Korku HikayeLeri

LoKuMuM<3

Bayan Üye
MezarLıktaki Haykırış..

bu olay bir koyun mezarlıgında oolan olaydır.mezarlık cok eskidir.ve mezarlıgın tam karsısında ise koyun kahvehanesi vardır..bu koy ayrıca benimde yasadıgım koydur.ve bu olayları yasayanlar tanıdıgım insanlardır.derken bir gun koyluler kahvehanede otururken mezarlıktran kuran sesleri gelmekteymiş ve herkez saskın ve dısarı cıkmıslar.sanki bir hoca okuyor ve ardındanda cemaat okuyormus gb mezarlıktan sesler gelmeye baslamıs.bu olayı sormuslar hocalara imamlara mezarlıktaki ölüler kuran okunmasını istiyormus... derken bu olay benim dayımın basına geldi.gene 2 yıl sonra dayımlar o kahvehanede oturuyorlar. ve gene o sesler duyulmaya baslamıs içerde bullunan insanlar gene hayretle sasırmıslar ve acaba kim okuyo neden oluyo gb sorular gelmiş akıllarına.dayımda dedecmin mezarlıgının oraya dogru yurummus. dayım ilerledikçe mezarlıktaki sesler uzaklasıyormus.sesler cok netmiş biri okuyor dier ölülerde tekrar ediomus.dayım korkmadan dedemin mezarlıgının oraya gitmiş ve birden mezarlıktan ses gelmiş aynen agac keserken gelen ses gibi ve yere normal agac yapragından buyuk bir yaprak dusmus ve sesler gitmiş...ve gene aynı yorum yapıldı ölüler kuran okunmasını istiyormuş...ve oradaki mezarlık cok eski bir mezarlık...o mezarlıkdaki ilk olay bu değil.

 
---> Korku HikayeLeri

Allahsız Osman
İstanbul'da 1800'lü yıllar... O zamanın ünlü kabadayılarından Ustura Kemal ve arkadaşları Karacaahmet Mezarlığı'nın karşısında bi evin bahçesinde çilingir sofrası kurmuşlar. İçki masası muhabbeti tüm hızıyla devam ederken laf dönüp dolaşıp mezarlık ve ölü konusuna gelmiş. İçinde zırnık Allah korkusu ve vicdan bulunmadığını iddia ettiği için lakabı Allahsız Osman olan bir kabadayı "Ulan ölü ne ki be?! Sen sağ olanlardan kork ölüden kimseye zarar gelmez" demiş. Ustura Kemal da muhabbeti koyulaştırmak için "Ulan Osman madem ölüden korkmuyosun gel şunu iyiden iyiye ispatla bize" diye dalga geçmiş.

Allahsız Osman bunu nasıl yapacağını sorunca Ustura Kemal "Aha şu karşıdaki Karacaahmet mezarlığını görüyosun. Madem Allah'a inanmaz ve ölüden korkmazsın bu gece 12'de mezarlığa girip sana vereceğimiz kazığı mezarlığa içinde bi yere çak. Sabah biz gidip kazığın orada olup olmadığına bakarız. Eğer orada bi kazık varsa seni takdir ederiz" demiş. Allahsız Osman aslında gece mezarlığa girmek bi yana yanından geçerken bile türkü söyleyen bi adammış. Ama yiğitliğe leke süremeyeceğinden "Peki ama siz de benimle gece gelip mezarlık çıkışında bekleyeceksiniz" demiş. Zaten bu konuşmalar akşam saatlerinde yapılıyomuş gece yarısı kalkıp Karacaahmet Mezarlığı'na gitmişler.

Osman gece karanlığında mezarlığın büyük kapısından içeri girmiş. Herkesin Allahsız Osman olarak bildiği o cesur (!) kabadayı mezarlığın içinde salavatlar getirerek bi elinde kazık bi elinde çekiç ilerlemiş. Bi mezarın yanına geldiğinde alelacele eğilip kazığı yere çakmış. Korktuğu için de hemen or'dan uzaklaşmak istemiş. Ama bi'şey giydiği setrenin (o zamanlar erkeklerin giydiği uzunca eteği olan bi tür giysi) ucundan tutmuş. Allahsız Osman vargücüyle "İmdaaat! Ulan yardım edin. Ölü beni tutuyooo" diye feryat etmiş ama kendinden epey uzakta olan arkadaşlarına sesini duyuramamış. Bağıra çağıra mezarın üzerine yığılıp kalp krizinden oracıkta ruhunu teslim etmiş.

Uzunca bir süredir mezarlığın dışında bekleyen arkadaşları Allahsız Osman'ın kendilerine oyun oynayıp mezarlığın öteki kapısından çıktığını düşünüp dağılmışlar. Ertesi sabah ise Ustura Kemal ve arkadaşları kazığın çakılı olup olmadığına kontrol için Karacaahmet Mezarlığı'na gelmiş. Bi bakmışlar ki Allahsız Osman kazıkla beraber setresinin ucunu toprağa çakmış durumda bi mezarın üzerinde cansız yatıyomuş.
 
---> Korku HikayeLeri

Cin Fikirli Mahkum

Amerika'da müebbet hapis cezasına çarptırılan bi adam sabah akşam hapishaneden kaçmanın yollarını düşünüyomuş. Bi gün bahçede volta atarken gardiyanların bi tabutu cenaze arabasına yüklediğini görünce nihayet aylardır aradığı fikri oracıkta bulmuş. Burası büyük bi cezaevi olduğu için her hafta mutlaka 2-3 kişi Tanrı'nın rahmetine kavuşuyomuş. Mahkum gardiyanlardan birine cenaze olduğu bi gün tabuta konularak kaçırılması karşılığında epey yüklüce para teklif etmiş. Gardiyan korktuğundan başta biraz mızırdanmış ama sonra paranın cazibesine kapılıp kabul etmiş. Gardiyan adama gece cenazelerin bekletildiği yerin anahtarından yaptırıp vermiş. İlk cenazede adam tabutun içine girecekmiş. Cenaze defnedildikten sonra da gece gardiyan gelip adamı mezardan çıkaracakmış.

Plan aynen uygulamaya konmuş. Kaçma ateşiyle yanıp kavrulan mahkum ölüye aldırmadan sıkış tepiş tabutun içine girmiş. Sabah da gardiyanlar tabutu cenaze arabasına yüklemişler ve mezarlığa götürüp laf olsun diye yapılan bir dini törenle gömmüşler.

Mahkum tabutun içinde sabırsızlanarak gardiyanın gelip onu çıkarmasını bekliyomuş. Epey vakit geçtiği halde gelen giden olmayınca biraz biraz endişelenmeye başlamış. Bayağı bi zaman geçip de hala gelen olmayınca bizimki hafiften tırsmaya başlamış. "Acaba kendim çıkabilir miyim?" diyerek etrafı araştırmak istemiş. Cebinden zar zor çakmağını çıkarıp yakmış. Tabutun üstünü incelerken gözü bi an yanındaki ölüye takılmış. Ve o an donup kalmış! Yanındaki ceset anlaşmayı yaptığı gardiyanmış!
 
---> Korku HikayeLeri

Depremin Habercisi

17 Ağustos gecesi Adapazarı'nda yaşlı bi teyze gece saat 2 buçukta ana caddedeki apartmanlardan birinin zillerini çalmaya başlamış. Kimse kadına kapıyı açmamış hatta uyandırdıkları için camı açan bağırıp çağırmış. Üst katlardan bi adam "Gecenin bu saatinde ne istiyosun teyze?" diye sormuş. Kadın "Karnım aç oğlum. Bi parça ekmek var mı?" deyince adam "Yok yok. Allah Allah gecenin bu saatinde ne bu yahu?" demiş. Yatağa döndüğünde karısı yaşlı kadının aç olduğunu öğrenince "Keşke verseydik" demiş.

Teyze zillere basmaya devam etmiş. En üst katta yeni evli bi çift oturuyomuş. Kadının ne istediğini öğrenince kapıyı açıp yukarı çağırmışlar. Evin hanımı hemen yiyecek bi'şeyler hazırlamış. Kadına eşlik edip beraberce yemişler. Yemek bitince kadıncağız "İçimde bi huzursuzluk var. Bi an evvel dışarı çıkalım" diye yalvarmaya başlamış. Genç çift sırf kadını kırmamak için sokağa inmiş. Daha dışarı adım atar atmaz da her yan sallanmaya başlamış. Depremde o kocca apartman yerle bir olmuş.

O binada oturanlardan sadece yeni evliler ve kocasına "Keşke yemek verseydik" diyen kadın ölümden kurtulmuş. Onu da 3 gün sonra enkazın altından çıkarmışlar.
 
---> Korku HikayeLeri

Falcı

Olay 1999 yazında gerçekleşmişti. Ben bu tarihte Erdek'te bir otelin barında çalışıyordum. Bu nedenle geceleri geç yattığım için öğlen kalkıyordum. Yine böyle gece geç saatlere kadar çalıştığım bir günün ertesi;öğlen saat 4 gibi kalktım ve her zaman yemek yediğim yer olan otelin karşısındaki büfeye gittim. Orada otelin güvenliklerinden biriyle karşılaştım ve beraberce bir masaya oturduk. Yemeğimizi yerken yanımıza benim arkamdan biri yanaştı ve aynen şu cümleyi söyledi:
-"falına bakmamı ister misin?"
Ben bu lafın bana söylenmediğini düşünerek tostumu yemeğe devam ederken.Sesinden kadın olduğunu anladığım o şahıs aynı soruyu tekrarladı:
-"falına bakmamı ister misin?"
Bunun üzerine dayanamayıp arkamı döndüm. Ben de herkes gibi
virgul.gif
döndüğümde o tipik falcı kılığındaki birini göreceğimi sandığımdan hızlı ve sinirli bir dönüş yaptım ki bunun bir diğer nedeni o güne kadar fala inanmıyor olmamdı. Kadınla göz göze geldik ve kadın az önce sorduğu soruyu benim ona herhangi bir şey söylememe fırsat vermeden yineledi:
-"falına bakmamı ister misin?"
Ben de üzerimde neden olduğunu bilmediğim o bir anlık şaşkınlığı atarak hızlı bir şekilde “hayır” diyerek arkamı döndüm .Bunun üzerine yanımdaki güvenlik arkadaşımın kadına "benim falıma bak" dediğini duydum. “Duydum” diyorum çünkü o 3-5 saniye arası sanki yaşanmamış gibi geliyordu. Arkadaşım kolumu tutarak benim de baktırmamı parasını kendisinin vereceğini söyledi. Ben de gayri ihtiyari sanki bunu yapınca rahatlayacakmışım gibi kafamı olur anlamında salladım. İşte tam bu sırada falcı kadın arkadaşıma onun falına bakmayacağını söyledi ve benim yanıma gelerek sanki bir “Rıdvan”(cennetin bekçisi) gibi tepemde dikildi. Bunun üzerine ben de ne istediğini istediğinin para mı olduğunu sordum. Falcı kadın aynen şunları söyledi:
-falına bakıcam!
Ben de sanki bu bir oyunmuşçasına;
"-niye"dedim.
Kadın buz gibi donuk sesiyle
“-çünkü az önce istediğini söyledin” dedi.
Az önce kaynağını bilmediğim o -irkilme sebebim- gibi görünen kadın bana bir anda çekici gelmeye başladı. Ve aklımdan ““neden olmasın ki ne kaybedersin ki zaten”” denen o en tehlikeli düşünce geçti ve falcı kadına “TAMAM” dedim.
Kadın hiç duraksamadan yanıma oturdu ve kafasını yere doğru eğerek bana sağ elimi uzatmamı söyledi. Ben de biraz yaramazlık olsun diye aklımdan sol elimi uzatmak geliyordu ki falcı kadının ağzından beynimdeki tüm kanı donduran şu sözler döküldü.
“Sakın ha yanlış elini uzatmak gibi haylazca bir şey yapma.”
İşte o an kendimi felç olmuş gibi hissettim. Oradan gitmek istiyordum ama mümkün değildi. Ayaklarım sanki yere mıhlanmış gibiydi. Ben bu korkuyla karışık durumda sağ elimi kadına uzattım. Kadın parmaklarımın arasına bir bezden sıktığı sıvıyı sürdü ve sağ elimi sol elimle kapattı. Ve sonra sanki bana acırmışçasına baktı. Ardından elimi açtı ve bir şeyler mırıldanmaya başladı. Bi an sustu ve bana kelimelerine hiç aralık vermeden şunları söyledi:
“Bir kağıt alacaksın ve bu seni büyük bir topluluğun içine sokak
virgul.gif
3 gün içerisinde çok sevdiğin iki insanı kaybedeceksin. Şu an sıkıntıların var ama yarın bunların hepsi sona erecek. Annen çok uzaklardan bir haber alacak. Ve en son söylediği söz ise şuydu 2 abinden büyük olanı küçük olanından daha uzak bir yere gidip sizden ayrılacak.
Olayın hikaye kısmını geçerek size o hafta olan olaylardan bahsedeyim.2 gün sonra üniversite sınav sonuç kağıdım geldi ve ben artık bir kalabalığın içinde olmaya hak kazanmıştım. Bundan bir gün sonra kuzenim intahar ettiği haberini aldık ve aynı gün dayım kalp krizinden öldü. Ortanca abim aniden askere gitmeye karar verdi ve diğer abim de üniversite için Avusturalya’ya gitti. Ben bu olayın üzerinden yaklaşık 3 yada 4 ay sonra tesadüfen tekrar Erdek'e gittim. Aklıma bu kadın geldi ve aramaya karar verdim. ancak tüm aramalarım boşa çıkmıştı ki. Son bir kez uğradığım benzin istasyonundakilere sorarken birisi bana o kadını tanıdığını ancak o kadının yaklaşık 3 sene önce öldüğünü söyledi. Benim o anki halini tarif edemiyeceğim için bu tarifi size bırakıyorum. Daha sonra adama olayı anlattım .Adamın bana inanmamış olduğunu anlasam da kadının yaşadığı yeri bilip bilmediğini sordum. Bana kadının evini tarif edebileceğini söyledi. Ben tarif doğrultusunda eve gittim. Ancak gittim yer bir ev değil harabeydi. Yanmış yıkık dökük içinde şarap içenlerin olduğu yıkıntı bir yerdi. Ben evin içine girdim biraz dolaştım içerde şarap içen insanlara böyle birini görüp görmediklerini sordum. Kimse görmediğini söyledi ben de ümidimi kesmiş evden tam ayrılacağım sırada az önce çıktığım merdivenlerin üstünde kadının benim elimin üstüne sıktığı bezi gördüm. Diyeceksiniz ki aynı bez olduğunu nerden biliyorsun.

ÇÜNKÜ O GÜNDEN SONRA SAĞ ELİMDEKİ KOKU HİÇ ÇIKMADI
 
---> Korku HikayeLeri

Yanlız Değiliz

Öncelikle 34 yaşında ve çok iyi bir şirkette iyi bir görevde
olduğumu belirtmek isterim. Hayatımı yaşayabildiğim derecede
modern şartlarda yaşayıp gece kluplerinden partilerden çok
zevk alan sosyal yaşantısı çok renkli bir hanım olduğumu da.
Sizlere sadece 1 olay değil birbirini takip eden bir kaç
olayı anlatmaya çalışacağım. Aslında yıllardır bunları
unutmaya çalışmış ve en yakınlarımla bile paylaşmaya cesaret
edememiştim. Ama sizlerin hikayelerini okuduktan sonra benim
yaşadıklarımın ne kadar gerçek ve de aslında ne kadar ürkütücü
olduklarını bir kez daha kavradım.
Bizler asla... Yalnız değiliz...

5 yaşlarındayken geceleri korkuyla uyanır hale geldim. Sebebi
belirsizdi..Hatırladığım tek şey gece yatağa yatıp gözlerimi
kapatmaya korktuğum.. Bir an da kapının arasından yattığım
odayı kara kara ağır bulutumsu şeyler kaplıyordu ve ben nefes
alamıyordum. Bu olaylar her gece olmaya başladı. Kimseyi
bunlara inandıramadım. Çocukça kapris sandılar. Ve her ne
sandılar ise..Bilemiyorum. En sonunda odama gitmeye korkar
hale geldim. Çünkü beni oarada bekleyen görünmeyen ağır bir
şey vardı... Gecelerim ağlamakla ve korkuyla geçmeye
başlamıştı ki...Ailem..(Annem Yugoslav Arnavut babam Yunan
asıllıdır ) batıl inançlara sahip değildir..Öyle oldukları
halde eve yaşlı birini getirip kurşun döktürdüler
okuttular bir süre boynumda küçük bir kuran taşıdım. Sonra
yavaş yavaş bitti bu olay.. Bu bir karabasan mıydı?
Bilmiyorum. Halen bilemiyorum.
 
---> Korku HikayeLeri

Tavla
Genç bi kız ailesinin evde olmadığı bi akşam arkadaşlarını
davet etmiş. Kız kıza yemişler içmişler derken içlerinden
biri "Hadi cin çağıralım" demiş. Ev sahibi kız da hiç
inanmazmış böyle şeylere ama arkadaşlarına ayıp olmasın diye
kabul etmiş. Harfler kesilmiş fincan ortaya konmuş ve elele
bir masanın etrafında daire olunup cin çağırma olayına
girilmiş. Cin gelmiş gelmesine ama bizim kız hala fincanı
arkadaşlarının ittiğini düşünüyomuş. Bi ara fincan hızlı hızlı
harflere giderek şöyle demiş: "İçinizde bana inanmayan biri
var. Yarın saat 4’te o kişiyle tavla oynamaya geleceğim!"
Kızlar feci tırsmışlar ama ev sahibi kız hala dalgasındaymış
işin. Saat çok geç olmadığı halde seans hemen bitirilmiş ve
kızlar evlerine dağılmış.

Bizimki zaten o tür şeylere hiç inanmadığından cin olayını
ertesi sabah unutmuşmuş bile. Öğlene doğru telefon çalmış.
Arayan kızın çok sevdiği çok iyi anlaştığı teyzesiymiş
"Bugün içimde bi sıkıntı var evdeysen bi ara sana uğruycam.
Dertleşelim biraz" demiş. Kız da sevinmiş teyzesini görecek
diye "Hemen gel ben de seni çok özledim" demiş.

Kız teyzesini hakikaten dertli ve solgun görmüş. Hoşbeş
etmişler ama teyze hala dalgınmış. Kız "Teyzeciğim sen
konuştukça daha kötü oldun istersen başka bişey yapalım"
demiş. Teyzesi de "O zaman tavla oynayalım. Ne zamandır
seninle oynamadık. Kafam dağılır biraz" demiş. Kız tavlayı
almaya giderken bi gece önceki olay aklına gelmiş "Meğer
benim teyzem cinmiş" deyip gülümsemiş.

Kızla teyzesi güle oynaya tavla oynarken bi ara teyze tuvalete
gitmek için kalkmış. O içerdeyken telefon çalmış. Arayan kızın
babasıymış. Adamcağız çok üzgün bi sesle konuşuyomuş: "Kızım
teyzen öğlen bi trafik kazası geçirdi. Durumu çok iyi değildi
ama Allahtan ümit kesilmez deyip sana haber vermedik ama az
önce teyzeni kaybettik başımız sağolsun.."

 
---> Korku HikayeLeri

ORGAN MAFYASI

Adamın biri bir gece Cihangirde bir barda içip
eğleniyormuş... Kızın teki bunun yanına gelmiş
tanışmışlar muhabbet etmeye fln başlamışlar sonra kız
oğlana bar'ın çok kalabalık olduğunu başka biryere
gitmek istediğini söylemiş. Dışarı çıktıklarına kız ona
yorgun olduğunu eve gidip orada içebileceklerini
söylemiş. Çocukta tabi fırsat bu fırsat diye balıklama
atlamış teklife. Bunlar eve gitmiş takılmışlar işte
içmişler yiyişmişler derken birden pat oğlan kendini
kaybeder gibi olmuş.
------------------------------
Yaklaşık bir kaç saat sonra içi kalıp kalıp buzlarla
dolu olan banyo küvetinin içinde çocuk bir ani hareketle
uyanarak kalkmış ne olduğunu şaşıran zavallı oğlan
göğsüne yapıştırılmış bir kağıt bulmuş
Kağıdın üzerine rujla "112'yi ara yoksa öleceksin"
yazmışlar. Küvetin yanına bir tabure üzerinede telefon
koymuşlar. Çocuk bir aceleyle 112 yi aramış şok halinde
ve durumu anlatmış... Hergün bu telefonlardan alan 112
çok doğal bir şeymiş gibi çocuğa aynaya bakmasını
söylemiş hemen gitmiş aynaya bakmış 112 ne gördüğünü
sormuş... ne göriyim? göğüslerimi görüyorum demiş.
Sırtını dönüp sırtına bakmasını söylemiş 112....
Çocuk sırtını dönmüş ve gördüğü şey sırtının iki
tarafında da büyük geniş yarıklar olmuş.... Bütün bu
kız eve götürmek bar olayları bir oyundu... Bu çocukta
hergün bir çok çocuğun olduğu gibi organ mafyasının
kurbanı olmuştu!
 
---> Korku HikayeLeri

Üst kattaki katil.


Büyük bahçeli bi villada yaşayan genç bi çift çocuklarını bakıcıya bırakıp dostlarının verdiği bi partiye gitmiş. Bakıcı kız çocukları yatırdıktan sonra televizyon seyretmeye başlamış. Bi ara telefon çalmış. Kızcağız telefonu açtığında karşısında hırıltılı bi sesle konuşan biri varmış: “Şu an üst katta çocukların başucundayım. Sen de gelsene buraya. Huhaa!” Kız feci korkmuş haliyle. Ama kendini “Kesin ***** bi telefon şakası bu” diye düşünüp sakinleştirmeye çalışmış ve televizyonun sesini sonuna kadar açmış. Telefon tekrar çalmış. Aynı hırıltılı ses yine o histerik kahkahasını attıktan sonra “Çocukların yanındayım. Hadi sen de gel yukarı” demiş.
Kız daha da korkmuş ve santrali arayarak durumu anlatmış. Santralde iyi bi kadın varmış “Adam sizi aradığında bi’kaç dakika konuşturun. Numarayı tespit eder sonra da polise bildiririz” diyerek kıza yardımcı olmuş. Bakıcı kız telefonu kapatır kapatmaz hemen çalmış telefon. Aynı ses yine aynı sözleri tekrar etmiş. Kız konuşmayı uzatmaya çalışmış ama sapık anlamış bunu ve hemen telefonu kapatmış. Bi’kaç dakika sonra tekrar çalmış telefon arayan santral memuresiymiş ve panik durumdaymış: “Hemmen kaç oradan! Arayan numaranın da adresi aynı. Yukarıda bi telefon hattı daha var demek ki!”

Kız koşşa koşşa kaçmış evden. Bu arada santraldeki kadın polisi olaydan haberdar etmiş bile. Polisler bi’kaç dak’kada adrese gelip eve girmiş. Gerçekten de üst katta elinde kocaman bi kasap satırı olan bi katil yakalamışlar. Üst kat pencerelerinin birinden eve giren sapık katil iki çocuğu öldürdükten sonra o telefonları etmeye başlamışmış.
 
---> Korku HikayeLeri

Üstümü ört baba!

Bu olay Bursa’da olmuş. 17 yaşında bi genç kız aniden ölmüş. Aile perişan olmuş ama n’apsınlar kızı defnetmişler taabi. Aradan bi’kaç gün geçmiş. Baba kızını rüyasında görmüş. Kız sürekli titriyomuş ve “Çok üşüyorum baba. Yalvarırım üstümü ört” diyomuş. Adam sabah kalktığında rüya aklına gelince hüngür hüngür ağlamış. “Gül gibi evladımı kaybettim. Rüyama giricek tabii” diye düşünmüş. Karısının üzülmemesi için de ona hiç bişey söylememiş. Ama ertesi gece sonraki gece daha sonraki gece hep aynı rüya: “Çok üşüyorum baba. N'olur üstümü ört!”
Baba bi gece yine aynı rüyayı görürken kan ter içinde uyanmış. Dayanamamış karısının “Nereye bey bu saatte?” demesine aldırmadan sokağa fırlayıp soluğu mezarlıkta almış. Kızının mezarına gelince ne görsün? Mezar açık ve bomboş! Adam ne yaptığını bilmez bi halde mezarlık bekçisinin kulübesine yönelmiş. Allahım o an gördüğüne yürek dayanmaz… Bekçi resmen kıza tecavüz ediyomuş! Meğer bu aşşağılık herif her zaman yeni gömülen ölülere belli bi süre bunu yaparmış.
 
---> Korku HikayeLeri

İsimsiz varlıkla tanışma

Balıkesir'deki bi kız lisesinde yatakhanenin birinde kızları gece uyku tutmayınca birbirlerine hikayeler anlatmaya başlamışlar. Bunların çoğu da okullarına ait korkunç olaylarmış. Güya şeytan çok eski zamanlarda burada yaşayan bi ailenin fertlerine dadanmış ve onların ruhlarına giriyomuş. İnanışa göre şeytanın ayakları terstir ya o insana da şeytan girince doğal olarak ayakları ters dönüyomuş.
Aradan bi kaç saat geçmiş. Gruptakilerin uykusu gelince herkes yatağına gitmiş. Kızlardan biri accayip sıkışmış. Tuvalete gidecek ama anlatılanlardan epey bi korktuğu için gidemiyomuş. Alt ranzada yatan arkadaşını dürtüp uyandırmış. Diğer kız da bu hikayelerden en çok etkileneniymiş. Zaten zar zor uyuduğundan hiç kalkmak istememiş. Ancak arkadaşı ısrar edince onunla tuvalete gitmek zorunda kalmış. Arkadaşı tuvalete girince o da kapının önünde beklemeye başlamış.

Diğer kız tuvaletten çıktığında bi tuhaf bakıyomuş. Bizimki anlatılanların etkisiyle de olsa gerek direkt kızın ayaklarına bakmış. Bi de ne görsün! Arkadaşının ayakları ters dönmüş. Parmakları arka tarafa bakıyomuş. Kızcağız çığlık çığlık kaçmaya başlamış. Koşarken de ara sıra arkasına bakıyomuş. Tam bu sırada koridorda belletmen öğretmenle çarpışmış. Kız nefes nefese başına gelenleri anlatmış. Sonunda "Hocam inanamıyorum ayakları resmen ters dönmüştü" demiş. Öğretmen "Benimkiler gibi mi yani?" diyerek ayaklarını göstermiş. Kız kafasını aşağı indirince belletmenin ayaklarının da 180 derece arkaya baktığını görmüş. Napsın kızcağız bu manzarayla beraber oracıkta aklını yitirmiş.
 
---> Korku HikayeLeri

Bundan bir yada iki ay onceydi. Mersinde oturdugmuz icin Mersinin yerlileri olarak yaz geldimi yaylaya giderizki serin havalarda rahat olalim diye. Bu yaz yine yaylaya gitmistik. Bizim ev Namrun (Camliyayla) da ve en guzel yerinde. Yalniz tek kotu yani evin yaninda bir mezarlik vardi ve bazi geceler mezarliga bazi insanlar gelirdi. Bu olaylari yazarken su anda meazrliga burdan iki kisinin girdigini rahat gorebiliyorum. Olaylar soyle baslamis... Bundan yillar once bir araba dolusu genc surat denemeleri yaparken onlerine bir iki cocuk cikmis e bunlara carpmislar. Fakat ani manevra yaptiklari icin hem couklar olmus bunlarda yol disina cikip bir agaca carpmislar. Bu gencler birer yil arayla olmusler ve her yil her ay kazanin gerceklestigi gun ve saat vakti gelince mezarliga gelirlermis. Bunlari bana koyun imami anlatti. Yine bir gece onlari izliyordum. Ve birinin bana baktigini hissettim. Perdeyi hemen kapadim ve yatmak icin Karimin yanina gittim. Ertesi gun arabamin caminin kirik oldugunu gordum. Ama hicbir yerde cam parcasi yoktu. Ertesi gece yine izledim ve bu sefer iki tanesi bana bakiyordu. Cok korkmustum . Olenlerin ruhlari icin Fatiha okudum dua ettim olmadi. Sabah kalktigimda arabamin ustunde bir hirka buldum. Bu ogun kazada olen cocuklardan birine ayitmis. Aradan bir kac gun gecti ve mezarliga gittim. Ve mezarlarin uzarinde iki tane kutu vardi. Birinin ustunde benim arabanin kirilmis camlari birisinde ise benim saclarim. Bu olayi hocaya anlattim. 'Oglum sen buyuk gunah islemissin bu yaptigina kizmis olacaklar' dedi. Eve gittigimde gorduglerim beni dehsete dusurdu. Arabamin elfreni cekilmis ve mezarlarin uzerine itilmisti. Kapilarin kilitli oldugundan adim gibi emindim. Anahtarlar cebimde ve camlarida yaptirmistim. Arabam ise o iki cougun mezarlarinin ustunde duruyordu. Ogunden sonra bir daha ailemle oraya gitmedim. Ve siz siz olun asla olulerin islerine burun sokmayin.
 
---> Korku HikayeLeri

Yaklasık 6 sene once ben 15 yasındaydım ve arkadaslarla her zamanki gibi evin onunde oturup muhabbet edecektik.Bende hemen assaga indim. Assaga indigimde bir cocugu korkutuyolardı.Bende buna katıldım ve bu apartmanda gizlice biri oldu ve bizde onu duvarların arasına gomduk dedik ve ruhunun hep gezindigini ve herkesin cok korktugunu solemistik. Tabi cocuk aklıyla inandı buna bizde bunu korkutmaya calısıyoruz. Bunlar evin arkadasında yururlerken ben dısarı cıkardıgım muzik setinin kolonlarıyla mikrofon dan cıkardıgım garip garip sesleri assagıdakilere dinletiyorum... Cocuk olesine korkmustuki bunu bilmeyen baska cocuklarda buna inanmaya baslamıstı. Bizde bunun devam etmesi icin yan blogun bodrum katına bir yer hazırladık ve sanki insan olusu varmıs gibi duruyodu arkadaslarda duvarların arkasından yerlere cam lar atıyoar icerde cıkan sesler yankılanıyodu...

Artık butun mahallenin cocukları buna inanmıstı. Hepsi olamaz bole bir sey diyodu. Sonunda bir aksilik cıkmadan aksamı getirmistik. Bu arkadaslardan bir grubu yine assaga ineceklerdi. İnanmıslardı ama gece ne olacagını merak ediyolardı. Gece biz bunların buraya gidecegini ogrendik ve arkadaslarla bir sey yapamayacagımız icin kara kara dusunmeye basladık cunku oyunumuz ortaya cıkacaktı. Cardakta oturuyoduk o sırada kapkara bir sey onumuzden gecti biz ya kedi ya kopek dedik bunun icin. En sonunda karar aldık. Gizli saklanma yerimize gidecektik. Bu bos bir evdi apartmanın zemin katı panjurdan giriyoduk. Eve girmistik Isıkları acmaya calsıtık ama yanmadı ve birden onumuzden yine o siyah sey gecti.İnanamamıstık kedi degildi kopek olsa saldırırdı. Cok urkmustuk. O sırada cıglıklarla arkadasları bizi aramaya basladılar biz bize bir oyun oynadıklarını dusunduk. Fakat oyun degilmis Assaga indiklerinde bodrumun ısık alan camları kırılmaya baslamıs ve duvarların icinden sesler gelmeye baslamıs.Bizde buna inanmayıp assaga indik. Ve gordugumuz sey sonunda bizide korkutmutu.Orada bir sey ler fazla idi ve bunu bir insan bizden habersiz yapamazdı anahtarlar bizde idi.

Oradaki masa ve bıcak.Resmen kanlıydı ve o sırada iceriden dısarıya yine o siyah sey cıktı. Artık altımıza dolduracaktık. kactık en iyisi herkezin evlerine gitmesiydi. Evlere gittik.Ben durmadan dua ediyodum. En sonunda anneannem bizde kaldıgı icin bende salonda yatacagımdan esyalarımı aldım ve salona gittim. Uyumak icin gozlerimi kaptıgımda bir ses duyuyodum. Bunlar sanki birinin bana dogru yurudugu sanki yaklastıgı gibi ayak sesleriydi gozumu actım ve sesler kesildi.Tekrar gozumu kapdıgımda yine bana bir sey ler yaklasıyo gibiydi ama cok hızlı sekilde gozumu actık. Dayanamıyodum cıglık atacaktım en sonunda bildigim butun dua ları okudum ve uyudum.Fakat cagre etmedi resmen icimden bir ses kesinlikle dua etme ve gozunu acma diyodu. Dayanamamıstım birden cıglıkla kalktım ve iceriye kostum. O gun abimin yanında yattım. Fakat oburgun uyandıgımda bulusma yerinde bir seyler olmustu. Sabah o ısık girmeyen evde onlarca göz ve insan golgesi sesler duymuslardı. Hepimiz delirmis gibiydik. İyilesene kadar cıkamadık bir yere. Sondan biz bu oyunu yaptıgımızda birilerinin ruh cagırdıgını ogrendik. ve bir daha bole bir sey yapmamaya soz verdim..

 
---> Korku HikayeLeri

ÖLÜ TAMİRCİ

Bir Ölüden Yardım: 17 Ağustos depreminde ve sonrasında meydana gelen bir çok olayı televizyon ve gazetelerden tanık olmuşsunuzdur. Ben de televizyonda seyrettiğim bir olayı size anlatmak istiyorum. Depremden sonra bir çok insan evsiz kalmış ailesini yitirmiş ve yardıma muhtaç hale gelmişti işte böyle bir durumda hayır severler hemen bölgelerdekilerin yardımına koşmuştu. İstanbul'da oturan orta halli bir ailenin çocuğu olan Mustafa babasının arkadaşının yardım göndermek istediğini bölgedeki insanların her türlü yardıma muhtaç olduğunu duyunca ve de babasının yoğun ısrarlarına dayanamayınca arabasının bakıma vermekten vazgeçip hemen yola koyulmak üzere hazırlıklara başladı fakat bilmediği bir şey vardı arabasının çok önemli bir kusuru vardı ve bu kusur onu ölüme bile ???ürebilirdi. İnsanlara yardım etmek için arabayı bakıma sokmadan gittiği için bu arızayı öğrenememişti. Ve yola çıktı hiç durmadan gidiyor ve içinde insanlara yardım etme hazzını hissediyordu. Yolda arıza gittikçe arttı fakat arıza arabanın tekerlerinde olduğu ve çok hissedilir olmadığı için farkına varamadı. Hava karamak üzereydi lastiğinin kabaklaştığının farkına vardı hemen indi arabasının arkasına gitti ve yedek lastiği aradı daha fazla yük alabilmek için çıkardığını hatırladı ve kahroldu kim bilir kaç insan bu yardımı dört gözle bekliyordu. Birden yolda tamirci elbisesi giymiş bir adamın geldiğini gördü ve de elinde bir lastiğin olduğunu adam az ileride lastiği patlamış birine ???ürdüğünü söyledi. Mustafa ona derdini anlattı adam istersen bu lastiğini sana verebilirim ben daha sonra yine getiririm dedi . Ve tamirci arabaya lastiği taktı arabanın tekerlerindeki hayati derecede önemli arızayı da görüp onardı. Mustafa isterse onu gideceği yere kadar bırakabileceğini söyleyecekti ki arkasını döndüğünde adamın olmadığını gördü hayretler için yola devam etti yaklaşık 5 dakika gitti veya gitmedi bir kazanın olduğunu ve içinden çıkarılan cesedin kendisine yardım eden kişi olduğunu gördü çevredeki adamlara sordu ve kazanın yaklaşık 1saat kadar önce gerçekleştiğini öğrendi adeta nutku tutulmuş kul sıkışmış ve Hızır yetişmişti.
 
---> Korku HikayeLeri

1999 Gölcük depreminden sonra ortalıkta bir sürü esrarengiz olaylar anlatılmakta. Ne kadar doğru bu söylenenler bilinmez ama hayret edilmeyecek türden de değil bu anlatılanlar...(Buradan 1999 Gölcük depreminde hayatını kaybeden insanlarımıza YÜCE MEVLAMDAN rahmet diliyorum.)


** O gece bayanın birisi doğum için eşiyle beraber bir taksiyle hastahaneye gidiyorlarmış.Taksi tam Eyüp şehitliğinden geçerken doğum sancıları tutan bayan kafasını sağa sola çevirmeye başlamış.İşte tam bu sırada bayanın gözü şehitliğe ilişmiş.Bayan gördüğü manzara karşısında dona kalmış.Bütün şehitler kabirlerinden kalkmış elleri semada dua ediyorlarmış.


** Aynı saatlerde Eyüp Sultan Camisinin önünde taksicilik yapan bazı kişilerin anlattıklarıda insanı hayretler içerisinde bırakıyor.
-Taksinin içerisinde oturmuş müşteri bekliyordum.Gözüm birden Cami'nin duvarına ilişti.Duvarları nurdan varlıklar kaplamış tutuyorlardı.Mezarlıklarda yatanlar kalkmış hep beraber dua ediyorlardı.


** Enkazdan 4 gün donra çıkan bir çocuğa su ikram etmişler.Çocuk;
-Su ve yemek ihtiyacım yok.Yaşlı bir amca bana suda yemekte verdi.


** Denizden çok büyük bir ateş topu yükselmiş.


** O gece yıldızlar bir başkaymış.Çoğu insanın anlattığı - sanki elimi uzatsam yıldızları tutacak gibiydim.

Bu ve bunun gibi onlarca olay anlatıldı.Dediğim gibi bunlar ne kadar doğrudur bilinmez....

 
---> Korku HikayeLeri

Amerika'da bir baba ve oğlu beraber bir karavan yolcuğuna çıkmışlar. Alternatif bir tatil yapmayı planlıyorlarmış. Belli bir yol güzergahı çizmedikleri için macera olsun diye anayoldan sapıp dar bir yola girmişler. Bayağı bir yol gittikten sonra çöl gibi bir yere varmışlar. Etrafta in cin top oynuyormuş. Bu sırada adam benzinlerinin azaldığının farkına varmış. Hemen haritayı açıp en yakın yerleşim yerini aramışlar. Karavan bir süre daha gittikten sonra benzin bittiği için yolda kalmış.

Baba kasabaya gidip benzin alıp geleceğini söylemiş. Ancak çocuk bulundukları yerden hiç hoşlanmamış. Babasına kendisini de götürmesi için yalvarmış. Ancak adam çocuğun onu yavaşlatacağını düşündüğü için karavanın kapısını kilitleyeceğini ve kısa sürede döneceğini söyleyerek çıkmış. Cep telefonunu da çocuğa bırakmış. Çocuk korku içerisinde beklemeye başlamış. Bir saat geçip babası geri dönmeyince paniğe kapılmış. Bir zaman sonra karavanın tavanından "pıt pıt pıt" diye sesler gelmeye başlayınca telefona sarılıp eyalet polisini aramış. On dakika sonra kasaba şerifi karavana ulaşmış. Şerif ve yardımcıları kapıyı kırarak açmışlar. Çocuk dışarıya çıkar çıkmaz babasının kasabaya gittiğini ama çok geç kaldığını nefes nefese anlatmaya başlamış.

Ama şerif çocuğa bakacağına karavanın altında durduğu ağaca bakıyormuş. Sonra yardımcısına "Çocuğu buradan uzaklaştırın" deyince çocuk arkasını dönüp ağaca bakmış ve düşüp bayılmış. Meğer karavanın üzerine pıt pıt diye damlayan ağacın dalına asılmış olan babasının kafasız cesedinden akan kanın sesiymiş.
 
---> Korku HikayeLeri

Bir köyde geciyor olay bu köyde yasayan bi aile bir gün köyden ayrılıp bir malı biyere götürmek istemis tek gidis yolu at arabasının arkasına bağlanan vagonmus ve vagonun arkadsaında 1 yasındaki bebekleri kocası ve annesi varmıs annesi kızının uyuyabilmesi için kızı kucana alıp sallamıs nese kız uyumus yolda bir dane cukur varmıs at arabası buna girince bebek bi anda zıplamıs ve kadıncağızın ayaklarını düsüvermis ve kadının ayakları o hızla düsüsle ayakları kırılmıs ve ömür boyu skaat kalmıs cocuk büyümüs ve annesi babası ölmüs kız tek annenaesi ile kalıormus bir gün kız arkadsıyla annesinin mezarını ziyarete gitmis mezarda kızlar dua etmek için hazırlanırken (benim bacaklarımı sen aldın) diye bir ses gelmis bu ses kızın annesinin sesiymis kız o korkudan kosup gitmsiler kız artık nerdeyse her gün bu sesi duymaya baslamıs artık cok korkuyormus ve ewde kalamıormus bir gün arkadası bunu ewine davet etmis ..
buda gitmis bu kızın arkadası cok zenginmis ve ewde cok salam bi koruma varmıs kızda bizim ewde cok ii koruma var burda korkma demis nese bunnar aksam yatmıslar kız tam uykuya dalarken bacaklarımı sen aldın diye bir ses gelmis kız arkadasına bak yine söledi duydunmu sesi demis arkadası hiç birsey duymamıs ve artık bu kızın deli oldunudüsünmüs bu kızı deliler hastanesine yatırmıslar hani deliler hastanesinde yatakta sizi kemerlerle bağlarlar aksam bi delilik yapmasın die kızıda aynen öle bağlamıslar kız inanılmas bir sekilde korkuyormus uyuyamıyormus ve aksam yine o ses gelmis (bacaklarımı sen aldınnn ) ve birden içeri annesinin hayeletini girdini görmüs kız cok korkmus annesi üstüne üstüne gelmis bacaklarının üstüne oturduktan sonra bi anda kaybolmus kız bi ohh cekmis rahatlamıs ama sabah kalktında doktorlar kızın bacaklarının olmadını ve kızın öldünü görmüsler.... ...

iste bir tane daha bunu bir kitaptan okumustum esrarengiz olaylardı sanırım siddetle tavsiye ediorum gercekten harika bir kitap süper hikayeler var nese
bir sehirde kusra bakmayın sehiri unuttum bir efsaneye göre bir gelin ve bir damat evlenirken o sehirde ölmüsler ve inanınısa göre her o damat ve gelinin ewlilik tarihinde oraya gelip gelin arbasıyla gecioalrmıs meraklı 3 genc bunu videoya cekmek istemis ve oraya gitmisler yerde zifiri karanlık bi yer nese bunnar arabayla orda beklemisler ve bir gelin arabası görmüsler adam lar korkmus ve ordan gitmek istemis söför ise arkadaslarıyla konusurken bi anda sessizlik oldunu ve ne oldunu örenmek için yanındaki arkadasına bakmıs arkadasının suratı bembeyaz oldunu ve kekeledinmi farketmis ne olup bittini anlamadan bir ses gelmis arkasasına döndünde inanamamıs ölü bir gelinin oldunu görmüs hemen arabadan inip kacmıs ama 2 arkadası orda kalmıs ve bu 2 kis birdaha osehirde gören olmamıs....

 
---> Korku HikayeLeri

Mezbahadan et taşıyan bir tırın sabahın erken saatlerinde yüklenip bir an önce yola çıkması gerekiyormuş. İşe sabahın kör vakti gelen işçiler tırı yüklemeye başlamışlar. Alelacele işi bitirmişler. Tırın şoförü arkadaki soğuk hava deposunun kapısı kapatılır kapatılmaz yola çıkmış. Ancak son eti çengele takmaya uğraşan işçinin içeride kaldığını kimse farketmemiş. Uyku sersemi olan işçi de başına gelen korkunç şeyi ancak tır hareket edince farkedebilmiş. Tır hiç durmadan 8 saat yol alacağından arkadaşları kaybolduğunu farketmezlerse donarak öleceği kesinmiş.

Bir süre duvarları yumruklamış ama sesini duyuramayacağını biliyormuş. Bir süre sonra üşümeye başladığından hareketleri yavaşlamış ve bir kenara çöküp ölümü beklemeye başlamış. Oturup kaçınılmaz sonunu beklemeye başlamış ve cebinden çıkardığı kağıt kaleme yazmaya başlamış. 1. saat: çok üşüyorum; 2. saat: her yerim uyuşuyor; 3. saat: ayaklarımı hissetmiyorum; 4. saat: donarak ölmek istemiyorum kalemi tutucak gücüm kalmadı ellerim dondu...

Tır etleri teslim edeceği yere geldiğinde şoförü dondurucunun kapısını açınca içerisinin soğuk olmadığını farketmiş. Sabah yola çıkarken aceleden dondurucuyu çalıştırmadığını hatırlayan şoför lanetler okurken köşede büzülmüş yatan işçiyi görmüş. Adamın uyuyakaldığını sanan şoför işçiyi sarstığı halde uyandıramamış.

Polis olaya el koymuş şoför tutuklanmış. Bir müddet sonra adli tabip raporunda işçinin ölüm nedeni vücut ısısının hızla düşüşü olduğu açıklanınca temize çıkmış. Meğerse talihsiz işçi psikolojikman ölmüşmüş.

ve son ....

 
---> Korku HikayeLeri

1994 MUĞLA ÜNİVERSİTESİ

Bende size başımdan geçen bir olayı anlatacağım. 1994 senesinde Muğla Üniversitesinde okuyordum ve
üniversitenin bahçesindeki yurtta kalıyordum. Universite şehirden 10 dakikalık bir mesafede yüksekçe bir
alana kurulmuştu. Kız ve erkek yurdu yanyana uzanıyordu. Kız yurdundan bir arkadaşım vardı.Gerçek
ismini buraya yazmıyacam kendisinden Sibel diye bahsedeceğim. Yurta sürekli garip olaylar oluyor
geceleyin derinden gelen tefli çalgı sesleri duyuluyor ama nereden geldiği anlaşılamıyırdu. Sürekli kafayı
yiyenler çıkıyordu. Odalar 6 kişilikti.Sibelin oda arkadaşı her gece uykusundan geldiler geldiler diye
çığlıklar atarak uyanıyordu. Rüyasında insana benzeyen ama bacakları keçi bacağı gibi olan kişilerin onu
uyandırdığını söylüyordu. Kız artık uyku uyuyamıyordu altı yedi gündür uyumamıştı. Ne zaman göz
kapaklarını indirse o adamlar onu kolundan tutup karanlık bir çimenliğe doğru çekiyorlardı. Müzik sesleri
en çok Sibellerin odasından duyuluyordu tamda sabah ezanı zamanı günün ilk ışıklarla aydınlanmaya
başladığı alaca karanlıklada kayboluyordu. Çarşamba akşamı saat 23:00 cıvarında Sibelin arkadaşı
geldiler diye çığlık atarak yurdun üçüncü katından aşağı atladı ve öldü. Bu olay Hürriyet gazetesinde yurta
intihar diyede çıkmıştı.Bunu üniversitenin büyük bir kısmı ve ben gördüm çünkü ikinci öğretimler o saate
dersten çıkıp durağa doğru yurtların önünden yürüyordu. Bu olay arkadaşımı çok sarstı uzun süre
kendisine gelemedi. Yurta cuma gümleri banyo gününür saat 22 de başlar 23 te su soğuduğu için
kendiliğinden biter. Sibel saat 23 te banyoya gitmiş. Uzun bir koridor gibi ve sağlı sollu duş bölmeleri var
yalnız kapısı yok girişler perdeli. Sibel de benim gibi ikinci öğretim. Su bitmesin diye hemen yurda geliyor.
Odaya gidiyor kimse yok. Hemen malzemelerini alıp banyoyo gidiyor. Banyoda 3 kabin dolu 8 sağda 8
solda toplam 16 kabin var. Sibel de birine giriiyor ve duş alıyor. Su ılmış bile hızlıca banyo yapıyır yavaş
yavaş diğer kabinlerden gelen su sesleri kesiliyor. Su buz gibi oluyor sibel havluya sarılıp çıkıyor. Son
kabinden hala su sesi geliyor ama su buz gibi olduğu için Sibel herhalde açık unutulmuştur diye kabine
gidiyor ve perdeyi açıyor. Şok oluyor çünkü belden aşağısı keçi bacaklı olan bir kız yıkanıyor. Sibel imdat
diye bağırarak odasına koşuyor. Odada diğer bir arkadaşı banyodan yeni çıkmış kurulanıyor. Olanları ona
anlatıyor kız arkadaşı anlamsızca gülmeye başlıyor ve böylemi? diyerek birden havlusunu açıyor. Sibel
dona kalıyor çünkü onunda bacakları keçi bacağı gibi!..Çığlıklar atarak televizyon odasına kuşuyor diğer
kızlar onu sakinleştirmeye çalışıp odasına ve banyoya bakıyorlar ama kimse yok daha sonra Sibelin oda
arkadaşı diğer arkadaşlarıyla birlikte sinemadan geliyor. Son iki derse girmeyip sinemaya gitmişler ve
daha yeni gelmişler Kız arkadaşım bundan sonra okulu bıraktı ve memleketi olan manisaya giti.
 
---> Korku HikayeLeri

Ahtapot
14-15 yaşlarındaki bir kızda durup dururken hamilelik belirtileri başlamış: Karnı hafiften şişkinleşmiş kusma nöbetleri geliyormuş sabahları yataktan hasta gibi kalkıyormuş... Fakat kız annesine ısrarla böyle bi şeyin mümkün olamayacağını çünkü hiç bir erkekle bu sonucu doğuracak kadar yakın temasta bulunmadığını iddia ediyormuş.
Fakat zaman geçtikçe hem karnı büyümeye devam etmiş hem de diğer belirtilerde değişiklik olmamış. Annesi “Bu yaşta... Allahım Allahım kepazelik bu” dese de kız hala hamile olmadığını söylüyormuş. Sonunda anne küçük bi kasabada yaşıyor olmalarına rağmen çıkacak söylentileri göze alarak kızını hastaneye götürmüş. Ancak çekilen ultrasondan sonra kızın inkarlarında samimi olduğu anlaşılmış. Çünkü karnında son derece büyük boyutlara ulaşmış bir tümör tesbit edilince şişkinliğin ve diğer belirtilerin asıl sebebi ortaya çıkmış.

Vakit kaybetmeden apar topar ameliyata alınmış tabii. Doktorlar rutin kabul edilen bu operasyon sırasında karnı açmışlar ve işte o an gördükleri manzara karşısında şok olmuşlar. Meğerse tümör sandıkları şey kocaman bir ahtapotmuş. Üstelik kıpır kıpırmış da hayvan yani canlıymış.

Olayın aslı sonradan anlaşılmış. Kız üç-dört ay önce ailesiyle birlikte okyanus kenarındaki bir kasabada tatil yapmış. Ahtapot yumurtaları da mikroskobik boyutlarda olurmuş ve bunlardan doğal olarak okyanus sularında milyarlarca varmış. Kız muhtemelen yüzerken yuttuğu sularla beraber bu yumurtalardan da indirmiş mideye. İşte bunlardan biri de milyonda bir görülecek biçimde de olsa kızın vücudunun içinde yaşamayı hatta büyüyüp gelişmeyi başarmış.
 
takipçi satın al
Uwell Elektronik Sigara
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
Geri
Üst