız, üzülme biz sana daha iyisini buluruz dediniz. Ama biri çıkıp da; Hoca ağlama, sana daha iyi bir eşek alırız demedi!!!
 
Bir gün Nasreddin Hoca sehire gelip, bir arkadasiyla birlikte handa kalmis. Gece yarisi arkadasi sormus :

-Hocam, uyudunuz mu?

-Buyurun birsey mi var?

-Biraz borç para isteyeyim demistim.

Nasreddin Hoca derhal horlamaya baslayip:

-Ben uyuyorum! demis.
 
Nasreddin Hocanın bir gün karısı
ölmüş.Bir ay sonra kocası ölmüş dul
bir kadınla evlenmiş.Evlendiği kadın Hoca ya sürekli eski kocasını anlatıyormuş.Yine bir gün
yatakta kocasını anlatıyordu.İşte
benim kocam şöye yapardı,böyle yapardı...Hoca sinirlenmiş ve kadına bir tekme atmış ve kadınyere düşmüş.Kadın sormuş aman
hoca niye attın beni.Hocanında cevabı hazır:eee yatakta bi sen yatıyosun bi ben bide eski kocan
üçümüz sığamadık sende düştün..
 
Hocanın bir gün subaşıya işi düşmüş. Adam haraç ve rüşvet yiyen biriymiş. Hoca fakir, ne yapsın. Bir çömleğe toprak doldurmuş ve üstüne bal sıvamış. Gitmiş işini görmüş, ilamını almış, memnun. Ertesi gün kapısında bir adam bitmiş:
-"Hoca demiş, subaşı ilamda bir kusur etmiş. Geri istiyor..." Hoca yutar mı:
-"Kusura bakmasın evlat", demiş. "Kusur ilamda değil çömlekteydi
 
Bir gece hoca karısı ile konuşurken...
Bir gece hoca karısı ile konuşurken şöyle demiş :
“Yarın hava yağmurlu olursa oduna, açık olursa tarlaya gideceğim.”
Karısı çıkışmış :
“Efendi inşallah de!”
Hoca hiddetlenmiş :
“Niçin inşallah diyeyim hatun? İki işten biri mutlaka olacak, ya o, ya bu!”
Ertesi gün hava yağmurlu olduğu için ormana gitmek üzere sabahleyin erkenden evden çıkmış, biraz gittikten sonra yolda bir sipahiye rast gelmiş. Atın üzerindeki sipahi seslenmiş Hoca ‘ya :
“Bana bak baba! Filan köye nerden gidilir?”
Hoca da ilgisiz bir tavırla cevap vermiş :
“Bilmem!”
Sipahi yoluna devam etmek isteyen Hoca ‘yı bırakmamış ve kamçıyla birkaç defa şiddetle vurduktan sonra bağırmış :
“Seni gidi hain herif seni! Bilmezsin ha! Çabuk düş önüme! Sen beni ta o köye kadar götüreceksin!”
Hoca bu emri yerine getirmezse başına neler geleceğini düşünerek sipahinin önüne düşmüş ve hayli uzakta bulunan köye kadar götürmüş. Fakat vakitte bir hayli geç olduğu için artık ormana gidememiş, doğruca evine gelmiş. Kapıyı çalınca karısı içerden seslenmiş :
“Kim o ?”
Hoca da suçlu suçlu karşılık vermiş :
“İnşallah benim hatun, aç kapıyı!”
 
Bir gün Nasrettin hocanın arkadaşlarından biri kendisine gelip; birisinin kendisini mahkemeye verdiğini bir buğday meselesi hakkında yardımına ihtiyacı olduğunu, kendisi için yalancı şahitlik yapmasını istemiş hocadan.
Hoca bu çok eski arkadaşını kıramamış ve yalancı şahitlik etmeyi kabul etmiş.
Fakat mahkeme boyunca sürekli "arpa" diyormuş buğday yerine. Kadı en sonunda sinirlenip:
- Be adam, dava buğday davası arpa değil. Neden sürekli arpa diyorsun şuna ? diye çıkışmış hocaya.
Hoca da gayet sakin:
- Efendim mesele yalan olduktan sonra buğday olsa ne farkeder arpa olsa ne farkeder...
 
Cimri ve de boş boğazın biri Hocaya:
Ya Nasrettin Hoca demiş demek parayı çok seviyorsun. Acaba neden ?
-Hoca cevabını yapıştırmış. Senin gibilere muhtaç olmamak için.
 
Hoca Nasreddin camide vaaz verir : -Sakın ola karınız, kızınız süslenip püslenip açık saçık kıyafetlerle sokağa çıkmasınlar. -Ama hoca senin kız hepsini de yapıyor, diye biri itiraz eder. Hoca da : -Ama haspaya da yakışıyor değil mi?(fora)
 
Nasreddin Hoca bir gece aniden uyanır.

- Hatun, çabuk kalk. Gözlüğüm nerede, bulamıyorum?

Kadın uykulu uykulu;

- Hoca, gece yarısı niçin gözlük arıyosun?der

Hoca telaşlı telaşlı gözlüğünü takar.

- Ne demek niçin? Tabi rüyayı daha iyi görebilmek için!
 
nasrettin hoca birgün hastalanmış.Nasrettin hoca karısına şöyle demiş:

- "git üstüne en güzel elbiselerini giy"

karısı birşey anlamamış ama hocanın dediğini yapmış.Karısı giyinip gelmiş.Hocanın karısı hocaya neden giyindiğini sormuş.Nasrettin hoca cevap vermiş:

- "eğer azrail gelirse belki seni beğenirde beni bırakır" demiş.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst