---> Mezbaha Terörü
Dove 10 farklı ülkeden genç kızlar ve kadınlarla görüşerek bir güzellik araştırması yapmış. Ortaya çıkan sonuçlar pek parlak sayılmaz. Kadınların sadece yüzde 2'si kendilerini oldukları halleriyle güzel buluyor. Genç kızların yüzde 92'si görünüşlerinde en az bir şeyi değiştirmek istiyor. Yüzde 67'si görünüşleriyle ilgili kendilerini kötü hissettikleri için bazı sosyal etkinliklerden kaçınıyor.
Bu maddelerden en fecisi sonuncusu. Bu demektir ki güzellik meselesi insanlar üzerinde ciddi bir sosyal baskı. Bunun sonu kendini eve kapamaya kadar varıyor. Neden ne? "Çirkinim" kaygısı...
Güzel olma arzusu insanlığın başlangıcından beri var. En azından Plato'dan beri var. O şöyle diyor: "Her insanın üç dileği vardır: Sağlıklı olmak, dürüst yollarla zengin olmak ve güzel olmak..."
---- Mesajlar Birleştirildi ----
Evet, güzel olma arzusu her zaman vardı, ama hiç bu kadar ulaşılamaz olmamıştı belki. Estetik cerrahi ile bilgisayar teknolojisinin gelişmesi ve yaygınlaşmasıyla beraber doğal güzellik solda sıfır kaldı. Maalesef! Kopyası aslını geçer misali... (İyimserler "kopyası aslını yüceltir" diyerek avutabilirler kendilerini.)
Dove'un kampanya filminde sıradan bir kadının makyaj, saç uygulamaları ve bilgisayar rötuşları yoluyla neredeyse Gisele Bündchen' "dönüştüğünü" görüyoruz. Uzun zamandır biliyoruz ki o dergilerde, bilboard'larda gördüğümüz "güzeller" gerçekte o kadar güzel değil.
"Evet biliyorum. Neden bahsettiğimle ilgili en ufak bir fikriniz yok. Güzellik çoktandır yok oldu. Kelimelerin gürültüsü altında kayıp gitti, Atlantis kadar derinlere battı. Geriye kalan tek şey sözcük, anlamı yıldan yıla yiten sözcük" demiş Milan Kundera. Doğru söze ne hacet?!