Korku HikayeLeri

---> Korku HikayeLeri

Mısır tarlasında
Köyün birinde genç bir kadın yalnız başına mısır tarlasında çalışırken kolunu bir mısır kabuğu kesmiş. Kesik bayağı derinmiş. Kolunda şiddetli bir kanama başlamış. Kadıncağız da kan görmeye dayanamazmış. Hemen oracıkta olduğu yere bayılıvermiş. Bir süre sonra ayılmış ve evine dönmüş.

Aradan epey bir zaman geçmiş. Kadının yarası kapanmış ama kolu şişmeye başlamış. Sürekli bir karıncalanma hissi varmış kesiğin olduğu yerde. Durum böyle olunca kadını doktora götürmüşler. Doktor muayene etmiş ama bir şey bulamamış. Kesiğin mikrop kaptığını bunun sonucunda da deri altında iltihap oluştuğunu düşünerek şiş bölgeyi kesip içindeki iltihabı akıtmaya karar vermiş. Şişkin yere neşteri vurmasıyla kadının kolundan binlerce minik akrep dışarı fırlamış. Tabii kadın oracıkta kafayı yemiş.
Meselenin aslı sonradan anlaşılmış. Meğer mısır tarlasında kadın baygınken bir akrep kadınının kesik koluna yumurtalarını bırakmış. Minik akrep yavruları da yumurtalarından çıkmış ve kadının kolunda gelişmeye başlamış. Gerisi de malum işte. Kadıncağız hala akıl hastanesinde "Kolum şişti kolum şişti" diye dolaşıyormuş
 
---> Korku HikayeLeri

Sahil Macerası



Saat sanırım 12 ydi. Sahildeki dalgaların sesi çok etkileyiciydi. Çok güzel bir yer buldum burada biraz yüzmek dalgaların sesini dinlemk istiyordum. Usulca patikadan aşağıya indim. 5 dk olmuştuki bir sesle irkildim. Beraber sahile inmiş bir çift olduklarını gördüğümde bir an için rahatlamışlardı. Farklı düşüncelere dalmıştım hemen oradan uzaklaştım. Onları rahatsız etmek istemiyordum. Ama sesleri
bana yaklaştıkça kızın sesi tanıdık geliyordu. Olamaz dı bu imkansız dı bu benim sevgilim di. Ne yapacağı şaşırdım elim ayaklarıma dolanıyordu. Sinirlenmiştim sanki 5 dk önceki insan değildim zaten olamazdım. Bir hamle yapıp onlara saldırmak istedim.. Sonra bir el silah sesi duydum. Evet ayağından vurulan erkek acı içinde kıvranıyordu. Kim vurduğunu göremiyordum. Sevgilim koşmaya başladı. Kaçıyordu. Bir silah sesi daha duyuldu. Sevgilim yere yığılmıştı hareketsiz oluşundan ne olduğu anlaşılıyordu. Erkekten yapma yalnış anladın sesleri yakarışları çıkıyordu. O an yerimden fırladım onu ben öldürmek istiyordum. Nasıl yaptım bilmiyorum ama koşarak çıktım bulunduğum kuytu köşeden. Onu ben öldüreceğim diye haykırdım. Karşımda duran 20 yaşlarında çok güzel bir kızdı. Yemşeşil gözleri sarı saçlarıyla önümde duruyordu. Öylece bakakaldı. Ve tek silah
sesi daha duydum. Ağlamaya başladı. Bunu yapmamalıydı. Diyordu. Anlatmaya başladı onu çok sevmiştim diye.. İnanamadım aynı kaderi paylaştığım kız benden daha cesur çıkmıştı. Ona olanları
anlattığımda bana çok ilginç olarak baktı inanmıyordu. Sanki erkeklerden artık nefret ediyordu. Masum gözlerinde sevgiden eser yoktu. Silah elindeydi. Ve ayağıma bir el ateş etti. Kurşun
dayanılmaz acı veriyordu. Az önce olanlar benim başıma gelmek üzereydi. Nasıl kurtulabilirdim diye düşünüyordum. Dengesini kaybettiği belliydi. Hiç bir şey onu engelleyemezdi. Tam ona doğru hamle yapmak üzereyken başka bir silah sesiyle irkildim diğer ayağımdan vurulmuştum. Öyle kalakaldım
Gelen kasaba polisiydi. Yaklaştığında az önceki masum kız tam bir tiyatro oyuncusuydu. Olanları öyle farklı anlattı öyle şekilde anlattıki ben bile inandım. Şu anda hapisteyim ve sanırım çok uzun süre
daha burada kalacağım. Oysa kimbilir hangi erkekten intikam alıyor...
 
---> Korku HikayeLeri

Bizim arkadaşlarla bi grup var . Dört kişiyiz sarmışız dogaüstü paranormal olaylara . arasıra toplanır muhabbet ederiz . neyse sözüne çok güvendiğim gruptaki bi kız bana anlattı bunu . artık ne dersiniz bilmiyorum . kısa zaten biraz ama ben inandım ve hatta haftalarca ellerimle bütün yatağı yoklayarak uyudum .
işte benim arkadaşın evi tek katlı bahçeli güzel bi ev . Küçük bi ilçede yaşıyoz bu arada . normal bi gün geçimiş o gün . sanırım gece onbir oniki suları . herkes yatmaya gitmiş o sıra o da gitmiş yatmaya . bütün ışıklar kapalı evde zifiri karanlık var . bu tam uykuya dalacakken arkasında bişey hissetmiş . bişeyin varlığını . zifiri karanlık hiçbişey görünmüyo am yine de tam arkasına bakacakmış o sıra boynunda bir el belirmiş . üç parmaklı zifiri karanlıktan daha karanlık bi kahverengi kol . bizimki o kadar korkmuş ki ne yapacağını bilememiş hareket de edememiş . sadece yatıyo ve arkasında yatan o şeyin gitmesini istiyomuş . tam euzubesmele çekmeye başlamışken el ağzını sımsıkı kavramış . bu zorlukla da olsa tamamlamış cümlesini ve kaybolmuş arkasındaki şey .
hemen evin bütün ışıklarını açıp yanındaki masaya Kuran-ı Kerim koyup yatmış tekrar . Bi de ayetel kursi ve üç kulhuvala bi elham okumuş ve uyuyamadan sabahı çıkarmış .
daha sonra biz biraz araştırdık yaşlılardan falan . yani internette bulamazsınız herhalde böyle şeyleri . Bize dedikleri şu :
"şeytan yani iblis hamile kadınlarla belli dönemlerdeki kızlara bu şekilde yakınlaşmaya çalışır ."

Ben de hemen sordum arkadaşa tabii kötü bişey yaptı mı sana die . Kesin bi tavırla hayır deyince rahatladım...
 
---> Korku HikayeLeri

Titanic'in sahibi The White Star Line diye bi şirketmiş. Bu firmanın ortaklarından olan Sir James Cole'un babası vakti zamanında Mısır'da Ramses mumyasının kazılarına katılan 70 kişiden biriymiş. Bu yüzden ailesiyle birlikte sonsuza dek lanetlenmiş. Mister Cole kazılardan kısa bi süre sonra diğer arkadaşları gibi esrarengiz bi şekilde hastalanıp ölmüş. Üstelik cenazesini taşıyan gemi de Akdeniz'de kaybolmuş.

Oğlu James ise hayatı boyunca bu lanetten nasibini almış. Annesi ve kız kardeşini evlerinde çıkan bi yangında kaybetmiş. 18 yaşına kadar yetiştirme yurdunda yaşamak zorunda kalmış. Yine de başarılı bi iş adamı olup The White Star Line adlı bir deniz taşımacılığı şirketine ortak olmuş. Ancak babasının katıldığı kazının 20'inci yılında şirketin gemileri tek tek talihsiz kazalar geçirmeye ve batmaya başlamış.

Şirket bi türlü kazaların önünü alamamış. Üstelik basın da üzerine geliyor her gün boy boy eleştiri yazıları çıkıyomuş. Şirketin zararı feci boyutlara ulaşmış. The White Star Line son kozunu oynamaya karar vermiş. Tüm mal varlığını üç büyük süper lüks gemiye yatırmış. Bu gemilerin adları Olympic Titanic ve Britannic'miş.

Bu üç geminin de üzerinde bi lanet varmış. İlk gemi Olympic 1911'de Atlantik Okyanusu'nda bi buzdağına çarpmış. Tamir için getirildiği tersanede çıkan bir yangında da tamamen yanmış. Titanic illegal bir şekilde mumya taşıdığı söylentilerine rağmen 1912 yılında ilk seferine çıkmış. Titanic'in trajik hikayesini herkes bilir; onun da yoluna bi buzdağı çıkmış. Britannic ise 1. Dünya Savaşı sırasında Atina açıklarında 1916 yılında meydana gelen bi patlamada batmış. Kısa süre sonra The White Starline şirketi denizcilikten çekildiğini açıklamış.

James Cole'un babasının katıldığı kazıda mumyası çıkartılan Ramses'in laneti ise şöyleymiş: "Beni yerimden oynatan herkesi sulara gömeceğim".
 
---> Korku HikayeLeri

İkiz Kuleler'in bulunduğu Manhattan adasının adı beyaz adamın kıtaya gelişinden hemen sonra konmuş. Manhattan adası o zamanlarda avı bol yemyeşil ve bereketli bir adaymış. Üzerinde de şimdilerde adı sanı unutulmuş küçük bir kabile yaşıyormuş. Bu kabileden genç bir yerli bir gün ava çıkmış. O gün av o kadar bereketliymiş ki kızılderillerin genelde yapmadığı bir hatayı yapmış ve bir yerine iki ceylan avlamış. Avın heyecanıyla yaptığı bu hatayı anlayınca çok üzülmüş. Çünkü ihtiyacından fazlasını avlayarak Ulu Manitu'yu gücendirdiğine inanıyormuş.

Üzüntü içinde yürürken oraya yakın bir yerden yükselen bir kamp ateşi görmüş. Kampı kuranlar da Amerika'ya Avrupa'dan zengin olmaya gelen gelen iki kanun kaçağıymış. Adamlar çok sarhoşmuş. Genç kızılderili Manitu'yu kızdıran ceylanlardan birini hediye etmek amacıyla kampa yönelmiş.

Beyaz adamlar ise hiçbir şey avlayamadıklarından ateşin başında aç aç oturuyorlarmış. Karşıdan sırtında iki ceylanla gelen kızılderiliyi görünce sorgusuz sualsiz vuruvermişler zavallıyı. Silah sesleri kabilenin olduğu yere kadar ulaşmış. Kabiledeki savaşçılar olay mahaline vardıklarında genç kızılderili son nefesini vermek üzereymiş. Ruhu Ulu Manitu'nun çayırlarına çıkmadan önce olan biteni anlatmış. Savaşçıların iki katili bulması çok zaman almamış.

Kabilenin büyücüsü işkence direğine bağlanan beyazlarda bir gariplik olduğunu anlamış. Çantalarında yerlilerin "ateş suyu" dediği viskiyi bulmuşlar. Arkadaşlarının bir hiç yüzünden öldürüldüğünü anlayan büyücü olayın olduğu adayı ve ateş suyunu lanetlemiş. Adaya "İki Sarhoş Adam" anlamına gelen "Mahhattan" adını vermiş. Kabile lanetlenen adadan göç etmiş.

Yıllar sonra söz konusu yere Dünya Ticaret Merkezi'nin İkiz Kuleleri dikilmiş. Ancak ada hakkındaki bu efsaneyi bilen kızılderililer her fırsatta kulelerin bulunduğu yerin lanetli olduğunu söylerlermiş. En sonunda da bu lanet gerçekleşmiş zaten.
 
---> Korku HikayeLeri

bundan yaklaşık altı yıl önce olayı yaşan kız henüz 16 yaşlarında...babası beynindeki ur yüzünden günlerdir uyumakta.. kız bi gece derdine derman olacağını sanarak biraz da kafa dağıtmak isteyerek gizlice bikaç bira alıp odasına çekiliyor..ama biralar bittikten sonra annesine hesap vermek zorunda kalmamak için gecenin geç bir saatinde çöp atmaya çıkıyorfakat dairenin kapısı arkasından kapanıyor..çöpü atıp merdivenlerden daireye çıkarken bi yandanda zili çalmak zorunda olduğunu düşünerek üzülyor.. çünkü hem bira içtiği farkedilecek hem de hasta babasını uyandırma ihtimali var..neyse tam son basamakları çıkarken..bi erkek siluetinin kapıyı açtığını görüyorbu kişinin de babasında başka birisi olamayacağını düşünüyor ve çok seviniyor çünkü babasının günlerdir ilk defa kendi başına ayağa kalkabildiğini zannediyor..içeri girdiğinde koridorun boş olduğunu farkediyor.. babasının yattığı odaya girdiğindeyse hala uyumakta olduğunu görüyor..çok şaşırıyor ve hayal gördüm herhalde diyerek bir yandanda kapının nasıl açıldığını merak ederek banyoya yüzünü yıkamaya gidiyor..lavaboya eğilmişken arkasından bir ses geliyor.."sakın başını kaldırma" ama kız başını kaldırıyor ve aynada 1bi kaç ay önce ölen erkek arkadaşını görüyor.. ruhani dünyaya inandığından biraz da afallayarak ama korkmadan "ne istiyorsun" diyor.. "dışarda kaldın babanı rahatsız edecektin ben de kapıyı açtım" diyor aynadaki görüntü.. kız arkasını dönüp bakmak isteyince de "dönme arkanı" diyor. bizim kız dinlemiyor tabii.. arkasını dönünce kimse olmadığını görüyor...

aradan bir kaç gün geçiriyor ve babasının hastalığı yüzünden evde sıkıntılı bir hava esmekte... kızın dersleri kotuye gitmekte her gecen gün ve bir karar alıyor... intihar edip bu sıkıntıların hepsinden kurtulacak... evde buldugu her turlu ilacı(ki içinde çok yüksek dozlu ağrı kesiciler ve babasının kullandığı bilimum ilaç da var) alıp tuvalete giriyor gün aydınlanmaya başlarken... sırtını kapıya yaslayıp onlarca hapı yutuyor ve etkisini göstermesini bekliyor.. okul saati geldiğinde annesi uyanıyor ve tuvalet ışığını görünce kızının niyetinden bi haber mutfağa geçiyor kahvaltıyı hazırlamak maksadıyla... tabii bu arada kız hapları alalı saatler geçmiş..anne birden bi gürültü duyup koridora çıkıyor ve kızını tuvalet kapısında baygın yatarken görüyor..hemen komsulara haber verip arabayla kızı hastaneye yetiştiriyorlar... tabii kurtuluyor... bunları o anlattı.. ama tuvaletten dışarı nasıl çıktığını bir türlü anlayamıyordu...hapları aldıktan hemen sonra üzerine çöken ağırlıkla tuvalete oturduğunu ve uyuya kaldığını soyluyor..hemde kapıya yaslanmış bir şekilde.. bir kaç gün sonra yine görüşmüştük..merak ettiği sorunun cevabı yine banyo aynasında gelmiş.."seni çok sevmiştimsana gelirken öldüm bunu sakın unutma.ve bi daha sakın intiharı deneme.ikincisinde seni tuvaletten çıkaramayabilirim!"

çocukluk yalanı olduğunu sanmıyorum bu anlatılanların.çünkü o evde garip bir şeyleri ben de hep hissederdim..sanırım arkadaşımı koruyan sevgisi oldu..
 
---> Korku HikayeLeri

Kafaları Kopmuş



İngiltere aniden bastıran sisiyle ünlüdür. Yine sisin yoğun olduğu bir gün kadının biri şehirlerarası bir yolda arabasıyla seyahat ediyormuş. Sabahın erken saatleriymiş. Sis yüzünden pür dikkat ve olabildiğince yavaş gidiyormuş. Derken yolun iki tarafında oldukça garip açıyla park etmiş iki araba görmüş. Önce korkmuş. Ama merakına yenik düşmüş ve arabasını biraz ileride güvenli bir yere çekmiş.

İhtiyatla ilk arabaya yaklaşmış. Her halinde savrularak durduğu belli olan otomobilin görünen bir hasarı yokmuş. Otomobilin etrafında dolaşan kadın şoför mahalinde yan koltuğa doğru yatmış bir adam olduğunu görmüş. Açık pencereden içeri uzanarak adama seslenmiş. Yanıt alamamış. Bu arada farkında olmadan kapıyı tutunca eline yapışkan bir şey bulaşmış. Alacakaranlıkta eline bulaşan şeyin önce ne olduğunu anlayamamış ama birden bire jeton düşmüş. Elindeki kanmış.

Panik içinde arabasına koşmuş. Son sürat en yakın yerleşim yerine gidip polise durumu anlatmış. İngiliz polisi hemen harekete geçmiş. İki arabanın bulunduğu yere vardıklarında olağanüstü tedbirler alarak arabalara aynı anda iki ekip halinde yaklaşmışlar. Biraz sonra her iki ekip lideri polis müdürüne arabalarda kafası kopuk birer ceset olduğunu rapor etmişler.

Bir süre sonra cesetlere ait iki kafa bulunmuş. Kafaların her ikisi de darmadağan olmuş vaziyetteymiş. Otomobillerde ise hiç bir hasar yokmuş cesetlerde başka bir darbe de. Kafalar ise kesici bir aletle kesilmemiş güçlü biri ya da bir şey tarafından sanki bir serçe kafasıymış gibi çekip kopartılmışa benziyormuş. Polisler bu işin içinden bir türlü çıkamamış. Olaya İngiliz gizli polisi MI5 el koymuş.

MI5'da yeni kurulan seri katil araştırma birimi olay mahalini didik didik incelemiş. İki gün sonra MI5 karargahına bu esrarengiz olay hakkında bir rapor ulaşmış. Dehşet verici bu olay aslına basit bir trafik kazasıymış. Raporda olay şöyle anlatılıyormuş. Yoğun sise rağmen hız yapan iki sürücü de bellerine kadar sarkarak yolu daha iyi görmeye çalışıyorlarmış. Karşı yönlerden gelen bu iki otomobildeki sürücüler hızla gelen diğer otomobili çok geç farketmişler. Kafaları birbirine hızla çarpınca ikisinin de kafası kopmuş.
 
---> Korku HikayeLeri

Bu olay Bursada olmuş. 17 yaşında bi genç kız aniden ölmüş. Aile perişan olmuş ama ne yapsınlar kızı defnetmişler tabii. Aradan bir kaç gün geçmiş. Baba kızını rüyasında görmüş. Kız sürekli titriyomuş ve "Çok üşüyorum baba. Yalvarırım üstümü ört" diyomuş. Adam sabah kalktığında rüya aklına gelince hüngür hüngür ağlamış. "Gül gibi evladımı kaybettim. Rüyama giricek tabii" diye düşünmüş. Karısının üzülmemesi için de ona hiç bişey söylememiş. Ama ertesi gece sonraki gece daha sonraki gece hep aynı rüya: "Çok üşüyorum baba. N'olur üstümü ört!" Baba bi gece yine aynı rüyayı görürken kan ter içinde uyanmış. Dayanamamış karısının "Nereye bey bu saatte?" demesine aldırmadan sokağa fırlayıp soluğu mezarlıkta almış. Kızının mezarına gelince ne görsün? Mezar açık ve bomboş! Adam ne yaptığını bilmez bi halde mezarlık bekçisinin kulübesine yönelmiş. Allahım o an gördüğüne yürek dayanmaz. Bekçi resmen kıza tecavüz ediyomuş! Meğer bu aşşağılık herif her zaman yeni gömülen ölülere belli bi süre bunu yaparmış...
 
---> Korku HikayeLeri

ben şu an 19 yaşındayım ve yaşadığım olay tam 2008 23 Haziran tarihinde geçti ve halada unutamam geçelim hikayeye ben bir gün arkadaşlarımla sinemaya gitmiştim. ama bir gariplik vardı sinemada tek biri bile yoktu nese biz girdik filmin adı garezdi. arkadaşlarla güldük muabbet ettik patlamış mısır falan yedik falan tam arkadaşım patlamış mısır kutusuna uzandıki filmin çok korkunç sahnesi geldi arkadaşım zıpladı bende dedimki nie döktün mısırları! yoksa korkuonmu hee ama gözlerindeki bakışlardan filmden korkmadıı anlaşılıyodu noldu dedim titreyerek konuşuyordu ve tam o garez diycektiki birden önümüze garip bir yaratık çıktı o an yerimizden fırladık sinemanın kapısına açılmıyodu bizi sıkıştırmıştı ve o an okuldaki ebelembeçte kullandıım sıyrılma hareketi geldi hemen fırk die sıyrıldım arkadaşlarım orda kalmştı ben ölE o yaratıın arkadaşlarıma yaptıklarını seyrettim sonra gittim ordan teker teker sandalyeleri fırlatmaya başladım sonunda bi tanesi kafasına isabet etti ve birden bi patlama oldu her yer kan olmuşu her halde yaratığın beyni patladı arkadaşlarımla kaçtık saat 12 civarıydı koşa koşa ordan uzaklaştık.
 
---> Korku HikayeLeri

01 nisan 2008 di.. ağbimin düğünü wardı. bir akrabamın kızıyla hawa almak için dişarı çıktık we önümüzden hızlıca siyah giyimli birisi geçti we biz çok korktuk.. neyse. biz hayal gördüğümüzü düşündük vee aldirmadikkk. sonra akrabamın kızı olan rukıye ben tuwaalete gideceğim dedi ve gitti. ben dişarıda yalnızz haldım birisi beni kolumdan tutup bir köşeye çekti weee sen haftaya aynı gün aynı saat oleceksin dedi bana ben çok korktum we hemen içeri kaçtımm.anemler n eoldu die sordu ben yok bişi dedimm..ben gerçekten çook endişeliydim.. wee düğün bitmiştii ewe giderken aynı kişi beni yine kolumdan tutup bir kenara çekti wee banadedi ki sana solediklerimi kimseye solemiceksin yoksa seni şimdi öldürürüm dedi we ben bu sefer daha da korkmuştumm. wee birden yuzundeki korkunç maskeyi çıkardı we akrabam olan rukıye 1 nisaaaan dedi ... gerçekten çook korkmuştumm
ogunu hiç unutamıyorumm..
 
---> Korku HikayeLeri

Biz annemle her şubat tatilinde kuzenlerime (Mine) yani İzmir Karşıyakaya gideriz. Bu Şubat tatilindede 10 günlüğüne oraya gittik. Bi de ananemler ninem annemin dier kız kardeşi fln İzmir'de yaşıo ondan annem sadece kuzimlerde diqil bazen onlardada kalıo geceleri ben ise Mine'lerde yani kuzimlerde kalmayı tercih ediorum. Bi de kuzimin annesi ve babası doktor ama ayrı hastanelerde çalışıolar. Herneyse İzmir'e gidişimizin 4. günü Cüneyt amca'nın (Kuzi'nin babası) hastanede nöbete kalması gerekiodu gece annem de o gün dier kız kardeşinde kalıcaktı ondan biz Aylin Teyzem (Kuzinin annesi) ben Mine kaldık işte o gün evde. Saat 4 gibi annem gitti Cüneyt amca zaten eve hiç uğramadı Aylin Teyzede saat 5 buçuk gibi geldi eve sonra işte biz yemek yedik bi film koyduk onu izledik falan zaman geçirdik Tabu Uno fln oynadık saat 11'de Aylin teyze çok yorulduqunu söledi ve bize ii geceler fln dileyip odasına gitti. Biz de biraz daha tv izledik fln saat 1 gibi hala uykumuz gelmediqinden bi pijama paritisi yapmaya karar verdik güldük bayaa eqlendik fln bi ara hadi makyaj yapalım dedim kuzinin evinin holünde kocaman bi boy aynası var yanımıza bissürü makyaj malzemesi alıp holdeki bi rafa dizdik ben kendimi bi vampire benzetmek için ilk başta pudrayı aldım yüzüme sürmeye başladım bayağı bi sürdüm sonra pudrayı rafa koydum ama çok kenara koymuş olacaktım ki yere düştü tüm pudra yere döküldü. Ben hemen sordum paspas gibi bişi var mı die kuzi de bşvr yarın temizleriz dedi ben de tmm diince makyaja dvm ettik hiç pudraya dokunmadık üstüne basmamaya çalıştık ki etrafa yayılmasın die ztn nerdeyse tüm hole yayılmıştı. Makyajı bitirdikten sonra işte fotolarımızı çektik bissürü fln güldüq bayaa bi sonra yüzümüzü temizleyip duş alıp yattık (bu arada kuzinin yatağı iki kişilik olduqu için ikimiz brbr yatıoduk) saat 2 buçuk fln gibi dalmışım işte bn.

Bi ara uyandım çok susayınca mutfaqa gittim su almak için normal su bitmişti ondan belki buzdolabında vardır die açtım buzdolabını ama ne ses geliodu ne ışık yayıyodu elektirkler kesilmiştir die tahmin ettim sonra mutfağın ışığını açtım ama ampul yanmıodu belliki elektrikler kesilmiş dedim kendi kendime. Hemen buzdolabının içindekiler bozumasın die çabucak suyu aramaya çalıştım bulamayınca kendi kendime offlayarak buzdolabının kapağını kapattım sonra başımı hafifçe pencereye doğru çevirir gibi oldum pencere açıktı. Ben bunu daha önce nasıl fark etmedim die düşündm ve hemen gidip pencereyi kapattım. Odaya dönmek için arkamı dönerken yanda bi şey dikkatimi çekti. Karanlık bir şey. Balkonun kapısından balkonun en köşesinden bana bakan karanlık bir silüet.(Bu arada pencerenin yanındaki duvarda balkona açılan bi kapı vr onların evinde. Kapı camdan) Biraz gerildim ve kapıyı açmaya çalıştım. Ama kilitliydi. Herhalde Aylin teyze yatmadan önce kilitledi balkonun kapısını die düşündüm ve odaya geri döndüm.
Saat kaç die bakmak için masanın üstünde duran telimden baktım saat neredeyse 4 olmak üzereydi. Telefonumu masanın üstüne geri koyarken elim bi şeye çarptı. Bu bi kağıttı. Üstünde "Beni hastaneden çağırdılar bir hastam çok kötü rahatsızlanmış gitmem gerekiyordu. Öptüm Aylin" yazıyordu. Kağıdı yerine bıraktım ve offlayarak yatağa girdim. Mine döndü ve bana baktı. "Pardon uyandırdım mı?" dedim. "Hayır ben zaten uyanmıştım bi kaç dakka önce noldu?" dedi. "Hiç su almaya gitmiştim de mutfağa ama bitmiş bu arada elektrikler kesilmiş." dedim. Sonra devam ettim "Sen mi mutfağın penceresini açtın?" die sordum. Hayır anlamında başını sallayınca içime bi kuşku düştü. Balkondaki karaltıyı hatırlayınca çok rahatsız oldum ve olduğum yere sindim. "Annen her gün balkonu kilitliyor mu?" diye sordum. Başını sallayıp. "Ev 1. katta olduqu için eft." dedi ve gülümsedi. "Balkonda birini gördüm sandım da." dedim ben de. "Hmm." dedi o da ve tekrar yattık.
Gözlerim yorulsunda çabuk uykum gelsin diye odanın açık olan kapısından hemen karşıdaki tuvalete doqru bakmaya başladım. Yavaş yavaş gözlerim kapanıyoduki tuvaletin açık olan kapısı birden sanki biri tüm gücüyle itmişçesine kapandı. Kuziyle resmen yerimizden hopladık tabii hemen kalktık ben direk mutfağa gittim. Hem balkonun kapısı hem de pencere açıktı. Gözlerime inanamadım. Kuzi de şaşırdı. Hemen gidip balkona baktım. O karanlık silüet yoktu. Gittikçe korkmaya başlamıştım. Hemen hem balkonu hem pencereyi kapattık ve odamıza geri döndük. Kuzi şalterlere bakmak için korüdor'a gitti. "Tahmin ettiğim gibi şalter atmış. Ondan elektrikler kesikti." dedi ve şalteri açtı. Sonra korüdorun ampullerinden birinin düğmesini açtı. Ama yanmadı. Sırasıyla hol dışında tüm ampulleri açtık ama hiçbiri yanmadı. Daha da korkmuştuk ama kendimizi sakinleştirmeye çalıştık.
O sırada birden tüm ampuller yanıp sönmeye başladı.

Çığlık atıp kuzinin odasına döndük. Ben hemen cep telefonumu aldım ve annemi aradım. Ama telefon çekmiyordu. "Burda nasıl olurda çekmeyebilir?" dedim. Artık öyle korkmaya başlamıştım ki dizlerim titremeye başlamıştı.

O sırada yanlış bir hata yaparak aynaya baktım. (Benim ayna fobim olduğu için karanlıkta aynalara bakamam) Arkamda karanlık bir silüet duruyordu. O balkonda gördüğüm. Korkunç bir çığlık attım ve Aylin teyzenin odasına doğru gittim. Mine de hemen arkamdan geldi. Aylin teyzenin odasında olmadığını biliyordum ama yine de o odadan uzaklaşmak istediğimden ilk gittiğim yer orası olmuştu. Mine hemen Aylin teyzenin odasının kapısını kilitledi. (bu arada Aylin teyzelerinin odasının kapısı koridorun en dibinde ve buzlu camdan olduğu için bulanık da olsa arkası görünüyor.) Hemen kapıdan korüdora bakmaya başladık.

Işıklar artık yanıp sönmüyor düzgünce yanıyorlardı. Bir kaç dakika bir şey olmayınca rahatladık ama sonra karanlık bir şey kuzinin odasından çıktı ve bize doğru gelmeye başladı. Korkudan ölebileceğimi düşündüm o an. Yavaş yavaş süzülürcesine bize doqru geliodu. Korkudan artık bilincimi yitirmek üzere olduğumu hissettim. Adrenalin seviyem taban yapmıştı resmen. Kuzi ise şoka girmişçesine sadece bakıyordu. "Görüyorsun değil mi?" diye sorduğumu duydum. Adeta sanki ben değilde başkası konuşmuştu. Konuştuğumu hissetmemiştim bile.
Kuzi evet anlamında başını sallamaktan başka bir şey yapmadı. Karanlık silüet bize doğru yaklaştıkça adımlarımız bizi geriye doğru götürüyordu. Karanlık silüet bize gittikçe daha da yaklaştı ancak tam kapıdan içeri girecek diye düşünürken. Yok oldu. Rahat bir nefes verip kuzenime döndüm. Ama onun olduğu yerde karanlık silüeti görünce birden adeta her yer karardı. Bilincimi kaybetmiştim.
Uyandığımda Aylin teyzenin yatağında olduğumu fark ettim. Aylin teyze ve Mine ise hemen yatağın yanında durmuş tartışıyorlardı. "Yemin ederim anne gördük Yağmur o yüzden bayıldı! Holdeki o ayak izleri herhangi birimize ait olabilir mi sence acaba?" Aylin teyze sustu. Ayak izlerimi? Diye düşündüm. Gözlerimi açtım ve onlara baktım. "İyiki uyandın iyi misin tatlım?" dedi Aylin teyze. Onu dinlemeden hemen hole doğru gittim. Yerdeki görüntüyü görünce şok oldum. Ters giden ayak izleri. Pudranın üstünde. Mutraktan ters bir şekilde çıkmış ve koridora doğru ilerlemiş. O an tekrar bayılacağımı sandım. Arkamı döndüğümde Aylin teyzenin bana bakmakta olduğunu gördüm. "Ne oldu dün gece kızlar? Eğer korktuysanız beni uyandırabilirdiniz-" Cümlesini yarıda kestim. Adeta şok olmuştum. "Aylin teyze siz dün bize bir not bırakmıştınız masamızın üstüne. Hastan rahatsızlandıhastaneye gitmem gerekti diye. Sizi nasıl uyandırabilirdikki?" Aylin teyze şaşkınca bize bakmaya başladı. "Kızlar ben dün gece evdeydim. Size öyle bir not bırakmadım." dedi. Mine resmen bağırmaya başladı. "İmkansız dün gece resmen öylesine çığıklar attık ki evde olsaydın duymaman imkansızdı. Ayrıca dün gece odana geldiğimizdede yoktun! Yatak boştu!"
Aylin teyze hafifçe güldü. "Kızlar bu bir şaka mı? Eğer öyleyse hiç komik değil. Benim hastam tedavi oldu. Ayrıca diğer hastam olması da mümkün değil çünkü yurtdışında. Ben dün gece evdeydim."
Mine yere düşer gibi oldu. Refleks olarak onu tutmaya çalıştık. Mine tekrar kendi ayakta durabilcek hale geldiğinde onu bıraktım ve odaya gittim. Kağıt masada değildi. Neredeyse tüm odaya baktım olabilecek her yere. Ama yoktu. Tekrar bayılabilirim diye düşündüm.
Ve arkamı döndüğümde Mine'nin yanında Aylin teyze yerine o karanlık silüetin durduğunu görünce ayaklarım beni taşıyamaz hale geldi ve yere yığıldım. Ancak bilincim hala açıktı. Lanet olsun ki açıktı. Birden yüzümde iç bayıcı bir kokusu olan bir nefes hissettim. Gözlerimle kime ait olduğunu bilsemde ona bakmak istedim ama adeta felç olmuş gibiydim. "Kimse sana inanmaz ama kimse. Hiçbir şekilde beni insanlara anlatamazsınız. İsteseniz de kimseye anlatamayacağınız bir sırra ortak oldunuz." dedi ve hafifçe güldü.
 
---> Korku HikayeLeri

Saatin gece sularını gösterdiği inanılmaz bir gündü.Aylin ve arkadaşları hep birlikte ruh çağırmaya karar verdiler ve ruh geldi.Ruhun gelmesi için söylenenler perdelerın kıpraşması ve soğuk rüzgarlar esmesiydi.Ruh bu söylenenleri bir bir yaptı ve sonunda beyaz bir buhar gibi görününen ruh çocukları tehdit etti.Bunu ailelerinden herhangi birisine söylerseniz sizi doğrarrım dedi.Ece söze karıştı hayır ben gidiyorum anneme söliyicem dedi ece gitti ve annesine söledi annesi olmaz ole şey diyince ece daha çok korktu söylemişti ama annesi inanmamıştı çünkü. ruh korkmuştu eğer bunu 4 kişiden fazlası öğrenirse yok olucak ve birdaha geri dönemiyicekti çok sinirlenen ruh kızı aldı ve bir okyanus kenarına götürdü kız ne yapıcaksın demesıne fırsar bırakmadan ruh kıza sen kendin intar ediceksin ve bu serin sulara atıcaksın kendini gibi çok kötü bir emir vermişti ona.kız ne yapıcağını bilemedi imdaat diye bağırdı ruhu daha çok sınırlendırdı ve ruh onu denizin derinliklerini bir ömür boyu hapsolmak üzere bıraktı kız ölmüyordu acı çekiyordu.Kız okadar çok korkuyoduki ruh yolda bir yılan görmüştü ve o yılANI kıızn üstüne atmıştı.kız daha çok dayanamadı ve cansız bedeni ebediyen suyun içinde kaldı.Selen ben de annemlere haber vericem diyince Aylin çok korktu. ama seleni engelliyemedi. neyse... selen de söyledi ama ailesi bir filmden etkilenip böyle düşündüğünü zanletti ve onu pisikoloğa gönderdiler. selen çok rahatladı.çünkü ruhun var olduğunu söylediğinden bu yana 1 hafta geçmişti.selen dışardan dönünce annesi ve babası evde yoklardı.selen hemen banyoya girdi ve yıkanmaya karar verdi.banyoya girdi ve arkasını dönmeden aynada bir şey belirdiğini farketti.çok korkuyordu.ruh ona annen ve baban inandı mı dedi . selen hayır diyince ruh rahatladı.ama selen bunu bir arkadaşına söylediğini belirtti.ruh buna çok kızdı ve hemen elinde ecenin derisinden yaptığı kemer belirdi.hemen selenin çıplak vücuduna vurmaya başladı.aynı zamanda su akıyordu selenin ayağı kaydı ve başını çarptı. selen ÖLMÜŞTÜ...
 
---> Korku HikayeLeri

İstanbulda olan 3 katlı vilamıızdaydık ve sadece kuzenim ile benkuzenim mutfaktan bi şeyler almaya gtt tüm ışıklar kapalı idi sadece plazmadan iışık geliyordu.
kuzenim cips aldı ve oturduk su içmek için giderken cipsinn tabağınıda götürüyordum suyu doldurdum ve bir yudumda bitti
ne oluyor dedim giderken aynaya bakmamla arkada her yeri kanlı elinde bıçak olan bir insan korkaran önümü döndüm yok oldu hemen kuzenimin yanına gittim olanları anlattım ama inanmadı ne aynası ne insanı dedi aynı aynaya gitti ve baktığında oradaydı bir çığlık duydumm kuzenimi yere yatırmışş boğuyordu ben gidince yok oldu hemen kaçalım dedim çıktık kapıdan saat 04.30 etrafta kimseler yoktu bi ağacın yanında otururkken yukarıya baktığım an ağaçta bir iskelet vardıı kuzenime döner dönmez kuzenimm yanımda değildii arkamdaa bana kötü kötü bakıyordu gel nur dedim bıçağını çıkardıı ve kaçmaya başladım ayrıca yüzü çok acayipti her neyse
kaçtım kaçtımm arkamda yoktu bir baktım bir kuyuya geldim çok susamıştım kovayla kuyudan su çektim ve arkamda beyaz prensesler gibi bir elbisede bir gelin vardı dediki bana ''ben yııllar önce nikahımdan kaçarken buradan su içecektim ama ruh gibiyim artık bende içmedim kaçar kkaçmaazz bir dükayana sığındım ve orada 4 gün kaldımm 5. günü adm dükyanı kaparken gitti ve kuzenim camda belrdii
 
Cevap: ---> Korku HikayeLeri

HİKAYELERİNİ KANALIMDA PAYLAŞABİLİR Mİ,YİM YOTUBE DA PARANORMAL DÖNGÜLER DİYE BİR KANALIM VAR SENİDE BEKLERİM ABONE OL VE YORUM YAPARSAN SEVİNİRİM https://youtu.be/ZW3C_dQRTaE BU LİNKTEN İLETİŞİME GEÇEBİLİRSİN
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst